26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 9 Temmuz 2017 4 Değişim Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü bana 20. yüzyılın büyük heykelcisi Giacometti’nin “Yürüyen Adam” yapıtını hatırlattı. Bütün yapıtlarındaki ipince insanların her birinde evrenseli yakalayıp, yansıtmayı amaçlayan Giacometti’nin Yürüyen Adamı tek başına yürümektedir. Kemal Kılıçdaroğlu ise, peşine taktığı binler, yüz binlerle birlikte yürüyor. Zaten onun yürüyüşünü anlamlı ve önemli kılan da bu yanı. Bir adam adaletin peşinden yürüyor, binlerin katılımıyla her geçen gün daha kalabalıklaşan, bugün Maltepe’deki mitingde 1.5 milyona ulaşacağı söylenen yürüyüşün amacı, koşulları değiştirmek, adaleti getirmek. Kemal Bey de onunla birlikte yürüyen kitleler de bir şeyleri değiştirmeye uğraşırken aynı zamanda değişiyorlar da... Kemal Bey yürüyor ve tıpkı beraberindeki kalabalık gibi, yürüdükçe büyüyor. Yürüyüş değişimi getiriyor. Artık ne Kemal Bey, Ankara’dan İstanbul’a doğru ilk adımı atan Kemal Bey’dir ne de çevresindekiler... HHH Bugün bu uzun yürüyüş, Maltepe’de sonlanıyor. Ama Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi, bu bir son değil, bir başlangıçtır. Adalet ancak demokrasinin tüm kurum ve kuralları işlerlik kazandığında gerçekleşeceğine göre daha yapacak çok şey var demektir. Ve bu mücadelede koşulları değiştirmek, ancak değişmekle mümkün olacaktır. Değişimin kişisel çerçevede olmayıp, kitleleri kapsaması başarının önkoşuludur. Kemal Bey ile birlikte partisinin de değişmesi şart. Bu da yeterli değil, Türkiye’de demokrasi yanında saf tutabilecek olan tüm kuruluşların, demokrasi mücadelesinin gerekli kıldığı değişime uğramaları zorunlu. Konumu CHP’ye bu alanda anahtar bir işlev yüklüyor. Bu mücadele, demokratik koşullar içinde yürütülmüyor, yürütülmeyecek de... Devletin üç erki, buna, küçük bir bölümü dışında, iktidarın borazanı olmuş, gerçekle bağdaşmayan algı yaratmayı gaye edinmiş medyayı da katarsanız, dört erki de demokrasi ve adalet isteyenlerin karşısında mevzilenmiştir. Bunlarla mücadele, halk ile yan yana, onun içinde filizlenerek, onunla birlikte yürüyerek başarılabilir ancak. İktidar, adalet arayışçılarını bu yola iterek, bu adımın atılmasına vesile olmuştur. Yürüyüş yılgınlık ve korku perdelerini de yırtmıştır. Bunun da karşı tepki olarak baskıyı arttırması beklenebilir. Ama daha nereye kadar?.. İç ve dış koşullar baskının sınırına geleceğimiz günleri çabuklaştırıyor. HHH Bu demokrasi mücadelesinin başarılı sonuca ulaşması ve Kemal Bey’in partisinin de kendine düşen rolü layıkıyla becerebilmesi bazı değişimleri zorunlu kılıyor. Değişimin liderlerle sınırlı kalması yetmez. CHP’nin sorunu lider sorunu değil, model sorunuydu, modelin de değişmesi gerek. CHP kafası karışık bir partiydi. Şimdi liderin kafasının berraklaştığı görülüyor, örgütün de kafa karışıklığından tümüyle kurtulması zorunlu. Artık CHP’nin kendini ne olmadığını anlatarak değil, ne olduğunu netleştirerek tanımlaması gerekiyor. Artık CHP reaktif (olduktan sonra tepki gösteren) konumdan çıkıp proaktif (ön alan) konuma geçmek zorundadır. Bunun sonucu olarak da başkalarının belirlediği gündemin peşinde koşmak yerine, gündemi kendi belirlemelidir. Aynı şekilde demokrasi mücadelesinin her evresinde, mücadelenin alanı ve yöntemini karşı tarafın değil, kendisinin belirlemesi zorunludur. Türkiye’de demokrasinin gizil gücü gençliktir. CHP’nin bu kesimi kucaklayacak yapıya ulaşması zorunludur. Demokrasi mücadelesinde bir tek partinin tek başına sonuç alması imkânsız. Demokratik güçlerle işbirliğini yaşama geçirecek uzlaşma kültürünün ve pratiğinin geliştirilmesi elzem. Kemal Kılıçdaroğlu yürüyor, bugün Maltepe’de mitingle noktalanan yürüyüş son değil bir ilk. Lider yürürken değişiyor, yürürken bir şeyleri değiştirmesi için zaten değişmesi de şart. Tek başına liderin değişmesi yetmez, örgütün de değişmesi zaruri. Başarı ancak bunlardan sonra gelebilir. Rehin tutulan C emekçilerine ve gazetemizi almaya devam eden okurlara teşekkür ederim. 40 yıllık Cumhuriyet okuru EMİN ERDEM haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Atilla Coşkun’a özgürlük istendi Hapishanedeki hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla her hafta Galatasaray Lisesi’nin önünde yapılan ‘F Tipi Oturması’ eyleminin 276’ncısı dün gerçekleşti. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından düzenlenen eylemde yapılan açıklamada, tutuklu Atilla Coşkun’un durumuna dikkat çekildi. Açıklamada, tutuklu Coşkun’un beyninde büyümeye devam eden tümör yüzünden görme oranı azaldığı, Coşkun’un ameliyat olmaması durumunda felç olma ve ölüm riskinin yüksek olduğu belirtildi. Açıklamada Coşkun’un serbest bırakılması gerektiği vurgulandı. l İstanbul/Cumhuriyet Kızıl’ın duruşması 10 Temmuz’da Kamera Sokak Kolektifi kurucularından, belgeselci, fotoğrafçı ve aktivist Kazım Kızıl 17 Nisan’da İzmir’de şaibeli referandum sonuçlarını protesto etmek isteyen üniversite öğrencilerinin eyleminde haber takibi sırasında darp edilerek gözaltına alınmıştı. Kazım Kızıl yaklaşık 3 aydan bu yana tutuklu bulunuyor. 10 Temmuz Pazartesi günü saat 10.00’da İzmir Bayraklı adliyesinde görülecek olan ilk duruşması öncesinde Kazım Kızıl’ın ailesi, Kamera Sokak Kolektifi ve sesine ses kattığı, direnişlerine ortak olduğu binlerce insan “Kazım Kızıl’a Özgürlük” ve duruşma günü dayanışma çağrısı yaptı. ‘Galatasaray’a da adalet gelmeli’ Cumartesi Anneleri kayıplarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanmasını istemek için 641. kez Galatasaray Meydanı’nda buluştu. Bu haftaki oturma eyleminde, 1994’te Batman’da maskeli 4 kişi tarafından yol gösterilme bahanesiyle götürülen ve bir daha kendilerinden haber alınamayan 50 yaşındaki İbrahim Çelik ile babasının peşinden giden 19 yaşındaki Edip Çelik’in akıbeti soruldu. 23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “Bu meydana gelmeyen adalet hiçbir yere gelmez” dedi. İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları da Diyarbakır’da 439. kez ‘Kayıplar bulunsun failler yargılansın’ eylemi yaptı. l İstanbul/Cumhuriyet 6 gündür gözaltındalar Diyarbakır’da geçen salı günü gözaltına alınan Medyascope tv çalışanı gazeteci Mehmet Çakmakçı’nın hala ifadesi alınmadı. TEM Şube Müdürlüğü’nde tutulan Çakmakçı’nın gözaltına alındığı dosyayla ilgili kısıtlama kararı olduğu belirtildi. Çakmakçı,d aha önce de KHK ile kapatılan Azadî Tv, Hayatın Sesi TV, Dicle Haber Ajansı’nde çalışmıştı. Diyarbakır’da KHK ile kapatılan Kürt Yazarlar Derneği ve Kürt PEN’in üyesi olan Kürtçe dil eğitmeni ve yazar Hasip Yanlıç da geçen salı gününden bu yana gözaltında. Avukatları, dosyayla ilgili kısıtlama kararı nedeniyle gözaltı gerekçesiyle ilgili bilgi alamadıklarını belirtti. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet Silivri hücrelerinden Maltepe’ye SELAM Bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka, Silivri’de tutuklu bulunan Cumhuriyetçileri ziyaret etti. Nazlıaka, arkadaşlarımızın morallerinin yüksek olduğunu söyledi Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Silivri’de tutulan Cumhuriyet gazetesi yazar, çizer ve yöneticileri ile görüştü. Murat Sabuncu, “Maltepe’de adaletin haykırıldığı meydanda olamasam da, tüm yüreğimle Silivri’de hücremde hak, hukuk, adalet diye haykıracağım” derken, Kadri Gürsel de “2428 Temmuz arasında da biz Cumhuriyet tutuklularının Çağlayan Adliyesi’nde “Adalet Yürüyüşü” var. Adalet yürüyüşümüzde iddianame adı altında önümüze konan vesikayla çiğnenen adaleti, hakkı, hukuku, aklı ve mantığı savunacağız” mesajını verdi. Musa Kart ise “24 Temmuz bize yaşatılan adaletsizliği sergileyeceğimiz bir gün olacak” ifadelerini kullandı. Nazlıaka; Murat Sabuncu, Musa Kart ve Kadri Gürsel’in mesajlarını aktardı: Murat Sabuncu: Pazar günü Maltepe’de adaletin haykırıldığı meydanda olamasam da, tüm yüreğimle Silivri’de hücremde hak, hukuk, adalet diye haykıracağım. Bu yola çıkan ve sonuna kadar barışçıl bir şekilde yürüyüşü sürdüren herkese se Savunmaları hazır Görüştüğü 3 gazeteciyi de oldukça moralli gördüğünü dile getiren Nazlıaka, “Pür dikkat ‘Adalet Yürüyüşü’nü izliyorlar, mitinge katılacak kişi sayısını merak ediyorlar. Sabah onlarla görüşüp, öğleden sonra katıldığım Adalet Yürüyüşü’nde adımlarımı tutuklu gazeteciler için attım, onların Kemal Bey’e, yürüyüşçülere ve tüm Cumhuriyet severlere olan selamlarını ilettim” dedi. 24 Temmuz’daki ilk duruşma için savunma metinlerini yazdıklarını belirten Nazlıaka, “Bir an önce mahkeme huzuruna çıkıp savunmalarını kayda geçirmek istiyorlar. Özellikle de yakın çevreleri ve halk nezdinde bu bilgileri paylaşmayı çok önemsiyorlar. İleride bu metinleri çocukları, torunları okuduğunda onları daha iyi anlasınlar, Türk hukuk tarihine bir not düşülsün, başka gazeteciler böyle bir deneyim yaşamasın istiyorlar” ifadelerini kullandı. lam olsun. 24 Temmuz’da yani Gazetecilik Bayramı’nda biz Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticileri, bu bayramın bundan sonra hiçbir gazeteci için cezaevinde karşılanacak bir gün olmamasının mücadelesini de vereceğiz. Umarım düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularıyla o gün Çağlayan’da buluşacağız. Musa Kart: Hak için, adalet için Ankara’dan İstanbul’a yürüyen dostları ilgiyle izliyorum. Yürüyüş boyunca sergilenen kucaklayıcı tavırları çok değerli buluyorum. Bu yürüyüşte toplumun tüm kesimleri adalete olan özlemlerini açıkça dile ge tiriyorlar. Adalet, birlikte yaşayabilmemizin ortak paydasıdır, ortak hukukumuzdur. Ortak hukukumuzun korunması için bütün kesimlerin sorumluluk duygusuyla yaklaşması gerekiyor. Bu yürüyüşü değersizleştirmeye çalışanların da ihtiyacıdır adalet. 24 Temmuz bize yaşatılan adaletsizliği sergileyeceğimiz bir gün olacak. Bize yöneltilen suçlamaların ne kadar haksız, mesnetsiz ve insaf ölçülerinden uzak olduğu bir kez daha görülecek. Bundan hiç kuşku duymuyoruz. 270 gün sonra hâkim karşısına çıkmış olacağız. Yine de iyimserliğimi koruyorum. Bu ada Aylin Nazlıaka letsiz günleri geride bırakacağımıza eminim. Kadri Gürsel: 2428 Temmuz arasında da biz Cumhuriyet tutuklularının Çağlayan Adliyesi’nde “Adalet Yürüyüşü” var. Bizim Adalet yürüyüşümüz Türkiye’deki büyük yürüyüşün bir parçası ve devamıdır. Adalet yürüyüşümüzde iddianame adı altında önümüze konan vesikayla çiğnenen adaleti, hakkı, hukuku, aklı ve mantığı savunacağız. Tek bir delil ile bile desteklenmeyen asılsız ve gerçek dışı suçlamaların karşısına hakikat ile çıkacağız! l ANKARA/Cumhuriyet AB ‘acil açıklama’ istedi AB Sözcülüğü, Türkiye’nin, Büyükada’da gözaltına alınan insan hakları savunucularının üzerlerine atılı suçun ne olduğuyla ilgili bir an önce bilgilendirme yapmasını talep etti ‘sAulsetvuilreurlianmsaezs’i KHK ile kapatılan TV10’un çalışanları, televizyonlarının yeniden açılması için mücadelelerini sürdürüyor. Televizyon çalışanları, 40’ıncı kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eyleme, HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş, Sinema Sanatçısı Yusuf Çetin, Cumartesi Anneleri, Alevi dedeleri Sefa Öztürk, Enver Can, Aziz Güler, yazar Erdal Yıldırım ve Ale vi dernekleri üyeleri ile sanatçılar katıldı. Eylem, Alevi yaşam felsefesinde derin bir anlamı olan Kırk, Kırklar, Kırklar Cemi, Kırklar aşkına gibi ifadelerde yerini bulan 40 rakamından hareketle 40’ıncı haftasına özel bir anlam yüklenerek düzenlendi. Eylemde çok sayıda sanatçı bağlamalarıyla deyişlerini seslendirdi. TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, 40. haftanın, ‘40’lar Cemi’nden kaynaklı özel bir anlamı olduğunu belirterek, “40’lar Cemi’nde bir üzüm tanesini 40 kişi paylaştı. 40’lar Cemi bu denli eşitlikçi bir anlama sahip” dedi. Konuşmanın devamında, TV 10’un, gerçekleri yansıttığı için kapatıldığı ve eylemin haksızlığa uğrayan tüm gazeteciler için yapıldığı vurgulandı. l İstanbul/Cumhuriyet TGS Diyarbakır temsilciliği açıldı Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) Diyarbakır Temsilciliği önceki akşam düzenlenen kokteylle açıldı. Açılış nedeniyle kısa bir konuşma yapan TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, bölgede gazetecilerin çok zor koşullarda görev yaptığını vurgulaya rak, “Bölgedeki gazeteciler üzerindeki baskılara karşı her türlü dayanışma ve haber hakkı için, birlikte mücadele etmek için çaba göstereceğiz. Birlikte güçlüyüz” dedi. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş da “Bugün cezaevlerinde 159 meslekta şımız var. Bu meslektaşlarımız hakkında suç diye tarif edilen şey ise yaptıkları haberler, yazdıkları ve televizyonda paylaştıkları yorumlar. Hukuk doğru işlese bugün cezaevinde olan 159 meslektaşımızın hepsi serbest kalırdı” diye konuştu. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet Avrupa Birliği (AB) Sözcülüğü, Büyükada’da gözaltına alınan insan hakları savunucuları için yeni bir açıklama yayınladı. Açıklamada, ‘hukuk ile temel haklar ve özgürlüklerle ilgili ciddi sorunların çözülmesi için hızla olumlu adımlar atılması gerektiği’ belirtildi. Bu arada gözaltına alınanların Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderildiği öğrenildi. Avrupa İnsan Hakları Anlaşması standartları, AİHM içtihatları ve Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğine vurgu yapılan açıklamanın tam metni şöyle: “Başta Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Başkanı İdil Eser olmak üzere, bir grup insan hakları savunucusunun ve AB’nin ve birçok üye ülkesinin uzun süredir görev yapmakta olan aracılarının Büyükada’da gözaltına alınması kaygı verici bir haber olarak görülmektedir. Türkiye’deki birçok gazetecinin, insan hakları savunucusunun ve muhalefete mensup isimlerin gözaltına alınması, endişe verici bir eğilimin devamı niteliğindedir. Türk yetkililerine, Avrupa İnsan Hakları Anlaşması standartları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uygun bir şekilde ve masumiyet karinesini de bütünüyle gözeterek, hızlı bir şekilde atılı suçların ne olduğu konusuna açıklık getirmeleri konusunda çağrıda bulunuyoruz. Türk yetkilileriyle defalarca konuşulduğu üzere ve Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği de göz önünde bulundurularak, hukuk ile temel haklar ve özgürlüklerle ilgili ciddi sorunların çözülmesi için olumlu adımların hızlı bir şekilde atılması gerekmektedir. İfade özgürlüğü ve toplanma hakkı, demokratik bir toplumun temel unsurlarını oluşturmaktadır.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear