23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 29 Haziran 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Kaldırılması tartışılan OHAL’in verdiği OHAL’i yasayayetkilereihtiyaç duyulması halinde yasal düzenleme yapılabileceği çevirme ittifakıbelirtiliyor 24Haziran öncesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “OHAL’in kalkacağı” va adinde bulundu. An cak Erdoğan’ın Cum hur İttifakı’nda ortak ol duğu MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçe li, “terörle mücadele so SELDA GÜNEYSU na erene kadar OHAL’in kalkmaması gerekti ğini” belirtmişti. Edi nilen bilgilere göre, Erdoğan ile Bah çeli arasında önceki gün gerçekleşen görüşmede, Erdoğan, “OHAL’in kal dırılmasını” istedi. Ancak Erdoğan, Bahçeli’nin “terörle mücadele konu sundaki hassasiyetleri olduğunu” da dile getirerek, “MHP’nin ve şahsınızın terörle mücadele konusundaki hassa siyetini biliyor ve bu konuda size des tek veriyorum. Bizlerin ve AKP iktida rının da aynı şekilde terörle mücadele ile ilgili hassasiyetleri bulunuyor. İk tidar olarak terörle mücadele hız kes meden devam edecek. Bu noktada da MHP ile işbirliği içinde olacağız. Uz laşma ve dayanışma içinde gerekirse Meclis’te, terörle mücadele ile ilgili ya sal düzenlemeler de yaparak, Cumhur İttifakı’nda birlikte hareket edeceğiz. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan son ra OHAL kalkabilir. Hak arama konu sunda mağdur olanların önü açılabi lir” dediği öğrenildi. Erdoğan’ın terörle mücadele yö nündeki kararlılığının ardından da Bahçeli’nin “OHAL’in kaldırılması na ihtiyaç halinde yasal düzenleme lerin yapılması koşuluyla destek ver diği” ifade edildi. OHAL’in süresi 19 Temmuz itibarıyla doluyor. Meclis’e 19 Temmuz itibarıyla yeni bir OHAL tezkeresi getirilmediği takdirde, OHAL de kendiliğinden kalkmış olacak. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilk kez 21 Temmuz 2016’da ilan edi len OHAL, bugüne kadar geçen sürede 7 kez, üç ay süreyle uzatıldı. Meclis’te ‘uzlaşı’ isteniyor Görüşmenin ardından iki parti, “ihtiyaç duyulması halinde gerekli yasal düzenlemelerin yapılması” formülünü tartışıyor. Bu kapsamda mevcut Terörle Mücadele Yasası, Türk Ceza Ya Bahçeli ve Erdoğan önceki gün Saray’da bir araya gelmişti. sası ve İç Güvenlik Yasası gibi yasalarda bazı düzenlemelerin yapılabileceği öngörülüyor. AKP ve MHP’li kurmayların söz konusu düzenlemelerle ilgili de önce kendi partilerinde çalışma yürüteceği sonra da bir araya gelerek “ittifakın iki kanadının uyum ve uzlaşı” ile çalışma yapılabileceği vurgulanıyor. 24 Haziran’dan sonra yürürlüğe giren anayasa hükümlerine göre cumhurbaşkanı’nın kararname çıkarma yetkisi bulunuyor. Ancak cumhurbaşkanı, “temel haklar, kişi haklarını” ilgilendiren konularda kararname çıkaramayor. Bu nedenle de düzenlemelerin ‘Cumhurbaşkanlığı kararnamesi’ ile değil Meclis yoluyla yapılacağına dikkat çekiliyor. Yapılması öngörülen düzenlemelerin Meclis’in yeni dönemine kalacağına da işaret edilirken, yeni yasama döneminin başlamasının ardından da düzenlemelerin önce iki partinin üyelerinin oluşturduğu Milli Mutabakat Komisyonu’na, ardından da genel kurula gelebileceği ifade ediliyor. Yeni dönemde Meclis’te de Cumhur İttifakı’nın 344 milletvekilinin olacağı, bu nedenle gerekli yasal düzenlemelerin Meclis’ten çıkarılabileceği vurgulanıyor. Hem iktidar kanadı hem de MHP kanadı, yapılması öngörülen yasal düzenlemelerin “AB ile uyum kapsamında geri adım anlamına gelmeyeceğini” ileri sürüyor. Erdoğan ile Bahçeli’nin önceki günkü görüşmesinde de söz konusu düzenlemelerin AB ve Avrupa ile ilişkileri etkileyip etkilemeyeceği konusunun gündeme geldiği, ancak şu anda devam eden OHAL’in Türkiye açısından ‘sıkıntı’ yarattığında görüş birliğine varıldığı da belirtilirken, Türkiye’de OHAL’in devam etmesinin hem yabancı yatırımcıları hem de Türk turizmini etkilediği kaydediliyor. OHAL döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin birçoğunun da zaten Meclis’te yasalaştığına dikkat çekiliyor. Bu nedenle çok fazla düzenlemeye de “gerek olmadığı, terörle mücadelede bazı temel değişikliklerin yapılmasını içeren düzenlemelerin olabileceği” ifade ediliyor. Bu kapsamda da yapılması düşünülen düzenlemelerin, “OHAL’deki gibi tüm Türkiye’yi değil, terörle mücadelenin etkin yürütüldüğü bölgeleri kapsayabilecek nitelikte olduğu” dillendiriliyor. l ANKARA AKPM’DEN ERDOĞAN’A: Sözünüzü şimdi tutun Türkiye’nin denetlenmesinden sorumlu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) raportörleri, seçim taahhütlerine uyma ve OHAL’i kaldırma çağrısında bulundu. AKPM’nin yaz oturumu sırasında açıklama yapan Estonya’dan Marianne Mikko ve İngiltere’den Nigel Evans, “24 Haziran’daki seçimlerde yüzde 88 ile etkileyici katılım oranı ve parlamentodaki partilerin farklılığı Türk halkının çoğulcu demokrasiye bağlılığının açık göstergesidir. Böylesine çoğulcu demokrasi temel hakların kısıtlanmadığı, hukukun üstünlüğü ilkesine tam riayet edildiği ve kapsayıcı politikalarla sağlamlaştırılmalı. Bu nedenle Türk yetkililerin ilk adım olarak OHAL’i kaldıracağına ve seçim kampanyası sırasındaki taahhütlerine ulaşacağına inanıyoruz” dedi. Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere tutukluluların serbest bırakılması ve örgütlenme ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan tedbirlerin AB kriterleri doğrultusunda gözden geçirilmesi istendi. l ANKARA / Cumhuriyet Meclis başkanlığı MHP aday göstermeyecek MHP, 24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ardından Cumhur İttifakı için Meclis’te de ilk adımını attı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, partisinin TBMM Başkanlığı için aday göstermeyerek AKP’yi destekleyeceği açıkladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önceki gün gerçekleştirdiği görüşmenin ardından MHP, Meclis Başkanlığı için aday çıkarmaktan vazgeçerek ilk adımı attı. Önceki gün Meclis Başkanlığı seçimi için MHP’nin kendi adayını belirleyeceğini ve AKP’yle bu konuda karşılıklı görüşme de yapılabileceğini kaydeden Kalaycı, liderler zirvesinin ardından dün “MHP, TBMM Başkanlığı seçiminde aday göstermeyecek, AK Parti’nin adayını destekleyecek” açıklaması yaptı. Meclis Başkanlığı için kulislerde AKP’nin adayının Binali Yıldırım veya Bekir Bozdağ olabileceği konuşuluyor. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Düzenleme bir tuzaktır’ CHP milletvekili ve anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, OHAL’in bitmesinin ardından yapılması gerekenin dönemin tortularını ortadan kaldırmak olduğunu söyledi HİLAL KÖSE Anayasa hukukçusu, CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu “‘OHAL’i kaldıracağız ama OHAL’in kaldırılmasıyla ortaya çıkan boşluğu doldurucu düzenlemeler yapacağız’ şeklindeki söylem bir tuzak söylemidir” dedi. Cumhuriyet’e değerlendirme yapan Prof. Kaboğlu, OHAL’in bitmesi durumunda yeni bir düzenleme yapmaya gerek olmadığını vurgulayarak “Zaten Olaganüstü Hal Kanunu yürürlükte. Dolayısıyla zaten İç Güvenlik Yasası adını verdiğimiz 2015 Nisan’ında yürürlüğe giren yasa yürürlükte. 6638 sayılı İç Güvenlik Yasası yürürlüğe girdiği döneme ben ‘fiili OHAL Nisan 2015’te ilan edildi’ diye görüş öne sürmüş ve bunu yazmıştım. Esasen anayasal OHAL’in 20 Temmuz 2016’da ilan edildigini söyledim. Bu nedenle şu andaki yürürlükte olan mevzuatta, OHAL’e ilişkin düzenlemeler, yani kamu düzeni, kamu güvenliğini sağlayıcı düzenlemeler var. Kaldı ki bu 6771 sa yılı Anayasa Değişikliğine Dair Ka nun 25 Haziran yürülüğe girdiği ne göre, bu konuda Meclis Başkan lık Divanı’nın oluşması, yemin edil mesi, Cumhurbaşkanı’nın yardım cılarını belirlemesi ve bakanları ataması gibi anayasal organla rın işlemeye başlamasıyla ye ni düzenleme yapmaya gerek yok” diye konuştu. Kaboğlu, şöyle devam etti: “OHAL döneminde yapılan dü zenlemelerin ele alın ması söz konu su ki bunların başında OHAL Kanun Hük münde Ka rarnamele ri (KHK) ge İbrahim liyor. Bun Kaboğlu ların sa yısı 35 36 kadar. Ve bunla rın önem li bir kıs mı o za manda söyledik anayasaya aykırı. Dolayısıyla bana göre onların elden geçirilmesi gerek. Bu nedenle şimdiden ortaya atılan ‘OHAL’i kaldıraca ğız ama OHAL’in kaldırılmasıyla ortaya çıkan boşluğu doldurucu düzenlemeler yapacağız’ şeklindeki söylem bir tuzak söylemidir. Çünkü Türkiye’de zaten OHAL’in altyapısı mevcuttur. Yapılması gereken tam tersine OHAL döneminin bıraktığı, tam iki iki yıldır uygulanan OHAL’in bıraktığı derin tortuları kaldırmak, temizlemektir. Tarihimizde hiç görülmediği kadar güçlü bir yürütme söz konusu olacak. 1909’dan bu yana, kesintiler dikkate alınmazsa hep hükümet, parlemento önünde sorumlu oldu. Osmanlı’da bile. 100 yıllık, hükümetin parlemento önünde, Meclis önündeki sorumluluk ilkesi ortadan kalktı. Bu esasen hükümetin daha rahat olduğu anlamına geliyor. Hükümetin siyasal zorunluluğu yok. Hükümetin kime karşı sorumluluğu var. Tek sorumlu olduğu kişi Cumhurbaşkanı’dır. Muhalefete önemli görevler düşüyor. Bu görevler şöyle: Bir; OHAL çerçevesinde yapılan düzenlemelerin OHAL’in kaldırılması nedeniyle, sonucu doğabilecek varsayımsal boşluklar dikkate alınarak yapılacak yasal düzenlemeler konusunda muhalefet çok uyanık olmalı. Görev, yetki ve ihtiyaç açısından bu konuda gerek anayasaya uygunluk, gerek var olan yasaların yeterliliği bu açıdan tabii ki muhalefete olduğu kadar, iktidarı da kendi içinde ittifak olmaya davet etmek açısından önemli. Çünkü ‘OHAL’i kaldıracağım diyorsunuz’ ama yürülükteki düzenlemeler yetmiyormuş gibi OHAL’den daha ağır düzenlemeler yapma yetkisi olmamalı diye düşünüyorum.” l İSTANBUL PERSONEL DAİRESİ HAREKETE GEÇTİ Saray acele CV topluyor! Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dün Bloomberg’e verdiği mülakatta, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, yeni sistemdeki yeni kabinesini 8 Temmuz’dan sonra açıklayacağını duyurdu. Dün, Kalın’ın bu açıklamayı yaptığı sıralarda, hükümet de harekete geçti. Devlet Personel Başkanlığı, dün tüm kurum, kuruluş, başkanlık, genel sekreterlik ve üst kurullara önemli bir yazı gönderdi. Yazıda, “Cumhurbaşkanlığı bünyesinde sürdürülen yeniden yapılanma çalışmalarında değerlendirilmek üzere” üst düzey bürokraside yer alan atanmışların özgeçmişlerinin bir gün içinde toplanarak Devlet Personel Başkanlığı’nın eposta adresine gönderilmesi istendi. Tüm kurum ve kuruluşlara dün gönderilen yazıda, “Bakanlıklarda müsteşar, müsteşar yardımcısı ve genel müdürlerin; bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlardan; müsteşarlıklarda; müsteşar, müsteşar yardımcısı ve genel müdürlerin; Başkanlıklarda başkan, başkan yardımcısı ve genel müdürlerin; genel müdürlüklerde genel müdür ve genel müdür yardım cılarının; genel sekreterliklerde genel sekreter ve genel sekreter yardımcılarının; üst kurullarda kurul başkanı ve üyelerinin özgeçmişlerinin ekli forma uygun olarak doldurulmak suretiyle en geç 28 Haziran 2018 Perşembe günü saat 16.00’ya kadar yoneticibilgi@dpb.go.tr adresine gönderilmesi önem arz etmektedir” ifadeleri kullanıldı. haber 5 Değişim bir tercih değil Seçim sonrasında kim kazandı, ne kazandı, kim kaybetti, ne kaybetti meseleleri beklendiği gibi tartışılıyor ve tartışılmaya devam edilecek. İktidar cephesinde büyük bir zafer havası, muhalefet cephesinde de ağır bir hezimet tablosu izlenmiyor aslında. Galiba, hâlâ esas duygu şaşkınlık ve sonuçları sindirme biraz daha yavaş ilerliyor. Olanları geleceğe doğru okumayı deneyip bir de şöyle bakalım: Bir iktidar neden değişir veya değişmesini yaratan koşullar nelerdir? 1 İktidar yönetebilme, sorun çözme yeteneğini kaybeder. 2 İktidarın iç dengesi, uyumlu ve sürdürülebilir olmaktan çıkar. 3 İktidar ülkenin bütün çevrelerinden gelen taleplere karşılık üretemez. 4 Mevcut duruma ilişkin endişeler ve geleceğe ilişkin beklentiler negatife döner. 5 Anormal ve olağanüstü koşulların yarattığı yükler artar. 6 Çok güçlü bir iktidar alternatifi doğar. 7Toplumsal hareketlilik ve tepkiler karşısında durulamaz hale gelir. 8 İktidarın toplumsal desteği, aldığı oylar dramatik biçimde azalır. 9 İç ve dış güç odakları iktidara desteği açık biçimde keser. 10 Toplumdan yükselen değişim talebi büyük bir yaygınlık ve destek kazanır. 24 Haziran seçimleri sonrasında yukarıda sıralanan bu olasılıklardan kaçı için tamamen hayır denebilir? Özellikle ilk beş sıradakiler tamamen gündemden düştü mü? Yukarıdaki her bir olasılığa 1’den 10’a kadar puan verilse, çıkan toplam sonuç 50’nin altında kalır mı? 24 Haziran öncesinde değişim umudunu ve T A M A M beklentisini yaratan somut göstergelerin ne kadarı çıkan sonuçlarla değişti? Seçimden galip çıkmış ama oy kaybetmiş iktidar için taşsız, dikensiz bir yol açıldı mı? Seçim sonuçlarını, yenilenene kadar geçerli tek siyasi gösterge haline getiren rekabetçi otoritaryen sistemler için sonsuz iktidar garantisi var mı? İktidar bütün krizlerini çözdü ve kurumsallaşma zeminini, sisteminin mükemmelliğini gösterebildi mi? Bütün muhalefet güçleri demokrasi taleplerini geri çekti ve herkes teslim oldu mu? Seçim sürecinde kaybedilmiş söylem üstünlüğü ve iktidarın iç uyumu yeniden sağladı mı? Bu soruların çoğunluğunda tartışmasız evet cevabı veren kaç kişi var? Zorlama bir iyimserlik peşinde olmanın gereği yok. İktidarın önünde engel kalmadığını düşüneceği bir destek sağladığı ve muhalefetin direnç gücünün şimdilik zayıfladığı da doğru. Fakat, değişim ihtimalini var eden, başka bir Türkiye için umut rüzgârı yaratan dinamiklerin bu kadar çabuk yok olacağını düşünmek için de bir neden yok. Geçen yıl referandumdan yüzde 51 ile galip çıkan iktidarın geçen sürede durumunu koruduğu gerçek ama çok daha iyi bir pozisyon edindiği söylenemez. Seçim sonrasında, hemen öncesinde patlayan koalisyon çatlağının devam edeceği ve tek başına iktidarı kaybeden AKP’nin hayatının daha zorlaşacağı sır değil. İktidarı erken seçime zorlayan şartların da iyileşmediği ve daha da ağırlaşacağı yaygın bir öngörü. “Artık Meclis’in bir önemi yok” önermesi iktidarın sık kullandığı ve muhalefete de kısmen kabul ettirdiği bir argüman ama gerçeği çok yansıtmıyor. Bunun en önemli kanıtı da bizzat Erdoğan’ın saklayamadığı memnuniyetsizliği. Ayrıca, daha seçimin resmi sonuçları açıklanmadan İçişleri Bakanı’nın CHP ve HDP’ye dönük nefret provokasyonu başlatmasını da zafer rahatlatması olarak algılamak zor. Referandumdan geçtikten, ittifakı kurduktan, kendisi için uygun seçim düzenlemelerini yaptıktan sonra da bir türlü rahatlayamayan iktidar, seçimden sonra da rahatlamış değil. Rahatlayamayacağını da hayli sıkıntılı biçimde yaşayarak göreceğiz galiba. Dolayısıyla, temelsiz bir avunma ve boş bir iyimserlik takviyesi olarak değil, açık bir tehlike olarak değişimin bir mecburiyet olarak masada kaldığını düşünebiliriz. Bunu bir tehlike olmak yerine umut olarak tutmak da muhalefetin elinde. BAHÇELİ’NİN AYCAN OPERASYONU AKP’ye örtülü mesaj MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Genel Başkan Yardımcılığı görevinden alınan Sefer Aycan’ın, Kahramanmaraş’taki konuşmasında, “Bundan sonra Meclis’te siyaseti MHP yapacaktır. Biz ne dersek, o olacaktır. MHP’nin Genel Başkanı, hem Erdoğan’ı hem Adalet ve Kalkınma Partisi’ni hem Meclis’i hem de devleti kurtarmıştır. Bu da böyle bilinsin” sözlerini AKP’li Mahir Ünal’ın seçim bölgesinde, MHP’ye yönelik söylemlerde bulunmasına karşılık olarak söylediği ifade ediliyor. Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi öncesinde Aycan’ı görevden alarak, iktidara, “Ben, AKP ile ilgili yanlış değerlendirmeler yapan yöneticimi görevden aldım, siz de gereğini yapın” mesajını verdiği kaydediliyor. l SELDA GÜNEYSU / ANKARA erdoğan’a hakaret iddiası İhbarla tutuklandı Edirne’nin Keşan ilçesinde, sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alınan C.D.E. (38) tutuklandı. Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Büro Amirliği ekipleri, internetten yapılan ihbarı değerlendirerek, sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddia edilen C.D.E’yi gözaltına aldı. C.D.E., Emniyet’teki işlemlerinin ardından Keşan Adliyesi’ne sevk edildi. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanan C.D.E., cezaevine kondu. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear