26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 1 Eylül 2017 2 dizi EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET Ömür boyu diyet Kalp ve damar hastaları, özel diyet yapmayı hayat felsefesi haline getirmeli. Sofralarından zeytinyağını eksik etmemeli, tuzu kaldırmalı Sağlıklı ve dengeli beslenmek hayatımızın olmazsa olmazları arasında. Ancak bir grup hasta var ki önemi büyük olan bu grup hastalar, özel beslenme programlarına yani diyetlerine uymadıkları takdirde ciddi sağlık onlar için beslenme daha da önem taşıyor. sorunları ile karşı karşıya kalabilirler. Haşimato, çölyak, kanser, kalp ve damar, Peki, bu hastalar sofralarından neleri uzak şeker, tansiyon bu hastalıkların yalnızca tutmalı, nasıl beslenmeli, nelere dikkat Sadece zayıflamak ve formda kalmak isteyenlerin diyet yaptığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bir grup var ki hastalıkları nedeniyle ‘özel diyet’ yapmak zorunda, hatta bir ömür boyu... Tıpkı haşimato, çölyak, kalp ve damar, kanser, şeker, tansiyon hastaları gibi... Bu gruptaki hastalar, özel beslenme programları dahilinde yaşamlarını daha kaliteli sürdürüyor. Uzmanlarla, bu hastalıkları, özel diyetleri, beslenmenin önemini, tedavi sırasında dikkat edilmesi gerekenleri konuştuk. Yazı dizimizin ilk gününde kalp ve damar hastalıklarında beslenmeyi ele aldık. Kalp ve damar hastalıkları, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en sık karşılaşılan ölüm nedenleri arasında. Korunmada ve tedavide, beslenmenin önemi büyük. Hekimler, doğru beslenme alışkanlıkları kazanıldığı takdirde, koroner kalp hastalıklarına karşı korunmanın da kolay hale geleceğini söylüyorlar. birkaçı. Tedavilerinde beslenmenin etmeli? İşte bu soruların yanıtları... ‘Hazır gıdadan kaçının’ Bayındır İçerenköy Hastane si Kardiyoloji Bölüm Başka nı Prof. Dr. Timur Timurkay nak, “Akdeniz mutfağı kalp sağlığı için koruyucu. Son yapılan çalışmalarda sızma zeytinyağı, ceviz, fındık ve badem tü ketimine de dikkat çekiyor. Bu nedenle uzun yıllar sağlıklı ve zinde kal mak, kalp hastalığın dan korunmak için sadece ve sadece zey tinyağı tüketmek ye terli” diyor. Timur Timurkaynak Timurkaynak, tuz ve hazır gıda tüketiminden kaçınılması gerektiğinin de altını çiziyor. Kilonun ko runmasının önemli olduğunu söyleyen Ti murkaynak şunları aktarıyor: “Kilo önce likle insulin direnci, sonrasında diyabet, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliğine yol açar. Tüm bu hastalıklar da kalp has talığını tetikleyen en önemli riskler.” Kalp dostu besinler beslenKmalpendizodsetusbıkelıskilnaleyreer verin 4 Balık (özellikle uskumru, somon) 4 Sebze 4 Çiğ ceviz, fındık, badem 4 Keten tohumu 4 Fitosterol ve stanoller ile güçlendirilmiş besinler 4 Yulaf kepeği 4 Tam tahıllar, bulgur, kepekli makarna  4 Avokado 4 Elma 4 Üzüm ve üzüm suyu 4 Nar 4 Domates 4 Karpuz. Kuyruk yağı ve margarin asla Diyetisyen Esra Örün İncekara ise kalp ve damar hastalıklarına karşı şu önerilerde bulunuyor: l Yağ tüketiminizi sınırlayın Yiyeceklerle aldığımız günlük enerjinin yağlardan gelen kısmı yüzde 30’u geçmemeli. Her an bu hesaplama yapılamayacağı için daha pratik çözümlerle yağ tüketiminizi sınırlayabilirsiniz. Mutfağınızı ve kullandığınız yağları tanıyın. İşe katı yağları mutfağınızdan çıkartarak başlayın (margarin, kuyruk yağı, iç yağı vb.). Bunların yerine, öncelikle zeytinyağı tercih edilmeli. Kalp hastalıklarını önleyen bilimsel olarak kanıtlanmış tek yağ erken hasat sızması zeytinyağı, beraberinde düzenli olarak çiğ fındık, ceviz ve badem tüketilmeli. Zeytinyağı tüketilemiyorsa diğer sıvı yağlar tercih edilebilir (fındık, ayçiçeği yağı ve mısırözü yağı). Kızartma ve kavurmadan uzak durun l Pişirme yöntemi önemli İkinci önemli adım ise pişirme yöntemlerini gözden geçirmeniz. Kızartma ve kavurmalardan uzak durmalı; daha çok haşlama, kendi suyunda pişirme, ızgara ya da fırında pişirme yöntemlerini tercih edin. Eti tamamen beslenmeden çıkarmayın l Kolesterol hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunur ancak bu gruptaki besinlerin tamamen beslenmeden çıkarılması bizi daha farklı hastalıklarla karşı karşıya getirir. Bu nedenle, hayvansal kaynaklı süt, peynir, yoğurt, et gibi ürünlerin yağsız ya da az yağlı olarak tüketilmesi uygundur. Et seçiminde yağsız dana eti ya da derisi alınmış kanatlı hayvan etleri tercih edilmeli. Omega3 içeren balıkları tercih edin l Kırmızı ve beyaz et tüketiminde tercihlerinizi doğru belirleyin. Kalp rahatsızlığına sahip bireylerde, kırmızı etin yanı sıra beyaz ete (tavuk, hindi, balık) ağırlık verilmeli. Haftada 23 gün omega 3 içeriği yüksek balıklar yenmeli. Transyağ asitlerinden uzak durun l Transyağ asitleri damarlarınız için çok tehlikeli. Özellikle, margarinlerle hazırlanan işlenmiş yağlıunlu ürünlerin (kurabiyeler, bisküvi, gofret ve cipsler) birer transyağ asidi deposu olabileceklerini unutmayın. l Posalı gıdalar Posa, kolesterolü düşürücü etkiye sahiptir. Diyetimizle aldığımız posa miktarını artıran pratik çözümlerle, kalp sağlığımızı koruyabiliriz. Fazla kilolarınızdan kurtulun l Vücudumuzdaki aşırı yağlanma, hem kan yağlarımızın hem de kan şekerinin yükselmesine ve diyabet gelişimine neden olur. Diyabet, kalp hastalığı demektir. Bu nedenle kilo problemimiz varsa öncelikle ideal ağırlığımıza ulaşmalıyız. l En az 5 porsiyon Meyve ve sebzeler özellikle potasyum açısından çok zengin olduğu için yüksek kan basıncını dengelemeye yardımcıdır. Rafine ürünler yerine tam tahılları ve ürünlerini tercih edin. Haftada en az iki kez kurubaklagil tüketin. Adalet ve demokrasi için ittifak mı? Türkiye yeniden büyük bir tehlikenin eşiğinde: AKP/Erdoğan iktidarı, insanlık tarihinin teknolojik, siyasal ve toplumsal evrimini, Türkiye’de geri çevirmeye, geri çeviremezse de en azından durdurmaya çalışıyor: Ülkeyi neredeyse ulaşmış olduğu Kentsel/Endüstriyel Demokratik aşamadan geri döndürmek, “Dinsel/ Feodal Diktatörlük” yapısını yeniden egemen kılmak istiyor... Türkiye Cumhuriyet’inin “Parlamenter Demokratik Rejim”ini bir “Tek Adam Diktatörlüğü”ne dönüştürmeyi amaçlıyor! Bu çabalar hem insanlık tarihine, hem de toplumsal değişmenin dinamiğine ters oldukları için başarısızlığa mahkum. Ne yazık ki, belli toplumlarda ve belli zaman dilimlerinde, demagoji, baskı ve korku ile, geçici bir süre için de olsa, kimi zaman başarıya ulaşmış sanılabiliyor... Ama insanlığa, tarihe, bilime, karşı oldukları için sonları daima hüsranla bitiyor: Kimi zaman bütün dünyayı kana bulayarak... Kimi zaman tüm bir halkı bir süre zulme mahkum ederek... Ama toplumu geri götürmek isteyen egemenler için mutlaka ve daima hüsranla! HHH Buna karşılık tarihin ve bilimin insanlığı getirdiği aşamada direnen, bu aşamanın sağladığı Demokratik Rejimi, bu rejimin altında yatan Temel Hak ve Özgürlükleri, bu özgürlüklerin güvencesi olan Bağımsız Yargıyı ve Evrensel Hukuku, Adaleti, Türkiye’de de korumak isteyenler de var. Üstelik bunlar, insanlık tarihinin doğru çizgisinde durdukları için hem haklılar, hem de güçlüler... Dolayısıyla mutlaka kazanacaklar. HHH “Özgürlükçü ve Demokrat kesimler”, tanım gereği, bir araya pek kolay gelemiyorlar: Çünkü her biri kendi farklı ve özgün kimliğine çok düşkün. Din/Tarım toplumlarının Feodal değerlerinin empoze ettiği “Reise bağımlılık” ve “Sürü psikolojisi” bu kesimlerde pek görülmüyor! Bu nedenle “Reis” çevresinde “Sürü psikolojisi” ile bütünleşenler, tarih ve toplum önünde haksız da olsalar, nitelik ve nicelik olarak “Demokrat ve Özgürlükçü kesimlerden” daha güçsüz de olsalar, zaman zaman, geçici zaferler kazanmış gibi görünebiliyorlar... Bu geçici “Zafer yanılsamasının” bedelini ise genellikle başta kendileri olmak üzere, tüm toplum, kimi zaman da tüm insanlık ödüyor. HHH “Demokrat ve Özgürlükçü kesimler” ancak çok büyük bir tehlike karşısında bir ittifak aramaya, (o da belki) yönelebilirler: Bugün hem bireysel güvenliklerimizi ve özgürlüklerimizi hem de Demokratik Rejimi tehdit eden “Adaletsizlik” duygusu böyle bir tehlikeyi işaret ediyor. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün ve onun devamı olan Adalet Kurultayı’nın, böyle bir “Özgürlükçü ve Demokrat kesimlerin ittifakını” oluşturma şansı, az da olsa var gibi görünüyor. DİREN ÖZGÜRLÜK... DİREN DEMOKRASİ... DİREN ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ İTTİFAKI! Aktif olun l Hareketsiz bir yaşam şekli obezite için en önemli sebepler arasında görülmesinin yanı sıra, kalp hastalıkları için de risk faktörüdür. Oysa ki, aktif bir yaşam kan kolesterol ve trigliserid seviyelerini normalde tutar ve HDL kolesterol seviyesini artırır. Fiziksel aktivite aynı zamanda stresi kontrol etmeye ve kan basıncını düşürmeye yardımcıdır. HaYşairmısnaa:tvoayşla C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear