23 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 7 Kasım 2016 14 yorum EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Sonunda siz kaybedeceksiniz! Cumhuriyet düşmanlığınız sınır tanımıyor. Gücünüzün zirvesindesiniz; devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini; asker, polis güvenlik birimlerini; bilim ve ekonomi kurumlarını; kişi ve örgütleriyle sermayeyi; basınyayını ve sokağı kendinize bağımlı kılmış olmanın özgüveniyle istediğinizi yapıyorsunuz. Olağanüstü gücünüzü, Cumhuriyeti ve onun değerlerini sahiplenmiş olan aynı adlı gazeteyi yok etmek için kullanıyorsunuz. Bunu başaramayacaksınız! Çünkü insanlığın gelişme doğrultusuna uyum sağlayamıyor; giderek ona daha fazla ters düşüyorsunuz. Öncelikle özgürlük ve demokrasi anlayışınız çağdışı. Özgürlüklerin temeli olan düşünce özgürlüğünün kökünü kazıdınız. Demokrasiyi de yalnızca sandık sonuçlarına indirgediniz. O kadar ki çok yakın bir zamanda getirmeye çalıştığınız başkanlık sisteminin değil içeriğini, yüzünü bile bu topluma göstermekten korkuyor, üzerini peçe ile kapatıyorsunuz. Ekonomi anlayışınız çağdışı. Evet, yollar, köprüler, hanlar, saraylar yapmakta ustalaştınız. Ancak kapitalizm öncesi bir anlayışla sermayenin fiyatı olan faize düşmansınız; ama bilmiyorsunuz ki Hıristiyanlık yaklaşık 500 yıl önce faiz düşmanlığından vazgeçmeseydi, kapitalizm doğmazdı. Doğal olarak bugünkü kapitalizmin motorunun özgür bir ortamda yapılan araştırma ve buna dayalı teknolojik yenilik olduğunu kavrayamıyorsunuz. Eğitim anlayışınızın çağdışı olduğunu yinelemeye bile gerek yok; bilimsel bilginin yol göstericiliğinden hızla uzaklaştırdığınız için, o daha da çağdışı. Yerle bir ettiğiniz ve sonunda cezaların en ilkeli ve insanlık dışı olanı idamın ilmiğine astığınız adalet anlayışınız da çağdışı. Adaletiniz, şort giydiği için bir kadını tekmeleyen o dindaşınıza ne yapacağını bilemiyor; yandaşlarınız sanat fuarlarını basıyor. Her gün binlerce kamu çalışanı, bir günde 163 bilim insanı işinden kovuluyor ve bunların hak arama yolları kapalı. 13 çalışanı gözaltına alınan ve bunlardan 9’u tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin son soruşturmasıyla FETÖ sanığı bir savcıyı görevlendiriyorsunuz, kendileri bu ülke adaleti için tam bir talihsizlik olan Adalet Bakanınız bu bir talihsizlik diyebiliyor ve o savcı işini bitirmeden ikisi başsavcı vekili olmak üzere üç savcı daha görevlendiriliyor. Gazetenin yıllarca ekmeğini yiyenlerden gelen saldırılar için söz Pir Sultan’ın: “Şu ellerin taşı hiç bana değmez, ille de dostun bir tek gülü yareler beni.” Çağdışı yönetim anlayışınızın geldiği son noktaya bakın. Ankara’nın bir ilçesinin kaymakamı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım olarak atanıyor; ülkenin milletvekili sayısına göre üçüncü en büyük partisi HDP’nin eş genel başkanlarının da içlerinde bulunduğu 12 milletvekili gözaltına alınıyor; bunların 9’u tutuklanıyor. Bu yapılanların toplumsal yaraları çok daha derinleştireceğini; toplumu iç çatışmaya götürebileceğini göremeyecek kadar gözleriniz kapalı. Ülke yönetiminde etkinliğini her gün artırdığınız Diyanet, verdiği onca fetvadan sonra, Muhammed, Allah’ın Elçisi adlı İran yapımı sinema yapıtını eleştirecek gücü kendisinde buluyor. Ya bunun olası toplumsal sonuçları? Yetmedi, bu iletişim çağında interneti kısıtlıyor; üniversite öğretim üyelerinin kendilerini yönetecek rektör için aralarında eğilim yoklaması yapmasını bile ellerinden alıyorsunuz. Dış politikadaki yönetim yanlışlarınız saymakla bitmiyor. Sonuç olarak, yalnızca bu kadar çağdışı olduğunuzdan da değil, asıl çağa ayak uyduramadığınızdan, insanlığın gelişme doğrultusundan tamamıyla çıktığınızdan başaramayacaksınız! Cumhuriyetin aydınlığı kalacak, eninde sonunda bu toplumun tamamını yine bu gazete ve diğer Cumhuriyeti savunanların çabalarıyla aydınlatacak, siz de kendi karanlığınızda kaybolacaksınız! HHH Cumhuriyet’in uğradığı saldırı sonrasında tanıdık, tanımadık onca insandan bana gelen destek ve dayanışma telefon ve iletileri için teşekkür ederim. 7 KASIM 2016 SAYI: 33269 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.06 05.50 06.12 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.35 12.55 15.35 07.17 12.39 15.22 07.37 13.02 15.48 Akşam 18.03 17.49 18.15 Yatsı 19.24 19.09 19.33 ADANA’DA 1 POLİS ŞEHİT OLDU ÇUKURCA’DA 6 ASKER YARALI Adana’nın Yüreğir ilçesi 19 Mayıs Mahallesi Çukurova Caddesi’nde PKK lehine eylem yapan gruba polis müdahale etti. Müdahale sırasında ateş açılması sonucu polis memuru Mustafa Yeli (22) ağır yaralandı. Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan yaralı polis, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Hakkâri Çukurca ilçesinde operasyon yapan güvenlik güçlerine PKK’lilerin havanlı saldırısında 5 asker yaralandı. PKK’lilerin Çukurca kırsalına döşediği el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu da bir asker yaralandı. Yaralı askerler, Hakkâri Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı. Şırnak’ta yasak kısmen kalkıyor Şırnak’ta hendek ve barikatların kaldırılması için güvenlik güçlerinin başlattığı operasyonlar 3 Haziran’da tamamlanmasına karşın 14 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürüyor Şırnak’taki yasağın 8 ay sonra 14 Mart’ta kısmen kaldırılacağı açıklandı. Yasağın 14 Kasım’dan sonra saat 22.0005.00 saatleri arasında uygulanacağı belirtildi. Toplam 11 bin 750 yıl ceza isteniyor 10 Ekim katliamı davası başlıyor, 36 kişi hakkında açılan davaya 5 gün boyunca devam edilmesi bekleniyor 100 kişinin öldüğü Ankara Tren Garı katliamına ilişkin 36 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün başlıyor. Barış mitingi için toplanan kitlenin arasına giren iki IŞİD’li canlı bombanın gerçekleştirdiği katliama ilişkin 36 kişi hakkında açılan dava Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Saat 10.00’da başlayacak duruşmayı, birleştirilen Ankara 10. ve 11. Ağır Ceza Mahkemeleri’nin salonunda görecek. Davaya 5 gün boyunca devam edilmesi planlanıyor. Davada, IŞİD’in Suriye’deki yöneticileri İlhami Balı, Deniz Büyükçelebi, Edremit Türe gibi önemli isimler firari. İddianamede, bazı şüphelilerin “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek” ve “100 kişiyi öldürmek” suçundan toplam 101 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yanında, terör örgütünün faaliyeti kapsamında 391 kişiyi öldürmeye teşebbüs etmek, terör örgütünün faaliyeti kapsamında ruhsatsız silah ve patlayıcı madde bulundurmak suçlarından da toplam 7 bin 631 yıldan 11 bin 750 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor. Bazı şüpheliler için ise “silahlı terör 10 Ekim’de, barış mitingi için toplananlardan 100 kişi ölmüştü. örgütü DEAŞ üyesi olmak” suçundan 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. 10 Ekim patlaması öncesinde yeterli güvenlik önlemi almayan Emniyet yetkilileri hakkındaki soruşturmalarda ise takipsizlik kararı verilmişti. l ANKARA Diyarbakır saldırısını TAK da üstlendi Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinde 4 Kasım günü bomba yüklü araçla düzenlenen 2 polisin şehit olduğu, 9 vatandaşın yaşamını yitirdiği, 100’den fazla kişinin yaralandığı terör saldırısını TAK da üstlendi. Örgüt, saldırıyı üstlendiğini internet sitesinden duyurdu, terör saldırısını gerçekleştiren TAK üyesinin kod adının “Kemal Hakkâri” olduğunu belirtti. Diyarbakır Valiliği, terör saldırısının ardından yaptığı açıklamada eylemi PKK’nin gerçekleştirdiğini açıklamış, Reuters haber ajansı, gece yarısı IŞİD saldırıyı kendisine ait Amak haber ajansı üzerinden üstlendiğine dair bir haber yayımlamıştı. Bunun üzeri ne Diyarbakır Valiliği 2. kez yaptığı açıklamada eylemi “Kemal” kod adlı PKK’linin gerçekleştirdiğini, bombalı araçla yapılan intihar saldırısında 3 ton bomba kullanıldığını, eylemi PKK’nin gerçekleştirdiğinin telsiz kayıtlarından tespit edildiğini bir kez daha açıklamıştı. l DİYARBAKIR Kürkçü’den TAK’a tepki: Hiçbir söz, kör şiddeti haklılaştırmaz HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Diyarbakır’da 11 kişinin yaşamını yitirdiği, 100’den fazla insanın yaralandığı bombalı saldırıyı üstlendiğini duyuran TAK’a Twitter’den yaptığı açıklamayla tepki gösterdi. Kürkçü, “Hiçbir söz, vekillerimiz, eşbaşkanlarımız, yöneticilerimiz ve sivil halkı hedef alan kör şiddeti haklılaştıramaz. Hiçbir kurtuluş hareketi IŞİD’le aynı hat üzerine düşmeyi, yaşam hakkını hoyratça çiğnemeyi bir kuru özür ile geçiştiremez” dedi. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması (2) Şöyle başlamıştım geçen haftaki yazıma: “Evet, ister bireyler ister toplumlar bağlamında olsun, gerçekten de uğursuzdur, dahası lanetlidir şu ‘Biz, olduk!’ yanılsaması. Çünkü bireyi ve toplumu aslında varmadığı yerlerde olduğu yanılgısına sürekler. En kötüsü ise bu yanılgının bir kez insanın veya toplumun eteğine yapıştıktan sonra bir daha o eteği bırakmamakta direnmesidir…” Toplum olarak gözaltıların, tutuklamaların, ölmelerin ve öldürmelerin fırtınalarını 93 yıllık Cumhuriyetimizin hiçbir döneminde görülmedik bir yoğunlukta yaşadığımız şu zamanlarda, yazımın girişinde sözünü ettiğim yanılsamanın bedelini yine toplum olarak! çok ağır ödemekteyiz. Ve göründüğü kadarıyla daha da çok, daha da ağır koşullar altında ödemek zorunda kalacağız. Bunun temel nedeni ise, başka temel kavramlarla birlikte, gerek “iktidar” gerekse “muhalefet” kavramlarının özü, içeriği ve yeri bağlamında da kendimizi yanılgılardan kurtaramayışımız. ‘Kökleşmiş cehalet’in yanından geçip gitmek… Batı demokrasilerinin iki temel kavramı: “iktidar” ve “muhalefet”. Her temel kavram gibi, bunlar da sadece anayasalara ve başkaca hukuksal düzenlemeler çerçevesine alınmakla doğru içerikleri de kendiliğinden gelebilen kavramlar değildir. Örneğin “demokrasi”, uzun tarihsel gelişmesi de özümsenerek ve böylece daha önce kök salmadığı bir ortamda hangi çabalarla sağlam bir temele oturtulabileceği üzerinde yeterince titizlikle düşünülmeksizin alındığı takdirde, parlamentoların çatısı altında salt parmak hesabını temel alan bir kavrama, en son noktada ise yalnızca çoğunluğun azınlık üzerinde kuracağı bir istibdada dönüşür. O zaman böyle bir parlamentoyu hâlâ demokratik parlamenter rejimlerdeki parlamentolardan biri saymak ise bir başka ve çok vahim bir yanılsama olmaktan öteye geçemez. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk çok partili rejim girişimlerini başlatan lider, o Cumhuriyet’in kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu girişimlerin başarısızlığa uğramasıyla birlikte Atatürk, bu alandaki çabaları ertelemiş ve 1937’de bir başka girişime, bütün ülkede köyleri de kapsamına alacak dev bir eğitim seferberliği’nin hazırlıklarına öncelik tanımıştır. 1940 yılında faaliyete geçen Köy Enstitüleri, bu seferberliğin kaleleridir ve hemen bütün devrimlerinde çok güçlü bir tarih birikimini rehber edinen Gazi’nin şu çok doğru teşhisinin ürünüdür: Dünya siyaset tarihinde cehalet temelinde sağlam bir demokrasinin inşa edilebildiğine hiç rastlanmamıştır. Bir gerilemenin başlangıcı: 1946 Gelgelelim bu doğru teşhisin önemi, çok partili rejime geçişle birlikte gölgelenecektir. 1938’i izleyen dönemde yeni kurulan Demokrat Parti ve onu tutan büyük toprak sahiplerinin nüfuzu ile sandıkta boy ölçüşebilmenin başlıca araçlarından biri olarak, toprak reformunun başlıca savunucularından olan Köy Enstitülerinin altı oyulmaya başlanacaktır. Bu topraklarda yüzyıllar boyunca kökleşmiş bir cehaletin artık sağlıklı bir demokrasiyi oturtabilecek ölçüde yenildiği, başka deyişle demokrasiye ilişkin bir “Biz, olduk!” yanılsamasıyla, dev bir eğitim seferberliği kendisine karşı yöneltilen türlü haksız suçlamalar karşısında savunmasız bırakılacaktır. Şimdi, yani 2016 yılında olup bitenler, “Biz, olduk!” yanılsaması içersinde yanlış okunmuş bir tarihin öç alışından başka bir şey değildir İlhan Erdost anılıyor Yayıncı İlhan Erdost, Mamak Askeri Cezaevi’nde dövülerek öldürülüşünün 36. yılında, bugün Karşıyaka Mezarlığı’nda yapılacak törenle anılıyor. Erdost için Karşıyaka Mezarlığı’ndaki tören saat 12.00’de başlayacak. Ayrıca, 36 yıldır düzenlenen, 7 Kasım / İlhan Kitap Günü nedeniyle, Sol ve Onur Yayınları, Ankara’da Karanfil Sokak’taki İlhanilhan Kitabevi’nde; İstanbul’da TÜYAP Kitap Fuarı’nda, fuar süresince yüzde 50 indirimli olarak sunulacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear