28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR [email protected] EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET Güç Başar Gülle’nin SON albümü ‘Reverse Perspective’ ‘TersteCnaPz eforsrpmelkatrifıy’.l.a.müzikseverlerlebuluştu Besteci, müzik teorisyeni, performans sanatçısı ve Modern Müzik Akademisi Direktörü Güç Ba şar Gülle’nin üçüncü albümü “Reverse Perspective/ Tersten Perspektif” TMC etiketiyle müzikseverlerle buluştu. Berklee Müzik Okulu’nu iki yıl da tamamlayan, BBC Senfoni ve mü zik şirketi ECM tarafından yürütülen projelere; Toronto Üniversitesi, Berk lee Valencia gibi önemli okullara davet edilen sa natçı, dünyadaki birçok önemli müzik festivalleri ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ne de katıldı. Güç Başar Gülle’nin, Ürdünlü şarkıcı Farah Siraj’ın parçası için okuduğu uzun ha vanın Harvard Üniversitesi’ndeki per formansı büyük ilgi çekmiş. Bu perfor mans sonrası, Los Angeles’taki genç hapishanesinde mahkumlar için Türk müziği atölyesi düzenlemesi için da vet edilen sanatçı bu tecrübenin hiçbir şeyle kıyaslanamacağını söylüyor ve ekliyor, “Karşımda çok genç yaşlarda inanılmaz sert hayat tecrübeleri yaşa mış insanlar vardı. Ve hâlâ çok genç lerdi. Gardiyanlar herhangi bir olum suz durum yaşanırsa bize koşmamız gereken koridoru gösteriyorlardı...” İlerleyen zamanlarda genç mahkumlarla iletişimini olumlu yön de ilerleten ve müziğin onların üzerin de yarattığı olumlu değişimden dola yı çok mutlu olduğunu söyleyen Başar ile yeni albümünü konuştuk. ‘Albümü 2 ayda tamamladım’ n Albümünüzün hazırlık çalışmasından ve oluşum sürecinden bahseder misiniz? Aslında 2013’ten beri bu proje için çalışıyorum diyebilirim. Batı müziğini anlama derdimin yoğun olduğu dönemlerde teorik kitapların tarihsel açıklamalardaki yetersizlik beni başka alanlarda araştırma yapmaya itiyordu. O dönem elime geçen Pavel Florensky’nin Tersten Perspektif ve Erwin Panofsky Perspektif kitapları görselliğin batı dünyasındaki yerini anlamamda ve diğer disiplinler için nasıl bir altyapı kurduğunu görmemde Dünyadaki birçok önemli müzik festivallerine katılan Gülle, Los Angeles’taki genç hapishanesinde mahkumlar için Türk müziği atölyesi düzenledi. Sanatçı bu tecrübenin hiçbir şeyle kıyaslanamacağını söylüyor. çok önemli yerleri oldu. Ben de master çalışmamda batı müziği armonisinin gelişimi ve görsel sanatlar arasındaki ilişkide lineer perspektif algısının nasıl form aldığını göstermeye çalıştım. Rönesans ile insanlığa hayat veren bu formun Endüstri Devrimi sonrası şekli bir değere dönüştüğünü ve hayatımızda yük oluşturduğuna inanıyorum. Bu durumu hem tartışmaya açmak hem de alternatif hayat formlarının olacağını göstermek için Reverse Perspective yaklaşımını armoni içerisinde nasıl kullanabilirim niyetiyle yola çıktım. Tekniği geliştirdikten sonra 5 günde parçaları bitirdim ve diğer prodüksiyon süreçleri ile birlikte 2 ay gibi bir sürede albümü tamamladım. n Albümünüzde ne tarz parçalar yer alıyor? Albümdeki parçalar caz formunun en belirgin formları baz alınarak Tersten Perspektif tekniğini kurgulama üzerine kuruludur. Latin, swing, ballad ve afrocuban ritmik formları en temel formlar olmuştur. Bu parçalar Real Book denilen caz repertuvarını oluşturan içerikle benzer bir yapıdadır. Hapishanede müzik... n Harvard Üniversitesi’ndeki performansınız sonrasında Los Angeles’taki genç hapishanesinde mahkumlar için Türk müziği atölyesi düzenlediniz, bu tecrübenizden kısaca bahseder misiniz? Karşımda çok genç yaşlarda inanılmaz sert hayat tecrübeleri yaşamış ‘ALBÜMDE CAZ DİLİNİ KULLANMAK İSTEDİM’ n Yeni albümünüzün önceki 2 albümünüzden farkı nedir? Türk müziği çalışmalarımda aslında hep bir soyutlama eğilimim oldu. İlk renk albümünde OsmanlıTürk Müziği ritmik formlarından yola çıkarak yeni form arayışlarım vardı. Usul denilen ritmik formlardan kompozisyon tekniği geliştirip çağdaş eserler yazdım. Ama bir türlü Reverse Perspective (Tersten Perspektif) etkisini nasıl ortaya koyacağımı bilmiyordum. Aslında OsmanlıTürk müziğinin estetik formu Reverse Perspective formu üstüne kuruludur. Artık bu forma bağlı olan materyaller üzerinden hareket etmekten çok bu bakış açısını daha çıplak bir şekilde bugünün diliyle ortaya koymak istedim. O yüzden Türk müziğinden uzak durmak istedim. Reverse Perspektif için uygun teknik dili armonik yapı içerisinde geliştirince bunu sunmak için ya çağdaş bir dil ile ya da caz formunda yapacaktım. Şu anda var olan çağdaş dilin tamamen akademik bir formda ve ifade alanının dar olduğu bir çerçevede yaşam mücadelesi verdiğini düşünüyorum. Aslında biraz akademik dünyanın temel problemini taşıdığını düşünüyorum. insanlar vardı. Ve hâlâ çok gençlerdi. Gardiyanlar herhangi bir olumsuz durum yaşanırsa bize koşmamız gereken koridoru gösteriyorlardı. Çok gerilmiştim. İlk grup geldiğinde karşımda birçok cinayeti işlemiş 1015 yaşlarında çocuklar vardı. Konuşmamı toparlamakta zorlanıyordum. İkinci grup 1520 yaş aralığındaydı. Onlarla olan iletişimim daha rahat olmaya başladı. Hatta daha sonra birlikte kodeslerinde yemek yedik. En unutamadığım an ise oradan ayrılırken ismimi tezahür ederek beni alkışlamaları olmuştu. Birçok önemli yerde konser verdim. BBC Senfoni, Berlin Filarmoni konser salonları, Harvard ve UCLA gibi birçok yerde. Ama bu tecrübe ile kıyaslanmazlar. ‘Vee Perde’ gala yaptı Tiyatronun deneyimli isimleri Yasemin Yalçın ve İlyas İlbey, 12 yıl sonra birlikte sahneye döndükleri “Vee Perde” oyununun galasını önceki akşam Bakırköy’de Sahne 74Yasemin Yalçın Sahnesi’nde yaptı. Yönetmenliğini Hidayet Erdinç’in yaptığı, dekorunu Barış Dinçel’in hazırladığı oyun, Neil Simon’un “Sunshine Boys” hikâyesinden yola çıkılarak iki komedyenin hayatını anlatıyor. “Vee Perde” oyunun galasına Müjdat Gezen, Nevra Serezli, Kandemir Konduk, Özge Özberk, Oya Başar, Sinan Bengier, Suzan Kardeş, Müfit Can Saçıntı gibi konuklar katıldı. l Kültür Servisi Erbulak’tan iki söyleşi “Artık Aranmayanlar Gezegeni” adlı ikinci kitabı Hep Kitap etiketiyle yayımlanan Sevinç Erbulak, iki farklı söyleşide okurlarıyla bir araya gelecek. 23 Şubat Cumartesi günü 15.00’te aynı zamanda yakın arkadaşı olan oyuncu Ceren Erginsoy’la CKM’de ede biyat üzerine söyleşecek olan Erbulak, 28 Şubat Perşembe günü 19.00’da ise Akademi Kitabevi’nde Pınar Alpay moderatörlüğündeki söyleşide konuşacak. Erbulak, söyleşilerin ardından okurlarının kitaplarını da imzalayacak. l Kültür Servisi Antalya DOB ‘Afife’yi sahneledi Antalya Devlet Opera ve Balesi (DOB), ilk Türk kadın tiyat ro sanatçısı Afife Jale’nin hayatı üzerine kurulu “Afife” adlı modern balesini sanatseverlerle buluşturdu. Geçen sezon prömiyeri gerçekleştirilen eser, Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde sezonun ikinci gösterimini yaptı. Libretto ve koreografisi Beyhan Murphy’ye ait olan eserin, müzikleri Turgay Erdener tarafından düzenlendi. DOB orkestrasını Hakan Kalkan’ın yönettiği gecede balenin dekoru Adnan Öngün, kostümü Bahar Korçan, ışığı Beyhan Murphy ve Taner Aydın tarafından hazırlandı. İki perde olarak sahnelenen eserde “Afife” rolünü Selin Berkmen, “Altın Afife”yi İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Zuhal Karaca, “Kırmızı Afife”yi Esra Taner, “Mor Afife”yi Öykü Ertürk, “Gümüş Afife”yi Laroslava Volkova, “Ziya”yı Artur Ivanov, “Nazır”ı Burak Özbek, “Doktor Suat”ı Umut Çaltekin ve “Selahattin Pınar”ı da Tol ga Burçak canlandırdı. l AA İDSO, Lee’ye eşlik edecek Her cuma akşamı İstanbul’un çeşitli salonlarında müzikseverlere klasik müzik ziyafeti sunan İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), yarın saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) orkestra şefi Ender Sakpınar yönetiminde so list Jongeun Lee’ye (Keman) eşlik edecek. Konserde; Ludwig Van Beethoven’in “Keman Konçertosu Op. 61” ve Felix Mendelssohn’un “İskoç Senfonisi No. 3, Op. 56” adlı eserleri icra edilecek. l Kültür Servisi Jongeun Lee Mersin’de bu yıl 18.’si düzenlenecek Ulus 18. Mersin lararası Müzik Festivali, 12 Nisan’da başUluslararası layacak. Festivalde, 16 etkinliğin yanı sıra beste yarışması ve Nevit Kodallı Polifo Müzik nik Korolar Şenliği düzenlenecek. EtkinlikFestivali’ne teki konserlerden bazıları, kentin önem doğru li tarihi mekânlarında yapılacak. Festival 2 Mayıs’ta sona erecek. l Kültür Servisi 1521 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE Evinizin ortasındaki kocaman kaya... Apartman dairesi, villa, gecekondu, gökdelen, baraka, site... Hiç farketmez. Siz hiç evinizin ortasına yerleştirilmiş dev bir kaya parçasıyla yaşadınız mı? Mutfağa gidip gelirken, çocuklarınızla oynarken ya da ders çalışırken, yatak odasına geçerken, konuk ağırlarken, sofraya otururken, televizyon izlerken, hep ama hep evin orta yerindeki o devasa kaya parçasının etrafından dolaştınız mı? Hafta başında gazetemizde Hilal Köse’nin Ünzile Aksakoğlu’yla yaptığı röportajı okuduğumdan beri bu imge gözümün önünden ve yüreğimden gitmiyor. “Koca bir kaya evimizin ortasında duruyor. Her anlamda. Her gün o kayanın yanından dolaşıp yaşamaya devam ediyoruz” diyordu; biri 3, biri 7 yaşındaki iki kızıyla yaşamaya çalışan Ünzile. Siz isterseniz kocaman kaya yerine “kocaman kara delik” de diyebilirsiniz. Ünzile, 3 aydır Silivri Cezaevi’nde tecritte tutulan Yiğit Aksakoğlu’nun karısı. 477 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala’nın “Gezi soruşturması”na o da dahil edildi. “Suçu”, sivil toplum kuruluşu yönetimi yüksek lisansı olması ve profesyonel olarak bu alanda çalışması... Toplum psikolojisiyle oynamayın Son on yıldır bu ülkede sadece bir üç beş, bin, on bin değil; milyonlarca ailenin yaşadığı evin tam orta yerinde kocaman bir kaya parçası var! Toplumun yarısı evlerinin ortasındaki o koca kaya parçasıyla yaşamaya çalışıyor. Toplumun diğer yarısı, o kayayı görmüyor duymuyor, görmek duymak bile istemiyor... Siz söyleyin bu toplumun psikolojisi daha nasıl berbat edilebilir ki! Önceki gün “Cumhuriyet davası” bir kez daha bu ülkede adaletin nasıl siyasallaştığını ortaya koydu. Aynı zamanda gazeteciliğin artık bittiğini de! Bizler, açık söyleyeyim, sadece “uzatmaları” oynuyoruz. Şimdi Güray, Hakan, Musa, Önder, Bülent, M. Kemal ve Emre’nin evlerinin ortasına yeniden o koca kaya yerleşecek... Önceki gün Emre İper’le kucaklaşırken olsun, içlerinden kimileriyle telefonla konuşurken olsun hiçbirinin karara şaşırmadığını görüyorum. Hâlâ şaşıran, hâlâ “adalet, hak, hukuk” teranesine birazcık güvenmeye gayret eden tek aptal benim galiba... Son on yıldır duruşma salonlarında arkadaşlarımın, meslektaşlarımın davalarını izliyorum. Mustafa Balbay, Erdem Gül, Musa, Güray, Murat, Kadri, Turhan, Ahmet ya da Yazgülü... İsimler değişiyor, savcıların, yargıçların tavrı değişmiyor. En çok, en çok havalara bakıyorlar. Havadan gelecek fısıltıyı bekliyorlar. Önceki suçlayıcılar, sonradan yurtdışına kaçmış olsalar bile, yerlerine gelen sürdürüyor havaya bakmayı... Savcıların gazeteci, gazetecilerin savcı rolünü üstlendiği şu dönemde beni en çok utandıran, evlerin içindeki o devasa kayayı hiç ama hiç görmeyenler, duymayanlar, söylemeyenler! Sanki yokmuş gibi yapanlar! Dilek Dündar’ın sesini duydunuz mu? Bir haftadır çok etkili bir video dolaşıyor sosyal medyada. Dilek Dündar (Can Dündar’ın eşi) sakin sakin anlatıyor. Kim olduğunu; hakkında hiçbir suçlama, soruşturma ve yargılama olmamasına karşın 2016 yılında havaalanında polisin “yurtdışına çıkmasının ülke güvenliği açısından sakıncalı” olduğunu söylediğini; o günden beri 2.5 yıldır rehin tutulduğunu anlatıyor. “Benim yurtdışına çıkmam neden ülke güvenliğini tehdit edecekti ki?” diye soruyor. “Madem öyle bir tehdit vardı, eşime kurşun sıkan tetikçi neden ceza almadan salıverilmiş ve pasaportu iade edilmişti. Hukuksuz, keyfi, siyasi bir kararla, 2.5 yıldır yurtdışına çıkmam, oğlumla, eşimle buluşmam engelleniyor. Tam anlamıyla eşime karşı rehin tutuluyorum. Oğlumun, tüm ömrümce hayalini kurduğum mezuniyet törenine gidememem, sıkıntılı ya da sevinçli günlerinde yanında olamamam, 2.5 yıldır hiçbir suçlamaya muhatap olmadan, bu hukuksuzluğa maruz kalmam, hiçbir mahkemeden sonuç alamamam yeterince somut bir örnek midir? Yaşanan insan hakkı ihlalini göstermeye yeter mi?” İşsiz kaldıkları için yazlığını satıp İstanbul’daki evinin kredi borcunu ödemek istediğini fakat buna da yasak konulduğunu söylüyor. “Ülkemden çıkamıyorum ama yalnız yaşadığım evimden çıkmak zorunda kalacağım” diyor... Eyyyy! Duyan yok mu!!! Polis tacizine uğrayan genç ve yürekli kadın için Emniyet Müdürü’nün “Ama onun babası FETÖcü” deme rezilliğinden ne farkı var bunun! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear