26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 8 Mart 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 Kadınları lokantadaİSTANBUL’UN GÖBEĞİNDE DEHŞET alıkoyup darp ettiler Beşiktaş’ta 5 Mart Cumartesi gecesi bir balıkçıya eğlenmeye giden kadınlar 715 TL fazla gelen hesap nedeniyle garsonlar tarafından balıkçıda alıkonularak darpedildi. İstanbul’un göbeğinde yaşanan kâbus gecenin ardından darp edilen 9 kadın sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Olaya maruz kalan kadınlardan Tuğçe Özel, Dimağ Mercan ve Bihter Asam savcılığa başvurmadan önce açıklama yaptı. Garson tarafından başına bardak fırlatılan Tuğçe Özel, hesabı istediklerinde gelen tutarın tutarsız olduğunu belirtti. Özel, adisyonda da hesap haricinde yenilen içilen şeylerin de yazmadığını anlatarak, “2 bin 550 TL hesap geldi. Biz 17 kişi gittik 1700 TL olması gerekiyordu. İtiraz ettik. Daha önce ödeme yapan kişilerden de 20 TL bahşiş eklenerek çekim yapılmış” dedi. Polis gelmedi Polisi yaklaşık 10 kere aradıklarını belirten Özel, “Biz burada alıkonuluyoruz dedik polise. 45 dakika boyunca da aradık” dedi. Özel, garsona dışarı çıkacağını söylediğinde kapıların kapandığını ifade ederek, “Dışarı çıkmak isterken tartaklandık. Bir arkadaşımız kolu mosmor. O sırada ‘ona nasıl dokunursun’ diye ben de o kişiye karşı hamle yaptım. Uzaktan bardak fırlattı. Dalga geçer gibi bize ‘Ne oldu çok mu acıdı’ dedi biri” diye konuştu. Panikle dışarı çıktıklarını aktaran Özel, “50 metre kadar gittik baktık ki 2 arkadaş eksiğiz. O sırada onları darp etmeye devam etmişler. Eşkıya mısınız? Restoran mı işletiyorsunuz yoksa maf Beşiktaş’taki bir balıkçıya giden kadınlar, garsonlar tarafından darp edildi. 45 dakika boyunca polisi aradıklarını anlatan kadınlar, “Kadın olduğumuz için bunları yaşadık. Kız kıza dışarı çıkmanın bedeli” dediler Saldırıya uğrayan kadınlar suç duyurusunda bulunurken saldırı görüntüleri de ortaya çıktı. Sadırıda yaralanan kadınların bacaklarında morluklar olduğu görüldü. Dün gece Beşiktaş Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar restorana kadar yürüyüş düzenleyip slogan attı. yacılık mı oynuyorsunuz’ diye tepki gösterdik. “İstanbul’da kız kıza dışarı çıkmanın bir bedeli sanırım artık” diyen Özel, “Bu bal gibi kadına şiddet. Kadın olduğumuz için bunu yaşadık” dedi. Özel’in kafasına bardak fırlatan garson sosyal medyadan da Özel ve arkadaşlarına arkadaşlık teklifi yolladı. Balıkçı mühürlendi Darp edilen kadınların paylaştığı yazı ve fotoğraflar sosyal medyayı ayağa kaldırırken bazı kullanıcılar da aynı restoranda başına gelenleri anlattı. Beşiktaş Belediyesi restoranı mühürledi. Konuyla ilgili açıklama yapan mekanın sahibi Turgut Vidinli, “Fix mönü anlaşılıyor. Sonra da 56 tane arkadaşları geliyor. Gecenin sonuna doğru 1314 kişi hesabı ödemeden gidiyor. İçeride 78 kişi kalıyor. Daha sonra bir arkadaşları kalan hesabın çoğunu ödedi. 300 lira kaldı. Onu da ödememeleri konusunda anlaştık. Hepsi beraber mekânı terk ettiler. Dedikleri gibi içeride iki tane arkadaşları kalmadı. Sonrasında başka bir mekânda oturan arkadaşları geldiler. İçlerinde erkek de vardı. Küfür ve hakaret ettiler. Hatta onları ben sakinleştirdim. Kapıyı kapattılar, bizi dövdüler gibi bir şey yok” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet HAYALİNİN PEŞİNDEN KOŞAN UZAY TURİSTİ ANOUSHEH ANSARİ: Dünya için kadınlar işin içinde yer almalı mından oluşan bir senkretik ideoloji ile doldurmak eğili mindeler. Türkiye’de, özel likle Diyanet’in konumu, böyle bir siyasi ve dini güç tekelleşmesini kolaylaştırı yor. Diyanet bir devlet ku rumu, Şef’in otoritesine ta bi. Bu bakımdan, temelle Otoriter rejimden ri 1924’te atılan Türk tipi laiklik, herhangi bir kurumsal değişiklik yapmaya ge daha ileri! rek olmadan, Türkiye’de kişi merkezli siyasidini güç yo Otoriterleşme yolunda ilerlediğimizi söylemek, bugün içinde bulunduğumuz durumu tarif etmekte artık yetersiz kalıyor. Daha önce de otoriter kurumların ve pratiklerin güçlü biçimde var olduğu bir toplumduk. Bugün otoriterlikten ötede yer alan bir eşiğe doğru yol alıyoruz. Bu gidişatı, liberal olmayan demokrasi, otoriter demokrasi, melez rejim gibi teknik terimlerle ifade etmek yanlış değil ama yetersiz kalıyor. Bu gidişi, örneklerini 20. yüzyılın ilk yarısında gördüğümüz faşizmlerle karşılaştırmak da mümkün. Ne var ki hem ülke içi sosyolojik ve iktisadi olgular, hem uluslararası siyasal durum klasik faşizmlerin tıpatıp tekrarına pek izin vermiyor. Zaten böyle bir şablon aramak anlamsız olur. ğunlaşmasını mümkün kılıyor. Eğitimden kültüre, geniş bir alanda, dinisiyasi otoritenin toplum mühendisliği politikası artan bir ivmeyle yürütülüyor. Hukuk konusundaki yaklaşım bu “total iktidar” anlayışının uzantısında yer alıyor. Türkiye’deki on üç bin hâkim ve savcının beş bininin “Fethullah Terör Örgütü” üyesi olduğu gerekçesiyle temizlenmesinin planlandığını HSYK Başkanvekili ilan edebiliyor. Yakın geçmişte açık biçimde suç işlemiş, kendine verilen yetkiyi suiistimal etmiş hâkimler ve savcıları cezalandırmakla yetinmiyor iktidar. Zanlı veya suçlu kişi ile temas kurmuş, iş veya arkadaşlık yapmış herkesin ve en başta aile üyelerinin aynı şekilde suçlu olarak görülmesi, totaliter rejimlerin Kişi merkezli yapı en önemli alameti farikalarından biridir. Akademiden iş dünyası AKP iktidarı olarak değil, Erdo na, sivil toplum girişimlerinden si ğan rejimi olarak tanımlanması ge yasal faaliyetlere, yargıdan basına reken bu gidişat, bütün kamu ku kadar, suçun şahsiliği ilkesi yürür rumlarını kendi denetimi altına al lükten kalkmış durumda. mış, kişi merkezli bir iktidar yapısı oluşturmayı hedefliyor. Giderek Ortalamadan ileri tapınılan, bir AKP milletvekilinin Medyanın mümkün olduğu ka O’nu gördüğünde salavat getir dar iktidarın borazanı olması ve diğini itiraf ettiği, AKP çevresinde şiddet yöntem ve politikaları bazı özel sohbetlerde bir tür halife nın “devleti koruma” gerekçesiy konumunda değerlendirilen, bir si le orantısız biçimde kullanılma yasaldini otorite oluşumu bu aynı sı, geçmişteki faşist rejimlerin ev zamanda. Tarihte örneklerini gör rensel uygulamalarıydı. Bir yan düğümüz bazı imparatorluk ve sul dan özel mülkiyetin kutsallığından tanlık rejimlerinde, hem dini hem dem vurulurken, diğer yandan “iç siyasal otoritenin bir kişinin bünye tehdit unsurları”nın mallarına el sinde toplanmasını andırıyor. Bu konulması da. Günümüz Türki nun en anlamlı örneklerinden bi ye’sinde de bunlar terörle müca ri, Bizans İmparatorluğu’ydu. Os dele gerekçesiyle rejimin gidişatı manlı İmparatorluğu bu gelene na yön veren icraatlar. ği Bizans’tan aldı. Hem Reis hem Evet, gidişat otoriterleşmeye Halife ya da hem Sezar hem Papa değil, onun göbeğindeyiz otori olmak demek bu. tarizmin ötesine. Erdoğan rejimi, Modern dönemin iki ana ve ra ortalama otoriter rejimden daha kip ideolojisinin, liberalizm ve sos “ileri” bir duruma tekabül ediyor. yalizmin bunalımı ortamında, 21. Hedefine ulaşabilirse, 21. yüzyıla yüzyılın faşizmleri bu boşluğu mil özgü yeni faşizmlerin önemli bir liyetçilikle dini normların karışı ön örneği olabilir. ÖZLEM YÜZAK İslam devriminin ardından 17 yaşında İran’dan ABD’ye göç etti. Astrofizikçi olmak istiyordu ama annesinin yönlendirmesi ile elektronik mühendisliği okudu. Evlendi, iş kurdu. Ama çocukluk hayallerinin peşini bırakmayıp 40. doğum gününü kutladığı 2006 yılında Rus yapımı Soyuz roketiyle uzaya gitti. Nasa astronotlarıyla geçirdiği 11 günlük uzay istasyonu macerasını anlattığı bloğu büyük ilgi gördü, 50 milyondan fazla okuyucuya ulaştı. Prodea Systems Kurucusu ve CEO’su, hayatında pek çok ilke imza atan İran asıllı ünlü bir iş kadını Anousheh Ansari (Anuşe Ensari) ile Turkcell Teknoloji Zirvesi için geldiği İstanbul’da konuştuk. Herkes aynı gemide “Uzayda geçirdiğim 11 gün bana hayatı farklı gözle bakmayı öğretti, öncelikle her şeyin ne kadar küçük ve önemsiz olduğunu görmemi sağladı. Harita üzerinde gördüğümüz çizili sınırlar yok, herkes aynı geminin yolcusu” diyen Ensari, Gandhi’nin “dünyayı değiştirmek istiyorsan, ilk önce kendinden başla” sözünü bir ilke haline getirdiğini söyleyerek, ASHOKA gibi sosyal girişimciliği güçlendirmek için çalışan vakıfların yönetim kurulunda yer aldığını ayrıca kadınların eğitime yönelik çalışmalar yaptığını kaydetti. Ensari kadınların rolüne ilişkin, “Teknoloji hem iyi hem de kötü kullanılabilen bir araç bence daha yaşanabilir bir dünya için kadınlar teknolojini tasarım aşamasından itibaren işin içinde yer al Anousheh Ansari Kaan Terzioğlu ONUN BAŞARILARI ÖRNEK OLDU Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Turkcell olarak eğitimden istihdamda, iş ve aile yaşamlarına kadar hayatlarının her noktasında her zaman kadınların yanında olduklarını söyleyerek “Turkcell’deki 17 bin çalışanımızın yüzde 50’si kadınlardan oluşuyor, yöneticilerimizin de yüzde 35’i kadın. Kadınların malı” vurgusunu yaptı. 20 milyon dolar ödeye rek hayalini kurduğu uzay yolculuğunu gerçekleştiren Ensari bir yandan özellikle İran’da kız çocukları ve kadınlar için bir rol model olmuş ancak öte yandan da bu kadar büyük bir rakamı İran’da kadınların hak ve refahlarına yönelik projelere neden harcamadığı eleştirileri yöneltilmişti. Bunu değerlendirmesini sorduğu ekonomiye katılımının, dünya ekonomisinin gelişimi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ailesiyle birlikte İran’dan ABD’ye iltica eden Anuşe Ensari ve onun imza attığı başarılar, fırsat verildiğinde kadınların yaşamlarının iyi yönde nasıl değişebildiğini gösteren çok güzel bir örnek bizim için” dedi. muz Ensari, “Biri olsun diğeri olmasın diye bir şey olmamalı. İkisini de yapabilirsiniz. Bence ümit ve hayallerin peşinden gitmeye ve onu gerçekleştirmeye ihtiyacımız var. Kaldı ki kadınların rolünü güçlendirmek için birçok projenin içinde de yer alıyorum” yanıtını verdi. Ensari bu uzay yolculuğunu yapabilmek için Rusya’da 1 yıl boyunca astronotların aldığı eğitimin benzerini aldı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear