26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Mercan Dede Saint Benoît’da Saint Benoît Fransız Lisesi, yarın Mercan Dede konserine ev sahipliği yapacak. Sufi müziğinin ilahi geleneğini çağdaş müziğin tınılarıyla harmanlayan ve bu konser için Kanada’dan gelen sanatçı, “Secret Tribe” projesiyle sahne alacak. Ayla Erduran’a saygı konseri Süreyya Operası, 10. sanat mevsiminde keman virtüözü Ayla Erduran için bir “Saygı Konseri” düzenledi. Bu akşam 20.00’de başlayacak konserde Erduran, Rengim Gökmen şefliğindeki Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası eşliğinde sahnede olacak. Pazar 14 Mayıs 2017 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN kultur@cumhuriyet.com.tr 17 BItmeyen arayış Suçlu hep biz miyiz? Sanki hiç bitmeyecek. Bir girdaba düşmüşüz... Çırpındıkça, başka bir dünya mümkün, bu ülke daha güzel şeyler hak ediyor inancımızı biledikçe, kafamıza yeniden yeniden vuruluyor. Tam kendimizi güzel günler göreceğiz düşüncesine inandırmaya çalışırken birileri alay edercesine yaşam hakkımızı, düşünme hakkımızı, gülümseme hakkımızı, sevme ve sevinme hakkımızı elimizden alıyor... Suçumuz gazetecilik Senaryo değişmiyor: Birileri ihbar ediyor. Aleyhte kampanya... Suçlamalar, hakaretler... Sonra sabaha karşı eve baskın ve gözaltı... Gazetemizin internet sitesinin Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’di bu kez topun ağzında olan. Attığı manşet yüzünden teröre yardım ettiği gerekçesiyle evi basılarak gözaltına alınması ülkenin tüm gazetecilerine gözdağı... Dikkat: Savcılığa davet edilip ifadesi alınmıyor, hayır illa ki eve baskın! Sadece Cumhuriyet gazetesi değil, serbest çalışan gazeteciler, yabancı gazete temsilcileri, Evrensel gazetesi yazarları, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Kürt sorunlarına eğilen gazeteciler, tümü her an tehdit altında... Suçumuz edebiyat Aslı Erdoğan, artık hapiste değil. Tamam. Dünyanın birçok ülkesinden en saygın, en prestijli ödüllerle yüceltiliyor... Gelin görün ki, Türkiye’de yaşayan birçok insan gibi onun da pasaportuna el konmuş olduğundan ödül törenlerine gidip ödülünü alamıyor. Türkiye’nin kendi ayağına kurşun sıkmasıdır bu. Bir kez daha dünyaya “Burası bir hapishanedir” diye itiraf etmesidir. Aslı Erdoğan’ın Hollanda’ya gidip o törende Avrupa Kültür Vakfı, 1917 Prenses Margriet Kültür Ödülü’nü almasının engellenmesi, Türkiye’ye, edebiyatımıza yapılmış bir hakarettir. Başka bir şey değil. Suçumuz bilim Nuriye Gülmen ve Semih Özakça... Haksız yere, KHK ile ihraç edilen binlerce akademisyenden sadece ikisi... Kendileri gibi mağdurlara umut olabilmekti niyetleri... Ne var ki asıl duyması, görmesi gerekenler duymuyor, görmüyor onları... Ülkede göz göre göre bir cinayet işleniyor... Bütün Türkiye, bütün dünya biliyor... Bir tek hükümetin haberi yokmuş meğer açlık grevinden... Neyse, sonunda haberdar oldular... Haberdar oldular ve o iki hocayı ve destekçilerini yıldırmak için üzerlerine emniyet güçlerini yolladılar... Nuriye ve Semih hocalara yalvarsam, onları bu ölümcül direnişten vazgeçirmeye çalışsam biliyorum bana da dönüp muhatabımın onlar değil hükümet olduğunu söyleyecekler... Biliyorum, bugüne dek haksız yere işinden atılan 35 öğretmen intihar etti... Biliyorum, halen cezaevlerinde 841 hasta Adli Tıp Kurumu uygun gördüğü halde tahliye edilmeyi bekliyor... Biliyorum 1086 hasta mahkum raporları kabul edilmediği gerekçesiyle hapiste ölümü bekliyor... (Bu sayılar Adalet Bakanlığı’nın resmi açıklamalarıdır.) Bütün bunları biz biliyoruz da hükümet hâlâ neden okuyan, düşünen, yazan insan için Türkiye’nin en büyük hapishane olduğunu bilemiyor... Anneler Günü Sevgili okurlar bugün Anneler Günü... Bugünün tüketimi kamçılayan yanını boş verebilirsiniz... Annenizi kucaklamanız, ona sarılmanız, uzaktaysa onu düşündüğünüzü, onu sevdiğinizi söylemeniz yeter. Sanal ortamda dolaşan çok eğlenceli bir video var... İnternet kullanmayanlar için özetlemek istiyorum. Çok ciddi bir iş ilanı verilmiş. Başvuranlarla sözlü görüşme yapılıyor. İşveren temsilcisi adaylara işi anlatıyor. Dünyanın en önemli işi... Operasyonlar müdürü gibi... Büyük sorumluluk taşıyacaksınız... (Adayların mutlu yüz ifadeleri) Çoğu zaman ayakta çalışacaksınız. Kimi zaman iki büklüm... Günde 24 saat, haftada 7 gün. Adaylar (yüzler asık): Hiç tatil yok mu? Oturma izni? Yemek molası? Hayır hiçbiri yok... Ancak ortağınız izin verirse, izin verdiği vakit olabilir. Yasal bir iş mi? Evet, evet tamamıyla yasal... Ayrıca çok yönlü becerileriniz olmalı: Hem hesap, hep sağlık, hem yemek bilmeniz, eğitimci ve iletişimci olmanız gerekir... Bütün gece çalışabilirsiniz. Bayramlarda daha da çok çalışma var. İmkânsız... Çok zor... Hayır... Ya maaş? En zoru bu: Maaş yok... Bedavaya çalışacaksınız! Artık bütün adaylar isyandadır. “Ama bu insanlık dışı.” İşveren temsilcisi: Ama böyle bir iş var. Annelik... 100’ü aşkın sanatçı, akademisyen ve kültürel çevreyi dert edinenler, yaşadıkları dünyayı ‘güzeli arayış’ çerçevesinde Çanakkale Kepez’de tartıştı. Ben güzele güzel demem, güzelin arayışında olmayınca... Binlerce yıldır süren bir arayış... Güze li arayan, güzeli düşleyen, güzelin par çası olmaya çalışan insanlık, belki de in san olmaya en çok güzeli ararken yaklaşıyor. Savaş ların, kavgaların, umut ve umutsuzluğun hüküm sür düğü bir coğrafyada 100’ü aşkın sanatçı, akademis CEREN ÇIPLAK yen ve kültürel çevreyi dert edinenler “güzeli ara yış” çerçevesinde Çanak kale Kepez’de buluştu. 13. yüzyılda Yunus Emre ve Mevlana’ya yakıştırılan bir söz, kongre nin amacını oluşturuyordu: “Güzel tektir sen aynaları çoğaltırsan o da çoğalır.” 12 bin yıldan beri Anadolu toprakla rında var olan uygarlıklar üzerine gön dermelerde bulunan bu tartışmada bili min, sanatın, kültürün her alanı irdelen di. İlginç olan, bakan ama göremeyen bir topluma uyarıları da içeriyor olmasıydı. Doğadan matematiğe, matematikten sa nata ve yerel kültüre uzanan çok çeşit li başlıklara; şiiri, şarkısı, mitolojisi, si yasal yönetim biçimi ve bireyin mutlulu ğunu araması açısından da bir yaklaşım getirdi. ‘Umudu kesmemek’ Rating Academy Kuruluşu’nun öncülüğünde, Çanakkale Kepez Belediyesi Turhan Mildon Kültür ve Sanat Merkezi işbirliğiyle, 1113 Mayıs tarihlerinde yapılan “Bilim, Kültür ve Sanatta Güzeli Arayış” kongresinde kültürün, sanatın, bilimin her dalında panel Klasik müziğin başına gelenler… Çellist Seren Karabey ile piyanist Evren Büyükburçlu Erol’un kongre kapsamında verdiği oda müziği resitali ise, ikinci bir Bayburt vakası oldu adeta. Konseri protokolde izleyen Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, konserin başında ve eserin ortasında sahneye “Mozart’tan Türk Marşı yok mu?” diye seslendi. Mutan, konserin sonunda kulise giderek sanatçılardan özür diledi. Güzelliğin simgesi Afrodit’in heykeli. ler yapıldı, bildiriler sunuldu. Kongrenin büyük bir kent yerine bir kıyı kentinde düzenlenmesinin nedeni ise farklı bir coğrafyaya yeni nefesler getirmeyi amaçlıyor olmasındandı. Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Onur Bilge Kula, eleştirel akıl ve eleştirel sevgiyle bakmamız gerektiğini söyledi: “Eğer insani bir hayat istiyorsak başka insanların da yaşamına olanak tanımalıyız. Tolerans bu noktada önemli. Başkasının olduğu gibi olmasına katlanmak zorundayız. İnsandan umudumuzu kesmemeliyiz ama insan da umudunu kesmemeli” dedi. Kula, sanatın düşünsel bir işlem sürecinden geçirildiğini belirterek “Sanatta düşünce duyumsamaya, duyumsama da düşünceye dönüşür” dedi. ‘Belasını arayan kişi’ 2008’de küratörlüğünü yaptığı “Anadolu Topraklarında Güzeli Arayış” sergisinden yola çıkarak kongreye adını veren Gürol Sözen, “Hayatın başladığı binlerce yıl önce insanoğlu ev bark edinirken güzelin peşine düşmüştü zaten. Yediği içtiği kapları resmetti. Şiirleri, şarkıları ve şölenleriyle hep güzelin peşindeydi. Güzeli arayış kendimizin bir parçası, hayatın vazgeçilmez bir parçası. Hangi çağda olursak olalım güzeli arayış bir sonsuzluktur ve sevincin, mutluluğun kaynağıdır.” Grafiker Erkal Yavi ise güzeli arayışın bir yerde son bulması gerektiğini ve bir ürüne dönüşmesi gerektiğini vurguladı: “Bir şairin yazdığı şiirler kitaba dönüşmeli ki topluma ulaşsın ve paylaşım başlasın. Çünkü paylaştıkça çoğalır, çoğaldıkça güçleniriz. Başka türlü güzeli arayışın yolu yok, sonu yok. Ülkemizde şu dönemde ise güzeli arayan kişi belasını arayan kişi haline dönüştü. Dolayısıyla yılmadan, yakasını bırakmadan peşinden koşmalı, her taşın altında güzeli aramalı ve onu önünde sonunda ürüne dönüştürmeli.” Tiyatro sanatçısı ve yönetmen Ersan Uysal da güzelliğin bir başına olmadığını, çirkini de içselleştirdiğini söyledi. Çsuakllaunroıyvoar! Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Çukurova Rock Festivali’nin ilk günü büyük bir coşkuyla tamamlandı. The Madcap’in sahne almasıyla başlayan festival coşkusu sırasıyla Direct, Kurtalan Ekspres, Kurban, Pilli Bebek, Mor ve Ötesi ve Pentagram ile sürdü. Bugün son bulacak festivale Türkiye’nin dört bir yanından müzikseverler katılıyor. NDS Edebiyat Ödülü Bahar Aslan’a NotreDame de Sion Fransız Lisesi ile NotreDame de Si on’lular Derneği tarafından bu yıl 9.’su düzenlenen NDS Edebiyat Ödülü, bu yıl Can Yayınları’ndan çıkan “Moskova Defteri” adlı öykü kitabıyla Bahar Aslan’a layık görüldü. Kesmez kitabında bir umutla Moskova’ya, inşaat sektöründe çalışmaya giden emekçilerin yaşamlarından kesitleri anlatıyor. Başkanlığını Tomris Alpay’ın üstlendiği jüri Mansiyon Ödülü’nü ise Sel Yayınları’ndan çıkan “Bazen Bahar” adlı romanı dolayısıyla Melisa Kesmez’e vermeye karar verdi. Yazarlar ödüllerini 29 Mayıs’ta Fransız Sarayı’nda düzenlenecek törenle teslim alacak. muratbeser@muratbeser.com Sema / ‘Ekho’ / Hammer Müzik Şimdi plak formatında Şenşakrak, hüzünlü ve kırılgan sesleri cızırtılı taş plaklara kazınan, sepya görüntüleri silik fotoğraflara ve bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda afişe basılan, hikâyeleri birkaç sayfayı geçmeyen anılara sıkışan “Efsane Hanımlar”. Tamamı reenkarnasyon sonrası Sema’nın sesinde, bedeninde ve ruhunda hayat bulan romantik insanlar... Sema’nın 2007 yılında sadece CD formatında çıkan “Ekho” albümü, şimdi ilk kez plak olarak; hem de gerçekten plak gibi tınlaması için 45 devirde ve double basıldı. “Fikrimin İnce Gülü”, “Hasret”, “Kadıköylü”, “Kara Kız” ve “Zehra” gibi şarkıları içeren 15 parçalık albümün kapağı da şanına yakışır kalitede. Sema onların günümüzdeki yankısı. Za ten o yüzden albümün adı “Ekho”. Tango, foksrot, operet ve kantolar; eğlenceli, komik, bir o kadar da trajik... Sadece musikiden ibaret bir şey değil, Sema’nın bu meftunu olduğu hanımlara yaklaşma biçimi. Yanı sıra gerçek bir kültürel arşiv çalışması bu. Şarkıların tematik yapıları değiştirilmeden modern bir orkestraya uyarlanmış, olabildiğince dönem çalgılarına da yer verilmiş. Bu şarkılar ancak bu kadar aslına sadık kalınarak, içerilerindeki ruh ve seda muhafaza edilerek yeniden yorumlanabilirdi. Bunu da yapsa yapsa ancak Sema yapardı. Birsen Tezer / ‘Cihan’ / Kalan Müzik Bir parmak bal... Aldığı klasik Türk musikisi ve kanun eğitimini, engin ses yeteneği ve cömert gönlüyle modern hayata ustaca aktaran Birsen Tezer, 2009 yılında çıkan ilk albümü “Cihan” ile tam bir çöl gibi görünen pop dünyasına vaha ferahlığı getirmiş; kulağı pörsümüş bir dinleyici kalabalığına, kısmi aydınlanma yaşatmıştı. Tazeliği solmadan bir çırpıda kaydedilen, Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, İlhan Şeşen, Zafer Cımbıl’ları yorumlayan, şarkıları alfabetik olarak sıralanan, tek bir klip bile çekmeden, magazinlerde boy göstermeden gerçek dinleyiciye ikram edilen “Cihan”, aslında üç yıl önce plak olarak basıldı. Ama ikinci albümü “İkinci Cihan”ın plak baskısın dan daha sonra piyasaya sürüldü. Stüdyo çalışmaları sahnesiyle yarışacak kadar iyi olan çok az isimden biri Birsen. Olağanüstü güzellikte güzel bir sese sahip olduğu kadar, kucaklayıcı ve sımsıcak bir sahnesi var. Birsen’in tek cimri olduğu konu albüm çıkarmak. 30 yılı aşan müzik hayatında bizlere sadece iki albüm vermiş olması, ağza çalınan bir parmak balla bile tarif edilemez derecede az. Biz mızıkçıyız; diğer albümlere yaptığı düetleri saymayız. Ümit ediyoruz ki, biz eski albümlerinin plak baskılarıyla avunurken, Birsen bu açığı hızla kapatacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear