24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 19 Ocak 2017 ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI AYAKTALAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 Amasya CHP’nin çağrısıyla “Anayasa değişikliğine karşı ayağa kalkıyoruz” eylemine Türkiye’nin dört bir yanından destek geldi. ESKİŞEHİR: CHP’liler anayasa değişikliğine hayır demek için sokaktaydı. Eyleme CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Figen Kahya, Tepebaşı Kadın Kolları Başkanı Gökçe Kurt ve Odunpazarı Kadın Kolları Başkanı Sibel Yeşildal ve partililer katıldı. AMASYA: Atatürk Anıtı önünde toplanan vatandaşlar Meclis’te görüşülen anayasa taslağının geri çekilmesini istedi. CHP Amasya İl Başka nı Reşat Karagöz, “Ülkemizde yaşayan 78 milyonun hiçbir sorunu yokmuşçasına AKP ve MHP tarafından Meclis’e taşınan anayasa değişikliği paketinin geri çekilmesini istiyoruz” dedi. SAMSUN: Samsun’da CHP İl Başkanlığı binasında yapılan eylemde ko nuşan CHP Samsun İl Başkanı Tufan Akcagöz, “AKP hükümetinin bu son icraatı, özgürlükleri toptan yok etmek anlamına geliyor. Yüzde 50 ile yüzde yüze tahakküm kurulması kabul edilemez. Buna asla izin vermeyeceğiz. Demokrasimize de parlamenter sistemimize de sahip çıkacağız” dedi. ‘Planlı operasyon’ HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendisi ve HDP’li vekillerin tutuklanmasının bir masa etrafında saat saat hesaplandığını söyledi HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendisi ve diğer milletve YANITLAR ÖNCE killerinin tutuklanmasının çözüm süreci bittikten sonra kararlaştırıldığını; kendilerini cezaevi SAKINCALI BULUNDU ne götüren sürecin ise üst düzey AKP’lilerce planlan Ddığını ifade ederek, “1 Kasım’da HDP’nin bir SORULARIMIZIkez daha barajı aşma sıyla, AKP’nin tek başı CEZAEVİNDENna referandumsuz ana yasa değişikliğini yapa YANITLADIbilme çoğunluğunu elde etmesine imkân vermedi emirtaş’ın tutuklanmasının ardından 2 Aralık 2016 tarihinde HDP Meclis Grubu aracılığıyla söz konusu dönemde yaşanan siyasi ve güncel tartışmalarla ilgili yönelttiğimiz sorulardan oluşan söyleşimizi 1,5 ay sonra yayımlayabiliyoruz. Demirtaş’a soru yönelttiğimiz tarihte AKP ile MHP arasında anayasa konusunda anlaşmaya varıldığı kulisleri yapılıyordu. Demirtaş sorularımıza 27 Aralık 2016 tarihinde yanıt verirken, ya ğini gördüler. Bize yönelik nıtların Demirtaş’ın TBMM’deki özel tutuklama sürecinin siyasi kalemine ulaşması 16 Ocak 2017 tarihini kararı o zaman verildi” diye ko buldu. 1,5 aylık süreçte Edirne Cezaevi Mektup nuştu. Demirtaş’ın yanıtları şöyle: Okuma Komisyonu, Demirtaş’ın sorularımıza ver Adımı Kılıçdaroğlu attı diği yanıtlardan oluşan mektubuna ilişkin yaptığı değerlendirmede “6 sayfa düz yazı iletide kişi n Sizinle birlikte 10 milletvekilinin tutuklanma sürecini siyasi gelişmeleri de göz önüne alarak nasıl yorumluyorsunuz?  Partimizin iki eş genel başkanı, iki grup başkanvekili ve iki eş genel başkan yardımcısı (MYK Üye ve kuruluşları paniğe yöneltebilecek ifadelere yer verildiği düşünülerek söz konusu mektubun ilgilisine gönderilmeyerek alıkonulmasına” karar verdi. Bu karar üzerine Edirne Cezaevi Disiplin Kurulu Başkanlığı; söz konusu mektupta sakınca görülmeyerek mektubun gönderilmesi yönünde yeni bir karar verdi. si) olmak üzere 12 milletvekili ve binlerce üyesi tutuklanmış durumda. Bizim tutuklanma sürecimiz, AKP tarafından çözüm süreci ‘Bu bir gizli anlaşma’sonlandırıldıktansonrakararlaş tırıldı. Özellikle 7 Haziran seçim lerinde HDP’nin siyasetteki den geleri halkın lehine, egemen kli n Anayasa değişikliğine iliş hem halk demokrasisine daha uy şik yerlerinde yaşanan bombala ğin aleyhine değiştirebileceği orta kin olası bir referandum süre gundur hem de siyasi partilerin ma vb. saldırıları buradan büyük ya çıkınca düğmeye basıldı. Bir laf cinde HDP’nin tavrı ne olacak? kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı etkisi en üzüntüyle takip ediyorum. Lanet vardır, hani derler ya; “Oy vermek AKP+MHP ittifakıyla sunulan aza indirgenmiş olacaktır. lememek, kahrolmamak mümkün bir şeyleri değiştirseydi yasaklarlardı” diye. İşte 7 Haziran’da oy teklif bir toplumsal sözleşme anlamında anayasa değişiklik öne Çekilmek abes olur değil. Siyasetçinin işini ve görevini tam ve layıkıyla yapamama vermenin çok şeyi değiştireceği risi değildir. İki parti arasında ya n Tutuklanmanızla birlikte sının bedelini gencecik çocuk görüldü ve doğrudan, alenen ya pılmış “gizli” bir anlaşmanın ana partiniz HDP, parlamento çatı lar ödüyorlar. Bu kahredici bir so saklanamayacağı için dolaylı ola yasa kılıfına büründürülmüş bir sı altında kalıp kalmama konu rumluluk duygusu yüklüyor biz rak, HDP’ye oy vermek yasaklan halidir. Anayasayı partiler ya da sunda çeşitli tartışmalar yürü lerin omzuna. Ancak ülkeyi yöne dı. Fakat 1 Kasım seçimlerinde liderler yapmaz; halk yapar, par tüyor. Sizin düşünceniz nedir? tenler bütün bu olanların temel bunun da yeterince işe yaramadı lamento yasalaştırır. Bunun dı HDP parlamentoda kalmalı mı, siyasi sorumluluğunu almak ye ğı ve HDP’nin bir kez daha bara şındaki her yol gayri meşrudur, kalmamalı mı? rine muhalefeti hedef göstererek jı aşmasıyla, AKP’nin tek başına kabul edilmezdir ve maalesef teh HDP demokratik siyaseti top sorumluluktan sıyrılamaz. Güven referandumsuz anayasa değişikli likelidir. Rejim ve sistem değişik lumsal yaşamın değişmez ve ka liği de barışı da sağlama görevi şu ğini yapabilme çoğunluğunu elde liğini aynı anda ve emrivakiyle çınılmaz bir parçası olarak görü anda iktidar partisinde ve hükü etmesine imkân vermediğini gör oldu bittiyle yapmaya çalışan bir yor ve demokratik siyasetten çe mettedir. İnşallah bütün bu ölüm düler. Bize yönelik tutuklama sü girişimdir. Cezaevi koşullarının kilme gibi bir tartışmayı abes lerin önüne geçilebilecek barış recinin siyasi kararı o zaman verildi, ama sosyopsikolojik atmosfer ile yasal kılıfların oluşturulması arayışlarına girildi. 15 Temmuz darbe girişimi arkasından OHAL ve KHK’ler ile bu fırsat yakalanmış oldu. Başkanlık adı altında tek adam rejimi inşa edilirken HDP’nin temsil ettiği kitlelerin siyaset dışına itilmesi AKP için olmazsa olmaz görülüyordu. Anketlere göre “Başkanlığa” olan halk desteği hiçbir zaman yüzde 42’yi geçemedi. İşte HDP’ye yönelik kapsamlı bir gece operasyonuyla bir anda şovenist milliyetçi duygular kabartılacak, MHP+AKP milliyetçiliğiyle bir anda destek yüzde 50’nin üzerine çıkarılacak, bu esnada hemen Anayasa değişiklik teklifi de TBMM’ye sunulacaktı. Kabaca plan buydu. Bizi cezaevine götüren süreç üst düzey yarattığı kısıtlamalar nedeniyle henüz parti yetkili kurulları ile sağlıklı bir görüş alışverişi yapamadım. Ama net olan kararımız şudur ki, TBMM’de de olası referandumda da tavrımız “hayır”dır. Şahsen ben TBMM’de milletvekillerinin durumun vahametini görerek 330 “evet” oyu vermeyeceğine inanıyorum. Ama eğer referanduma gidilirse halk kesinlikle “hayır” diyecektir. Bunun için etkili bir “hayır” kampanyası yürütülmelidir. Nasıl ki, anayasayı yapma süreci sivil bir halk inisiyatifinin işiyse, aynı şekilde referandum kampanyasını da sivil halk platformları yürütmelidir. Siyasi partiler bu halk inisiyatiflerinin çalışmalarını destekleyen ve güçlendiren konumda olursa daha uygun olacaktır. Böylesi bir tutumla referanduma gitmek karşılıyor. Demokratik siyaset sadece parlamentarizm değildir. İkisi birbiriyle karıştırılıyor sanırım. Demokratik siyaset, evde, okulda, sokakta, işyerinde, kadınerkek ilişkilerinde vb. yaşamın her alanında zaten vardır ve devam etmektedir. Parlamento sadece bunun bir ayağıdır. HDP, demokratik siyasetten çekilme gibi bir başlığı gündemine bile alamaz, zaten bu HDP’nin ya da herhangi bir partinin yetkisinde olan bir konu da değildir. Bir parti demokratik siyasetten çekildi diye halkın kendisi demokratik siyasetten otomatikman çekilmiş sayılmaz. Bu zaten toplumun doğasına aykırıdır. n Son dönemde Türkiye’de yaşanan terör saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Son zamanlarda ülkenin deği merkezli bir sağduyu giderek öne çıkar diye temenni ediyorum. Moralliyiz, güçlüyüz n Cezaevine ilk kez girdiğinizi biliyoruz. Bir gününüz nasıl geçiyor? Koşulları anlatabilir misiniz? Gazete ve TV’leri takip edebiliyor musunuz? Yaklaşık 50 gündür tutukluyuz ve maalesef halen tek başımıza tutuluyoruz. Türkiye’de yüzlerce ağır hasta tutsak, binlerce mağdur mahkum varken kendi durumumuzu çok da öne çıkarmak istemeyiz. Ama cezaevleri sistemi bir bütün olarak demokrasi ve insan haklarına aykırı yüzlerce uygulama ve düzenleme içeriyor zaten. Mücadelenin mekânla sınırlı olamayacağını burada daha iyi anlıyor insan. Moralliyiz, umutluyuz, güçlüyüz. AKP’lilerin bir masa etrafında oturup saat saat, gün gün planladıkla ‘Benimkiler de çocuk işte, özlüyoruz’rı bir organizasyondur. Tutuklama operasyonundan hemen önce BahçeliErdoğan görüşmesi de anlaşılıyor ki bundan bağımsız değildir. Ancak bütün bu siyasi tutuklama operasyonlarının ilk adımını atan maalesef Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Dokunulmazlık teklifi anayasaya aykırıdır, ama yine de evet oyu vereceğiz” şeklindeki açıklamasıdır. n Bir baba olarak çocuklarınız bu durumu nasıl karşılıyor? Benim çocuklarımın diğer mahpus çocuklarından bir farkı yok. Bütün çocuklar masumdur ve hiçbiri acıyı, üzülmeyi, anasızbabasız kalmayı hak etmiyor. Yaşamını yitiren bir polisinaskerin gözü yaşlı çocuklarından daha kıymetli değil benim çocuklarım. Onlara ve nicelerine, Cizre’de, Sur’da, Şırnak’ta öldürülen, ağlatılan çocuklardan daha değerli değil benim çocuklarım. Ama benimkiler de çocuk işte, özlüyorlar, özlüyorum. l ANKARA / Cumhuriyet Umut... Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli çıkar hesapları içinde, yarım kalmış FETÖ’cü darbenin kanlı yüzü, binlerce operasyon, yüz binleri aşan tutuklamalara neden oldu... Tüm bunlar olurken hain terör eylemleri, yüreğimizi dağlayan şehitlerimiz, ölülerimiz, yaşam suyunun kanlı görüntüleri içimizi acıtıyor. PKK, FETÖ, IŞİD terör örgütlerinin ortak saldırıları, mayınlı, bombalı tuzaklar... Böylesine bir sorunlar yumağında, yaşama dair avuntularımız, bu ölümlere, acılara tanıklık eden insanlarımız. Toplumsal bir çöküntünün televizyon ekranlarına, gazetelerin birinci sayfalarına yansıyan hüzünlerimiz. Çoğu kez nerede başlayıp nerede biteceğini bilmediğimiz bir zaman dilimindeki hayata bakışımız... Yağmurlu, soğuk bir günün akşam saatlerinde olup bitenleri anlatmak için düşüncelerimizin, duygularımızın kanlı bir bilmeceye dönüşmesini gördükçe niçin bugünlere geldiğimizi algılamaya çalışıyoruz... HHH Biz dün ne düşünüyorduk bugün ne düşünüyoruz! Birinci Silivri sürecinde Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy davalarını tartışıyor, Türkiye’de “askeri vesayetin” ortadan kalktığını, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin yaşam biçimi olacağını anlatıyorlardı. O yıllar özel hayat üzerinden siyasetçilere, özgürlükten yana olanlara en aşağılık saldırılar yapılıyordu FETÖ’cüler tarafından... Masum asker, sivil insanlar suçlanıyor, devletin duyarlı kurumları üzerinden FETÖ’cüler bir baskı öğesi oluşturup devleti tepeden tırnağa ele geçirmek istiyorlardı. O yıllardan bugünlere geldik... Her şey dün gibi. Önümüzdeki fotoğrafa bakarken sorular aklıma peş peşe geliyor... Sivil bir anayasa değişikliği, halkın vekillerinin özgür iradeleri ve oy çokluğuyla, tüm hu kuk ve demokratik ilkelerin işlerliğinde, demokratik kitle örgütlerinin, dinamiklerinin katılımıyla yapılması gerekmez mi? Bir sivil anayasa elbet Türkiye için yaşamsaldır... Böyle bir süreçte Seçim ve Partiler Yasası niçin hayata geçirilmez? HHH 15 Temmuz’da FETÖ’cü hain bir darbe kalkışmasını halkımız tankların üzerine çıkarak, paletlerin önüne yatarak önledi... Ölümü göze aldı halkımız... FETÖ’cülerin devleti ele geçirme planları kursaklarında kaldı... Darbeyi önleyen halkımız demokrasiyi hak etmiyor mu? Fethullah Gülen 40 yılı aşkın süredir tüm siyasal iktidarlarca korunup kullanıldı. 15 Temmuz’a dek devletin en duyarlı kurumlarında örgütlendi. FETÖ’cü dehşet görüntülerini izledik ekranlardan... Yargıdan TSK’ye, polisten eğitime dek nasıl örgütlendiklerine tanık olduk. Şimdilerde “en tehlikeli terör örgütü olarak” anılan FETÖ’cülerin devletin kılcal damarlarına nasıl girdiklerini artık herkes gördü. Türkiye’nin demokrasiye gereksinimi var... Onun için kin, nefret söyleminden, ayrımcılıktan geri dönüp, laikliği, temel hak ve özgürlükleri yaşamımızın her alanında etkin hale getirmeliyiz... HHH Reina’da 39 kişiyi katleden cani, polisin başarılı bir operasyonuyla İstanbul Esenyurt’ta sağ ele geçirildi... İstanbul polisini, Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı kutluyorum... Terör bitti mi? Elbet bitmedi... Türkiye, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri yaşam biçimi yaparak terör belasından kurtulacaktır. Umudumuzu köreltmeden, laiklikliği, demokratik Cumhuriyeti, ayrımcılığı değil birlikteliği, savaşı değil barışı, temel hak ve özgürlükleri savunacağız... Adli Tıp, rapor üzerinden rapor vermiş Yarayı görmeden ‘ısırık’ dedi ALİCAN ULUDAĞ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın AKP Trabzon Milletvekili Muhammet Balta’nın anayasa görüşmeleri sırasında TBMM’de çıkan kavgada “ısırıldığı” iddialarıyla ilgili soruşturma başlattığı ortaya çıktı. Savcılığın talebi üzerine yaraya ilişkin “ısırılma ile mümkündür” raporu veren Adli Tıp’ın ise bu tespiti Balta’yı muayene ederek değil, Numune Hastanesi’nin raporu üzerinden verdiği anlaşıldı. Öte yandan savcılık, soruşturma sonunda Balta’yı yaraladığı iddia edilen vekili tespit ederse hakkında dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenleyebilecek. TBMM Genel Kurulu’nda anayasa teklifi görüşmelerinin birinci turunda 5. madde görüşülürken CHP’liler kürsüyü işgal etmiş, AKP’li vekiller de buna engel olmaya çalışınca kavga çıkmıştı. 12 Ocak’ta yaşanan olayda AKP Trabzon Milletvekili Muhammet Balta, CHP’li bir vekilin bacağını ısırdığını iddia etmişti. CHP’liler, Balta’nın bacağındaki izin ısırık değil, eski tarihe ait bir yara olduğunu kaydetmişti. Muhammet Balta’nın suç duyurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Balta’nın yaralanmasıyla ilgili soruşturma başlattı. Muayene etmedi Ankara Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili, 16 Ocak’ta Adli Tıp Kurumu’na yazı yazarak, Balta’nın bacağındaki yaranın ne şekilde meydana geldiğinin (darp mı, ısırarak mı) tespitini istedi. Ancak savcılık, tespitin Muhammet Balta Muhammet Balta’nın ısırıldım iddiası için Adli Tıp tartışmalı bir rapor verdi. Balta’nın bizzat yarasının incelenerek yapılması yerine Ankara Numune Hastanesi’nden alınan 12 Ocak tarihli raporun tetkik edilmesiyle yapılmasını istedi. Ankara Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğü de 17 Ocak tarihli raporunda, “tespit edilen lezyonun ısırma ile husülü mümkün olduğu kanaatine varılmakta” dedi. Savcılık, bu raporun ardından TBMM Başkanlığı’na yazı yazarak, 12 Ocak tarihli kavganın görüntülerini isteme kararı aldı. Savcılık, görüntülerden Balta’ya yönelik bir yaralama eylemi tespit ederse, bunu yapan vekil hakkında fezleke düzenleyecek. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear