26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 Pazar 22 Mayıs 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU “yKga“ıspKzeiızı”lmzi,enı“miKonr ıenmozuınkmi?aug”dbiyyBauamurpstecmaaüabnamtıudtblneeıukule?engvuriey” Bir anakız hikâyesi olan “Ana Yurdu” filminde rol alan Esra Bezen Bilgin, “Türkiye’deki kadınların çok iyi tanıdığı bir cümle var: El âlem ne der. Bunun çaresizliğini hepimiz bu ülkede yaşıyoruz” diyor ‘El âlem ne der’in çaresizliğini hepimiz yaşıyoruz’ CEREN ÇIPLAK Venedik Film Festivali’nde prömiyer yapan ve ülkemize döndükten sonra ödülleri toplayan “Ana Yurdu” hepimize tanıdık gelecek bir anakız hikayesi... Yazar Nesrin (Esra Bezen Bilgin) boşandıktan sonra kent hayatından uzaklaşıp yalnız kalmak ve “light roman”ını yazmak üzere köyüne döner. Ancak hemen peşinden de annesi gelir yanına... Tek başına genç bir kadın, köy yeri, elalem ne der? Türkiye’ye şöyle bir baktığımızda filmdeki anne figürü pek çok yönüyle bize çok tanıdık. Esra Bezen Bilgin ile annekız ilişkisinden yola çıkarak bir sohbet gerçekleştirdik... l Filmde özgür kalmak ve üretmek için köye giden yazar Nesrin’i görüyoruz. Günümüzde de kentlilerin köye yerleşme hayali vardır. Köy romantizmi, özgürlüğü, özgürlüğün en olmadığı yerde aramak değil mi? Nereye giderseniz gidin arkanızda halledemediğiniz yükler sizinle birlikte gidiyor. Orası yine kaçtığınız şeye dönüşüyor. Bu ara o taşra romantizmini çok yaşıyoruz. Nesrin de köyünü çocukluğundaki gibi güzel hatırlıyor. Ama yıllardır gidip görmediğin bir yer gerçekten hala o yer mi? O yaşta sana verdiği zevki hala verecek mi? Orada bir köy var uzakta ve hâlâ o köy senin köyün mü? Sen de hâlâ o insan mısın? Orası hâlâ o köy değil, sen de hâlâ o insan değilsin... Biraz kaçabileceğim biraz kente dönebileceğim bir denge isterim. Her şeyden uzak yaşayabileceğimi zannetmiyorum. Şehrin göbeğinde çalışıyorum ve yaşıyorum. Kendimi tanıyorum her şeyden uzak bitkilerimle bir hayat yaşayamam. ‘Derdim insanlarla...' l Domates biber patlıcanla ne kadar mutlu olunabilir ki? Teknolojiden uzak, toprağa yakın olmak bir süre iyi geliyor, ama onu dengeleyerek yaşamak isterim. Sahneye çıkmak ve insanlarla bir arada olmak istiyorum. İnsanlar belli bir tıkanmadan sonra radikal kararlar alıp gidiyorlar galiba. l Siz herhangi bir radikal karar aşamasında mısınız? Radikal hayallerim yok, ama insan kompleks bir yaratık, belli de olmaz. Benim yerlerle derdim yok insanlarla derdim var. Sevdiğim insanlarla beraber her yerde yaşayabilirim aslında. Türkiye’de yaşıyoruz ve bana da bazen gitme duygusu geliyor. Halaskargazi Caddesi’nde oturuyorum, Gezi direnişi ve son dönemde yaşadığımız tüm ağır olayları ben de en ağır biçimde evimin içinde yaşadım. 7 yaşında bir oğlum var ve bu ortam içinde çocuk yetiştirmeye çalışıyorum. l Filmde de hayatta da en çok duyduğumuz cümlelerden: Kızım onu giyme, onu yapma bunu yap, kızım bu saatte eve gelinir mi? Nasıl kurtulacağız bu cümlelerden? Türkiye’deki kadınların çok iyi tanıdığı bir cümle var: “Elalem ne der”. Bunun çaresizliğini hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. ‘Oğullarımızı güzel büyütelim' l Bu baskıyı ilk kimden görüyoruz? Bunu bize ilk direten anneler ama ataerkil toplum yüzünden anneler bunu yapıyor. Sistem buysa bunu değiştireceğiz diyoruz ve Bağdat Caddesi’nin ortasında bir kız tecavüze uğruyor. O zaman “bir dakika ne oluyor” şoku yaşıyoruz. O zaman burada bir sorun var diyorum. İstediğiniz kadar direnç gösterin, kimlerle yaşadığınızı anladığınız an direnciniz düşmeye başlıyor. Çevrenizdeki on kişiden sekizi “Şortla gezerse tecavüze uğrar” diyor. Bunları görünce yabancılaşıyorum. Koftik bir direnmenin anlamı yok, mesele tabii ki şort değil, “Bu insanlarla yaşıyorum, neyi nereye kadar itiyorum” diyorsun. l Ne yapalım giymeyelim mi şortu? Hayır. Çok klişe bir şey söyleyeceğim, oğullarımızı güzel büyütelim. l Filmdeki anne “gençliğimi yaşayamadım” diyor. Büyük çoğunluğumuz daha kadın olmadan anne olanların çocukları değil mi? Bizi büyüten annelerin çoğu kadın olamadan anne oluyor dolayısıyla kızlarını da “Benim yerlerle derdim yok insanlarla derdim var. Sevdiğim insanlarla beraber her yerde yaşayabilirim aslında. Türkiye’de yaşıyoruz ve bana da bazen gitme duygusu geliyor. Halaskargazi Caddesi’nde oturuyorum, Gezi direnişi ve son dönemde yaşadığımız tüm ağır olayları ben de en ağır biçimde evimin içinde yaşadım. 7 yaşında bir oğlum var ve bu ortam içinde çocuk yetiştirmeye çalışıyorum.” ‘Anne ataerkil toplumun sözcüsü gibi’ l Anne için ailedeki ilk iktidar diyebilir miyiz? Türkiiye’de genel anne figürü nasıl bir iktidar? Bence baba anneden daha büyük bir iktidar. Anne ataerkil toplumun sözcüsü gibi, “Baba kızar şöyle idare edelim” durumu vardır annede. Anne, babanın yani iktidarın gölgesinde bir iktidar. l O yüzden mi “kızını dizinin dibine çek” anlayışı var? Kadın hep dizginlenmesi gereken biri olarak görülüyor. Bizden korkuyorlar galiba. Çünkü korktuğun bir şeyi sürekli baskı altına almaya çalışırsın. Dizginleyelim yoksa kadın başımızı belaya sokar diye bakılıyor. l Öyleyse bugünkü iktidar kadından korkuyor mu? Kesinlikle, bugünkü iktidar kadından korkuyor. Okulda okunan kitaplardan sosyal yaşama kadar aslında devlet politikası kadının ikinci sınıf olması üzerinden yürüyor. kadın olmadan, birey olmadan anne adayı olarak yetiştirmeye çalışmıyorlar mı? Acaba buradan mı başlıyor mesele? Ben de anneleri suçluyorum, özellikle erkek annelerini suçluyorum. Mesela, oğluna, bir kadın için “O senin elinin kiri, oğlum sen üzülme” diyorlar. Bunu aştığımızda “güzel oğlanlar” güzel yetişmiş erkekler olacak. ‘Anneler baş tacı lafı yalan’ Bize hep doğduğumuzdan itibaren roller biçiliyor. Kız evlat hep kusursuz bir ahlaka sahip olmalı anlayışıyla büyütülüyor... İyi eş olmak üzere büyütülüyoruz ama bu büyük bir yalan, bunu direten ataerkil toplum. Çocuklarımıza insan olmayı öğreteceğiz. Bu sistem ancak böyle değişir. Anne evin direğidir, baş tacıdır lafı çok tatlı bir yalandır. Annemiz baş köşeye oturtup elini öpmemiz dışında baş tacı mı bilemiyorum. O baş tacı denen anneyi zaten baba yıllarca dövmüş ama annemiz kutsal... Burada çok tatlı bir çifte standart var. l Hatırlıyor musunuz bir kadın, bakandan iş istemiş ve bakan da “Evdeki işler sana yetmiyor mu” demişti. Bir kadın bakanımız Ensar Vakfı için “bir kereden bir şey olmaz” dedi, bir kadın söyledi bunu... İmam hatip liseleri de kadın üç çocuk doğursun, evde otursun zihniyeti değil mi? Tatlı tatlı alttan geliyor bu zihniyet. Kadın ikinci sınıf olarak görülüyor. “Kadın erkeğe hizmet için var” anlayışı geliyor ve bu anlayışa hizmet eden bir grup var, “bir kereden bir şey olmaz” diyen kadın bakan gibi. Şu an konuştukça karamsarlaşıyorum. Siz ne yapabiliriz dedikçe “Hiçbir şey yapamayız” diyesim geliyor. ‘Ahlak’ı üstünkörü kullanıyoruz' l Az önce dediğiniz o kusursuz ahlaklı kadın arayışı çok vahşi bir arayış değil mi? Elbette. Kadınının zaten neden yetenekleri, zekası, potansiyelinden önce ahlakı geliyor ki? Ahlaklı insan bence kıymetli. Ama biz bir sürü kavram gibi ahlak kavramını da inceliksiz ve üstünkörü kullanıyoruz. l Kusursuz kavramı kusurlu değil mi? O yüzden kusursuz ahlak mümkün mü? Ahlak ne demek ki? Kime göre, neye göre? İnanca elbette saygı duyuyorum, ama beş vakit namaz kılıp saatlerce dedikodu yapınca, başkalarının malına göz koyunca olmuyor. İyi insan olmanın kıstasları sadece dinle ya da geleneklerle belirlenebilir mi? Filmdeki anne de çok inançlı ama kızını çok mutsuz ediyor. KONUK YAZAR TUĞÇE ÇİNKİTAŞ ROMANTİK DEĞİL GERÇEKÇİ Geçen hafta yazdığım doğaya dönüş hikâyemi, gösterilen ilgi dolayısıyla anlatmaya devam ediyorum. Olmam gereken yerde, doğada yaşamanın yollarını öğreniyorum Fethiye’deki Kabak’tan ayrıl duğunu, kadercilikten öte bir dım. Şimdi bir kolektifle bir sistemin zaten yürüdüğünü likte Çanakkale tarafında gö gördüm. Yolda başıma ne gele nüllü olarak yaşamımı sürdü cek bilemiyordum, başıma ge rüyorum. Bu yaşamı seçmemin leni de kabul etmeyi eğer ah sebebi, ileriye dönük hayalimi laksız ve haksız bir şey değil gerçekleştirme yolunda koydu se tabii öğrendim. Sinirlenme ğum taşlardan biri diyebilirim. nin, söylenmenin, hırsın, tela Gönüllü mü, şın, yarışın ne manasız olduğunu fark ettim. Arkadaşlıkların o da ne? tamam buluşalım ben de çok özledimin ötesinde olduğunu 2009’da, MTV Türkiye’de yaşadım. halkla ilişki Para telaşına düşmeyince ler departmanı ‘başbakanı’ydım galiba ya da yine 20 EDİTÖR: EminE Özcan TASARIM: iLKnUR FiLizbec5ate0tşnilmynaate.tştBııiğnnoıaşmhagalyetytelaıirmnliKcneeaivbgkiaimudkrei.,kr..kio.zayKpuuaazsotaıtlkmıdmlua2.rk0aYr1ahe3şda’atiyenkatplaıimarnzteııamşryelaıa,htmsıirraaıdtmteiılnmeytakiapşöri.yamCebieathammşeüıınm.dnHüaeirmkhüâidkoyeâleayömrmeaimkrfüisbznaiökühyialteolüalbkaraearşatv,lkaeddıa. dünya ismi verilen yılPazar15mayıs2016 dızın üzerin istifa ettiğim bir de yaşadığı zamandı. Kabak’a Dünyad mızın, aslınPazarlama iletişimi uzmanı olan Tuğçe Çinkitaş (solda) 2013’te işini, 2015’te İstanbul’u terk etti. Çanakkale, Biga’ya bağlı bir köye yerleşip hayalini kurduğu doğayla iç içe bir yaşamı gerçeğe dönüştürdü. itşalteiltmiçeindegigtötinğüiml farklı biraynasşeasleniyorum da ne kadarTUĞÇEÇİNKİTAŞ lğysrgilaüşaaıöeirnldmrekdydüeraıaeacn.zvpkeBüayaıuykyynaroaodşamiırtrrınya.,,ışsyokHıpialyoraıenvrir,e N m mHSüPoEknmİRyAA? BkÜuTnoüDPAynnA ! dddmödaiuğamnnhieğrunesasiummiamninfnnbiuaalkuiıuirznnnkhoubadnkliinseedsreeıtnsuzvtknkelieieomtazl.üdğğsznidsıyılameİhmeemiıicmmıyrrmyvanamüdekdeıdelednşvakldszu.YamnöaTgetasrleçaaiüdkfkâieByesğndhdelayneenutıfhykrİeuntareo,cikkaufaöışrndisei,cleğe?rşükan,ynkelkdnsvamçnsayetytsarüaeiygnuçatorkaıkdğaıaEeıertBem“âenenuldosaksmezıoağdkbnnomçearedandHi.kelepkyçg,ssıullitbdan?n”millüteııırnledaedycdannBrayıanelboçamlçrhzeşağ”rOekulçdiitGmmeyenanediddırdarresaermlmioirıiaeanımuaidmıaansğiazrednıncmboraaedio,.ömmütsşekn,mkzsadbyseiıylocklrgiumnıs,cabieldnmidyrmızmO,srliyımbadpintıktoaneyaabüoşarkpeaburvnusdaeaaluaıoKeomlmhi.iaesınkşed.gştleelnörğmsırçeıaitieşksrzns,dypdimnlmruecna“kşacalaaaheedürıluaamyliainltteaaaak,dsueaasKnikeüe,mddbdı.iyygdmıueakiyllmyıyssabşiinonhğszaclşziuvnrehü.ı,neieaıkçaooayeındmaoağloakulobanireonlındğiealkiargecfdiaınemcntybraem,bhrruealnbidrdirmiınmkykvıdtyeıdlpböeuaömpazekeçdaterrırioddmraına“naurThiednisadaeanir,iyiırzadyğkıttsns,ıuelNdüluirbsvşrssciemaaesıenadşıtsraçaelın’ailyııbölyynkmigntğlumkeoıdceieedo.hğomşnamlmy.neeapekısmhadanimraayiamo.eodyruarrralıSmöeıryünağnaıriarihdbla.dşsmkinplşlueimnelnÖıcddukoilnyeaosoytlnsel,rniyıaayııçaiasYaaus.bdaelıaalbderufkoedzkenr.drrtnasıaieinkyvaouamçrilıanmodSvvsyiiğaerşulsçsarariiln3uimt,odncrdlyerarşaaetdğtzrlağveıenlöarğteaşauuaıitkslndaanea3öşeuy.naaaarlmmoınrkliduldıieanbiğn.iceebnume2lyıkinaşzepuaSgm’a,nçşırvdıbaamknlaçbüıDyıbgdaar,ıııg0gmonsçmbaitea,nnıemmeudirmen.iieidınüinkmiıuuarüed1nrrv,aliınraknre.oneOn.iumeeseıçıodarynarn5bg.etmaplşldsBçgüddetlkmltloaoikDcia’bktdıkaüasüğiyüeytok,oianurynaekg;kimeaaiures”iikkarhadnslsenvdmnnsoöi,ıtdkıreeğrkrşalr,akilyytpaeaieKdz,iiibakndltdeteaBimyykasykk,laodlaibneynıabddireureelıoğdeimaanmbrslyivıiloke,iarliaüneallnimyöikadltanıyrüsaeeesieesrzlen.ıvsSkkaSdğsşynulsorroondarrnH,rk,kebltkmsetiriliıoıririrnsa,eNg‘saıeiinymeteeniamgadrtgdkvaeetndtdesrişrayzotr!e.edoyuleobuoievvçirliaeasnalaarlaOŞt,ammmağdlğiraeagrllkekığvk.rs.ayanaaöreskkrrerruiildıaeritNaTsdzbmaıalmdyiçuhğdnunıesearyerdtsıdoesnpeüiömilıeralrielrızulennünaoseıanrtrusaaneleıitdm’d.yyyedpeütdllıyınrreıtorrnğrseİaenbşiogreeiüakaomuıilbsşuseddlndşsçharsummdebknyraaytdzidadldıine.iüiişsüriau”silvaysroskuasğoşasöiiaaktö“leçuyştymtğtznretoiıpdliğlnnOsnnene?şiüeıryaeıenvaliurvyimtirisyma.ka.üemmülomşnnorlAyası.kkuaıoolrEğgdIliaovşrştyrgEmeaeeiiav,hr,.iirneaiıitğednsteığnoir,nçhnbby.uiküÜnhükmilnkaeeeıa,isreiçnebBiibiıkinekrakddnrnuyadzğkoçıomoleçussüednplisnlukieeceiamiiieülyâarheeaydmoviynudedgrnıyaminrdsıyorzşrçnomsşi?ieko.aiödvtkodıeiüyeletıooeıarerHbreiÖehrbiih.gondlkzetbslğuyeaaaGrnimaacaioaspuraezrecöote.ervi.zomearynlesr.rduigkldevdinierıgımymiieağeşskMbaydvadktıülaeylkeegisiınSaketayyeKrrğlkabaaıüogşortmoarubdumnasğdıpne,ğnii,tsniıannmezamesüklmpfdiudnalbgauaödıdlmesşeaayr.clılreihnriiyıoiltoçlkstaddakinnşıyo.rrkliaısdeielalknıyssse.eanitrenaeAideukyiikiıbaelstaaailmsBnrşçrkdpimrıkslltazaeıvmkinsdynsivmiuaii.iusrüaıilnr,rlrynae.nırşçgşeanleuiğea.actarççeeyambzanicşasıa,lenuiYkaeçnlkeıe,ırnyasşameeöşeremkgkksd.iğloeaeildşattluyb.ohynespüıazay.eoeeaeknnmkakaöot?lleoğekitaannr“nryreeumçvrddlepsolşre,tmnBtçıaaulüasalnağhreuirırekoaldyızfnngyaneuğğylleniorkviumruialnrueıieaklşeığeaıdsiinainrçedazyinbnanlşyyoaşladüyehsrnıepi,lıiraoioaiğouclaroğiaeirk,yidoclt,rvhauknhmryızlırılraenyrebçalokıyiherld.aoyıua.aaeı,mygagoidauarm.duoiTnopanoymArnmoygzryio.ğuşleFrlzyiebıaeraakneıorüriSalyugnuylllaaıd.,royyaiut,eanlameirnnanesmomklskyıDuberçadamyldeydngblkıirlısaaiaiaanciilyunüıua!teionıayaa”ynnnut”oaknanuoyşnekzhnvnorakğltcn“garldglamstıbdkiaı.ulierıökunaarunıbaeuarmn,udhzinnrm5üdızşaea,einv0enıg.ydgmBkapehznanükağüiyc.ButıamlamdstdlazkiiyıazeiSNamiöanynemndeeödaienşocyasktyanklaeK,Hlenamırleearagnokiadöbsitlnmlfeadnasksğkginehaeoirnametakeikarmndauabniealiaiücrnıpsi.ğ,askubmıal,kaşneertrekvisgssPeteakasyeüirnrs,üshdkkeee?ıaealeeranky.abanaaatynniyneaamasirçlmnçzlEraadrirb,tüişyensileınekeeüröaaunııatçkfvai,aaiarnşktdmlgıeslmşlmnyöhcrıiemyelrthsüibşıiessüsyktvüzemıadbesdeaeu,pamıeiii,mshnoıeeehknsamzynizpeenyşyganoçükrretikilsloeudn,asoetiriig,nıanseeoirryinndiatrgnaımaa!dasclidnknrynred,?naaatrsdeeeıakmıiaeaeeeisbckresplr?l,ürlrrSğaylidrdsdeertesaeaarüaiey.ioryrdıaaıMaı.hamzmı,nnyknnrnekzCyenoennbde.Vgtakdnnaıcul.oöüdsked,aoeyeke?aayn.ükianeıee.enyaazkztthrb!aih.röaSnkyşkioptdNahlaçksatbnlİelvbleieayuırüeknsıekıinioinbneamönehymlğnkanymn,iğmailluykeşrbeeoaısaataâiayiüçgnnçı!ışmtivnrkraya?nytyayi,zaeünSu.,ıaaçkeryeraaanndkseertoaeb.ıatpfyiiae.ni”laeab“ğtauBşeğŞyda.irneiauışirl.ıhdşyvneeşmanabtemihlHçtvmiıenbututmmrtiavereerriimeaaantyndmaebdeaürrmll.h?rmoıoruıidbeikksleaetşlrdaDıissmgvporgeyb!iıaşeeunklniiaNnlbareueafseeaatyepraıKmisğTe.tt.rikrthidisrmoydorksrnoehndılHneyumdleikieMfıDkseçdeiüliifibndiiedımrriaaaiaon,,mmpmayıfnniraeyenhku.şruükniuaeueal,szsşldbomrrsrdyeedagkuıamK..bmnmayolnı.cadaısrünaeairaabyitçitmnyülnzyüdeİBçiyçbuorüdÖdleeiyunaydnrlas.eteuaaai.dzmılyayianmilumrçeaa,keışoatatşeinnaSdrtaş,eznŞçiüaeşyltFmeootirmci.a.etnlra’aacdyolkıuoso.mıakid,aaeyndıgarmeekklVkyHyrvbltyementârmmnlÜıoakhhaeiaröotoatsdeemdmida,eıauyezaiaıryşlarınsyainbtlyelnrğyuık.emraaam.eykullaoykeyadyafaiylaoidsımıŞ.liarbamAunorşmanpeaiakrnıkşaöaşalidmistruaracriyyndyletümaıamndnzişkgbieşzakyebesnasydseğozmgıleyfılei,yyadnöeeaabaiemıeieroeirüaıdolzlilebrıitçykayiddirtmsardlymiranrkalalmıutreküisialiulteüoKsmnilaarçakü,kkekenenimpenıyocişeeğdraorgğmuiserc.oisşddlocüedşdambeakeüihrnabüiNldkreeerınaenmadrallibmakmdirkinivzaçc.eugrrukgbdeigioıaiaşieBömumnköiü2ökrmşkkmrnişorrrne0eeoga.üüablkhü1eeyilrKkyblzabae?yillknudk5ooSüiliiglşi,amyürcaıdicrylooyuspmuüaekıeaeoen.ellmykvealHza.lmvTiraank.ıakaSgeülbfaldecGryk;fairoemrhcılurıkvaikügtneeelrnrnıaebviaohhdrkmekreyrırdvtmbkkayşkeoürprsçvaeissoliideŞemoeeaeuyiredvl.nlaayeeyrğikiemkadeğneotl?elrnaaDeilrahkçŞiuliâstdmnmnıişhen,rğdöşcitvsrşletMabeoeşytpel,ilii.nieaueeanioetnaemryirsersvhiğhnnasbüiarneeednsğrcpkiaraletaieeeyddeeHeçlaad.rykcuheeiakb,lllenndklezn,dyuöunrieeeBainnakihubrbmsgyeıçmdeeikcieynlimknşmaneydyuuieleyusnieztdfeegeys.glkm.maioen.sioyrokusoceçreisehvnesnulnüBâmçByöladleklalğrenrurtaaieeekuşeiskdosniüeukidndyrikş,eidoar?kltknvpaitşyrainnodüiilmsriarmllaemukâbfdımnelnmmaaualeetkolvlnoiüiBsimnoıesddamnmsyuriyüertknızzriern,rullamsnkee,lüuaiairyussarieiodeadranyuu.şdnlioeadknedıeakznosşndkreeerdlsntrıünnuusmeBngiaadayrydla,neeolbtt,uzaerıunriğıaietgıvağmm.kenaımuşşeıluebmliuğsnyummr?mçğsğiagneselsüryuÖ;lymaydnçami,eriaiaürilaııfuriitönoomıalacşnıimure,ioyhaneauzdnsdeşnçke,yranıysş.rliünuomkyirktsldtmamdieiao,tkhladtıarFkinn.aaee,rhüksayekizl.ovişsdeaıağikydşrnitnaaimnr,ieymsaeeağrakhieiaesy.nıelktv?iuntteaşşaTbbeiüeyluüniön,vmatmmleltdceinaı ldrkoaalairanakıbnmainlzhiaaarasçdnyılilama?rstıaPütanae cİ ennet de sensin cehennem de... ddloİıüenvknsyaaayardnaşakyadridaaçüındğozeıbkemğarceşiıanrzknasyhmmıdlotnesıöiömriştaedsdşsğdlinatgonkıiiAdarealeıçrınmyivüılöldmreçmilearuyaiekedykşerdidtsdtldormlrmitmasee.iaııtedeımüssrmışeennSnrkmris.adeibmiksçkmşyedt.idnoiYzutieimeıçsto,çeNiruanarddeökmaedimhdltdbankstedesoüariniedeöetiryğtz.üunitlişluyledisiğdentmiüiEısşnnyüseşakmmrrioşegüktolkaaiiünrn.heğpfeeiömrşasinbriamDnmndkmbkalenğennea0aeal.,ykuöaobereal.ikhle+mntieDe0ldaağtiğisyiSyte0ükclbftütşıa9aauönetomaieriı=ınmaiüılmrnm.ndrmed.llo0g0grıkikuimhiiüünn2elşşr0aie.smvomemehbcdşıbl0amolaÇelhyettddeeiau.iiu0nastarrüımfebid1iliyDhınsm1mlbrya.mdrnnkaıii8aiia’.doimelAüytesdr.kadlti..eYğaöol0ieyaırfsyleleüianİmysağrtı,aey0aalçrsılitiçülrepnneıpizaaıaesaybncteıyvitbrnıieiziıeanaksşmolıadaçlmidüaiarlmimedhilHyyımıişoı.omaktyr.YrnıaodğdHaiilruışdunem9dlmımpelu.ma0rs.dmr0,yihaın,anvao,nead1llslread8öeadduzt.obı0emel.lana0mlTehrhaççmad2aabükayl.ing0ıiiaşkues0ntmrtüz’ıeeeymaaykçekkk,oiitedpnkainesekte lmmedsykhyuiıeyamusaoğrvoıryrdunikddraem,rteuulnuebnkk.n.ragççDueKkşâüarseklarnmeiruaesmkkrznıaermüeakyesnbkanihi2yul2kkaab0al0yeşaah1knta1nş,3ııl2lmmyigi’amt’çarddeıifoişneıde,plmtdetdbıgai.keu.emezİiyHğranbçraurbuaaeezlmiynlakuvaıtrnleen mndllsaoailamaelar.ilburığıasİnaeyyçiannidaivrvlni,eınaeem.etkrdibbıaşdapoiikiorn,mleamğelatefidtrloairtimumncyyeğeriaiü.npunndiDimangnürütsiü,ridşdafütyiüenüuamcnoınhnelüdyauakyeaafrttvolarnibamaarkıakunsmksaımknıbaşeiohartdlaa, cddmşehkütıluağmeğeaoaüdnlİimırrlkoıimyamsaşslBlygkarkiaasgtseeaolbavb.aaaetrarkşrieÖnierrrdiratlıdımilinıoneölldyırmetıv.kğc,peetdebeBıerklıkrüma,smevlueaseuinrısneiklrnn,iavysdedetlludbtktavıaıeb’aten.iinraaidılilmhmaBmıalsliaeçdnrişidikliçcsövarıtee,aai?teızknradkmryeeğsüiHallmaaabeiıem.gbdmkşmapvariSöakyiaüşnd,,kıriamıılttşisienfrataağataı.bıydi.nenimronÇimavıSmckıllmsredeümialkaas,aıınk.snktradoean rebilirdi ha C MY B katan, görebildi yat? Açıkçası o zaman anlamak ğim kadarını gö için pek de kafa yormamıştım. rüyorum. Yağmur bulutlarının Gönüllü arkadaşın hazırladı kilometrelerce öteden yıldırım ğı şaheser içeceğimi yudumlar düşürerek gelişini izleyip, üze ken, aklımda tilkilerin dolaş rime yağmasını hissettim. Ne masına izin vermemiştim. Na kadar zaman sonra yağmur ya sılsa tatildeydim ve şehirde ha ğacağını gökyüzüne bakıp an yat bir şekilde gidiyordu. layabilmeye başladım zaman Beceriler öne çıkıyor la. Balta kullanmayı, ateş yakmayı, ekip biçmeyi, arılara eli Alışılmadık bir tecrübe, öğ mi kolumu savurmadığımda vı renme ve yaşam şekli. Bir işi, zıldayarak yanımdan geçtikle bir yerin yararına gönülden rini öğrendim. Hayvanlarla an yani içinden gelerek, canın is laşmayı mesela. Isırma ihtima teyerek yapmak. Anlatayım. li olan köpeğe ne yapmam ge Pek çok yerde gönüllünün ya rektiğini. Bedenimi tanıdım. Yi pacağı işi seçmek gibi bir du yecekler değişti. Harcamalarım rumu yok. Daha çok ihtiyaçlar azaldı. Aslında olmam gereken ve becerilerin belirliyor ne ya yerde, doğada yaşamanın yolla pacağını. rını öğreniyorum. Kurmayı ha İlk gönüllülüğümde Kabak’ın yal ettiğim yuvanın hangi top tek konser mekanında barda rak üzerinde yer alacağına, şek yardımcı oluyor, kapıda bilet line şemaline karar verebilirim. satıyor, yemek pişiriyor, mıntı Gelip geçiyoruz ya bu devran ka işlerine yardım ediyordum. dan, mülkiyetin ne kadar mana İkincide bir kampta mutfak sız olduğunu anladım. Ekini ha ta yemek pişiriyordum. Üçüncü ve güncel olan sat edip sofra Şehirden kopmak isteyenlere öneri ya koymak gibisi yok. Tavukların sıcak da ise çeşit Türkiye’de var yumurtası, li işlerden so olan Buğday Ekolojik ineğin, keçinin, rumluyum. Bunların içinde ekmek yapmak, köpeklere yemek hazırlamak ve kaplarını yıkamak, ekime ve çapaya yardım gibi iş çokoifloGalmvtddpdpleöDiüuamkırnnkeşğgetüdYaüeruüninlskananlvsyüteşüeuiebeosağyonsiytdrmriolie’uemlgnüpirıylrnesişmrDabe,baüoybiaenşninjaryyeaelsüeyayağtnhyvraşecöliioaıyraniaknçTreryıhğl.lliueAeınataıyGmnmicnTynobıöadUa,.erivğrnptiYsTraııüuarmAnanredlnldsılneün.ıaamısznkyomyobğumidumdtdtyusneienai.airyunacmğmldÜpokaeniuksrnisrıyan.is,ıutkçnsenaİüeıreisilşntutssnittyiüakaaee, erken kalkmak, çalışmak, yorsun kı yorulmak ve ciddi bir fiziksel sacası. Pa değişim seni bekliyor. Sonuç ra kazan lerim var. olarak hiçbir şey zor değil, mak da ge Bu işlerin ya yeter ki bir uğraş edin, rekiyorsa bir nı sıra yeri ge hedef belirle, yapmaya yolu bulunur lirse, çoban yar gönül ver. Yolun elbet. Zaten öyle dımcılığı, odun ve fındık kırmak, ye açık olsun. çok paraya ihtiyaç da olmuyor. mek pişirmek gibi işleri ve “yardıma gel Tuğçe” di Canlılardan karşılık ye çağrıldığım her an ne lazımsa yapıyorum. Yaşamak ve yaşatmak için çabalayan bir sistemin içerisinde yer alıyorum. Paranın peşine düşmeyince Canının istediğini almak istediğinde alamamak ilk zamanlar zor geliyor insana. Sonra baktım ki almayınca bir şey eksilmiyor. Bu vesileyle ihtiyacım olanı üretmeyi öğrendim. Mesela mağazada görüp alamadığım eteği diktim kendime. Hadi üretemedim de, canım çoook istiyor o şeyi, almamayı ve vazgeçmeyi öğrendim. Plan yapmanın ne saçma ol beklememek Gönüllülük meselesine dönecek olursam, benim anladığım yaptığım her ne ise onu isteyerek, özen göstererek, öğrenerek, keyif alarak yapmak. Herhangi bir canlıdan karşılık beklemeden varoluşumu gerçekleştirmek asıl mesele. Yani sırf görev mecburiyetinden veya bir amaç uğruna iş yapmak değil. Yaptığım işi içimden gelerek yaparken yazılıyor gönüllülük hikayesi benim için. Kendi adıma çok şükür diyorum. Para kazanmadan iş yapıp gönlünü vermek romantik gelebilir ama hiç romantik değil. Hatta o kadar gerçekçi ki. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear