14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 27 Ocak 2018 4 Yazarımız yazılarına bir hafta ara vermiştir. Muhbir yurttaş işbaşında Ankara’da otobüste sohbet eden kadını takip etti, Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına aldırdı. ALİCAN ULUDAĞ Keçiören’den Kızılay’a gelmek için bindiği otobüste yanındaki kişiyle sohbet eden M.A. adlı kadın, başka bir kişinin ihbarı ve “takibi” üzerine Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan gözaltına alındı. Dün Keçiören’den Kızılay’a gelmek için otobüse binen M.A. isimli vatandaş, yanındaki bir kişiyle sohbet ediyordu. Bu sırada aynı otobüste bulunan başka bir kişi, M.A. ile birlikte Kızılay’da indikten sonra 155 polis hattını aradı. M.A. ile aynı otobüste Kızılay’a geldiğini söyleyen bu kişi, M.A.’nın otobüsteyken Gezi Parkı Eylemleri ile 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne ilişkin bir başkasıyla sohbet ettiği ve bu sırada ‘Cumhurbaşkanı’na ve devlet büyüklerine hakaret’ içeren sözler kullandığı iddiasında bulundu. Söz konusu ihbarcı, M.A.’yı Kızılay’da da takip edip, polisin gelmesinin ardından, bir mağazada alışveriş yaparken gözaltına aldırdı. M.A, Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. M.A.’nın gözaltına alınması üzerine CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek, görüşmelerde bulundu. M.A. ile de görüşen CHP’li Emir, çıkıştığı yaptığı açıklamada, “M.A., Kızılay’a gelirken iddia edildiği üzere söz konusu içerikli hakaretlerde bulunmadığını; kasıtlı ya da kasıtsız birinin iftirasına uğradığını söyledi. M.A., sade bir vatandaş olarak geçirdiği günün sonunda gözaltına alınma şaşkınlığı içerisinde. Şaşılmayacak gibi değil; biri çıkıyor, telefonla ihbarda bulunuyor ve sizi alıp karakola götürüyorlar. Bir kere suçun delili yok. Artık hangi ruh halinde bilemiyorum ama birinin sözü yetiyor, sizin 4 yıla kadar hapis istemiyle yargılanma olasılığınıza. Tüm vatandaşları birbirinin ihbarcısı ve iftiracısı yapma amaçlarını sonunda başardılar. Polisin bu ihbarı, işini gücünü bırakıp hemen mesele yapması ayrıca sorun. Ülkemizin içinden geçtiği ciddi süreç ortadayken, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ edip edilmediğinin peşine düşülüyor. Somut hiçbir delili olmayan iddia için hemen koşturan polis, acaba bir kadın cinayeti ya da benzeri olaylara ihbar edildiğinde hemen gidiyor mu? Tabii ki gitmiyor; gitseydi memlekette kadın cinayetlerin yüzde 1400 artış olmazdı.” TANRIKULU KOMİSYON İSTEDİ Kahraman’dan ‘Filistinli kız’ önergesine ret CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tan rıkulu, evinin önündeki İsrailli askerlere tepki göstererek vurduğu görüntüleri sosyal medyada yayınlandıktan sonra, 19 Aralık’ta evi basılarak gözaltına alınan 16 yaşındaki Ahed Temimi ile annesinin ve 14 yaşındaki Fevzi ElJunidi isimli Filistinli çocuğun yaşadığı sorunların ve hak ihlallerinin tespit için 7 Ocak günü TBMM’de özel bir komisyon kurulmasını istedi. TBMM Başkanı İsmail Kahraman tarafından Tanrıkulu’na gönderilen cevabi yazıda, “Başkanlığımızın bu hususta yapabileceği bir işlem bulunmamaktadır” ifadeleri kullanıldı. l DHA haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Aile devleti olduk!’ Türkiye’de adalet olmadığını ve CHP’nin bunun mücadelesini verdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin parti devletini de aştığını ifade etti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu ülkede adalet yok. Biz bunun mücadelesini veri yoruz. Adaleti 80 milyon için istiyo rum. Bizim gibi düşünmeyenler için de adalet istiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, Sarıyer’de “Yerel Yöne timler ve Adalet” toplantısında konuş tu. “Adaletin iflas etti ği bir ülkede bırakın de mokrasiyi devlet yok tur” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ZEHRA ÖZDİLEK “Devleti var eden adalettir ve liyakattır. Bunlar ayrı kelimeler olsa lar dahi birbirlerini ta mamlayan kavramlardır. İşini ehline vermek demektir. Bir kişi kalkıp diyor ki, ‘falan kişi suçludur, haindir.’ Sav cılar harekete geçiyor ve karar çıkı yor. Sonra diyoruz ki, ‘bu ülkede ada let var.’ Eğer yöneten adaleti hâkime değil de kendisine bırakmışsa, ada leti ben dağıtırım noktasına gelmiş se adalet iflas etmiştir. Az önce söy ledim adaleti dağıtan yargıçtır, onun eğitimini görmüştür. Suçluyu belir leyecek olan hâkimdir; savcı değil dir, avukat değildir. Ama günümüzün Türkiyesi’nde suçluyu belirleyen siya si otorite. Bir kişi kalkıp diyor ki ‘fa lan kişi suçludur, haindir.’ Savcılar ha rekete geçiyor, yargıç onun söylemleri ni kararına geçiriyor ve karar çıkıyor... Türkiye’nin en büyük ve en temel so runu; bu ülkede adalet yok. Hangi par tiden, görüşten, inançtan, kimlikten olursa olsun bütün vatandaşlarımızın Kılıçdaroğlu, Kartal’da katıldığı tapu töreninin ardından Maltepe Cezaevi’nde tutuklu bulunan Enis Berberoğlu’nu ziyaret etti. üzerinde mutabık kaldığı konu; bu ülkede adalet yok. Biz bunun mücadelesini veriyoruz, adaletin mücadelesini veriyoruz. Adaleti kendim için ve sizler için istemiyorum. Ana rahmindeki çocuk için de adalet istiyoruz.” ‘BM’ye yazı yazıldı’ 15 Temmuz darbe girişiminden sonra BM’ye bir yazı yazıldığına değinen Kılıçdaroğlu, “21 Temmuz 2016’da. BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme. Bu sözleşmenin 13 maddesine çekince koyduk, ‘OHAL döneminde askıya alıyoruz’ dedik. Uygulamayacağız. 2 madde var ki çok ama çok önemli. Bunun üzerinde hiç kimse durmadı. Adil yargılama. Diyor ki, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti BM’ye verdiği dilekçe ile ‘Ben OHAL döneminde adil yargılama yapmayacağım’ diyor. Bir başka madde daha var. ‘Tutulanlara insanca davranmayacağız’ diyor. Yani, ‘işkence yapacağım’ diyor. Bizim anlı şanlı medyamız var ya, CHP bir şey söylediğinde, ‘nasıl eleştiririz’ diye yazanlar var ya. Bu iki madde hakkında kalem bile oynatama dılar” dedi. Kılıçdaroğlu, “Her yerde söyledim bir daha söylüyorum; devlet adaletle, bilgiyle, birikimle, liyakatle, danışmayla yönetilir. Devlet kinle, öfkeyle, bilgisizlikle, önyargıyla yönetilmez. Eğer devletin bütün kurumlarını bir kişinin iki dudağından çıkacak söze teslim ediyorsanız, orada parti devleti de yoktur; şahıs devleti vardır. Bugün Türkiye’nin geldiği nokta parti devletini aşmış bir aile devletine, bir şahsi devlete dönüşmüştür” dedi. l İSTANBUL ‘CHP ‘sol’a dönmeli’ CHP’de kurultay için geri sayım sürerken Böke ve Cihaner, yayımladıkları bildiri ile ‘sınıf temelli, emekten yana sol siyaset’e dönülmesini istedi CHP’nin 34 Şubat’ta yapılacak 36. Olağan Kurultayı’nda 3 isim Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip olmaya hazırlanırken, İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, “Gelecek için” başlıklı bir bildiri yayımladı. Bildiride partinin “sınıf temelli, emekten yana sol siyaset” etrafında örgütlenmesi, OHAL sonlandırılana kadar Meclis’ten çekilme dahil, her türlü seçeneğin parti kurullarında tartışılması talebine yer verildi. CHP’yi 2019’daki genel, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimine taşıyacak kadroların belirleneceği 36. olağan kurultay için geri sayım başlarken, parti kulisleri de hareketlendi. Bu kapsamda sürpriz bir çıkış da 16 Nisan referandumundan sonra, “mühürsüz oy” pusulası kullanılması konusunda CHP’nin yeterince eylemlilik ortaya koymadığı gerekçesiyle parti sözcülüğünden ve MYK’den istifa eden Selin Sayek Böke ile iki dönemdir “liste delerek” parti meclisine giren İlhan Cihaner’den geldi. İki isim tarafından kaleme alınan bildiride partililere “geleceği biz inşa edelim” çağrısı yapılırken, parti politikalarına yönelik önerilere yer verildi. Dünyada, şiddet, terörizm, eşitsizlik, kimlik siyasetinin ön plana çıktığı “Yeni dünya düzeni”nin artık çökme noktasına geldiği vurgulanan bildiride, “Bu çöküş, ezilenlerin ve sömürülenlerin, sol değerler etrafında örgütlenmesiyle daha eşit, daha özgür, daha demokratik bir geleceğin kurulması için de tarihsel bir fırsat yaratıyor” görüşüne yer verildi. Bildiride, şu görüşlere vurgu yapıldı: “Saray’ın, devletin bütün olanaklarını kullanarak Cumhuriyet devrimlerine saldırmasına ve baskısına rağmen toplumun tüm ilerici kesimleri, en somut örneklerini Gezi’de, “Hayır” iradesinde, Adalet Yürüyüşü’nde gördüğümüz bir karşı duruş sergiliyor; başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarını koruma iradesini gösteriyor. Gelinen noktada, bu iradenin, bir kurucu siyaset olarak inşa edilmesi sorumluluğu önümüzde duruyor. Bu siyaset, kapsayıcı bir sosyal demokrat programa ve antifaşist mücadelenin gerektirdiği örgütlenmeye dayanmalı. Zamanın ruhu dünyayı ve Türkiye’yi sağ siyasetin değerleriyle okuyan değil, sosyal demokrasinin ilkeleri ışığında, sınıf temelli, emekten yana, kendi ideolojik çizgisi ve toplum talebi konusunda net bir sol siyasete çağırıyor.” Meclis’i boykot çağrısı CHP ‘nin zaman kaybetmeden “AKP faşizmini aşarak, Türkiye’yi laik, özgür ve demokratik sosyal hukuk devleti olarak yeniden ayağa kaldırması”nın tarihi sorumluluğu olduğu vurgulanan bildiride özetle şu 4 öneri ve talebe yer verildi. 4 OHAL rejimi sona erene, asgari ta kararlı sosyal demokrat bir çözüm demokratik bir ortama geçilene kadar çerçevesi ortaya konulmalı. Bu doğrul ve adil, güvenli bir seçim ortamı sağla tuda, Cumhuriyet devriminin temel il nana dek, Meclis’te aktif boykot, Mec keleri ve sosyal demokrasinin evren lis çalışmalarından çekilme ve benzeri sel değerleri olan; laiklik, özgürlük, de demokratik araçlar parti kurullarında mokrasi, eşitlik ve barış, kararlılıkla ciddi şekilde değerlendirilmeli. ve tavizsiz savunulmalı. 4 Partimiz siyasal İslam ve neolibe 4 AKP faşizmi karşısında direnen ralizme cepheden karşı çıkmaktan çe toplumsal muhalefetin bütün ilerici kinmemeli. Bir kitle partisinin kapsa unsurlarını siyasete ve partimize taşı yıcılığı, “ideolojik belirsizlik” tuzağına yacak siyasi katılım mekanizmaları, düşmeden, temel ilkelerini net olarak meclisler/forumlar gibi yatay örgütlen tarif etmekten ve bu ilkelere dayalı bir me biçimleri kullanılmalı. l ANKARA gelecek hayalinde toplumu ortaklaştır /Cumhuriyet maktan geçer. CHP’nin kuracağı siya set, AKP’nin dayattığı siyaseti toplu mun iradesi sanan ve bu duruma uy mak için kendisini değiştiren, kendi kimliğine yabancılaşan değil; kendisi olarak, mevcut düzeni değiştirmek id diasında olmalı. 4 Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerinin savu nulması, AKP’nin tanımladığı biçimiyle “muhafazakâr has sasiyetler”, “güvenlik”, “millilik”, “konjonktür” gibi ge Böke Cihaner rekçelerle ihmal edilmeme li. Bu yaklaşımla, örneğin Kürt meselesinde, halkı, salt güvenlikçi baskı politi kalarıyla terör arasına sıkış tırmayı reddeden, demokratik siyaset alanını genişleterek ka lıcı toplumsal barışı sağlamak C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear