18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 4 Şubat 2018 2 Hani Sınava girmeyensbtitreecsekti? öğrenci kalmayacak! TEOG yerine getirilen yeni sistemde 1300 okula sınavla 120 bin öğrenci alınacak. Veliler, ‘adrese dayalı sistem’ değil, sınavı tercih edecek FİGEN ATALAY Liselere geçiş için getirilen yeni sistem çerçevesinde “proje okul” sayısının 1007’e çıkması planlanıyor. Fen ve sosyal bilimler liseleri de eklenince sınavla öğrenci alacak okul sayısı 1300’e çıkacak. İlleri temsil eden tarihi binalarda öğretim veren liselerin ‘proje okul’ olması da gündemde. Sınav başarısı olmadan girilirse nitelik bozulacağı kaygısıyla bazı okullar ‘proje okul’ olabilmek için uğraşıyor. Siyasilerin de seçim bölgelerindeki okulları ‘proje okul’ statüsüne sokmak için kulis yaptıkları belirtiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, kaç öğrencinin sınava gireceğini öngörmek için velilere uyguladığı anketin sonuçlarının açıklanmaması da, sınava girecek öğrenci sayısının yüzde 100’e yaklaşacağını gösteriyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “sınavlar kalkacak, sınav stresini ortadan kaldıracağız açıklaması sınava katılım çok yüksek olacağı için fiilen çökmüş durumda” dedi. 17 bin 749 ortaokulda halen 1 milyon 176 bin öğrenci öğrenim görüyor. Milli Eğitim Bakanlığı, yetenek sınavı sonucunda bu öğrencilerden 33 bin 810’unun 302 fen lisesine, 9 bin 83’ünün 93 sosyal bilimler lisesine, 26 bin 400 öğrencinin de 1007 proje okula yerleştirilmesini planlıyor. Sınavla alacak okul listesinde bulunmayan ancak bu yıla kadar yüksek puanla öğrenci alan kimi Anadolu liseleri, “adrese dayalı sistem”le nitelik kaybına uğrayacağı kaygısını taşıyor. Bakanlık, sınavsız yerleştirme modelinde “yürüme mesafesindeki okullar” kriteri ile akademik başarısı birbirinden çok farklı öğrencileri aynı okulda toplayacak. Öğrencinin gittiği ortaokul, büyük oranda öğrenim göreceği liseyi de belirleyecek. MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü Bayram Çetin, yüzde 10 dışında kalan öğrencilerin, sınava girseler bile aldıkları puanın yerleştirmede hiç işe yaramayacağını söyledi. Ancak, yerleştirme sırasında bir okula kontenjanın çok üstünde başvuru olması halinde “başarı” kriterinin de devreye girebileceği belirtiliyor. Siyasilerden baskı Sınavla öğrenci alacak okul adlarının bir türlü açıklanmaması “siyasilerin seçim bölgelerindeki okulların ‘poje okul’ kapsamına alınması için yaptığı baskı” nedenine bağlanıyor. Bir okul müdürü, 8. sınıf öğrencilerinin yüzde 99’unun sınava gireceğini düşündüğünü belirterek, “Adrese dayalı sistemle, iyi örnekleri, daha az başarılılarla bir araya getirerek, kaliteyi artırmak istiyorlar ama bunun dünyada örneği yok. Bu yıla kadar yüksek puanla öğrenci alan bazı Anadolu liselerinin yönetici, veli ve öğrencileri de büyük kaygı içinde çünkü profil değişecek, eğitim kalitesi düşecek” dedi. Stres azalacak! Milli Eğitim Bakanlığı’na göre yeni sistemin avantajları şöyle: n Tüm veli ve öğrenciler ortaokula kayıtları sırasında büyük oranda gidebileceği liseyi bilir. n Sınav isteğe bağlı ve sınav sonunda yerleşecek okul kontenjanı sınırlı olduğu için ülke genelinde sınavın yaygın stres etkisi azalır. n Sınav isteğe bağlı olduğu için tüm öğrencilerin zorunlu olarak sınava girdiği modellere göre daha eşitlikçi bir uygulama elde edilmiş olur. n Mahalli liselerin önemi artar. Her liseye farklı başarı düzeylerinde öğrenci geleceğinden, il veya ilçe düzeyinde başarılı, başarısız lise algısı ortadan kalkar. n Okullar arası kalite yarışı güçlenir. ‘Aşağıdakiler, yukarıdakiler’ Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, yeni sistemle ilgili son açıklamalar üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: “MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü Bayram Çetin’in açıklamasında dikkat çeken birkaç nokta var. Sınavın öğrencilerin yüzde 5060’lık kesime hiç hitap etmediğinin ifade edilmesi öğrenciler üzerinde oldukça olumsuz bir etki bırakacaktır. İkinci olarak yapılan bu açıklama devlet okullarına şu an devam eden öğrencilerin analitik düşünme dahil pek çok akademik beceriye sahip olmadığının ifadesidir. Devlet okullarında yapılan eğitimden sorumlu olanların öğrencileri ‘aşağıdakiler’ ve ‘yukarıdakiler’ olarak ayırması kabul edilebilir bir durum değildir. Dikkat çeken başka bir nokta da adrese dayalı yerleştirmede yaşana cak sorunların büyüklüğünden kaynaklı yerleştirmeye esas olarak ‘öğrencinin adresi, okul tercihi ve devam ettiği ortaokul gibi kriterlerle beraber ortaokul başarı notunun da kullanılabileceği’ ifade edilmiş. Bu açıklama ‘Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle beraber değerlendirildiğinde adrese dayalı yerleştirmede ortak sınavın sonuçlarının kullanılması olasılığını artırıyor. Anket sonuçlarının açıklanmama nedenleri; n ‘Sınavlar kalkacak, sınav stresini ortadan kaldıracağız’ açıklaması sınava katılım çok yüksek olacağı için fiilen çökmüş durumda. n Bu sene yapılacak sınav sonuçlarında oldukça olumsuz sonuçlar çıkma beklentisi çok yüksek. Sayıların belirtilmesi eğitimde gelinen başarısızlığı da ortaya çıkaracak.” HALK SAĞLIĞINI VE YA ŞA M I SAV U NA N K İ TA PL A R ! Milli Eğitim Bakanlığı’ndan muhbir nesil spotu: Görmezden gelme komşunu gözetle! Türkçesi: Umut Haskan 252 sf., 22 TL Türkçesi: Cem Terzi 320 sf., 18 TL 160 sf., 14 TL Son yıllarda, Türkiye’de ve dünyada sağlığımız nasıl bozuldu? Neoliberal politikalar, elimizden hangi hakları aldı, sağlığımızı nasıl zayıflattı? Sağlık hizmetlerine onca kaynak ayrılmasına rağmen, hastalıklar ve eşitsizlikler neden sürekli artıyor? Yordam Kitap’ın sağlıkla ilgili kitaplarında, bu soruların ve daha fazlasının yanıtlarını bulabilirsiniz. Sağlıklı ve barışçıl bir gelecek için okuyalım, yaşam hakkını savunan doktorlarımızı yalnız bırakmayalım… www.yordamkitap.com OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı, “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek için yürüttüğü uygulamalarına “muhbirlik” özelliğini de eklemek için harekete geçti. Bakanlık, İçişleri Bakanlığı’nın isteğiyle terörle mücadele adı altında halkın komşularını gözetlemesini ve ihbar hattına şikâyet etmesini öneren “kamu spotu”nu çocuklara izlettirme, web sitelerinde yayımlama ve dijital led panolarında yayımlama talimatı verdi. Milyonlarca çocuğun gelişimini AKP hükümetinin istekleri doğrultusunda şekillendiren MEB, eğitimin her alanının dinselleştirilmesi çalışmalarının yanında çocuk gelişimini olumsuz etkileyecek skandal uygulamalara da devam ediyor. Son olarak İçişleri Bakanlığı tarafından “terörle mücadeleye yönelik duyarlılık yaratmak” için oluşturulan “Alo 140 Terör İhbar Hattı”nın geniş kitlelere duyurulması amacıyla hazırlanan yeni kamu spotlarına bütün resmi sitelerde yer verilmesi için il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine talimat verildi. “Ülkemizin huzur ve güvenliği için yürütülen çalışmalara olumlu katkı sağlayacağı” değerlendirmesi ile geniş kitlelere duyurulması istenen kamu spotlarından “Alo 140 Dikkatli Komşu” isimli olanında ise komşulardan şüphe edilmesi ve ‘muhbirlik’ yapılmasına ilişkin önermeler dikkat çekti. 42 saniyelik video Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ve RTÜK onaylı 42 saniyelik videonun yeni yılda MEB tarafından web sitelerinde ve dijital led panolarında yayımlaması talimatı verildi. Diriliş Ertuğrul dizisi başrolündeki Engin Altan Düzyatan’ın seslendirdiği ve “durdurabiliriz” ifadesiyle başlayan kamu spotunda, balkonda örtü silkeleyen bir kadının aşağıda bomba yapan gençleri görmesi ve “görmezden gelmeyin” sloganı ile ihbar hattını araması işlendi. “Alo 140 Dikkatli Komşu” adlı kamu spotunda, “Bir rastlantı, bir şüphe, bir endişe hayat kurtarabilir. Görmezden gelmeyelim yeter” ifadeleriyle yurttaşların komşularından şüphe etmesi ve onları takip ederek ihbar etmeleri istendi. MEB’in halkı genel anlamda bilinçlendirmeyi amaçladığı belirtilen bir spot olsa da, özel hayatın gizliliğini henüz kavrayamayacak yaştaki çocuklara, komşuların birbirini gözleyerek şüpheli gördükleri olayları ihbar etmesini öneren videonun izlettirilmesinin önünü açması dikkat çekti. l ANKARA haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Vesayet savaşlarından vekâlet savaşlarına İktidar güçsüzleştikçe sertleşiyor, sertleştikçe güçsüzleşiyor, güçsüzleştikçe daha çok sertleşiyor ve bu kısırdöngü sonunda cezaevlerini gittikçe kalabalıklaşıyor: Bilmiyorum, zaman zaman cezaevlerine girmesi yasaklanan Cumhuriyet gazetesi mahkum ve tutuklular tarafından okunabiliyor mu? HHH Bugün onlardan birinin, hatta belki de şu anda içeride yatanlardan birinin ya da birkaçının, haksız yere hapse yolladığı ve yıllarca parmaklıkların arkasında yatırdığı bir eski mahkum/askerin bir kitabından bazı alıntılar yapacağım. Bu alıntıları yaparken, bu satırları okuyanların  “keser döner sap döner gün gelir hesap döner” özlü sözünü anımsamalarını ve haksız hukuksuz, adaletsiz bir biçimde hapsedilenleri unutmadığımızı bilmelerini istiyorum. HHH Ahmet Yavuz’un Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanan “VESAYET SAVAŞLARI: İleri Demokrasi Hayalinden Darbe Gerçeğine” adlı kitabı hem Türkiye’deki “Vesayet Savaşlarına” hem de Suriye’deki “Vekâlet Savaşlarına” ışık tutuyor. Önce “Vesayet savaşları” konusunda yazdıklarına bakalım: “Askeri vesayet dış destekli olarak yürütülen kirli bir savaşla ortadan kaldırılmıştır. Bunun için atılan ilk adım ordumuzun itibarsızlaştırılması olmuştur. Bu maksatla medyada yapılan yayınlar etkili olmuş, TSK vazifesini yapamayan bir ordu durumuna düşürülmüştür. Bu süreçte hukuk maşa olarak kullanılarak, TSK’nin onurlu mensupları mahkemelerde, cezaevlerinde süründürülmüştür. Tüm bunlar, demokrasi geleceği vaadiyle ve müthiş bir algı operasyonuyla yapılmış, toplumsal destek sağlanmıştır. Bir dönemin hesabı masum insanlar üzerinden sorulmuş ve açık hukuksuzluklar yanında ahlak da ayaklar altına alınmıştır. Bu noktaya iktidarın ve komuta heyetinin ortak hatalarıyla gelinmiştir.” (s.255) Bu satırları, alıntı yaptığım kitabın yazarı Ahmet Yavuz’u haksız ve hukuksuz bir biçimde hapse yollayanlar da okuyorlarsa bilsinler ki onların da adil bir biçimde yargılanmalarını istiyorum. Zaten daha o zaman bu haksızlık ve hukuksuzlukları, bütün uyarılara rağmen yaparlarken bile, “Adalet bir gün size de lazım olacak, o zaman da yine ben sizin adil yargılanmanız için haklarınızı savunacağım” demiştim. HHH Şimdi gelelim kitabın “Vekâlet Savaşları” bölümüne. Bu bölümde, Yavuz, Suriye savaşına girmemizin gerekçeleri olarak sıralanan nedenleri tek tek saydıktan sonra şöyle devam ediyor: “Bunlar gerçek olsa dahi rejimin iç dinamikleriyle değişmesi dışında bir tercihte bulunma hakkına sahip miyiz? Bu durumda olan tek ülke Suriye midir? Bizim içerideki kavgaya müdahil olma hakkımız var mı?” (s.145) Suriye savaşının temelinde “AKP iktidarının Cumhuriyet politikalarıyla hiç barışık olamamasının” yattığını vurgulayan Yavuz, “Bu iç politika aynıyla dış politikaya yansıdı” diye devam ediyor. (s.165) HHH VESAYET SAVAŞLARI Erdoğan/ AKP iktidarı dönemini değerlendirmek isteyenlerin mutlaka okumaları gereken, tarihe tanıklık eden bir kitap. Bakalım bugün, haklı ya da haksız nedenlerle içeride yatanlardan gelecekte ne ürünler çıkacak? Sanıyorum Erdoğan/AKP iktidarı, aynen FETÖ ile işbirliği halinde gerçekleştirdiği Birinci Silivri Trajedisi döneminde yaptığı haksızlık ve hukuksuzluklar gibi, bugün de bilerek, Türkiye’nin sadece bugünkü değil, gelecekteki siyasal istikrarını da dinamitliyor. Eğitime uzanan yol Tohum Otizm Vakfı TANAP Doğalgaz Boru Hattı’nın geçtiği 11 ilde “Eğitime Uzanan Yol” projesini başlattı. Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ve TANAP Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları çerçevesinde desteklenen ve 2019’a kadar sürecek proje kapsamında otizm konusunda öğretmenlere ve ailelere yönelik eğitim programı geliştirilerek eğitim atölyeleri düzenlenecek. Bölge halkına, yerel karar alıcılara yönelik ise farkındalık seminerleri verilecek proje kapsamında, 11 ilde toplam 33 özel eğitim sınıfının eğitim materyalleri ile donanımı sağlanacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear