28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 18 Ocak 2018 haber 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Atatürk’ün nesliyiz’ AKP milletin Kâbe’si oluncaKP Sözcüsü Mahir Ünal 16 Ocak günü yaptığı açıklamada, CHP’yi Asınırımızda bir terör devleti kur ma peşinde olan ABD’nin iktidara yönelik kuşatma hareketinin içerideki temsilcisi olarak yanına marjinal gruplar ve HDP’yi alıp, isyan çağrıları yapmak ve iç karışıklık tehdidinde bulunmakla suçlamıştır. Aynı Mahir Ünal ondan altı gün önce yaptığı açıklamada, “Kılıçdaroğlu CHP’sinin ve arkadaşlarının pozisyonlarının yerli ve milli olmadığını” söylerken partisinin son zamanlarda sürekli yinelediği nakaratı bir kez daha tekrarlıyordu. Doğrusu, ABD’nin ikinci Irak operasyonu öncesinde, BOP’a Türkiye’de bir dayanak oluşturmak için Washington ve Walt Street tarafından dizayn edilmiş olan AKP’nin sözcüsünün, Kurtuluş Savaşı TBMM’sinin Birinci Grubu’ndan doğmuş olan CHP’yi milli olmamakla suçlayıp, bir zamanlar genel başkanının, tüm dünyaya seslenerek BOP eşbaşkanlığına adaylığını ilan ettiği bir partinin milli ve yerli olduğunu iddia edebilmesi için toplumsal izansızlığa sonsuz bir güven duyması gerekirdi. HHH AKP bu izan yoksunluğuna sonuna kadar güveniyor olmalı ki genel başkanı kendini milletin Kâbe’si olarak ilan etmekte ve “millet benim” demekten çekinmemektedir. Bir BOP hazırlık projesi olarak şeriatçı evanjelist ortak yapımı AKP, bir kere kendini milletin Kâbe’si olarak kabul ettirdikten sonra Reis’e biat etmeyen herkesi milli güçlere karşı, yabancıların ajanı veya ortağı olmakla suçlayabilecek, böylece iktidarını pekiştirme yolunda kendisi için şart olan düşmanı da halka gösterebilecektir. Düşman kavramı doludizgin totalitarizme koşmakta olan rejimlerin “onsuz olmazı”dır. Şu sırada ihtiyaç duyduğu dış düşmana sahip olan AKP, yalnız bununla da yetinemezdi, bir de iç düşmana mutlaka ihtiyacı vardı. Bütün olası başarısızlıkların bahanesini, rejimi daha da sıkıştırmanın gerekçesini oluşturacak şamar oğlanı, günah keçisi herkes, örneğin son kararıyla, iktidarca kupunun hatalı kesildiğine hükmedilen, “ısmarlama elbise” AYM de olabilirdi. Ama, şu sırada birçok çevrenin belki pek de haksız olmayarak, yetersiz ve etkisiz bulduğu CHP’nin, totalitarizmin yerleşmesi önünde engel olarak duran muhalefetin amiral gemisi konumunda olması “baş iç düşman” yaftasının ona yapıştırılmasına neden olmuştur. Artık iç düşman bellidir: CHP. Ve de onunla savaşılacaktır. CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı’na yönelik, herkese “ne oluyoruz” dedirten saldırılar da iç düşmanla İstanbul’da tutuşulacak sandık meydan muharebesinin ön ataklarıdır. İç düşmana yönelik ön saldırıların dış düşmana yönelik ilk ataklardan daha önce başlamış olması da bir rastlantı değildir. Zaten iç düşman ile savaşın kendisi de dış düşmanla çatışmadan daha önce başlayacaktır. HHH Tabii bu öncelikte, “iç düşman”ın daha kolay yutulur lokma olarak görülmesinin etkisi de yabana atılmamalıdır. Şu durumda gerçekten varlığına ve bekasına yönelik çok ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunan Türkiye için en büyük tehdit ise ana muhalefetin iç düşman konumuna yerleştirilmiş olmasıdır. Çünkü iktidar “iç düşmanı!” ile savaşında, elde edeceği sonuç ne olursa olsun, dış düşmanının değirmenine su taşıyacaktır. Zira Kâbe’si AKP olan ve biat etmeyen herkesin hain ve düşman olarak kabul edildiği bir millilik birleştirici değil, bölücü, dışlayıcı, parçalayıcı bir millilik olacaktır. Yenilmeyen halklar ise böylesine bölücü bir milliliğin pençesinde kıvranan değil, birleşmiş sımsıkı kenetlenmiş olan halklardır. Şimdi söyleyin bakalım asıl düşman kim? ‘BUMERZ’i tasfiye ettiler’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Man Adası belgeleriyle gündeme gelen BUMERZ Limited Şirketi’nin tasfiye edildiğini iddia etti. Aksünger, Man Adası yasalarına göre kayıtlı şirketlerin yerel bir temsilci atamasının zorunluluk olduğunu bildirdi. Geçen Ekim ayında şirketin temsilcisinin istifa ettiğini ve 9 Ekim 2017’de yapılan tebligata rağmen şirkete 2 Ocak’a kadar yeni temsilci atanmaması üzerine yeni bir tebligat hazırlandığını bildiren Aksünger, şirketin bu tarihte ticaret sicilinden silindiğini paylaştı. Aksünger, “Şirket yetkilileri mevcut temsilcinin görevden ayrılması ve yeni temsilci atanmaması yoluyla kanunen tasfiyeye sebep olduklarını görüyoruz. Bu işlemler sonrasında şirketle ilgili kamuoyunu ilgilendiren banka, hesap ve para transferlerine ait kayıtların yok edilmesini hedefliyorlar” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Mazbatasını aldığı törende kendisine yönelik karalama kampanyasına yanıt veren Kaftancıoğlu, hakkında sarf edilen iddiaları da tek tek çürüttü CHP’nin geçen hafta sonunda yapılan il kongresinde il başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu, görevi eski il Başkanı Cemal Canpolat’tan dün devraldı. Partililerin büyük ilgi gösterdiği devir teslim töreninde eski İl Başkanı Cemal Canpolat ile mazbatasını dün alan yeni İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu salona birlikte girdiler. İlk konuşmayı yapan Canpolat, “Bugün CHP’nin iki yıldır görev yaptığımız il başkanlığı görevini demokrasinin bir gereği olarak kongremizde kolkola bu yarışmanın sonucunda il başkanlığına seçilen sevgili kardeşim Canan Kaftancıoğlu’na devrediyorum. Önce Kaftancıoğlu’nu tebrik ediyorum” dedikten sonra şunları söyledi: “Eski bir il başkanı olarak Kaftancıoğlu’nun sonuna kadar yanında olduğumu bilmenizi istiyorum. Birbirimizle uğraşacağımız bir tek dakikamız yoktur. Seçildiği günden beri dışarıda, basında, kamuoyunda bir linç girişimiyle karşı karşıya kalan il başkanımız ve ailesinin yanında olduğumuzu bilmenizi istiyoruz.” İlk ve son kez yanıt Örgüte yaptığı konuşmada hakkında yürütülen karalama kampanyaları ile ilgili ilk kez ve son kez konuşacağını belirten Kaftancıoğlu “Sizler sadece devir teslime gelmediniz. Sizler buraya mesnetsiz iddialara, sahte hesaplara, pusu kültürü ile yapılan saldırılara inat partimize, il başkanlığımıza sahip çıkmaya geldiniz. Bizler zor şartlar altında dahi manda ve himaye kabul edilemez diyen Tıbbiyeli Hikmetler’in, Trakya’dan Anadolu’ya Kuvayı Milliye’yi örgütleyen mazlum Canpolat, Kılıçdaroğlu’nun kendisine taktığı rozeti Kaftancıoğlu’na taktı. halkların umudu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün nesliyiz. Bizler onun izinden giden, kurucumuz, kurtarıcımız, birleştiricimiz olarak gören yurttaşları, yoldaşları, neferleriyiz” dedi. Tweet’ler dev ekranda Örgüte yaptığı konuşmadan sonra basın toplantısı düzenleyen Kaftancıoğlu, eleştirilen tweet’lerini dev ekranda göstererek tek tek yanıtladı. Sahte tweet’leri de saatleri ve yazı karakterleri ile gösteren Kaftancıoğlu, hakkındaki eleştirilere şöyle yanıt verdi: “Günlerdir beni ve ailemi hedef tahtasına oturtan birtakım paylaşımlar var. En çok tartışılan paylaşımdan başlayalım. Meşhur ‘kim ne yedi’ tartışması. Bu resmi karşınıza getirmekten utanç duyuyorum. Sevgili eşimin paylaştığı bu fotoğrafta çatal ve bıçağın yeri, resmi çekenin değil, onun karşısındaki kişinin tabağı olduğunu gösteriyor. Yurtdışında bir yabancı arkadaşıyla yediği yemekten yaptığı bir paylaşım. Bu paylaşımdan yola çıkarak kimin ne yediği ile ilgeleneceklerine askerlerimize yedirilen at etiyle ilgilense böyle bir Türkiye olmazdı. Ayrıca ben eşimin ne yediğine karışmam ama bir şey yemesine izin vermem; o da kul hakkıdır. Demirtaş’a selam Şakacı eşimin paylaştığı yüzü bandanalı, resmin benim yarı yaşımda birisi olması benim için işin eğlenceli tarafı. Bu kişi ben değilim ama günlerdir resmi paylaşılan bu kişinin de hakları açısından üzüntü verici bir durum. Selahattin Demirtaş’la olan resime gelince, benim AKP ve MHP milletvekilleri ile çekilen resimlerim de var. Onları gösterme gereği bile duymuyorum. Halkın iradesi ile seçilmiş Demirtaş’a buradan selam gönderiyorum.” Sahte hesap kanıtları Sahte hesaplardan kendisi adına atılan tweet’leri de göstererek, “140 karakterin yazıldığı tarihte 168 karakterli tweet atabilmişim. Hayret” diyen Kaftancıoğlu, diğer paylaşımları ile ilgili olarak da şu açıklamayı yaptı: “Yazdığım her şeyin sonuna kadar arkasındayım, bir tanesi hariç. Gezi döneminde yüzlerce duvar yazısının görselini paylaşmışım. Bu arada o yüzlerce attığım görselden birinde Sayın Erdoğan’ın annesine küfür edilen duvar yazısı da var. Gerçekten gözümden kaçan bu tweet nedeniyle Sayın Erdoğan’dan samimi olarak özür diliyorum. Anneler bizim kutsalımız. Ama anneleri de meydanlarda yuhlatmayalım. Bir tweet’imde ‘Savaşa hayır’ dediği için ‘Aslan CHP, aslan BDP’ demişim. Keşke AKP ve MHP de savaşa hayır deseydi onlar için de aslan deseydim. Ermeni soykırımı yazan tweete gelince. Sevgili Hrant Dink’in dediği gibi geçmişte yaşadığımız acıları, göz göze gelerek, birbirimizi anlayarak çözeceğiz. Yoksa iddia edildiği gibi soykırım vardır ya da yoktur demekle bu iş çözülmez. Ermeni soykırımı adı ile yapılan bir yürüyüş olmuş. Adını ben koymadım. Yürüyüşten sonra ‘İnsandan çok polis var’ diye tweet atmışım. Ama bana mal edilen ‘Ermeni soykırımı’ yürüyüşünün duyurusunu yaptığım. Tweetin saatine dikkat. Yürüyüş gündüz olduğu halde tweet saat 23.00’te atılmış.” l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Arşivlerde boğulursun!’ KOCASAKAL AÇIKLADI Erdoğan’ın Kaftancıoğlu’nu hedef tahtasına koymasına karşılık Tezcan, ‘Şakağında Hikmetyar’ın dizinin sıcağının izi var’ dedi CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile uğraştığını belirterek, “Bizim hiçbir partilimize söyleyecek sözün yok senin. Şakağında, Hikmetyar’ın dizinin sıcağının izi var. Arşivlerde boğulursun” dedi. Bülent Tezcan MYK toplantısı sürerken yaptığı açıklamada, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya’da tedavisi süren Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ı ziyaret edeceğini ve Baykal’dan iyi haberler geldiğini açıkladı. Tezcan’ın açıklamaları özetle şöyle: AYM dönüş yaptı: Skandal sayılabilecek bir yargı uygulamasıyla karşı karşıya kaldık. AYM, kararlarında önemli bir dönüş yaptı. Evrensel hukuka uygun karar verdi. Tutuklu bazı gazetecilerle ilgili “Tutuklanmaları hukuka uygun değil” dedi ve tahliye edilmeleri gerektiğine işaret etti. Bir hukuk devletinde olması gereken AYM’nin bu kararından sonra mahkemenin tahliye kararı vermesi. Üst mahkemenin kararına uymak zorundaydı ama mahkeme AYM’nin kararına uymak yerine Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın talimatına uymayı, iktidarın emrine uymayı yeğledi. Erdoğan, Can Dündar’la ilgili AYM karar verdiğinde “AYM kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum, mahkeme de direnebilirdi” demişti. O talimatı bugün mahkeme hatırladı. Mahkemenin yaptığı suçtur. Mahkeme, hukuka aykırı şekilde tahliye etmediği için görevini suiistimal etmiş ve görevi tahdit suçu işlemiştir. HSK hâlâ bu konuda adım atmış değil. Yargı Saray’a hapsoldu: İktidarın hukukun sınırlarına çekilmesini beklerken görüyoruz ki hukuk Saray’ın sınırları içine hapsolmaya başlıyor. HSK, Türkiye’de yargı ve hukuku Saray’ın sınırlarına hapsetmiştir. Bu düzen darbe düzenidir. Meclis yetkilerine sahip çıkmalı: Vekillere çağrıda buluyoruz. Bir vatandaşımız TBMM önünde kendini yaktı. Bir başka vatandaşımız da İzmir’de kendini soyarak pro Bülent Tezcan testo yolunu seçti. AKP iktidarının Türkiye’ye layık gördüğü tablo budur. Bu ayıp, OHAL’i uzatmaya oy verecek olan milletvekillerinin ayıbı olacaktır. Savcılığa Man dilekçesi: Man Adası belgelerini açıklamıştık. Belgelere sahte dediniz, savcılığa verdik. Dün bir dilekçe daha verdik. Bunlar araştırılsın dedik. Bir kere daha soruyorum Sayın Erdoğan; yakınlarınız hangi şirketi sattı? Adı nedir ne zaman kuruldu, bilançosu, mal varlığı nedir, ne kadar vergi ödedi? Sorulara yanıt yerine il başkanımızla uğraşma peşinde. Çünkü başka çıkış yolu bulamıyor kendisine. Bizim hiçbir partilimize söyleyecek sözün yok senin. Şakağında Hikmetyar’ın dizinin sıcağının izi var. Arşivlerde boğulursun. İktidarı muhalefeti yok: Ülkemizin güvenliğini tehdit edecek girişimlere karşı birlikte karşı koymak zorundayız. Bu mesele, iktidar muhalefet meselesi değil. Diplomasiyi hamasete kurban etmeyeceğiz. Bu oluşumlara karşı dururken Beşiktaş Belediyesi’nde iki müdür açığa alındı İçişleri Bakanlığı tarafından yaklaşık iki hafta önce CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar ile birlikte Meclis üyeleri Hüseyin Avni Sipahi ve Çetin Kırışgil’in görevden alındığı Beşiktaş Belediyesi’nde yeni bir gelişme daha yaşandı. Beşiktaş Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mürvet Günday ile Zabıta Müdürü Selçuk Bartınlı, İçişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü soruşturma çerçevesinde açığa alındı. l ANKARA/Cumhuriyet Sivil itaatsizlik gündemde CHP MYK, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. CHP’nin altıncı kez uzatılması planlanan OHAL’e tepki olarak halkın katılacağı sivil itaatsizlik eylemlerini gündeme aldığı öğrenildi. Demokratik çerçevede gerçekleştirilmesi öngörülen sivil itaatsizlik eylemlerinin nasıl olacağına ilişkin çalışmaların sivil toplum örgütleri ve akademisyenlerle yapılacak değerlendirmelerin ardından netleşmesi bekleniyor. l İKLİM ÖNGEL/ ANKARA Türkiye’yi bu sorunlu eşiğe taşıyan politikalar neydi diye de soracağız. Adalet ve cesaret kurultayı: 34 Şubat’ta kurultayımızı yapacağız. Kurultayımızın teması “Adalet ve Cesaret Kurultayı” olacak. Adalet ve cesaretle yürüyerek Türkiye’de bir yeni doğuş ve inşa sürecini başlatacağız. Körle yatan şaşı kalkar (MHP’lilerin eleştirileri): Hem Semih Yalçın’ın hem de MHP yetkililerinin açıklamalarını ibretle izliyoruz. Bu duruma en uygun düşecek söz; körle yatan şaşı kalkar atasözüdür. Herkese hakaret etmeyi maharet sayan Erdoğan’ın dili MHP yetkililerine de sirayet etmiş. Onlara söyleyeceğimiz tek şey budur; şaşı kalkmamaya özen göstersinler. Zerre sapma yok (Kocasakal’ın adaylığı ve Kaftancıoğlu eleştirisi): CHP’nin üyesi olan herkes aday adayı olabilir. Aday adayı olanların delegenin yüzde 10 imzasını alması gerekir. Ama kimse aday olurken CHP’nin pozisyonunu, durduğu yeri keyfine göre tartışmaya açma hakkına sahip değildir. CHP’nin misyonu bellidir. CHP, Kuvayi Milliye ruhunu evrensel ilkelerle buluşturan bir partidir. Parti programını okurlarsa partimizin kimliği net anlatılır. Bugünkü yönetim anlayışı da kuruluş değerlerinden zerre sapmayan bir anlayıştır. l ANKARA /Cumhuriyet ‘CHP Genel Başkanlığı’na aday olacağım’ Eski İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, dün Taksim’de bulunan bir otelde düzenlediği basın toplantısıyla CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğunu açıkladı. Mustafa Kemal’in askeri olarak bu açıklamayı yaptığını belirten Kocasal, isim vermeden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yüklendi. Birilerinin Mustafa Kemal’in askerleri olmayı anlamadığını aktaran Kocasakal, “Atatürk’ün askeri olmak bir simge, bir metafordur. Bu onun yolunda yürümek, emir ve talimatları ondan almak anlamına gelmektedir. Atatürk’ün askeri olmak şereftir” dedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana yakın geçmişle karşılaştırılamayacak ölçüde varlığına ve ülke bütünlüğüne yönelik tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirten Kocasakal, “Milletçe kenetlenmemiz halinde ancak üstesinden geleceğimiz sorunlarla karşı karşıyayız. Ben her şeyini Cumhuriyet’e, Atatürk’e borçlu bir insanım. Bu açıklamayı yaşananlar sebebiyle mutsuz, umutsuz, endişeli milyonlarca yurttaşım adına yapıyorum. Bu bir vicdan isyanıdır” dedi. Ümit Kocasakal CHP Genel Başkanlığı için adaylığını ise şu sözlerle açıkladı: “Meselem kişisel değil. Kişiler üzerinden gelişen siyaset, haklı ya da haksız algı partiye zarar vermektedir. Tüm bu nedenlerle ben kendi adıma, Ümit Kocasakal olarak şahsen değil ama milyonlarca Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı adına, bu partinin gerçek tabanı ve sahipleri adına, onlara vekâleten Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’na adayım.” l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear