26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Tom Waits şarkıları ‘Pazar Pazar Babylon’da’ JazzMatiz, “Tom Waits Tribute Night” konserleri ile Tom Waits’in 67’nci doğum günü nedeniyle 11 Aralık’ta Pazar Pazar Babylon’un konuğu oluyor. JazzMatiz, Tom Waits’in sevilen şarkılarını Alper Bakıner (LuxuS), Gülce Duru, Alize ve Ebru Dengiz’in de konuk olacağı etkinlikte sevenleriyle buluşturuyor. Pazar 11 Aralık 2016 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK İnsan Hakları Günü nasıl utanç gününe dönüşür... Silivri Cezaevi’nin önüne ne zaman gitsem ortalık buz keserdi. Oysa dün inadına bir güneş, bir güneş. Sanki bahar gelmiş memleketime... Sanki pikniğe gidiyoruz... İnanma ey okur inanma! Ne bahar geldi memlekete, ne de biz pikniğe çıktık... Ama dünü size anlatmalıyım. İbret vericiydi. Ulusal ve uluslararası birçok yazar ve gazetecilik örgütü temsilcileri 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü nedeniyle “Gazetecilik suç değildir” demek için Silivri Cezaevi’nin önüne gidiyoruz. Anayasaya göre basın açıklaması yapmak suç değil. Bunun gizli saklı bir yanı da yok. Günlerdir duyuruluyor. Hapisteki yazarların kimi yakınları da eklenince taş çatlasa 3040 kişi ya var ya yokuz... Gelin görün ki cezaevine giden yollar kapanmış. Yasak! Cezaevine yaklaşmak yasak. Kimileri TEM sapağından, kimileri E5’ten ayrılan yolda kalmış... Ama yok, orada bile konuşmak yasak. Cezaevinden uzakta, Allah’ın çayırında açıklamamızı yaparken jandarma harekete geçti. Arabaları park etmek yasakmış. Plakaları aldı. Çünkü oraya uçarak geldik sanıyorlar... TOMA harekete geçti. Havaya bir iki salladı (Âdettenmiş: çalışıyor mu testi...). ... Aramızda Bülent Utku’nun 88 yaşındaki annesi de var... Tamam dedik oradan ayrıldık. Peşimize takılan sivil ve sivil olmayan polislerle Silivri’nin içinde sahildeki meydana geldik. İki grup orada buluştuk. Açıklamamızı yarım bıraktığımız yerden sürdürdük. Aramızdaki Uluslararası PEN temsilcisi Wolfgang Ruth ve IPI temsilcisi Steven Ellis yaşananlara inanamıyordu. İnsan Hakları Günü’nde basın açıklaması neden yasak? Gazetecilerden neden bunca korkuyorlar? Peki, gazeteci yakınlarından niye korkuyorlar? Nasıl anlatalım ki bu ülkede hükümeti eleştiren yanar diye... Hani bir zamanlar, yanılmıyorsam ilk Ahmet Şık söylemişti: “FETÖ’ye dokunan yanar” diye... Şimdi de tam tersi. Hükümete ya da kimi siyasilere dokunan, kimi konulara dokunan yanar... HHH Sevgili Mustafa, Bülent, Önder, Musa, Turhan, Hakan, Güray, Kadri, Murat ve Akın... Hapisteki Sevgili Cumhuriyetçiler... Belki siz hissetmediniz ama dün inadına bir güneş, bir güneş... Silivri’ye gitmek için bindiğim minibüste eşleriniz, çocuklarınız, kardeşleriniz vardı. Hepsi sizi soluyor, sizi düşünüyor, sizi konuşuyor. Müthiş bir dayanışma ağı kurmuşlar. Hep derim, hapiste yatanın yakını olmak, içeride olmaktan bin kat daha zordur diye... Galiba doğru! Eşlerinize, kardeşlerinize, çocuklarınıza bakıyorum: Nasıl da kahramanlar, nasıl da mertler, nasıl da güçlüler... Onlarla ne denli gururlansanız yeridir. Çünkü onlar sizinle gurur duyuyor ve size inançları sonsuz... Minibüste yol boyu sizlerden konuşurken, sizleri dinlerken, hani dışardan bakacak olan biri sanki bahar gelmiş, sanki pikniğe gidiyoruz sanabilirdi... Ama bu gidişin baharla piknikle falan ilgisi yok. Bu gidişin despotlukla, baskıyla, tehditle, yargısız infazla ilgisi olduğunu siz de, ben de biliyoruz. Bütün Türkiye de biliyor, dünya da... Yargılanmayı beklerken tutuklu olmanız, size biçilmiş bir cezadır... Yargısız infazdır. Dışarıdaki gazetecilere tehdittir. Başka gazetecilere gözdağı vermektir. Sadece siz değil, bugün hapiste bulunan 146 gazeteci ve yazarın, tutuklu yargılanması OHAL koşullarında bile insan haklarına, ifade özgürlüğüne karşıdır. Hak ve hukuk dışıdır. İşte sevgili dostlar dün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, insan haklarına, yaşam hakkına, ifade ve düşünce hakkına, haber alma hakkına saygısı olmayan ülkem için böyle geçti. Dünya İnsan Hakları Günü’nü, “Utanç Günü”ne dönüştürmeyi başardık. TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İki Aslı Erdoğan sergisi yan yana kultur@cumhuriyet.com.tr 17 Yazar Aslı Erdoğan’a yapılan haksızlığa ve ifade özgürlüğünün gaspına karşı bağımsız sanat mekânı Karşı Sanat’ta yan yana iki Aslı Erdoğan sergisi açılıyor Tutuklu yazar Aslı Erdoğan için yeniden “Kendi Portresi” ve “Eksik yan yana iki Aslı Erdoğan ser yer alan çalışmasını bir araya gisiyle (“Kendi Portresi” ve “Ek getiriyor. “Kendi Portresi” sersik Olan”) sanatçıya destek ve gisi sanatçının kendini doğru meden kendi yüzüne bakması rafından düzenlenen “Şiirsel nı ve bir sanatçı gibi yüreklilik Adalet” başlıklı sergisine cevale imgelemindeki bütün kimlik ben hazırlanmıştı. Serginin işa Olan” sergileri Beyoğlu’ndaki Karşı Sanat’ta açıldı. Daha önce Aslı Erdoğan’la iki ayrı çağdaş sanat çalışması yapmış olan Beral Madra ve Feyyaz Yaman, özelde Aslı Erdoğan’a yapılan haksızlığa, genelde ifade özgürlüğünün gaspına karşı bağımsız sanat mekânı Karşı Sanat’ta riyor. Sergiler, Aslı Erdoğan’ın, Aralık 2002 Şubat 2003’te Borusan Sanat Galeri’sinde Beral Madra küratörlüğünde gerçekleştirilen “Kendi Portresi” sergisinde yer alan işini ve 19 Eylül – 18 Ekim 2003 tarihleri arasında Karşı Sanat’ta düzenlenen “Eksik Olan” sergisinde dan doğruya yapıtın öznesi olarak sunduğu işler üstüne yoğunlaşıyor. Beral Madra, “Kendi Portresi” ile ilgili olarak “Sergi, kimliğini siyasal yönlendirmeler, yapay tüketim ve elektronik imajlarda arayan ve bulduğunu sanan topluma, gerçek kimliğini bulması için çekin lere kendi kimliğini yerleştirip kendini sınamasını da öneriyordu” diyor. Aslı Erdoğan, “Eksik Olan” sergisinin katılımcı sanatçısıydı. Bir metin ve Papirus çalışmasıyla sergiye katılmıştı. Bu sergi aynı tarihlerde İstanbul Bienali’nin Dan Cameron ta ret ettiği, Mezopotamya’da yaşanan ilk büyük savaşın (2003 Irak) evrensel egemen şiddetin uygarlık ve özgürlük adına işlenen vahşetin şiirsellikle ele alınmasının “oximoron”luk olduğuna yönelik bir uyarıydı. Sergiler 16 Aralık’a kadar izlenebilecek. Amerikan Film Enstitüsü’ne göre 2016 En iyi film: ArrIval Amerikan Film Enstitüsü (AFI) her yıl olduğu gibi bu yıl da en iyi film ve televizyon dizilerini değerlendirdiği bir liste yayımladı. Alfabetik sırayla yayımlanan listedeki yapımlar AFI jürisi tarafından, film sanatına ve Amerikan kültürüne yaptıkları katkılar kıstas alınarak belirlendi. 20 yapımın belirlendiği listeye ek olarak AFI, “O.J.: made In America” adlı 8 saatlik TV belgeseline de özel bir ödül verdi. AFI’nin yılın en iyileri listeleri şöyle şekillendi: Yılın En İyi 10 Filmi 4 Arrival 4 Fences 4 Hacksaw Ridge 4 Hell or High Water 4 La La Land 4 Manchester by the Sea 4 Moonlight 4 Silence 4 Sully 4 Zootopia Yılın En İyi 10 TV Yapımı 4 The Americans 4 Atlanta 4 Better Call Saul 4 The Crown 4 Game of Thrones 4 The Night Of 4 The People v. O.J. 4 Simpson: American 4 Crime Story 4 Stranger Things 4 This Is Us 4 Veep ‘The Americans’ muratbeser@muratbeser.com Bulutsuzluk Özlemi ‘Uçtu Uçtu’ (Ada Müzik) Kayıtları 1987 ile 1989 arasında gerçekleştirilen Bulutsuzluk Özlemi albümü “Uçtu Uçtu”, 27 yıl sonra ilk kez plak formatında basıldı. Tazeleyecek olursak hafızalarda şunlarla kalmıştı bu albüm: Bir; topluluğun en akılda kalan, birer klasik olmuş şarkıları bu albümdeydi: “Sözlerimi Geri Alamam”, “Beynim Zonkluyor”, “Hiroşima”, “Şili’ye Özgürlük”, “Acil Demokrasi” gibi... İki; topluluğun ideal ekibi bu albümdeydi, aynı zamanda kuruluş kadrosu: gitar ve vokalde Nejat Yavaşoğulları, solo gitarda Akın Eldes, saksofonda Richard Hamer, tuşlu çalgılarda Sina Koloğlu, basta Kanöz Ozan ve davulda Filip Sümbülkaya vardı. Üç; topluluğun ikinci albümünde tüm söz ve besteler Nejat’a aitti. Bulutsuzluk Özlemi’nin en iyi albümüydü. Siyasi yasakların, toplumsal baskıların halen sürdüğü karanlık bir dönemde memlekette yapılmış en dik ve eleştirel Türkçe sözlü rock albümlerinden biriydi. Bedri Baykam tarafından yapılan kapak ise birileri tarafından sünnet tasviri olarak algılanmıştı. Dört; albüme adını veren şarkıdaki bir sözcük Bandrol Kurulu tarafından sakıncalı bulunmuş ve çıkarılmıştı. Ancak şimdi plağın orijinal kapağıyla basılmaması pek hafızalarda kalmayacak gibi. Zira orijinal kapak içinde mevcut. Durduk Yerde (Beyoğlu Metropol) Sessiz sedasız bir albüm çıktı; daha doğrusu üç şarkıdan oluşan bir kısaçalar. Kapağında geçmişten kalmış izlenimini veren siyah beyaz bir resim, uzaktan görünen altı insan, garda istirahate çekilmiş trenlerin arasında, ayakta. Fotoğraf yeni, ancak 20 yılı aşan bir hikâyesi var; 1984 yılında İTÜ Genç Oyuncular Tiyatro Grubu’ndan geriye kalan bir avuç insanın müzik yapmak için bir araya gelmeleri ve zaman içinde gerçekleşen birkaç üye değişimiyle özetlenebilecek. Onlara ilhan veren ilk şey Şükran Kurdakul’un sözlerinden bestelenmiş 3 şarkı olmuş. Uzun yıllar süren kesintilere rağmen sönmemiş içlerindeki umut, isyan ve hüzün dolu ateş. Basçı Me tin Kalaç’ın katılımıyla son halini alan topluluk, 2014 yılında tüm gücünü ve enerjisini toplayarak KadıköySahne’de bir konser vermiş. Ardından da Heybeliada’da. Şimdi de kendi adlarını taşıyan ilk stüdyo kaydında sözleri Ataol Behramoğlu, Yaşar Miraç ve Levent Karaoğlu’na ait üç güzel şarkı var. Meslekleri uzak, ruhları birbirine yakın altı insan. Adları Durduk Yerde. Durdukları yer ise tam burası; insanlık namına kaygıların şaha kalktığı 2016 Türkiye’si... ‘Kentsel Ağlar Kutsal Mekânlar’ 11. ANAMED Yıllık Sempozyumu “Kentsel Ağlar Kutsal Mekânlar” temasıyla Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nin (ANAMED) Galatasaray’daki binasında gerçekleştirildi. Disiplinlerarası sınırları kaldırmayı ve yeterli akademik ilgiyi çekememiş “kutsal” mekânlar ve bunların kentle olan ilişkilerini anlamayı amaçlayan sempozyumun açılış konuşmasını Bizans uzmanı Robert Ousterhout, kapanış konuşmasını ise, Oxford Üniversitesi’nden Zeynep Yürekli yaptı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear