26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 Tarihi ‘Ergenekon yalanı’ çökerken Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en bü yük, en utanmazca ve en alçakça yalanlarından birinin iflası diyoruz ya. Çöktü diyoruz ya. Pervasız bir yalanın çöküşü gerçekleşti diyoruz ya. Aslında yanlış yapıyoruz. Aslında bu yalan, söylenmeye başlandığı, ağızlardan çıktığı, yalancı, yandaş, yılışık, yalaka paçavraların manşetlerine dizildiği anda çökmüştü.  Lime lime dökülüyordu. Yerlerde sürünüyordu. Ve o günlerde de, aynı bugün yaptığımız gibi, yalancıların yüzlerine haykırıyorduk bunu. Çünkü hem hukuk tarihinde ve hatta hem de insanlık tarihinde belki de eşine ender rastlanacak kadar sakil bir dosya ile çıkmışlardı insanların karşısına. Kurdukları karanlık YÜM’lerde (yalan üretim merkezleri), Gestapo usulü örgütlenmeleri aracılığıyla peydahladıkları sözde delillerle savcıları besleyip, bununla da kalmayıp, tekerlekli bavullarla, gazeteci kılıklı alçakların önüne yem diye atıp neredeyse bütün ülkeyi kandırmayı başardılar. En aklı başında diye bildiğimiz tanıdıklarımızın, meslektaşlarımızın, arkadaşlarımızın ve eski yoldaşlarımızın bile gözlerini bağlamayı becerdiler. Normalde hukuktan, adaletten, vicdandan, özgürlüklerden yana diye bildiğimiz insanların bile basiretini bağladılar. Ayaküstü de, oturup saatlerce de tartıştığımız nice aklıselim sahibi insan bile, “Abi öyle diyorsun da... Bak, her şey ayan beyan ortada. Görmedin mi gömülü silahları, görmedin mi dinlemeleri, CD kayıtlarını, duymadın mı toplantıları?..” diyerek savunuyordu o yalan ve vicdansızlık dolu, “iltihap” dolu dosyaları. Ama yalanlardan ve düzmece delil dosyalarından daha fazlasını da yaptılar. Toplumun çok farklı kesimlerinin desteğini alabilmek için, bir çöp kamyonuna dönüştürdüler dosyayı. İti kopuğu, hukuk dışına çıkmış ne kadar kirli unsuru varsa bu ülkenin, onları da bu dosyanın içine doldurup birbirleriyle irtibatlı ve iltisaklı hale getirmeye çalıştılar. Cumhuriyet aydınlanmasının ve bu ülke vicdanının yüreklerinde gururla bayraklaştırdığı isimleri, İlhan Selçuk’u, Türkan Saylan’ı bile dahil ettiler kumpas dosyasına. Canlara kıydılar. İntiharlara neden oldular. Hayatları çürüttüler. Göz göre göre, zindanlarda karattılar nice hayatı ve tabii bu ülkenin geleceğini. Adını da “Bağırsak temizlenmesi” koydular utanmadan. Bu ülkenin bağrısaklarındaki asıl pisliğin kendileri olduğu gerçeğini unutturmak istercesine. Sonunda çöktü yaratmaya çalıştıkları o efsane. ETÖ adını taktıkları ve daha o günlerde bile mahkemenin kendisinin bile “ETÖ diye  bir şey yok” diye itirafta bulunduğu örgütlenmeyi. Nihayet bugüne gelindiğinde “FETÖ Kumpası” şeklinde revize ediyorlar bu alçakça planı.  Evet, bizlerin yani bu ülkenin vicdan sahibi, onurlu, hukuktan yana, utanması olan, biraz zekâsı ve aklı olan insanlarının (argo tabirle) “yemediği” bu yalanı, şimdi kabul ediyorlar. Ama kim? Suç ortakları... Yani o günlerin FETÖ yardakçıları, işbirlikçileri. O gün de bugün de iktidarı ellerinde bulunduranlar. Yani FETÖAKP koalisyonunun sözde “medyun” olmuş kanadı. Yemezler hanımlar beyler! Ve yemezler, o günlerde bu alçakça planı alkışlayan liboş tayfası. Bakın.. özellikle seçiyorum bu liboş tanımını. Bu ülkenin onurlu liberallerini tenzih ederek. Çünkü “liboş” sözcüğü, benim için o günlerde de, bugün de, hatta bu ülkenin tarihi boyunca muktedirlerin kuyruğuna takılarak, onların düdüğünü çalarak var olma telaşındaki, onursuz ve çapsız bir kısım sözde aydın tayfasını tanımlıyor. Ama bütün bu onursuz alçaklıklara rağmen, o günlerde “askeri vesayeti bitiriyoruz” yalanlarına rağmen bu kumpasa ortak olanların bile, bildirilerle alkış tutanların bile, başlarına en ufak bir hukuksuzluk gelse, onların da hukukunu ve adil yargılanmaları gereğini savunmak bizlerin boyun borcudur. Bunu da hatırlatmamız gerekiyor. “Benden değilse, hukuk ona lazım değildir”ci, çapsız müptezellerin bir türlü kafalarının basmadığı da bu zaten. Hukuk, vicdan ve ahlak sahiplerinin asla vazgeçemediği bir mecburi gıdadır toplumlar için, insanlık için. Bu dava bunu bir kez daha bizlere hatırlatmıştır. Genç Kalemler Cumhuriyet’te Adıyaman Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yazmaya hevesli altı kız öğrencinin oluşturduğu “Genç Kalemler” topluluğu, yazılarını daha geniş kitlelere duyurmayı amaçlıyor. Kız öğrencilerin ‘’Genç Kalemler’’ projesi çerçevesinde yazdıkları ‘’neden ebeveynler cevap verir?’’ başlıklı yazı bugün internet sitemizde. eğitim EPOSTA: [email protected] Pazartesi 3 Aralık 2018 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Ben neden yoku?mBENUGGEÜLNLİDLEÜRNGYAÜNÜyaşıtElanrgıyelallieçşoitcuşeklkailrdeeğyitaimrarhlaankmkınadkaisntiyor Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Engelli çocuk ve yetişkinler, hayatın hemen her alanında ayrımcılık yaşıyor. Türkiye’de engelli çocukların büyük çoğunluğu çeşitli nedenlerle okula gidemiyor ve eğitim hakkından mahrum kalıyor. Sabancı Vakfı’nın desteğiyle Tohum Otizm Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (SEÇBİR) tarafından yürütülen ‘’Eğitimde Engelli Hakları: Okulda Birlikte, Hayatta Birlikte’’’ projesi ile öğretmenlerde, velilerde, yöneticilerde ve öğrencilerde engellilik kavramına yönelik algı ve tutumların dönüştürülmesi, engellilik kavramının olağanlaştırılması, farklılıklara saygı kavramının geliştirilmesi ve okullarda kapsayıcı eğitim ilkelerinin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Proje ortakları, herkesi bugün #BenNedenYokum etiketi ile paylaşımlarda bulunarak, engelli çocukların eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlanabilmesi için destek olmaya çağırıyor. Eğitim hakkı yok Özel Olimpiyatlar Eğitim hakkının tüm bireylerin sahip mTürakiyne’diefnesto Toplumda özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin yaşıtlarıyla spor yoluyla kaynaşmasını sağlamak amacıyla faaliyet gösteren Özel Olimpiyatlar Türkiye’nin yayımladığı manifestoda, “Bir çocuğa inanmak, yaptığımız işin temeli. Biz, Engelli çocukların çok küçük bir oranı eğitim alabiliyor. Oysa kaliteli ve yoğun eğitim, her engel türünde çocukların çok büyük aşama kaydetmesini sağlıyor. olduğu, ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle garanti altına alınmış temel bir hak olduğu vurguyan proje temsilcileri, şunları söylüyor: “Mevcut yasal düzenlemelere rağmen 18 yaş altı engelli çocukların eğitim hakla her çocuğun potansiyeline inanıyor; hayallerini gerçeğe rından tam anlamıy dönüştürmek için kalbimizi de imkânlarımızı da paylaşıyoruz” denildi. Özel Olimpiyatlar Türkiye’nin Onursal Başkanı Dilek Sabancı, “Biz, Özel Olimpiyatlar Türkiye olarak, birlikteliğin gücüne, hayatın eşitliğine, oyunun önemine inanıyoruz. Özel eğitim gereksinimi olan çocuklarımızın eşitlik anlayışıyla hayata katılması için çalışıyoruz. Çünkü, bizim için bu ülkenin tüm çocukları özel. Biz, özel çocuklarımızın toplum içinde eşit şartlarda yaşaması için üzerimize düşen her şeyi yapacağımıza söz veriyoruz” dedi. la yararlanamadıkları ve kaliteli eğitime erişimde problem yaşadıkları bilinmektedir. Engelli bireylerin haklarının garanti altına alınması için gerekli mevzuat altyapısı OYUN HER ÇOCUĞUN HAKKI 17 milyon Cerebral Palsy’li Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı – Cerebral Palsy Türkiye tarafından Hatay’da “Konumuz: Cerebral Palsy” semineri düzenlendi. Türkiye’de de oluşturulmuştur. Buna rağmen, engelli bireylerin toplum yaşamına tam ve etkin düzeyde katılımının sağlanmasına yönelik yapılan çalışmalar ve uygulamalar istenen düzeye gelememiştir. Engelli bireyler uluslararası ve ulusal mevzuatta içerilse dahi eğitime katılımda pek çok sorunla karşılaşmaktadır. Öğretmenlerin bilgi ve becerilerindeki eksiklikler, velilerin olumsuz tutumları, engelli öğrencilere uygun fiziki eğitim ve öğrenme ortamının olmaması gibi sorunların yanı sıra normal ge Vakfın akademik ku lişim gösteren çocukların engelli akranları rul başkanı Prof. Dr. na yönelik tutum ve davranışları, engelli ço İpek Akman, “Dünyada cukları eğitimden uzaklaştırmaktadır.” 17 milyon kişide görülen Cerebral Palsy, ge Sadece 360 bini okulda Kadıköy Belediyesi Engelsiz Sosyal Hizmet Merkezi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde engelli tanısı konan çocuklar için “Oyun Her Çocuğun Hakkı” atölyesi başlatıyor. 03 lişimini tamamlamamış beynin doğum öncesi, sırası ve doğum sonrasında meydana gelebilecek, çocuklukta en sık rastlanan fiziksel engellilik durumu olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda bilgi ve duyarlılığını arttırmayı, hem de aileleri Cerebral Palsy konusunda bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz” dedi. Eğitim Reformu Girişimi’nin “Eğitim İzleme Raporu 2018”de özel eğitim hizmetinden yararlanan çocuklarla ilgili bölüm şöyle: “Tu¨rkiye’de ilko¨gˆretim du¨zeyinde toplam 293 bin 169 o¨gˆrenci o¨zel c¸ocuk hizmetlerinden yararlanıyor. Ortao¨gˆretim du¨zeyinde ise toplam 66 bin 727 o¨gˆrenci o¨zel egˆitim hizmetlerinden yararlanıyor. Bu çocukların 41 bin 318’i kaynas¸tırma o¨gˆrencisiyken, 25 bin 409’u o¨zel egˆitim kurumlarına devam ediyor. Ancak, okul dıs¸ında kalan engelli c¸ocukların sayısı kesin olarak bilinmedigˆinden engeli olan c¸ocukların ne kadarının o¨rgu¨n egˆitime eris¸ebildigˆi de bilinmiyor.” ile 06 yaş grubundaki çocuklar için hazır lanan atölye hakkında bilgi veren Kadıköy Belediyesi Engelsiz Sosyal Hizmet Merkezi birim sorumlusu gelişim psikoloğu Demet TEKNOLOJİNİN KARANLIK YÜZÜ Gülaldı, eğitimin ilk basamağı olan okul öncesi sürecin çocukların okula alışma ve gelişimleri açısından çok önemli olduğuna, fakat engelli çocukların bu imkâna Sizde hangi bağımlılık var? ulaşma noktasında zorluklar ile karşılaş tıklarına ve akranları ile oyun oynama fırsatı bulamadıklarına dikkat çekti. Ücretsiz bir şekilde gerçekleşecek ve ço Annebabalar çocuklarının internete olan bağımlılığından yakınsalar da çoğunlukla sınır koymada başa başvurmak yerine internetten araştırarak çözmeye çalışmak. n Photolurking: Sosyal hesap n Elektronik Uykusuzluk: Dinlenme saatleri esnasında bile akıllı telefonuyla, tabletiyle, bilgisayarıyla uğ cuk gelişim uzmanı, psikolog ile özel eği rısız oluyor. Kimi zaman da çocuğun larda sürekli fotoğraflara bakarak za raşma. Elektronik uykusuzluk, sindi tim öğretmeninin görev alacağı atölyenin cep telefonu ya da tablette saatlerce man geçirmek, paylaşımlarını kimle rim problemleri, kronik yorgunluk ve 3 aylık dönemler halinde düzenleneceği zaman geçirmesi annebabaların işle rin takip ettiğini kontrol etmek. ağrı gibi sağlık sorunlarına neden ola ni anlatan Gülaldı, “03 ile 06 yaş gru rine geliyor! n Cheesepodding: Sürekli mp3 biliyor. bundaki çocukların anaokuluna erişimleri çok düşük düzeyde. Çocukların akranları Artık bebeklerin bile ellerinde gör indirme hastalığı. meye başladığımız teknolojik cihazla n İnternet Siniri: Cihazlardaki n Fantom Vibrasyon (Hayalet Titreşim): Kullanıcılar, telefonlarının ile oyun oynamaya ihtiyaçları var. Biz de merkez olarak çocuklara bu imkânı sunmak istedik” dedi. Atölyeyi tamamlayan çocuklar için daha sonra farklı programlar oluşturulacak. rın, tüm nimetlerinin yanı sıra karanlık bir tarafı da var. Kullanım arttıkça elektronik cihazlara ve internete yönelik yeni bağımlılık ve hastalık türleri ortaya çıkmaya başladı. Çoğunun adlarını bile duymadığımız bu bağım performans düşüklüğünün kişide sinire neden olması. n Phubbing: Akıllı telefon bağımlılığı. Akıllı telefonlarını sürekli elinde tutan kullanıcılar karşısındakinin söylediklerine odaklanmak yerine telefon çalmadığı zamanlarda bile sürekli titrediğini sanıyor. n Selfie Hastalığı (Selfitis): Kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada takıntılı bir biçimde paylaşma. n Borderline Selfitis: Kişinin ken Ankara’da startup zirvesi Bilkent Genç Girişimciler Kulübü 16 Aralık’ta Ankara StartUp Zirvesi’ni düzenleyecek. Yaklaşık 100 başvurudan 20’sinin çağrıldığı zirvede, sekizi ‘Startup Battle’ finaline kalarak jüri karşısına çıkacak. Geriye kalan 12 ekip ise ‘Elevator Pitch’de sahne alarak projelerini yalnızca 1 dakikada anlatacak. Ekipler Bilkent Cyberpark 1 yıllık ofis ödülü, Bilkent Cyberpark 6 ay atölye, ODTÜ Teknokent kuluçkası, Growth Circuit 7 aylık San Francisco Programı ödüllerini kazanma şansına sahip olacak. lılık türleri çocukları ve gençleri tehdit ediyor. n Nomofobi: Kişinin cep telefonundan uzaklaşma kaygısı. n Fomo: Gelişmeleri takip edememe kaygısı. n Ego Sörfü: Sürekli olarak kendi ismini internette aratarak hakkında yazılanları öğrenmek. n Google Takibi: Sürekli etrafındaki insanları internette aratmak. n Siberkondri: Hastalığını anlamak ve tedavi olmak için doktora ekranlarına bakıyor ve karşısındaki kişiyi umursamıyor. di resmini en az günde üç kez çekmesi ama sosyal medyada paylaşmaması. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear