26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA ‘Kraliçe’nin mali kayıtları açıklansın’ Dünyanın en zenginlerinin vergi kaçırmaya yönelik offshore hesaplarını afişe eden Paradise Papers’a (Cennet Belgeleri) göre servetini yurtdışına kaçıran Britanya Kraliçesi Elizabeth’e yönelik baskılar artıyor. Ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn’in özür dilemesini talep ettiği Kraliçe Elizabeth’e dün de İş Pazar 12 Kasım 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr Siyasi çözüm çi Partisi’nin gölge maliye bakanı John McDonnell vergiler dahil tüm mali kayıtlarını tam şeffaflıkla kamuoyuna açıklaması çağrısı yaptı. Aynısını Başbakan Theresa May ve Maliye Bakanı Philip Hammond için de istedi. Offshore vergi cennetine milyonlarca Sterlin yatırdığı belgelenen Kraliçe’nin mali işlerini denetleyen Devlet Bakanı Sir Patrick McLoughlin’den de özür talep etti. TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 7 nilgun@cumhuriyet.com.tr için uzlaştılar Suriye krizine yönelik ABDRusya liderlerinin ortak açıklamasında tüm taraflara Cenevre sürecine katılma çağrısı yapıldı. IŞİD’i yenme kararlılığı teyit edildi IŞİD’in Irak ve Suriye’de toprak kontrolünü neredeyse tamamen kaybettiği bir dönemde ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Suriye ile ilgili ortak açıklama yayımladı. ABD’de Rusya ile ilişkileri sebebiyle soruşturulan Trump, Vietnam’daki APEC zirvesinde Putin ile ayaküstü sohbetle yetindi. Trump ile Putin’in resmen görüşeceği beklentisi boşa çıkan Kremlin, iki liderin Rus ve ABD dışişleri bakanları Sergey Lavrov ve Rex Tillerson tarafından koordine edilen Suriye açıklamasını web sitesine koydu. Açıklamada Suriye konusunda iler askeri çözüm olmadığında hemfikir olduğu ve IŞİD’i yenme kararlılıklarını teyit ettiği belirtildi. Laiklik vurgusu BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği, toprak bütünlüğü ve laik niteliğine bağlılığını teyit eden iki lider, Suriye’de iki ülkenin potansiyel çatışmasını önlemek için askeri kanalları açık tutma konusunda hemfikir kaldı. Tüm taraflara BM gözetimindeki Cenevre görüşmelerine aktif şekilde katılmaları çağrısı yapılırken nihai siya ca Cenevre süreci kapsamında bulunması gerektiği vurgulandı. “Su Z‘İYİ BİR İLİŞKİMİZ VAR...’ irvenin ardından Air Force One’da gazetecilerle sohbet eden ABD Başka riye Devlet Başkanı Esad’ın Cenev nı Donald Trump anlaşma için “Putin ile re süreci, anayasa reformu ve yeni seçimlerin yapılması kararına bağlılığıyla ilgili son açıklamasını da değerlendirdiler. Bu adımların, anayasa reformu ve uluslararası çok çabuk uzlaştık. Muazzam sayıda yaşam kurtaracak” dedi. Putin’le iki üç kez kısa sohbetler yaptıklarını ve yuvarlak masa toplantısında ara ara konuştuklarını belirten Trump “Birbirimiz için çok iyi hislerimiz ve birbirimizi çok iyi tanımadığımız dü standartlara uyulması, şeffaflık ve şünüldüğünde iyi bir ilişkimiz var gibi gö diaspora üyeleri dahil tüm Suriye züküyor” ifadelerini kullandı. lilere oylamaya katılma hakkının verilmesi şartıyla BM denetiminde arasındaki Güneybatı Gerilimi Azalt özgür ve adil seçimlerin yapılması da ma Bölgesi’nde ateşkes anlaşması hil kararın tam uygulanmasını öngör nın uygulanmasının Ürdün, Rusya ve düğü doğrulandı” denildi. ABD uzmanlarının katılımıyla Am “Gerilimi azaltma bölgelerinin” öne man Gözlem Merkezi tarafından sür leme kaydeden iki başkanın Suriye’ye si çözümün, aynı BM kararı uyarın mi vurgulanırken Rusya, ABD, Ürdün dürüleceği kaydedildi. RİYADBEYRUT KRİZİ ABD faturayı Hizbullah’a kesti Lübnan’ın 4 Kasım’da Riyad’da sürpriz şekilde istifa açıklaması yapmasının ardından geri dönmeyen Başbakan Saad Hariri için resmen Suudi Arabistan’dan açıklama talep etmesinin üzerine Washington devreye girdi. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın “Lübnan’ın vekâlet savaşı sahnesine çevrilmemesi” uyarısını dün Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders’ın “Tüm devletleri ve tarafları, Lübnan’ın egemenliği, bağımsızlığı ve anayasal sürecine saygı göstermeye çağırıyoruz” açıklaması takip etti. ABD Başkanı Donald Trump’ın desteklediği Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Hariri’yi ev hapsinde tuttuğu iddia edilirken Sanders ABD’nin Hariri’yi “güvenilir ortak” olarak gördüğünü belirtti. İran destekli Hizbullah’ı hedef alarak “Lübnan Silahlı Kuvvetleri ve Lübnan devletinin diğer güvenlik güçlerinin, Lübnan’daki tek meşru güvenlik yetkilileri olduklarını kesin dille yinelediklerini” vurgulayan Sanders “Bu hassas zamanda Lübnan içinden ya da dışından milislerin Lübnan’ın istikrarını tehdit etme, hükümet kurumlarına zarar verme ya da bölgedeki diğer ülkeleri tehdit için üs olarak kullanma çabalarını reddediyoruz” dedi. Aun, Riyad’a sert çıktı Hizbullah’ın siyasi müttefiki Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun ise dün Riyad’dan “Başbakan Hariri’nin Beyrut’a geri dönüp halkı ve taraftarları arasında olmasını engelleyen nedenler nedir, açıklık getirin” talebinde bulundu. Aun, “Hariri’nin istifa açıklamasının etrafındaki şartların bilinmezliği, kendisinin açıkladığı ya da kendisine atfedilen tüm pozisyon ve eylemlerin gerçeği yansıtmadığı anlamına geliyor. Bunlar, Hariri’nin Suudi Krallığı’nda tutulduğu şartların belirsizliği ve bilinmezliğinin sonucudur” çıkışını yaptı. Önceki gün Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Suudi Arabistan’ın Lübnan’a saldırması için İsrail’e milyarlarca dolar teklif ettiğini iddia etmişti. IŞİD’İN IRAK’A MALİYETİ 100 MİLYAR DOLAR Irak Başbakanı Haydar İbadi, bitirilme noktasına gelinen IŞİD’in ülkesine faturasını “100 milyar dolardan fazla” diye ifade etti. Dün Kerbela’daki Erbain törenlerine katılan İbadi, IŞİD’in 2014’te başlayan Irak kentlerini işgalinin maliyetinin 100 milyar doları geçtiğini belirtip “Bu sadece ekonomiye ve altyapıya verdiği zarar” dedi. IŞİD Elbu Kemal’i aldı Irak güçleri, Suriye sınırı yakınında Kaim’i geçen hafta kurtarmalarının ardından dün Rava kasabasına yöneldi. Irak’ta IŞİD’in elinde kalan son toprak parçası Rava’ya yönelik operasyonda Haşdi Şabi milisleri dahil Irak güçlerine bölgedeki Sünni aşiretlerin de destek verdiğini belirten Iraklı General Abdülemir Yarallah, Fırat Nehri boyunca yer alan Rumana bölgesini ise köyleri ve köprüsüyle birlikte kurtardıklarını duyurdu. Böylece dikkatler Suriye’nin Irak sınırın daki Elbu Kemal kasabasına çevrildi. Suriye hükümet güçlerinin perşembe günü Elbu Kemal’i kurtardıklarını duyurup IŞİD’e karşı nihai zafer ilan etmelerinin ardından karşı saldırıya geçen IŞİD militanlarının dün kasabanın yüzde 100’ünü geri aldıkları haberi geldi. Muhaliflerin Gözlemevi, bir dizi bombalı araç, intihar saldırısı sonucunda hükümet güçlerinin kasaba sınırlarının 12 km dışına çıktığını duyurdu. Havice’de toplu mezar Irak’ta geçen ay IŞİD’den kurtarılan Kerkük’e bağlı Havice’de bir toplu mezar bulundu. IŞİD’in esirleri infaz sahasına çevirdiği kasaba dışındaki askeri üste tespit edilen toplu mezardan, militanların katlettiği en az 400 kurban çıkarıldı. Zirvenin ardından Air Force One’da gazetecilerle sohbet eden Trump ABD’deki Rusya soruşturması bunun önünde engel teşkil etse de Moskova ile iyi ilişkilerin önemli olduğunu belirtip “Aslında müthiş olur. Putin bize Kuzey Kore için gerçekten yardım edebilir” değerlendirmesini yaptı. Kendisinin kazandığı 2016 ABD başkanlık seçimine “Rusya’nın müdahale edip etmediğini Putin’e yine sorduğunu, bu iddiayı hakaret kabul eden Rus liderin kesinlikle müdahale etmediklerini bir kez daha teyit ettiğini” aktardı. “Doğru bildiğini söylediğine inanıyorum” dedi. ‘Medeni bir kişi’ Putin de zirvenin ardından gazetecilerle sohbetinde Trump’la ortak Suriye açıklamasının son derece önemli olduğunu ve terörle mücadele ilkelerini teyit ettiğini söyledi. Rusya lideri, “medeni, iyi eğitimli, yanında rahat hareket edebileceğiniz bir kişi” diye nitelediği Trump’la zirvede normal bir diyalog yürüttüklerini, istedikleri her konuyu konuşma fırsatı bulduklarını, resmi başbaşa görüşmenin program ve protokol engellerine takıldığını anlattı. Putin, ABD seçimlerine Rus müdahalesi iddialarını “Amerikan iç politikasındaki siyasi çekişmenin göstergesi” diyerek reddetti. ABD’de Rus devletinin uluslararası haber kanalı RT’nin lobi kuruluşu sayılıp yabancı ajan olarak kayıt yaptırmasına karar verilmesine “ABD’nin medyamıza saldırısı, hiç şüphesiz ifade özgürlüğüne saldırıdır. Hayal kırıklığına uğradık” tepkisini gösteren Putin, buna yanıtın “ayna” niteliğinde olacağını belirtti. ‘İran Suriye’de üs kuruyor’ Şam yönetiminin yakın müttefiki İran’ın, Suriye’de askeri konuşlandırmasını kalıcılaştırma hamlesine giriştiği savunuldu. Halihazırda Suriye ordusuna sahada askeri destek veren İran’ın şimdi kalıcı üs inşasına giriştiği iddia edildi. BBC, başkent Şam yakınlarında İran üssünün inşa edil diğini duyururken uydu görüntü lerini de yayımladı. “Batılı istih barat kaynaklarına” dayandırılan BBC’nin haberine göre, üs Şam’ın 13 km. güneyinde El Kisva bölge sinde. Konuşlanmanın Suriye’ye ait bir üssün içinde gerçekleştiği savunuluyor. Golan’a yakın bölge Arafat’ı andılar Efsanevi Filistin lideri Yaser Arafat’ın ölümünün 13. yıldönümü için uzun bir aradan sonra Gazze’de de tören düzenlendi. Hamas’ın 2007’de Gazze’den kovduğu Arafat’ın Fetih hareketiyle geçen ay ulusal birlik anlaşması yapması ve sınır kapılarının kontrolünü devretmesi sonrası dün Gazze’de on binlerce kişi Arafat’ı anmak için Saraya Meydanı’nda bir araya geldi. 100 bini aşkın kişi ellerinde Filistin bayrakları ve Arafat posterleriyle birlik çağrısı yaptı. Arafat’ın lakabına atıfla “Hepimiz Ebu Ammar’layız” diye bağırdı. Fetih’in çekirdeğini oluşturduğu Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, Ramallah’tan Gazze’de büyük ekranlara “Filistin halkı hep olduğu gibi seni büyük sevgi, saygı ve sadakatle kucaklıyor” diye seslendi. Uydu fotoğrafları askeri personelin kalması ve araçların konulmasına olanak tanıyacak 20’ye yakın az katlı binanın inşa edildiğini gösteriyor. Üssün, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’ne yaklaşık 50 km. uzaklıkta olduğu da kaydediliyor. Tahran’a yönelik sert söylemleriyle dikkat çeken ABD’nin yakın müttefiki İsrail’den de sık sık İran’ın bölgede etkinleşmesine izin vermeyecekleri açıklamalarıyla birlikte son olarak “gerekirse tek başımıza müdahaleye girişiriz” çıkışı dikkat çekmişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da geçen pazar günü “IŞİD çıkarılırken İran giriyor. İsrail buna izin vermeyecek” diye tweet atmıştı. Riyad yine vurdu Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon Yemen’de Husilerin kontrolündeki başkent Sanaa’ya önceki gece hava saldırısı düzenledi. Saldırıda Savunma Bakanlığı’nın hedef alındığı, ayrıca bölgede bazı binaların yerle bir olduğu, en az üç sivilin yaralandığı belirtildi. Bazı yerel kaynaklar ise en az 4 kişinin yaşamını yitirdiğini iddia etti. Enkaz altında kalanların olduğuna işaret edildi. Körfez’in Sünni ve Şii liderleri RiyadTahran’ın “vekâlet savaşlarından” biri haline gelen Yemen’e yönelik, Suudi liderliğindeki koalisyonun 2015’ten bu yana bombardımanları devam ediyor. Halihazırda kıtlık, kolara salgını ile mücadele eden ülkede, bombardımanlarda yaşanan sivil kayıplar uluslararası tepkilerin merkezinde. Geçen cumartesi günü Husilerin, Suu di Arabistan’ın başkenti Riyad’da havaalanı yakınlarına kadar ulaşan füze saldırısının ardından tansiyon daha da yükselmişti. Can kaybının yaşanmadığı olaya ilişkin Riyad ve Washington, Tahran’ı sorumlu göstermişti. İran ise iddiaları reddetmişti. Riyad, Yemen’de Hadi yönetimini destekliyor. Husilerin füze saldırısı sonrasında Suudi Arabistan Yemen’e hava, kara, deniz ablukası uygulamaya başlamıştı. Ancak uluslararası yardım örgütlerinin ülkedeki insani felaketin daha da tehlikeli noktaya geleceği tepkilerinin ardından Riyad’dan bugün itibarıyla Aden’e yönelik hava sahalarının uluslararası uçuşlara açılması izni verileceği duyuruldu. BM’den ise bunun yardımların ulaştırılmasında yeterli olmayacağı uyarısı geldi. Dava (II) “Şiddet karşıtı, barışçıl, hoşgörülü, güleryüzlü İslam da var, diyen yönetmen Spinelli’ye inanıyor musunuz” diye soruyor Hasan Ç. okurum. Dün bu köşede İtalyan sinemacı Italo Spinelli’nin “Roma Film Şenliği”nde gösterilen “Dava” (Da’wah) filminden söz etmiştim. Film Endonezya’da bir medresenin 24 saatini irdeliyor, medresedeki “hoşgörübarış” vaazlarını öne çıkartarak “Başka bir İslam da var” mesajını işliyordu... Nitekim filmin basın toplantısında Spinelli’ye doğrudan bizim okurumuzun sorduğu doğrultuda sorular soruldu. Yönetmenin bunlara yanıtı “İslamın ‘tek parça’, monolitik bir din olmadığı, farklı akımlar ve anlayışlar barındırdığı, Hıristiyanlıkla ortak söylemleri paylaştığı ve İslam ülkelerindeki çoğunluğun son kertede şiddet karşıtı olduğu” yolundaydı. “Dava” açık bir misyonla İslamafobiye karşı yapılmış bir film. Hareket noktası bilfiil Batı’daki hâkim önyargıyı kırmak. Dünyanın gerisinden kopuk dualar ve ilahiler ortamında yaşayan medrese öğrencileri bile nitekim İslamın ağır bir imaj sorunu olduğuna değiniyor ve “Acaba İslama ilişkin neden böyle bir şiddet çağrışımı var?” diye naif naif yakınıyor, “Bunu anlamıyoruz” diyorlar, “Bu imaj nasıl değiştirilebilir” diye soruyorlar. ‘Medeniyet ittifakı’ aşkı Etkileyici görüntüleri olan çok kaliteli bir çekime imza atan Spinelli, kuşkusuz ki ciddi bir yönetmen. Spinelli ile birlikte filmin tanıtımını üstlenen Bernardo Bertolucci de İtalyan sinemasının kalan son dâhi ustalarından biri. Bertolucci, gösterim öncesi yaptığı konuşmada klasik bir “medeniyetler ittifakı” duruşu sergiledi. Başarısız olan bir bel fıtığı ameliyatı nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum olan ve “Dava”nın gösterimine de tekerlekli sandalyesiyle gelen 9 Oscarlı “Son İmparator”un yönetmeni, ışıklar kararmadan önce “Çölde Çay” filmini çekerken yaşadığı bir anıyı aktardı: “(Afrika’da) çölde kum tepecikleri arasında küçük bir kilise gördük. Kapısı, güneşin battığı noktaya bakıyordu. Vaftiz çanağının içi kum doluydu. Ben bunun İslam ve Hıristiyan kültürünün tipik bir buluşması olduğunu düşündüm. Italo Spinelli de işte bu belgeselde, benim ‘iki kültür arasında aşk’ diye tanımladığım o buluşmayı arıyor. Bugün bu aşk bir tutukluk yaşıyor. Belki ben iyimserim ama Da’wah’da anlatılan türden bir İslamın mümkün olduğunu düşünüyorum.” Oryantalizmin doruğu Benim kişisel görüşüm, bu iyi niyetli çalışmanın yazık ki çok köklü ve yapısal bir oryantalizmin kurbanı olduğudur... Batı İslamı artık sırf “şiddet ve şiddet karşıtlığı” ikilemi içinde değerlendirdiği ve bu kerte basit bir şablona indirgediği için; gerisini hiç görmüyor ya da gerisiyle ilgilenmiyor. “Dava”daki Cava medresesi evet sevgi pıtırcığında yaşayan barışçıl bir ortam. Ama “Dava” bununla bitmiyor ki... 618 yaş grubundaki 2700 oğlan çocuğunun eğitim gördüğü (ve haliyle kadın gölgesinin görülmediği) medresede, Kuran, fıkıh, tefsir, hadis, Arapça, İngilizce, ahlak dersleri dışında “ilme” dair hiçbir konu okunmuyor / okutulmuyor. Çocukların “dünya” ile tek ilişkileri futbol. “Dünyevi” biricik meşgaleleri de futbol oynamak. Yatakhane dolaplarında bile futbol yıldızlarının resimleri duruyor. İleriye ilişkin planları sorulduğunda çocuklar Mısır’da “El Ezher” Üniversitesi’nde okumak istediklerini, İtalya ve İspanya’da futbol izlemeyi arzu ettiklerini, Türkiye’ye (herhalde bir “Dava ülkesi” olması hasebiyle!) seyahat etmeyi düşlediklerini söylüyorlar. Bunun dışında konuşulan tek mevzu din. Kadınlar için “Onları incitmeyin, şereflerine halel getirmeyin” diye olumlu mesajlar sözde veriliyor ama kadın için öngörülen tek rol, vurgulanan “Cennet annelerin ayakları altındadır!” hadisi kapsamında “annelik” oluyor. Kadına “annelik” dışında başka hiçbir varlık alanı tanınmıyor. En düşündürücü olanı, 11 Eylül / IŞİD öncesi zamanlarda “çağdışı” diye damgalanacak bu dünyanın, bugün minimum standartlarda tanımlanan bir “medeniyet buluşması” kontenjanından ballandıra ballandıra “olumlu model” etiketiyle paketlenerek sunulması. Eğer olumlu model buysa, gerisini siz düşünün... Flynn iddiaları bitmiyor ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, Türk hükümetiyle 15 milyon dolar karşılığı Fethullah Gülen’i özel uçakla İmralı’ya kaçırması teklifini görüştüğüne dair haberi yalanladı. Wall Street Journal gazetesinde yer alan iddianın “yanlış ve çirkin” olduğunu savundu. Ama bu kez de NBC kanalı, WSJ’deki iddiaları destekleyen bir habere yer verdi. Haberde Türk hükümetinin temsilcilerinin Flynn ile sadece Gülen’in kaçırılmasını değil, ABD’de İran’a yönelik yaptırımları deldiği suçlamasıyla yargılanmak üzeri tutuklu bulunan “İran asıllı altın tüccarı Rıza Sarraf’ın nasıl serbest bırakılabileceğini” de konuştuğu iddia edildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear