26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 28 Mart 2016 6 Üsteğmen uğurlandı Başika’da şehit dü şen Üsteğmen İsma il Cazgır’ın cenaze si Türkiye’ye getiril di. Cazgır için ilk tören dün Şırnak Jandarma Komutanlığı’nda yapıldı. Törenden sonra cenaze İzmir’e gönderildi. Eşi Şehit Cazgır ni daha önce trafik kazasında kaybe den ve tek evladının da şehit olmasının acısını yaşayan baba Haluk Cazgır, oğlunun Türk bayrağına sarılı tabutuna kapanarak, “Oğlum cennete gitti” de di. Baba Cazgır, tören sonunda oğlu nu asker selamıyla uğurladı. Cazgır’ın cenazesi, İzmir Beşikçioğlu Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınan cena ze namazının ardından toprağa verildi. Gerektikçe işbirliği yapılacak Başika’da bir asker şehit oldu, Türkiye IŞİD’e karşı ilk kez koalisyonla birlikte harekete geçti Bağdat’ın Türkiye’ye çıkması için ültimatom verdiği ancak Ankara’nın ayak dirediği Başika kampına son IŞİD saldırısı üzerine TSK ilk defa uluslararası koalisyonla birlikte harekete geçti. Bunun sürekli olmadığını belirten kaynaklar, “Gerekli oldukça koalisyon güçleriyle birlikte hareket ediyor” bilgisini verdi. IŞİD’in uzun süredir hedef aldığı Musul’un yakınında bulunan Başika kampında önceki gün Üsteğmen İsmail Cazgır’ın şehit edilmesi üzerine TSK bu defa Irak’ta koalisyonla birlikte hareket etti. Edinilen bilgiye göre Türkiye operasyona 2 F16 uçağı ile katıldı ve 4 hedef uçaklarla vuruldu. Diğer hedefler bölgedeki Fırtına obüsle ri ve tanklarla tespit edildikçe vurulmaya devam etti. Başika’da Türkiye’nin tamamen bireysel olarak verdiği eğitimin tepki çekmesinin ardından buradaki askeri gücün de Irak’taki antiIŞİD koalisyonuna katılması gündeme gelmişti. Ancak Türkiye’nin diğer ülkelerle sürekli birlikte hareket etmek ye rine ‘gerektikçe’ birlikte hareket etmeyi tercih ettiği ortaya çıktı. Kaynaklar, Türkiye’nin koalisyonla yeni bir süreci başlatıp başlatmadığı sorusuna “Gerekli oldukça koalisyon güçleriyle birlikte hareket ediliyor. Zaten burada da benzer uygulama yapıldı” yorumunu paylaştı. l ANKARA / Cumhuriyet Nusaybin’de 4 şehit daha İlçede 14 Mart’ta başlayan operasyonlarda şehit sayısı 22’ye yükseldi Mardin’in Nusaybin ilçesinde PKK’ye yönelik jandarma ve polis özel harekât timlerinin ortak yürüttüğü operasyonda, 1 polis memuru ve 1 asker şehit oldu. Keskin nişancı ateşiyle ağır yaralanan uzman çavuş Vedat Aykut (28) ve operasyonların devam ettiği bir başka bölgede PKK’lilerin tuzakladığı patlayıcıyı infilak ettirmeleri sonucu ağır yaralanan özel harekât polisi Coşkun Nazilli (40) kaldırıldıkları hastanede şehit oldu. Yüzbaşı da şehit PKK’liler tarafından Fırat Mahallesi’nde bir eve tuzak lanan el yapımı patlayıcı, gü venlik güçlerinin ev araması faaliyeti sırasın da patladı. Bina çökerken 7 as ker göçük altın da kaldı. Enka zın altından ya ralı olarak çıka rılan ve hastaneye kaldırılan yaralı askerler Yüzbaşı Özdemir şehit oldu. den Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir ile Jandarma Uzman Çavuş İbrahim Etöz şehit oldu. 5 askerin tedavisi sürüyor. Önceki gün öğle saatlerinde bir evde çıkan yangına müda hale etmek isteyen iftafiye eki bine PKK’liler tarafından açılan ateşte bir itfaiye eri yaralandı. l Haber Merkezi Şehit Vedat Aykut oğluyla. Coşkun Nazilli ARKADAŞININ CENAZESİNİ AİLESİNE GÖTÜRMÜŞTÜ Evli ve 2 çocuk babası olan özel harekât polisi Coşkun Nazilli’nin acı haberi dün öğlen saatlerinde Alanya ilçesindeki baba evine ulaştı. Oğlunun şehit olduğu haberini alan anne Sultan Nazilli’ye sağlık ekipleri müdahale etti. Nazilli’nin Midyat’ta 8 Ağustos 2015’te şehit olan polis memuru Abdullah Ümit Sercan’la yakın arkadaş olduğu, arkadaşının cenazesini memleketine götüren uçakta gönüllü olarak bulunduğu öğrenildi. Özel, Belçika belgelerini istedi CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 14 Temmuz 2015 ve Ağustos 2015 tarihlerinde, iki defa Türkiye’den sınır dışı edilen ve 22 Mart 2016 tarihinde Belçika saldırısını gerçekleştiren İbrahim el Bakraoui’nin Türkiye’den sınır dışı edilmesine ilişkin belgeleri bilgi edinme yoluyla istedi. Özel, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, “Uyarı yapıldıysa belgesi var mı” diye sordu. Özel, bilgi edinme başvurusunda, 22 Mart’ta Brüksel’de IŞİD terör örgütüne mensup İbrahim ve Halid el Bakraoui kardeşlerin içinde olduğu ve 31 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıyı anımsattı. Özel, Başbakan Davutoğlu’na şu soruları yöneltti: “İbrahim el Bakraoui’nin Hollanda’ya sınırdışı edilmesi konusunda Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanı Aard van der Steur’un ‘mektupta sınır dışı nedeninin belirtilmediği’ yönündeki beyanları hakkında ne düşünülmektedir? Uyarı Hollanda ve Belçika makamlarına ne şekilde ve hangi tarihte bildirilmiştir? Uyarının belgesi var mıdır? Belgede şahıs hakkında hangi ifadeler kullanıldı?” lANKARA / Cumhuriyet Gaziantep’te 6 IŞİD’li tutuklandı Gaziantep’te, polisin düzenlediği operasyonda bomba yüklü araçla saldırı hazırlığında olduğu saptanan özel eğitim almış Suriye uyruklu 6 IŞİD militanı çıkarıldıkları mahkemede tutuklandı. Bir IŞİD’linin Ankara Gar Meydanı’nda düzenlenen canlı bomba saldırısının firari şüphelileriyle irtibatlı olduğu belirtildi. Kahramanmaraş’ta da gözaltına alınan 4 kişiden 3’ü IŞİD militanı olduğu gerekçesiyle tutuklandı. lGAZİANTEP/DHA Yıllardır gelmeyen adalete ceza ANAYASA MAHKEMESİ, GAZİ’DE ÖLDÜRÜLEN İSMİHAN YÜKSEL İÇİN TAZMİNAT KARARI VERDİ ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi, 1995 yılında İstanbul Gazi Mahallesi’nde yaşanan katliam sırasında annesi İsmihan Yüksel’i kaybeden Aligül Yüksel’in açtığı tazminat davasının 19 yıl 10 aydır devam etmesi nedeniyle hak ihlali kararı verdi. İsmihan Yüksel, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği önünde Gazi Mahallesi’ndeki olayları protesto etmek amacıyla düzenlenen ve 5 kişinin öldüğü eylemde vurularak can verdi. Yüksel’in oğlu Aligül Yüksel, ceza davasının yanı sıra annesinin ölümü nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle 10 Temmuz 1996 ta rihinde İstanbul 5. İda Kurul, mahkemenin ret ka re Mahkemesi’nde dava rarını gerekçe değiştirerek açtı. Mahkeme, 2009’da onadı. Kararın gerekçesin maddi tazminatı redde de, AİHM’nin başvurucu derken, manevi tazmi ya 2005 yılında 30 bin Avro natı ise kabul etti. Da manevi tazminat ödenmesi nıştay 10. Ceza Dairesi tazminat kararını 2002 İsmihan Yüksel ne karar verdiği belirtilerek aynı olay nedeniyle tekrar yılında bozdu. İdare manevi tazminat ödenmesi mahkemesi de aynı yıl bozma ne gerek olmadığı vurgulandı. ya uyarak davayı reddetti. İtiraz üzerine dosyaya 2006 yılında Danıştay’a uyarı bakan Danıştay 10. Ceza Daire Yüksel, 18 Aralık 2013’te Ana si, ölüm olayında annenin değil yasa Mahkemesi’ne bireysel baş idarenin kusurlu olduğuna hük vuruda bulundu. Yüksek Mahke mederek, ret kararını kaldırdı. me, Yüksel’in makul sürede yar Ancak idare mahkemesi, 2009 gılama hakkının ihlal edildiği tarihinde Danıştay’a direndi. ne hükmederek, 28 bin TL mane Bunun üzerine dosya en üst or vi tazminat ödenmesine hükmet gan olan Danıştay İdari Dava Da ti. Gerekçede, Yüksel’in annesi ireleri Kurulu’nun önüne gitti. nin ölümüne ilişkin açtığı ve 19 yıl 10 ayı bulan yargılamada makul olmayan bir gecikmenin olduğu vurgusu yapıldı. AYM, kararın bir örneğini Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gönderirken, “Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık on dokuz yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen kararın bir örneğinin ilgili mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir” dedi. l ANKARA haber EDİTÖR: SERKAN OZAN Bugün ABD, RTE’ye karşı askeri darbe yapabilir mi? Dün birden askeri darbe olasılığına o ünlü Amerikalı Michael Rubin girmez mi! Rubin özetle ordu darbe yaparsa kimse Erdoğan’ın arkasından ağlamaz, ülkede özgürlüğün kapısını açarlarsa büyük destek de bulurlar, diyor ve üstelik şunu bile ekliyor: “Amerikan ve Avrupa kamuoyunun Erdoğan, oğlu, damadı, Egemen Bağış ve Cüneyd Zapsu gibi adamlarının idam edilmesine sempatik bakmayacağını, ama yolsuzluktan yargılanıp uzun süre hapis yatmalarını kabul edeceğinden...” Dışarıdan bakış bu. Aslında böyle bir dilek sunuluyor bile denebilir. Dışarının ağzı torba değil ki büzesin, şom ağız sahibine aittir, diyelim ve ABD/Batı ile RTE iktidarı arasında bırakın iplerin kopmasını, ipinmipin kalmadığının işareti varsayalım. Rubin bir “27 Mayıs türü darbe” öneriyor! Anladık da, Rubin ya analiz yeteneğini yitirdi, ya da olmaz ya ama benim gönlümden böyle geçiyor, keşke olsa havasında! Hangi ordu? ABD ve Batı, ordunun defterini dürdüler. Ne zaman? Başlangıcı bence 2003 yılı. Nedeni, a) Ordunun açıkça Irak’a girilmesini savunmaması ve Meclis’i teşvik etmemesi. Oysa Genelkurmay yönetiminin hemen tümü Irak’a girilmeli düşüncesindeydi (başka yazı konusu). Bunun sonucunda da b) Irak’ta subayların başının çuvallanması olayı ile işi bitirmişlerdi. Ama dünkü yazımda belirttiğim nokta var: ABD / Batı artık askeri darbelerden zaten ellerini eteklerini esas olarak çekmişlerdi, hele Türkiye söz konusu olduğunda, kendi kamuoylarına bunu anlatamazlardı. Bir de şu var: ABD yeni döneme uygun olarak, Türkiye’de kendi siyasi geleceğini AKP üzerine inşa ediyordu. Belediye başkanı iken RTE’yi ziyaret ediyordu, çünkü yerleşik merkez sağ siyasi yapı Türkiye’yi çökerterek kendisi de tamamen çökmüştü. sOayvnuandmıkaları atı Dünkü Cumhuriyet’te vardı: ABD, milleti birbirine düşürmeyi ve dini adeta bir siyasiiktidar silahı gibi kullanmayı amaçlayan o şiir denen garabet nedeniyle hapis cezası alınca, aynı yıl 29 Eylül’de, dönemin ABD Başkonsolosu Carolyn Huggins kendisini ziyaret edecek ve demokratik yöntemlerle seçilen siyasetçilere yaptıkları konuşmalar nedeniyle verilen cezalar, Türk demokrasisine olan güveni zayıflatır diyecekti. ABD Dışişleri Sözcüsü James Foley de aynı sözleri tekrarlayacaktı. Tabii, AB yetkilileri de geride kalmayacaklardı! Bu “demokratik hassasiyet” değildi tabii ki. Sadece oynadıkları siyasetçiyi, kendi geleceklerini korumak ve sahiplenmekti! Askeri darbe meselesine gelince: Batı hiçbir olasılığı sıfırlamaz, gerektiğinde son bir seçenek olarak el altında tutar. Bugün en şahin kanat bu seçeneği dillendiriyor. Ama bel bağladıkları TSK’ye yaptıklarını sürdürelim: kTaSlKm’yaidçıulavra! llamakla Kronolojiyi sürdürelim: RTE ve iktidarı ile ABD/Batı’nın balayı yaşadıkları dönemde, ABD/ Batı, “Ne olur ne olmaz, bizim onayımız olmadan da bazı işgüzar generaller darbeye kalkışabilir, biz bunların işini tamamen bitirelim” diyerek, 2006/2007’den itibaren de, ordunun toplumsalsiyasal gücünü tamamen kırmak için, Silivri davaları tezgâhının arkasında durdular. Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve irili ufaklı adeta onlarca dava ile ordunun darbe ve bir toplumsal güç anlamında belini kırdılar. Tabii, ABD’nin iki has iktidarı vardı o sırada, biri tam elinin altındaki Cemaat, diğeri de AKP. Bu ikisinin birlikteliği ile Cemaatin sahip olduğu iktidar araçlarını (polis, savcı, yargı, istihbarat) amansızca, faşistçe, diktatörce mahvedici bir şekilde kullanma becerisi ve arkalarında Batı ve ABD’nin yürüyün yaaa kullarım desteği, TSK’yi bitirdi. gRöubrüinyohrayal Darbe marbe diyorlardı ya yetmez ama evetçi, o zamanki doludizgin faşizmin en büyük destekçisi ve işbirlikçisi utanmaz kesimlerin kafası şunu bile almadı: Ne darbesi! Bu olaylarla TSK, darbe yapmak için bundan daha büyük bir zemin mi bulacak! Dün diyordum ki, arkada ABD, Batı olmadıkça darbe olma olasılığı zayıftır bu ülkede. Bunu Silivri sahte darbe operasyonlarıyla bire bir test ettik! Yani diyorum ki, Rubin’ler, zaten ordunun defterini dürmüşlerdi, şimdi ise siyasal beklentilerine yanıt verecek bir ordu zaten bulunmuyor... O zaman ordudan kurtulmak istiyorlardı, şimdi de bir zamanlar iç içe yaşadıkları RTE’den... Bu ne demek? Yarın bunu sürdürelim. Başlık havada kalacak yoksa... Sendikacılara gözaltı DİSK’e bağlı Dev Sağlıkİş Sendikası’nın, taşeron işçilik ve kıdem tazminatının gaspına karşı Beşiktaş’ta yapmak istediği yürüyüş ve basın açıklamasına polis izin vermedi. Aralarında DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu’nun bulunduğu gruba müdahale eden polis, Dev Sağlıkİş Genel Sekreteri Gürsel Kaya ile birlikte toplam 6 kişiyi gözaltına aldı. Eylemciler polis aracına bindirilirken, Çerkezoğlu “Beni de gözaltına alın” diye bağırdı. Polis, daha sonra Çerkezoğlu’nun yanında bulunan kü çük grubun Beşiktaş Meydanı’na yürümesine izin verdi. Gözaltına alınan eylemciler ise sorguları için Emniyet’e götürüldü. Yapılan basın açıklamasında ise “Seçimlerde taşeron işçilere kadro sözü veren siyasi iktidar bugün Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklaması ile kamuda asıl ve yardımcı işlerde çalışan işçilerin alınacağını bir müjde şeklinde duyurdu. Ancak gerek Başbakan’ın, gerekse Maliye Bakanı’nın açıklamaları, ortada bir kadro, güvencesi ya da müjdesi olmadığını gösteriyor” denildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear