24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMI Bekârlar Alibaba’yı uçurdu Çin’de Alibaba eticaret sitesi, Bekârlar Günü’nde 24 saatte 18 milyar dolarlık satış yaptı. Alibaba, Çin’deki “Çifte 11 (11 Kasım) günü geçen yılki satışı yüzde 32 artırdı. Bekârlar Günü’nde büyük indirimler yapılıyor. 8 ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY n11.com bu yıl 45 kat fazla sattı Eticaret platformu n11.com da 11 Kasım’da 65 milyon liralık satış yapıldı. Alibaba’nın kampanyası ile n11.com’da yapılan alışveriş tutarı ilk 1 saat içerisinde 7 milyon lirayı gördü. Pazar 13 Kasım 2016 Murat’a mektup Bombalanan Sevgili Murat, Ziyaretinize gelen CHP milletvekilleri ilk mesajlarınızı paylaştı. Senin sade, küçük bir not defteri sayfasındaki el yazını okurken o içeriğin, sana ve savunduğumuz değerlere ne kadar yakıştığını düşündüm. 200’ü aşkın gazeteci, Necmiye Alpay, Aslı Erdoğan gibi yazarlar, HDP’li vekiller cezaevindeyken yalnızca kendin için özgürlük istemediğini söylüyor, bütün düşünce ve fikir suçlularının barışçıl demokratik bir Türkiye için en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmasını diliyordun. 1. sayfa hazırlarkenki manşet spotu özeniyle yazdığın bu kısa mesaj, memleketin cümle derdini özetliyordu. Üstelik, 370 dernek bir cümleyle ve bir gecede kapatılmamıştı daha. İnsani değerlerin kaybolmaya; ortak yaşama zemininin altımızdan kaymaya başladığı, zorbalığın yayıldığı bu dönemde, meşru arayışların kıymeti büyük. Anayasa Çalıştayı Ancak yaşatılanların ağırlığıyla olsa gerek, dün sabah CHP’nin düzenlediği Anayasa Çalıştayı’na giderken, birçok soru dönüp durdu zihnimde. İşi ve hayatı siyaset olan herkes, şu soruların cevabını vermeliydi: Ülkenin üçüncü büyük partisinin genel başkanları, milletvekilleri anayasa iyi olmadığı için mi tutuklanmıştı? Çocukların güvenli ortamlar da büyüyüp eğitim görmesi için didinen Gündem Çocuk’un da aralarında yer aldığı 370 derneğin bir gecede kapatılmasının nedeni iyi bir anayasamızın olmaması mıydı? Kapısı kırılarak girilen büroda, özel harekât polislerinin avukatlara fiziki şiddet uygulayabilmesinin nedeni anayasadaki falanca madde eksikliğinden miydi? Ya ülkenin yapıtları onlarca dile tercüme edilmiş edebiyatçılarının, dünya çapındaki çizerlerinin, sayıları 142’ye ulaşan gazetecilerinin aylardır cezaevinde olmasının nedeni? Onun da mı müsebbibi anayasaydı? Anayasal sınırlara çekilmek Neyse ki yalnız değildim. Bir kısmında bulunabildiğim ve ilginin yüksek olduğu Çalıştay’da da bu sorular tartışıldı. Farklı sözcüklerle de olsa CHP yönetimi ve akademisyenlerin de sorduğu sorular, şu önermede buluşmuş görünüyor: Temel sorun, anayasanın yetersizliği değil; başkanlık sistemi ambalajında dayatılan tek adam rejimi, fiili durumun anayasal çerçevede oturtulması ve mevcut iktidarın meşru anayasal sınırlara çekilmesi gereği. Çalıştay’ı düzenleyen CHP hukuk işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da bu tespiti tekerlekli sandalye ile geldiği kürsüde dile getirdi. 20 Temmuz’dan itibaren darbe hukuku inşa edildiğini vurguladı. “Suiistimalci Anayasa” kavramını anlatan Prof. Bertil Emrah Öder, eğer yeni bir anayasa yapılacaksa, Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumluluk mekanizmasının bugün gibi kalmaması, netleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Mevcut sistemin cumhurbaşkanlarının görevi kötüye kullanmayacağı, yozlaşmayacağı gibi erdem ölçüsü olarak tanımlanması nedeniyle sorun ürettiğini kayda geçirdi. Meclis’i kimler onarıyor Türkiye’nin 15 Temmuz’a kadarki darbeler tarihinde Meclis’in bombalandığı görülmemişti. Gülenci cuntacı askerlerin bombardımanı sonucu en büyük hasarı ana binanın gördüğü TBMM’de onarım süreci başladı. TBMM Başkanlığı ile GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) arasında 24 Ağustos’ta bir protokol imzalandı. Protokole göre onarım giderleri, dernek üyesi 32 şirketin oluşturduğu 50 milyon TL’lik fondan karşılanacak. Gelgelelim, bombardımanda en büyük hasarı ana bina görmesine karşın, Ağa Han mimarlık ödülü almış olan eski Halkla İlişkiler Binası da yıkılıverdi. Yıkıntı alanında şimdi bir afiş asılı: “Milletin Meclisi’ni Millet Yapar” İmza CHP Milletvekili Ali Şeker, GYODER’i oluşturan şirketlere mercek tutuyor. Astay Gayrimenkul, Ağaoğlu, Torunlar, Kuzu Grup, Kiptaş, AkZirve, DKY İnşaat (Dumankaya ortaklığı) Ege Ya pı, Ortadoğu Grup, Kiler GYO, Mar Yapı. Astay Gayrimenkul –Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul’un siluetini bozan “16:9” isimli inşaat için “tıraşla” dediği, ancak tıraşlamadığı için küstüğü şirket. Ağaoğlu – “FETÖ’cü savcı” Zekeriya Öz’ün Dubai tatil masraflarını karşılayan şirket. Torunlar Mecidiyeköy’deki 10 işçinin öldüğü rezidans inşaatında meydana gelen asansör faciasında adı geçen ve yoksullara kamu kaynaklarından dağıtılan bakliyatın ana tedarikçilerinden biri. DKY İnşaat Dumankaya Grubu’nun bir ortaklığı. Şeker, Dumankaya’nın altı ortağının mal varlığına protokolün yapıldığı 24 Ağustos’ta el konulduğunu anımsatıyor. Ortadoğu Grup – Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eniştesi Ziya İlgen’in ortak olduğu şirket Kiler Eski AKP Bitlis milletvekili Vahit Kiler’in şirketi. Ali Şeker, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na 1 milyar 970 milyon TL harcandığını anımsata rak, şöyle diyor: “78 milyonun Meclis’i san ki 4050 milyon lirayı bulamıyormuş gibi, bu şirketlerin bozuk sicillerini ve imajlarını düzeltme için kullandırılıyor. Yüce Meclisimizin bu duruma düşürülmesini kınıyorum.” 981 milyon TL’lik bütçe Ali Şeker hiç haksız değil. Şu anda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2017 bütçe tasarısı görüşülmekte. Geçen hafta TBMM Başkanlığı’nın kendi bütçesi ele alındı. Meclis, 2017 içih 981 milyon TL ödenek istedi ve kabul edildi. 15 Temmuz darbesinden, maddi ve manevi anlamda bu kadar ağır bir hasarla çıkmış TBMM’ye gerçekten “Bu millet” neden 50 milyon TL bütçesinden ödenek tahsis edemiyor? GYODER şirketlerinin oluşturduğu havuzun ardında bilmediğimiz bir hesap mı var? “FETÖ’cü” etiketiyle ödetilen bedellere bakıldığında, Meclis’i onaran şirketlerin “iltisak” durumu ise hakikaten ibretlik. ‘Sadaka değil kadro’MuratSabuncu Dijital sporun 2500 lisanslı oyuncusu var. Sporun dijital hali: ESpor Dünyada 190 milyon katılımcısı olan espor, 2 bin 500 lisanslı oyuncusuyla Türkiye’de sektörleşme yolunda. Sporun dijital hali olarak bilinen espor dünyada yüzde 30 büyüme kaydederek, 2016’da 465 milyon dolar ciro elde etti. Oyun Tasarımcıları, Geliştiricileri, Yapım ve Yayıncıları Derneği (Oyunder) üniversitede yaptığı panellerle oyun sektörü ve bu sektördeki iş olanakları konusunda öğrencileri bilgilendirirken,Türkiye’de esporu tanıtmak için çalışmalar yürüten Taiwan Excellence sanal ortamda ödüllü turnavalar düzenleyerek espor faaliyetlerini gençler arasında fenomenleştirmeye çalışıyor. Dünyada bilgisayar oyunlarının artık bir eğlence olmanın yanı sıra iş kapısı haline de dönüştüğünü belirten ESL Türkiye Müdürü Gökhan Kazar, “Bilgisayar oyunlarının asosyalleştirdiğini düşünenler olabiliyor. Ancak tam olarak böyle değil. Dünyanın her yerinden oyunseverler takım kurup burada karşılıklı oyun oynayabiliyorlar. Oyuncular burada kendilerini profesyonelleştirip lisanslı oyuncu olarak para da kazanabiliyorlar. Sanal ortamda reklam verip oyunlara sponsor olan markalarla, oyuncular bu sektörün ekosistemini oluşturuyor. Espor ülkemizde basketboldan daha çok takip ediliyor. Çok kişi takip ettiği için markalar buralara yatırım yapıyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından desteklenen bir oluşum” dedi. Birinci takıma 80 bin TL ödül Kazar, bu amaçla bugün Bostancı Gösteri Merkezi’nde organize edilecek Taiwan Excellence Gaming Cup turnuvası finali hakkında şöyle konuştu: “Bu Türkiye’de bugüne kadar yapılan en büyük espor turnuvalarından biri olacak. Büyük finali yapılacak turnuvada bu yıl Hearthstone oyuncuları da yarışacak. League of Legends ve Hearthstone tutkunlarının bir araya geleceği turnuva kapsamında bu yıl yaklaşık 300 bin espor tutkunu oyunsevere erişilecek. League of Legends ve Hearthstone oyunları olmak üzere proje kapsamında 51 bin TL nakit para ödülü ve dağıtılacak hediyelerle birlikte toplam ödül 80 bin TL olacak. Şampiyonlukta birinci olan takım ise 1 hafta sürecek olan Tayvan seyahati kazanacak”. l Ekonomi Servisi Devrimci Sağlıkİş Sendikası tarafından taşeron çalışanlara kadro verilmesi talebiyle başlatılan nöbetlerin dördüncüsü Kadıköy iskelesinde tutuldu DİSK’e bağlı Devrimci Sağlıkİş Sendikası’nın (Devrimci Sağlıkİş) “Taşerona kadro” talebiyle başlattığı nöbet dördüncü haftasında devam etti. AKP hükümetinin seçim vaadi olarak sunduğu ancak seçimlerin ardından hemen unuttuğu taşeron işçiye kadro, işçilerin talebiyle gündeme geliyor. İşçiler, koşullar ne olursa olsun taşerona kadro mücadelesini ve tuttukları kadro nöbetini sürdüreceklerini belirttiler. Yapılan oturma eyleminde açıklama yapan taşeron işçi Ferhat Çetinkaya, “insan onuruna yakışır güvenceli çalışma düzenini hep birlikte kendi ellerimizle kuracağız” dedi. Bu, gelecek nesiller için Çetinkaya, “Artık yeter; sınıfının en mağdur, en fazla ezilen, insan yerine bile konulmayan, her gün ama her gün emeği çalınan, fakat her türlü baskıya rağmen emeği ve onuru için mücadele eden ve kazanan taşeron işçilerin umutlarıyla oynamayın” dedi. Nöbette konuşan DİSK Genel Sekreteri ve Devrimci Sağlıkİş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bu mücadelenin gelecek nesillerin mücadelesi olduğunu da belirterek şöyle devam etti: “Koşullar ne olursa olsun taşerona kadro mücadelesini sürdüreceğiz, burada yaptığımız kadro nöbetini sürdüreceğiz. İşçilerin hakları hiçbir zaman gümüş bir tepsiyle sunulmadı işçiler haklarını hep direnerek, mücadele ederek aldılar. Biz de işyerlerimizde, kent meydanlarında mücadele etmeye devam edeceğiz. Her şeyi alıp satabilirsiniz ama insan emeğinin ihalesi olmaz, sadaka değil kadro hakkımızı istiyoruz.” l Ekonomi Servisi Çerkezoğlu, koşullar ne olursa olsun kazanmanın yolunun mücadeleden geçtiğini söyledi. MAKTEK işçisi 70 gündür direniyor Birleşik Metalİş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan MAKTEK işçileri sendikalı olarak işe geri dönebilmek için 70 gündür direniyor. Çiğli’de oturan MAKTEK işçileri her sabah işbaşı saatinde fabrikaya gelip, akşam saat 16.00’ya kadar bekliyorlar. Kazanana kadar direnişi sürdürmekte kararlı olduklarını dile getiren MAKTEK işçisi Ali Savak, “Başka bir işte yine böyle sendika olayları ol sa hiç düşünmeden girerim, çünkü biz bu yolla hak almayı öğrendik. Astığımız kartonları kaldırmak için organize güvenliğini çağırdılar. Ama biz kararlıyız” dedi. Cihan Bekar da sendikalı olmak için attığı imzanın arkasında olacağını kaydetti. Babasının emekli aylığı ile geçinmeye çalıştıklarını anlatan Bekar, direnişin kazanması için elinden geleni yapacağını belirtti. l Ekonomi Servisi MSC/MEDLOG çalışanından İzban grevine destek Nakliyatİş sendikasına bağlı MSC/ MEDLOG işçileri direnişlerinin 70. gününde İzban grevine dayanışma ziyaretinde bulundu. Yarısı TCDD diğer yarısı ise İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan İzban A.Ş.’de çalışan işçilerin bağlı olduğu Demiryolİş Sendikası üyeleri, toplu iş sözleşmesinde ücret maddelerinde anlaşma sağlanamayınca greve çıktılar. Demiyolİş Sendikası MSC/ MEDLOG direnişçileri ile birlikte İzban grevini ziyaret ederek grevle dayanışma içerisinde olduğunu belirttiler. Burada bir açıklama yapan Demiryolİş İzmir Bölge sorumlusu Zeki Olkun, MSC/MEDLOG direnişçilerinin 70 gündür sendikaları, hakları ve ekmekleri için direndiklerini, ekmek davasının dünyanın en haklı davası olduğunu belirterek grevdeki işçilerin de haklarına, ekmeklerine sahip çıktığını ve sendika olarak da bu greve sonuna kadar sahip çıkarak destek olacaklarını belirtti. l Ekonomi Servisi TGS medya çalışanına eğitim verdi Türkiye Gazeteciler Sendikası “Medya Çalışanlarının İş Sağlığı ve Güvenliği ile Meslek Hastalıkları” eğitiminin finalini Bursa’da yaptı. Eğitim programına Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti de destek verdi. Eğitimler kapsamında bugüne kadar 5 ilde gazeteciler ile bir araya geldiklerini belirten TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, bir yıldır devam eden eğitimlerin sonuncusunu Bursa’da yaptıklarını söyledi. Eğitim ile meslek hastalıkları, iş sağlığı ve güvenliği konularında gazeteciler arasında farkındalık yaratılmak istendiğini kaydeden Durmuş, “Gazetecilerin yaşadığı sorunların, rahatsızlıkların meslek hastalığı olduğunu, ‘Aman bir şey olmaz’ demekten vazgeçmeleri gerektiğini göstermek amacıyla bu projeye başladık. Yüzlerce gazeteciyle buluştuk ve onlara iş sağlığı ve güvenliği konusunda başkalarının maruz kaldığı haberleri yaparken aslında kendilerinin de meslek hastalığına yakalandığını göstermek istedik” dedi. Yedi kişi sakat kalıyor Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı Avukat Gökhan Küçük ise, meslek hastalıkları ve iş güvenliğine dair yaptığı sunumda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na dikkati çekerek, mevzuat ve yönetmeliklerin uygulanmasında sorun olduğunu vurguladı. Son dönemde AB uyum yasaları çerçevesinde mevzuatta yenilikler yapıldığını ifade eden Küçük, devletin denetim mekanizmasının işlemediği için mevzuatın da öneminin kalmadığını söyledi. Gökhan Küçük, “Türkiye genelinde günde 3 kişi meslek hastalıkları nedeniyle ölüyor. 7 kişi sakat kalıyor, her gün 200 iş kazası oluyor. Yılda bin 300 ile bin 800 arasında ölümlü iş kazası oluyor” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear