26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 5 Aralık 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 14 yılın zirvesi w ekonomi 9 Yıllık enflasyon kasımda yüzde 13 ile tarihi zirveyi gördü. Asgari ücretli vergi kaybı dahil enflasyon karşısında alım gücünü yüzde 9.6 düzeyinde kaybetti Kasım ayında enflasyon yüzde 12.98 oldu. Böy Verinin ayrıntılarına bakıldığında aylık en yüksek artış yüz lelikle 2003 yılı temel de 3.77 ile giyim ve alınan endekste en yük ayakkabı grubunda sek enflasyon kaydedilmiş oldu. Kasımda fiyat Şehriban Kıraç olurken, ana harcama grupları itibarıy lar bir önceki aya göre la kasımda endeks ise yüzde 1.49 artış gösterir te yer alan gruplardan, gıda ken, Merkez Bankası’ndan fa ve alkolsüz içeceklerde yüz iz artırım beklentileri arttı. de 2.11, ulaştırmada yüzde Asgari ücretli vergi kay 2.01, çeşitli mal ve hizmet bı dahil enflasyon karşısın lerde yüzde 1.84 ve konutta da alım gücünü yüzde 9.6 se yüzde 1.25 artış gerçekleşti. viyesinde kaybetti. Vergi dili Ana harcama grupları itiba minden kaynaklı olarak yaşa rıyla kasımda endekste düşüş nan kayıp telafi edilse bile as gösteren grup olmazken, al gari ücretlinin enflasyon kar kollü içecekler ve tütün yüz şısında alım gücü kaybı yüz de 0.01 ile en az artış göste de 4.6 düzeyine ulaştı. Gıda ren grup oldu. Yıllık en faz enflasyonu karşısında kayıp la artış yüzde 18.56 ile ulaş ise, vergi dilimi nedeniyle ya tırma grubunda gerçekleşir şanan gelir kaybı dikkate alı ken, TÜFE’de bir önceki yılın nırsa yüzde 11.8’e ulaştı. aynı ayına göre gıda ve alkol Mutfakta yangın süz içecekler yüzde 15.78, çeşitli mal ve hizmetler yüzde Türkiye İstatistik Kuru 13.39, ev eşyası yüzde 12.85 mu (TÜİK) verilerine göre ve sağlık yüzde 12.38 ile artı kasımda çekirdek enflasyon şın yüksek olduğu diğer ana yüzde 12.08 ile 2004 Ocak harcama grupları oldu. ayından bu yana en yüksek seviyeye yükseldi. Düşük gelirliyi vurdu Bahçeşehir Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necip Çakır, “Özel likle düşük gelir grubunda kilerin harcamalarından gı da ve alkolsüz içeceklerin pa yı çok yüksek. Dolayısıyla on lar, çok daha fazla enflasyon dan etkileniyorlar” diye ko nuştu. Ekonomide belirsizli Yükselişe devam ğin arttığını dile getiren Çakır, “Böyle bir enflasyon oranıyla beraber dolarizasyon güçleniyor. Zaten mevduatın yüzde 70’ı dolar. Bu tip gelişmelerle ‘Önümüzdeki belir Nomura ekonomisti İnan Demir, gelecek aylarda muhtemelen düşük baz etkisinin desteğinin görüleceğini ancak baz etkisi kaynaklı dezenflasyonun başlangıç noktasının daha önce tahmin edilenden daha yüksek olacağını söyle sizlik daha da yükselecek’ diyebiliriz” açıklamasını yaptı. İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Beklentilerin üzerinde bir enflasyonla karşılaştık. Gıdada, ulaştırma ve giyimde yükselişler dikkat çekiyor. Gıda tarafında alınan önlemlere rağ yerek, “Sonuç olarak man men yükseliş sürerken, ulaş şet enflasyon aralık ayında tırmada kur geçişkenliği ve yüzde 11.812 civarında ola petrol fiyatlarındaki yükseli cak. 2018’de enflasyonun yılı yüzde 9.5 seviyesinde kapamadan kasıma kadar şin etkisi var” diye konuştu. Çift hane kesin çift hanede kalmasını bekliyoruz” dedi. Demir, Merkez Bankası’nın 14 Aralık toplantısında ortalama fonlama maliyetinde 100 baz puan civarında artış bekledi Anketlerde aylık TÜFE değişim beklentileri yüzde 0.41.5 bandında yer alırken, yılsonu TÜFE tahmini ise yüzde 10.512.6 bandında bulunu ğini söyledi. yordu. Bu oran, son 14 yılın DNG Danışmanlık’tan Fa en yüksek oranı olarak kay tih Keresteci, “Makro eko da geçti. Böylece 2017 tüketi nomik yapıdaki bozulmalar sürdükçe ve ekonomi dışı riskler devam ettikçe mali piyasalarda kalıcı bir iyileşme beklemek doğru olmaz” diye konuştu. ci fiyatları endeksinin yüzde 10’un üzerinde gerçekleşmesi kesinleşti. Aralık ayında fiyatlar hiç artmasa dahi yıllık enflasyon yüzde 11.15 seviyesinde gerçekleşecek. Enflasyon emekçinin gıda sepetini boşalttı Birleşik Metalİş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Enflasyon ve Hayat Pahalılığı raporu asgari ücretin vergi dilimi ve enflasyon nedeniyle ciddi alım gücü kaybı yaşadığını ortaya koydu. Kasım 2017 Dönem Raporu’nda, asgari ücretin geçen yıl aralık ayında yapılan yüzde 7.9’luk artış la AGİ (Asgari Geçim İndirimi) dahil 1.404 TL seviyesine ulaştığı hatırlatılarak, vergi dilimi nedeniyle işçilerin eline eylülden bu yana 75.5 TL daha az geçtiğine dikkat çekildi. Kasım 2017 için enflasyon oranı yüzde 13 olarak gerçekleşti. Buna göre asgari ücret vergi kaybı dahil enflasyon karşısında alım gücünü yüzde 9.6 seviyesinde kaybetti. Gıda enflasyonu karşısında kayıp ise vergi dilimi nedeniyle yaşanan gelir kaybı dikkate alınırsa yüzde 11.8’e ulaştı. Vergi dilimi kaybı telafi edilse bile asgari ücretlinin alım kaybı yüzde 6.8 olacak. Buna göre asgari ücretli gerçek ücretli ile Aralık 2016 tarihinde 10 kilogram doldurduğu gıda sepetini, Aralık 2017’de 9 kilogram ile 1 kilogram eksik doldurabiliyor. Asgari ücretlinin alım gücü, enflasyon karşısında, sebzede yüzde 14, süt, peynir ve yumurta grubunda yüzde 13, meyvelerde yüzde 12, yağlarda yüzde 8 azaldı. Asgari ücretli geçen yılın aynı dönemine (ocakkasım) göre reel olarak 448 TL daha az gelir elde etti. BİSAM’a göre enflasyon çeşitli gelir ve tüketim grupları için farklı sonuçlar yaratıyor. Buna gö re, Kasım 2003Kasım 2017 dönemleri arasında genel TÜFE yüzde 214 artış gösterirken bu oran düzenli ücretlilerde yüzde 233, yevmiyeli çalışanlar için yüzde 246, emekli aylığı ile geçinenlerde yüzde 238, nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesiminde yüzde 241 oldu. En zengin yüzde 20’lik dilim için ise enflasyon yüzde 229 olarak gerçekleşti. Buna göre enflasyon hesaplaması yoksulu daha da yoksullaştırdı. Gıda fiyatlarındaki artış dar gelirliyi daha fazla etkiliyor. ‘Nedeni gıda’ Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ise, “Enflasyondaki yükseliş daha çok gıda fiyatlarından kaynaklanmakta. Kasım ayı yıllık enflasyondaki 1.08 puanlık artışın 0.52 puanı işlenmemiş gıdadan geliyor. Sebze fiyatlarındaki dönemsel faktörlerden kaynaklanan geçici bir etki var. Aralıkta ters yönde düzeltmesi olacak” ifadesini kullandı. Memura 1 puanlık fark Binali Yıldırım ‘Süresiz sözleşme’ Başbakan Binali Yıldırım, kamudaki taşeron işçiler ile ilgili düzenleme için “Son halini aldı, 12 maddeden oluşuyor. Kamuda işçi statüsünde süresiz sözleşmeli olarak çalışmasını öngören bir düzenleme gerçekleşecek” bilgisini verdi. Güney Kore ziyareti öncesinde, Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, düzenlemenin ayrıntılarının bugünkü AKP grup toplantısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanabileceği bilgisini verdi. Yıldırım, kasım ayı enflasyon oranları ile ilgili olarak da “Bu oran beklediğimizden biraz yüksek geldi. Yüksek büyüme olduğu zaman, enflasyonun biraz yukarı olması mümkün” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Memur ve emeklisine enflasyon farkı, işçi ve BağKur emeklisine zam göründü Hükümetin, enflasyon tahmini bir ayda şaştı. Memur ve emeklisine enflasyon farkı, işçi ve BağKur emeklisine zam göründü. Tüketici enflasyonu aralık ayında sıfır bile olsa, memur ve emeklisine yaklaşık 1 puanlık enflasyon farkı verilecek. İşçi ve BağKur emeklilerinin ocak zammı ise yüzde 4.97 olacak. Ekonomi yönetiminin hazırladığı 2018 Yılı Programı, 28 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanarak ilan edildi. Programda, ekim, kasım ve aralık, üç aylık enflasyon artışı yaklaşık yüzde 2 olarak tahmin edildi. Böylece temmuzaralık dönemi TÜFE artışının yüzde 3.36 olarak tamamlanacağı öngörüsünden hareketle memur ve emeklilerin 2018 yılı ocak ayı zammı da belli olmuş oldu. Ancak daha programın du manı tüterken enflasyonda ekim ayında 9 yılın rekoru kırıldı. Bugün açıklanan yüzde 1.49’luk enflasyonla birlikte temmuzkasım enflasyona yüzde 4.97 oldu. Yasa gereği SSK ve BağKur emeklilerinin maaş artışı geçmiş 6 aylık TÜFE enflasyonuna göre belirleniyor. Dolasıyla 9 milyonu aşan SSK ve BağKur emeklisi, aralık enflasyonu sıfır bile çıksa, ocak ayında temmuzkasım enflasyonu na göre yüzde 4.97 zam alacak. Temmuzda yüzde 4 toplu sözleşme zammı alan memur ve emeklileri ise yine aralık ayında enflasyon sıfır bile çıksa ocakta yüzde 0.97 oranında enflasyon farkı alacaklar. Programda 2018’in ocaktemmuz dönemi için TÜFE tahmini yüzde 4.02 olarak ilan edilmişti. Bu durumda işçi ve BağKur emeklileri için 2018 yılı Temmuz ayında zam oranı yüzde 4.02; memur ve emeklileri içinse enflasyon farkı binde 2 olarak öngörülmüştü. CHP: Artış önlenemiyor CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, enflasyondaki artışın önlemediğini belirterek, “AKP enflasyonla baş edemiyor. Enflasyon karşısında ücretlerdeki aşınma hızla arttı. Ücretlere derhal telafi zammı yapılmalı” diye konuştu. Dünyanın en haksız ver gisinin enflasyon olduğunu vurgulayan Erdoğdu, “Ücretle geçinen halk kesimini enflasyon baskısı un ufak ediyor. AKP ekonomide kalıcı tedbirler yerine günlük çözümlerle idare etmeye kalkınca, enflasyonu düşüremiyor. Gelecek aylarda enflasyon baskısı tüketiciye daha ağır yansıyacak” dedi. Steve Hanke En zayıf nokta TL Johns Hopkins Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Steve Hanke, Forbes’ın internet sitesinde liradaki değer kaybıyla ilgili bir makale yazarak, Türk Lirası’nın giderek güç kaybettiğini ve aslında Türkiye’deki toplam mevduatların yüzde 70’inin döviz hesaplarında olmasından dolayı halkın da bu durumun farkında olduğunu belirtti. Hanke, yazısında “Liranın (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’ın attığı adımlar ve verdiği tepkilerin etkisiyle tüm zamanların en düşük düzeyine gerilemesi, Türkiye’nin Aşil tendonunun da (en zayıf noktası) para biriminin olduğunu ortaya koyuyor. Bu kadar çalkantılı ve doğası gereği zayıf bir para birimine sahip olan hiçbir ülke bugüne kadar gerçek anlamda siyasi güce sahip olamamıştır” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi Sömürgecilikten terör destekli sömürüye... Zengin kuzey dünyasındaki iki çok acılı, kanlı paylaşımlar, Birinciİkinci Dünya savaşları sonrasında insanlığın evrim süreci ile de doğru orantılı olarak, evrensel güç kazanan örgütlenmelerin de katkılarıyla sömürgecilik düzeninin tarihe karıştığına inanmıştık. İki dünya savaşında çatışan tarafların ödedikleri bedelleri ödemeden zengin kuzey dünyası içinde egemenliğini kuran Amerika’nın ağırlığında İngiltere’nin sömürgecilik deneyimlerinin rehberliğinde, zengin kuzeyyoksul güney dünyaları arasındaki uçurumun göreceli kurumlaşmalar üzerinden daha az merkez, sermaye grubu elinde toplanması olgusunun kapitalist düzen içindeki kaçınılmazlığıydı... Marx’ın kapitalist düzende, sanayileşme, işçi sınıfının örgütlenmesiyle bağlantılı çelişkilerin içinden beklediği sınıfsal devrim, savaşın en zorlu koşullarının bedellerini ödeyen Rusya topraklarında, Sovyetler’i, Marksist devrimi demokratik ayağı gelişememiş olarak üretince, iki kutuplu dünyanın soğuk savaş dengelerini de üretmişti. İki benzerlikleri kadar çelişkileri de anlamlı iki farklı direniş odağı, AB topraklarının tümüyle içinde Tito Yugoslavya’sı ile Anadolu topraklarından Osmanlı’nın parçalanıp paylaşılması ile serpilen, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliği, liderliğinde kurtuluş, kuruluş savaşları destanlarının yazıldığı laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, dünyada ezilen halklar için örnek, umut oluşturmalarıydı. Sosyalizm üzerinden yaratılan, Sovyetler’e yakın, Amerika ile de çatışmadan uzak duran çokkültürlülük üzerinden Tito Yugoslavya’sı ile, hepsi de şeriatçı İslam diktatörlükleri olarak yönetilen ama ezilen ülkelerle 3. dünya liderliğinde iki kutuplu dünyanın sert dengelerinde arada önemli bir rol üstlenmişti. Mustafa Kemal Atatürk, dünyanın ilk örneği ulusal kurutuluş savaşı, ilk bağımsız ulus devleti modelini kurarken, Sevr ile Anadolu topraklarını da parçalamayı hedeflemiş emperyal odaklara karşı, olağanüstü direnişin gücünü, aynı toprakları paylaşan çok ezilmiş, çok yoksul insanların bileşkesinde yaratılmış vatandaşlık kimliğinde direniş dehasıyla üretmişti. Lozan zorlu barış sürecine kadar Sovyetler’den de destek almış, ulusal sınırlar içinde bağımsız devlet, direniş gücünü, devrimleri yaratma sürecinde aynı titizlikle Sovyet rejimi egemenliğinden de uzak kalmayı başarmıştır. Çağdaş uygarlığa gidiş yolunda, dünya dengeleri içinde gerçekçi barıştan yana sınırlarını koruma ilkelerinde ödünsüzdü... HHH Çocukluk anılarımda Osmanlı’nın parçalanması ile Balkanlar’dan çekilen ailenin öğretmen kolları içinde Türkiye Cumhuriyeti içinde yerleşen amca ve halalar ailelerinin birden fazlası Atatürk’ün Balkanlar’daki öğrencilik yıllarından öğretmenleri de olarak, eğitimde Atatürk devrimciliğine katkı çabalarının mektup ve fotoğraflı tanıklıkları ile Priştine’de kalan baba ailemin izdüşümü benzerlikleri yaşamalarında, bir yanı ile çok ortak aynı kaderi, çokkültürlüğü paylaşımın kokusu var. Amca, 1. Meclis’te Velidedeoğlu’nun yanında kâtip öğretmen “Soner” soyadını alırken, babama mektup yazıyor, o da Priştine’deki okul müdürünün oğlu olarak “Soner” soyadını alıyor. Baba evimizde Atatürk ve Tito’nun Yugoslavya ve Türkiye Cumhuriyeti kuruluş anılarının anlatıldığı kitaplarda, her ikisinin savaşta kar üzerinde uyuyan fotoğrafları, benim için bir çocuk olarak nerede ise ortak zorlukların simgesiydi. Yine Yugoslavya kökenim nedeniyle Nadir Nadi’nin özel isteği ile 1977 Ecevit Tito görüşmesine gazeteci olarak tanıklık etmenin ötesinde, ikili görüşmenin Türkiye Büyükelçisi Kosovalı, dayımın yurt arkadaşı Ramadan’ın olması nedeniyle samimi anı paylaşımları, mümkünse Balkanlar’daki kanlı hesaplaşmayı önleme çabalarıydı. Bilindiği üzere bu umutlu çabalarında başarılı olamadılar, ama Ecevit, Amerika’nın 12 Eylül’ü, terör travması gerekçeli Irak işgalinde suç ortaklığına yanaşmayınca, koalisyon hükümetinin yıkılış projesi, bugünün AKP İktidarlarının, Erdoğan liderliğinde Cemaat ortaklığında kuruluşu gündeme girdi. 12 Eylül sonrası gelişmelere tanıklıklardan önemli satırbaşlarını yeri geldikçe başka yazılara bırakarak bugünün gelişmelerinde bizim için yaşamsal, çok çatışmacı, çok karmaşık, çok çelişkili, gerçeklerin tersyüz edilebildiği gelişmelere, yazı başlığına uyumlu bir sonuçla geçersek, “Sömürgecilikten, terör destekli sömürüye geçişin..” özünde dünya çapında daha yaygın, milyarlarca dünyalıyı daha da yoksullaştıran, çok kan akıtılan, kuralsız, izansız, insanlığı kuşkusuz geçici olmalı vahşet boyutlarında tırmandırdığı bir sürecin içindeyiz... Otoda sert fren Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarında, kasım ayında yüzde 17.5, bu yılın 11 ayında yüzde 2.6 daralma kaydedildi. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nden (ODD) yapılan açıklamaya göre, bu yılın ocakkasım döneminde Türkiye’de otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarında satışlar, 2016’nın aynı dönemine kıyasla yüzde 2.6 azalarak 819 bin 954 oldu. Geçen yıl toplam pazar 11 ayda 841 bin 808 seviyesinde gerçekleşmişti. Otomobil pazarı, 2017’nin 11 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.98 gerileyerek 623 bin 65’e indi. Geçen yıl aynı dönemde 648 bin 894 otomobil satışı yapılmıştı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear