26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 15 Aralık 2016 6 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ haber GÖZALTINDA İŞKENCE Mİ YAPILIYOR? İstanbul ve Eskişehir’de çıplak aramafiziksel şiddet iddiaları var. Avukatlar suç duyurusunda bulundu İstanbul Beşiktaş’taki kanlı terör saldırısının ardından sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınanların ve HDP’ye yönelik başlatılan operasyonlarda gözaltına alınanların çıplak arama ve şiddete maruz kaldığı iddia edildi. Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) ve Ezilenle rin Hukuk Bürosu avukatları, gözaltına alınanlara sistematik işkence uygulandığını öne sürerek dün İstanbul Adliyesi’nde şikâyette bulundu. Sosyal medya paylaşımlarından gözaltına alınan müvekkili Filiz Çolak’ın ifadesi için TEM Şube’ye giden Ezilenlerin Hukuk Bürosu avuka tı Gülhan Kaya, müvekkilinin gözaltına alındığı andan itibaren işkenceye maruz kaldığını belirterek, “Sağlık kontrolü için götürüldüğü hastanede doktorların gözü önünde işkenceye maruz kalmış, doktorların müdahalesi sonucu polisler durdurulmuştur. TEM şubede çıplak arama işkencesine maruz kalmıştır. Daha sonra karanlık bir odaya alınan müvekkil erkek polislerce 1 saate yakın dövülmüş. Özellikle genital bölge ve memelerine vurulmuş” diye konuştu. Eskişehir’de önceki gün HDP İl eşbaşkanları Işık Polat ve Ahmet Uluçelebi’nin de aralarında olduğu 9 kişinin gö zaltına alınmalarını protesto etmek için HDP Eskişehir İl Örgütü’nde basın açıklaması gerçekleştirildi. İlçe Eşbaşkanı Emine Kaya, “Dün parti yöneticilerimize insanlık onuruna yakışmayacak şekilde çıplak arama ve fiziksel şiddet uyguladılar” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi ‘Kahraman yargıç şart’ Yargıya güvenin kalmadığını söyleyen eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, “O nedenle artık kahraman yargıçlara gereksinmemiz var” dedi “Suçsuzluk asıl, suçluluk istisna” demek olan “suçsuzluk karinesi”nin tersine döndüğünü söyleyen, şimdi “suçluluk asıl, suçsuzluk istisna oldu” diyen eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Türkiye’de yargılama erkine giydirilen giysinin şimdilerde çok dar olduğunu, daha da darlaştırma hesaplarının yapıldığını belirtti. Selçuk, “Ne var ki, ülkemizde hiçbir adalet bakanı gerekçe gösterilmesinin yasaklandığı izin kurumunu varlık nedeni doğrultusunda kullanmamış; her bakan savcıya müdahale etmiş, soruşturmayı yörüngesinden saptırmıştır. Hatta bir bakan, ‘Ben ülkeme sövdürmem!’ gibilerden siyasal nitelikte saçma demeçler vererek kaş yapayım derken göz çıkarmıştır. Böyle bir demeçten sonra hangi yargıç kolay kolay o kişiyi aklayabilir ki?” diye sordu. ‘Susanlar var!’ Prof. Selçuk, Basın Konseyi’nin AB ile ortaklaşa düzenlediği, İstanbul’da 13 Aralık’ta yapılan “Medya ve Etik Konferansı”nda konuştu. Selçuk, “Takdir edersiniz ki, bu toplantı çok hastalıklı ve çok duyarlı bir dönemde yapılmaktadır” dedikten sonra şunları ekledi: “Hukuksal tanı, ileride duruşma yapacak yargıçlar tarafından konacaktır. Duyarlı bir dönemdir. Çünkü konuşanları var: İktidarda olanlar ve iktidara yakın duranlar. Susanları var: Başta hukuk ve bilim insanları olmak üzere yarının belirsizliği kaygı Prof. Dr. Sami Selçuk, Basın Konseyi’nin AB ile ortak düzenlediği konferansta konuştu. sını yaşayan seçkinler, aydınlar ve de sade insanların çoğunluğu. Sağduyulu ve serinkanlı düşünenleri ise ortalıkta görünmemekte. Toplantı işte böyle bir ortamda yapılmaktadır. Böyle dönemlerde yönetenlerin sevimsiz, ama doğru anlatım ve itirafıyla ‘at iziyle it izinin birbirine karışması’ sık sık olasıdır. Bu çarpıklığı aşmanın ve toplumu sağlığına kavuşturabilmenin biricik çaresi, sağduyunun, soğukkanlılığın odağı olan hukuktur” dedi. ‘Sanki herkes yargıç’ Topluma ‘hukuk bilinci’ aşılandığı ve ‘bir hukuk top lumu yaratıldığı’ ölçüde sağ, esen bir ortama kavuşulacağını vurgulayan Selçuk, şöyle devam etti: “Bugünlerde böyle bir duruşu görememenin derin üzüntüsünü, ezikliğini ve kaygısını yaşamaktayım. Şu anda sanki bütün Türkiye büyük bir salonda toplanmış, herkes orada yargıç olarak yerini almış, Aziz Nesin’in güldüren, ama düşündüren mecazıyla, cinasıyla ‘Türkiye’de üç kişiden beş kişi yargıç’ kesilmiştir. Günümüzde artık yargı bağımsızlığının çiğnendiğinden söz etmenin zamanı geçmiştir. Her açıdan örselenen yar gıya, resmi dille konuşanların da itiraf ettikleri üzere, artık güven kalmamıştır. O nedenle bugün artık kahraman yargıçlara gereksinmemiz var. Ama onları da rahat bırakmıyoruz ki! Diyalektik yargılamanın dışında kalan kişiler, yargının sağlıklı yürütülmesine ancak susarak katkıda bulunabilirler. Onlara düşen etik ödev budur. Yargı sokaktaki dedikodulara göre değil, hukuka göre karar verir.” ‘Şeref en yüce değer’ Basın etiğinin de çiğnendiğini belirten Selçuk, “Uzun konuşmaya gerek yok. Basın Yasası’nı lütfen inceleyiniz. Orada nelerin çiğnendiğini görürsünüz. Dördüncü olarak, şeref değeri çiğnemektedir. Ben ömrümün üçte ikisini ceza ve ceza yargılama hukuklarının uygulaması ve bilimiyle geçirdim. Anladım ki, ‘‘kendi alınyazısını belirleme ve çevresini biçimlendirme yeteneğini ve kişiliğini kazandıran ruh/güç’’ anlamındaki ‘‘insan şerefi, herkes ve suçlananlar için en yüce değerdir” dedi. Lekelenemezler Ceza Yargılama Yasası’nda uyuşmazlığı dolaylı çözen, fakat sanık aleyhine kuşkulu durum yaratan karar verilmesinin yasaklandığına dikkat çeken Selçuk, “Çünkü insanlar yargılanabilirler, ama asla lekelenemezler... Eğer gerçekten bir hukuk toplumu olsaydık bunlara asla izin vermez, tepki gösterirdik. Yargılama tekeli başka güçlere asla aktarılamaz ve bırakılamaz. Hukuk buna izin vermez, veremez. Beşinci olarak, 2003’te Bangalor ve 2005’te Budapeşte’de dile getirilen, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve HSYK tarafından benimsenen yargı görevi yapanların bağımsızlık, yansızlık, dürüstlük, tutarlılık, eşitlik, göreve bağlılık, yeterlilik ve yaraşırlık değerlerine vurguda bulunan yargı etiği ilkeleri, ne yazık ki, bizzat kimi yargı mensuplarınca çiğnenmektedir” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet HABER YOK Odabaş’ın ailesi destek bekliyor Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi Başkanı ve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Örgütlenme Sekreteri Zeynel Odabaş’ın eşi Figen Odabaş, önceki gün gözaltına alınan eşinin yıllarca Alevi hakları için mücadele verdiğini belirterek, “Tüm Alevi halkını destek olmaya çağırıyorum. Eşim yıllardır evinden çok Alevi halkının mücadelesi için zaman sarf etmiştir” dedi. Odabaş, dün de avukatı Zeynel Öztürk ile görüşemedi. Zeynel Öztürk’e, emniyette, Odabaş’ın gözaltına alınmasıyla ilgili ‘son günlerde yapılan operasyonlar’ denildi. Odabaş’ın serbest bırakılması için Sultangazi Cemevi’nde dün basın açıklaması yapıldı. ‘Ailesi korkutuldu’ ABF Genel Başkanı Muhittin Yıldız, Odabaş’ın, hukuk kuralları çiğnenerek gözaltına alındığını, ailesinin korkutulduğunu ve bilgi verilmediğini vurguladı. Kızı Dilek Odabaş ise “Başta biz ailesi, Alevi dostları, yoldaşları yanındadır. Zeynel Odabaş şahsında bütün Alevileri esir almaya çalışan zihniyet derhal bu fikrinden vazgeçmelidir” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet O görüntüler dosyada 55 gündür kayıp olan Müjgan Ekin’in avukatı dosyadaki kamera kayıtlarına ulaştı. Görüntülerde iki polisin Ekin’i takip ettiği görülüyor CANAN COŞKUN Yüksek lisans yapmak üzere geldiği Ankara’da kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce gözaltına alınan ve kendisinden 55 gündür haber alınamayan Özgür Gün TV programcısı ve Sur Belediye Meclis Üyesi Müjgan Ekin ile ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde Ekin’i gözaltına almadan önce Batıkent metro çıkışında takip eden 2 polisin yüzleri net bir şekilde görülüyor. Müjgan Ekin, 24 Ekim akşamı Diyarbakır’dan otobüsle Ankara’ya geldi. Arkadaşının evine gitmek üzere bindiği taksiden indikten sonra kendini polis olarak tanıtan kişilerce gözaltına alındı. O tarihten itibaren kayıp olan Müjgan Ekin ile ilgili açılan soruşturma kapsamında tanık olarak ifade veren taksi şoförleri Ekin’i kendilerini polis olarak tanıtan kişilerin takip ettiğini belirtti. Ekin ailesinin avukatı Mesut Özer geçen günlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu dilekçeyle dosyadaki diğer görüntüleri istedi. Özer’e verilen görüntülerde Ekin’i ta Ekin’in avukatına verilen görüntülerde metroda takip eden 2 polisin yüzleri net bir şekilde görülüyor. Taksi şoförleri Ekin’i kendilerini polis olarak tanıtan kişilerin takip ettiğini belirtti. kip eden polislerin yüzlerinin net bir şekilde görüldüğü ortaya çıktı. Görüntülerde Müjgan Ekin önce Batıkent metrosu merdivenlerinde görünüyor. Ardından Ekin’i takip eden 2 kişi kayıtlara giriyor. Metro çıkışında yer alan alışveriş merkezi ara koridorunda güvenlik kamerasının görüş açısına giren Ekin’in hemen ardından bu defa polislerden biri telefonla konuşarak takibe devam ediyor. Arkasından takip eden 2. kişi de kadraja giriyor. Bu sırada tanık sıfatıyla ifade veren taksi şoförünün ifadesinde belirttiği gümüş renkli araç MOBESE görüntülerinde park etmiş bir şekilde beklerken görülüyor. Bu aracın hareketlenmesinin ardından gümüş renkli aracın beklediği yerde bu defa da tanık ifadelerinde geçen siyah renkli araç beklemeye başlıyor. Siyah ve gümüş renkli araç 2 kez daha nöbet değişimi yapıyor ancak bu defa karşı şeritte kırmızı ve beyaz renkli olmak üzere 2 araç daha park etmiş şekilde izleme işlemine katılıyor. 4 araç takipte Görüntülerin izlenmesinin ardından Özer dün savcılığa soruşturmanın genişletilmesi istemli bir dilekçe daha sunarak, görüntülerde 4 şüpheli araç bulunduğunu belirtti. Görüntü detaylarının anlatıldığı dilekçede, her 3 kamera görüntüsünün bilirkişiye ulaştırılarak, kamerada görünen 4 aracın plakalarının ve araçta bulunan şahısların tespiti talep edildi. l İSTANBUL Ülke yönetiminin bu kadar körleştiğine inanmam... ZIrrrrr... Durun korkmanıza gerek yok, ne sabahın 6’sI ne de gecenin 1112’si. Akşamüzeri henüz.. Komşu bir Şey mi istiyor, soğan, limon?.. Kapıyı açıyorsunuz, aaaaa polisler... Mesela bu kez Hüsnü Mahalli için gelmişler. Ellerinde savcılık tezkeresi, gözaltına alınan, Millete ve Cumhuriyete hakaret etti, buna uygun deliller de evinde bulunup getirile... “Ele geçirilen dijital deliller” bir cep telefonu ve tablet bilgisayar. Herhalde duvarları saran kitaplara bakmaya üşendiler. Hüsnü Mahalli, ülkemizin en çok ihtiyacI olduğu, TürkiyeSuriye birliğinin, dostluğunun insanı. Ankara ve Şam’ın sarmaş dolaş olduğu, ortaklaşa tatil yaptıkları zaman, Hüsnü Mahalli en gözde insanlardan biriydi. Açıkçası, iki ülke arasındaki bu dostluğu çok alkışlıyordum. Hüsnü Mahalli Cerablus’da doğmuş, Halep’te okumuş, Suriye kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı. Hâlâ Türkiye ile Suriye’nin dost olması noktasInda. Gönlünün orada kalan yarısı, Suriye’nin emperyalist saldırı ile parçalanmak istenmesine isyan halinde ve Türkiye’nin yanlış politikasının karşısında. Basit denklemi anlayamamak mI? Çok basit bir denklem var: Suriye’nin parçalanması demek, Türkiye’nin de parçalanmasına kapı açılması demek. İkimizin de ortak sorunu var. Etnik ayrılıklar (tabii mezhep ayrılıklarıyla birlikte) körüklenerek, orada burada yeni devletçiklere yol açılması ve bölgenin bu yolla kontrol edilmesi.. dayatılıyor. Denklem çok açIk, 1+1=2 kadar: Emperyalistlerin körükleyerek büyüttükleri, iç savaşa dönüştürdükleri ve bir IŞİD yarattıkları Suriye’nin bir an önce ülkede egemenliği kurmasına yardımcı olmak. Çünkü güney sınırları boyunca en çok korktuğun bir başka olay daha gerçekleşiyor: PKK/PYD devletçiği.Üstelik Amerikalıların Şemsiyesi altında. Ankara bunu biliyor, görüyor da, üst üste yanlış politikalar sonucu beyin ve ayaklar felç olmuş, doğru yolda ilerleyemiyor. Veya, acaba, orada kontrollü bir savaş halinde bulunarak, içeride Reislik rejimini bir an önce kurmaya mı öncelik veriyorlar? MHP yönetimini de bu amaçla hemen harekete geçiriyorlar? Yakında Şam ile el sıkışacaksınız Mahalli’ye çok ihtiyacınız var, anımsatayım. Çünkü pek yakında Şam ile kucaklaşacaksınız. Bu “mutlu son” şu veya bu şekilde gerçekleşecek. “Halep düştü” diye karalar bağlamanız, yandaşlarınızı da Rus konsolosluğu önüne yığmanız, medyanızı bağırtıp çağırtmanız gerekmiyor. Hele hele ekranlardaki zamana göre yanardönerinizi Mahalli’ye küfür ettirip tutuklatmanız da. Bu kadar mı boyunuz küçüldü!? Tersine, Şam ülkesine egemen olmaya başladı diye sevinmeniz gerek... Bir an önce bu yolda yardım elinizi uzatırsanız, ülkemizi hedef alan iki terör odağının Suriye’deki varlıklarının ve oradan bize gelecek tehlikenin azaltılmasını sağlarsınız. Yoksa bunu istemiyor musunuz? İçeriden insanlarımızın kitleler halinde öldürülmesinin önüne geçecek en önemli politika, AnkaraSuriye dostluğudur, farkında mı değilsiniz?! Almanya da size uyarı değil mi? Halep düşüyor diye feryat figan halinde mesela bir de Almanya var! Merkel başta, medyası yas tutuyor adeta! Nedenini hiç merak etmiyor musunuz? Şam ülkesine sahip çIktığı ölçüde, Batı’nın Suriye üzerindeki planları da çöküyor. Sadece o kadar mı, Türkiye üzerindeki planları da gerçeklikten iyice uzaklaşiyor. Batı, Suriye (ve bölgede) kurulacak devletçikler aracılığıyla yeni nüfuz bölgeleri ele geçirecek. Onlar için önemli olan, Rusya’nın ilişkili olduğu bölgeleri çekip almaktır (Bloklar çatışması). SuriyeRusya 1970’lerden beri müttefik. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Batı boyunduruğundahimayesinde kurulabilecek bir PKKPYD devletçiliğini de suya düşürecek. (Çünkü bu sürekli himaye olmazsa, bu devletçiğin orada yaşaması Şansı da sıfır.) Silahların orada neden ateşlendiğini (binlerce sivil ölmüş, kime ne!) ve bu savaşın hedeflerini okumayacak kadar gerçeklikten kopmuş olamazsınız. Yoksa koptunuz mu? Bunun için mi Hüsnü Mahalli’yi gözaltIna aldırdınız. Salt “bizi eleştiriyor” intikam hissiyle mi? Yoo hayır, Türkiye Cumhuriyeti’nde bir yönetimin bu hallere düşebileceğine, gözlerimle görsem inanmam... Vardır bir bildikleri!? Yine yaka paça gözaltı KHK ile işlerini kaybeden emekçilerden akademisyen Nuriye Gülmen, öğretmen Semih Özakça ve 5 Temmuz 2000’de “Hayata Dönüş” operasyonu sırasında Burdur Cezaevi’nde dozerin kepçe darbesiyle kolu koparılan memur Veli Saçılık, işlerine geri dönebilmek için Ankara Kızılay’da yaptıkları eylemde yine polisler tarafından yaka paça gözaltına alındı. Polis aracında emniyete götürülürken gazetemize konuşan Saçılık, “35 gündür oradayız. Sabah yasal olan akşam yasadışı oluyor. Sabah, öğle, akşam günde 3 kez yasalar değişiyor demek ki bu ülkede. Biz işimize geri dönene kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz. Hakkımızda hiçbir soruşturma dahi olmadan gerekçe gösterilmeksizin işten çıkarıldık. Benim de bir kızım var ve başka hiçbir gelirim yok. Bizim de evimize bombalar düşüyor” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear