28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 6 Mart 2016 10 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: MÜGE KAYGUSUz Kadınların bulunduğu bölüme gaz Polis bina önünde toplananlara dün saat 14.00 sıralarında, Ahmet Taner Kışlalı Caddesi’nde çok sert müdahalede bulundu. Gaz bombasının, yoğun olarak kadınların toplandığı alana atılmış olması dikkat çekti. Limonla gözlerini silenler, fenalık geçirenler oldu. Babalarının kucağındaki çocuklar da gazdan etkilendi. haber Vedat ARIK Şimdi bizim patron kim? Oturup ciddi bir yazı yazacaktım. Zaman gazetesine kayyum marifetiyle el konmasının egemen olan rejimi tanımlamak, nitelemek, adlandırmak için mükemmel bir gösterge olduğunun altını çizecektim. Ardından epeydir kafamda evirip çevirdiğim bir soruyu tartışmaya çalışacaktım: AKP medyasında Gülen Cemaati’ne artık sadece ve ısrarla FETÖ deniyor. Yani Fethullah Terör Örgütü. Fethullah’tan Feto üretilmesini anlıyorum da oradan FETÖ’ye nasıl atlandı? Gülen Cemaati’ni az çok, iyi kötü bilirim. Türk milliyetçisi, Sünni İslamcı, devlete tapan bir siyasalideolojik çizgileri var. Saidi Nursi’nin ardılı bir hareket olarak ortaya çıktı. Kendi öğrenci yurtlarında, ışık evlerinde barındırdıkları öğrencilerin en parlaklarını üniversite eğitiminde de destekleyip kadro olarak kazanmaya önem verdiler. Cemaatin kurucusu ve her şeyi Fethullah Gülen’in daha 1970’li yıllarda “Maliye’de, Harbiye’de, Adliye’de, Hariciye’de, Emniyet’te, Dahiliye’de yer almalıyız” diyerek belirlediği hedef, Cemaat için her zaman öncelik ve ağırlık taşıdı. Nitekim 2002’de AKP tek başına ve Cemaat’le el ele iktidara geldiğinde yüksek bürokrasinin hemen her dalına yerleştirilecek eleman kaynağı Cemaat’in tezgâhında yetişenler oldu. Evet, o ciddi yazıyı yazsaydım, bunları sıralayacak ve ardından soracaktım: “İyi güzel de buradan bir terör örgütü nasıl çıkar?” Tamam, Cemaat’in siyasalideolojik çizgisi bana çok hatta fazla çok zıt düşen Türk milliyetçiliği ve ondan da çok zıt düşen Sünni İslâm. Ancak bu, o hareketi bir terör örgütü olarak tanımlamaya yetmez. Cemaat’in bugüne dek şiddet kullanmayı özendirdiğine de, şiddet (terör) kullanan bir örgütlü yapı kurduğuna da tanık olan yok. Eğer Tayyip Erdoğan’ın ve takımının telefon konuşmalarını yasadışı yöntemler kullanarak dinleyip kirli çamaşırlarını gün ışığına çıkarmak terör ise ben terör kavramını bugüne dek yanlış öğrenmişim demektir. HHH Sonra Zaman gazetesine biber gazlı, TOMA’lı el koyma görüntü ve haberleri kafama dank ettirdi. Kendi kendime “Behey gafil! Olup biteni, başına gelenleri görmüyorsun; nelerle uğraşıyorsun” dedim. Bırakın AKP medyası denen parti organlarını, nice Atatürkçüulusalcı çokbilmiş kadın ve erkeğin de “Cumhuriyet’i Cemaat ele geçirdi” dediklerine; herhangi bir kanıt gösterme zahmetine girmeksizin bu ezberi habire yinelediklerine; büyük Türk düşünürü Halil Berktay nam zatın bile “Özellikle Can Dündar, Cumhuriyet gazetesini Gülen Cemaati’nin yeni yayın organı haline getirmeyi üstlendi” gibi cümleler döktürdüğüne (Serbestiyyet – 1 Mart 2016) göre bu kadar kişi yanılmış olamaz. Mutlaka onların bir bildikleri ve Cumhuriyet’te çalışan benim gibilerin “bir bilmedikleri” olmalı. Ama o bildikleri doğru ise bizim Cumhuriyet’te ciddi bir patron sorunu patlak verdi demektir. Öyle ya düne kadar patronumuz olan Gülen Cemaati’nin amiral gemisi Zaman’a el konup tepesine AKP militanı kayyumlar getirildi. Şimdi biz talimatları kimden alacağız? Zaman’ın tepesine dikilen kayyumlardan mı? Bu durumda o kayyumlar bizim de patronlarımız mı? Değillerse bizim patron kim? Yoksa bizde patron yok mu? Patron yoksa bu iyi mi, kötü mü? Gülen: Korkuyla tir tir titriyorlar Zaman Gazetesi’ne kayyum atanması sonrası ilk kez konuşan Fethullah Gülen, “Bir tek taş düşüremediler Allah’ın izniyle. Burkuntu yaşıyorlar, paranoya yaşıyorlar. Korkuyla tir tir titriyorlar” dedi. Meydan’ın haberine göre, “Özgür Herkul”ün editörü Osman Şimşek, Gülen’in pazartesi günü yayımlanacak olan sohbetinin bir bölümünü Twitter adresinden paylaştı. Gülen şunları söyledi: “Bir de mızraklanabiliriz. Her gün bir kısım zalimlerin, bir kısım tiran bozmalarının yaptıkları değişik şeyler birer mızrak gibi sinelerimize saplandığı zaman nasıl of demeyeceksin ki? İnsan tabiatını görmezden gelmeyelim. Onlar bunu yıkmaya çalışsınlar. İki senedir yıkmaya çalıştılar, yıkamadılar. Bir tek taş düşüremediler Allah’ın izniyle. Burkuntu yaşıyorlar, paranoya yaşıyorlar. Korkuyla tir tir titriyorlar. Gökten başlarına bir meteor düşecek diye, acaba buna karşı bile nasıl selalar oluşturabiliriz diyorlar. Fakat Allah’ın kahrının, gazabının geliş keyfiyeti belli değildir. Keşke o mesavi yolunda, Allah gözlerini açsa da yürümeseler.” ZAMAN’A ŞIDDET Polis zoruyla önceki gece kayyum atanan Zaman Gazetesi’ne destek amacıyla bina önünde toplanan kalabalığa polis biber gazlı ve TOMA’lı müdahalede bulundu Zaman Gazetesi’nin de içinde bulunduğu Feza Gazetecilik A.Ş’nin yönetiminin polis zoruyla kayyuma devredilmesinin ardından, dün destek amacıyla gazete binası önünde toplanan gruba çok sert müdahalede bulunuldu. Polisin biber gazlı müdahalesinden en çok kadınlar ve çocuklar etkilendi. Yaralananlar hastaneye kaldırıldı. Yerlere düşen kadınlar kanlar içinde kaldı. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici’nin işine son verildi. Yenibosna’daki gazete binasında toplananlara ilk müdahale dün gece yarısı yapıldı. Polis, grubu tazyikli su, boyalı su ve biber gazıyla dağıttı. Gazetenin kapısı itfaiye yardımıyla kırıldı. Polis gazete binasına girdi. Daha sonra da İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği’nin, 10 bin TL maaşla Zaman gazetesine atadığı kayyımlar Sezai Şengönül, avukatlar Tahsin Kaplan ve Metin İlhan binaya girdi. Destek için toplandılar Gazete binası, dün sabah saatlerinde polis bariyerleriyle çevrelendi. Zaman çalışanları da, kayyumlı ilk iş günü için geldikleri işyerlerine polis kontrolünde, kurum kimliklerini göstererek giriş yapabildi. Polis, binanın girişinde ve çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı. Binanın çevresinde ve bahçesinde çok sayıda TOMA ve polis araçları konuşlandı. Destek için gelenler, ellerinde Türk bayrakları ve “Herkes sussa Zaman susmaz”, “Hırsızlar içeride ev sahibi dışarda”, “Özgür basın susturulamaz” yazılı dövizlerle erken saatlerden itibaren bina önünde toplanmaya başladı. Polis ise Zaman okurlarını binaya 300 metre mesafede çember içine aldı. Sabah saatlerinde gazete binasına gelen Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici, polislerce binaya alınmadı. “25 yıldır çalıştığımız kuruma alınmıyoruz” diyerek tepki gösteren Bilici’ye, polis, işten çıkarıldığını söyledi. Bu gelişme üzerine gazetecilere açıklama yapan Bilici, “Demokrasi mücadelesi devam edecek, tarih boyunca da böyle olmuştur. Bu mücadeleyi verme görevi kimlere nasip olduysa onların da iftihar etmesi lazım. Kayyumların talimatıyla kuruma alınmamam gerektiğini söyledi memur beyler” dedi. Bilici, daha sonra kayyumlarla görüştü. Görüşmede Bilici ve Bülent Keneş’e, kayyum tarafından Zaman gazetesi yönetiminin devralındığı ve bu kapsamda hizmet akitlerinin sonlandırıldığı bildirildi. Bilici, iki saat sonra, mesai arkadaşlarıyla vedalaşarak binadan ayrıldı. Zaman gazetesinin internet yayınında ise öğle saatlerinden itibaren haberlerin içeriğine ulaşılamaz oldu. Cihan Haber Ajansı ile Aksiyon Dergisi’nin ise öğle saatlerinden itibaren sunucularına ulaşılamadı. Feza Gazetecilik Şirketler Grubu’nun sitesi de erişime kapandı. Gizli tanığa dayandırıldı İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimi Fevzi Keleş’in kayyum kararı, gizli tanık ifadelerine dayandırıldı. Gülen’in 1970’li yıllardan itibaren dini motifleri kullanarak yetiştirdiği kadroları devlet içine sızdırdığı belirtildi. Yargıç, Feza Gazetecilik A.Ş.’nin de örgüt faaliyetlerine destek olacak şekilde kullanıldığı yönünde kuvvetli delillerin bulunduğunu belirtti. ‘Pensilvanya’dan öğrendiklerini şimdi yapıyor’ Müdahale sonrası kanlar içinde yerde yatan kadına gazeteciler yardım etti. Önceki gece kayyumlar girmeden önce destek verenlere müdahale etti. Erdoğan hayranı ‘tarafsız kayyumlar’ İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği, Zaman gazetesinin de içinde bulunduğu Feza Gazetecilik A.Ş.’ye gazeteci Sezai Şengönül, Av. Tahsin Kaplan ve Av. Metin İlhan’ı kayyum olarak atadı. Kayyumlardan avukat Metin İlhan’ın sosyal medyada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu hayranı olduğu ortaya çıkarken, gazeteci Şengönül’ün Avni Özgürel’in sahibi olduğu Birleşik Basın internet sitesinin şef editörü olduğu ve amatör şiirler yazdığı ortaya çıktı. Zaman’a atanan ve tarafsız olması gereken kayyumlardan Avukat Metin İlhan’ın sosyal medya paylaşımları incelendiğinde AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan hayranlığını gizlemediği açıkça görülüyor. İlhan’ın Twitter sayfasındaki kapak fotoğrafında Başbakan Davutoğlu ve Erdoğan’ın yanyana çekilmiş bir karesi dikkat çekiyor. Kayyum’un AKP ve Erdoğan hayranlığı bununla da kalmıyor. İlhan’ın paylaşımlarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da aşağılayan görüntülere yer verildi. Bir sitenin şef editörü Kayyum heyeti arasında yer alan isimlerden Gazeteci Sezai Şengüler Zaman Gazetesi dün bu birinci sayfayla yayımlandı. halen Avni Özgürel’in sahibi olduğu Birleşik Basın internet sitesinin şef editörü olarak görev yapıyor. Şengüler gazeteciliğin yanı sıra şiir ile de ilgili bir isim. Kaleme aldığı çok sayıda şiiri bulunan Şengüler’in şiirlerinden birinin başlığı “Zaman ve Başağrısı.” İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından Zaman gazetesi ve bağlı kuruluşlarına kayyum atanmasını değerlendiren hukukçular müdahalenin “Anayasaya aykırı” olduğu görüşünde birleşti. n TBB Başkan Yardımcısı Başar Yaltı: Kayyum atanması bir kere anayasanın 30. maddesine açıkça aykırı. Sadece aykırı değil açıkça aykırı. Çünkü anayasa, basın özgürlüğünü o derecede önemsemiş ki, kanuna açıkça uygun şekilde basın araçları suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez diyor. Buradan şu çıkıyor, basın araçlarına el konulamaz. Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu hukuki ortam, bir hukuk skandalı üretmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Hukukun kendisi bizzat sorun haline gelmiştir Türkiye’de. ‘Çıkış yolu AYM’ Daha önceki el koyma yöntemi yani kayyum atanması yoluyla basın yayın organlarının denetlenmesi tamamen siyasal amaçlı bir operasyondur. Bundan sonra özel yetkili ağır ceza mahkemeleri yerine kurulan şu anda da siyasi iktidarın sopası gibi faliyet gösteren sulh ceza yargıçlıklarına yapılan itirazlar herhalde reddedilecektir. Süreç dava, o da belli oluyor zaten ki Fethullah Gülen terör örgütü ile birleştirilecek bir dosya haline getirilecektir. Bugün için hukuki bir çıkış yolu ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yoluyla belki çözülebilir. Onun da Cumhuriyet gazetesinde Can Dündar, Erdem Gül’ün olayında gördüğümüz gibi Cumhurbaşkanı’nın açık tavrıyla çeliştiği zaman Türkiye’de yaratılan hukuki ve siyasi kaosu ve gerilimleri görüyoruz. Bunu AYM tekrar göze alabilir mi o da ayrı bir sorun. Ayrıca Cumhuriyet gazetesine karşı tehdidini de Cumhurbaşkanı sürdürmektedir. Önceki günkü açıklamaları da bunu gösteriyor. ‘Anayasaya aykırı’ n Turgut Kazan: Kayyum atanması anayasaya aykırıdır. Bu zaten ilk kayyum atamasından beri benim dile getirdiğim bir hukuki gerçektir. Çünkü Anayasa koyucu müsadereyi önlerken basın özgürlüğünü korumak istemiştir. Öyle koşullarda yaşıyoruz ki, anayasaya aykırı olduğunu söylemekle bir yere varamıyorsunuz. AYM karar verdiği zaman bile onu tanımayan Cumhurbaşkanı ve bütün takımının tanımadığı bir dönem yaşıyoruz yani. O yüzden anayasaya aykırı olduğunu söylesek ne olur, söylemesek ne olur. Siyasal iktidar, Zaman Grubu ve Pensilvanya’nın öğrettiği yollardan yürümeye çalışıyor. Zaman ya da FETÖ bu kadar hakkında soruşturma açılmasını gerektirecek bu şekilde soruşturmalar açılacak durumdaysa, bugün gazeteler manşetlerinde ondan ödül alan Cumhurbaşkanı da var. l OZAN ÇEPNİ / ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear