26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 18 Kasım 2016 2 Eğitim özelleşiyor eğitim EDİTÖR: DENİZ ÜLKÜTEKİN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Kapatılan dershanelerin yerine kurulan temel liselerle eğitimde özel okulların payında bir önceki yıla göre yüzde 2 oranında artış yaşandı Üniversite iradesi yok sayılamaz Galatasaray Üniversitesi’nden bir grup öğretim üyesi, yapıtıkları basın açıklamasıyla, üniversitelere müdahalelere tepki gösterdi. Üniversitelerin, baskılar olmadan gerçeği arayan kurumlara duyula ihtiyaç sebebiyle ortaya çıktığına değinilen açıklamada, OHAL kapsamında çıkarılan 676 sayılı rektör atamalarını düzenleyen KHK’nin üniversitelerin iradesinin hiçe sayıldığını kaydedildi. Açıklamada “Boğaziçi Üniversitesi’nden, ODTÜ’den ve İTÜ’den meslektaşlarımız gibi rektör atamasında, adayların kurumdan aldıkları oy sayısının esas alınmasını talep ediyoruz” ifadeleri yer aldı. Eğitimde Reform Girişimi’nin (ERG), Eğitim İzleme Raporu yi planladığı okul öncesi eğitimde 35 yaş grubunda net okullulaşma oranı yüz 201516 yayımlandı. Rapor 33, 45 yaş grubunda ise da eğtim sistemi içinde özel yüzde 43. İllere göre, 35 öğretim kurumlarının payının hızla artığına değinilirken, tüm eğitim kademelerin DENİZ ÜLKÜTEKİN yaş için net okullulaşma oranı Edirne’de yüzde 48,6 iken, bu oran Ağrı’da yüz de özel okulların oranının yüzde de 25,3’e, Şırnak’ta yüzde 24,6. 12.8’e çıktığı kaydedildi. Bu rakam 1 öğretmene 19 öğrenci: Oku bir önceki yıl, yüzde 10.3’tü. Ra löncesi eğitimde Akdeniz bölgesin porda öne çıkan başlıklar şöyle: de öğretmen başına 18 öğrenci dü Temel lise artışı: Özel genel or şerken, bu sayı Batı, Kuzeydoğu ve taöğretim kurumlarının sayısı Orta Anadolu’da 14, 17 ve 18. İl dü 201415’te bin 174 iken 201516 zeyinde, derslik başına düşen öğ öğretim yılında yüzde 113 artarak renci sayısı Hatay ve Kırklareli’de 2 bin 504 oldu. 22, Ardahan’da 16, Sinop’ta ise 13. Okulöncesinde umutsuz tab Öğretmen başına düşen öğrenci sa lo: MEB’in zorunlu hale getirme yısı kamuda ortalama 19, özel ku rumlarda ise 1012 arasında. Okullulaşma oranı düştü: İlko kul düzeyinde net okullulaşma oranı, 201415 öğretim yılında yüzde 96.3 iken 201516’da yüzde 94.9’a düştü. Bu oran erkek çocuklar için yüzde 96’dan yüzde 94.5’e, kız çocuklar için ise yüzde 96’dan yüzde 95.2’ye düştü. Ortaokulda net okullulaşma oranı yüzde 94.4 ile aynı kaldı. İllere göre oran Şanlıurfa yüzde 98,4, Şırnak’ta yüzde 98.1 ve Van’da yüzde 98,1. Bu oran Çankırı’da yüzde 87.3’e, Gümüşhane’de yüzde 73.1’e düşüyor. Ortaokulda en yüksek net okullulaşma oranı yüzde 99.2 ile Bartın, en düşük ise yüzde 72.1 ile Gümüşhane. REKTÖRLE BULUŞAN ÖĞRETİM ÜYELERİNİ PROTESTO ETTİLER Boğaziçi’nde öğrenci isyanı Boğaziçi Üniversitesi’nde yeni atanan rektör Prof. Dr. Mehmed Özkan’ın öğretim üyeleriyle yaptığı toplantı öğrencilerin eylemine sahne oldu. Güney yerleşkesindeki toplantı salonunun önünde toplanan yaklaşık 150 öğrenci, Özkan’ı protesto eden sloganlar attı. Toplantı salonuna girerek bildiri okumak isteyen öğrencilerin, etkinliğin sonunda içeri girmeleri ne izin verildi. Toplantı bitiminde ise öğrenciler çıkışa giden koridor üzerinde sıralandı. Aralarından geçen öğretim üyelerine sloganlarla tepki gösteren öğrenciler, Rektör Özkan’la bir araya geldikleri için öğretim üyelerine tepki gösterdi. Öte yandan Özkan, mezun ve öğretim üyeleriyle bir mesaj paylaştı. Üniversitenin geldiği noktada mezun ve öğretim üyelerinin önemli rolünün olduğuna değinen Özkan, Boğaziçi*nin değerlerini korumak için destek istedi. Hapse girmek için gelenler 3 Türkiye garip bir ülke oldu: Bu garabeti, “savcı”, “yargıç” ve “yazar” kavramlarını kişilerden bağımsızlaştırıp, soyut olarak ele alırsak şöyle anlatabiliriz: Önceleri, yazarlar, hukuk ve adalet düzenini, mahkeme kararlarını, savcı ve yargıçları eleştirir, savcı ve yargıçlar da yazarları hapse atardı... AKP/F.Gülen/ABD/AB/ Liberalsolcu ittifakı iktidara geldikten sonra, savcı ve yargıçlar bu hapse atma yetkisini birdenbire çok belirgin ve yaygın bir biçimde, haksız ve hukuksuz olarak kullanmaya, pek çok asker ve sivil ile birlikte önüne gelen yazarı ve gazeteciyi de içeri atmaya başladı... Yazarlar elbette buna karşı çıktılar: “Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, yapmayın. Yarın size de yapılırsa, yine biz sizin için adalet isteyeceğiz” dediler. Derken devir değişti, başka savcı ve yargıçlar, içerdeki yazarları dışarı çıkardı ve yazarları hapse atan savcı ve yargıçları hapse attı... Bu sefer, hapse atılan savcı ve yargıçlar, hapse attıkları yazarlardan yardım istemeye başladı... Bunun üzerine, haksızlığa ve adaletsizliğe uğramış olan yazarlar, kendilerini haksız yere hapse atan savcı ve yargıçlara adil davranılması için çaba sarf etmeye başladı... Ama bu arada, öteki savcı ve yargıçları hapse atan savcı ve yargıçlar, başka yazarları da hapse atmaya devam etti... Dışardaki yazarlar buna da karşı çıkıyor, savcı ve yargıçları içeri atan savcı ve yargıçlar tarafından hapse atılan yazarların haklarını da savunmaya çalışıyor, savcı ve yargıçları ve yazarları içeri atan savcı ve yargıçlara: “Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, yapmayın. Yarın size de yapılırsa, yine biz sizin için adalet isteyeceğiz” diyor. HHH BU KARGAŞADA BAZI KİŞİLER, KENDİLERİNİ HAPSE ATACAK OLAN SAVCI VE YARGIÇLARIN KARARLARINA UYARAK, HAPSE GİRMEK ÜZERE TÜRKİYE’YE GELİYOR! Ve ben de bu kargaşa içinde ortaya çıkan bu davranışın gerisindeki nedenleri irdelemeye çalışıyorum. Bundan önceki iki yazıda, olayla ilgili haberlere ve hapse girmeye gelenlerin gerekçelerine yer vermiş, kanımca, birinci ve en önemli nedenin “Masum olduklarına ilişkin derin inançları” olduğuna işaret etmiş, bu inancın, sadece ahlak ve vicdan alanına değil, ulusal ve uluslararası hukuk alanına da ilişkin olduğunu vurgulamıştım. Bu arada irdelemeye çalıştığım kişilerin hiç de aynı nitelik taşımadığını, sivil ve asker olarak değişik kesimlerden geldiklerini, siyasal ve ideolojik olarak da farklı yerlerde durduklarını, ama hapse girmek için geliş gerekçeleri açısından benzeştiklerini, özellikle belirtmiştim. Hapse girmek için gelenlerin ikinci gerekçesi, o güne kadar yaptıklarına, söylediklerine, inançlarına, mesleklerine, kimliklerine, kişiliklerine, kısacası kendilerine saygı olarak görünüyor: O güne kadar yaptıkları eylem ve söylemlerin, meslekleri, görevleri, ahlakları, inançları gereği yapılan davranışlar olduğunu düşünüyorlar. Sahip oldukları ahlakı, inancı, tutum ve davranışları herkese anlatmak, kim olduklarını, bunları niçin yaptıklarını ve söylediklerini, tarih, toplum ve hukuk önünde açıklamak ve savunmak gereksinmesini duyuyorlar. Yurda gelen, hapse giren askerlerde bu “kişiliğini koruma duygusu ve görev ahlakı” çok belirgindi: Açıkça görev bilinci ile geldiklerini ve hapse girdiklerini belirtmişlerdi... Hatta, hapis yatmayı “Vatan görevi” olarak dahi tanımlayanlar vardı. Aynı duyguyu, kaçarak sürgünde kalmayı reddeden Meral Camcı şöyle anlatıyordu: “... ben kendi özgür irademle seçmediğim bir hayatı yaşayamam. Bu, o zaman ben olmam. Barış sözümün arkasında duracağım, mücadeleye devam edeceğim. Bu, benim için son Haziran’dan bugüne insan olmanın, insan kalmanın da tek yoludur. Bilimsel çalışmaya, araştırmaya ve üretime devam edebilmemin de.” Akın Atalay da, dönüş gerekçelerini açıkladığı mektubunda, kişiliğini belirleyen inancına ilişkin şöyle bir gönderme yapıyordu: “Türkiye’nin demokratik, laik bir Cumhuriyet, insan haklarına dayalı sosyal bir hukuk devleti olması için yılmadan mücadele eden insanlarına ve ülkemin güzel geleceğine olan umudumu ve inancımı eylemli olarak da göstermek.” HHH Vah o düzene ki; bağımsız kişiliğini, meslek ahlakını, demokrasiyi, barışı, özgürlüğü savunmayı, bedel ödenecek bir fedakârlık haline dönüştürür! Proje yürütücülüğünü İÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Gezgin’in yaptığı kitap Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Lokali‘nde düzenlenen toplantıda tanıtıldı. Sözlü Basın Tarihi kitabı çıktı İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi öğretim üyelerinin Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş süreci ve sonrasında doğan 54 gazeteciyle gerçekleştirdiği görüşmeleri konu alan üç ciltlik “Türkiye Sözlü Basın Tarihi” kitabı çıktı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitapta aralarında gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk ve Bedii Faik Akın, Hıfzı Topuz, Ara Güler, Erol Simavi, Sami Karaören, Fikret Otyam, Betül Mardin, Leyla Umar, Sami Kohen, Nail Güreli, Altan Öymen, Oktay Ekşi, Doğan Hızlan, Rahmi Turan’ın da bulunduğu 54 gazeteciyle yapılan görüşmeler yer alıyor. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear