26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Palmira’ya IŞİD tehdidi geri döndü Suriye’nin simgesi olan ve “çölün gelini” diye anılan Palmira antik kenti yeniden IŞİD’in eline düşme tehdidiyle karşı karşıya. Mart 2015’te aldığı 2 bin yıllık antik kenti yıkıp yağmaladıktan sonra Rusya’nın devreye girmesiyle martta çıkarılan IŞİD, son üç günde kente hızla ilerledi. Muhaliflerin Göz lemevi “IŞİD Palmira’ya girdi ve kuzeybatısını istila etti” iddiasında bulundu. Çevredeki siloları ve petrolgaz yataklarını kontrollerine aldığı söylenen, daha önce Rus güçlerinin konuşlandığı havaalanına da yönelen militanlarla askerler arasında şiddetli çatışma çıktı. Suriye hükümeti Halep’e gönderdiği bazı birlikleri bölgeye yönlendirdi. Pazar 11 Aralık 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ABD askeri ön cephede nilwgun@cumhuriyet.com.tr 7 Suriye’ye ek 203 asker daha gönderildiğini duyuran Washington’dan, bu gücün bir bölümünün SDG ile Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesine yardım edeceği açıklaması geldi IŞİD’in Suriye’deki kalesi Rakka’ya yönelik YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) operasyonu ikinci aşamaya geçerken Obama yönetimi bu kapsamda Suriye’ye 203 ilave asker gönderdiğini açıkladı. ABD Savunma Bakanı Ash Carter, Bahreyn’deki bir forumda, Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) da Twitter’da bu açıklamayı yaptı. Önce “Suriye’de Rakka’yı IŞİD’den almak için görevlendirilen Özel Operasyonlar Kuvvetleri’nden 300 askere 203 asker daha eklenecek” diye tweetleyen CENTCOM’un ardından “203 özel kuvvetler askeri, kısmen, NATO müttefiki Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesine doğrudan yardım edecek” diye eklemesi dikkat çekti. Fırat’ın Gazabı 2. aşamada YPG’nin anabileşeni olduğu SDG de “Fırat’ın Gazabı” operasyonunda Rakka’yı tecrit amacıyla çevresinin güvenliğe alındığı birinci aşamanın tamamlandığını, dün ikinci aşamaya geçildiğini duyurdu. 5 Kasım’dan beri 700 km. karelik bir alanı kurtaran ve Rakka’ya 25 km. yaklaşan SDG, ikinci aşamanın şehrin batısını kuşatmaya yönelik olduğunu, uluslararası koalisyonun eğitip donattığı Rakka kökenli 1150 Arap savaşçının da katı Cihatçıların kontrolündeki Doğu Halep’ten binlerce sivil çıkarken içerde kalanlar güvenli yerlere ulaşma çabasında. SDG güçleri IŞİD’in kalesi Rakka’ya operasyon için hazırlıklarını sürdürüyor. lacağını söyledi. Koalisyonla daha etkili koordinasyon yapılacağını ve ABD askerlerinin ön cephede yer alacağını belirtirken “üçüncü aşamanın şehrin kurtarılması olacağını” vurguladı. 45 bin kişilik SDG Carter, Rakka için on binlerce kişilik yerel güçlere yardım ettiklerinden söz ederken koalisyonun Bağdat’taki sözcüsü ABD’li albay John Dorrian SDG’nin 13 bini Araplardan oluşan 45 bin kişilik bir güce dönüştüğünü kaydetti. Dorrian, Türkiye ile SDG arasında gerilimi düşürmek için ortak görüşmeler yürüttüklerini ekledi. Barack Obama’nın başkanlığı devretmeye hazırlanırken küresel çapta terörle mücadelenin öncü gücü yaptığı Özel Operasyonlar Kuvvetleri’ne (SOCOM) yeni yetkiler vermesi ise tartışma yarattı. Washington Post’un iki hafta önceki haberine gö re SOCOM’un Ortak Özel Kuvvetler Komutanlığı (JSOC), dünya çapında terör hücrelerine istediği gibi saldırı düzenlemek üzere özel yetkilerle donatıldı. Belli durumlarda, düzenli ABD askeri komuta yapısından geçirmeden tek taraflı operasyon düzenlemek de dahil. Ama Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan bu güce verilen özel yetkilerin askeri birimlerde rahatsızlık, CIA ile gerginlik, hükümette çatlak yarattığı aktarıldı. Bu hafta Pentagon yetkilileri SOCOM’a yeni yetkiler verilmediği, eski komuta yapısı içinde hareket etmeye devam edeceğine dair açıklamalar yaptı. ‘FBI, CIA’lı merkez’ Bu arada Daily Beast sitesi de SOCOM’un Ortadoğu’da yeni bir terörle mücadele merkezi kurduğunu, burada FBI ve CIA’nın da görev yapacağını iddia etti. AFP’nin bu haberlerle ilgili görüşlerini aldığı üst düzey bir ABD yetkilisi, SOCOMYPG işbirliğinin Ankara’yı kızdırmasına atıfla “Büyük kısmı Kürtlerden oluşan, kendilerinin PKK ve dolayısıyla can düşmanı kabul ettiği 20 bin kişilik bir güçle her gün operasyon düzenlememiz, Türkleri deli ediyor” ifadelerini kullandı. EL BAB’DA ŞİDDETLİ ÇATIŞMALAR Türk Silahlı Kuvvetler’nin (TSK) Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte 24 Ağustos’ta Suriye’de başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı’nın ikinci aşaması olan El Bab operasyonunda IŞİD’le şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Önceki gün Bab eteklerine ilerleyen TSK’ye bağlı özel kuvvetler ile ÖSO’nun stratejik hedeflerinden biri de Bab ile Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrolündeki Mınbiç arasındaki otoyol oldu. Önceki gün otoyolda kısmen hâkimiyet sağlandığı haberinin ardından dün otoyolun tamamen alındığı iddia edildi. Kent dışında bulunan silolar ve hastaneyi almak için IŞİD’e yoğun saldırı düzenlendiği belirtildi. Kent merkezine girildiği iddialarına resmi doğrulama gelmedi. Öte yandan, muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi dün ÖSO’nun Türk topçu birliklerinin desteği ile El Bab’a kuzeydoğudan girdiği iddiasını duyurdu. Tanklar gönderiliyor TSK’nin bölgeye askeri sevkıyatı sürüyor. Gaziantep’in İslahiye ilçesinden, Suriye sınırındaki Oğuzeli ilçesine 25 tank, 10 askeri araç ve personel sevkiyatı yapıldı. Genelkurmay Başkanlığı’nın Fırat Kalkanı Harekâtı’nın 109. gününe ilişkin açıklamada Dana ve Baratah yerleşim yerlerinde büyük ölçüde kontrol sağlandığı, IŞİD’in Bab ve çevresindeki tank, zırhlı ve silahlı araç ile silahlı unsurlarını okul, hastane, cami, kamu binası veya bitişiğindeki yerlere gizleme çabası içine girdiğinin tespit edildiği belirtildi. 39 IŞİD hedefi vuruldu Açıklamaya göre, Bab ve Zarzur bölgelerinde tespit edilen IŞİD hedeflerine hava saldırıları düzenlendi. 26 bina, 5 mühimmat deposu ve 3 silahlı araç olmak üzere toplam 39 hedef imha edildi, 4 IŞİD militanı öldürüldü. Önceki gün IŞİD’in bomba yüklü araçlarla düzenlediği saldırılarda iki Türk askeri ve 7 ÖSO üyesi yaralandı. Kilis Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındılar. PARİS’TE SURİYE BULUŞMASI CIA’nın Trump şüphesi‘Şam’lamasaya geri dönülsün’ Suriye hükümet güçlerinin Doğu Halep’in neredeyse tamamını alması cihatçıları yenilgiye yaklaştırırken muhalifleri destekleyen ülkeler apar topar Fransa’nın başkenti Paris’te toplandı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean Marc Ayrault’nun başkanlığındaki Suriye Fikirdaş Ülkeler toplantısına ABD, Britanya, Almanya, İtalya, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, BAE, Ürdün’den mevkidaşları, AB temsilcisi ve Suriye muhalefetinin Müzakere Yüksek Kurulu Genel Koordinatörü Riyad Hicab katıldı. Fransız ajansı AFP’ye göre, ŞamMoskovaTahranHizbullah ittifakı karşısında aciz bir görüntü çizen fikirdaşlar, Suriye hükümeti ile muhalefet arasında savaşı bitirmeye yönelik görüşmelerin yeniden başlaması çağrısı yaptı. ‘Muhalefet görüşmeden yana’ ABD Dışişleri Bakanı John Kerry “Bu toplantı çaresizlikten ellerimizi ovuşturup umutsuzluk dile getirmekten daha fazlasını yapma çabası” dedi. Esad yönetimini Halep’te “sivil ayrımı gözetmeden bombardıman düzenlemek ve savaş suçu ile insanlığa karşı suç işlemekle” itham eden Kerry, Şam, Moskova ve Tahran’a “Biraz insaf gösterin de savaşın bitmesine yardım edin” diye seslendi. “Muhaliflere merhamet gösterilmesi, şehri terk ettikten sonra güvende olmalarına dair garanti verilmesi” çağrısı yaptı. Ayrault ise muhalefetin önşart koşmadan Şam ile müzakereleri yeniden başlatmaya istekli olduğunu duyurdu. Ama diplomatik kaynaklar, muhalefetin müzakerelere katılmak için siyasi geçiş süreci şartı koştuğunu sızdırdı. l Süleyman Tosunoğlu / Paris Kerry ve Fransız mevkidaşı Ayrault. ABD’de seçim kampanyaları döneminde sıkça dile getirilen ve Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın yeni başkan seçilmesinin ardından da konuşulan Rusya’nın başkanlık seçimlerine siber saldırı yoluyla müdahale ettiği iddiaları Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) raporuna konu oldu. Washington Post gazetesinin haberine göre, CIA’nın ABD seçimlerine Rusya’nın müdahale ettiğine yönelik bir rapor yayımladığı öne sürüldü. Haberde, Rus hükümeti ile bağlantılı olan bazı kişilerin, Demokrat Parti’nin gizli bilgilerini siber saldırı ile ele geçirerek Wikileaks’e aktardığı ve istihbarat camiasında bilinen bu kişilerin CIA tarafından tespit edildiği kaydedildi. Buna göre saldırının amacı elde edilen bilgilerle Clinton’un başkanlık şansını azaltarak Trump’ı öne çıkarmaktı. Aracılar kullanıldı Cumhuriyetçi Parti veri tabanının da hacklendiği ancak buradan elde edilen bilgilerin hiç kullanılmadığı belirtildi. Hackerlerin arkasında Kremlin hükümetinin bulunduğuna dair net bir bilgi bulunmuyor ancak ABD’li üst düzey bir yetkili, Moskova’nın hassas istihbarat operasyonuları için “aracılar” kullandığını kaydetti. Söz konusu rapo yibda‘Rapduştiaksırsyadınaı’ yük yapmanın zamanı” ifadeleri kullanıldı. ABD Başkanı Barack Obama, başkanlık seçimlerine yönelik siber saldırı ve dış müdahale iddialarının araştırılması için önceki gün talimat vermiş ve bu çalışmanın görevi Trump’a devretmeden önce tamamlanma sını istemişti. Demokrat aday Hil lary Clinton ve kampanya sözcü sü John Podesta’nın epostalarını yayımlayan Wikileaks’in kuru cusu Julian Assange, epostaların kendisine Rus hükümeti tarafın dan verildiği iddialarını reddet mişti. ABD İç Güvenlik Bakanlığı ra, ABD’deki 17 istihbarat kurumunun ile Ulusal İstihbarat Direktörlüğü, daha katkı sağladığı da aktarıldı. New 7 Ekim’de Demokrat Parti seçim kam York Times’in haberine göre, Cumhuri panyalarının siber saldırıya uğrama yetçilerin kendileri hakkında bilgilerin sıyla ilgili Rusya’yı resmen suçlayan sızdırılmaması konusunda ise başka bir açıklama yapmıştı. açıklamaları var. Parti yetkilileri yalnızca bazı üyelerinin hesaplarına saldı ‘Exxon CEO’suna bakanlık’ rı düzenlendiğini söylemişti. Bu arada, ABD basınında yer alan ha Beyaz Saray ve CIA, konu hakkında berlerde Trump’ın Dışişleri Bakanlı sessiz kalmayı tercih ederken müstak ğı koltuğu için seçtiği ismin, dünyanın bel başkan Trump’ın geçiş ekibinden önde gelen petrol şirketlerinden Exxon yapılan kısa açıklamada “Bu kişiler Mobil’in CEO’su Rex Tillerson olduğu Saddam Hüseyin’in kitle imha silah savunuldu. Exxon, 2011’de Rusya’nın larına sahip olduğunu da söylemişler devlet petrol şirketi Rosneft ile ortak di. Seçimler uzun bir süre önce büyük operasyonlar için anlaşma imzalamış bir başarı ile tamamlandı. Artık yola tı. Rusya lideri Vladimir Putin, 2013’te devam etmenin ve ABD’yi yeniden bü Tillerson’a Dostluk Nişanı vermişti. Washington, Kaide’den ‘umutlanmış’ ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump’a karşı yenilen Demokrat Partili Hillary Clinton’ın eposta yazışmalarına ilişkin sızıntılar sürüyor. İddiaya göre, Suriye’de iç savaşın yeni yeni alevlendiği 2012 yılında Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturduğu dönemde Clinton’a danışmanının gönderdiği epostada El Kaide ile Suriye’de aynı çizgide oldukları yorumunu getiren ifadeler var. Wikileaks’in yayımladığı Clinton yazış malarında, danışma ğerlendiriliyor. Değerlendir nı Jake Sullivan’ın Su menin ardından Sullivan, riye’deki gelişmelere Clinton’a gönderdiği epostada yer verdiği 30 Ekim Zevahiri’nin bir video kaydı ile 2012 tarihli eposta’da “Türkiye’deki ve Ortadoğu’da Arap Birliği’nden ve ki Müslümanları, Suriye’deki sahadaki kimi geliş isyancı güçlerin Devlet Başka melerden bahsettiği Clinton ile Sullivan nı Beşar Esad’a karşı savaşın görülüyor. da destek vermeleri” çağrısına Yazışmada El Kaide lideri Eyman atıfta bulunarak “El Kaide Suriye’de bi Zevahiri’nin “Türkiye’ye, Arap Birliği’ne zim tarafımızda. Böyle olmasaydı, işler ve ABD’ye güvenmeyin” açıklaması de beklendiği gibi sonuçlanırdı” diyor. Referandum tramvay olduğunda... 2016 Batı demokrasileri açısından çok olumsuz bir dönüm noktası oldu. Her yalanın, “postgerçek/posttruth” argümanın öne sürüldüğü, milliyetçiliğin, ırkçılığın, korumacılığın kol gezdiği Brexit referandumundan sonra güz başını ABD’de benzer doğrultuda dezenformasyonu, demagojisi, manipülasyonu bol bir Trump seçimi ile geçirdik. Yılı, Renzi’nin kalesine gol attığı İtalya referandumu ile kapatıyoruz. “Hayır” oylarının ezici çoğunlukla galip geldiği Çizme’deki referandumda, Başbakan Renzi sade kendi koltuğundan olmakla kalmadı; aynı zamanda arkasında içinden çıkılmaz bir sistem krizi bıraktı. İtalya’da taşların yerine oturması zaman alacak ve süreç çalkantılı olacak. Renzi, Cameron’un Brexit’te yaptığı gibi, anayasa değişikliği referandumunu liderliğine “evet/hayır” şeklinde kişiselleştirdiği bir plebisite dönüştürmeseydi, konumunu koruyabilecekti... Düne dek ülkelerinde “geleceğin parlak liderleri/politikacıları” olarak yere göğe konmayan Renzi ve Cameron, popülaritelerini, “plebisit desteği” ile cilalamak merakları yüzünden mazi oldular. “Geleceğin liderlerinden”, mazinin liderlerine dönüştüler. Plebisit şeklindeki referandumlar bu yüzden çok tehlikeli. Serde her şeyi kaybetmek var. Ama gitgide çok kullanılan bir araç olarak gündeme geliyorlar. Temsili demokrasinin krizi İsviçre gibi mikro boyuttaki ülkeler dışında, eskiden Batı demokrasilerinde kırk yılın başı devreye giren referandumlar, şimdi çok moda ve sık yapılır oldu. “Economist”, ’70’lerde Eski Kıta genelinde sayıları ortalama yılda 2’yi geçmeyen referandumların, bugün 8’i bulduğunu yazıyor. Biz sadece uluslararası kamuoyunun ilgi alanına giren referandumları mercek altına alıyoruz. Onların dışında Avrupa’nın irili ufaklı çeşitli ülkelerinde, yıl içinde çeşitli referandumlar yapılıyor. Neden referandumlarda böyle hızlı bir sıçrama var? İtalya’nın ünlü siyaset düşünürü Massimo Cacciari, “referandumlar patlamasını” demokrasi bolluğuna değil, tam tersine bir demokrasi boşluğuna bağlıyor. “Yaşadığımız kriz, temsili demokrasinin krizidir” diyor: “20. yüzyılın ikinci yarısında tanıdığımız şekliyle demokrasi yok oldu ya da ağır bir kriz yaşıyor. Güç artık finansın elinde. Demokrasilerin içinde geliştiği ‘ulus devlet’ krizde. Bu çok geniş çaplı bir meşruiyet krizi yaratıyor. Alman sosyal demokratları krizde, Fransız sosyalistleri krizde, Avrupa Parlamentosu, krizde... Hiçbiri temsil etmek durumunda oldukları kesimleri gereğince temsil edemiyorlar. Sorun filan liderde değil, temsili demokrasinin bizatihi meşruiyet bunalımında...” Popülizm aracı Referandumlara bunca sık başvurulmasının nedeni işte bu meşruiyet bunalımını aşma çabası. Seçmenleri her konuda sandığa toplayarak, bu meşruiyet açığı kapatılmak isteniyor. Temsili demokrasinin yanıt veremediği konuları referanduma taşımak suretiyle kitlelerin gazı alınıyor. Daha çok demokrasi görüntüsü altında demokrasinin içi boşaltılıyor. Renzi’nin referandumuna kökten karşı olan İtalya’nın sayılı anayasacılarından, eski anayasa mahkemesi başkanı Prof. Gustavo Zagrebelsky bu yüzden “Rousseau’yu hatırlayın” diyor: “Seçmen kendisini oy atarken özgür hissedebilir. Ama arkadan güç kimin elindeyse onun emrinde olacaktır. O nedenle mesele, (sandığa ikide bir oy atılması değil) gücün sonsuz iktidar riski karşısında denetimidir.” Brexit’ten Çizme referandumuna, 2016 referandumlar yılı olarak yaşandı. Bu yüzden referandumlar her zamankinden çok konuşulur, tartışılır oldu. Genel kanı referandumların, gelişmiş demokrasilerin kriz yaşadığı evrede doğrudan demokrasi aracı olmaktan çıkıp, bir popülizm aracına dönüştüğü yolunda. Varın siz bir de bizim tramvay demokrasisindeki referandumların encamını düşünün. Jammeh çabuk çark etti Batı Afrika ülkesi Gambiya’da 1 Aralık’ta düzenlenen seçimleri kaybeden 22 yıllık Devlet Başkanı Yahya Jammeh, yenilgiyi kabul ettiği açıklamasından bir hafta son ra kararından caydı. Muhaliflerinin diktatör olmakla eleştirdiği Jammeh, “Sonuçları tanımadığını, zira sayımda kabul edilemez yanlışlar yapıldığı nı” iddia edip yeniden seçim talebinde bulundu. Yeni devlet başkanı seçilen Adama Barrow ise Jammeh’in böyle bir yetkisi bulunmadığını be lirtirken taraftarlarına sağdu yu çağrısı yaptı. Jammeh C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear