Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Perşembe 18 Ocak 2018 14 haber / yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Bilge bir dostum Rusça öğreniyordu “Neden” diye sorduğumda “Anna Ahmadova’nın şiirlerini kendi dilinden okumak için” diye yanıtlamıştı. Ahmadova (18891966) 20 yy. Rus edebiyatının en önemli şairlerindendir ve buna rağmen zamanında ülkesinde esmiş terörün ezdiklerindendir. İlk eşi, rejime karşı olduğu ileri sürülerek kurşuna dizilmiş, oğlu da kötü olduğu varsayılan bir babanın oğlu olduğundan ömrünün önemli bir bölümünü hapislerde geçirmiştir. Ahmadova, bir gün oğluna yiyecek götürdüğünde olanları anlatmıştır: “Terörün berbat yıllarının 17 ayını Leningrad Hapishanesi’nin kapısında sırada bekleyerek geçirdim. Bir gün kalabalıktan biri beni tanıdı... Fısıldayarak sordu, ‘Bunu yani bu çektiklerimizi demek istiyordu tarif edebilir misin?’ ‘Edebilirim’ dedim. Yüzünde tebessümü andıran bir şey belirdi.” 1925’ten sonra devrimle bağdaşmadığı düşünüldüğünden Ahmadova’nın eserlerinin yayımlanması yasaklandı. 1956’ya kadar yokluk ve sıkıntı çekti. Ancak Kruşçev’in yönetimi sırasında yazdıklarını yayınlamasına yeniden izin verildi. Bir de Melnikov var, Konstantin Melnikov... 1900’ların başlarında bu fakir çocuğun resme yatkınlığını fark eden biri onu Moskova Resim, Heykel ve Mimari Okulu’na yazdırmış. Melnikov, Ekim Devrimi’ni izleyen yıllarda en önemli mimarlar arasında yer almış: Lenin öldüğünde lahdini ona yaptırmışlar. 1925’te Paris’te düzenlenen Uluslararası Dekoratif Sanatlar Sergisi’ndeki Sovyet Pavyonu’nu da ona yaptırmışlar. Eserinin o serginin en görkemlisi olduğu, modern mimarinin önemlilerini, bu ara Hoffman’ı, Le Corbusier’i geride bıraktığı kabul edilmiş. Ülkesine döndükten bir süre sonra politik düzenin oluşturduğu mimar örgütünde alınan bir kararla mesleğini sürdürmekten alıkonmuş, yaşamının son kırk yılını evinde daha çok resim yaparak geçirmiş. İnsanların ezilmeden insan gibi yaşaması için girişilmiş bir devrimin amacından uzaklaşmaya başladığı, gerçek devrimcilerin yerini, halkı değil kendilerini kollayan memurların aldığı bir zamanda Ahmadova gibi şairlerin, Melnikov gibi mimarların sanatlarını sürdürmekten alıkonulması sadece Rusları değil, tümümüzü kim bilir hangi güzelliklerden yoksun bırakmıştır. Sadece dünyanın önemli şairlerinin, mimarlarının işlerini yapmalarının engellenmesi mi hayıflanacak bir şeydir? İşini seven, iyi yapan bir asistanın, iyi öğrenci yetiştiren bir öğretim üyesinin de bu şekilde kısıtlanması acı vermemeli midir bize? Bu kimselerin sırası geldiğinde bilimde, sanatta ulusal düzeyimize neler katabileceklerini de düşünmeliyiz! Öyle ise KHK ile (üç yüz sekseni barış bildirisi imzaladığı için) çok sayıda akademisyenimizin, öğretmenimizin vb. görevlerinden uzaklaştırılmalarının sonuçlarını bir de bu açıdan değerlendirmemiz gerekmez mi? Bu sorunu uzatmadan düzeltmenin yolu bulunmalı, baskıcı rejimlerin örneklerinden değil, demokratik düzenlerin uygulamalarından esinlenmeliyiz. Annesi, 8 aylık bebeği öldürdü Mersin’de eşiyle sorunlar yaşayan 4 çocuk annesi Ayşe Tufan (38), bir süre önce 8 aylık kızı Firdevs’i de yanına alarak, ailesinin yanına yerleşti. Psikolojik sorunları olduğu öne sürülen Tufan, dün akşam bıçakla kızı Firdevs’in boğazını kesti. Turan daha sonra aynı bıçakla kendi boğazını kesti. Tufan’ın annesi Ayşe Karayer, eve geldiğinde korkunç manzarayla karşılaştı. Karayer, komşularını ve 112 Acil’i arayarak yardım istedi. Sağlık ekibinin yaptığı kontrolde Firdevs bebeğin öldüğü belirlendi. Çok kan kaybeden Ayşe Turan, Mut Devlet Hastanesi’ndeki ilk müdahalenin ardından Adana’daki bir hastaneye sevk edildi. l DHA 18 Ocak 2018 SAYI: 33706 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:49 06:32 06:53 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:19 13:20 15:48 08:00 13:05 15:35 08:19 13:28 16:02 Akşam 18:10 17:57 18:24 Yatsı 19:34 19:20 19:45 Başında kaskıyla motosikletin üzerindeki fotoğrafını koymuş profiline. Duvar resmi olarak da açlığa mahkum edildikleri için açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın gülen yüzleri duruyor. “Sıfatlardan hoşlanmayan, sıfatsız bir şekilde, gergedanlaşmadan insan kalmaya çalışan biri” diye tanımlıyor kendisini. Sırf bu bile onları korkutmaya yeter aslında. Ama bu kadarla kalsa iyi. Beklemedikleri bir şey oldu. Bu kadın kalktı erkek egemen siyasette “ben de varım” dedi. Seçime girdi ve kazandı. Günler öncesinden aramaya taramaya başladılar. Didik didik ettiler sosyal medya hesabını. Yetmedi kocasının paylaşımlarına baktılar. Seneler seneler öncesine gidip “suç” üretmek için çabaladılar. Bulamayınca kendileri ürettiler. Üstelik bunu yapanlara destek verenlerin arasında CHP’li olduğunu iddia edenler de yer aldı. CHP’li ya da basın özgürlüğünden yana görünen medya organlarının yaptığı çirkinliği saymıyorum bile. Kimden söz ettiğimi anlamışsınızdır. Günlerdir Türkiye’nin siyasi gündemine oturan CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu. Üzerinde kırmızı kazağıyla sakin ve soğukkanlı bir şekilde konuşuyordu dün il binasındaki devir teslim töreninde. Farklı bir siyasetçi portresi çiziyordu. Özlediğimiz, olması gereken bir portre. Küfretmeden, hakaret etmeden tane tane anlatıyordu. “Tek adam”lığın tüm kudretiyle partisinin grup toplantısında bağıra çağıra kendisini hedef gösteren Erdoğan’ın korkusunun nedenini gösteriyordu herkese. Kadınlar, bu kadını yedirmeyecek “Savaşa hayır” diyen, barış için mücadele eden bir kadın. Kadın hakları savunucusu, Haziran Hareketi’nde yer almış, Gezi’nin ruhunu yansıtan bir isim. Bu topraklarda öldürülen bütün çocukların günahsız olduğunu söyleme cesaretini gösteren, “çocuklar ölmesin” diyebilen bir siyasetçi. Kürt sorununun barışçıl çözümüne inanan, bunun için kim bir adım atarsa destek olacağını ifade eden bir il başkanı. Siyasette alışkın olmadığımız bir özelliğini daha gördük ki özür dilemeyi de bilen birisi. Evet, o bir kadın. Duyarlı, kararlı. Hak ve özgürlük mücadelesi yaparken, hastalarına bakarken, eşiyle de şakalaşan bir kadın. İşte bu kadının sadece kendisi değil eşi hatta çocuğu bile hedef gösterildi. Hem de bizzat AKP Genel Başkanı’nın söylemlerinin ardından. HDP’nin tutuklu Eş Genel Başkanı Demirtaş ile çekilmiş fotoğrafını suç unsuruymuş gibi sayfalarına taşıyan yandaşlara ve trollere kısa ve net bir yanıt verdi: “Halkın iradesiyle seçilmiş şu anda cezaevinde olan Selahattin Demirtaş’a selam söyleyelim. Halkın iradesiyle seçilmiş herkesle fotoğraf veririm. Bu konuda açıklama yapmam, gurur duyarım.” İşte bu kadının temsil ettiği şeyden çok korkuyorlar. O nedenle günlerdir hepsinin dilinde, köşesinde adı geçiyor Canan Kaftancıoğlu’nun. Herhalde hiçbir CHP il başkanı bu kadar çok yer almamıştır gazete sayfalarında, iktidar temsilcilerinin dilinde. Çünkü bu kadın onların korktuğu geleceği temsil ediyor. Hem de bunu ana muhalefet partisinin İstanbul gibi bir şehrinin il başkanı olarak hayata geçirmek için sahaya çıkıyor. Yoksa CHP’nin il başkanının kim olacağı Erdoğan’ı, AKP’yi ya da onların kalemşörlerini niye bu kadar ilgilendirsin. Muhalefet partisini dizayn etmeye soyunsunlar. Öyle görünüyor ki bu kez sert kayaya çarptılar; kadınlara. Barış, özgürlük, adalet, hukuk, eşitlik isteyen ve bunun için mücadele eden kadınlara... Dün CHP İl Başkanlığı’nda başka bir kadın kalabalığı vardı. Her alanda olduğu gibi siyasette de erkek egemenliğinin engeline takılan, onlardan daha fazla çalışmak zorunda kalan kadınlar sonunda bir zafer kutlaması yapıyordu. Canan Kaftancıoğlu, onlar için bu zaferin taçlanmış hali artık. Ve onu iktidara, onun yandaşlarına ya da kendisini solcu diye yutturmaya çalışan iktidar yalakalarına yedirmeye hiç niyetleri yok. Olmamalı da. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Şampiyon kardeşler Antalya’da fırın işçiliği ile ailesinin geçimini sağlayan eski tekvando sporcusu babasının yönlendirmesiyle başladığı kick boks ve muay thai sporunda Avrupa ve dünya şampiyonluğu kazanan Zeliha Doğan (20), 2 kardeşine de örnek oldu. Zeliha Doğan ile dünya şampiyonu Zehra (17) ve Türkiye birincisi Sevgi Doğan (16) kardeşlerin başarısı ailelerini gururlandırdı. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi Zeliha Doğan, “Babamın hayaliydi dövüş sporuyla ilgilenmem. Onun yönlendirmesiyle başarılar elde ettim. 2014 yılında kazandığım Avrupa şampiyonluğuyla milli takıma seçildim. 2016 yılında da kick boksta dünya şampiyonu olup, bayrağımızı dalgalandırdım. Geçen yıl büyüklerde ilk senemde dünya üçüncüsü oldum. Toplamda 11 Türkiye şampiyonluğum var. Ben gençlerde dünya şampiyonu oldum, büyüklerde de dünya şampiyonluğunu kazanmak istiyorum. Beni örnek alan kardeşlerim de spora yöneldi. Onların da önemli başarısı var. Kardeşlerimin başarısıyla gururlanıyorum” dedi. l DHA Yunus Nadi Ödülleri 73. yılına girdi. 2018 Yunus Nadi Ödülleri’nde iki ana başlıkta 4 ödül verilecek. Yunus Nadi Ödülleri Yarışması, 1946’da kuruldu; hem geçmişe hem geleceğe dönük olan anlamı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti’yle zamandaş ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını bu doğrultuda koydu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnız CHP’nin koyduğu bir şiir ödülü vardı. Aynı 73. YIL çok yararlı olduğu rahatlıkla söylenebi dönemde bütün lir. Zamanla ödüller dünyada sanat, bilim ve edebiyat YUNUS NADİ arasında ayrımlar ortaya çıkar; bir ödülleri ün yapmışlardı. ÖDÜLLERİ yarışma kurumsallaştıkça, amacı, İsveç’te Nobel, nitelikleri, karakteri ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, 2018 belirginleşir. Bu arada kimi holdinglerin Fransa’da Goncourt kendi amaçlarına ödüllerinin sonuç yönelik yarışmalar ları Türkiye’de de izleniyordu; ama düzenlemeleri ve ödüller dağıtmaları ülkemiz bu alanda da geç kalmıştı. da bu alanda kaçınılmaz çoğulculuğu Cumhuriyet gazetesi bu öncülüğü yansıtıyor. Kimi bankaların, şirketle üstlendi, yetmiş üç yıl önce düzenle rin, ticari tekellerin reklam amacıyla nen Yunus Nadi Armağanı’yla sanat düzenledikleri yarışmaların ödülleri, ve kültür yaşamımızda bir yarışma parasal açıdan ne kadar büyük olursa coşkusu oluşturdu. Daha sonraki yıl olsun; özü, maddi çerçevenin dışın larda Türkiye’de de yarışmaların ve daki anlamda odaklaşıyor. Ödüller, ödüllerin sayısı çoğaldı, yirmiyi aştı. Yunus Nadi Armağanı Yarışması Bugün belki ödül enflasyonundan adıyla aralıksız olarak yetmiş yılı aş söz açılabilir; eleştirel bir yaklaşımla kın bir sürede düzenli olarak gerçek sakıncaları gündeme getirilebilir, leştirildi, kültür ve sanat hayatımıza ama yine de kültür, bilim ve sanat amaçlanan katkıları yaptı ve etkile konularında yapılan yatırımların rini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bütün baltalanmalara ve olumsuz yatırımlara karşın sürekli gelişiyor ve yaygınlaşıyor. Fikir ve sanat özgürlükleri Türkiye’de tam değil; siyasal iktidarın baskıları hâlâ sürüyor ve çağdaş demokratik ortamdan henüz yoksun sayılıyoruz. Buna karşın fikir, sanat, bilim, kültürde çabalar sürüyor. Tarihsel gelişim sürecinde elbette ‘aydınlanma’nın önüne hiçbir güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uygarlığa giden yolun fikir, sanat, kültür, bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2018 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Bilimsel Araştırma Ana Dalı’nda sosyal bilimler ve araştırma dalında veriliyor. Adaylara başarılar diliyoruz. ÖYKÜ Ödüle 1 Şubat 2017 – 31 Ocak 2018 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitapla aday olunabilir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, iki yapıt arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Metin Celâl, Nursel Duruel, Seval Şahin. ROMAN Ödüle 1 Şubat 2017 – 31 Ocak 2018 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitapla aday olunabilir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Seçici Kurul, ödülü, iki yapıt arasında paylaştırabilir. Roman kategorisinde ön eleme yapılacaktır. Seçici Kurul: Yiğit Bener, Turhan Günay, Handan İnci, Güray Öz, Yüksel Pazarkaya. ŞİİR Ödüle 1 Şubat 2017 – 31 Ocak 2018 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitapla aday olunabilir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, iki yapıt arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Egemen Berköz, Muzaffer İlhan Erdost, Turgay Fişekçi, Doğan Hızlan. SOSYAL BİLİMLER ve ARAŞTIRMA Ödüle 1 Şubat 2017 – 31 Ocak 2018 tarihleri arasında basılmış, yayımlanmış bilimsel araştırmalarla sosyal bilimler araştırmaları katılabilir. Daha önce başvurmamış olmak kaydı ile eserlerin son basım yılı esas alınır. Yapıt sahipleri daha önce Yunus Nadi Ödülleri’nden ödül almamış, TC vatandaşları olmalıdır. Yapıtların da daha önce ödül almamış olması esastır. Tezler yapıt olarak kabul edilemez. Adaylar, Türkçe yapıtlar ya da Türkçe olmayanların tam çeviri metni ile başvuru yapabilirler. Adaylar yapıtlarını yedi adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul uygun gördüğü takdirde ödülü bölüştürebilir. Son gönderim tarihinden sonra tarafımıza ulaşan yapıtlar hiçbir koşulda yarışmaya dahil edilemez. Seçici Kurul: Erdal Atabek, Prof. Dr. Rona Aybay, Prof. Dr. Erinç Yeldan, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Prof. Dr. Ahmet Mumcu. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller, her dalda amatör profesyonel herkese açıktır. (Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar.) Adaylar gerçek ad, adres ve telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtları yarışma dışında tutmak zorundayız. Adayların yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin ve telefon numara larının da yer aldığı yaşamöyküleri ile birlikte 30 Nisan 2018 Pazartesi günü saat 17.00’ye kadar “Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul”, adresine iadeli taahhütlü olarak posta veya kargoyla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması şartı geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun (şiir, roman, öykü vb.) yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da ödüle aday olan yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödüller 28 Haziran 2018 Perşembe günü kazananlara sunulacaktır. Bilindiği gibi kurucumuz Yunus Nadi, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı olarak, Cumhuriyet’in ilanı kararını 29 Ekim 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden okuyarak ülkeye ve dünyaya ilan etmiştir. C MY B