24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 18 Şubat 2017 6 Başsavcı vekilinden ‘hayır’ diyenlere tehdit Başsavcı vekili Kayafoğlu, Twitter hesabından ‘Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir’ dedi. HSYK’den buna ilişkin ses çıkmadı Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cevdet Kayafoğlu, anayasa değişikliği referan duma ilişkin, “Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi gö ze alıyorlar demektir. Küsmece yok” mesajını paylaştı. Sav cı Kayafoğlu’nun teh dit paylaşımlarını, hesa bı takip eden HSYK Baş kan Vekili Mehmet Yıl ALİCAN ULUDAĞ maz da gördü. Buna karşılık HSYK’nin Kayafoğ lu hakkında ne tür bir işlem başlatacağı merak konusu ol du. Öte yandan hâkim ve savcı aday larının eğitim gördüğü Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Yılmaz Akçil de, Facebook’taki profil resmini bir süre “evet” yaptı. 16 Nisan’da referandumda oylana cak anayasa paketiyle “tarafsızlığı” so na eren Cumhurbaşkanı “partili” ola cak. Partili Cumhurbaşkanı, referan dumun hemen ardından görevlerine son verilen HSYK üyelerini seçecek. Buna karşılık anayasa paketiyle yargıya da bağımsızlığının yanı sarı “tarafsızlık” ilkesi getirildi. Ancak bazı hâkim ve savcılar, yargının bağımsız ve tarafsızlık ilkelerini unutup referandum süresinde taraflarını belli etmeye başladı. Bunlardan biri de Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cevdet Kayafoğlu oldu. Kayafoğlu, 147 takipçili Twitter hesabından, ayrı ayrı tarihlerde “PKK anayasa referandumunda hayır çağrısı yapmış. Sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir. Küsmece yok”, “Referandumda hayır diyeceklerin dikkatine. Vereceğiniz hayır oyu aynı zamanda PKK’ya destek oyudur. Haberim yoktu demeyin” mesajlarını paylaştı. Kayafoğlu, başka bir mesajında ise HDP’lilerin tutuklanmasıyla ilgili, “HDP’lilerin tutuklanmalarına ABD ve Avrupa’dan gelen tepkilere bakarsak Türkiye doğru yoldadır. Gevşekliğin sırası değil. Anladıkları dil bu” yorumunu yaptı. Kayafoğlu’nun hesabında ayrıca AKP yanlısı paylaşımlarda bulunduğu da görüldü. HSYK gördü ama... Başsavcı Vekili Kayafoğlu’nun Twitter hesabını HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz ile üyeler Ramazan Kaya, İsa Çelik ile HSYK Genel Sekreter Yardımcısı Musa Kanıcı da takip ediyor. HSYK’nin, tarafsız olması gereken Kayafoğlu hakkında inceleme ve soruşturma başlatıp başlatmayacağı ise merak konusu... Türkiye Adalet Akademisi Başkanı, Danıştay Üyesi Yılmaz Akçil’in de Facebook hesabının profiline, üzerinde “evet, güçlü Türkiye için” yazan resim koydu. 25 Ocak’ta profilini “evet” yapan, Akçil, 3 Şubat’ta başka bir resimle bunu değiştirdi. l ANKARA HAYIR CEPHESİ BÜYÜYOR Hayır ve Ötesi yola çıktı Hayır ve Ötesi, başkanlık seçi minde ‘hayır’ oyu verilmesini yaygınlaştırmak ve oyların korunmasını sağlamak için kampanya başlattı. Birleşik Haziran Hareketi tarafından da desteklenen ‘Hayır ve Ötesi’ gönüllüsü olmak için, hayirveotesi.org’daki formu doldurmak gerekiyor. Hayır ve Ötesi, ‘sandık sana emanet’ diyerek, müşahit, yazılım, sandık görevi, tasarım, hukuk gibi alanlarda görev alma çağrısı yapıyor. Hayır ve Ötesi’nin, referandum günü sandık bilgilerini merkezileştirmek üzere bir uygulama da geliştirdi. Mobil uygulama şifreleri yalnızca üyelerle paylaşılacak. ‘İtiraz ediyoruz’ Demokratik İtiraz Hareketi, referandumda çalışmak için farklı ideolojiden yurttaşların bir araya geldiği sivil toplum girişimi. 1 Şubat’tan bu yana, sahadalar. Girişim, itirazını şöyle açıklıyor: “Bizler birlikteliğin, çeşitliliğin ve özgürlüğün gücüne inanıyoruz. Her sesin duyulduğu, her rengin görüldüğü ve herkesin korkmadan yaşadığı bir Türkiye’ye sahip olmaktan mutluluk ve gurur duyuyoruz. Bu yüzden, Türkiyemize sahip çıkmak için, büyük bir inançla ve korkusuzca, tüm sınırlamalara itiraz ediyoruz.” İstanbul’un 13 merkezinde Facebook üzerinden kurulan “Hayır” meclisleri, tercihhayir.org üzerinden faaliyetlerine başladı. Artvin’de eylem yasağı 6. kez uzatıldı Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe mevkiinde AKP’ye yakın Cengiz Holding tarafından yapılmak istenen madencilik faaliyetiyle ilgili Rize İdare Mahkemesi’nde 19 Eylül’de yapılan karar duruşması öncesinde 19 Ekim’e kadar her türlü eyleme yasak getiren, ardından da yasak süresini önce 19 Kasım, ardından 18 Aralık, daha sonra 17 Ocak, son olarak da 16 Şubat’a kadar uzatan Artvin Valiliği, yasak süresini bir ay daha uzattı. Uzatma kararı Artvin Valiliği internet sitesinden yayımlandı. l Yurt Haberleri ‘EVET’ mührünü kırana hapis Bilecik’te baba oğul Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklandı Bilecik’in Bozüyük İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, sosyal paylaşım sitesinde Cumhurbaşkanı’na ve devlet büyüklerine hakaret ettiği ve terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla 2 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan şüpheliler ifadelerinin alınmasının ardından mahkemeye sevk edildi. Mahkeme sonrasında şüpheliler Abdülhadi G. ve oğlu Mesut G. tutuklanarak cezaevine gönderildi. l İHA Pusula ve zarfı da yırtan Leyla Ç., 3 yıla mahkum edildi Beyoğlu’nda 1 Kasım 2015 seçimlerinde oy kullanmak üzere gittiği sandığın “evet” mührünü kırarak, pusula ve zarfı yırtan Leyla Ç., 3 yıl hapse mahkum edildi. Mahkeme, cezada herhangi bir indirim ya da ertelemeye de yer olmadığına hükmetti. 2015 genel seçimlerinde, BEDAŞ Taksim Boğaziçi Elektrik Kurumu’nda bulunan 1097 numaralı sandıkta, oy pusulasıyla zarfını yırtarak “evet” mührünü kırdığı iddiasıyla 7 yıla kadar hapsi istenen Leyla Ç.’nin (55) yargılandığı dava karara bağlandı. Son duruşmada sandık başkanı Nuri K., tanık olarak dinlendi. Seçim günü oy kul lanmaya gelen Leyla Ç.’nin taşkınlık yapmaya başladığını söyleyen tanık, “Etrafta bulunanların oy verme düzeni bozuldu. Yaptığımız tespitte kendisine verilen mührü kırmış, pusula ve zarfı yırtmıştı. Konuya ilişkin tutanak tuttuk” dedi. Davayı karara bağlayan mahkeme, sanığın “kamu malına zarar vermek” suçundan 1 yıl 6 ay, “oy pusulalarını veya her türlü seçim evrakını zapt etme, imha etme, bozma” suçundan da 1 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 3 yıl hapse çarptırdı. Cezanın onanması halinde Leyla Ç. 3 yıl boyunca herhangi bir siyasi partinin yöneticisi veya denetçisi olamayacak. l İHA Sevgili Yoldaşımız ve Eğitim Emekçisi KEMAL YENİLMEZ’i kaybettik Köy Enstitülerinde Yetişen ÖğretmenEğitim Müfettişi, Eşitlik ve Özgürlük için TÖS, TÖBDER ve Türkiye İşçi Partisi Saflarında Süren Mücadelesini Bizlere Onurla Devretti. ANISI ve MÜCADELESİ ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ... TÜRKİYE İŞÇİ PARTİLİ ARKADAŞLARI ANAR’dan çarpıcı refeRANDUM ANKETİ MHP’nin yarısı hayır diyecek Eski Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın kurduğu ve uzun süre koordinatörlüğünü yaptığı ANAR Araştırma Şirketi’nin başkanlık referandumu anketi çarpıcı rakamlar ortaya koydu. ANAR Araştırma Şirketi’nin Genel Müdürü İbrahim Uslu, Başkanlık Referandumu sürecini RS FM’de “Yavuz Oğhan’dan Bidebunudinle” programında değerlendirdi ve rakamları açıkladı. 16 Nisan’da yapılacak referandumun birçok nedenden dolayı Türkiye’nin siyasi tarihine geçeceğini belirten İbrahim Uslu, AKP seçmeninin yüzde 35’nin, MHP seçmeninin ise yüzde 50’sinin “Evet” demeyeceğini söyledi. Uslu, “AKP tabanının yüzde 65’i, evet oyu vereceğini söyledi ama yüzde 35’i, ocak ayı başında yaptığımız araştırmada henüz evet oyu vereceğini söylemiyordu. Bu bir gösterge, ama bunların bir kısmı illaki evet oyuna dönecektir ama ne kadar kısmı ‘evet’ demeyecek ‘hayır’ diyecek ya da sandığa gitmeyecek. Zaten anayasa değişiklik paketinden bağımsız olarak MHP tabanının yarısı mevcut MHP yönetimine sempatiyle bakmıyor. Bu nedenlerden dolayı MHP tabanında bir çatlak var. MHP tabanının büyük bir çoğunluğunun hayır oyu vereceğini düşünüyorum” dedi. Güneydoğu yüzde 57.4’le hayır diyor Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SA MER), anayasa değişikliğine ilişkin doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 16 ilde 1112 kişiyle anket yaptı. Buna göre bölge halkının yüzde 68.3’ü OHAL koşullarında referandum yapılmasını doğru bulmuyor. “Bu pazar referandum olsa oyunuz ne olur?” sorusuna ankete katılanların yüzde 57.4’ü “Hayır”, yüzde 25.1’i “Evet” yanıtı verirken, yüzde 7.6’sı kararsız olduğunu, yüzde 4.4’ü sandığa gitmeyeceğini ve yüzde 5,5’i bu soruya yanıt vermeyeceğini söyledi. Araştırmada, bölge halkının sadece yüzde 13.7’si yapılan anayasa değişiklik metninin içeriğine tam olarak hâkim. haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: EMİNE BİLGET Anayasa tuzağı Anayasa değişikliği adı altında Türkiye Cumhuriyeti’ne bir tuzak kuruldu. Anayasa tuzağı diye adlandırılabilecek bu tuzağın çeşitli amaçları ve aktörleri var. Ülkemizdeki baş aktörler belli. Onları çok da önemli olmayan irili ufaklı başkaları izliyor. Bu oyunda halk, oyuyla sonucu belirleyecek bir güç gibi görünse de rolü aslında sadece figüranlık. Çünkü halkoylamasına sunulacak olan metin, sadece bilgi düzeyi ortalamasının altındaki kitlelerin değil, ortalama ve ortalama üstü insanlarımızın da anlamakta güçlük çekeceği bir karışıklıkta. Oysa anayasaların, neredeyse herkesin anlayabileceği bir sadelikte olması gerekmez mi? Belli ki bu metnin hazırlayıcıları, böyle bir saydamlıktan özellikle uzak durmuşlar. HHH Dışarıdaki aktör ya da aktörlere gelmeden önce içeridekilerin konumlarını irdelemeye çalışalım. Burada kilit isim olarak MHP Genel Başkanı görünüyor. 3 Kasım 2002’deki erken seçim öncesinde iktidarda Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi vardı. Erken seçim kararının alınmasında koalisyonun ikinci büyük ortağı MHP’nin o sırada da genel başkanı Bahçeli’nin kararı ve tutumunun başlıca etken olduğu biliniyor. Yüzde onluk seçim barajına ve seçim öncesi anketlerin bu seçim sistemiyle AKP’nin büyük sayıda milletvekiliyle iktidar partisi olabileceğini gösteren sonuçlarına karşın, Bahçeli bu kararı neden aldı ve kararında neden diretti? (Aynı soru kuşkusuz, koalisyon ortağı öteki iki partinin liderleri için de sorulabilir.) Nitekim sonuçta koalisyon ortağı üç parti de baraj altında ve parlamento dışında kalırken ve ülke genelindeki oyların yüzde kırk beşi, yani neredeyse yarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde karşılığını bulamazken geçerli oyların yüzde 34.29’unu alan AKP, aldığı oy sayısıyla orantısız bir sıçramayla, 363 milletvekiliyle iktidar partisi oldu. Böylece, o sıradaki ABD Başkanı, Irak celladı Bush’un, daha milletvekili değilken Beyaz Saray’da kabul ettiği Erdoğan’a tek adam olma yolu açılmış oldu… HHH Günümüze gelelim… Başkanlık konusu neredeyse tavsamışken ve tartışıldığı sırada bu sisteme şiddetle karşı çıkarken, konuyu beklenmedik bir anda ve bu kez şiddetle taraftarı olarak gündeme getiren yine MHP Genel Başkanı’dır. Bu dönüşün mantığa uygun bir açıklaması var mı? Yok. Sadece bazı verileri üst üste koyarak bir sonuca ulaşmaya çalışabiliriz. 2002 seçiminde dışarıdaki ve geneldeki baş aktör, besbelli ki Türkiye’yi Irak savaşına sokmak isteyen Bush’tu. Tayyip Erdoğan’ı müttefik olarak görmüş ve seçmişti. (Fakat TBMM’de tezkerenin reddedilmesi Bush’un hevesini kursağında bıraktı. Onun ve Erdoğan’ın bu beklenmedik ret kararına nasıl dinmeyen bir öfke duydukları çok iyi biliniyor.) Şimdi zihnimi kurcalayan soruya geliyorum: Bu gün dayatılan başkanlık sistemi de acaba ABD’nin (kapitalistemperyalizmin) yeni başkanı Trump’ın isteği midir? Bush’un tam olarak başaramadığını, işin içine bu kez İran’ı da katarak Trump mı genişletip gerçekleştirmek istiyor? Trump yönetimi, Türkiye’de parlamento, yargı ve ordu “pranga”larından tam olarak kurtulacak bir “başkan”la bu amaca çok daha kolay ulaşılabileceğini gördüğü için mi, başkanlık sistemi bir kez daha ısıtılıp gündeme getirilmiştir? HHH Ülkemize kurulduğuna inandığım hain tuzağın bir yanı da Kürt sorunudur. Demokratik ilkeler çerçevesinde, parlamenter sistemde çözümlenmesi gereken sorun, tek adam yönetiminde oldu bittiye getirilerek, ülke iç savaşa sürüklenme tehdidi altında bölünüp parçalanarak, yani aynı emperyalizmin (dış aktörün) isteği doğrultusunda mı çözüme ulaştırılmış sayılacak… HHH Sonuçta ülkemiz çok, ama çok ağır bir tehdit, ölümcül bir tuzak karşısındadır. Bizler ise, hiçbir parti ve görüş ayrılığı ayrımı gözetmeksizin ülkemizi kararlılıkla savunmak, ya da Cumhuriyetimizin yok oluşuna göz yummak ikilemiyle karşı karşıyayız. Deniz Naki yeniden yargılanacak Türkiye 2. Ligi’nde mücadele eden Amedspor futbolcusu Deniz Naki hakkında, “Terör örgütü propagandası“ suçundan verilen beraat kararı, Cumhuriyet savcısının itirazı üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Bozma kararının gerekçesinde propagandanın esas itibarıyla ifade özgürlüğü güvencesi kapsamında olduğunu belirten 3. Ceza Dairesi, bütün hak ve özgürlükler gibi düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin de kötüye kullanılamayacağını belirtti. Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarını aımsatan mahkeme kararında “AİHM kararların ifade hürriyetinin iki istisnası olduğuna işaret edilmektedir. Birinci istisna şiddeti teşvik edici, övücü söylemler, ikinci istisna ise azınlıklara karşı nefret söylemidir” denildi. l DİYARBAKIR/DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear