29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 21 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE DOLAR avro 5.3120 1 kuruş 6.0240 2.8 kuruş sterlin 6.3350 5 kuruş FAİZ 18.64 0.04 ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: İLKNUR FİLİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET EKONOMİ ALTIN 24 AYAR 101.971 229 puan 1537.75 14.57 229.28 2.12 lira Erkut Yücaoğlu Rahmi Koç Ümit Boyner Güler Sabancı Erol Bilecik Tuncay Özilhan Arzuhan Doğan Yalçındağ Derin kriz uyarısıTÜSİAD: Susuzluğu gidermek için zehir içilmez. Reel sektördeki kriz bankalara sıçrar Yeni başkanını ve yönetimini seçen TÜSİAD, derin kriz tehlikesine ve seçimlerin toplumda yarattığı adrenalin yorgunluğuna dikkat çekti. Türkiye’nin dev holdinglerinin yer aldığı ve “patronlar kulübü” ola Yaklaşan yerel seçimlere işaret ederek, heyecan dozu düşük bir süreç yaşandığını rak bilinen Türk Sanayicile ve seçimlere katılım oranla ri ve İş İnsanları Derneği (TÜ rında bir düşüş yaşanabilece SİAD) 49. Olağan Genel Ku ğine işaret eden Özilhan, şöy rul toplantısı ile yöne le devam etti: “Yaklaşık tim kurulu değişikliği 10 yıldan beri sürekli ne gitti. olarak siyasi hayatımız Siyaset ve ekono da yüksek adrenalin ile mi sahnesinde sert rüzgârların estiği son 2 yıllık dönemde ŞEHRİBAN KIRAÇ yaşıyoruz. Toplum olarak sürekli yüksek adrenalinden yorgun düş Nihat Gökyiğit TÜSİAD’ın kurucu kuşağından hayatta olan Osman Boyner, Nihat TÜSİAD’da Yönetim Ku tük. Artık kavga etmek yeri Gökyiğit, Demir Karamancı ve Selçuk Yaşar’a, TÜSİAD’a katkıları rulu Başkanlığı görevini yü ne, sakinliğe, huzura, gelece için teşekkür töreni düzenlendi ve plaket verildi. rüten ve uzlaşmacı kişiliği ile öne çıkan Erol Bilecik, başkanlık bayrağını Simone Kaslowski’ye devretti. Seçimler öncesinde ekonomik göstergelerdeki tepetaklak inişe dair mesajların ve uyarıların öne çıktığı TÜSİAD Genel Kurulu’nda yüksek enflasyonun yarattığı tehlikeye dikkat çekildi. Pazar tezgâhlarındaki fiyatlar, genel kurul gündemine kadar uzarken, iş dünyasından “Reel sektörün finansman krizi çözülemezse bankalara sıçrar. Derin krizler böyle gelişir” uyarısı geldi. Adrenalin yorgunu TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, ekonomi yönetimi tarafından devreye alınan kamu kaynaklı ucuz kredi ve yapılandırmalar, futbol kulüplerinin borçlarının yapılandırılması, hal baskınları ile tanzim satış noktaları gibi önlemlerin kısa vadeli ve yapısal çözüm sunmaktan uzak yöntemler olduğuna dikkat çekti. Özilhan, “Durum, Çinlilerin ‘susuzluğu gidermek için zehir içilmez’ atasözünü akla getiriyor. Kredi yeniden yapılandırmaları ve buna karşılık devam eden ve sektörden sektöre yayılan konkordatolar ve iflaslar, ciddi bir finansman sorununun tezahürleri” yorumu ile bu önlemlerin Türkiye’yi düze çıkarmayacağını vurguladı. Özilhan, “Yapısal önlemler alınmadan yapılan uygulamalar, bir sonraki dönemde sorunun daha da ağırlaşarak geri dönmesine yol açar. Reel sektörün finansman sorunu çözülmezse, sorun bankacılık ve kamu sektörüne sıçrar. Derin finansal krizler böyle gelişir” diye konuştu. ğimizden, umutlarımızdan, hayallerimizden konuşmaya Bilecik: Enflasyonihtiyacımızvar.” Yerel kalkınmada yaşanan başarısızlığın sonuçlarını işsizlik, gıda enflasyonu ve ferman dinlemiyorçevre olayları ile gördükleri ni dile getiren Özilhan, gıda fiyatlarının son 10 yılda enflasyonun üzerinde seyrettiğini ve meselesinin hava koşullarından ibaret olmadığını anlattı. Global gıda fiyatlarının yüzde 10 artarken Türkiye’de yüzde 200 arttığına dikkat çeken Özilhan, yapısal çözümler üretilmediği sürece enflasyonun kritik noktada kalmaya devam edeceğini belirtti. “Değişim kabiliyeti olmayan bir devletin kendini muhafaza etme imkânı olamaz” sözünü hatırlatan Özilhan, kısa vadeli hedeflerin öne çıktığı dönemlerde uzun vadeli hedeflerin ıskalandığını dile getirdi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı olarak son kez yaptığı konuşmasına, ‘artık veda zamanı’ sözleri ile başlayan Erol Bilecik, son iki yılda yönetim kurulu ile birlikte Atatürk’ün belirlediği temel ilkeler doğrultusunda çalıştıklarına dikkat çekti. Yönetim kurulu olarak son iki yılda yapılan çalışmalarını anlatırken “Bugün Türkiye için vicdan muhasebesi yapmak istiyoruz. Bugünkü muhasebemiz her şeyden önce şunu gösteriyor: Hepimizin Atatürk’e ve Cumhuriyet’e minnet borcu var” diye konuşan Bilecik, kadınlardan gençlere, hukuktan demokrasiye kadar pek çok alanda iş dünyası ol mak Türkiye’ye ödenecek borçları olduğunu dile getirdi. Dünyanın güçlü bir kavşaktan geçtiğine Türkiye’nin de bu değişimin odak noktasında olduğuna işaret eden Bilecik “Güçlüyüz demekle güçlü ülke olunmuyor. Ülkeleri güçlü yapan; özgürlükler, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıdır” yorumunu yaptı. Demokrasi inşa edilir Son iki yılda siyasi ve ekonomik alanda çok fazla gelişme yaşandığına işaret eden Bilecik, Türkiye’nin hâlâ en büyük sorununun kutuplaşmadaki artış olduğunu belirtti. “Farklılıklar en büyük zenginliğimiz, bırakalım Yeni hikâye vurgusu herkes istediği gibi düşünsün” ifadesini kullanan Bilecik, “Top TÜSİAD Yönetim Kurulu başkanlığı görevini dev ralan Simone Kaslowski, ye ni dönemde yeni ekonomi hikâyesi vurgusu yaptı. Kas lowski, tüm dünyada ezber lerin bozulduğu bir dönem den geçildiğine işaret etti. Kaslowski, “Biz bu çağda ge leceğe dair yazmamız gere ken yeni hikâye için gerek li enerjiye sahibiz. Türkiye Atatürk’ün çağının çok ötesindeki vizyonuyla bizlere armağan ettiği Cumhuriyet devrim leriyle muazzam bir sıçrama gerçekleştir di. Hayal kuran, emek veren, üreten, de ğer yaratan tüm insan larımızla bu yeni çağda Simone Kaslowski yer almayı hak ettiğimiz için Cumhuriyetimize, demokrasimize ve devletimize sahip çıkmalıyız” dedi. Yeni yönetim döneminde TÜSİAD’ın yarım asırlık bir süreci devireceğini kaydeden Kaslowski, 4 bin şirketi temsil eden üyeleriyle bu döneme hazırlanacaklarını anlattı. Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal olarak zor bir dönem den geçtiğini kaydeden Kaslowski, “Ülkemiz hedeflerine koşmak için sahip olduğu büyüme modelini güçlendirmek zorunda. Millet olarak fikirlere özgür bir rekabet ortamı tanıyarak içinde bulunduğumuz sıkıntıları aşacağımıza inanıyoruz” diye konuştu. lumumuzu neredeyse ortadan ikiye bölen ayrıştırıcı söylemler, yarınlarımız için en büyük tehdittir. Türkiye’ye yeniden ve eskisinden daha da sağlam bir birlik ve beraberlik borcumuz var. Demokrasi kısa vadeli siyasal hesaplara kurban edilemez, edilmemelidir. Güçlü bir gelecek için önce siyaseti demokratikleştirmek gerekir. Unutmayalım ki demokrasi ithal edilmez, inşa edilir” dedi. Ekonomi alanında da verilerdeki kötüleşmeye değinerek, önemli bir küçülme sürecine girildiğini anlatan Bilecik, “2016 sonunda enflasyon yüzde 8.5 iken bugün yüzde 20.3. Kısaca, enflasyon ferman dinlemiyor. İnsan yalnızca söylediklerinden değil sustuklarından da sorumludur. Artık ekonomide sözlerin değil, aksiyonların zamanıdır” diye konuştu. işsizlik artacak n TÜSİAD’ın 49. Genel Kurul Toplantısı aralarında Rahmi Koç ve Güler Sabancı’nın da olduğu yüzlerce iş insanının katılımıyla İstanbul’da yapıldı. n Genel Kurulda 165 üye oy kullanırken, 2 oy da geçersiz sayıldı. TÜSİAD’ın 20192020 arasında görev yapacak yönetim kurulu ise şu isimlerden oluştu: Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski. Başkan yardımcıları Murat Özyeğin, Mehmet Tara ve Bahadır Balkır olurken, Serra Akçaoğlu, Batu Aksoy, Fatih Kemal Ebiçlioğlu, İrem Oral Kayacık, Nüket Küçükel, Barış Oran, Serkan Sevim ve Can Yücaoğlu ise üyeliğe seçildi. TÜSİAD Genel Sekreterliğine de tekrar Bahadır Kaleağası seçildi. n TÜSİAD’ın 2018’de gelirleri 31 milyon 388 bin TL olurken giderleri 30 milyon 492 bin TL oldu. TÜSİAD bu dönemde 101 yeni üye kazandı. n TÜSAD üyelerinin ödeyeceği aidat tutarı ise 20 Şubat ile 3 Mayıs arasındaki dönemde ödenirse 51 bin TL, 23 Eylül ile 20 Aralık arasında ödenirse 58 bin TL olarak belirlendi. n TÜSİAD, 2019 yılına ilişkin ekonomi öngörülerini de paylaştı. TÜSİAD’ın enflasyon tahmini yüzde 16.2 olurken, işsizlik tahmini yüzde 12.5 ve büyüme tahmini de yüzde 1.0, ihracat ise 173 milyar dolar olarak açıkladı. Ömer Koç YİK’te Koç ailesinden 20192020 döneminde görev yapacak TÜSİAD yönetim kurulunda kimse yer almazken. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç ise ilk kez TÜSİAD’da görev aldı. Ömer Koç TÜSİAD YİK Başkanlık Divanı’nda Başkan yardımcısı olarak görev yapacak. TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan olurken diğer başkan Yardımcıları Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ümit Boyner, Ömer Aras’tan oluştu. Agah Uğur ve Tayfun Bayazıt ise üye olarak görev yapacaklar. Güven düşüyor Tüketici güven endeksi, şu batta bir önceki aya göre yüzde 0.7 düştü. Ocakta 58.2 olan endeks değeri, şubatta 57.8 olarak kayıtlara geçti. TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliğiyle yürütülen araştırmaya göre, genel ekonomik durum beklentisi de şubatta yüzde 2 gerileyerek 76.5’ten 75’e indi. İşsiz sayısı beklentisi endeksi bir önceki aya göre yüzde 3.1 düşüşle 59 olarak belirlendi. Tasarruf etme ihtimali endeksi ise ocakta 18.3 iken şubatta yüzde 20.2 artışla 22 oldu. l Ekonomi Servisi Godiva, AsyaPasifik faaliyetlerini MBK Partners’a satmak üzere anlaşma sağladı Yıldız, Godiva’yı 4 ülkede sattı Yıldız Holding Godiva’nın Belçika fabrikası, Japonya, Güney Kore ve Avustralya’daki perakende ve dağıtım operasyonları ile Yeni Zelanda’da pazar geliştirme haklarını özel sermaye fonu MBK Partners’a sattı. Kaynaklar daha önce anlaşmanın 11.5 milyar dolar değerinde olabileceğini belirtmişlerdi. Yıldız Holding, Godiva’nın dört ülke dışındaki tüm coğrafyalarda yer alan 100’den fazla pazardaki operasyonların ve dünyadaki Godiva markasının tüm haklarının sahibi olmaya ve markayı yönetmeye devam ede cek. Satış işleminin yasal şartların sağlanması sonrasında, 2019 ortasında tamamlanması planlanıyor. Yıldız Holding, satış anlaşması kapsamında yer Murat Ülker alan Belçika’daki üretim tesisinin yanı sıra holdingin sahibi olduğu Reading ABD’deki ve İstanbul’daki üretim tesislerinden ürün almayı da sürdürecek. Yıldız Holding ve Godiva Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, “Sağlıklı ve güçlü bir büyüme için çok önemli bir karar aldık. Godiva markasının tüm global pazarlarda fikri mülkiyet hakkı şirketimize aittir” dedi. Godiva üst yöneticisi (CEO) Annie Young Scrivner, “Anlaşma, mevcut ve yeni pazarlarda büyümemize ivme kazandırırken dünya genelinde 2000’den fazla yeni kafe açma planımızı destekleyerek, 5 katı büyüme stratejimizi gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğumuz kaynakları sağlayacak” dedi. l Ekonomi Servisi Sahte ikilem Son yıllarda kitlelerin siyasete ilgisi hatta doğrudan katılma arzuları artıyor. Sağ popülist akımlar yükselirken, pazartesi yazımda aktardığım gibi, sermayenin sözcülerinin sosyalizm korkusu nüksediyor, faşizm tehlikesi giderek güçleniyor. Sol hareket, Türkiye’de siyasal İslamın, rejimin yükselişini önleyememişti, dünyada da bu yeni hareketlenmeye yön veremiyor. Ne birine öbürü... Bu başarısızlıkların arkasında, yanlış bir ikilem yatıyor. Bir yaklaşım neoliberalizmin, küreselleşmenin yıkımına karşı “kitleleri” ekonomik talepleri, maddi çıkarları savunarak, siyasal İslamın, sağ popülizmin etkisinden kurtarmaya, dalgayı tersine çevirmeye çalışıyor. Bunun tam karşısındaki yaklaşım adeta “ekonomik değil aptal, kültürel” diyerek, kitleleri, siyasal İslamın, sağ popülizmin etkilerden kurtaracak kültürel politikalar arıyorlar. Her ikisi de patinaj yapıyor. Kimi koşullarda, birinci “maddeci” yaklaşım sağ popülizmin ekonomik eleştirileriyle buluşuyor. İkinci “kültürcü” yaklaşım siyasal İslamın ve sağ popülizmin tabanının kültürel taleplerini “anlama” çabasıyla, “halkın değerlerini” savunma gerekçesiyle kendi seküler, ilerici söyleminden uzaklaşarak dinci, muhafazakâr düşüncelere yaklaşıyor. “Tabii ki göçmen gelişi denetlenmelidir” gibi “anlayışlı” tezlerle, dini inançlar karşısında eleştiri silahını rafa kaldırarak sağ popülizmin, ırkçı yabancı düşmanı taleplerine, cehalet övgüsüne taviz vermeye başlıyor. Böylece ikilemin her iki tarafında yer alan akımlar, sağ popülizmin, siyasal İslamın hegemonya inşa sürecine ekleniyorlar, giderek kendi sonlarını hazırlıyorlar. Bu ikilemi aşabilecek politikaları, çalışma tarzlarını düşünebilmek için, ikilemin iki tarafının çelişkili bir birlik oluşturduğunu görmek gerekiyor. Çelişkili birlik Ekonomik olanla kültürel olan ancak birlikte var olabilir. Ekonomik ilişkiler, kültürel ilişkiler içinde yaşanır. Ekonomik çelişkiler, çıkarlar, sorunlar ancak kültürel kodlarla anlamlandırılabilir. İçinde emek, sermaye, sınıf, sömürü, bireysel özgürlük kavramları olmayan bir kültürel evrende, kapitalizmin sorunlarını anlamak, geçerli çözümler üretmek olanaksızdır. Kültüre gelince bu, ancak yaşamın biyolojik gereksinimlerinin karşılanması, türün devamının sağlanması süreçlerinin, (bir toplumun) parçası olarak düşünülebilir. Diğer bir deyişle ekonomik olan kültürel, kültürel olan da ekonomiktir. Materyalizm ekonomik olana öncelik tanımayı gerektirir, kültürel olana öncelik tanımak idealizmdir önermesi doğru değildir. Ekonomik çıkarlar gibi, kültürel olan da maddidir. Kültür de bireyin dışındadır ve birey salt düşünerek dışındaki süreçlerin (ekonomik ya da kültürel) nedensellik zincirini kıramaz, onları salt düşünerek, bir pratik ilişkiye girmeden, şekillendiremez. Ve güç ilişkisi Kültür ve ekonomi arasındaki çelişkili birliğin belli bir zaman ve mekânda aldığı biçim, belli bir güç/iktidar ilişkisinin ifadesidir, onu yaşatır ve yeniden üretir. Siyasal İslamın iktidarına, sağ popülizmin yükselişine karşı salt ekonomik ya da salt kültürel taleplerle/pratiklerle direnilemez. O iktidarı ve yükselişi/gücü yaşatan, yeniden üreten “çelişkili birliğe” karşı, onu kırmayı ve yeniden şekillendirmeyi arzulayan karşıt bir güç ilişkisi inşa ederek mücadele edilebilir. Ekonomik olanın etkilerine karşı ancak kültürel olanı etkilemeyi başarabilecek bir güç inşa ederek direnilebilir. Kültürel alanı etkileyecek güç, ekonomik çelişkilerden kaynaklanan enerjiden yararlanılarak yaratılabilir. Günlük siyasi pratiğe dönersek, siyasal İslamın toplumsal siyasi etkisini kırmak için, önce onun etkisi altında olmayan güçleri, kendi ekonomik çıkarları ve seküler kültürel talepleri üzerinde birleştirerek bir toplumsal güç oluşturmak gerekir. Böyle bir gücü, bir tarihte, potansiyelden kinetiğe çıkaran “Gezi olayının” siyasal İslamda yaşamsal bir korku yaratmış olması boşuna değildir. Türkiye’de sol, 16 yıldır o sahte ikileme takılarak, CHP de siyasal İslamın karşında bir güç inşa etmek yerine var olanı sulandırmayı seçerek hep başarısız oldu. Artık başka şeyler yapmak gerekmiyor mu? KISA... KISA... KISA... n Geçen yıl yaşanan Türk Lirası’ndaki sert değer kaybı iki dev bankaya toplam 155 milyon dolar kazandırdı. Bloomberg News’in haberine göre HSBC, doların 7.24 ile tarihi zirvesine çıktığı 13 Ağustos’ta kur hareketlerinden bir günde 120 milyon dolar kazandı. Deutsche Bank AG’deki işlemcilerin ise 35 milyon dolar kazandığı belirtildi. n Ulusoy Seyahat’in marka hakkını alan ve konkordato başvurusu sonucu 3 ay mühlet verilen Ulusoy Ulaşım iflas etti. Duruşmada Ulusoy Ulaşım’ın avukatı, “Şirket iflas ettiği takdirde dosyada rehin alacaklıları dışında diğer alacaklılar mağdur olacaktır. Kesin mehil verilmesini talep ediyoruz” dese de mahkeme, bu talebi reddederek şirketin iflasına karar verdi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear