28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 21 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Olayların Ardındaki Gerçek n Baş tarafı 1’de “TBMM Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.” Bu nedenle, Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın İBB Başkanlığı’na adaylığının ilan edildiği gün, TBMM Başkanlığı’ndan istifa etmesi anayasanın gereği idi. Anayasanın bu amir hükmüne karşın, Binali Yıldırım TBMM Başkanlığı’ndan istifa etmemekte direniyordu. Hatta, “Bir siyasi partinin büyükşehir belediye başkan adayı olmak, siyasi bir çalışma değildir. O nedenle anayasanın 94. maddesinin IV. fıkrası kapsamındaki yasak kapsamına girmez” diyordu. Böylece Yıldırım, kendine göre anayasal bir yorum yapıyordu. Bir siyasi partinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olmak ve bu konuda çalışmak siyaset yapmak değildir, biçiminde bir görüş ileriye sürülmesi kuşkusuz tartışmalara neden oldu. Konu muhalefet sözcülerinin açıklamalarında ve bütün gazetelerde yer aldı. Gazeteler bir haberi bir kez, bilemediniz iki kez verir, aynı haberi tekrar edemez. Ancak Cumhuriyet gazetesi diğer gazetelerden ayrı olarak bir düşünce, bir fikir gazetesidir. Onun “Olaylar ve Görüşler” adlı ikinci sayfası hem güncel konuları işler, hem de hukuksal yol gösterir. Nitekim, Binali Yıldırım’ın TBMM Başkanlığı’ndan istifa etmesi konusu Cumhuriyet yazarları tarafından ele alındı ve yazıldı. Ancak ikinci sayfa, bu hukuksuzluğun devamlı ve ısrarlı takipçisi oldu. İlk kez 8 Ocak 2019’da eski Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un “TBMM Başkanı ve Başkanvekilleri Yansız Kalmak Zorundadır” başlıklı yazısı ikinci sayfada yayımlandı. Yıldırım ise 7 Ocak ve 10 Ocak tarihlerinde yaptığı basın toplantısında, kendisinin ve partisinin bu konudaki görüşlerini açıkladı. Yıldırım, “Hukukun olduğu yerde etik konuşulmaz, hukuk devletinde hukuk konuşulur” diyerek istifa etmemek konusunda ısrar ediyordu. 10 Ocak’ta yaptığı toplantıda ise Yıldırım daha da ileri giderek “belediye seçiminin siyasi faaliyet sayılmayacağını” ileri sürdü. Cumhuriyet gazetesi işin arkasını bırakmadı. 18 Ocak 2019 tarihinde eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, “Anayasaya aykırı adaylık” başlığını taşıyan yazısında konuyu irdeledi. TBMM Başkanı Yıldırım’ın anayasanın 94. maddesinin IV. fıkrasına aykırı olarak İBB Başkanlığı’na aday gösterilmesi durumunda, 17 Kasım 1963 günü İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde yaşanan olayın 56 yıl sonra, 31 Mart 2019 günü İBB seçiminde de bir kez daha yaşanabileceğini belirtti. Bilindiği gibi 1963’te AP adayı Av. Nuri Eroğan İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini kazanmış, ancak resmi görevinden zamanında istifa etmediği için YSK tarafından seçimler iptal edilmiş ve ikinci derecede oy alan CHP adayı Haşim İşcan, İstanbul Belediye Başkanı ilan edilmişti. Gazetemiz bu hukuka aykırılığın arkasını bırakmıyordu. Ertesi gün, 19 Ocak 2019’da eski Danıştay Başkanı Nuri Alan’ın, “YSK’nin hukukla imtihanı” başlığını taşıyan yazısı yayımlandı. Alan, “Anayasa kuralları temel hukuk kurallarıdır, tüm kurumları, makamları ve kişileri bağlar... Aksi halde giderilmesi mümkün olmayan olumsuz sonuçlar ortaya çıkar” diyordu. Konu aslında anayasaya tam aykırılık durumuydu. 20 Ocak 2019’da Av. Erol Türk, “Hukuk ve etik” adlı yazısında “Hukuk devleti olmanın temel kuralı hukuka uygun davranmaktır... Binali Bey anayasanın emredici kuralına uymalı ve derhal TBMM Başkanlığı’ndan istifa etmelidir” diyordu. Cumhuriyet gazetesi bunlarla da yetinmedi, hemen bütün fıkra yazarları konunun hukuka aykırılığı üzerinde yazılar yazdı. Gazetecilikte “fikri takip” adı verilen süreç, Cumhuriyet tarafından ısrarla işletiliyordu. Nitekim 2 Şubat 2019 günü bu kez Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi, eski Anayasa Mahkemesi yargıcı Prof. Dr. Fazıl Sağlam, yine ikinci sayfada, “Anayasa, hukuk, seçim ve etik” başlığını taşıyan yazısında şunları söylüyordu: “Söylemesi çok acı ama bugün Türkiye’de kavranması ve açıklaması güç bir çeşit çok hukukluluk yaşanmaktadır... Yerel seçimlerde aday olmak siyasal faaliyet sayılmaz sözünde, klasik yorum ilkeleri açısından abes bir söylem olduğu muhakkaktır.” Görüldüğü gibi gazetemiz konuyu bütün yönleriyle ve bilimsel yazılarıyla ortaya koyuyordu. Sonuç, bu haftanın başında Binali Yıldırım, eski söylediklerini bir yana bırakarak TBMM Başkanlığı’ndan istifa etti. İşte Cumhuriyet gazetesinin, diğer gazetelerden farkı buradadır. İşte Cumhuriyet gazetesinin gücü budur. Altay, TBMM Başkan adayı Binali Yıldırım’ın istifasıyla boşalan TBMM Başkanlığı için CHP’nin adayı Grup Başkanvekili Engin Altay oldu. CHP Meclis grubunda alınan karar kapsamında CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç TBMM’de yaptığı açıklamada, Altay’ın adaylığını açıkladı. Özkoç, Altay’ın bugüne kadar siyasette çok başarılı bir yol izlediğini ve uzun zamandır grup başkanvekilliği yaptığını ifade etti. Özkoç, Altay’ın hem bürokrasiyi hem de siyaseti bilen bir isim olduğuna işaret etti. l ANKARA/Cumhuriyet Milyonlarca liralık harcama Erdoğan’ın önündeAYM Başkanı: Hukuk, ekmek, su ve hava kadar hayati adalet vurgusu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan yeni üye Yıldız Seferinoğlu’nun yemin töreni yapıldı. Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı toplantıda “adalet” vurgusu yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından AYM üyeliğine atanan Yıldız Seferinoğlu için dün yüksek mahkemede yemin töreni düzenlendi. Törene Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve yüksek yargı başkanları katıldı. Törende konuşan AYM Başkanı Zühtü Arslan, kadim devlet geleneğinde adaletin, devletin varlığını devam ettirmesinin temel şartı olarak kabul edildiğini belirterek “Bugün de önemli ölçüde geçerli olan ‘adalet dairesinin’ hayata geçmesi, devletin adil kanunlarla bağlı olmasına, daha güncel ifadeyle te Törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. mel hak ve hürriyetlere dayanan hukuk devleti olarak örgütlenmesine bağladır. Başka bir ifadeyle adalet, yönetimin hukukun üstünlüğüne dayanmasını ve bu yolla bireylerin temel hak ve hürriyetlerini korumasını gerektirmektedir. Hukuk, her toplum için ekmek, su ve teneffüs ettiğimiz hava kadar hayati bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla hukukun üstünlüğünün sağlan ması ve sürdürülmesi, bir ülkenin geleceğinin teminatıdır. Anayasada ifadesini bulan ve milli hedefimiz olan ‘çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma, ancak tüm kural ve kurumlarıyla hukuk devletinin tesisiyle mümkündür” dedi. Konuşmanın ardından Seferinoğlu yemin etti ve kisvesi Başkan Arslan tarafından giydirildi. l ANKARA/Cumhuriyet CHP Karabük, İYİ Parti Sivas ve Amasya’da aday çıkarmayacak İşbirliği genişledi İmamoğlu’nun ulaşım projeleri İLAYDA KAYA CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkan adayı Ekrem İmamoğlu, dün İstanbul trafiğinin çözümüne ilişkin projelerini anlattı. 14 madde başlık altında İstanbul’un trafik sorununu çözeceklerini anlatan İmamoğlu, metro ve metrobüs hatları ile deniz ulaşımının daha aktif hale getirileceğini söyledi. İBB başkanı seçildiğinde ulaşım sorununu çözeceğini belirten Ekrem İmamoğlu “Gis¸eleri kentin dıs¸ına çıkaracak ve TEM otoyolunu toplu tas¸ımaya açacağız. Bas¸aks¸ehir, Bagˆcılar, Esenler’den, Ümraniye, Sultanbeyli’ye kadar yaklas¸ık 3 buçuk milyona hizmet edecek ‘Megabüs’ projesi yapacağız. Ayrıca metrobüslerde yerli üretim yapacağız ve yolcu kapasitesini 2 katına çıkaracağız” dedi. Siyasi iktidarın 5 yılda 30 km raylı sistem kuramadığını anlatan İmamoğlu, “Son 2025 yılda Şangay’da 644 km, Seul’de 327 km, Delhi’de 296 km metro yapıldı. İstanbul’da ise 27 km’de kaldı. Biz seçilmemiz halinde ana hatlarda metro atılımı yapacağız. Acil ve gerçek ihtiyaçlarını dikkate alarak Sultanbeyli Kadıköy, Yenikapı Sefaköy – Esenyurt, SultangaziArnavutköy gibi ana hatları bitirecegˆiz. 5’inci yılımızda 630 km metro kazandıracağız” diye konuştu. l İSTANBUL Yavaş’tan billboard eleştirisi CHP Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan Adayı Mansur Yavaş, AKP adayı Mehmet Özhaseki’nin projelerine ilişkin “Bunların birçoğu ya başlanmış ya da başlayacak hükümet projeleri” dedi. Özgür Radyo’da katıldığı programda soruları yanıtlayan Yavaş, rakibi Özhaseki’nin “Projesi yok” yönündeki eleştirisinin anımsatılması üzerine “Tüm projelerimiz Ankara halkının ekonomisi üzerine. Sayın Özhaseki’nin projelerini inceledim. İstihdama yönelik hiçbir şey yok” dedi. Yavaş, Ankara’daki billboard reklamlarına ilişkin soruya şu yanıtı verdi: “Billboardların bir bütçesi var. Bizim onlar gibi devasa para harcamaya yetecek bütçemiz yok. Sanki 100 milyonlarca liralık bir bütçe harcanıyor. Artık yasak olan yollar arasındaki demirlere de asmaya başladılar. Buna para dayanmaz. Bu nasıl bir servettir, nasıl bütçedir? Bunlar halkın parası. Bu kadar abartmamak lazım.” l ANKARA/Cumhuriyet Soyer’den İzmir tablosu CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan Adayı Tunç Soyer, İzmir’de 134 bin çocuğa ulaştırdıkları kooperatif sütünden 250 bin çocuğun yararlanmasını hedeflediklerini söyledi. Aliağa ve Dikili ilçelerindeki seçim bürolarının açılışlarını yapan Soyer, bir arada yaşam kültürü olmadan adalet ve kalkınmanın mümkün olamayacağını anlattı. Soyer, “Ege Bölgesi’nin tamamını kucaklayacağız. İzmir zaten tarih boyunca buydu. Ege’nin öncüsü ve lideriydi. Şimdi İzmir tekrar bunu yapacak. Bedenimizdeki kalp nasıl kan pompalarsa, İzmir de bu coğrafyanın kalbi gibidir. Doğunun damarlarından aldığını batıya pompalar, batıdan gelenleri de doğuya aktarır. Onun için ‘Aşkla İzmir!’ diyoruz. Bunu hep beraber başaracağız” diye konuştu. l İZMİR/Cumhuriyet MAHMUT LICALI CHP ile İYİ Parti arasında işbirliği yapılan kent sayısı son dakikada yapılan değişiklikle 53’e çıkarken; İYİ Parti’nin Mersin adayının başvurusunun kabul edilmemesi nedeniyle Mersin’de ortaya çıkan yeni durumun CHP’nin aleyhine olduğu değerlendirmesi yapılıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Buca’da adaylığı geri çekilen Suat Nezir’in görüşme talebini ise kabul etmedi. CHP’de önceki gün 31 Mart’ta yarışacak adaylarına ilişkin listeleri seçim kurullarına teslim edilmeden önce son dakikada yaşanan gelişmelerin ayrıntıları dün belli oldu. CHP ile İYİ Parti arasında son dakikada işbirliği yapılacak kent sayısı arttı. CHP daha önce adayını açıkladığı Karabük’te İYİ Parti lehine adayını çekerken, İYİ Parti de Sivas ve Amasya’da CHP lehine aday çıkarmama kararı aldı. Bu kapsamda işbirliği yapılan kent sayısı 23 büyükşehir ve 30 il olmak üzere 53 kente çıktı. Kılıçdaroğlu’na bilgi İYİ Parti’nin Mersin adayı Burhanettin Kocamaz’ın aday başvurusunun kabul edilmemesi nedeniyle işbirliği görüşmelerini yürüten Yerel Yönetimlerden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ile İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından Torun’un Mersin konusunda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na bilgi verdiği belirtildi. Mersin’de İYİ Parti adayının yarışa girmemesinin CHP’nin aleyhine bir sonuç doğuracağı değerlendirmesi yapıldı. CHP’de aday listeleri teslim edilmeden sürpriz bir şekilde geri çekilen Buca adayı Suat Nezir’in belediye meclis üyelikleriyle ilgili hazırlanan aday listelerine karşı çıktığı ve “Bu liste olursa ben aday olmam” dediği öğrenildi. Bunun üzerine Genel Merkez’de Nezir’in isminin son anda geri çekildiği belirtildi. Adaylıktan çekilen Nezir dün CHP Genel Merkezi’ne gelerek kararın değişmesi için görüşmeler yürüttü. Nezir bu kapsamda CHP lideri Kılıçdaroğlu ile de görüşmek istedi ancak Kılıçdaroğlu bu talebi kabul etmedi. Akraba talimatı CHP’de aday listelerinde bazı il ve ilçe örgütü yöneticilerinin partiyle ilişkili olmayan akrabalarını belediye meclis üyesi olarak listeye yazdığı belirlendi. Kılıçdaroğlu’nun söz konusu kişilerin tespit edilerek “adaylıktan çekilmelerinin istenmesi” yönünde talimat verdiği öğrenildi. CHP’de aday listeleri teslim edilmeden 12 üyenin imzasıyla Parti Meclisi olağanüstü toplantıya çağrılmıştı. Toplantının 23 Şubat’ta gerçekleştirileceği bildirildi. l ANKARA ‘Gazetecilikten değil terörden terörden...’ Türkiye, gazeteciliğin siyaset eliyle ve bağımlı hukuk aletiyle cehennemin dibine gönderilmek istendiği bir ülkedir. Bunun son örneği, gazetemizin eski yönetimi ve pek çok yazarına verilen uyduruk hukuk cezalarının bu kez bir üst mahkemece onanmasıdır. Utanç vericidir bu nitelikteki hukuk, yargı, adalet, hakkaniyet... Ve tabii ki siyaset! İktidarın intikam eylemiyle karşı karşıyayız. Şimdi kendilerine karşı yöneltilecek bu ne rezalet biçimindeki suçlamalara, dünyadan gelecek eleştirilere söyleyecek yanıtları bellidir: “Onlar gazetecilikten değil, terör örgütü üyeliğinden, bilerek ve isteyerek teröre yardımdan tutuklandılar, yargılandılar ve hüküm giydiler; ülkemizde gazetecilikten hüküm giymiş tek bir insan yoktur... Ülkemizde yargı bağımsızdır...” Dünyada hukuka saygılı, kanunlar çerçevesinde yargılayıp karar veren hiçbir mahkeme, Cumhuriyet yöneticileri ve yazarlarına karşı ne açılan iddianameyi kabul eder ne de böyle bir iddianame ile yargılamayı hukuk ve yargıçlık onuruna yedirir. ‘Dürün defterlerini’ Gazetede yayımlanan haberleri yargılamaya, yani gazeteciliğe yönelik bir siyasi operasyon ile karşı karşıyayız. Haber vermeyi, yorum yazmayı, gazetenin yönetiminde bulunmayı bir suç olarak kabul eden, yönetim ve yazarlara toptan ceza kesen bir hukuk anlayışı, ancak diktatörlüklerde bulunur. Siyasetin hukuku hukuk olmaktan çıkartıp kendine bağımlı hale getirdiği ve “dür defterlerini” talimatını şu veya bu şekilde verdiği ülkelerde varlığını sürdürür. Demokrasi ile yönetilen hiçbir ülkede böyle bir davranışa ne şahit olursunuz ne de böyle bir girişim herhangi bir sonuç verir, ülkenin hukuk sisteminin duvarlarına çarparak parçalanır. Türkiye’de medya 10 yılı aşkın bir süredir hukukyargı cenderesinde. Sadece medya değil tüm özürlükler ve insan hakları da... FETÖ ve iktidarın dili aynı Geriye gidelim, 2010’lara doğru... O zamanlar ve sonrası Türkiye’de gazeteciliğin zindanlara tıkılmaya başlandığı yıllardır. Tabii “gazetecilik” derken, muhalif yayın organlarından, eleştirel yazanlardan, ülkede hukukun ve demokrasinin katledilmeye çalışıldığını somut olgu ve olaylarla sıralayanlardan bahsediyoruz. Yoksa iktidar yandaşı yapılmış medya yalan söyleme, iktidarın her işini meşru gösterme, yargılanan gazetecilerin nasıl terör insanları olduğunu yazıp çizme özgürlüğüne sonsuz sahipler. FETÖ gazeteciliği ile iktidarın gazetecileri ve liderleri o zamanlar tutuklananlar için “gazetecilikten değil terörden” diyorlardı. FETÖ çöktü, bu kez iktidar aynı teraneyi sürdürüyor... Lider hedef gösteriyor, bunun hesabını vereceksiniz diyor. Savcı gerçekle ilişkisi olmayan suçlar uyduruyor, mahkeme mahkumiyet kararını veriyor, bir üst mahkeme evet doğrudur, mahkemenin kararlarında tartışılacak bir yan yok diyerek onaylıyor. Ayıptır, yapmayın! Cumhuriyet davası tamamen siyasi karar davasıdır. Burada “bak Cumhuriyet’te kavgalı taraflardan şunlar böyle ifade verdi, o da şunu yaptı, bu nedenle mahkeme mahkumiyet kararı verdi” biçiminde kim gerekçeler ileri sürüyorsa, iktidarı aklıyor, düzgün bir hukuk ve yargılama olduğunu savunuyor demektir! Ayıptır, yapmayın böyle bir şey... Bir ikinci derece mahkemeyi düşünün, yargılama yapmıyor, yargılananları hiç dinlemeye gerek duymuyor, dosyaya açkapa yapıyor, karar doğrudur diyor, böylece 5 yıla kadar cezaları kasıtlı olarak onaylayıp yeniden hapsin yolunu açıyor, diğerlerine de mecburen Yargıtay yolu açıktır diyor.. Burada basını cehennemin dibine itme çabası var. Medyaya güveni ülke çapında sıfırlama, ülkede olayların bütününe bakarak halkın özgürce kanaat oluşturma çabasını engelleme var. HHH Otoriter rejimler ve diktatörlüğe eğilimliler, saydamlıktan ve basın özgürlüğünden zerre hazzetmez. Bu nedenle medya dahil özgürlükler ve demokrasi, tarafsız göstergelerde çukurun dibinde duruyor. Ülke buna layık değil, buradan çıkmalıyız. Temelli ve HDP’li vekiller Leyla Güven’i ziyaret etti HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ve HDP milletvekilleri, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a tecrit uygulandığı gerekçesiyle 106 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’i evinde ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklama yapan Temelli, “Leyla Güven, çok kararlı bir mücadeleyi ortaya koyuyor. Bugün Leyla Güven’le birlikte 300’den fazla tutuklu ve hükümlü, Selma Irmak, Sebahat Tuncel, Erbil’de Nasır Yağız, Strazburg’da ve dünyanın birçok yerinde birçok arkadaşımız bu eyleme katılmış durumda” dedi. Temelli, Güven’in sağlık durumunun çok ciddi olduğunu belirterek “Doktorları kendisiyle gereken görüşmeleri yapmaktadırlar” dedi. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear