26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 27 Mart 2017 2 Bu toprakları korumak boynumuzun borcu 5Etovenreçsöt’tpe Fransız ve Nepallilerden oluşan bir ekip 15 Nisan 15 Mayıs tarihlerinde dünyanın en büyük tepesi olan Everest Tepesi ve tepeye giden yoldaki çöpleri toplayacak. Yaklaşık 5 ton olduğu tahmin edilen ve plastik, metal, pil, çadır, halat, oksijen tüpü, giyecek ve yiyecek gibi atıklardan oluşan çöpler toplanıktan sonra Nepal in Namche Bazar şehrine getirilecek. Burada ayrıştırma işlemine tabi tutulacak çöplerin yanabilir olanları yakılacak, plastik ve metal çöpler yeniden dönüşüm için Hindistan’a gönderilecek, pil gibi çevreyi çok kirleten atıklar ise Fransız ekip tarafından Fransa’ya getirilecek. Bu işin, doğaya atılan çöplerin ne kadar tehlikeli olduğuna dikkat çekmek için yapıldığını söyleyen ve projeyi gerçekleştiren Fransız “Montagne et Partage” Sivil toplum kuruluşu yetkilileri, aynı zamanda 30 milyon nüfusu olan Nepal’de hiçbir “atık dönüşüm tesisi” bulunmamasına da tepki gösterdiler. l DHA Temiz havamız, suyumuz yok olacak diyen ilçe belediye başkanları santrala karşı dava açtı HAZAL OCAK İstanbul Tekirdağ sınırına kurulması planlanan termik santrala Silivri ve Çerkezköy ilçe bele diye başkanları da tepkili. İlçe beledi ye başkanları hem acele kamulaştırma kararına dava açtı hem de santralın iş lendiği imar planlarına itiraz ederek yargı sürecini başlattı. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “Hükümet kara rını yeniden gözden geçirmeli” derken; Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay ise “Temiz havamız da suyumuz da kaybolacak” ifadelerini kullandı. Tarım aRaZilerinin yok olmasını istemiyoruz “Birinci derece tarım alanı olan bölgemiz ile ilgili çıkan bu karar, Trakya adına büyük bir şanssızlıktır” diyen Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar şöyle konuştu: “Ülkemizin enerji, enerji çeşitliğine, enerjide bağımlılıktan kurtulmaya ihtiyacı var. Ama dünyada çok fazla enerji çeşidi var. Ülkemiz güneş enerjisi konusunda büyük bir potansiyele sahip. Silivri Belediyesi Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi’mizde (TÜRAM) yaptığımız küçük bir solar santralla, tarım alanımızın enerjisini sağlıyoruz. Belediye olarak hem güneş, hem rüzgâr enerjisi üretebileceğimizi ispat etmiş olduk. Trakya Su Havzası’nın en önemli yerinde bulunuyoruz. Buradaki su havzası Lüleburgaz’a kadar bir çanak şeklinde. Burası bizim her şeyimiz. Türkiye’nin en verimli topraklarından biri olan Trakya’da bu toprakları korumak boynumuzun borcu olmalıdır.” Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay ise santralın ilçeye “ciddi zararlar” vereceğini belirterek “Alan yerle Halk, Silivri’de yapılan toplantıya, tepkilerini dile getiren pankartlarla katılmıştı. şim bölgesine 7, okullar bölgesine 2,5 km. sınırında” dedi. Çerkezköy’ün havasının zaten “kirli” olduğunu vurgulayan Akay, ilçenin üç yanının fabrikalarla çevrili olduğuna dikkat çekti. Akay, santral alanındaki belediye mülkiyetinde bulunan arazilere de acele kamulaştırma kararı çıktığını ve bu karara da dava açtıklarını belirtti. “İlçemizde temiz hava olan tek yer burası” ifadesini kullanan Akay şöyle konuştu: “Tek temiz hava alanımız da kaybolacak. Ayrıca çıkaracakları kömürü ye raltı sularını kullanarak yıkayacaklar. Bu da suyumuzun kirlenmesi demek. Temiz suyumuz da gidecek. Termik santral alanında yaşamayı kim ister? Bu şehrin geleceğini yok edersiniz. İnsanlar burada yaşamaktan vazgeçecek. 2015 yılının Ocak ayında Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu bu alana gölet yapılması için talimat vermişti. Gölet yağışları tutacak, bizi selden koruyacaktı. Bu alan şimdi termik santral alanı oldu. Gölet de gitti.” BİTTİ Hoş geldin bahar 56 Nisan 2017 Conrad Hotel ZİRVE MODERATÖR Dr. FATOŞ KARAHASAN İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Gazeteci / Yazar SESVERSUS A CAPELLA AÇILIŞ KONSERİ Tüad Sosyal Sorumluluk Kapsamında Zirve Gelirlerinin Bir Kısmını “İhtiyaç Haritası”na Bağışlayacaktır. 20/20 FULYA DURMUŞ TÜAD Başkanı GfK Özel Araştırmalar Genel Müdürü Kültürel Miras ve Başarı EROL BİLECİK TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mesajın Temas Noktalarıyla Yeniden İlişkilendirilmesi ÖZLEM ERGAZİ MediaCom CSO BAŞAK AYÇA TAŞDEMİR MediaCom Stratejik Planlama Direktörü AV SANATI Sıkıysa Yakala! Sınırları Yıkan Beyinler YAVUZ SÜTLÜOĞLU Normalden Farklı mı? Çaytaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Prof. Dr. SİNAN CANAN Yardımcısı [n]Beyin Bilimsel Kurul Başkanı İçgörüye Ulaşmanın Yeni Yolu: Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Nöro Dr. YENER GİRİŞKEN ThinkNeuro CEO / NMSBA Türkiye Başkanı / İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Üyesi 20/20 VISION in a 21st Century World. Are We Going Too Fast? KATE COLQUHOUN Colquhoun Associates Partner Geleceğin Arkasındaki Bilim... ERDEM TOLON Nielsen Medya Genel Müdürü VOLKAN BİÇER Mobilike Kurucu Ortak ve Genel Müdürü Yaptırdığınız Araştırmalar Arkanızdan Ağlıyor mu? Prof. Dr. HALUK GÜRGEN Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi 30 Yıllık Başarımızın Sırrı: Patron İstedi Biz Yaptık TANKUT TURNAOĞLU P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tüad Sosyal Sorumluluk İhtiyaç Haritasi DAMLA SÖNMEZ Oyuncu / İhtiyaç Haritası Gönüllüsü HAZAL DUT İhtiyaç Haritası Kurucusu Bıktımmm! VOLKAN AKAY Bay İfade, Türkiye'nin İlk ve Tek İfade Eğitmeni ve Motivasyoncusu Türk Kadını Gözleriyle Konuşuyor FİLİZ ÖZDAĞLAR ECET L’Oréal Türkiye Kurumsal İletişim ve Perakende Mükemmellik Direktörü Dijital Çağın Kuralı: Tek Tuşla Sohbet ve Müzik NUR SERENLİ Nielsen Türkiye Hızlı Tüketim Dışı Sektörler Tüketici Araştırmaları Lideri MİNE KOÇ AYAZ Turkcell Müşteri Öngörüleri ve Pazar Takibi Direktörü Kaosu Yönetmek Yrd. Doç. Dr. EROL ERGÜLER Nükleer Tıp ve Akupunktur Uzmanı Türkiye’de Televizyon İzleyici Trendleri ve Yeni Dönem Reyting Ölçümlerinde Bizleri Neler Bekliyor? DURSUN GÜLERYÜZ TİAK A.Ş. Genel Müdürü MESUT SAKAL Kantar Media Genel Müdürü Aşk ile Araştır MEHMET TÜFEKÇİ Arçelik Pazarlama A.Ş. Türkiye Pazarlama Direktörü Kamu Yayıncısı Olarak Kamu Yararı Pratiği Açısından Tüketici ve İzleyicinin Reyting Etkileşimi İBRAHİM EREN TRT Yayın Hizmetlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı AHMET AKÇAKAYA TRT Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanı Sharper Vision Depends on Developing Your Mind’s Eye NIGEL HOLLIS Kantar MillwardBrown Chief Global Analyst Global Brand Practice VUCA'da Araştırmaya Sarılmak OYA CANBAŞ Bayer Türkiye Tüketici Sağlığı Bölümü Ülke Müdürü Fotoğraşarla Hikayesini Anlatıyor! NİHAT ODABAŞI Fotoğrafçı, Yönetmen ANA SPONSOR YAKA KARTI OTURUM SPONSORLAR PLATİN SPONSOR ÇEVİRİ İLETİŞİM DESTEK MEDYA VERİ TOPLAMA ŞİRKETLERİ KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI BELGRAD ORMANI’NDAYDI Çevreciler metro çıkışında buluşarak ormana yürüdü. İstanbul’un ciğerleri sayılan Belgrad Ormanı tehdit altında. Kuzey Ormanları Savunması da dün ormana dikkat çekmek için Belgrad Ormanı’nda “Bahara Hoş Geldin” yürüyüşü yaptı. Kuzey Ormanları Savunması aktivistlerinden Başar Toros “İstanbul’a yakın Fatih Ormanı tehdit altında. Kuzey Ormanları İstanbul için nefes ve su demek. Şu an Kuzey Marmara Otoyolu adı altında kesim her yerde devam etmeye başladı. Yaklaşık 5 milyon ağacımızı kaybettik, havalimanı ve köprü projelerinde. Yaklaşık 2 milyon ağacı da keseceklerini söylüyorlar. Bunun sürdürülebilirliği yok, mantıklı bir açıklaması yok. Bu bakımdan bunların olmamasını istiyoruz. Kuzey ormanlarının korunmasını istiyoruz. Su kaynaklarımızın korunmasını istiyoruz” diye konuştu. Elif Köklü ise “Bugün buraya Kuzey Ormanları tehdit altında olduğu için geldik. İstanbul büyüyor ve kuzeye doğru inşaat projeleri ile İstanbul genişletilmeye çalışılıyor. Betona boğulduk ve nefes alamıyoruz. Nefesimizi ve Kuzey Ormanlarını savunmak için bir aradayız” dedi. l İSTANBUL Kentin yüzde 97’si su arıtmadan yararlanıyor İzmir su dostu kent İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin su ve kanal idaresi İZSU, 2016 yılında 64 arıtma tesisinde 301 milyon metreküp atık su arıttı. İzmir’de atık su arıtım hizmetlerinden yararlananların kent nüfusuna oranı yüzde 97’ye ulaştı. Birleşmiş Milletler’in (BM) son Dünya Su Gelişim Raporu’nda, yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde bile bu oran yüzde 78.9 olarak belirlendi. Türkiye’de ise bu oran yüzde 57. 20082016 arasında 100 milyon liralık yatırımla 13 ileri biyolojik atık su arıtma tesisini hizmete aldıklarını belirten İZSU Genel Müdürlüğü yetkilileri, atık suyun iyi yönetilmemesi durumunda önemli çevre ve sağlık sorunlarına yol açabildiğine dikkat çekti. İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir’de 64 adet arıtma tesisini işletiyor. Kentteki evsel atıkların yüzde 1.14’ü doğal, 1.58’i biyolojik, yüzde 97.2’si ise AB standartlarında ileri biyolojik yöntemle arıtılıyor. İzmir’de AB standartlarında arıtılan yıllık kişi başı atık su miktarı 69.3 metreküp. Bu rakam İstanbul’da 34.1, Ankara’da ise sadece 6.4 metreküp. l İHA haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Çatışma ve şiddet medyadan mı, meydanlardan mı? AKP Düzce Milletvekili ve TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir, televizyonlarda çatışma üzerine kurulu bir reytingreklam döngüsü olduğunu ve bunun şiddeti artırdığını söylemiş. Dahası, en çok şikâyet edilen yapımların en çok reyting alan programlar olduğunun altını çizerek şöyle bir saptamada bulunmuş: “Reklam verenler reklam verdikleri programların marka değerlerini düşünüyor. Vatandaşın bu kadar şikâyet ettiği, sosyal öğrenmeyle topluma bu kadar zarar verdiğini söylediğimiz yapımların, üzerine para verip yaptıranlar aslında onlar.” Demek ki (eğer yanlış anlamıyorsak) reklam verenleri sorumlu tutuyor tüm bu sorundan… Üstelik işi “sistem analizi”ne de vardırarak: “Kapitalizmle gelen kısır bir reytingreklam döngüsü var. Mesela dizide, haberde, yarışmada çatışma varsa reyting alır. Burada şiddete varan çatışmalardan bahsediyoruz. Reyting üzerine gelen bir reklam var.” Hâlbuki bana sorarsanız sayın milletvekilinin sözlerinde “içkin” olan, ama kendisi tarafından dışa vurulmuyor görünen esas sebep şu: Bizim millet, “ideal”de vurdulukırdılı, itişipkakışmalı, bol atışmalı, şiddetçağrılı ve “kadınezmeli” yapım, kurgu, hikâyelerden bol bol şikâyet ediyor; ama “pratik”te de bunları bayıla bayıla seyrediyor. Yine kanımca Keşir, televizyonlardaki reytingreklam döngüsünün toplumda şiddeti körüklediğini ileri sürerek de denklemi doğru kurmuyor. Reytingreklam döngüsünden şiddete giden bir yoldan ziyade, toplumdaki şiddetten, şiddet kültüründen televizyonlardaki reytingreklam döngüsüne giden bir yol var. Bugün televizyonlarda çatışma ve şiddete resmi olarak dur demeye kalkarsanız da olacak iki şey şudur: Bir, şiddet ve çatışma tüm hızıyla evde, okulda, sokakta, dağda, bayırda, ovada devam edecek. İki, ortalama vatandaş için hayat, çok daha “sıkıcı” olacak. Çünkü bu memlekette ortalama vatandaş için hayatındaki tek renk, tek hareket, tek eğlence televizyon… Ve onu insanlar için böyle kılan da hayatın statiğinden değil, dinamiğinden beslenmesi. Yani isteseniz de istemeseniz de çatışma, anlaşmazlık, uzlaşmazlık, ret, kavga ve şiddetten… “Seyrin sermaye hali” demek olan reytingi bunlar getiriyor. Eliyüzü düzgün, halimselim, müşfikmunis, edepliuslu programlar yaptığınız zaman elbette herkes takdir edecek, tebrik edecek, teşekkür edecektir. Fakat hiç kimse seyretmeyecektir. Toplumun statiğine, yani dirlikdüzenliğe, huzursükunete, dinginlik ve suhulete yaslanan yapımlar alkışlanır, ama seyre mazhar olmazlar. Bunu anlamak için her şeyi bırakın, şu an muhafazakâr seyrin şahikası olan “DirilişErtuğrul”a bakın, yeter! Onu zirveye taşıyanın anlışanlı tarihimiz, ağır mı ağır mollalarımız, Türk töresi, İslâm ülküsü falan olmadığını, düpedüz kurguya hâkim çatışma ve şiddet olduğunu fark edeceksiniz. Hatta “Payitaht Abdülhamid”de bile öyle değil mi?! Yoksa muhafazakâr kalem erbabımıza bile pes dedirten “İngiliz elçisine padişah tokadı” gibi tarihsel olarak aslı astarı olmayan sahneleri nasıl açıklarız?.. Gayet net ki son derece sakin, mutedil, temkinli, hesaplı ve ürkek bir padişah olan Abdülhamid’i bu şekilde gerçek haliyle kurgulamaya kalksanız seyredecek kimse bulamazsınız. Televizyonda reyting her şeydir. Reytingde de çatışma ve şiddet, yani dinamizm her şey… Çünkü insanlar, hayatı sürdürürken huzur, sükun, olağanlık istese ve arasa da hayalin içinde (kurguda) biraz zıvanadan çıkmayı, yani hareket, çatışma, olağanüstülük ve şiddeti talep eder. Bu, masallardan, efsanelerden, destanlardan beri böyle… Dolayısıyla, “aile bütünlüğü”nü mesele yapacaksanız yapın tabii; zaten bu, dünyanın da meselesi. Ama bu meseleyle uğraşırken ha bire ekranları hedef gösterip onlara fatura kesmekten vazgeçin! Bu olsa olsa “gölge boksu” yapmaktır çünkü. Çatışmanın, şiddetin, kavganın gerçek membasını bulmak için de topluma, onun içinde daha somut, maddi, ekonomik ve politik olup bitenlere bakın! Bir de tabii o toplumun, o milletin temsiline soyunup meydanlarda şiddetle gürleyen kendi liderlerinize!.. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear