22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Franco’nun anıtmezarı kaldırılıyor İspanya’da yeni göreve gelen sosyalist hükümet, 19381973 arasında ülkeyi diktatörlükle yöneten Fransisco Franco’nun kemiklerinin anıtmezardan çıkarılması için çalışma başlatıyor. Başbakan Pedro Sanchez, anıtmezarın bulunduğu alanı İspanya İç Savaşı mağdurları anısına “faşizme karşı mücadele” ve ‘barış’ anıtına çevirmek istediğini kaydetti. Kuzey Makedonya’ya meclisten onay Üsküp’le Atina arasında 27 yıldır devam eden isim tartışmasını sona erdirmek üzere hükümetler arasında imzalanan anlaşmaya Makedonya meclisi onay verdi. Yunanistan’ın, ülkenin bir bölgesinin ismi olduğu ve tarihi Makedonya Krallığı’nın mirasını kendisinin temsil ettiği gerekçeleriyle karşı çıktığı “Makedonya” ismiyle ilgili geçen pazar imzalanan anlaşmayla Üsküp, ülkenin yeni adının “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” olmasını kabul etmişti. Atina’nın da komşusuna karşı AB ve NATO vetosunu kaldırmayı taahhüt ettiği anlaşmaya iki ülkenin milliyetçileri itiraz ediyor. Çarşamba 20 Haziran 2018 dishab@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 68 milyon 13 SÜRGÜN BM raporuna göre savaş, çatışma, yokluk nedeniyle geçen yıl evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı 2. Dünya Savaşı’ndan beri en üst seviyeye ulaştı Irak’tan Suriye’ye, Yemen’e, Afganistan’a, Myanmar’dan Bangladeş’e dünyada yaşanan çatışmalar milyonlarca kişi için tarifsiz acıları beraberinde getiriyor. Savaş, çatışma ve yoksulluk gibi nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalanların sayısı son yıllarda hızla artarken Birleşmiş Milletler dünya çapında zorla yerlerinden edilen insanların sayısının 2017 yılı sonunda rekor seviyeye çıkarak yaklaşık 68.5 milyona ulaştığını açıkladı. Her iki saniyede bir kişi... Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin raporuna göre, bu rakam bir önceki yıla oranla 2 milyon 900 bin daha fazla, ki bu da 2. Dünya Savaşı’ndan beri en üst seviyeye ulaşıldığı anlamına geliyor. Her yıl 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nden bir gün önce açıklanan rapora göre, her iki saniyede, bir kişi yerinden ediliyor. En çok Türkiye ağırlıyor Türkiye yaklaşık çoğunluğu Suriyeli 3.5 milyon kişiyle en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. En çok sığınmacı veren ülkeler Suriye, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar ve Somali olarak rapora yansırken yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan insanların büyük çoğunluğunun vatandaşı oldukları ülkelerde kaldığı belirtiliyor. Yedi yıldan fazla süredir savaşın pençesindeki Suriye göçün en çok yaşandığı ülke. BM verilerine göre, savaş nedeniyle yaşadığı bölgeyi terk ederek ülkesinin bir başka kesimine göç etmek zorunda olanların sayısı 40 milyonu buldu. Yaklaşık 25 milyon ise sınırları aşarak başka ülkelere sığındı. İltica başvurusunda bulunanların sayısı 3 milyonu geçiyor. Almanya en çok sı TRUMP YÖNETİMİNE TEPKİ BÜYÜYOR ğınmacı alan 8 ülke arasında tek Avrupa ülkesi. BM’ye göre 2017 sonu itibarı ile Almanya’da 970 bini aşkın mülteci var. Kolombiya, Suriye, De ÇOCUKLARA TECRİT mokratik Kongo Cumhuriyeti, Irak ve Somali, ülke içinde yerinden olan insanların en çok olduğu ülkeler. ABD’de Trump yönetiminin Meksika sınırında izlediği “sıfır ci, bizim görevimiz bir Avrupa idealini, barış ve özgürlük idealini savun BM Mülteciler Yüksek Komiseri hoşgörü” ve göçmen çocukları aile mak” dedi. Ancak eleştirilere rağmen Flippo Grandi, kaçış halinde olanla lerinden koparma politikası çerçe ABD basınına yansıyan haberlerde rın sayısının üst üste beş yıldır artmakta olduğuna dikkat çekti. “Kimse mülteci olmayı seçmez ancak geri kalanların nasıl yardım edeceği konusunda bir seçeneği var” diyerek uluslararası topluma yardım çağrısı yaptı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise günümüz koşullarına işaretle göç kaçınılmaz yorumunda bulundu. “Göçü ülkelerin birbirleriyle koordineli bir şekilde organize etmesinin herkes için, özellikle de çaresiz durumdaki göçmenler için bir kazankazan durumu oluşturacağını” savundu. vesinde oluşturduğu çocuk kamplarının görüntülerine sadece ülke içinden değil uluslararası arenadan da tepkiler geliyor. Ppaayrilsa:şAmyınyıodruezğerleri Fransa hükümet sözcüsü Benjamin Griveaux’dan, ABD Gümrük ve Sınır Koruma İdaresi tarafından yayımlanan fotoğraflarla ilgili dün “ABD’de olanların Avrupa’da olmasını istemiyorum. Aynı uygarlık modelini paylaşmıyoruz. Açık ki belli değerleri de paylaşmıyoruz” çıkışı yükseldi. Griveaux, “Bu görüntüler şoke edi Trump’a kamuoyu desteğinin yüzde 45 ile Beyaz Saray’a geldiğinden beri en yüksek seviyede olması ise dikkat çekti. Bunda özellikle Kuzey Kore ile yapılan tarihi zirvenin de etkili olduğu yorumları yapıldı. Çocukların tutulduğu merkezler, eski ABD Başkanı George W. Bush’un eşi Laura Bush tarafından 2. Dünya Savaşı sırasında Japon asıllı ABD vatandaşlarının yerleştirildiği toplama kamplarına benzetilmişti. Tel kafesler... ABD basınına yansıyan haberlere göre, Teksas’ın McAllen kentinde ki “hapishaneye” benzetilen “Ursu Göçmen çocukların ailelerinden alınarak götürüldükleri kamplarda tek sıra yürütüldüklerini gösteren fotoğraflar dikkat çekti. la” adlı merkezin görüntülerinde büyük tel kafeslerin birinde 20 kadar çocuk görülüyor. Çevrede su şişeleri, cips paketleri ile folyo battaniyelerin mevcut olduğu merkezde çocukların tek sıra yürütüldüğü ve yer yatakla rında uyuduğu görüntüler de günde me yansıdı. Ailelerinden koparılan ço cukların ağlarken duyulduğu bir video kaydı da sosyal medyada yer aldı. ABD Başkanı Donald Trump önce ki gün Almanya’yı hedef almış, “Göç zaten zayıf olan Berlin koalisyonunu sarsıyor... Kültürlerini güçlü ve şid detli bir şekilde değiştiren milyon larca insana izin vermek, bütün Av rupa için büyük bir sorun” demişti. Trump, “ABD’nin bir göçmen kampı na dönmeyeceğini” söylemişti. Paris, İran’dan çıkışta Merkel’e moral Berlin hükümeti göçmen kriziyle birlikte kendi içinde görüş ayrılıklarına sahne olurken Almanya Başbakanı Angela Merkel’in dünkü konuğu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’du. Merkel, yasadışı göçmenlerin sayısının azaltılması, iki ülke arasında bu konuda işbirliğinin artırılmasında fikirbirliğinde olduklarını belirtti. Göçmen krizine AB çerçevesinde çözüm bulunması çağrısını yineledi. AB’nin iki lokomotif ülkesinin liderlerinin Avro bölgesi için ortak bir bütçe üzerinde anlaştıkları da gündeme yansıdı. Göçmen konusunda fikir ayrılıklarının koalisyon hükümeti için tehdit oluşturduğu Almanya’da koalisyonun küçük ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) Merkel’e sorunun Avrupa ile çözülmesi için 2829 Haziran’daki AB zirvesine kadar süre vermişti. SALVINI: Romanları SAYIM hedef aldıYAPILSIN İtalya’da aşırı sağcı hükümetin göçmenlere yönelik sert politikası tartışma yaratırken İçişleri Bakanı Matteo Salvini’den Roman vatandaşlar hakkında sayıma gidilmesi çağrısı tepkileri artırdı. Salvini yasal belgeleri olmayanların sınırdışı edilmesini istedi. Muhalefetten “ırkçı, faşist” sesleri yükselirken merkez sol Demokrat Parti, Salvini’nin çağrısının “etnik temizlik” dönemlerini hatırlattığını belirtti. Salvini ise Twitter hesabından “Pes etmeyeceğim! Öncelikli olan İtalyanlar, güvenlikleri” mesajını paylaştı. “Romanlar için ayrı bir arşiv oluşturulması ya da parmak izi alınması gibi bir niyetleri olmadığını, aileleri tarafından okula gitmeleri engellenen çocukları korumayı amaçladıklarını” savundu. ABD’nin İran’la yapılan uluslararası nükleer anlaşmadan çekilmesi (JCPOA), bu ülkeye yönelik yaptırım kıskacını daraltmasının ardından Avrupa’dan beklediği ticaret güvencesini halen alamayan Tahran’a bir kötü haber de Paris’ten geldi. Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, Fransız şirketlerinin çoğunluğunun İran’daki ticari faaliyetlerini sonlandırmak zorunda kalacağını söyledi. İran, JCPOA’dan ABD’nin çekilmesinin ardından AB’den ticari faaliyetlerle ilgili gelecek ay başından somutlaştırmak üzere güvenceler istemişti. İran’la ticaret hacmi anlaşmasının imzalandığı 2015’ten bu yana 30 milyar dolara yaklaşan AB de, yaptırımları baypass etmek üzere, ması gerektiğini de sözleri ticareti engelleme ya ne ekledi. sasını güncelleme kararı almıştı. Fransa Maliye Baka RCuahfearni’id’yeeneleştiri nı Le Marie, Total ve Öte yandan, İran Devrim PSA gibi şirketlerin Muhafızları Komutanı Mu yaptırımlar nedeniy hammed Ali Caferi, ABD’nin le çekildiği İran pazarından, Avrupa’nın mali akışı sağlayacak özerk bir kuruma İran Dışişleri Bakanı Zarif ile Fransız ve Alman mevkidaşları Le Drian, Maas geçen ay Brüksel’de AB toplantısında bir araya gelmişti. JCPOA’dan çekilmesinin gerekçelerinden biri olan balistik füzelerin menzilini yükseltmeyi planlamadıklarını sahip olmaması ne açıkladı. ISNA’nın haberine deniyle diğer Fransız şirketlerinin de göre Caferi ayrıca, İran Cumhurbaşka ayrılmak zorunda kalacağını belirtti. nı Ruhani yönetimini eleştirdi. “Hal “ABD’nin AB’nin ekonomik jandarma kın geçimi ve ekonomik sorunlar, düş sı olamayacağını” vurgularken bağım manların çabaları ve kötü yönetim ne sız mali kurumların bir an önce kurul deniyle bir açmaza dönüştü” dedi. Havaalanına girdiler Yemen’de Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderliğindeki koalisyonun desteklediği Hadi yönetimine bağlı güçlerle İran’la yakın Husiler arasındaki çatışmalar sürüyor. BAE destekli Hadi güçlerinin dün Hudeyde Havaalanı’nda ana karargâhlardan birini ele geçirdiği duyuruldu. Uzun süredir kullanılmayan, Husilerin ana üslerinden biri haline gelen havaalanı böl gesi, stratejik önemdeki liman kenti Hudeyde’nin güneyinde yer alıyor. Ağır insani krizin yaşandığı, kıtlık, salgınlarla boğuşan ülkeye uluslararası yardımların büyük bir kısmı Kızıldeniz’e açılan Hudeyde limanından giriyor. Riyad liderliğindeki koalisyon geçen hafta başlattıkları geniş çaplı Hudeyde kuşatmasında asıl hedeflerinin havaalanı ve liman olduğunu duyurmuştu. Yeni anayasaSURİYE İÇİN SİYASİ ÇÖZÜM ÇABASI çalışmaları hızlandı BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, ocak ayında Rusya’nın Soçi kentinde yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde kurulması kararlaştırılan Anayasa Komisyonu’nun oluşumu, işleyişiyle ilgili Astana sürecinin garantörleri Rusya, İran ve Türkiye arasında ortak bir zeminin oluşmaya başladığını söyledi. Soçi toplantısında tüm tarafları kucaklayacak, şeffaf bir seçim sürecine gidilmesini sağlayacak yeni bir anayasa hazırlanmasıyla görevli 50 kişilik bir komisyon kurulması kararı alınmıştı. Cenevre’de Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sedat Önal da dahil garan tör ülkelerin temsilcileriyle bir araya gelen Mistura’nın heyetleri gelecek ay tekrar toplantıya çağıracağı bildirildi. Deyr ez Zor’da gözler İsrail’de Bu arada, Suriye’de önceki gün Deyr ez Zor’da IŞİD’e karşı operasyondaki Şam güçleri ve Iraklı milislere yapılan saldırının şüphelisi olarak gözler İsrail’e çevrildi. Şam’ın saldırıyla ilgili suçladığı ABD öncülüğündeki koalisyon iddiaları reddederken AFP’ye konuşan bir ABD’li kaynak “Saldırıyı İsrail’in yaptığını söylemek için nedenlerimiz var” ifadesini kullandı. ABD ve 24 Haziran tercihi TürkAmerikan ilişkilerinde geçen sonbaharda Türk vatandaşlarına vizelerin askıya alınmasına varan kriz hali, ‘rölantide geçirilen’ bir kışın ardından yeniden ‘canlanıyor’. Odağında baskın seçimler ile Suriye politikaları var. Önce beklendiği üzere, Washington ile AKP Ankarası’nın Suriye’nin Menbiç kentini paylaşmalarına dair uzlaşması geldi. Ardından bir senedir ABD Dışişleri’nde Suriye dosyasına bakan kariyer diplomatı David Satterfield’in Ankara’ya büyükelçi atandığı iddiaları ‘haberleştirildi’. HHH Eski Ankara Büyükelçisi John Bass’ın diplomatik misyon çalışanlarının 15 Temmuz’la ilişkilendirilerek tutuklanması sonrasında hayli ‘tantanalı’ gidişinin üzerinden sekiz ay geçti. Doğrusu Satterfield’in ismi büyükelçilik için mayıs başından beri anılıyor. Atama resmen ilan edilmediği gibi, ABD tarafının sekiz ay bekleyip bunu şimdi duyurması pek tuhaf olur(du). Anlaşılan Ankara’da birileri ‘fısıldadı’, haber yayıldı. Tıpkı ‘Merkel Berlin’e davet etti’ haberi gibi... HHH Ancak Menbiç uzlaşmasıyla birleşen ‘elçi ataması’ haberi ‘muhabbetin koyuluğunun’ tamamlayıcısı. Nitekim bu sekiz ayda ABD Başkanı Trump’ın dışişleri bakanı değişikliği eşliğinde Menbiç pazarlığı ve Rusya’dan S400 alımı karşısında Türkiye’nin F35 projesinden dışlanması, ilişkilerde ana pazarlık başlıklarını oluşturdu. İki ülke dışişleri bakanlarının 4 Haziran buluşması sonrası çıkartılan ‘yol haritası’ icabı da TSK ile ABD bu hafta Menbiç sınırında devriyelerine başladı. Bu gelişme ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde işgal ettiği topraklardaki planlarının ‘tıkır tıkır’ işlediğinin göstergesi. AKP hükümeti bu planların en hevesli oyuncusu. Türkiye ahalisine ‘güvenlik politikası’ olarak sunulan Menbiç uzlaşması, ABD ile birlikte komşu ülkenin toprağı üzerindeki işgalin şeklini şemalini belirlemek. Önümüzdeki dönemde ‘yerel idareler’ adıyla daha yoğun allanıp pullanıp pazarlanacak. Ankara’nın en son Kilis vali yardımcısını komşu ülkenin kasabasına ‘koordinatör vali’ ataması şaşırtıcı değil. HHH Elbette Washington’da AKP’den memnun olmayanlar eksik değil. Ancak bu durumun 21 Haziran’da F35’lerin sembolik teslimini önlemeyeceği gibi Pentagon bütçesi çıkarılırken Türkiye ile ilgili ‘raporlama’ şerhini de pazarlıkta el yükseltmeye saymak gerekir. HHH Bu koşullarda Washington açısından 24 Haziran’da Ankara’da Ortadoğu politikasında kendisiyle uyumlu bir hükümetin sandıktan çıkması elbette tercih edilir. Resmi ataması gerçekleşirse Satterfield, Suriye’nin yerel idareler altında parçalanıp nüfuz alanlarına ayrılması sürecini yakından bilen isim. Geçen ocakta Britanya, Fransa, Suudi Arabistan ile Ürdün temsilcileriyle Suriye’yi bölme planlı toplantıda ABD’yi temsil etmişti. Bu toplantı hatalı biçimde ‘Türkiye’yi durdurmak, Suriye’yi bölmek’ olarak sunuldu. Oysa ki detaylarında gruba ilerleyen süreçte Ankara’nın da katılmasının konuşulduğunu unutmamalı. AKP Ankarası, komşu ülke toprağında ABD ile aynı çizgiyi izliyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun sözleri yerli yerine oturuyor: “Menbiç modeli Suriye’nin geleceği için önemli. Bölge temizlendikten sonra gerçek sahiplerine bırakılacak.” Menbiç modeli ABD’nin modelidir. İş İdlib’e geldiğinde aynı Çavuşoğlu’nun “Biz muhalefetin garantörüyüz” dedikten sonra Rusya ve Suriye’nin alenen şeriatın uygulandığı bu bölgeden cihatçı grupları temizlemesine itiraz bayrağı açtığını görüyoruz. Çavuşoğlu açıkça Suriye hükümetinin topraklarında kontrolü sağlamasına itiraz ederek böylesi bir durumda ‘Astana sürecinin de Rusya ve İran ile işbirliğinin de anlamının kalmayacağının’ altını çiziyor. Ankara ‘ABD’ye rağmen’ bir şey yapmıyor. Aksine Kırım üzerinden Moskova’ya ‘yönünü’ anımsatıyor, TANAP açılışına ilgisi yokken Ukrayna lideri Paraşenko’yu davet ediyor. HHH Tekrar anımsatalım. Siyasal İslamcı AKP Türkiyesi’nin politikaları, ABD’ninkinin replikasıdır. Yapıntıdır. Kalanı yani ‘Türkiye’nin ABD’ye rağmen bölgede at koşturduğu’ söylemi ise ‘Zümrüdüanka’ kuşunu uzaya çıkarırken, ekrana bir tutam ‘Atatürk resmi’ serpen yeni Osmanlıcı retorikten ibaret. Trump ile birlikte ‘demokrasi promosyonu’ sahtekârlığına ihtiyaç duymayan ABD için gayet de kullanışlı. Ürdün’e baskı artıyor ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının ardından Filistin’le ABD arasındaki ilişkilerin kopması nedeniyle sekteye uğrayan Ortadoğu barış müzakerelerinde Tel Aviv ve Washington’ın alternatif bir plan üzerine çalışmaları yoğunlaştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner’in “Yüzyılın Anlaşması” olarak lanse edilen yeni plan ve Gazze’deki durum üzerine Ürdün’de Kral 2. Abdullah ile görüştüğü bildirildi. Netanyahu’nun da önceki gün Ürdün Kralı ile bir araya geldiği duyurulmuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear