28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 1 Eylül 2017 haber 8 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK BARIŞ İSTİYORUZ 306 gündür özgürlüğünden yoksun... RACİ BİLİCİ’DEN AÇIKLAMA İHD’den bütün kesimlere çağrı: Silahlar sussun İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, “Demokratik yol ve yöntemlerle, barışçıl yöntemlerle ülkede barışı tahkim etmeliyiz. 1 Eylül münasebetiyle siyasal iktidara, taraflara çağrımız şudur. Silahların susması, eylemlerin son bulması, ateşkesin ilanı ve sorunların demokratik yöntemlerle çözümüne çaba gösterilsin” diye konuştu. Çözüm sürecinin sona ermesinin ardından hak ihlallerinde yaşanan artışa dikkat çeken İHD Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, “Çözüm sürecinin bitmesi ve eylemsizlik kararının askıya alınmasıyla, akabinde de çatışmaların başlamasıyla eski yöntemler devreye girdi. Rakamlara yansıyan korkuç tablo da ortaya çıktı. En başta yaşam hakkı ihlali inanılmaz düzeyde seyrediyor. Binlerce gözaltı var. İşkence iddiaları vahim boyutta, operasyon bölgelerinde yaşam alanları yakılıyor. Ekonomik ve sosyal haklara yönelik ihlaller had safhada. Bütün bunlar başta Kürt sorunu olmak üzere sorunların çözümsüzlüğünden kaynaklanıyor” dedi. Barışı tahkim etmeliyiz Bu tablo içinde 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne geldiklerini vurgulayan Bilici, “Bu konuda hep aynı şeyi tekrar ediyoruz. Bu ülkenin bütün sorunlarını ancak böyle çözebiliriz. Eski yöntemlerin sonuç vermediğini, ret ve inkârın beraberinde imha getirdiğini ve sonuç vermediğini gördük. Dolayısıyla 1 Eylül münasebetiyle siyasal iktidara, taraflara çağrımız şudur. Silahların susması, eylemlerin son bulması, ateşkesin ilanı ve sorunların demokratik yöntemlerle çözümüne çaba gösterilsin. Başta düşüncesinden dolayı içeride olan siyasetçiler ve akademisyenler ile gazeteciler olmak üzere tüm siyasi mahpusların tahliye edilmesini, özgürlüklerine kavuşmasını arzuluyorum. Ayrıca 1 Eylül’ün demokratik bir zeminde, demokratik bir anayasa hazırlamaya vesile olmasını diliyorum” dedi. l MAHMUT ORAL / DİYARBAKIR AKTİVİST YAYLALI Cezaevinde barış için yürüyecek Roboski’de 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülmesinin ardından buraya yerleşen ve 22 Nisan’da tutuklanan barış aktivisti Yannis Vasilis Yaylalı, 1 Eylül Barış Günü nedeniyle cezaevinde yürüyüş eylemi başlatıyor. Cezaevinden gönderdiği mektupta “Barış için, Roboski’ye adalet için hukuksuz tutuklamalara karşı hapishanede yürüyorum” diyen Yaylalı, bir barış aktivistinin, nerede olursa olsun aktivist olduğunu belirterek “Antimilitarist bir duruşa sahip olan bir barış aktivisti olarak, içerde olduğum süreçte de yanlış gördüğüm şeylere karşı ‘pasifist’ yöntemler ile sesimi yükseltmeye devam edeceğim” dedi. Roboski’ye yerleştiğinden bu yana her 1 Eylül’de barış için yürüdüklerini hatırlatan Yaylalı, “1 Eylül’ü içerde, hapishanede karşılayacak olsam da bu geleneği bozmayacak. 1 Eylül Dünya Barış günü ile 7 Eylül tarihleri arasında öğlenden önce 3 saat ve öğlenden sonra 3 saat olmak üzere, günde 6 saat, bir haftada 42 saat yürüyeceğim” ifadelerine yer verdi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet Gezi Direnişi’nde, Suruç, Ankara Garı ve Beşiktaş katliamlarında, Roboski’de ve bölgedeki çatışmalı ortamda yakınlarını kaybeden ailelerin 1 Eylül Dünya Barış Günü’nden beklentisi ortak BARIŞA ÇOK İHTİYAÇ VAR ÇOCUKLARIMIZA SARILABİLELİM OMUZ OMUZA YÜRÜYELİM Gezi Direnişi’nde öldürülen Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan: Ülkemizin gerçekten barışa çok ihtiyacı var, biz aile olarak her yerde bunu savunuyoruz. Barışın, kardeşliğin, demokrasinin mümkün kılındığı bir ülke istiyoruz. Dramatik olayların yaşanmaya devam ettiği ve tek bir kişinin hüküm sürdüğü ülkemizde, huzursuzluğa gücümüz kalmadı. Kurban Bayramı’nın da herkese huzur getirmesini diliyorum. Gezi Direnişi’nde öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz: Bayramı bizim gibi acıyla geçirmeyecek bir Türkiye istiyoruz. Şimdi evde kurban kesiliyor. Ali, ‘Kurbanda çocuklara et dağıtın’ derdi. Ondan sonra ete hiç dokunamadım. Annelerin çocuklarına sarılabildiği, onları öpüp kokladığı, onlarla bir arada olabildiği günler diliyorum. Bizim için bayramların anlamı kalmadı, ama diğer anneler ağlamasın artık. Gezi Direnişi’nde öldürülen Abdullah Cömet’in annesi Hatice Cömert: Abdocan barış, özgürlük, kardeşlik için, halk için yürüdü. Benim acım 4 yıldır sürüyor. Ölene kadar bu acıyla yaşacağım. Evlat acısı en büyük acı. Bu acıyı, hiçbir ana yaşamasın. Bu yüzden barış istiyorum. Birlikte omuz omuza yürüyelim, barışalım. Çok istedim yürümeyi; adalet gelene kadar, adaleti bulana kadar yürümeyi çok istedim. Kan gölünde karanfil yetişmez Bütün çocuklar barış içinde büyüsün diye tüm çabamız 10 Aralık Beşiktaş katliamında yaşamını yitiren Berkay Akbaş’ın babası Salim Akbaş: Oğlumu, 10 Aralık’ta bizden aldılar. Dünya İnsan Hakları Günü’ydü. Sorumlular, bugüne kadar terörü bitirmek için hiçbir şey yapmadılar. Terörden beslenenlerin, tek varlıkları terör ve kan olanların barış getirebileceklerine inancım yok. Söylenen sözlerin de, alana bırakılan karafillerin de anlamlı olmadığını o gün söylemiştim. Olay yerine karanfil bırakmakla terör çözülmez. Kan gölünde karanfil yetişmez, hiçbir çiçek büyümez,Umarım bir gün bu ülkeye barış gelir. Bu, barış şu anki anlayışla gelmez. 40 yıldır terör birçok insanın annesini, babasını, evladını aldı. Biz de bunlardan biri olduk. Acıyı sadece biz yaşıyoruz. Yanımızda saf tutan, o gün barış mesajları veren kimse yanımızda değil. Türkülerle halay çekme umudunu yitirmeyin 10 Ekim Ankara katlimanında yaşamını yitiren Şebnem Yurtman’ın ablası Serap Yurtman: 10 Ekim Barış Mitinginde kardeşimi kaybedeli 2 yıl olacak. Gerçekten çok zor, bitmeyecek bir acı. Bizler 10 Ekim aileleri olarak o alanda hayatını kaybeden kardeşlerimiz, çocuklarımız, yoldaşlarımız için barış mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Birlikte mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok çünkü faşizm gitgide azgınlaşıyor. Barış bildirisi imzacısı hocalarımız ihraç ediliyor, barış isteyen seçilmişler hapse atılıyor. Barış isteyenler katledilmeye devam ediliyor. Bizim barış istemekten ve bunun için mücadele etmekten, yoldaşlarımıza verdiğimiz sözü tutmaktan başka seçeneğimiz yok. Derin Mavi, Gökmen ve bütün çocuklar barışın hâkim olduğu topraklarda büyüsün diye tüm çabamız. 2526 Eylül’de Ankara’da mahkememiz var. Aynı katliamlar yaşanmasın diye herkesi destek olmaya çağırıyoruz. Barışın gerçek anlamda hüküm sürdüğü dünya 10 Ekim Ankara katliamında yaşamını yitiren Ali Deniz Uzatmaz’ın babası Ogün Uzatmaz: Bu ülkede barış isteyenlerin so Suruç katliamında annesi Ferdane ve kardeşi Nartan’ı kaybeden Sinem Kılıç: Biz hep barış istedik. Yaralandık. ‘Barış’ yazan pankartlarla insanlar taşıdık. Bugün Nuriye ve Semih’in eri nu ya ölüm ya da cezaevi oluyor. Katliamın yen bedenlerinde, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm annemizin di üzerinden 2 sene geçti. Biz bu 2 sene içinde rengenliğinde, her gün bedel ödeyen Veli Saçılık’ın ka yaşadık mı, yaşamadık mı bilemiyorum? Ali rarlılığında, 9 yaşındaki en küçük barış güvercini Deniz, bu coğrafyada en zor şey olan ‘barış’ı Veysel’in gülen gözlerinde barışı görüyoruz. 1 Eylül, istediğinde henüz 19 yaşındaydı. Barış için ca Ankara gibi, Suruç, Roboski, Diyarbakır gibi sıcak nını verecek kadar onurlu olan çocuğum, bu ül ve inatçı. Sadece isim olarak değil, gerçek anlam kede herkesin özlemini çektiği bir değerin peşinden da barışın hüküm sürdüğü bir dünya da yaşamak gitti. Ali Deniz’in devrettiği bayrağı şimdi biz taşıyoruz. umudunu taşıyoruz. Barış’ın geldiği gün gökyü Bedel ne kadar ağır olursa olsun, acılarımızın üzerinden zünden uçurtmalarla oyuncaklar dağıtacağız. de yükselse barışı mutlaka tesis edeceğiz. Ankara’da hayatını kaybeden tüm barış ve demokrasi sevdalılarını bir kez daha saygıyla anıyorum, yakınlarına sabır diliyorum. Tek yol onurlu bir barış Barış türküleri ile halay çekme umudunu kimse yitirmesin. Roboskili aileler adına Veli Encü: Bu ül Barıştan başka keye gerçek barışı getirmek istiyorsanız Roboski’den başlayın diye talepte bulunduk. Ama bu çağrılarımıza 2 bin 71 gün tutunacak dalımız yok dür kulak tıkıyorlar. Çocuklarımızı katledenleri koruyup barıştan yana değil savaştan yana oldular. Bu ülkenin her 10 Ekim Ankara katliamında kızı Başak Sidar ve kızkardeşi Nilgün Çevik’i kaybeden İzzettin Çevik: Bizim başka bir tutunacak dalımız yok. Her hal ve şartta barışı savunmak zorundayız. Barışı savunmak, silahlara, eylemlere karşı olmak zorundayız. Gençlerin ölümüne karşı olmak zorundayız. Başka çaremiz yok. Hiçbir dönemde bu dönemdeki gibi birşey yok. Şu anda biz aklımızın, irademizin aldığı, algıladığı son 30 yerinde yaşanan acıları, ölümleri durdurmanın tek yolunun onurlu bir barış ve çözüm olduğuna herkesin amasız, fakatsız inanması gerekir. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde biz Roboskili aileleri olarak onurlu bir barıştan yana olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Her şeye rağmen umut 40 yılın en kötü günlerini yaşıyoruz. Başka bir şey dersek iyi yinetli bir şey olur ama iyi niyetlik bir şey yok. Peki düzelir mi, eğer düzelmez dersek kendi varlık nedenimizi yok ederiz. Dileriz ki 1 Eylül ile birlik Silopi’de evinin önünde öldürülen Taybet İnan’ın oğlu Mehmet İnan: Şu anda adam tek başına ‘İktidar benim, ben ne dersem o te birilerine vahiy mi iner, bu nasıl olur bilmiyorum olur diyor. Ben okumamış biriyim ben de bu ama birileri bu ülkenin daha kötü olma noktasını en nu biliyorsam herkes de biliyordur. Gerçek ga geller. Biz de halk olarak engellemek için elimizden ge zeteciler işini yapmak isterse onların da yapmaları leni yaparız. Bizim doğrularımız olmalı. Adalet de bu na olanak verilmiyor. Bu ülkede bu iktidar olduğu sü dur. Bizim düşünsel olarak ödün verme şansımız yok. rece benim barıştan bir umudum hiç yoktur. Birinin Barıştan başka bir duygumuz da yok. içi yandığında benim de içim yanıyor. Çektiğimiz acı yı biz biliriz ama her şeye rağmen umutlu olmalıyız. Katkıda bulunanlar: MAHMUT ORAL/ LEVENT GENCELLİ/ SELİN GÖRGÜNER / DİLEK ŞEN Türkiye bu ortamı daha fazla sürdüremez Yılın ilk 8 ayına ilişkin hak ihlallerini açıklayan Tanrıkulu, OHAL’in acil olarak kaldırılması gerektiğini söyledi MAHMUT ORAL CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 1 Eylül Dünya Barış Günü öncesi bu yılın ilk 8 ayına ilişkin hak ihlalleri raporunu açıkladı. Tanrıkulu, “Türkiye ağır insan hakları ortamını daha fazla sürdüremez” dedi. CHP Diyarbakın İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen Tanrıkulu, “Cumhuriyet tarihinin en ağır insan hakları ihlalleri ve hukuksuzluklar içerisinden geçiyoruz. Son çıkarılan KHK ile TBMM’ye dair değişikler anayasal değildir. Meclis’in bypaas edildiği bir süreçten geçiyoruz. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, bütün parlamentoya nasıl kayyım olarak atandığı ortada ve tek yetkili hale getirildi” dedi. Artık acil olarak OHAL’in kaldırılması gerektiğini vurgulayan Tanrıku lu, “Türkiye ağır insan hakları ortamını daha fazla sürdüremez. Kendi iç barışımızı sağlayacak adımlar atmamız gerekiyor. Her ölüm bizi barıştan uzaklaştırır. 15 yılda Türkiye’nin geldiği nokta, yoğun adaletsizliği, birkaç ilden çıkarıp Türkiye’ye yaydılar. Umarım Dünya Barış Günü, haksızlıkların giderilmesine vesile olur” diye konuştu. AKP hükümetini iki metaforla tarif eden Tanrıkulu, “Bunlardan birincisi dozer, diğeri TOMA. Dozer ile yıkıyorlar, TOMA ile susturmaya çalışıyorlar. Sur en bariz örneği. Göz göre göre tarihi dozerlerle yok etmeye çalışıyorlar. Bu hükümete dozer ve TOMA hükümeti diyebiliriz” dedi. Tanrıkulu 2017 yılının ilk 8 ayına ilişkin hak ihallerini şöyle sıraladı: l 1119’u iş cinayeti olmak üzere 1924 kişinin hayatını kaybetti. l Yılın ilk sekiz ayında en az 404 ki şi yaşamını yitirdi. (118 asker, 5 polis, 11 korucu ve 1 sivil şehit oldu 269 yasadışı örgüt üyesi öldürüldü ) l Yasadışı örgütlerin saldırıları sonucu 1’i çocuk, 74 kişi hayatını kaybetti. l Son 8 aylık süreçte cezaevlerinde 8 mahkum hayatını kaybetmiş, en az 367 mahkum işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, 605 mahkum bulundukları cezaevlerinden bir başka cezaevine zorla sevk edilmiş, 35 mahkumun da sağlık hakkı ihlal edilmiştir. l İşkence ve kötü muamele gözaltı yerlerinden sokağa taşmıştır. Son 8 ayda en az 480 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalırken gözaltında bir yurttaş yaşamını yitirmiştir. l Türkiye’nin hafızasında 1990’larla kazınmış olan zorla kaybetmeler tekrar gündeme gelmiştir. Son 8 aylık zaman aralığında 14 kişi zorla kaybedilmiş ve ya kaybedilmek istenmiştir. l İfade özgürlüğü ise uzun bir sü redir Türkiye’nin en fazla ihlal edilen temel haklarından biridir. Dünyada en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülke sıralamasında Türkiye yine başı çekmiştir. Halihazırda 152 gazeteci tutuklu olduğu halde iktidar bu sayıyı 2 olarak vermektedir. Bir tarih yok oluyor Sur’da ziyarette bulunan Tanrıkulu, ‘Burası tüm dünyanın ortak tarihi mirasıdır. 2015 Ağustosu’ndan bu yana maalesef, bütün Sur yıkıldı. Hâlâ bazı yerlere giremiyoruz, bu bölgede çatışma yaşanmadı ama buna rağmen savaştan çıkmış bir görüntü var. Burada bir tarihi yok ediyorlar. AKP’ye sesleniyorum, bu yıkıp, yakma politikanızdan vazgeçin” dedi. l DİYARBAKIR C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear