26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 30 Aralık 2018 16 2019 adın vicdan olsun! Hemen herkesin içinde bulunduğu bir ruh durumu, beni de kuşatmış durumda, her gün yeni bir haksızlığın, her gün onlarca ölümün olduğu bir ülkede yaşamanın ne denli zor olduğunu düşünür oldum. Havadaki sevdiğim kar kokusu bile bunu gidermeye yetmiyor. Üstelik artık sığınacağım hiçbir şey kalmamış gibi, “12 Eylül’den sonra her şey bizi adım adım apolitik olmaya yönetti”, “Sesini çıkaranı içeri alıyorlar”, “Biz ne yapabiliriz ki?” sözlerini duymaktan bıktım. Böyle söyleyenlere hep aynı cümlelerle yanıt veriyorum: “Kardeşim çocukları için yüz bin kişi yürüyor mu, yürümüyor mu?” “Artık oğlumu ‘vatan sağolsun’ diyerek ölüme yollamak istemiyorum” diyenler çoğaldı mı? “Şu sanal âlemde dünyayı bir sözcükle düzelttiklerini sananlar ne zaman yollara dökülecekler?” Yanıtlarım daha da çoğalabilir, daha da kötüsü, yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkedeki vicdansızlık bana acayip dokunmaya başladı. Bu vicdan duygusu nedir? Nasıl öğrenilir? Nedense bu günlerde sık sık, bir dava için kendini yakan Budist rahipler aklıma geliyor, daha doğrusu inandıkları dava uğruna ölüme gidenler. Duydukları nasıl bir acı, nasıl bir vicdan azabıysa, onları ölüme götürüyor ama arkalarında derin bir iz bırakarak, nedir onları saran bu vicdan duygusu? Hiç kuşkusuz vicdan duygusunun temelinde, herhangi bir başka güç tarafından cezalandırılma korkusu yatar. Örneğin Katolikler, günah çıkararak, vicdan duygusundan arınmayı bulduklarından beri son derece rahatlamış olmalılar. Öldür, ırzına geç, işçilerini sömür, kendini beş kuruş için mafya babalarına sat, ama papaza gitmeyi asla unutma. Tanrı kullarının itiraf edilmiş suçlarını bağışlar. Müslümanlıktaysa, öyle papaza filan gidilmez. Suç da günah da Tanrı ile kul arasındadır. Ve ne halt edersen et, iki rekat namaz kıldın mı Tanrı seni bağışlar. İnsanoğlu, vicdanın bu kadar kolay temizlendiğini görünce toplum düzenini sürdürmek için ahlak ve adalet duygusunu abartıp, bunları herkesin uyması gereken kurallar haline getirmiştir. Bir düşünün, bu dünyanın düzeni sadece insanoğlunun vicdanına bırakılsaydı nasıl olurdu? Şimdi pek çoğunuzun “Bugünkünden beter olmazdı” diyeceğini biliyorum. Haklısınız, zaten Papa, Katolikleri kutsayıp günahlarından arındırdı. Müslümanlar da namaz kılıp duruyor, geriye ne kaldı? Rus Ortodoksları mı, onlar da çoktan kendi yazarlarının, kendi yönetmenlerinin vicdan duygusunu, insanın kendiyle hesaplaşmasını anlatan muhteşem romanlarını okumayı, muhteşem filmlerini seyretmeyi bıraktılar, şimdilerde Rus mafyası dünyaya hâkim olma harekâtına geçmiş durumda, kim takar vicdan duygusunu. Ama bir güvencemiz var, vicdan duygusu inatçıdır, tıpkı intikam, tıpkı iktidar duygusu gibi nesilden nesile geçebilir. Bütün papaz kulübelerine, kılınan namazlara rağmen yaşamını herhangi bir kimlikte, herhangi bir biçimde sürdürebilir ve hiç umulmadık bir zamanda açığa çıkar. Bir gün, Amerika topraklarında yaşayan bir annenin sesine yerleşir ve sessiz yataklarında uyuyan bazı anneleri uyandırır. Çünkü o annenin oğlu, hiç bilinmeyen topraklarda, nedenini asla bilemediği bir savaşta ölmüştür. Annenin sesi, haksızlığa uğrayanların sesidir ve usulca diğer anneleri uyandırır. Bir gün, bir fotoğrafçı Güney Afrika’da akbabaların peşlerinde dolaştığı aç çocukların fotoğrafını çeker ve ardından intihar eder. Ama o fotoğraflar, elden ele dolaşır ve koskoca bir isyanı tetikler. Bir gün bir küçücük kız çocuğunun bir çalılıkta ırzına geçilir ve onun ölü bedeninin acılı resmi gazetelerde yayımlanır. O gazete haberini gören, okuyan birileri, belki bir yargıç, belki bir öğretim görevlisi, kendi kendiyle hesaplaşır ve ertesi gün pek çok nimeti elinin tersiyle iterek, yepyeni bir hayatın peşine düşebilir. Evet, vicdan duygusunu yok etmek için ne kadar çok yol bulunursa bulunsun, insanoğlunun belki de bu en görkemli, en insana yakışır özelliği asla yitmez. Ama yitmemesi yetmez, vicdan duygusu ancak bilgiyle, özenle çoğaltılabilir. Yani dünyanın ve hepimizin işi zor. Bu vicdan duygusu bela bir şeydir, geldi mi gitmez ve insanı yollara düşürür. Düşürsün! Yollara düşürsün! Not: Bu yıl bütün dünyada vicdanın sesi her yanı kuşatsın, yeniden onunla buluşup neşeli türküler hayal etmeyi sürdürelim. Yeni yıla bu kez vicdan imza atsın! 30 aralık 2018 SAYI: 34052 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım [email protected] l Mali ve İdari İşler Müdürü: Hasan Talay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:50 06:33 06:53 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:22 13:12 15:30 08:03 12:57 15:18 08:21 13:20 15:45 Akşam 17:51 17:39 18:06 Yatsı 19:18 19:04 19:29 yorum/haber İncil’in Yaratılış bölümünde şöyle yazar: “Yılan, Tanrı Yahve’nin yarattığı kırların en kurnaz hayvanıydı. Kadına sordu: Demek Tanrı, bahçedeki tüm ağaçlardan meyve yemeyeceksiniz dedi? Kadın yılanı yanıtladı. Bahçedeki ağaçların meyvesinden yiyebiliriz. Ama bahçenin ortasındaki ağacın meyvesinden, Tanrı dedi ki, yemeyeceksiniz, dokunmayacaksınız, çünkü ölürsünüz. Yılan kadına karşılık verdi: Hiç de değil! Ölmezsiniz! Ama Tanrı bilir ki, o ağacın meyvesinden yediğiniz gün gözleriniz açılacak, iyiliği ve kötülüğü bilen Tanrılar olacaksınız. Kadın gördü ki ağacın görüntüsü hoş, yemeği mideye şifalıdır ve o ağaç, akla kavuşmak için arzulanır. Meyvesini kopardı ve yedi. Yanındaki kocasına da verdi ve o da yedi. İşte o zaman ikisinin de gözleri açıldı ve çıplak olduklarını anladılar.” HHH 1910 yılından öteye mimari teknolojinin deneyim laboratuvarı olarak en yeni konseptlerin denendiği ve ilk gökdelenlerin yapıldığı New York’un “elma” simgesi, rasgele bir seçim değildir. Cirosu 1 trilyon doları aşan tarihteki ilk şirket olmayı başaran bilişim teknolojileri üreticisi Apple’ın, bir parçası kopartılmış elma sembolüyle pazarlanması da raslantı değildir... Tıpkı yılanın da şeytanı değil, Şamanist dinlerde şifayı simgelemesi gibi; elma da ilkçağlardan bu yana bilincin, bilginin ve bilgeliğin sembolüdür. Mısır mitolojisinde Tanrı Elma’dır, Yunan mitolojisinde Altın Elma, Türk mitolojisinde Kızıl Elma.. Ama yukardaki metinde görüldüğü gibi, İncil’de de bilgiyle farkındalık yarattığı kabul edilen yasak meyvenin adı geçmemektedir. Tevrat’ta da elma yoktur, Kuran’da da... Her üç dinde Adem ile Havva’nın cennet Elmayı yemeyen, ayvayı yer! ten kovulmasına yol açan yasak meyve, Eski ve Yeni Ahit’te “iyiyle kötüyü bilme ağacı”, Kuran’da ise “şu ağacın” meyvesi olarak anılır. Yasağı delmenin cezası Tevrat’ta ve İncil’de “yersen ölürsün”, Kuran’da ise “zalimlerden olursun, bedbahtlardan olursun” şeklindedir. Böylece tektanrılı üç din öğretisi, cehaletin erdemleri ve bilginin ölümcül tehlikesi fikrinde birleşirler... HHH Ama yasak meyveyi yemenin sonuçları konusunda yalnız Kuran doğruyu söyler: Adem ile Havva’dan türeyenler günümüzde epeyce zalim, çoğunlukla da bedbahtlar! Tevrat ve İncil ise resmen büyük bir çelişkiye düşüp “Ölürsünüz!” tehdidi savuran Tanrı’yı değil, “Ölmezsiniz!” diyen şeytanı haklı çıkarır; ölümün zaten mümkün olmadığı cennetten kovulan Âdem ile Havva’nın günümüzdeki soyu sopu da 8 milyara yaklaşmıştır! Gelelim elmanın nasıl olup da üç kutsal metinde adı geçmeyen yasak meyveye dönüştüğüne... Yahudiler ve Hıristiyanlar, cennetteki yasak meyvenin ne olduğunu yüzyıllar boyunca tartıştı. Kimi üzüm dedi, kimi incir. Son sözü, 4. yüzyılda İncil’i Latinceye çeviren Hırvat keşiş Eusebius Sophronius Hieronymus Stridonensis söyledi: Katolik kilisesinin resmi dili ve tefsiri kabul edilen Latince, İncil’de yasak meyveyi “elma” olarak tanımladı. Stridonensis’in yorumu İncil’deki bilgi ve bilinç meyvesini, elmanın antik çağlardaki anlamına bağlıyordu. Ne var ki tefsirde, korkunç bir art niyet vardı: Yasaklı elmayı Âdem’in Havva’ya değil de Havva’nın Âdem’e ikramı, antik çağlarda olduğu gibi bilginin kadından erkeğe geçtiğini doğruluyordu. HHH Ancak önce Yahudilik, ardından Hıristiyanlık ve İslamiyette erkek etkin, erkek egemendi. Kadın ise edilgen ve hükmedilen... Dolayısıyla Havva, yani edilgen cins tarafından egemen cinse aktarılan bilgi ve bilinç şeytanlık, kadın da şeytana uyup masum erkeğin aklını çelen “ana” günahkâr oluyordu. Başka bir deyişle Âdem ile Havva’yı cennetten kovduran yasak meyvenin elma olduğunu ilanla; hem kadının şeytana uyan yaratık, hem de bilgi sahibi olmanın günah olduğu vurgulanıyor, cehalet masumiyettir mesajı veriliyordu. İslam âlemi, Kuran’daki yasak meyvenin adını koymadı, elma imgesine de rağbet etmedi. Kutsal metinlerin aslına sadık kaldı. Yalan üstüne yalanı tersyüz etmek kolaydır, sabit yalanı değiştirmek zor... İlk günahın elma yemek olduğunu uyduranlar, günahsız elmayı zamanla rehabilite edip bilgi toplumu oldular. Elma rivayetine rağbet etmeyenler ise hâlâ cehaleti yüceltiyor ve gerek kadın, gerekse bilgiye verdikleri öneme bakılacak olursa, daha uzun süre ayvayı yiyecek gibiler... 2019’u kutlamak insaniyet borcu. Yara bere içinde de olsa girebiliyoruz diye.. “Asıl, 2019 bizi kutlamalı!” diyenler de var. Ama onlar yüzde 52.6’nın da altı! Bahse değmez. Meşruiyet içinde çare tükenmez. Olacak dua ise amin gerektirmez... Yeni yıla nasıl girersek, öyle çıkarmışız. Deneyelim. Reissiz bir yazı yazalım. İnsallah yoktur kanunen bir beis. Onsuz yazı bağırsaksız kokoreçten de beter. Yine de böyle bir tadın hayali cihan değer... HHH Yazmak da ve konuşmak da artık cesaret işi. Kadın kalktı biraz da sureti haktan görünerek “Halkını dünyanın gözünde gülünç duruma düşürüyor!” dedi. 92 yaşındaki büyük amca elindeki tespihe çift tur attırarak “Helal olsun kadına!” diye hayır dualar etti. Meğer, Rus Dışışleri Sözcüsü Mariya Zaharova, “ABD Başkanlık seçimlerine Putin müdahele etti!” diyen CIA’dan söz ediyormuş. HHH Bazı satırları kırmızı ile çizilmiş bir dergi: Otobüste genç, yanındaki yaşlı adama gösteriyor: “Bir insanın akıllı olmasına bir veBrduiğsiorreusmönitwaewnyawrahg.manheemıtts@eitşgtnamöne.acyiol.lmceom: “Ticari sırdır, açıklanamaz!” TRT’nin “ticaret yaptığını” bu vesile ile öğreniyoruz. Milyonlarca ev ve işyerinin elektrik Külliyen 2019 faturalarından her ay TRT payları alınıyor. Millet seyretmediği, izlemediği TRT’nin ticari hissedarı. şey dediğimiz yok. Her şeyi müteahhitlere Yeter ki; aklını başkalarına kabul devreden iktidar TRT’yi de satsa ettirmeye çalışmasın!” da millete hisselerini dağıtsa. Bravo kim yazmış ise! CHP’li Alpay Antmen’in Alıntıymış: Milattan Önce 4. önergesine yanıt Sayıştay yüzyılda yaşamış Platon’un sözü raporuyla geldi. imiş! “TRT geçen yıl, kurum dışı HHH programlara 882 milyon TL 15 Temmuz gecesi bomba ödedi.” yağdırıldığı için “Gazi Meclis” Bu para milyonlarca asgari deniyor. ücretlinin, emeklinin elektrik En yüce sıfat. Daha da yücesi paralarından kesilen TRT payları “şehadet”. ile ödendi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet İslamda haram paralar Sistemi başarı ile anayasaya cehennemde, madeni para olup yerleştirildi. “Egemenlik, kayıtsız günahkâr bedenlere yapışacak şartsız” ama KHK ile Külliye’ye diye bir inanış var. devredildi. Yüce Meclis’e Buna inanan iktidarda pek yok “şehadet şerbeti” içirildi. Ruhu kalmadı. Ama yine de ihtiyaten teslim alındı. madeni paralar piyasadan TBMM artık “Şehit Meclis”tir. çekiliyor. Milletvekili önergelerine yanıt Yerlerine Amerikan Doları verilmiyor artık. karşılığı Hazine Bonosu Devreye, “istisnai memuriyet çıkarılıyor. usulü”ne göre atanan Onlar cehennemde vücuda Cumhurbaşkan Yardımcısı Fuat yapışsa da bir zararı olmaz. Oktay giriyor. Üzerinde “Allah’a güveniyoruz CHP’li vekil sormuş: In God we trust” yazıyor. “TRT geçen yıl dışarıya HHH yaptırdığı programlara kaç TL 2018’i aratmaması dileğiyle ödedi?” 2019 kutlu olsun. SAYISAL 122932 LOTO 344649 6 BİLEN: 2 milyon 371 bin 358 TL (2. devir) 5 BİLEN: 6 bin 114 TL 4 BİLEN: 78 TL 3 BİLEN: 11 TL ikramiye kazandı KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Hakkâri ŞEMDİNLİ Çığ düştü: Bir asker şehit Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki üs bölgesi yakınına çığ düşmesi sonucu Jan darma Uzman Çavuş Salih Dinç şehit oldu, bir teğmen yaralandı. Dün öğle saatlerinde Şem dinli ilçesine bağlı 2 bin 865 rakımlı Mirgesav Üs Bölge sinde görev yapan beş aske rin üzerine, yakında bulunan su deposunu kontrol etme ye gittikleri sırada çığ düş tü. Askerlerden ikisi çığ altın da kalırken, diğerleri son an da kurtuldu. Kurtarma ekip leri, iki askeri yaralı olarak çığ altından çıkardı. Helikop Salih Dinç terle Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırı lan askerlerden Giresun’un Dereli ilçesi nüfu suna kayıtlı Uzman Çavuş Salih Dinç tüm mü dahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit ol du, yaralı kurtarılan bir teğmen ise tedavi altı na alındı. Şehidin acı haberi ise askeri yetkili lerce Dereli ilçesindeki ailesine verildi. Nişan lı olduğu öğrenilen Uzman Çavuş Salih Dinç’in cenazesi bugün sabah Giresun’a gönderilecek ve Dereli ilçesinde düzenlenecek törenin ar dından toprağa verilecek. l Haber Merkezi İKTİDARDAN 2. GİRİŞİM Halkevleri’nin statüsü kaldırıldı Halkevleri’nin 1961 yılından itibaren sahip olduğu “kamu yararına dernek” statüsü, ikinci kez kaldırıldı. Daha önce 2011’de Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılan statü, Halkevleri’nin açtığı dava sonucu Danıştay 10. Dairesi’nin kararı ile 2015’te yeniden kazanılmıştı. Statünün ikinci kez kaldırıldığına ilişkin kararın kendilerine iletildiğini açıklayan Halkevleri gelişmeye tepki gösterdi. Durumun “ideolojik” olduğu belirtilen açıklamada, “Halkevleri, bu saldırı karşısında her tür mücadeleyi verecektir. ‘Kamu yararı’ bir statü değil temel ilkemizdir. Ne vazgeçeriz, ne hukuksuzluğunuza izin veririz” denildi. l Haber Merkezi Belediyeİş: Taşeronun kaybı son bulsun Belediyeİş Sendikası, asgari ücrete yüzde 26 zam yapılmasına karşın KHK ile kadroya geçirilen taşeron işçilerinin 2020 yılına kadar her yıl yüzde 4+4 zam alabildiklerine dikkat çekerek, işçilerin yaşadığı mağduriyetin giderilmesini istedi. Belediyeİş Sendikası’ndan yapılan açıklamada, “TÜİK yüzde 24’lük bir enflasyondan bahsetse de bizim çarşı pazar enflasyonu dediğimiz enflasyon yüzde 30’un üzerindedir. Taşerondan kadroya şirkete geçen işçiler yüzde 4’lük zamla nasıl geçinecekler? Bu sorunun köklü çözümü, durdurulan toplusözleşme yetkilerinin tekrar sendikalara verilmesiyle ve özgür toplusözleşme düzeni ile mümkündür” denildi. l ANKARA / Cumhuriyet Bakırköy Adliyesi’nde sahte polis yakalandı Bakırköy Adalet Sarayı Protokol Girişine sahte emniyet amiri üniformasıyla gelen E.Ş. (37) polislerin şüphelenmesiyle yakalan dı. Yanındaki S.T. (45) ile birlikte gözaltına alınan E.Ş, Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğince, “Resmi belgede sahtecilik” ve “Nitelikli dolandırıcılık” suçlarından tutuklandı. E.Ş.’nin, polislere “Eşim bile inanmıştı polis olduğuma.. Pişmanım” dediği öğrenildi. E.Ş.’nin 3 aydır İstanbul genelinde polis üniformasıyla dolaştığı, aracında çakar siren tertibatı olduğu, kamuya açık yerlere resmi üniformayla gittiği ve adliyede iş takipçiliği yaptığı öğrenildi. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear