16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 4 Şubat 2018 6 Kendileri salonda kafaları 50+1’de Kurultaydaki CHP’lilerin aklında, 50+1 gerektiren Cumhurbaşkanlığı seçimi ve referandumda oluşan hayır bloku ile yürünüp yürünemeyeceği sorusu vardı CHP’liler dün kurultay için Ankara Arena Spor Salonu’ndaydılar ama kafaları yüzde 50+1 oy zorunluğu olan cumhurbaşkanı se çimindeydi. Bu nedenle CHP’liler için referandumdaki hayır blokunu oluştu ran partilerle birlikte yürünüp yürün meyeceği sorusu, genel başkanın kim olacağı sorusunu geride bırakmıştı. Ankara siyasetinde kurultay denince öte den beri hep CHP ak ERDEM GÜL la gelir. Hatta kurultay için, “CHP’lilerin en iyi bildiği iş” tanımında gö rüşbirliği sağlanır. Dün bir kez daha en iyi bildikleri iş gibi tüm Türkiye’den CHP’liler kurultay için Ankara’da buluştu. 8 yıldır genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu dışın da 3 aday adayı daha vardı. Ancak tü zükteki yüzde 10 delege imzası koşu lu nedeniyle, yarışın Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce arasında geçeceği ko nusunda sürpriz kalmamıştı. CHP’lilerin bilinçaltı CHP’liler, kurultaya bilinçaltların Kurultaydaki görsellere de partililerin yaptığı konuşmalara da Adalet Yürüyüşü damgasını vurdu. da çok yakın dönemde yaşanmış çok önemli bir olayı taşıyarak geldi: 16 Nisan referandumundaki hayır kampanyası ve alınan sonuç. YSK’nin mühürsüz oy pusulası kararı, CHP’liler açısından tam bir kırılma oluşturdu. YSK kararı nedeniyle CHP’liler yüzde 48.5 gibi yüksek orandaki hayır oranını bile 2019 seçimleri için umut olarak göremedi. CHP’li kime sorsanız, referandumda gerçekte hayır oranı evet oranını geçmişti ancak YSK kararları nedeniyle evet kazandırılmıştı. CHP’lilerin büyük çoğunluğu kurultaya öncelikle bu karamsarlıkla geldi. Adalet Yürüyüşü CHP’lileri, “Bu YSK varken sandıkta kazansak da masada kaybederiz” ruh halinden kurtaran gelişmenin Adalet Yürüyüşü olduğu kurultay salonuna bakar bakmaz anlaşılıyor yaparak ayağa kalkabildiğini gösterdiği için umutlu bir ruh haliyle Ankarada’ydılar. CHP’liler, YSK kararıyla kaybettiklerini Adalet Yürüyüşü ile geri kazanmış olarak kurultaya geldi. Zaten kurultaydaki görsellere de Kılıçdaroğlu başta olmak üzere partililerce yapılan konuşmalara da Adalet Yürüyüşü damgasını vurdu. Hatta, Adalet Yürüyüşü ile sağlanan özgüven ve yüksek moralin, aynı performansla devam ettirilemeyişinden duyulan kaygıları da dile getiren CHP’lilerin sayısı hiç de az değildi. Bu yüzden Adalet Yürüyüşü görselleri üzerinden salona dinletilen Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bir konuşmadaki, “Hak, hukuk, adalet için her yerde olacağız. Sokaksa sokak” sözlerine yer vermeleri de rastlantı değildi. Nereye ve kiminle! min adaylığına rağmen genel başkan yarışı değil, yüzde 50+1 oyun zorunlu olduğu cumhurbaşkanı seçimiydi. CHP’liler için referandumdaki hayır blokunu oluşturan partilerle yürüyüşün 16 Nisan’daki kadar iyi, hatta ondan daha da başarılı olup olmayacağı birinci soruydu. AKP ile MHP’nin açıkça ittifak için anlaşmaları ve bunun ince formülleri üzerinde çalışıyor olmaları da CHP’liler açısından “Biz hayır partileriyle ne zaman somut işbirliklerini konuşacağız” sorularını acil hale getirmişti. Aday kim? CHP’liler, “İlk turda her parti kendi adayını göstereceğine göre CHP’nin adayı kim olacak” sorusuna da acil yanıt arar haldeydi. Bu soruyu, “AKP ile MHP ittifak yapıyor ve bu ittifakı genişletmek için görüşme içindeler. len bu yoldaki sorular CHP yöneticilerince, “Bizim bildiğimiz anketlerin hiçbirinde ilk turda kazanan yok. İlk turda hayır blokundaki partiler kendi adaylarını gösterecek. İkinci turda ilk ikiye kalan hayırcı aday etrafında birleşme olacak. Her halükârda ilk ikiye kalacak adaydan birisi CHP adayıdır” yanıtları veriliyor. Erken seçim Kafalardaki son soru ise erken seçim belirtilerinin görülmesi nedeniyle geliyor. Afrin operasyonunun ardından hükümetin yaz aylarında, 15 Temmuz’da erken seçime gitmesi durumunda hayır blokunu oluşturan partilerin hazırlıksız yakalanacakları kaygıları dile getiriliyor. Tüm bu soruların ortasında sona erecek kurultaydan sonra pazartesiden sonra yeni CHP yönetimini yüzde 50+1 bloku du. CHP’liler, “YSK sorunu” yüzünden Bu gelgitler içindeki CHP’lilerin zih Seçimin ikinci tura kalacağı kesin mi” yolundaki trafiğin hızlandırılmasını karamsar, ama Adalet Yürüyüşü’nü nindeki öncelikli sorun iki güçlü is sorusu takip ediyor. Partililerden ge bekliyor. l ANKARA Son şans kurultayı 2019’da hem CHP’nin hem de Türkiye’nin geleceği oylanacağı için, bu kurultay tünelden önceki son çıkış kurultayıydı. Alanda da bu ruh, umut arayışı her an kendini gösterdi CHP 36. Olağan Kurultayı, tarihi öneme sahip kurultaylardan bi ri. Çünkü 2019’da CHP’nin de Türki ye Cumhuriyeti’nin de geleceği oyla nacak. Bu seçim belki de ülkenin son seçimi, bu kurultay da belki tünelden önceki son çıkış kurultayı. O neden le kurultaya ilgi büyüktü. Genel Baş kan değişikliği beklenmemesine rağ men bu ilginin nedenini konuşma lar başlayınca anladık. Bir umut ışığı beklentisi, bir silkinme ve ayağa kalkma ham lesinin işaretleri veri lir belki diyerek gelin mişti salona. Bunu nere MİYASE İLKNUR den mi anladık? Gerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ge rekse genel başkanlığa aday olan Mu harrem İnce’nin konuşmalarında umut aşılayan, iktidar vaat eden konuşmala rına verdikleri tepkiden tabii ki. Tribünlere ‘İnce’ coşku Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşmasını çoğunlukla sessizce, umut dile getirdiğinde ise alkışlarla keserek izledi. Adaylık dilekçesini divana veren Muharrem İnce, kürsüye çıktığında aldığı alkışın on katını konuşmasını bitirdikten sonra aldı. Tribünlerde İnce hâkimiyeti belirgindi. Belagatı zaten güçlü olan İnce’nin konuşması tribünleri coşturdu. Ancak delegede “tık” yoktu. “Tribünün bu desteği ve coşkusu delegeyi etkiler ve İnce seçilebilir mi?” Tek başına konuşmayla “Iııh”, ama delegelerden birkaçının fikrinin değişmesine neden olabilir. Sadece o kadar. Zira bu gözler ne kurultaylar izledi, bu kulaklar ne adaylık konuşma İki isim de umut dolu konuştu. ları dinledi ama tribünleri yıkan adayların hiçbiri genel başkan seçilemedi. Yıpranma tehlikesi Konuşmaların delege üzerinde tümüyle etkisi yoktur da denemez. Zira İnce’nin ilk adaylığında oyu çok daha az olmasına rağmen kürsüde iyi konuşması ve buna karşın Kılıçdaroğlu’nun da o güne kadar yaptığı en kötü konuşmayı yapmasıyla İnce’nin oyları artmıştı. İnce, Divan Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından kürsüye çağrıldığında başkan adaylığı dilekçesindeki imzalar henüz kontrol edilmemişti. Konuşmasını bitirdikten sonra dilekçesini inceleyen Divan, dilekçedeki imzaların 49 kadarının mükerrer olduğu görüldü. Bazı delegeler hem İnce’ye hem de Kılıçdaroğlu’na imza verdikleri için İnce az daha aday olamıyordu. Adaylık konuşmasını yapmış olmasına karşın aday olamayacaktı İnce. Bu da hem kurultayın hem divanın hem de ge CHP kurultaylarında ‘belagat’ın tarihi 90’lı yıllarda İnönüBaykal’ın yarıştığı iki kurultayda da tribüne Baykal hâkimdi. Gerçi o hâkimiyet biraz organize bir işti ya..! Genel Merkez, tribünlere İnönü taraftarları hâkim olsun diye Baykalcılara az giriş kartı verirdi. Ama Şinasi Öktem ve Suat Binici salona giriş kartlarının sahtesini bastırır ve Baykalcılara dağıtırdı. Ertesi gün tribünlere genel merkez kendilerinde olmasına karşın İnönü cüler değil, Baykalcılar hâkim olur du. Bir de bunun üstüne Baykal’ın iyi hatipliği eklenince tribünler “Baykal” diye inlerdi ama kürsüde çok kötü konuşma yapmasına rağmen İnönü seçilirdi. 1994 SHP kurultayında da benzer bir durum yaşanmıştı. Tribünler “Gürkan” diye inliyor, o müthiş belagatıyla Gürkan konuştukça salon yıkılıyordu. Ama delegede “tıss” yoktu. Sonuçta genel Başkanlığı Gürkan değil Karayalçın kazanmıştı. nel merkezin yıpranmasına neden olacaktı. O zaman da “Eyyy CeHaPe daha bir kurultayı beceremiyorsun ülkeyi nasıl yöneteceksin” suçlamalarına muhatap olunacaktı. Adalet sağlandı Devreye Genel Başkan Kılıçdaroğlu girdi ve mükerrer oyların İnce hanesine yazılmasını söyledi ve sorun çözüldü güya. Ancak bu kez de İnce kürsüye çıkarak “Ben lütuf kabul etmem. Özgür iradesiyle imza veren delegelerin oyuyla aday olurum” dedi. Ancak o beklediği özgür iradeli delegeler ortada yoktu. Divan Başkanı Yılmaz Hoca “İnce’nin lütuf kabul etmiyorum sözünden çekildiğini mi anlamalıyız?” diye sordu. Sonuçta bir çekilme olmadı ve sorun çözüldü. Eh sonuçta bu kurultayın ana teması “Adalet ve Cesaret” değil miydi? Adaylar arasında adalet sağlandı ve iki adaylı bir yarış oldu. Aslında bu adaletsizliği yaratan tüzük maddesini ortadan kaldırıp birden çok adayın yarışması da sağlanabilirdi. Bu tüzük maddesi Baykal’ı ebedi genel başkan yapmak için hazırlanan tüzükte yer almıştı. Evet bir baraj olmalı ama bu yüzde 10 da olmamalı. Bu tüzük maddesi konmadan önce iki oy alan adaylar bile kürsüde saatlerce konuşup programın uzamasına neden olmuştu. En çok alkış Nâzım’a Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olarak yaptığı kurultayı açış konuşması oldukça “Milli” ve “Yerli”ydi. Önceki, hele hele de ilk iki kurultaydaki konuşmalarına oranla, daha çok “Atatürk”, daha çok “Kuvayı Milliye”, daha çok “milli mücadele”, “asker”, “şehit” ve “gazi” ve 70’li yılların sloganı “Ne ezilen, ne ezen, insanca hakça bir düzen” dedi ve tribünlerden alkışı aldı. Demek ki, eski CHP yeni CHP’ye göre tabandan daha çok destek görüyor. Kılıçdaroğlu’nun en çok alkışlanan cümlesi ise Nâzım Hikmet’in “O duvar, o duvarlarınız vız gelir bize vız” dizesini okuduğunda aldı. l ANKARA haber TASARIM: SERPİL ÜNAY Son Kurultay’ın anlamı derin İlginç bir CHP Kurultayı daha izlemekteyiz. Kılıçdaroğlu, adeta erken seçim manifestosu olarak da değerlendirilebilecek konuşmasından sonra, Muharrem İnce, “arkadan gelen ve koşan”ların heyecanını ve yırtıcılığını sergileyen konuşmasının rengiyle, Kurultay’da heyecan estirdi. İnce, Kılıçdaroğlu’nun aksine tamamen Kurultay’a seslendi. Parti yönetimini eleştirdi. Cumhurbaşkanlığı’nı istedi. 1.2 milyon parti üyesinin adayı belirlemesini önerdi. “Malazgirt’ten bu yana bu topraklar bu kadar cahil bir adam görmedi” diyerek Cumhurbaşkanı’na yüklendi. Delege dağılımında yeniden genel başkan seçilmesi garanti görünen Kılıçdaroğlu’na, delegelerin sürpriz yapması çok zor. CHP dinamizm, hareket arıyor. Mesele bu. İnce de, İlhan Cihaner, Selin Sayek Böke ve arkadaşları da yayımladıkları manifesto ile partiye hareket getirdiler. Bu manifesto, olağanüstü koşulların yaşandığı ülkede, her şey yolundaymış gibi olağan davranılamayacağını ve yeni mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi, tartışılması gerektiğini anlatıyordu. Kılıçdaroğlu’nun, izleyicilerin heyecanından, İnce’nin çıkışından ve “sol – sosyalist” cenahın manifestosundan etkilenmeyeceğini söylemek mümkün değil. Tabii bu değerlendirmenin ne kadar doğru çıkacağını pratik gösterecek. İnce’nin partiye yönelik eleştirileri yanıt buldu parti üyeleri arasında. Manifesto da çarenin sağ değerleri ön plana getirmek olmadığını söylüyor ve tersine sol değerlere daha sıkı sarılmasını öneriyor. Eleştiri şu: Bugüne kadar sağa açılırsak oyumuz yüzde 40’a yükselir biçimindeydi. Kaç seçimdir bunların hiçbiri doğru çıkmadı. O zaman kendi değerlerimize sarılalım... İlhan Cihaner ve diğer “manifestocular” mesela emek ekseninde bir politika izlenmesini öneriyor. Evet, vitrinde sağ isimler CHP’yi yükseltmedi. Her şey yerinde sayıyor. CHP şüphesiz ki bir kitle partisi, bir “sınıf partisi” değil. “Emekçi sınıfın” nerelere dağıldığı da biliniyor. Ama bu olağanüstü koşullarda her şeyin yeniden tartışılması gerektiği de açık ve seçik. “Bir doğru” yok. Pek çok bileşkenin bir arada değerlendirilmesi, yeni bir hareket yönü belirlenmesi gerektiği de açık. Bu aşamada, AKP’yi hangi seçmen, ekonomik ve sosyal dinamiklerin iktidarda tuttuğunu da, tarafsız ama bilimsel bir gözle tartışılması hayati önem taşıyor bence. “İyi muhalefet yapılmadığı için...” gerekçesinin ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğu da tartışmaya muhtaç... Hedef CHP İktidar, tüm yönetimiyle CHP’yi yıkmaya odaklanmış durumda. Seçim süreci içindeyiz. Günde beş vakit konuşma ve Anadolu’da halka hitaplar, Afrin askeri harekâtıyla birlikte yürüyor. Afrin açıkça başlıca seçim malzemesine dönüştürülüyor. İktidarın odağında CHP var. Geride kalan referandum sonuçları da “Hayır Cephesi”nin CHP çevresinde kümelendiğini gösterdi. O halde CHP’ye alabildiğine ve hiçbir etik düşünce tanımadan yapılacak her türlü saldırı ile CHP ve “Hayır Cephesi”ni başsız ve dağınık bırakarak, seçmeni iktidara muhtaç etmeyi amaçlıyor olabilir. Çünkü AKP ile MHP ittifakının seçimleri garantileyeceği konusunda derin şüpheler var. Dahası, kazanamama olasılığı ciddi gündemde. MHP ne kadar oy getirecek AKP’ye, tartışmalı. Bu oyların kaçı Cumhurbaşkanı’nı destekleyecek, tartışmalı. Böyle bir durum MHP’de yönetim değişikliğini kesin çözecek sonuç da üretir. Kılıçdaroğlu, referandumda hayır çıkan büyükşehirlere odaklanılacağı işaretlerini verdi... Anayasa Mahkemesi de kim Olağanüstü koşullarda yaşayan ülkemizde, devlet, demokrasi kurucusu anamuhalefet partisinin de olağanüstü koşullara göre davranış göstermesi doğru bir saptamadır. Tüm yönetimi ile, tüm üyeleriyle CHP’nin, sanki Meclis, sanki anayasa, sanki tarafsız ve bağımsız mahkemeler yürürlükteymiş gibi hareket etmesi beklenemez. Kılıçdaroğlu bunun en iyi örneğini 30 güne yakın süren Adalet Yürüyüşü ile gösterdi. Fakat ülke üzerindeki baskı çok ağır. Dur durak bilmeyen bir gündem ile iktidar, ekonomideki başarısızlıklarını, FETÖ birlikteliği ile ülkeyi sürüklediği darbe ortamını, Suriye politikasıyla ülkeyi soktuğu tehlikeli ilişkileri bile neredeyse CHP’nin üzerine yıkacak. Sanki 15 yıldır iktidarda CHP var. Anayasa Mahkemesi’nin, varlığını sağlayan anayasayı bile tavsattığı, en alttaki mahkemelerin bile “Anayasa Mahkemesi de kim” dediği yasasız bir ortamda, olağan politikalardan bahsetmek zor. Özetle bu “Son kurultay” çok anlamlı... Herkes için son, herkes için yeni bir başlangıç... C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear