26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 28 Şubat 2016 İktidara göre yargı haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 13 ‘Türkiye’de mahpus olmak’ konferansında yargı sisteminin sorunları masaya yatırıldı YARKADAŞ MECLİS’TE İKTİDARA SORDU: Yarkadaş, kürsüden tutuklu 32 gazetecinin listesini gösterdi. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi’nin düzenlediği “Türkiye’de mahpus olmak” konulu konferansta bir sunum gerçekleştiren eski yargıç Muzaffer Şakar, “Hapishane meselesi bir yargı meselesi. Siyasal iktidarın değişimine göre, siyasal yargılamalar yüzünden aslında orada olmaması gereken birileri orada yaşıyor” dedi. Mimar Sinan Üniversitesi Bomonti Yerleşkesi Toplantı Salonu’nda düzenlenen konferansta konuşan Şakar, tutuklu ve hükümlülerin cezaevi idaresinin kararına göre infaz hâkimliğine başvuru haklarının olduğunu anımsattı. “Peki infaz hâkimliği bugüne kadar kaç mahpusun talebini kabul etmiş” diye soran Şa kar, “Kural önce yargılama sonra infazın olması. Ama bunun böyle olmadığını biliyoruz. Türkiye’de yargı, iddiası, karar mercii, hâkimi savcısı o kadar iç içe geçmiştir ki; aynı yaşam alanında aynı sosyal çevrelerde yaşarlar. Aynı yerlerde çalışır ve beraber faaliyet gösterirler. Başsavcı bunların tamamından sorumludur” diye konuştu. Türkiye AB’de ilk sırada CİSST aktvisti Mustafa Eren ise cezaevlerinin dışarıdan bağımsız heyetlerce izlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Eren, “AB ülkeleri arasında Türkiye mahpus sayısında birinci sırada ve mahpus sayısının artma oranında da birinci sırada” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet CEZAEVİ GERÇEKLERİ ytçyeaoılllllnmcdıuÇzTaaTkcürıüp3uacrrlkzkekabiikazykiyrtaaeeai.ela’r’ıddnavretaemiyanhlbmaeehiclatariyehakyozpnıialrıuhş.eeslıayvnsliolneaarezyr.iın1sg0dıirbebişinirnçhsnroeeealkntlygeikszöSHreo,oorandressusü,esytnzMekaaeyrslütbnaühusleşeiiltzüasblumsmmtkiereblıanuygtınirloezauasrrlkazcisrömıneuilnıılzynzmaiazo,uneeerzlva.kv.rarkirnıüesdzakee, Dündar’a kumpas hazırlığı mı var? CHP İstanbul milletvekili Ba rış Yarkadaş, bütçe görüşmelerinin devam ettiği TBMM’de “Can Dündar’a yeni bir kumpas hazırlığı mı var” sorusuyla iktidara yakın medyadaki iddiaları Meclis gündemine taşıdı. Yardakaş, AKP’li vekillere dönerek “Bunu sakın denemeyin, altında kalırsınız. Tükürdüğünüzü yalarsınız”’ dedi. TBMM’de Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü Bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulunan CHP’li Yarkadaş, Can Dündar’ın tahliye edilmesinin ardından yeni bir tutuklama kampanyasıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Yardakaş, “Silivri Cezaevi’nde tam 92 gün boyunca Can Dündar ve Erdem Gül’e olmadık eziyeti yaptınız. Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla birlikte iki gazeteci özgürlüğüne kavuştu. Ancak Can Dündar ve Erdem Gül’ün serbest bırakılmasının ardından Bülent Arınç’ın “troliçe” dediği ahlaksızlar hemen harekete geçti. Can Dündar’ın önümüzdeki salı günü yeniden gözaltına alınacağını ve Fethullah Gülen Cemaati bağlamında yapılacak bir operasyonda tutuklanacağını yazdılar”’ dedi. ‘Altında kalırsınız’ AKP’li vekillere dönerek iddialara karşı tepki gösteren Yardakaş, “‘Umarım, Can Dündar’a ilişkin böyle bir komplo kurmaya kalkmazsınız çünkü bu komployu kurarsanız bunun da altında kalır, tükürdüğünüzü yalamak zorunda kalırsınız. Sizi şimdiden uyarıyorum” ifadelerini kullandı. Meclis kürsüsünden halen tutuklu bulunan 32 gazetecinin isimlerini aktaran Yardakaş’a, AKP’li Mehmet Metiner “El insaf” diyerek tepki gösterdi. Yardakaş ise Metiner’e ““El insaf!” demek yerine, “Basın özgürlüğü kırmızı çizgimizdir” diyen iktidarın bunun gereğini yerine getirmesi gerekiyor” cevabı verdi. lANKARA / Cumhuriyet Vsmaalkiüdadelünfrırüoçnkaeuslı: Müdür Kasım Kütük Vali Ahmet Kara Ya sakalını kes ya müdürlüğü bırak Çorum Valisi Ahmet Kara, önceki gün Alaca ilçesine gitti. Vali burada “İşte Kadın Eli” projesi kapsamında KOSGEB’ten girişimcilik kursu alan kursiyerlere sertifika teslim törenine katıldı. Daha sonra, Alaca Mimar Sinan İmam Hatip Ortaokulu’na giderek incelemelerde bulunan Kara, kendisini karşılayan Okul Müdürü Kasım Kütük’e “Bu yüzünüzün hali nedir böyle? Sakalını kes ya da okul müdürlüğünü bırak. Böyle müdürlük yapılmaz” de di. Okul Müdürü Kütük, Vali’nin tep kisi karşısında sessiz kaldı. Vali Ka ra, 19 Haziran 2009’da da İl Koordinas yon Kurulu toplantısına kot pantolon ve top sakalla katılan Sivas Maden Tetkik ve Arama (MTA) Orta Anadolu 1. Bölge Müdürlüğü’nde görevli Jeoloji Mühen disi Veysel Uykan’ı “Siz devlet memuru musunuz? Burada bu kurul üyelerinin karşısına bu şekilde çıkmanızı hiç kimse tasvip edemez. Buyrun” diyerek salon dan kovmuştu. l Yurt Haberleri Halil Serkan Öz Geçen yıl Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun Termal Fen Lisesi’nde, sakallı olduğu gerekçesiyle azarlayarak sınıftan kovduğu öğretmen Halil Serkan Öz, “Öğretmen’e Saygı Yürüyüşü”nde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti. Mahkumlara hapis istemiERDOĞAN’AHAKARETİDDİASI CANAN COŞKUN Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlaması cezaevlerindeki tutuklulara kadar uzandı. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde kalan 7 tutuklu hakkında cezaevi müdürlüğünün şikâyetiyle Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan dava açıldı, 4 yıla kadar hapisleri istendi. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde kalan 7 kişi Ankara’da 10 Ekim 2015’teki Barış Mitingi’ni kana bulayan canlı bomba eylemiyle ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a protesto amaçlı dilekçe yollamak istedi. Ancak Cezaevi Müdürlüğü buna izin vermediği gibi 7 kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı iddianamede şüphelilerden Fatih Gür ve Muhammet Akyol’un beyanlarında dilekçeyi kendilerinin yazarak imzaladıklarını, Erdoğan’ı diktatör ve katil olarak gördüklerini, Ankara katliamı nın sorumlusunun da Erdoğan olduğunu düşündükleri iddia edildi. Şüpheliler Erkan Salduz, Erdener Demirel, Ekin Sabur, Onur Katar ve Bağatur’un dilekçenin içeriğini tekrar ettikleri öne sürüldü. Cezaevinden gazetemize mektup yollayan Erdener Demirel mektubunda, “Gün geçmiyor ki Cumhurbaşkanı’na hakaret etmekten bir dava daha açılmasın. Biz de payımıza düşeni aldık. Anlayacağınız, hakaret davaları hapishanelere de sıçradı” ifadelerini kullandı. Etme İbrahim Kalın, din kardeşiyiz!.. İyikötü, azçok tanırız birbirimizi. Eski günler... SETA’ya davetler, Şehir Üniversitesi’ne davetler, ortak dostlar, proje önerileri, toplantısöyleşiler, falanfilan... O günlerden bugüne ciddiyetle gerilmiş yüz hatlarından, donuklaşmış yüz çizgilerinden öte derinlerinde de dönüşme var mı, varsa ne kadar bilemiyorum. Bu “zâhir”in “bâtın”ı nedir, Allah bilir. Fakat ilimirfan ehli bir güleç kişi olmaktan çıkıp bu kadar sinir bir devlet adamı profili de sunmak zorunda mısın, onun üzerinde düşün istersen!.. Emek emek örülmüş akademik kimliği, demir parmaklıklar örmeye hevesli bir bürokratik kimliğe böyle kurban etmeye değer mi? Bir bak kendine! Kalp gözüyle!.. HHH Erdem’le Can’ın tahliye kararı sorulunca ağzından bir lokmacık nurlu söz çıkmamış. Bu, beraat kararı değil deyip artık çoktan aşılmış, demode ve de üstelik yalanyanlış klişeleri tekrarlamışsın: Casusluk demişsin. Devletin gizli belgelerini sızdırma demişsin. Gazetecilikle uzaktanyakından alâkalı olmayan isimleri işaretle Julian Assange, Bradley Manning, Edward Snowden demişsin. Dava devam edecek ve biz de yakından takip edeceğiz demişsin. Neden, nasıl, ne sıfatla takip edeceksiniz İbrahim Kalın?! Bağımsız (inşallah, biz hâlâ öyle ümit Neyi takip HHH Yine de yok, illa ki Cumhuriyet diyorsanız da neyin edeceksiniz takipçisi olacaksanız olun, elinizden geleni ardınıza koymayın İbrahim Kalın!.. Burası bizim de memle İbrahim Kalın! ketimiz ve biz bu memleketi size bırakmayacağız ve de sizden korkmuyoruz. Bakın bir zamanlar insan ediyoruz!) hukuk zaten hepimizin, tüm kalbiyle, tavrıyla adeta bir ların hakkınıhukukunu çiğ toplumun gözü önünde yapacak ne ya “sufiderviş” derecesindeki Erdem’in neyerek onlara eziyet saçan savcıları pacaksa... ağzındakaleminde incitici bir söz ya da nız sizle “paralel” olmaktan çıkıp pa Siz hepimizden özel, ayrı, ayrıcalıklı sözcük bulabilirsin dine dair... paz olunca tırıs tırıs kaçıp gittiler. Ama neyin takipçisi olacaksınız? Ama dine düşmanlık en çok sizin içi bir adam, hem “ilk ağız”ınızdan korkunç Delil diye ortaya sürülen her neyse nizden çıkıyor İbrahim Kalın... şekilde tehdit edilip, hem de 1 Kasım onların içeriklerinde ne olup ol Neden “Bakaramakara” sonrası gaddarlıkta sınır tanımayaca madığının, ne olması, ne olma diyenlerinizin takipçisi olmu ğınız aşikâr olduğu halde memleketi ması gerektiğinin mi?.. yorsun İbrahim Kalın? ni terk etmedi, mahpusluğu göze aldı, (Sen böyle deyince aklı Neden bu milletin mukad yattı, çıktı. ma hemen şu son müddei ifti des rahmine sövenlerinizin Siz hâlâ beraat değil, takipçisiyiz di ra, yandaş basında gazeteci takipçisi olmuyorsun İbra yorsunuz. lik adına yüz karası mahiyet him Kalın? Biliyoruz beraat değil de Anayasa li servis edilen “Can Dündar’ın Neden zıvanadan çıkmış Mahkemesi’nde hâkimler çıktılar ve öy Ankara’da satılan evi için açık halde topluma fetva pompa le bir karar çıkardılar ki beraat olsa ne tan para” iftirası da geldi!) larken aileiçi ensesti de ca yazar, Gönül Yazar!.. Neyi takip edeceksiniz? Hu iz kılanlarınızın takipçisi ol HHH kuk, hukuksa eğer, kimsenin muyorsun İbrahim Kalın?.. Mahkeme ne yaptı, görmüyor musu takibine muhtaç da olmadan, maruz da kalmadan yol alır. İbrahim Kalın Dîni İslâm’ı olur olmaz her işe bulaştırıp mahvetti nuz İbrahim Kalın?.. Türkiye’yi doludizgin sürüklediğiniz noktaya, bir “kabile HHH niz İbrahim Kalın! devleti” olmaya hayır dedi. Siz dönün ve kendinizi takip edin İb Dîni İslâm’ı mafya babalarıyla, boy Neden Anayasa Mahkemesi’nin Can rahim Kalın!.. nu kalın sokak zorbalarıyla, küçücük ve Erdem için “hak ihlali var” dediği Bizimle ilgili ne düşünürsen düşün, ne kalemlerinden onabuna çirkef sıçra yerde bu ihlale yol açanların insaniyet hissedersen hisset, ne dersen de, ama tanlarla mürekkep hale getirdiniz İbra namına ve Allah aşkına takipçisi olmu gayet iyi biliyorsun ki İbrahim Kalın, biz him Kalın! yorsunuz? din düşmanı değiliz. Dîni İslâm’ı ayağa düşürdünüz İbra Yoksa aynaya bakmaktan mı korku Geç beni. Ne Can’ın, ne de zatıyla, him Kalın!.. yorsunuz İbrahim Kalın?.. Şehrin Işıkları Gecenin bir yarısı, ayaktayım; gelmeyen uykuya kızmıyorum bu gece. Evin kendi karanlığında pencereden şehrin ışıklarına bakıyorum. Sokak lambalarıyla, hızla geçen arabaların akıp giden farlarıyla ışıl ışıl Ankara; sanki birkaç gün önce böğründe patlayan bombayla sarsılan kent o değil. Evlerin ışıkları birer birer sönüyor. Gecenin koynuna girecek insanlar artık. Dertlerini, tasalarını rüyalarının örtüsüne saracak; belki yeni bir umutla uyanacaklar yarın, belki de tam tersi olacak. Ben bekliyorum. Benim gibi bekleyenleri arada bir göz attığım Twitter’dan, Periskop’tan izliyorum. Onlar da gecenin ayazında, Silivri kapısındalar. Erdem’le Can’ı bekliyorlar, bekliyoruz. HHH O uzun gecenin hikâyesidir bu. Şafak yavaş yavaş sökmeye hazırlanıyor; yelkovan sabahın üçüne doğru hızlandığında onlar da 92 günü ve içeridekileri hüzünle geride bırakarak ve ama özgürlüğün kabına sığmaz neşesiyle çıktılar kapıdan. İlk söyledikleri de yine “içeride kalanlar” oldu. Twitter’da öfkeli küfürler coşkun özgürlük iletilerini bastıramadı. Anayasa Mahkemesi’ne kızanlar epeyceydi ama Eluard’ın “Ey Özgürlük” şiirini söyleyenler kat kat fazlaydı. Saray’ın hayranları, iflah olmaz düşkünleri ise öfke doluydular. Mahkemenin üyelerini kimlerin atadığından yola çıkılarak yapılan yorumlar 140 vuruşa sığmayınca hırslı ünlemlere, karanlık işaretlere dönüşüyordu. HHH Sabah oldu sonunda. İnsanlar birer ikişer sokağa çıkıyorlar. Apartman görevlileri siparişleri bırakmaya, gazeteleri kapılara sıkıştırmaya başladılar. Manşetleri tahmin etmeye çalışırken kimi “gazetelerin” kinlerini hangi sözcüklere bulayacaklarını biliyordum aslında. Bilemediğim, artık sayıları iyice azalan gazetelerin hiç değilse bu gece bizim olan özgürlüğü neresinden tutacağı. Cumhuriyet, “Ankara’da hâkimler var” başlığını seçmiş. Manşet önemli değil, özgürlüğün ışıltısı tüm gazeteye, tüm haberlere, fotoğraflara sinmiş zaten. HHH Zamanın ruhunun baskısı, siyasetin gittikçe karmaşıklaşan cangılı içinde bile bir yol var; özgürlüğe çıkıyor. Birileri ise sabah olmasın diye debeleniyor. İkisinin de aynı gecenin karanlığında birbirini yenmeye çalıştığını biliyoruz. Biliyoruz ki, suyun yüzüne çıkan sonuçlar kimi zaman şehrin ışıklarını yakarken, aynı anda ağır basan yalan, hile ya da sığınılmış şekil şartları olabiliyor; aynı yerden çıkan bir başka karar, kararmış ruhların daha da kararmasına, olmadık gerekçelere yol açabiliyor. Bu bizim dünyamızdır; onu değiştirmeyi, zamanın ruhuna hâkim olmayı henüz başarabilmiş değiliz. Küçük zaferler kazanıyoruz, yeniden ve yeniden, sabahın ilk ışıklarıyla o nedenle çıkıyoruz sokağa. HHH Bizim çocuklar eve döndü. Hoş geldiniz arkadaşlar. “Kesilmiş bir kol gibi omuz başımızdaydı boşluğunuz.” “Biz bıraktığınız gibiyiz, biraz daha ustalaştık taşı kırmakta dostu düşmandan ayırmakta.” Kavganın erdemi üstümüze siniyor, bir turnusol kâğıdı gibi ayırıyor doğruyu eğriden, hiç kuşkum yok devam edecek: Küfür kendi mekânına dönecek, cehalet çekilecek meydandan. Şehrin ışıkları yavaş yavaş söndü. Can’la Erdem sevdiklerine, dostlarına, arkadaşlarına kavuştular. Ben de bu uzun savaşın yorgun insanlarından birisi olarak kendi gururum, onlardan bana sızan yoğun sevinçle makine başına geçtim. ŞİŞLİ KENT KÜLTÜR MERKEZİ’NDE ETKİNLİK Deniz 69. doğum gününde anılacak Türk devrimci hareketinin simgelerinden biri olan Deniz Gezmiş 69’ncu yaş günüde bugün Şişli Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenecek programla anılacak. CHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ve ailesi, arkadaşları ve sevenlerinin katılacağı anma programı saat 16.00’da başlayacak. Dündar’ın belgeseli gösterilecek CHP İstanbul İl Başkanı Ce mal Canpolat’ın açılış konuş masıyla başlayacak program da gazetemiz Genel Yayın Deniz Gezmiş Yönetmeni Can Dündar’ın “Delikanlım, İyi Bak Yıl dızlara” adlı belgeselinin ve Versus Tiyat ro Topluluğu’nun “Deniz Diye Bir Delikanlı” adlı tiyatro oyununun gösterimi gerçekleşti rilecek. Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gez miş ve arkadaşları Gökalp Eren ve Hacı To nak da konuşma yapacak.1968’de Amerikan 6. Filosu’nu protesto edip 1971 yılında da 4 ABD askerini kaçıran Deniz Gezmiş ve arka daşları Sivas’ın Şarkışla ilçesinde yakalan mışlardı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hü seyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 saba hı Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde idam edilmişti. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear