23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 2 Aralık 2018 8 ‘The Ortak’ Bu hafta bir gün... İstanbul’da metrodayım. Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın yeni yayımlanan THE ORTAK adlı yeni kitabını okuyorum.  Bağırarak konuşmalarından anlıyorum ki, yanımdaki ve karşımdaki koltuklara bir ailenin fertleri yerleşmiş. Almanya’dan Türkiye’deki yakınlarını ziyarete gelmişler. Elimdeki kitabın kapağını görmüş olduklarını tahmin ediyorum. Çünkü yolculuk boyunca bana bakarak AKP iktidarını övüyorlar.  “Daha önce hiç bu kadar güzel metro gördün mü?” diye soruyor baba, oğlu yanıtlıyor: “Böylesi Almanya’da bizim orada bile yok!”  “Bu adam gelmeden önce hiçbir şey yoktu. Bizim oraları geçecek burası. Helal olsun!” diye coşuyor baba. Belli ki Türkiye’de ilk metro kazmasının AKP’den çok önce vurulduğunun farkında değil.  CHP raporlarında AKP FETÖ ortaklığı  Ne tuhaf bir rastlantı ki adam “Helal olsun!” diye bağırdığı sırada, kitabın “İBB’DEN ADRESE TESLİM MİLYARLAR” adlı bölümünü okuyordum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2016 ihalelerinin incelendiği Denetim Komisyonu raporunu aktarırken şöyle yazmış Küçükkaya:  “Denetim Komisyonu’nun CHP’li üyesi Tarık Balyalı, büyük ihalelerin ‘adrese teslim’ yapıldığına dikkat çekti. Özellikle Deniz Feneri skandalında Almanya’da toplanan paraların Türkiye’de aktarıldığı şirket olarak mahkeme ifadelerine geçen Beyaz Holding, 2016 yılında İBB’den 818 milyon TL’lik ihale almış. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir dönem en yakınındaki isimlerden birisi olan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, bu şirketin ortakları arasında yer almış; bu ortaklık kamuoyunda büyük tartışma yaratmıştı.” Kitapta, Balyalı’nın raporunun ayrıntıları yazılırken, ihaleler öncesi belirlenen yaklaşık maliyetle ilgili “doğru hesaplanmıyor, gizli kalmıyor, şirketlere sızıyor, yaklaşık maliyeti hazırlayan firma bile ihaleye katılıyor, rakam bilinçli yükseltiliyor” gibi çarpıcı tespitler yapılıyor. Bunları okurken Almanya’dan Türkiye’ye ziyarete gelen ailenin AKP reklamını duymak, gerçekten trajikomik bir durum oluşturdu. Küçükkaya’nın kitabında sadece İBB ile ilgili raporlar yer almıyor; “THE ORTAK” ifadesini ortaya çıkaran AKPFETÖ ortaklığı göz önüne seriliyor.  “Fethullah Gülen’in Şeriat Özlemi” adını taşıyan ilk bölüm, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün 19 Ekim 2016 tarihli bir açıklamasıyla başlıyor: “2004 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında AKP Hükümetini FETÖ’ye karşı uyardık ama bir şey yapmadılar...” Sonrasında sayfalar boyunca AKP ile FETÖ ortaklığının içyüzü sergileniyor. Sadece bölüm başlıklarına bakmak bile insanı dehşete düşürmeye yeterli.  İSPARK Vurgunu  İTAKSİ’de AKP Vurgunu  AKP’li Damada İhale Yağdı FETÖ’den Aldıkları Yurdu TÜRGEV’e Verdiler FETÖ’cü Şirkete Para Aktarıldı  AKP’li Bakanın Kod Adı: Abi  Antep İhalelerinde ‘Dostluk’ Kazanıyor  FETÖ’cülere İhaleler ‘Milat’ Tanımadı: 183 Milyon TL   İhaleleri Alan FETÖ’cüler Hapiste, Veren Kabinede  Bunlar, sadece bazıları... Tümünü okuyunca FETÖ’nün siyasi ayağının nerede olduğunu açıkça görüyorsunuz.  Bir ‘Hepiniz Oradaydınız’ belgeseli! Kitabı sunuş yazısında Ali Sirmen, “ ‘The Ortak’, aslında, sahte bir merak tebessümü ile Gülen’in siyasi uzantıları kim diye sormaktan hâlâ fütur etmeyenlerin suratlarında patlayan bir tokattır” diyor. Öyle bir tokat ki, suratlarda bıraktığı iz, hiç çıkmayacak. Gelelim yazının başındaki Almancı aileye... Ailenin babası, metrodan inerken ters ters bakıp, “Her yerde anlatıyorum bu iktidarın yarattığı şaheserleri” dedi. Söz uçar, yazı kalır diyerek devam ettim kitabı okumaya... Türkiye’de “TarikatSiyasetTicaret” üçgeninde aydınlanmanın nasıl önünün kesildiğini kanıtlamak ve olan biteni doğru arşivlemek açısından önemli bir belge “The Ortak”. Alt başlığında belirtildiği gibi, bir “Hepiniz Oradaydınız” belgeseli! haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Bizim içimiz yanıyorERGENEKON KUMPASINDA YAŞAMINI YİTİRENLERİN AİLELERİ KONUŞTU alkış beklenmesin 11 yıl sonra savcının mütalaasıyla çöken Ergenekon davasının yaptığı yıkımda yaşamını yitirenlerin aileleri kumpasçılar için adil yargılama istiyor. Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen 237 sanıklı Ergenekon davası önceki gün Savcı’nın açıkladığı mütalaa ile resmi olarak çöktü. Ancak verilen mütalaa ne bu kumpasın açtığı yaraları sardı, ne de mağdurların acısını hafifletti. “Telafisi mümkün olmayan şeyler yaşadık. Canlarımız artık geri gelmeyecek” diyen Ergenekon davasının mağdurları Cumhuriyet’e konuştu. SEYHAN AVŞAR “Telafisi mümkün olmayan şeyler yaşadık. Canlarımız artık geri gelmeyecek” diyen aileler, kumpasın siyasi ayağına dokunulmadığına dikkat çekiyor. Ali Tatar, kızı ile birlikte Sorumlular dışarı kaçtı Ergenekon soruşturması sürecinde yaşamını yitirenler den biri de Yarbay Ali Tatar’dı. Ta tar, “Amirallere Suikast Girişimi” iddiasıyla tutuklandı. Yapılan iti razla serbest bırakıldı. Savcı Süleyman Pehlivan’ın tutuklama kararına itirazı ile hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarıldı. Yarbay Ali Sahte delilleri Tatar, bu kararı öğrendikten sonra 19 Aralık 2009 tarihinde polislerin kendisini almaya geldiği sırada intihar etti. Ali Tatar’ın abisi Ah ortaya koyduk met Tatar ise adaletin tecelli etti ğini söylemek için çok erken olduğunu belirterek, “Ergenekon davası çok başka bir aşamaya geldi. Ancak neticede bu kumpası kuran, sürdüren, onun bir parçası haline gelen insanlar gerçek anlamda adaletle yüzleşmediler. Bu davanın esas sorumluları olan örgütün üst düzey yöneticileri yurtdışına kaçmış durumda. Öte yandan bu kumpas ve diğer kumpasların müsebbibi olan siyasi uzuntıları ile ilgili hiçbir şey yapılmadı. Bunlar ortadayken adalet tecelli etti demek mümkün değil” dedi. Türkan Saylan’ın evi Ergenekon soruşturması kapsamında 13 Nisan 2009 tarihinde basıldı. Saylan’ın hayatının sonuna kadar başkanlığını yürüttüğü, çok sayıda öğrenciye eğitim bursları sağlayan Çağdaş yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) büroları da bu süreçte basıldı. Bir süredir kanser tedavisi gören Saylan, operasyondan bir ay sonra 18 Mayıs 2009’da yaşamını yitirdi. ÇYDD Genel Başkanı Aysel Çelikel Ergenekon soruşturması kapsamında emniyet ve yargı görevlilerine Ergenekon diye bir örgütü olup olmadığını bilmediklerini sürekli olarak anlattıklarını söyledi. Soruşturma kapsamında ele geçirildiği öne sürülen sahte delilleri Amerika’ya gönderdiklerini aktaran Çelikel, “Bu raporların sahte olduğuna dair kapı gibi raporlar aldık. Delillerin sahte olduğunu söyledik. Ancak siyasi bakış açısı bizlere inanmadı. Ne zamana kadar ... 1725 Aralık operasyonunda Cumhurbaşkanı aleyhine birtakım şeyler çıkana kadar. Türkan hanım yaşasaydı. Şu an yapılanlara ilişkin dava açardı çünkü yapılan bir itibarsızlaştırmaydı” dedi. Türkiye dönüştürüldü Ergenekon davasıyla başlayan sürecin yaklaşık 30 civarında insanın canını kaybetmesine neden ol İçimizi soğutmuyorduğunu anımsatan Tatar, yaşamını yitirenlerden birinin de Cumhuriyet gazetesi baş yazarı İlhan Selçuk olduğunu aktardı. Tatar, “Onlar bir Albay Murat Özenalp Balyoz kumpasın sonra alkış beklemesin” ifadelerini kullandı. “Bir gün ger daha geri gelmeyecek. Yaşananlar da ‘darbeye teşebbüs’ id çeklerin ortaya çıkacağı bel dan bir ders çıkarılması gerekir an diasıyla gözaltına alınıp tu liydi” diyen Özenalp, “Ancak cak bir ders çıkarıldığı konusunda tuklandı. 16 yıl hapis ceza ben bu kararı kargı tamamen şüpheliyim. Aradan 11 yıl geçti. En sı verilen Özenalp, Mamak bağımsız olduğunda bekli başa döndük. Yaşamlarımızdan ge Askeri Cezaevi’nde tutuklu yordum. Biraz erken oldu. Bu ri döndürülmeyecek parçalar çalın bulunurken beyin kanama mütalaa benim için çok bir dı” diye konuştu. sı geçirerek yaşamını yi şey ifade etmiyor çünkü suç Tatar, Ergenekon soruşturma tirdi. Murat Özenalp’in eşi ladıklarında da ortada bir şey sıyla Türkiye’nin değiştirilmesi, dö Sema Özenalp, Ergenekon nüştürülmesi yönünde büyük bir davasına ilişkin Savcı’nın Murat Özenalp yoktu. Olması gereken buydu. Olan hayatlara, geleceğe, adım atıldığına da dikkat çekerek verdiği mütalaa için, “Kim memkete oldu. Olması gere “Telafisi ise mümkün olmayan şey se doğru olanı yaptıkları için ya da yap ken şeyde 11 sene sonra oldu. İçim ise ler yaşadık” ifadelerini kullandı. mak zorunda kaldıkları için şu saatten hiç soğumuyor” diye konuştu. Suçu işleyenler adil yargılansın Kuddusi Okkır örgüte finansal destek sağladığı iddiasıyla gözaltına alınıp, soruşturma kapsamında tutuklandı. Cezaevinde kansere yakalanan Okkır, durumu çok ağırlaşınca ise tahliye edildi. Özgürlüğü’nün 5. günü olan 6 Temmuz 2008 sabahı yaşamını yitirdi. Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır Savcı’nın Ergenekon davasına ilişkin verdiği mütalaanın bir önemi olmadığını aktararak, “En başta Cumhurbaşkanı, ‘kandırıldım’ diyerek itiraf etti. Herkesin bildiği gibi Ergenekon’un savcısı kendisiydi. Savcı’nın şimdi bir şey vermesine gerek yok. Diğer Savcılarda aynı şeyi söylüyorlar. Sonuçta benim eşim tutuklandı ve cezaevin Kuddusi Okkır ve eşi Sabriye Okkır. de hastalandı. Tedavi edilmediği için hayatını kaybetti. İnsanlar çok büyük eziyetler çektiler” dedi. Hayatını kaybedenlerin geri gelmeyeceğini belirten Okkır, “Mühim olan bunu yapanların, bu suçu işleyenlerin adil şekilde yargılanması. Ben adil yargılanmalarını istiyorum. Tek iste ğim bu. Ama lütfen adil yargılansınlar. Bu yargılamada tek kişi karar vermesin” diye konuştu. Toplum olarak en büyük suçumuzun olaylara seyirci kalmak olduğunu aktaran Okkır, halk olarak soru sormasını bilemediğimizi, dikkat çekti. Okkır özetle şunları söyledi: “Eşim vefat ettiği zaman, ‘bu adam niçin öldürüldü’ sorusunu sorabilseydik, bugünleri yaşamazdık. Bu kadar insan çile çekmezdi. Hâlâ insanlar Kuddusi Okkır’ı dile getirirken, ‘kasa’ diyorlar. Bu adamın neden öldürüldüğünü sormadan, ‘kasa’ diyorlar. Yazıklar olsun. Bu adam sokakta yalnız bir insan değildi. Bizlere hakaret ediyorlar. Hepsini kınıyorum.” İlhan Selçuk’un Ergenekon yazılarından seçkiler Bizim Savcıya ‘Abi’ Nasihati... Bu kıdemime dayanarak Ergenekon dosyasının savcısına abilik yapayım dedim... Nasıl?.. H Nasıl bir tehlikeyi yaşadığının farkında mı?.. Sanırım değil... Evi bastıkları saatlerde, daha sonra polislerle yolda, Emniyet’te veya savcılıkta bana bir şey olsaydı, pattadak nalları havaya dikseydim, neler olacağını sevgili savcım hiç düşündü mü?.. Damgayı yiyecekti: Katil savcı!.. Yazık olacaktı sevgili savcımıza... İşin altından ömür boyu kalkamayacaktı... 28 MART 2008 Türkiye’nin Yeni Rejimi Ergenekon Bugünkü yazı da Ergenekon’a ilişkin... Sıktı değil mi?.. Peki, ne oldu?.. 12 dalga Ergenekon bütün yurdu sardı... H Üzüldüğüm ne biliyor musunuz?.. Biz yine haklı çıktık... Keşke çıkmasaydık... Çok iyi düşünülmüş... Ve tasarlanmış... Ucu açık soruşturma... Dalga dalga... İnsanların yıldırılması, korkutulması, sindirilmesi... Ve ülkede sürekli geçerli Ergenekon rejimi... 14 NİSAN 2009 F Tipi Ergenekon Cumhuriyet farkı ne?.. Cumhuriyet bir fikir gazetesidir, bu özelliğiyle geleceği kestirmek yetilerini de kazanmıştır... Fethullah Gülen olayı bugün gündemin birinci maddesine oturdu... Cumhuriyet, yıllarca önce, bugün olacakları haber vermiş, konuyu işlemişti... H Ergenekon’un 12’nci dalgasında adı en çok geçen kim?.. Fethullah Gülen... Cemaat çağdışı bir örgütlenmedir, din kapsamında bile sakıncalıdır, çünkü müritler yurttaş kişiliğini yitirir, bir şeyhin iki dudağının arasından çıkacak söze bakar, askerden bile daha çok hiyerarşiktir cemaat, devleti ele geçirdiği zaman olacakları bir düşünün... 21 NİSAN 2009 C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear