25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 5 Haziran 2018 2 sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET sibelbahcetepe@gmail.com Ameliyatsız Rektum kanserinde ameliyatsız tedavi, bir grup hasta için mümkün. tedaviUzmanlar, hastaların doğru seçilmesi halinde cerrahinin getirdiği sıkıntıların da ortadan dönemikalktığını söylediler Dışkılamada kan ve şekil bozukluğu, sık tuvalete çıkma veya çıkamama, ağrı gi bi belirtilerle kendini gösteren rek tum (kalın bağırsağın makat kanalı na açılan bölümü) kanseri, ülkemiz de ve dünyada 3. sık lıkla görülen kanser ler arasında yer alıyor. Ülkemizde rektum kanserlerinin yüz SİBEL BAHÇETEPE de 90’ını 2. ve 3. evre hastaları oluşturuyor ve bu grup hastaların bir kısmında ameliyat sız tedavi mümkün. Uzmanlar, dün yada ve ülkemizde bazı merkezler de son 34 yıldır bu tedavinin uygu lanabildiğini, tam yanıt alınan tü mörün kaybolduğu hastalarda, has talığın büyük oranda tekrarlamadı ğını belirterek “Cerrahi ile yapılan tedavilerde özellikle kalıcı kolosto mi (bağırsağın dışa alınarak torbaya bağlanması), işeme ve cinsel fonksi yon bozuklukları, dışkılama sorun ları sık olarak görülebiliyor. Ame liyatsız tedavi ile rektum kanserin de organ korunmak mümkün. He kimler, bu yöntemleri hastalarıyla detaylı şekilde konuşmalılar. Multi disipliner ekipler ile bu yeni yakla şımda aşağı yerleşimli rektum kan serinde organ koruma ve kanser te davisi başarılabiliniyor” dediler. Önce tümör küçültülüyor Ülkemizde ameliyatsız rektum kanseri tedavisini gerçekleştiren Prof. Dr. Cem Terzi, Prof. Dr. Handan Tokmak, Prof. Dr. Oktar Asoğlu, Doç. Dr. Barış Bakır ve Op. Dr. Kürşat Serin, ameliyatsız yöntem üzerine çalışıyor (soldan sağa). hekimlerden Boğaziçi Klinik Bilimler Akademisi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, rektumun kalın bağırsağın son kısmı olduğunu ve dışkılama, işeme, cinsel fonksiyonlarımızı sağlayan sinirlerin geçtiği yerde bulunduğunu söyledi. Asoğlu, yönteme ilişkin şunları söyledi: “Rektum dediğimiz organı bir yumurtaya benzetebiliriz. Kabuğu, içinde beyaz kısmı ve sarısı vardır. Tümör, sarı kısmı ifade eder. Beyaz kısmı ise bunun damarları ve yayıldığı alanları gösterir. En dış kısmında ise bir ince kabuk vardır. Biz yıllarca adeta yumurtayı kırmadan tümörü çıkarmayı, zarını bozmamayı hedefliyorduk. Çünkü bozarsak tümör etrafa saçılabilir ve nüksleri de oldukça kötü seyreder. Araştırmacılar ‘Biz bu yumurtayı pişirirsek, ya ni ameliyattan önce ışın tedavisi ile kanser hücrelerini öldürürsek yumurta saçılmaz’ dediler. Yani ışın tedavisi... Bu tedavilerin de yerleşmesi sonucu nüks oranlarında ciddi azalmalar izlendi. Ameliyatsız tedavi, rektum kanserinin 1. ve 4. evresinde uygulanmaz. Çünkü evre 1’de tedavi kemoradyoterapi gerektirmiyor. Bunların çoğunda makat koruyucu ameliyat mümkün. 4. evrede de hastalık metastaz yapmış yani başka organlara sıçramıştır; geç kalındığı için yine kullanılmaz. Ama 2. ve 3. evredeki hastaların bir kısmında bu yöntem mümkün.” ‘Erken teşhis önemli’ Prof. Dr. Cem Terzi de asıl önemli olanın kanseri erken yakalamak olduğunu söyledi. Terzi, şöyle devam etti: “Maalesef halen bize başvuran ?Protokol nasıl uygulanır 4 Öncelikle MR ve PET/CT ile hasta evrelendirilir 4 Hastaya 6 kür kemoterapi ve radyoterapi verilir 4 Ardından 4 hafta beklenir 4 Sonra hasta yeniden kemoterapiye alınır 4 Her seferinde MR, PET ve endoskopi ile hasta izlenir 4 4 hafta bekletildikten sonra eğer tümör silindi ise hasta belli aralıklarla takip edilir hastaların çok büyük bir kısmı 2 yada 3. evrede. Hastaların yüzde 10’u evre 1’de. Genellikle bu evrede çok erken yakalanan vakalarda makatın iptal edileceği kadar agresif bir cerrahiye gerek duyulmuyor. Ama evre 2 ve 3 hastalarda mecburen, cerrahi de yapacak olsak, ileride hastalık yinelemesin diye, ameliyattan önce radyoterapi ve bir miktar düşük doz kemoterapi uyguluyoruz. Bazı hastalarda, kemoradyoterapiden sonra tümör kayboluyor. Bu hastalara ‘mutlaka yeniden cerrahi yapalım mı’ ya da ‘tümörü kaybolan hastalara organ koruyucu bir yaklaşım geliştirebilir miyiz?’ soruları gündeme geliyor. Organ koruyucu paradigma bu aşamada devreye giriyor. Gençlerde özellikle bu çok önemli bir tedavi yöntemi. Hastanın konforunu sağlayan bir yöntem. ” ‘Bir engel de diş olmasın’ Belediyeden yüzlerce engelliye ücretsiz diş tedavisi Beylikdüzü’nde engelli bireyler için hayata geçirilen “Bir engel de diş olmasın projesi” ile engelli bireye ağız bakımı ücretsiz yapılıyor. Belediyenin Sağlık İşleri Müdürlüğü ve İstanbul Aydın Üniversitesi Dentaydın Diş Hastanesi işbirliği ile hayata geçirilen proje kapsamında engelli bireyler diş taramasından geçirildi, muayene sonrası ailelere ve engelli bireylere diş sağlığı ve diş fırçalama tekniği hakkında bilgiler verdi. Engelli bireylerin diş bakımlarının özenle yapılması gerektiğini ifade eden Diş Hekimi Nergis Karagöz, “Taramalarımızı bitiriyoruz. Tedavi ihtiyaçları listelenecek ve tedavilerine başlanacak. Daha sonra ailelere eğitim vereceğiz. Çünkü bu bireyler için daha çok bakım gerekiyor” diye konuştu. l İHA Aşı kampanyasına sanatçı desteği Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) bir süre ön ce başlattığı “Aşı Candır, Hayat Kurtarır” kampanyasına sanatçılardan da destek geldi. Aralarında Ercan Kesal, Leman Sam, Mert Fırat, Serra Yılmaz, Kalben’in yer aldığı bir grup sanatçının yaklaşık 1 dakikalık videoda, “Aşı varsa sağlık var. Aşı yoksa hastalık ve ölüm var. Her gün 400 bebek kızamık aşısı yaptırmadığı için ölüyor. Hastalıklara geçit vermeyin” mesajları paylaşıldı. TTB Aile Hekimliği Kolu ve Halk Sağlığı Kolu tarafından kampanya kapsamında hazırlanan videoda, sanatçılar Ercan Kesal, Kalben, Mehmet Esen, Serra Yılmaz, Leman Sam, Mert Fırat, Redd Grubu ve Dr. Hatıra Topaklı yer aldı. Muharrem İnce nasıl fenomen oldu? Muharrem İnce için, adaylığı açıklandıktan sonra yaptığı konuşmayı dinleyince “Umudun Simgesi” oldu demiştim... CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olduğu günden beri, yaptıklarını, söylediklerini çok yakından izliyorum... Medyada ve Sosyal Medyada hakkında yazılan yazılara, yapılan yorumlara bakıyorum... Adaylığı açıklandıktan sonra geçen bir ay gibi çok kısa bir zaman içinde Türkiye’deki siyasetin seyrini değiştirdiğini, 19 gün sonra yapılacak olan seçimlere damgasını vurduğunu söyleyebilirim: 1) “Erdoğan’ın ve AKP’nin alternatifi yok ki, mecburen onlara oy veriliyor” önyargısını yıkmış, CHP’yi ve Millet İttifakı’nı geçerli ve işlevsel bir seçenek haline getirmiştir. 2) Seçmende “Artık değişmez” gibi yanlış bir izlenime dayandırılan baskı rejiminin değiştirilebileceğine ilişkin bir umut yaratmıştır. HHH Muharrem İnce bu “Değişme Umudunu”, toplumun bütün tarihsel, toplumsal, siyasal, psikolojik “Demokrasi Birikimini” harekete geçirerek sağlamıştır: Örneğin, Sosyal Medyada, yarattığı umudun, Ecevit’in “Karaoğlan” dönemine benzediği söyleniyor... Yine Sosyal Medyada, “Gezi Direnişi” anımsatmaları ve o dönemdeki atmosferi yansıttığına ilişkin yorumlar görülüyor. 16 Nisan’daki gayri meşru Halkoylaması’nda gösterilemeyen tepkiyi dile getirdiğini söyleyenler de var. İnce’nin bu kadar kısa zamanda böyle birdenbire yıldızlaşmasının altında, Erdoğan/AKP iktidarının haksız ve hukuksuz baskısı ve baskının temelsizliği de yatıyor... Bu baskının haksızlığı ve hukuksuzluğu bir yana, insanları en çok kızdıran tarafı, temelsiz oluşu: İktidar bu baskıyı, hiçbir haklı gerekçeye dayandıramadan, sadece kendi yanlışları üzerine (FETÖ’yü darbe yapacak güce eriştirmek, terörle mücadelede, Suriye’de hatalı yollar izlemek gibi) gerekçelendirerek, üstelik de “Atı alan Üsküdar’ı geçti” gibi oportünist söylemlerle kurmuştur. Bu baskı yönetiminin arkasında hiçbir ciddi birikim, yetenek, bilgi ve beceri yoktur... Tam tersine, sürekli yanlışlarla, başarısızlıklarla, moda deyimle “aldatılmışlıklarla” dolu bir geçmiş... Sadece siyaseten kutuplaştırmak ve düşmanlaştırmak stratejisi, bu strateji üzerine inşa edilen baskı, saldırı, azar, hakaret ve suçlamalar... Ve bunların getirdiği, içi boş, kof bir “Korku İmparatorluğu” vardır! HHH İşte Muharrem İnce esprili, zeki, halka dönük, bütün kesimleri kapsayan bir üslup ve Demokratik/Bilimsel bir içerikle sahalara çıkmış... Bu “Korku İmparatorluğunun” içi boş, kof bir kabuktan ibaret olduğunu göstermiş... Böylece, siyasetten medyaya, sivil ve asker bürokrasiden yargıya kadar her yere sinmiş olan bu kof otorite gülünçleşmiş, çelişkileri sırıtmaya başlamıştır! HHH Sonuç olarak, Muharrem İnce’nin, “reklam arası” diye küçümsenen “Cumhuriyet Dönemi”nin Demokratik Birikimini ve bu birikime sahip olanların isyanını: ZEKİCE, ESPRİLİ bir biçimde ve GÜLER YÜZLE, BÜTÜN KESİMLERE YÖNELİK olarak temsil ettiği için “FENOMENLEŞTİĞİNİ” söyleyebiliriz. HHH DİREN DEMOKRASİ: İÇİ BOŞ, KABUKTAN İBARET, KOF “KORKU İMPARATORLUĞU” ÇATIRDIYOR! Her 30 çocuktan birini etkiliyor Skolyozun (omurga eğriliği) her 30 ço cuktan birini tehdit ettiğini belirten Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Hürriyet Yılmaz, hastalığın sinsi bir şekilde ilerlediğini belirterek, “Aileler, 1015 yaş arasında çocuklarının sırtlarını ve duruşlarını izlemeli, şüphe durumunda hekime başvurulmalıdır” dedi. Skolyozun çocukluk çağının en sık görülen problemlerinden biri olduğuna dikkat çeken Yılmaz “Skolyoz, ergenliğin hemen başlangıcındaki çocuklarda sessiz başlar, hiçbir belirti vermez. Sanıldığının aksine sırt ve bel ağrısı çok nadirdir, yalnızca omurga, göğüs kafesi ve kalça dengesinde kozmetik bozulma görülür. Bu nedenle 1015 yaş çocukların sırtları ve duruşları aileleri tarafından izlenmeli” diye konuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear