23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 8 Haziran 2018 haber 2 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Bursa’da tercih krizi Liselere adrese kayıtlı yerleştirmede pilot il Bursa oldu. Sınav puanları ve kılavuz açıklanmadan tercih yapmaya zorlanan veliler çok tedirgin FİGEN ATALAY Milli Eğitim Bakanlığı adrese dayalı kayıt sisteminin nasıl işlediğini görmek için Bursa’yı “pilot il” olarak seçti. Bu hafta başında Bursalı öğrencilere “demo tercih uygulaması” başlatıldı. Sınav sonuçlarını bilmeyen, ellerinde “Yerleştirme Kılavuzu” olmayan velilere, tercih için bugün son gün olduğu “gerekirse sonradan birkaç değişiklik için şans verileceği” söylendi. Okul müdürlüklerinden velilere giden yazıda, “Sayın veli, MEB’den gelen açıklamaya göre öğrencilerimizin mutlaka tercih yapmaları gereklidir. Bu tercihler esas alınıp daha sonra değiştirme hakkı verilecek” denildi. Eğitim Sen’den alınan bilgilere göre, bu uygulamayla Bursa’da 10 bin 982 öğrenci Anadolu liselerine, 5 bin 918 öğrenci Anadolu imam hatip liselerine, 18 bin 326 öğrenci mesleki teknik Anadolu liselerine yerleştirilmiş. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, ellerinde hiçbir veri olmayan velilerin tercih yapmak istemediklerini ve çok tedirgin olduklarını belirterek, “Velilere yerleştirme kılavuzu olmadan tercih yaptırılmak isteniyor. Sınav puanları ortada yok. Öğrenci belki yüzde 10’luk birime girecek. Adres üzerinden eşleştirmeler belli değil. Sendika olarak Bursa’da velilerin, öğrencilerin yanındayız. Tercih sayısı/adres çemberi dayatmasına karşı imza kampanyamızı ülkenin her yerinde sür LGS travmasını üzerlerinden atamayan öğrencileri şimdi de tercih kaygısı sardı. dürmeye devam ediyoruz. Bursa Valiliği ile de görüşeceğiz ve bugün basın açıklaması yapacağız” dedi. Komşu kayıt ne demek? Eğitimİş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, Bursa’daki uygulamaların yeni sistem hakkında bazı ipuçlarını ortaya çıkardığını belirterek şunları söyledi: “Yeni sistemde öğrencilerin ikametgâhlarına göre okullar, “Kayıt Alanı”, “Komşu Kayıt Alanı” ve “Diğer Kayıt Alanı” diye üç bölgeye ayrılacaktır. Her öğrenci buna göre 5 tercih yapacaktır. Öğrencinin kayıt bölgesi, okulda bulunma durumu, tercih sırası, okul başarı puanı, devam sızlık durumu ve yaşı gibi kriterlerin puanlamasıyla oluşacak skor, öğrencinin yerleşme puanı olarak kullanılacaktır. Ortaöğretim kurumuna adrese dayalı yerleşme bu kriterlerle oluşan skor puanı üstünlüğüne göre yapılacaktır.” Yeterli bilgi yok Sistemin henüz tam olarak anlaşılmayan birçok yanının olduğuna dikkat çeken Rona, “Bursa’ya gelerek ildeki tüm rehber öğretmenler ile bir tanıtım toplantısı yapan MEB Müsteşar Yardımcısı, sistem hakkında gelen birçok soruyu yanıtsız bırakmıştır. Bu da gösteriyor ki; ortaöğretime yerleşme sistemi henüz tam olarak oluşturulamamıştır. Bakanlık yetkilileri bile sistemin nasıl işleyeceği hakkında yeterli bilgiye sahip değillerdir. Pilot İl Bursa’da yapılacak uygulamadan ortaya çıkan sonuçlara göre sistem son şeklini alacaktır” dedi. Zorunlu tercih Özkan Rona, MEB yetkililerinin “hiçbir öğrenci istemediği okul türüne yerleşmeyecek” sözünü hatırlatarak, sistemin gerçekte neler getirdiğini şöyle anlattı: “Ancak her öğrenciye en az iki farklı okul türünce tercih yapma zorunluluğu getiriliyor. Buna göre her öğrenci Anadolu + imam hatip, Anadolu + meslek veya imam hatip + Meslek şeklinde birden fazla okul türünü seçmek zorunda kalacak. Bu da sistemin bu vaadinin gerçekleşmeyeceğini, öğrencilerin bir bölümünün mutlaka istemediği okullara yerleşmek zorunda kalacağını gösteriyor. Kayıt alanlarının 3’e ayrılması da öğrencilere il içindeki tüm okullara tercih hakkı tanıyor. Tercihlerine yerleşemeyen öğrenciler için ise sistemin bunu yapacağını düşünürsek, öğrenciler adreslerine uzak okullara da yerleşebilecekler. Bu duru, ‘herkes adresine yakın okula gidecek’ vaadinin de boşa çıktığını gösteriyor. Okul nedeniyle adres değişikliklerinin önüne geçmek için getirilen uygulama da imam hatip ortaokullarına ve özel okullara ayrıcalık tanınması anlamına gelecek, bu okullara yönelimi artıracaktır.” En çok bütçe bu yıl da İHL’ye Eğitim Sen’in ‘‘20172018 öğretim yılı sonunda Eğitim Durumu” raporu açıklandı Eğitim Sen tarafından hazırlanan rapora göre, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 92 milyar TL’lik bütçesinden eğitim yatırımları için ayrılan kısmının üçte biri ‘din öğretimi’ne ayrıldı. Böylece Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün MEB bütçesi içindeki payı, 2017’ye göre yüzde 68 artırıldı. Dini eğitimde payı 7.7 milyar TL’ye çıkaran bakanlık, bütçesinin yüzde 7’sine denk gelen bu kaynağın neredeyse tamamının (yüzde 96) imam hatip liseleri için kullanılmasına karar verdi. “20172018 öğretim yılı sonunda eğitimin durumu” başlıklı rapor, sendika genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan tarafından açıklandı. 16 yıllık AKP iktidarı süresince Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilk kez bu yıl örgün eğitim istatistiklerini açıklamadığını belirten Aydoğan, ‘‘Bunun AKP’nin yıllar içinde eğitimin kamusal niteliğini nasıl adım adım tasfiye ettiğinin seçimlere giderken tartışılmak istenmediğini gösterdi’’ dedi. Raporda, ‘‘Yıllardır özellikle eğitim sistemi üzerinden hayata geçirilen, bilim ve pedagoji düşmanı politika, uygulama ve dayatmalar geçen dönem belirgin bir artış göstermiştir. Okulöncesi eğitimde pedagojik olarak sakıncalı olmasına rağmen ‘dini eğitim’ uygulamalarının sürmesi ve sıbyan mektepleri sayısının artması, MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, dini vakıf ve dernek 2018 bütçesi içinde okul türlerine göre öğrenci başına yapılan harcama:: 4 Okulöncesi eğitim: 1.673 TL 4 İlköğretim (ilkokul+ortaokul): 4 bin 326 TL 4 Genel ortaöğretim: 6 bin 153 TL; 4 Mesleki ve teknik ortaöğretim: 7 bin 504 TL 4 İmam hatip liseleri: 12 bin 707 TL Rapor, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan tarafından basın toplantısında açıklandı. lerle yapılan protokolleri sürdürmesi, özellikle kurum açma ve kapatma yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle ‘bütün yolların imam hatiplere’ çıkmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır” denildi. Raporda öne çıkan bazı başlıklar şöyle: YENİ MÜFREDAT:Yeni müfredatın bilimsel değerlendirme ve pilot uygulama yapılmadan uygulanmaya başlanması ve yıllar içinde yapboz tahtasına çevrilerek sürekli değiştirilen sınav sistemleri nedeniyle öğrenci ve velilerin kafası hiç olmadığı kadar karıştırılmıştır. Geçen 15 yıl içinde sınav sistemini altı kez değiştiren MEB, eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek yerine, eğitimde yaşanan kaosu derinleşti recek adımlar atmayı tercih etmiş ve aldığı her karar toplumun geniş kesimlerince tepkiyle karşılanmıştır. KRONİK SORUNLAR: İkili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimin özelleştirilmesi, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, taşımalı eğitim, altyapısı bozuk okullar, okullarda öğretmenlere yönelik olarak yaşanan şiddetin artması, yine çocukların dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, Öğretmen Strateji Belgesi ile öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, mülaka ta dayalı sözleşmeli öğretmenlik, ataması yapılmayan öğretmenler vb. gibi devasa sorunlar 20172018 öğretim yılında öne çıkan temel başlıklar olmuştur. OKULLAR DÖKÜLÜYOR: Her dört okuldan birinde ikili eğitim yapılmaktadır. Türkiye’de spor salonu bulunan okul oranı sadece yüzde 13. Kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 61; çok amaçlı salonu olmayan okulların oranı yüzde 62’dir. TEOG’UN DA KÖTÜSÜ: TEOG yerine getirilen yeni ortaöğretime geçiş sistemi, öğrenci ve veliler açısından ciddi sorunları gündeme getirmiş, yeni sisteme yönelik tüm uyarı ve itirazlarımız görmezden gelinmiştir. İMAM HATİPLERE TORPİL: Anadolu imam hatip lisesi bünyesindeki imam hatip ortaokullarında okul başına 181 öğrenci düşerken, normal ortaokullarda okul başına 309 öğrenci düşmektedir. Normal ortaokullar, Anadolu imam hatip lisesi bünyesindeki imam hatip ortaokullarından yüzde 70 daha kalabalık. Anadolu liseleri, Anadolu imam hatip liselerinden yüzde 51 oranında daha kalabalıktır. Millet, parti devletine karşı  CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin kurduğu seçim ittifakına “Millet İttifakı” adı verildi: Böylece Demokratik Rejim’i korumak için bir araya gelen bu üç parti, Erdoğan/AKP iktidarı tarafından el konulan ve “Parti Devleti” haline getirilen Türkiye Cumhuriyeti’ni, “millet adına” geri almak için ittifak kurduklarını, simgesel bir isimle de vurgulamış oldu. HHH Aslında bu seçim ittifakı olayı, Erdoğan/AKP iktidarının, çoğunluğu artık kaybettiğini gördüğü için icat ettiği, Anayasa’ya da aykırı olan bir seçim hilesiydi: Seçim hilesiydi, çünkü ittifaka giren partiler için, seçim yasasında belirtilen yüzde on barajının arkasından dolanıyor; ittifak yüzde onu aştığı takdirde, ittifak içindeki bütün partilerin barajı aşmış sayılacağını belirtiyordu. Anayasa’ya da aykırıydı, çünkü herhangi bir ittifaka giren ve girmeyen partiler arasındaki eşitliği ve seçim adaletini bozuyordu. Ama artık Demokrasiyi ve Anayasa’yı korumak görevlerini tümüyle ihmal eden ve Parti Devleti’nin emrine giren yüksek yargı organlarının onayıyla yürürlüğe girdi. HHH Zaten Türkiye’yi tek başına yönetebilme yetenek ve becerisine sahip olmayan Erdoğan/AKP iktidarı, gücünü yitirdiğini görünce panikleyerek, daha da hızla, daha da yanlış kararlar almaya başlamıştı: 1) Daha 16 Nisan 2017 Halkoylamasından yeni çıkmışken, erken seçim yapmak kararı (kendileri açısından) böyle bir yanlıştı... Zaten derhal iktidarın aleyhine işlemeye başladı. 2) Yeni seçim yasası ile icat ettikleri “Seçim İttifakı” hilesi de böyle oldu... Kendi ikitidarlarına destek üretmek için icat edilen bu hile, bir araya gelmeleri bir hayli zor görülen muhalefet partilerini bir araya getirdi. 3) Erdoğan/AKP iktidarının Bahçeli/MHP ile ittifak etmesi de (kendileri açısından) yanlıştı... Panik sadece Erdoğan/AKP iktidarını değil, Bahçeli’yi de pençesine almış olduğu için, ne yazık ki bu seçim döneminde MHP de çağ gerisi kaldı ve tabanını İYİ Parti’ye kaptırarak çözülme sürecine girmiş oldu. Ama Bahçeli’nin bu siyasal intihar süreci, “Milliyetçi/Muhafazakâr” çizgiyi, Akşener liderliğinde, “Çağdaş Demokrasi” eksenine oturtarak ona “Demokratik Milliyetçi” bir nitelik kazandırdığı için ülke yararına oldu. HHH Erdoğan/AKP iktidarı, kendi Parti Devleti’ni, “Milletle Devleti barıştırıyoruz” diye diye “Milleti” uyutarak kurmuştu... Şimdi “Millet” uyandı ve kendisine ait olan iktidarı Parti Devleti’nden geri alıyor! KAHROLSUN PARTİ DEVLETİ... YAŞASIN MİLLİ EGEMENLİK... YAŞASIN DEMOKRATİK DEVLET! Kadıköy’de Sahaf Günleri başlıyor Kadıköy Belediyesi ve Beyoğlu Sahaflar Derneği işbirliği ile gerçekleşen Kadıköy Sahaf Günleri, yarın Ali Suavi Sokak’ta başlıyor. İstanbul’un farklı semtlerinden 42 sahafın katılacağı etkinlikte, 9 gün boyunca nadir bulunan kitap, dergi ve plaklar; eski belge, evrak ve haritalar; Osmanlıca kitap ve mecmualar; imzalı, birinci baskı kitaplar ve her bütçeye uygun ikinci el kitaplar kitapseverlerle buluşacak. CİRHGPİ’LLİ:MEB YİNE SINIFTA KALDI CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, “MEB, bu öğretim yılında da öğrenci, öğretmen ve velileri mutlu edemedi. Laik eğitim karşıtı müfredattan sınav sistemleri ve yerleştirmelere, geleceğimizin psikolojisini bozdu. MEB’in karnesi yine sıfır” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın karnesini değerlendiren İrgil, “Bir öğretim yılının daha sonunda geldik ve Bakanlık her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm derslerden sıfır çekti. Öğrenciye, öğretmene, velilere üzüntü, sıkıntı ve stres kaynağı olmaya devam etti. 16 yıldır yapılan değişiklikler ve bilimsel eğitim anlayışından uzaklaşan yapısıyla Milli Eğitim Bakanlı ğı bu ülkenin geleceğine ciddi zararlar verdi. Bu hasarı bir an önce onarmalıyız” diye konuştu. LGS yeter Liselere Geçiş Sınavı’ndaki şaibelerle yerleştirme sistemindeki belirsizliklerin bile MEB’in sınıf Ceyhun İrgil ta kalması için yeterli olduğunu ifade eden İrgil, şöyle devam etti: “Yerleştirme sisteminde pilot il olarak Bursa seçildi. Buradaki denemeyle sistemdeki sorunlar tespit edilecekmiş. Hiçbir öğrencinin istemediği okula yerleştirilmeyeceği söylenmiş ti ama görüyoruz ki öğrenciler tercihlerinde serbest olamayacak ve mecburi tercihlerde bulunacak. Kısacası yine söylediklerini yapmadılar, yine plansız bir sistemi dayattılar. Hata çok Eğitimin bir cemaatin eline teslim edilmesinin sonucunu hep birlikte gördük. Ders almadılar; ENSAR, İlim Yayma Cemiyeti, Birlik gibi dini vakıflarla protokoller imzalandı. İl ve ilçe teşkilatları bu vakıfların oyuncağı haline getirildi. Bu bile yeter MEB’in sıfır çekmesi için. Fatih Projesi bile yeter aslında. Bu hatalarla MEB sınıf geçemez.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear