28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 3 Eylül 2017 6 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 11 Eylül milat olsunCHP’Lİ YARKADAŞ’TAN TUTUKLU GAZETECİLERE BAYRAM ZİYARETİ CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş dün Silivri ve Bakırköy cezaevlerine giderek tutuklu gazetecilerle görüştü. Gazetecilerin morallerinin ve sağlıklarının iyi olduğunu belirten Yarkadaş “11 Eylül’deki duruşmada arkadaşımızın özgürlüğe kavuşması sağlanmalıdır. Umarım 11 Eylül’deki duruşma özgürlüğe açılan kapının müjdecisi olur. Umarım 11 Eylül’deki duruşma özgürlüklerin miladı haline gelir” dedi. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz yönetici, yazar, avukat, muhabir ve çalışanını da ziyaret eden Yarkadaş cezaevinden mesaj getirdi. Yarkadaş’ın cezaevinden getirdiği mesajlar şöyle: Kocaman bir aileyiz l Murat Sabuncu: Kendimi bildim bileli bayramın 2. günü tüm aile bir araya geliriz. Ne yazık ki 2 bayramdır bugünü ailemden uzak yaşıyorum ama tutuklandığımdan beri beni ve gazetecileri yalnız bırakmayan Türkiye’nin dört bir yanındaki halkımız, meslektaşlarımız ve CHP milletvekilleri kocaman bir aile olduğumuzu bize hatırlatarak bugünleri moralli geçirmemizi sağladılar. Özgür günlerde kimseyi ayırmadan ve ötekileştirmeden mutlulukla yaşayacağımız bayramların özlemiyle. Sadece gazetecilik l KADRİ GÜRSEL: 11 Eylül’deki duruşmamızdan ve mahkemenin yargılama sonunda vereceği karardan ne çıkarsa çıksın Türkiye adaletin hâkim olduğu ve tüm insanların birlikte yaşamayı sürdürebildiği bir ülkeye dönüşerek bu karanlık günleri geride bırakırsa hakkımızdaki nihai kararın beraat olacağından kesinlikle eminim. Çünkü biz sadece gazetecilik yaptık ama yaşadığımız bu Türkiye’de gazetecilik faaliyetlerimizden ötürü suçlandık. Yarkadaş Silivri ve Bakırköy cezaevlerindeki gazetecilerle görüştü. TEK KAYGILARI ÜLKELERİ Yarkadaş Türkiye’de tutuklu bulunan gazetecilerin davalarını öncelikle ele alma kararı alan AİHM’nin tutuklu gazetecilerin davalarına müdahil olmasını önemsediklerini ve yakından takip ettiklerini belirtti. Tutuklu bulunan gazetemiz yönetici, yazar, avukat ve muhabirinin 11 Eylül’deki duruşmaya moralli çıkacağını belirten Yarkadaş şöyle konuştu: “Arkadaşlarının özgürlüklerine kavuşmasına çok sevinmişler. 22 haftadır Adalet Nöbeti’ni sürdüren avukatlara ve yazarlara teşekkür ediyorlar. Cezaevinde yaklaşık 5 saat kaldım ve bu 5 saat içinde tutuklu gazeteci arkadaşlarımızın tek kaygılarının kişisel değil ülkeye dair olduğunu gördüm. Neredeyse 24 saatlerini ülkeyi düşünerek geçirdiklerini hissettim. Üstün bir yurtseverlik duygusuyla kuşanmış olan arkadaşlarımızın hak etmedikleri bir bedeli ödediklerini görmek canımızı acıtıyor. Artık çökmüş hiçbir ciddiyeti kalmamış içi boş bir iddianame ile gazeteci arkadaşlarımızın tutukluluğunun sürdürülmesi tedbir değil fiili cezalandırmadır. İktidar gazetecilere hem gazeteciliği hem de bayramı zehir ediyor. Bu anlayışı bir an önce terk etmeli ve 11 Eylül’deki duruşmada arkadaşımızın özgürlüğe kavuşması sağlanmalıdır. Umarım 11 Eylül duruşma özgürlüğe açılan kapının müjdecisi olur. Umarım 11 Eylül’deki duruşma özgürlüklerin miladı haline gelir.” l Emre İper: Biz güçlüyüz ve içeride de olsam hâlâ düşünüyoruz. Tam 100 gündür iddianame bekliyorlar Yarkadaş ayrıca Silivri Cezaevi’nde bulunan Sözcü muhabiri Gökmen Ulu ve Bakırköy Kadın Cezaevi’nde bulunan Sözcü Ggazetesi Sorumlu Müdürü Mediha Olgun ile de görüştü. Yarkadaş, “Gökmen ve Mediha hiçbir suçları olmadığı halde tam 100 gündür iddianameleri dahi hazırlanmadan cezaevinde tutuluyorlar. İddianame bir an önce hazırlanmalı ve arkadaşlarımızın özgürlüğe kavuşmasının yolu açılmalıdır, çünkü iddianame hazırlandığında 2 arkadaşımızın da hiçbir suçunun olmadığı, ortaya atılan iddiaların hiçbir karşılığının bulunmadığı görülecektir” dedi. l İSTANBUL /Cumhuriyet YÜCEL’İN EŞİNDEN MEKTUP ‘Sağırlık duvarlarını delmek için’ Türkiye’de 202 gündür tutuklu olan Die Welt gazetesinin Türkiye temsilcisi Deniz Yücel’in eşi Dilek Mayatürk Yücel, eşinin tutukluluğunun 200. günü nedeniyle açık mektup yazdı. Mayatürk, Almanya’da yayımlanan Die Welt gazetesinde önceki gün yayımlanan mektubunda, “Biraz vaktin var mı? Sana bir şey anlatacağım. Sağırlık duvarını delmek için attığım çığlık bu. Kulaklarını kapama. Duy beni...” diyor. Mayatürk, şunları kaydetti: “Bu yazıya her pazartesi sabah 06.30’da yoluna düştüğüm ve hayatımıza zorla giren yere giderken başlamıştım. Yani hapishaneye. O kadar isterdim ki, oraya bir kez ziyaretçi olarak gitmeyi tecrübe etmiş olmanı. Ama her kimsen, kalbin anlamsız nefretten taş kesmiş bile olsa; yine de sevdiğinin içeride ‘haksızca’ tutulmasını istemezdim. Sadece beni anlaman için bir kez tecrübe etmiş olmanı dilerdim. Fazlası değil. Çünkü o zaman anlardın haksızlık ne demek. O zaman anlardın, hayatta başka dert yokmuş gibi, hapishane yönetimiyle renkli bir nevresimi içeri verebilmek için mücadele etmek (ve sonunda verememek) ne demek. O zaman anlardın, adalet kişiden kişiye göre değişen keyfi bir uygulama olamaz.” Eşinin tecritte 200 günü geride bıraktığına dikkat çeken Mayatürk, “Politik oyunlarla, inatlaşmalarla, kâh Türkiye’deki referandumla, kâh Almanya’daki seçimle; bir insan hayatının ve özgürlüğünün birbirine karıştırılması, bahsi geçen tüm tarafları da artlarında sadece küllerini bırakacak bir yangına götürür, benim gözümde... 200 gün oldu, farkında mısınız?” l İSTANBUL / Cumhuriyet Dayanışma için KültürhaneİHRAÇ EDİLEN AKADEMİSYENLER, MERSİN’DE BİR ARAYA GELDİ ABİDİN YAĞMUR Barış İçin Akademisyenler Girişimi’nin Bu Suça Ortak Olmayacağız Bildirisi’ne imza attıkları için Mersin Üniversitesi’nden atılan 3 akademisyen, “Kültürhane” adında bir mekân açtı. Akademisyenler, toplumun her kesiminden insanın çay kahve içip kitap okuyabileceği, Dayanışma Akademisi dersleri, atölye çalışmaları, söyleşiler, imza günleri yapabileceği bir kamusal alan yaratmayı hedefliyor. “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine Mersin Üniversitesi’nden 21 öğretim üyesi imza atmıştı. O imzacıların tamamı Mersin Üniversitesi’nden atıldı. Prof. Dr. Ayşegül Yılgör, Doç. Dr. Ulaş Bayraktar ve Uzman Deniz Galip Altınay, Mersin’de kalmayı seçen akademisyenlerden oldu. Üç akademisyen, feminist aktivistlerden Nalan Turgutlu Bilgin’in de katılımıyla, uzun süredir kurguladıkları bir hayali gerçekleştirmek için işe koyuldu. Yenişehir ilçesinde uygun bir yer bulan ekip mayıs ayında çalışmalara başladı ve ortaya bir kitabevikafe çıktı. Mekânın kütüphanesi, görevlerinden atılan imzacı akademisyenlerin kendi kişisel kütüphanelerini bağışlamasıyla kuruldu. Şimdilerde kitapların tasnif çalışması yapılıyor. Kültürhane ayrıca Dayanışma Akademisi dersleri, atölye çalışmaları, söyleşiler, imza günleri, dinletiler gibi etkinlikler için de kullanılacak. İlk iş zeytin ağacı Kültürhane’nin hedefi şimdi kütüphaneyi güçlendirmek ve sadece Mersin’in değil, bütün Türkiye’nin hatta dünyanın entelektüellerinin ilgisini bu projeye çekmek. Bunun için bağış ve destek sitesi “indiegogo” üzerinden bir kampanya başlatıldı. Yayımlanan metinde “Eğer başarabilirsek bizi kamusal alanlardan kovanlara, halkla buluşabilmek için unvanlara ihtiyacımızın olmadığını kanıtlayacağız” deniliyor. Galip Deniz Altınay, “Bizim için önemli olan buranın kamusal bir mekân olması. Bunun için 4 kişi değiliz diyoruz, imece ile oluşturduk, aynı dayanışma ile devam ettirmek istiyoruz. Mekânı açarken, bir dikili ağacımız olsun istedik. Bunun için bahçemize bir zeytin diktik. Umuyoruz ki Kültürhane zeytin ağacı gibi kök salar, uzun ömürlü olur” dedi. l MERSİN Didim’de barış rüzgârı esiyor Aydın’ın Didim ilçesinde bu yıl 22.’si düzenlenen Barış Festivali’nde barış dileğiyle güvercinler uçuruldu, Barış heykeli açıldı. Didim Barış Festivali yürüyüşü, önceki gün akşam Altınkum Yalı Caddesi’ndeki Poseidon heykeli önünde başlayıp Aytepe’de sona erdi. Yürüyüşe CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, Yunanistan Leros Belediye Başkanı Kolias Michalies, davetliler ve vatandaşlar katıldı. Yürüyüşün ardından Aytepe’ye belediye tarafından yaptırılan barış heykelinin açılış törenine geçildi. Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay, “Bizler ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatlarıyız. Atatürk’ün dediği gibi Ege’yi bir ‘Barış gölü’ haline getirmek istiyoruz. Leros bizim kardeş kentimiz ve bu heykelin aynısı ekim ayında Leros’a koyulacak ve bu iki heykel birbirine bakarak bize barışı getirecek” dedi. Leros Belediye Başkanı Kolias ise ekim ayında Leros’ta açılacak heykelin açılışına tüm Didim halkını davet etti. Etkinlik, Volkan Konak konseriyle devam etti. l İHA MANŞ’I GEÇTİLER Denizde 460 kişiyle oluşturulan barış sembolüyle 2 yıl önce Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Mudanya Belediyesi, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yeni bir etkinliğe daha imza attı. Milli ve master yüzücüler Ayşin Oya Bekbay, Faruk İlgüy, Erman Ağırbaşlı ile Oğuz Çam, Dursun Saru’nun eğitmenliğinde, Manş Denizi’ni yüzerek geçti. Etkinliği 20 saat 55 dakikada tamamlayan yüzücüler, Türkiye rekorunu da kırarak İngiltere’den Fransa’ya yüzüp geri dönen ilk Türk takımı olmayı başardı. ANMA BÜNYAMİN GÜNDÜZALP Yüreğimizde sevgin... Ölümünün onuncu yılında özlemle anıyoruz. AİLESİ Dünya Düzdür Nihayet cesaretimizi toplayıp bir türlü itiraf edemediğimiz “hakikatı” söyleyiverdik: “Dünya düzdür”. Artık bundan sonrası çorap söküğü gibi gidecek, hakikatın ışığı dünyayı bir uçtan bir uca aydınlatacaktır. Bundan sonra kelamın padişahlığı sahte âlimlerin defterini dürecektir. Fazla laf fazladır; lakin bizi rahat bırakmazlar ki. İşte bak kâfir boş mu duruyor, gazetenin orta yerine sıfatımızı da basarak, fena da çıkmamışız hani, aklı sıra çoktan ispatlanmış teorimizi sarakaya alacak. Sanki bunca lafı boşa mı konuştuk, boşuna mı “havadan ağır olan düşer, hafif olan havalanır” dedik. İşte hepsi de havalandı. HHH Dünya düzdür ve bu Avrupa Konseyi Komiseri midir nedir, matbuatı şer ittifakı için kullanan gazeteci makulesini kurtarmak, hiçbir hükmü kabul görmeyen, yalnızca hazinemizi boşaltmaya çabalayan Avrupa mahkemesine destek çıkmak için, neyse cümlenin de ucu kaçtı, yazı mı yazacak imiş. O adı bir tuhaf herifi naşerif kalıbımı basarım mason locasındandır, ama bilsin ki dünya düzdür. Düz olmasa alttakiler sapır sapır düşmezler mi? Gravity diye bir şey uydurmuşlar, kim neyi çekiyor, film mi çekiyorsun hey gafil, ağırlığınca yapışırsın, yoksa rüzgâra kapıldın gitti. HHH Bu Avrupa Konseyi denilen, bir tarihte bizdeki kimi şaşkınların da imza attığı bir beyanname ile vücut bulmuş, yapışkan sakız misali bir türlü yakamızı bırakmayan teşkilatın meclisi de önümüze “takvim budur, burada yazılanları tez elden yerine getireceksin” dememiş miydi? Demiş idi; cevabını da almamış mı idi; devlet erkânı hep birlikte “bas git, müzakere açmazsan topla pılını pırtını” dememişler mi idi, yoksa karıştırdım mı, Avrupa Birliği mi idi o, aman neyse hepsi birdir, dön dolaş hakikatin şamarını yersin; dünya düzdür. HHH Dünya düzdür; lakin bu gazeteci tayfası laftan anlamaz, bildiğini okur, bu sebepten arada bir içeri alıp dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek, en yeni buluşlarla aklını başına devşirmesini sağlamak lazımdır. Şimdilerde Alman keferesinin Şansölyesine çok ümit bağladılar, solcu takımı bile hiç hazzetmese de gözünü cadalozdan ayıramıyor, neymiş, Alman vatandaşları tevkif ediliyormuş, edilir efendim, onların canı can da bizimkilerinki patlıcan mı. Herkes layığını bulur, çünkü efendim, dünya düzdür. HHH Amerika’nın Rusların San Francisko’daki konsolosluğunu kapatmasının, Rusların da bilcümle casusluk evrakını yakarak ortalığı dumana boğmasının konumuzla yakından alakası vardır. Çünkü dünya düzdür; bu hakikatı bilmeyen Trump denilen gizli Müslüman bir türlü etrafına söz geçirememekte, Pentagon’daki harp yanlısı generallerle baş edememekte, bizden ders almaya da yanaşmamaktadır. Halbuki dünya düzdür ve bizim sivil harp dairesi gibi bir dairesi olsa, hem sıcak harbi körükleyebilir hem de Rus takımı ile soğuk savaşın âlâsını icra edebilir, ama her şeyin başıdır, ilimden yüz çevirmeyecek, sahte mason ilmini bir yana bırakacak, hakikati kabul edeceksiniz: Dünya düzdür. HHH Dünya düzdür, bunda anlaşılmayacak ne var? Baktım, Twitter denilen dedikodu sayfalarında benim izahatım ile akılları sıra dalga geçiyorlar; bre gafiller, gözünüz körse ben ne yapayım, ay mehtabının tabak gibi dümdüz olduğunu da mı görmezsiniz? Ama işte hakikatin ışığı yayıldıkça yayılıyor, mekteplerimiz tüm memleketi sardı, hocalarımız şeriatın bilcümle kelamını anlatmakta ve elbet bilirsiniz ki bu kelamın en mühim dersidir; sonunda şu yuvarlak, söbü kafanıza girecek ki inkâr faydasız, çünkü dünya düzdür… C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear