26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 14 Aralık 2017 6 Iş işten geçince! haber TASARIM: İLKNUR FİLİZ Küçükçekmece Gölü kıyısına yapılan rezidans projesinde belediye yıkım kararı verse de ‘tanıdık’ şirket, dairelerini satmaya başladı bile Eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı ve FETÖ sanığı Ömer Faruk Kavurmacı’nın bir çok projede ortağı olan Ömer Saçaklıoğlu’nun şirketi Metal Yapı Konut’un Küçükçekme ce Gölü kıyısına yaptığı projede skandallar zinci HAZAL OCAK ri yaşandı. “Blue Lake” adlı projede, birçok kaçak bölüm inşa edil di. Küçükçekmece Belediyesi, ruhsatını iptal ettiği projeye pa ra ve yıkım cezası verse de pro jedeki dairelerin satışı sürü yor. Hatta peyzaj çalışmaları bile tamamlandı. CHP’li Mec lis üyesi Hüseyin Sağ, projenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle iptal edil diğini öne sürerek, “Cumhur başkanı Erdoğan, görünce, ‘göl kenarında böyle proje olmaz’ diyerek ruhsatın iptalini iste miş” dedi. Ruhsat 2 kez iptal edildi Küçükçekmece Belediyesi, Metal Konut’un yaptığı projeye 31 Aralık 2013’te ruhsat verdi. Projede, ruhsat gerektiren ilaveler ve değişikliklerin yapıldığı ortaya çıkınca 27 Ekim 2017’de yapı tatil tutanağı düzenleyen belediye, 31 Ekim 2017’de de yapı ruhsatını iptal etti. Şirket, iptal işlemini mahkemeye taşıdı. İdare mahkemesi, ruhsatın iptalinin yürütmesini durdurdu. Belediye ise mahkeme sonuçlanıncaya kadar ruhsat iptal işleminin idari uygulamasını durdurdu. Ardın En ucuz daire 473 bin TL Gölün hemen kıyısında, göl ve deniz manzaralı yapının tüm binaları bitmiş ve dış cephesi de tamamlanmış durumda. Peyzaj ve ince işleri devam ediyor. Çalışanlar dairelerin satılmaya başlandığını ve 2018 yılının mart ayında teslimlerin başlayacağını söylüyor. Site önüne bir de iskele yapılmış. Bölgede projenin yüksekliğine sahip çok az sayıda bina mevcut. Projenin internet sitesinde, satış fiyatları 473 bin TL ile 1 milyon 335 bin TL arasında değişiyor. 10 bloktan oluşan projede 788 daire ve 22 ticari ünite bulunuyor. dan, ‘ruhsat eklerine aykırılıkların yasal süre içerisinde giderilmediği gerekçesiyle” bir kez daha yapı ruhsatını iptal etti. ‘Erdoğan istedi diye değil’ Sorularımızı yanıtlayan belediye, yapılara ilişkin 7 Aralık 2017 tarihli encümen kararıyla yıkım cezası verildiğini ve yasal sürecin devam ettiğini açıkladı. Belediye, iptalin Erdoğan tarafından istendiği iddialarına yönelik ise “Yapı ruhsatının iptali Sayın Cumhurbaşkanımızın talebine istinaden değil, İmar Kanunu ve ilgili mevzuat gereğince yasal zorunluk olarak tesis edilmiş bir işlemdir” yanıtını verdi. Erdoğan’ın teklifiNİ ÖNERDİ BELEDİYE meclisİ GERİLDİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul ve Ankara genelinde 5+1 sınırının getirilmesine ilişkin açıklamaları nedeniyle gerildi. CHP’li Meclis üyesi Hüseyin Sağ, Erdoğan’ın isteğinin İstanbul genelinde geçerli olması için hazırladıkları önerge teklifinin İBB İmar ve Bayındırlık Komisyonu’na havale edilmesini istedi. İBB 1. Başkan Vekili Ahmet Selamet ise usule aykırı olduğunu belirterek, Sağ’a karşı çıktı. Selamet, “Yarın bassınlar. ‘Cumhurbaşkanı’nın teklifini önerdi. Meclis başkanı reddetti’ diye haber çıksın. Çıkarsa çıksın. Reddediyorum” dedi. Meclis’te söz alan Sağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını anımsatarak “Bu söylemi ciddiye alacaksak, askıya çıkmış henüz ruhsat almamış planlama aşamasında olan tüm plan deği şikliklerinde bina yüksekliğinin üst sınırının 5+1 sınırlandırılmasını öneriyoruz” dedi. Bunun üzerine gerilen mecliste şu ilginç diyaloglar yaşandı: Ahmet Selamet: ‘Usüle aykırı. İstersen Başkanlık makamına havale edeyim. Bunu pazartesi alabiliriz. Gündem belirlendi.’ Hüseyin Sağ: ‘Cumhurbaşkanının teklifini öneriyorum.’ Ahmet Selamet: ‘Şimdi yarın bassınlar. Cumhurbaşkanının teklifini önerdi. Meclis başkanı reddetti diye haber çıkmasını istiyorsun. Çıkarsa çıksın. Reddediyorum. Usüle aykırı bir şey ya. Sevgili basın mensupları Hüseyin beyin dediklerini tek tek gazetelerde yazın. Maksat hasıl olsun.’ Hüseyin Sağ: ‘Gündeme alıyor musunuz?’ Ahmet Selamet: ‘Almıyorum.’ Hüseyin Sağ: ‘Yarın önerge olarak vereceğim.’ l İSTANBUL ‘Erdoğan, Sarraf’tan ihracat istedi’ iddiası ABD’deki davada firari polis Hüseyin Korkmaz’ın tanık sorgusuna devam edildi ŞEBNEM ARSU Halbank’ın eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın ABD’nin İran’a yaptırımlarının ihlali nedeniyle tek sanık olarak yargılandığı davada tanıklık yapan eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’nde Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz bazıları şimdiye kadar mahkeme ile paylaşılmayan kayıtlar üzerinden Turkiye’de yürüttüğü soruşturmaya dair bilgi paylaşmaya dün de devam etti. Korkmaz Türkiye’de 1725 Aralık soruşturmalarına karşı açılan davada FETÖ üyesi olmakla suçlanmış, ancak serbest bırakılmıştı. Korkmaz daha sonra ABD’ye kaçtı. İran asıllı işadamı Rıza Sarraf’ın ABD’de yakalandıktan sonra el konulan telefonundan elde edildiği belirtilen Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ile Viber iletişim programı üzerinden yapılan konuşmada bankacının zamanın Başbakanı Tayyip Erdogan’ın talebi üzerine Sarraf’tan altın ihracatını canlandırmasını istediği ileri sürüldü. 12 Eylül 2013 tarihli mesajlaşmada, “İhracat isteniyor Rıza Bey, biraz daha para girsin, kaynak oluşsun, büyüsün deniyor. Bir araya gelip görüşmemiz lazım” diyen Aslan’ın kimi kastettiği sorulduğunda Hüseyin Korkmaz iletişimin devamını işaret etti. Diğer mesajlar büyütülerek salondaki ekranlara yansıtıldığında Aslan’ın “Evet, sorun yok, gayet iyi geçti, ZC ile beraber görüştük, sizinle bir araya gelmemiz lazım” dediği başka bir satır daha okundu. “ZC” den kastın Zafer Çağlayan olduğunu belirten Korkmaz, toplantıdaki diğer ismin ise yapılan başka telefon dinlemelerinden anlaşıldığı üzere “Başbakan” olduğunu iddia etti. 16 Eylül 2013 tarihli Aslan ve Sarraf arasındaki bir telefon görüşmesinde ise 2012 yılında 11 milyar dolar olan altın ihracatına atıf yapılan bölüm işaretleyerek paylaşıldı. Talep gelmeden para gelmiş ABD’ye FBI yetkililerinin yardımı ile giriş yaptığını bir önceki duruşmada anlatan tanık, göçmenler için normal şartlar altında uzun bir bekleme süreci gerektiren çalışma iznini yaklaşık iki hafta önce aldığını belirtti.Türkiye’den 2016 yılı ağustos ayında yasa dışı yollarla ayrılıp üç ülke geçerek ulaştığı ABD’ye girişinden bu yana çalışmadığını belirten Korkmaz, ABD makamları tarafından yapılan ödemeleri kendisinin talep etmediğini savcı Michael Dennis Lockard’ in sorusu üzerine teyit etti. FBI yetkilisi Emniyet’e çağrıldı Öte yandan ABD’deki davada firari polis Hüseyin Korkmaz’ın ABD’ye geldikten sonra savcılıktan üç defada 300’er dolar, FBI’dan 50 bin dolar para ve evinin kirasının ödendiğini açıklamasının ardından FBI’ın Türkiye’deki görevlisi, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne çağrıldı. Jüri ile paylaşılan diyalog şöyle; Sarraf: Onu yapın diyorlar yani? Aslan: Yani bir şey koyun, ya ni yöntem nasıl olur, ama yardımcı olun yapın bu işi diyorlar yani Sarraf: Siz dediniz mi rahat edin hic düşünmeyin? Aslan: İran bağlantılı olarak olmaz ama, merak etmeyin bir yol buluruz dedim, o da buluyorsan yap dedi. Sarraf: Tamam Aslan: Yani buluyorsun Sarraf: Bir yöntemimiz var, yapıcaz, onu oturup bir yuz yüze konuşmamız lazım. Bu diyaloğun esas muhatabı olan Sarraf’a ne direkt savcılık sorgusunda ne de çapraz sorguda bu konuşma hakkında delil belgesi eşliğinde herhangi bir soru sorulmamış olması dikkat çekti. 27 Eylül 2013 tarihli bir başka Viber iletişiminde “beyefendi” ile konuştuğunu söyleyen Aslan’ın gıda ticaretinde ancak Türkiye üzerinden ticaret yapan 3. ülkelere kısıtlama getirildiği taktirde bu paranın altın ticaretinde kullanılarak istenilen hedefe ulaşılabileceğini belirtiyor. Aslan şöyle yazıyor; “Bu kısıtlamayı yapmazsak koyulan hedefe ulaşmamızın imkansız olduğunu da belirttim. Hedefe ulaşılma yolunun bu engelde geçtiğini çok net ifade ettim beyefendilerine. Kaldı kı bu uygulamayı komşu ülkenin ticaret yaptığı diğer bütün ülkeler uygulamaktadır.” Hiçbir şeyi unutmamış Her telefon konuşması öncesi Korkmaz’a savcı tarafından belirtilen tarihteki konuşmayı hatırla Hakan Atilla gazetecilere ilk kez konuştu Duruşmaya verilen arada, Mehmet Hakan Atilla ile duruşmayı takip eden gazeteciler arasında bugüne dek olmayan bir diylog gerçekleşti. Güleryüzlü bir şekilde “Nasılsınız, iyi misiniz” diyerek muhabirlere dönen Atilla, muhabirlerin moralinin yüksek olduğunun görüldüğünün söylenmesi üzerine “İyi olmaya çalışıyorum, ailemden uzak olunca zor oluyor tabii” diyerek cevap verdi. “Aileniz sizi ziyarete gelemiyor mu” sorusuna “Hayır” yanıtını verdi. Ailesine iletmek istediği bir mesajı olup olmadığı sorusuna da Atilla, “Ne diyeyim bilemiyorum. Hepsine selamlar” dedi. Bu kısa diyalog Atilla’ya eşlik eden güvenlik görevlisinin müdahalesiyle son buldu. yıp hatırlamadığı, soruşturma kapsamında dinlemelerde elde edilip edilmediği ve sesli kayıtın ABD’ye getirdiği belgeler arasında olup olmadığı soruldu. Davada kritik sayılabilecek telefon konuşmalarının ses kaydının mevcut olmadığı anlaşılan sorguda, tanığın çoğu dört yıl önce gerçeklesen bu diyalogların içeriğine dair “hatırlıyorum” demesi Yargıç Richard Berman’ın da dikkatini çekti. Korkmaz’ın konuşmada geçen bazı ifadeleri kelime kelime tekrar ettiği fark edildi. Bu hafıza tazeliğinin ise ABD’ye geldikten sonra mevcut deliller üzerinden detaylı bir çalışma yapıp, sahte altın ve gıda ticaretine dair miktar, tarih ve delilleri bire bir karşılaştırdığı excel dökümler hazırlamasından kaynaklandığı tahmin ediliyor. l NEW YORK Türkiye’yi Ortadoğu’dan çekip sakin bir yere mi taşıyalım? “Avrupalılar birbirini yemedi mi, iki dünya savaşını İslam dünyası mı çıkardı?..” Bir okur dahası: “Şimdi mollaların İran’ı ve laikliğinin sona erdirilmesine bir tık kalmış Türkiye’den bilimsel atılım beklemek de nedir?” Bu ve benzeri eleştiriler geliyor İslam dünyasının uygarlık (bilim, sanat, düşünce, teknoloji..) üreterek dünyada yerini almaktan başka kurtuluşu olmadığını ileri sürdüğüm düşüncelere.. Bu, artık sıradan bir bilgidir ve çok sayıda İslam kökenli bilim insanı da bunu paylaşır. Bu, alanda “üretime geçmek”, aklı devreye sokmaya, bu yolla dünya ve ülke sorunlarına çözüm aramaya zorlar. Çağdaşlık üreteceksiniz (mal ve hizmetler, bilim ve teknoloji) ve uygarlığa katkıda bulunacaksınız. Salt tüketici, satın almacı değil, üretici olacaksınız. Yoksa bu “küçük dünya”da, ütülenler, yutulanlar, öldürülenler, sürünenler ve yok olanlar arasındasınız. Bir itirazı olan var mı? Çip mi cips mi? Türkiye gibi ülkelerin neden durdukları yerde çırpındıklarına, tokatlandıklarına, ekonomik bir güç yaratamadıklarına, en çok 10 bin dolarda çakılıp kaldıklarına ilişkin bir bilginiz var mı? Bir arkadaşımızın dediği gibi, “Patates Cipsi” mi üreteceksiniz yoksa “Bilgisayar Çip’i” mi? Üretici yeteneklerinizi, size en önemli ve katma değeri yüksek malları satarak sizi tüketici kılan ülkelere, dışarıya mı göndereceksiniz veya kaptıracaksınız, yoksa onlara burada en geniş, en özgür çalışma ve düşünme koşulları mı yaratacaksınız? Olay basittir. Avrupa ve savaş Avrupa dünyayı kasıp kavurmadı mı? Şüphesiz. Avrupa Birliği, Avrupa’da ülkeler arasında rekabet, üstünlük ve bu amaçla estirilen uçsuz bucaksız milliyetçilik ve popülizm rüzgârına karşı bir işbirliği ve dayanışma amaçlı kuruldu. Bu dünya için yeni bir oluşumdur. İslam ülkelerinin şimdi bu temelde bir ittifaka girmesi beklenemez. Aralarındaki işbirliği örgütünün, bilim ve teknoloji ayağı var, ama zayıf çalışıyor ve hedefi yok. Bir ciddi örnek yaratılması gerekiyor. Türkiye Batı ile, bilim ve teknolojide ileri ülkelerle sıkı işbirliği yapmalı şüphesiz ki. Ama İslam dünyasına yönelik olarak ve bu alanlarda ciddi ve sıkı bir atılım yaparak kendi içinde süreci hızlandıracak siyasetler geliştirmesi gerekir. Sinerji yaratmak Bunlardan biri, tıpkı savunma sanayisinde örnekleri görüldüğü gibi, ulusal ekonomi için bilim, teknoloji, katma değeri yüksek mal ve hizmetlere yönelik üretim alanlarına özel ve büyük destek vermek.. İkincisi de, İran ile ortak projelerde büyük bir işbirliği ve dayanışma geliştirmek. Sinerji yaratmak durumundayız. Burada bir örnek olarak, bölgenin siyasi gündeminde çok önemli iki ülke olan Türkiye ile İran’ın, çatışma değil işbirliği yaratması gerektirdiğini tartışmaya açtım. Anahtar hedeflere bakalım Bölgede çatışmaları önlemek.. Bölgede ABD gibi emperyalist karıştırıcı güçleri devre dışı bırakmak. Bölge ülkelerinin üretici ve güçlü ekonomiler yaratmak için kendi yeteneklerini harekete geçirmek. Zamanla Irak ve Suriye’yi de bu kapsama alanı içine almak. Tarihin parçalanmışlığını aşmak, mezhep gibi ayrılıkları bırakarak gelecek için davranmaya başlamak. Ortadoğu bizim kaderimiz, ülkemizi kuzey Avrupa denizlerine çekecek, yüzdürecek halimiz yok. O halde Ortadoğu’yu barış, istikrar içinde büyük ekonomik güç haline getirmenin yollarına kafa yormaktan başka çaremiz var mı? Türkiye’de şizofrenik durum Türkiye’de yönetim epey şizofrenik yaşıyor.. Bilimsel bilgi ve eğitimin yanına ilahiyatı zorluyor. İlahiyat fakülteleriyle dolup taşıyor üniversiteler. Bilimle araştırmayla ilgisiz tonla insan mezun oluyor. Üniversitelerde liyakatın olmadığı bir baskı dayatıyor. Öte yandan da bilimin ve teknolojinin üretilmesine destek veriyor. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin hâlâ piyasada olan sayısının kapak konusu İzmir’de 1.5 yıldır çalışan Biyotıp ve Genom Merkezi. Kalkınma Bakanlığı 330 milyon TL destekle bu merkezdeki çok geniş temel bilim ve teknoloji geliştirme araştırmalarını geliştirmek istiyor. Lütfen okuyun. Tartışalım, geleceği, hep beraber, kalıplardan uzak. VEFAT Elazığlı merhum Memet Çelen ve merhume Hediye Çelen’in kızı, merhum Necip Çelen, merhumeler Zehra Çelen, Firdevs Çelen ve Muzaffer Özergin’in kardeşi, İlhanTurgay Çelen, TürkayKudret Asma, NilgünTuncay Çelen’in halaları, AhmetNadire Atay, MehmetÇiğdem Atay ve Cemil Atay’ın babaannesi, Beyza İpek’in büyük babaannesi, Ömer Faruk Atay, Rabia Filiz Atay ve merhum Halil Hicri Atay’ın çok sevgili, biricik anneleri, merhum Mehmet Fethi Atay’ın sevgili eşi, Malatya Lisesi, Ankara Mimar Kemal Ortaokulu ve Mimar Kemal Lisesi emekli Biyoloji öğretmenlerinden, Konya İvriz Köy Enstitüsü’nün ilk öğretmenlerinden SEHER ATAY (1923) 13 Aralık 2017 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 14 Aralık 2017 Perşembe günü Suadiye Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığına defnedilecektir. Mekânı cennet olsun. Kızı Rabia Filiz Atay Arzu edenlerin çelenk yerine eğitime katkıda bulunmaları rica olunur. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear