07 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 11 Kasım 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ dünya 11 Obama başkan olduğunda... Siyah derili biri Amerika’da başkan oldu diye... Nihayet dünya barışı gerçekleşecek sanıp sevinmek ne kadar yersizdiyse; Bugün Trump gibi aleni faşist bir lider Amerika’da başkan oldu diye... Artık dünyanın çivisi iyice çıkacak sanıp endişelenmek de o kadar yersiz. Amerika’nın değişik renklerdeki başkan trafiğinden illa evrensel ve ders alınası bir sonuç çıkarmak isteniyorsa; Başkanlık sisteminin, politikanın, demokrasinin hatta genel olarak seçimlerin aslında ne anlama geldiğine bakmak gerekiyor. Tüm dünyayı yönettiğine inanılan bir süper gücün politik hengâmelerini ve seçim şarlatanlıklarını doğru okumak için öncelikle yeryüzündeki tüm seçimlere güveni sıfırlamakta ve her şeyi en baştan heceleyerek okumakta fayda var. Gerçek şu ki, politik meselelerin insani kaygılarla uzaktan yakından hiç ilişkisi yok. Politik argümanlarla sahneye çıkan hiç kimse gerçekten dünya barışı istemiyor. İnsan, hayvan ya da doğa haklarını aslında zerre kadar gözetmiyor. Politika sadece dünya ekonomisine hizmet eden bir araç. Onun tıkır tıkır işlemesinin temel koşulu da dişlilerinin arasına giren her şeyi ama her şeyi öğütüp yok edecek kadar kalpsiz olabilmesi. Gerekirse kendi bacağına sıkabilecek denli gözü dönmüş global bir ekonomik iktidar, farklı coğrafyalara dağıttığı farklı renklerdeki politik oyuncaklarla insanları büyülüyor. Sonra da özgür iradelerini tüketim zaaflarıyla mühürlüyor. Muhalifler bile, kendi dillerini kuramadan, düşmanlarına o iktidarın bahşettiği dille direniyor. Kazananı da kaybedeni de yöneten ve her savaştan tek galip olarak yükselen o global ekonominin kurduğu dilin dışında kalanlara yaşama şansı yok. O yüzden dünyanın en gelişmiş ülkesinde de, en geri kalmış ülkesinde de, kendini seçmen sanan ama aslında sadece sıradan birer tüketici olan halka, Amerika’da ve kandırılmış şuursuz birer tüketici. İnsanlar nasıl kanserojen olduğunu bil seçimleri kim dikleri onca şeyi akıl almaz bir iştahla ısrarla tüketiyorlarsa; Kendi sonlarını hazırlayan tüm politi kazandı sahi? kaları da aynı iştahla tüketiyorlar. Ve tepelerine binen korkunç iktidarlara hemen boyun eğiyorlar. Çünkü kapitalizm itirazı değil sıradan lığı pazarlar. tüm politikalar ve tüm politikacılar alla Halkları, güvenlik adına korkularla do nıp pullanıp deterjan gibi pazarlanıyor natarak hizaya getirir. lar. Yoksunluğun ve yoksulluğun tarifini Seçmen, marketten mal alır gibi, tipi baştan yapar. ne ve sloganına kandığı politikacının pe Zengini fakir, fakiri zengin olduğuna şine düşüyor. inandır. Dünyanın hâkimi olduğu varsayılan Ve seçimleri ihtiyacı olan ciddiyetten Amerika bu kabul edilmiş ve onaylanmış sıyırıp akıl ve mantıktan ayıklar; pahalı bir itaat halinin güveniyle son seçime açık karnavala çevirerek kafaları bulandırır. açık iki korkunç adayla gitti. O yüzden kapitalizmin tüm tuzaklarına Sonra da kaybeden adayı destekle sorgusuz sualsiz düşen halkların ne ver yenler, korkunç olan değil de daha kor dikleri oy oydur; ne yaptıkları seçim se kunç olan seçimi kazandı diye karalar çim. bağladılar. Bu arada, biz yıllarca Küçük Amerika Bundan sonra olacaklardan korkanlar, olacağız diye çırpınmışken, oy vere ve bugüne kadar olanlardan korkmadıkları re gelinen son noktada biz küçük bir Or için faşizm artık hayatımızın sıradanı. tadoğu olduk. Oy kullananlar ısrarla fark etmiyor Kadere bakın ki Amerika da büyük bir lar ama ne Amerika’da ne de dünyanın Türkiye oldu. başka yerinde hiç kimse aslında özgür Yani seçimlere hiç güvenmeyin ve ne iradeli birer seçmen değil. olacağım demeyin. Herkes şu ya da bu reklama kanmış Silkinin ve artık “Neler oluyor!” deyin. ‘Gülen’e liman olunmamalı’ Spiegel: Avrupa yalnız kalıyor Almanya’nın Der Spiegel dergisinin sitesi “Avrupa yalnızlaşıyor” başlıklı manşetinde Beyaz Saray’da Trump, Kremlin’de Putin, Ankara’da Erdoğan’ın, Polonya, Macaristan gibi AB ülkelerinde sağcı popülistlerin iktidarda olduğuna ve benzer güçlerin Britanya’yı AB’den çıkardığına dikkat çekti. “Trump kazanmamış olsa AB’nin bir numaralı derdi olan” Türkiye’nin “Erdoğan yönetimi altında diktatörlüğe dönüştüğünü” iddia eden site, AB’nin tarihi bir krizden geçerken partnerlerini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya bulunduğu yorumunu yaptı. ERDOĞAN, TRUMP’I ARADI Washington’la sil baştan arayışı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ABD’de başkanlık seçiminden galibiyetle çıkan Donald Trump’la önceki gece yaptığı telefon görüşmesinde tebriklerini iletirken iki ülke ilişkilerinde yeni bir başlangıcın olmasına ilişkin umudunu da ifade ettiği belirtildi. Reuters’ın haberinde AnkaraWashington arasında gerilen 15 Temmuz darbe süreci, Gülen’in iadesi süreciyle Suriye konusunda YPG üzerinden gerilen ilişkilere dikkat çekilerek Ankara’nın Trump’ın kazanmasını sıcak karşıladığı savunuldu. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Erdoğan, Trump’a görevinde başarılar dilediği görüşmede, Türkiye ve ABD’nin karşılıklı saygı, müşterek çıkarlar ve ortak değerler temelinde buluşan iki müttefik olduğuna dikkati çekti. Önümüzdeki süreçte ikili ilişkilerin hep birlikte daha da güçlendirileceğine inandığını vurguladığı kaydedildi. Görüşmede Erdoğan ve Trump’ın, “ikili ilişkileri daha da geliştirmenin yanı sıra, başta terörle mücadele olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda işbirliği hususunda kararlılıklarını” da vurguladıkları aktarıldı. BASS’TAN İLK AÇIKLAMA ‘Bekle ve gör’ süreci ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass başkanlık seçimlerinin ülkedeki demokrasinin göstergesi olduğunu, halkın sandığa giderek Donald Trump tercihi yaptığını söyledi. Sonuçların kimileri için sürpriz olduğunu dile getiren Bass, seçmenin tercihinin iyi okunması, mesajının iyi anlaşılması gerektiğini de kaydetti. Seçim sonuçlarının ardından Bass ilk açıklamasında, 20 Ocak’taki yemin törenine kadar Obama’nın görevde olduğuna dikkat çekti, bu süre içinde Obama yönetiminin politikalarının yürürlükte olduğunu vurguladı. Geçiş süreci içinde kendilerinin de yeni yönetime bölgelerine ilişkin bilgilendirme yapacaklarını, sonra da birlikte yola devam edeceklerini ifade etti. Trump dönemine ilişkin kabine, siyasi tutum konularında ise basının sorularına yanıtı “bekle ve gör” politikasına atıf oldu. Gülen’in iadesi, Suriye politikaları, İran’la anlaşma gibi konulara ilişkin sorular üzerine yeni yönetimin ne yapacağına ilişkin konuşmak için henüz erken olduğunu, Trump’ın kendi ekibinin buna karar vereceğini kaydetti. Trump’ın danışmanı emekli General Flynn, seçimlerle aynı gün kaleme aldığı makalede ‘Müttefikimiz Türkiye krizde, desteğimize ihtiyacı var’ dedi ABD ile Türkiye arasında tansiyonu yükselten Fethullah Gülen’in iadesi dosyası için Obama yöne rini her türlü emirlerini yerine getirmek için beklemekle övüyor. Eğer gerçekten ılımlı olsaydı sürgünde olmazdı.” timinin aksine başkanlık seçiminin gali Flynn’ın, Müslüman Kardeşler ha bi Trump cephesinden Ankara’nın duy reketinin ideologları Seyyid Kutub ve mak istediği mesajlar geldi. Tam da se Hasan el Benna’ya işaret ederek söz çim günü 8 Kasım’da The Hill’de Do ve eylemlerini Gülen’e benzetmesi de nald Trump’ın önde gelen danışmanla dikkat çekti. Kutub’un entelektüelle rından Michael T. Flynn’ın kaleme aldı rin ve etkili siyasilerin yakın çevresin ğı yazıda “Gülen’e sığınak sağlamamalı de olduğu, ancak bununla birlikte ger yız. Bu krizde, gerçek dostlarımızın kim çek yüzünü maskelediği, yazdıklarının ler olduğunu hatırlamak bizim için zo El Kaide gibi terör örgütlerine ilham ol runlu” şeklindeki ifadeler dikkat çek duğunu kaydetti. Kutub’un Mısır’da ti. “Müttefikimiz Türkiye krizde ve desteğimize ihtiyacı var” başlıklı makalede, Amerikan halkının çoğunun bugünlerde Türkiye’nin ne yaptığını tam ola Emekli Korgeneral Flynn’in, Trump kabinesinde ulusal güvenlik danışmanı olabileceği söyleniyor. 1966’da isyanı kışkırtmak suçlamasıyla idam edildiğine değindi. Bin Ladin benzetmesi rak bilmediği görüşü dile getirildi, uzun askeri operasyonlarına gerekli işbirli “Gülen’in geniş küresel ağı, tehlikeli dönemli istikrarına zorluk olacak siyasi ği sağladığını, ancak, Obama yönetimi uyuyan terör ağlarının tanımına uygun krizin yaşandığı belirtildi. nin, Erdoğan hükümetine mesafeli oldu işaretler içeriyor. Türkiye’nin bakış ‘Akılcı olmayan politika’ ğunu söyleyerek bunu da uzun vadeli it açısına göre, Washington Türkiye’nin tifakı tehdit eden akılcı olmayan bir po Bin Ladin’ine yataklık ediyor” diyen ABD medyasının Cumhurbaşkanı litika şeklinde yorumladı. Yazıda şu ifa Flynn, dış politikadaki önceliklerinin Erdoğan’ın muhaliflere yönelik baskıla deler dikkat çekti: Türkiye’yi tanımak olması gerektiği rı konusunda haberler yaptığı ama yaşananları bir perspektife oturtamadığı ‘Gülen radikal İslamcı’ ni savundu. Dünyayı, Türkiye’nin perspektifinden görmeleri gerektiğini kay savunuldu. “Türkiye’nin ABD çıkarları “Türkiye ile ABD arasındaki, önce dederek “Eğer 11 Eylül saldırıların için hayati öneme sahip olduğunu anla likli ihtilaf konusu eski Başkan Bill dan sonra Bin Ladin’in Türkiye’de ver yarak başlayabiliriz” diyen emekli Gene Clinton’ın ortalıkta dolaşan bir videoda gi mükellefleri tarafından fonlanan 160 ral Flynn, Türkiye’nin, bölgedeki istik ‘dostum dediği’ Pennsylvania’da oturan charter okulunu çalıştırırken güzel bir rar kaynağı olmasının yanı sıra Irak ve şaibeli molla Fethullah Gülen... Gülen, villada yaşadığını duysaydık ne yapar Suriye’de IŞİD’e karşı ABD’nin en güç kendini ılımlı olarak tanımlıyor ancak dık? Gülen’e sığınak sağlamamalıyız” lü müttefiki olduğunu kaydetti. ABD’nin gerçekte radikal İslamcı. Gülen, askerle ifadelerini kullandı. Halep’in batısındaki Suriye ordusu ile cihatçıların yoğun çatışmalarına sahne olan 1070 Apartmanları olarak bilinen bölge Rakka’dan kaçış harabeye döndü. Nimrud’a doğru Suriye’de YPG’nin de bileşenleri arasında olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin geçen hafta sonu giriştiği Rakka operasyonunda kentin 35 kilometre yakınına kadar ilerlediği belirtildi. SDG, şimdiye dek 5 binden IŞİD’in elindeki antik Nimrud’a ilerleyen Irak güçleriyle ilgili yargısız infaz suçlamaları var fazla insanın Rakka’daki çatışmalardan kaçmak için evlerini terk ettiğini açıklarken AFP muhabiri, ailelerin hayvanlarını ve özel eşyalarını da yükledi Irak’ta IŞİD’den Musul’u kurtarma tü (HRW) de Irak güvenlik güçleri ve operasyonu antik kent Nimrud’a peşmergenin, operasyonda gözaltına ği kamyonlarla Rakka’nın 50 kilometre kuzeyinde bulunan YPG’nin kontrolündeki Ayn İsa’ya getirildiğini aktardı. ilerlerken Irak güçlerine yönelik yar aldığı 37 kişinin yakınlarıyla görüş AFP’ye konuşan SDG yetkilisi Cihan gısız infaz suçlaması geldi. Uluslarara mesine izin vermediğini belirterek, bu Şeyh Ahmet, “Açtığımız koridorlardan sı Af Örgütü, kentin güneyindeki Şura tutumun işkence gibi hak ihlalleri en geçerek güvenlik güçlerimizin kont ve Kayyara bölgelerinde federal polis üniforması giyen kişilerin 6 kişiyi yargısız infaz ettiğini iddia etti. Örgüte göre 3 kişi polis üniforması giyen kişilerce vurularak öldürüldü ve bu kişilerin cesetlerinin beş gün son dişelerini arttırdığını belirtti. Musul’u güneyden zorlayan Irak or dusu Nimrud antik kenti yakınlarındaki Abbas Rajab ve El Nominayah adlı iki köyü aldı. Mart 2015’te IŞİD’in eline geçmesiyle örgütün büyük ha rolündeki bölgeye ulaştılar” dedi. ABD öncülüğündeki koalisyonun Rakka’nın 40 kilometre kuzeyindeki El Hayşa köyünü bombalamasıyla 20 kişinin öldüğü 32 kişinin de yaralandığı iddia edildi. ABD’nin IŞİD’e karşı koalisyon sözcüsü John Dorian ra bulundu. 1 kişi polis üniformalı ki sar verdiği tahmin edilen, Nimrud’da AFP’ye bölgeye hava saldırılarının ol şilerce kelepçelenip dövüldükten son 3200 yıllık tarihin akıbeti ise belirsiz. duğunu doğrulasa da Ahmet “Böyle ra ölüme terk edildi ve cesedi bir haf Zira cihatçı bir şey yok, bu iddia ta sonra bulundu Bir diğer kişi ise polislerden kaçarken, “üzerinde patlayıcı olmadığını belirtmek için soyunmasına rağmen” polis üniformalı kişilerce vurularak öldürüldü. 21 Ekim’de ise kurşun yarası olan genç bir adamın cesedi bulundu. Polis iddiaları ya lar daha önce Nimrud’da patlayıcı yerleştirip heykelleri balyozla yıktığı videolar ya Peşmerge, Trump’ın konuşmasını cephede merakla izledi lar IŞİD’e ait” dedi. Pentagon’un dün yaptığı açıklamaya göre, 2014’ten bu yana Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı yapılan hava saldırılarında “119 sivil ölmüş olabilir”. lanladı. İnsan Hakları İzleme Örgü yımlamıştı. Trump Amerikası İnsanoğlunun temel refleksi ‘bildiğim şeytan, bilmediğimden iyidir’ diye çalışır. Esasında ABD başkanlık seçiminde iki partili (iki aday daha vardı) dağılımı bırakırsak, bu denklem yıkıldı. Multimilyarder emlakTV kralı Donald Trump, ırkçılığa meyleden üslubu, maçoluğu, radikal İslamı dinin tüm mensuplarına mal etmeye varan söylemine rağmen orta sınıfı arkasına alıp yakaladığı popülist dalgayla kazandı. Amerika’nın yarısı ve tüm dünya şaştı kaldı. Hillary Clinton ‘bildik şeytandı’. İslam âlemindeki yayılmacı politikalara öncülük ederek yüz binlerce Müslümanın ölümünde payı olması fark etmezdi. Eski first lady, senatör ve dışişleri bakanı olarak Whitewater’dan Lewinsky skandallarına, Wall Street yahut Körfez’in Vahhabi şeyhliklerinden alınan paralardan Clinton Vakfı’ndaki yolsuzluklara, Trablus elçisinin lincine dair bilgileri örtbas etmekten göreviyle ilgili yüz binlerce yazışmayı kişisel eposta hesabından yapmaya uzanan binbir skandalın göbeğinde olması da... Seçilirse kimse şoke olmayacaktı. Olmadı. HHH Amerikalılar devletin ısrafını azaltıp vergi indirimi, eşit şartlarda adil rekabetle dış ticaret istediğini söyleyen birini seçtiler. Trump, kampanyasında uluslararası kurumlar ve mali yapıları hedef almıştı. WTO, IMF, NAFTA ve AB ile anlaşmalar, yetmedi NATO’yu sorgulamıştı, Japonya ve Güney Kore’den çekilmekten söz etmişti. Apaçık küreselleşme karşıtı durmuştu. Düşünsenize, süper devletin başına bir küreselleşme karşıtı! Mümkün mü? Değil. Geleneksel neoliberal hükümet, çokuluslu şirketlerle bankalar ve uluslararası örgütlere mesafeli biri ABD’ye başkan olamaz. Bu, dünyanın entelektüel ve mali iskeletini belirleyen Batı düzeninin köküne kibrit suyu ekmek demektir. Olmayacak. Amerikan devleti ve muhafazakâr yapılanma ‘çılgın’ adayın ayaklarını yere oturtur. Şimdiden beliren ekibine bakmak kâfi. Trump, haziranda “Wall Street’teki en akıllı herifleri biliyorum” demişti. Goldman Sachs yöneticisi Steve Mnuchin ve yatırımcı Wilbur Ross olası Hazine Bakanı olarak geçiyor. Ulusal güvenlik yahut dışişleri için Newt Gingrich, BM’nin 15. kattan yukarısına gerek olmadığını söylemiş eski temsilci John Bolton ekipte. Savunma bakanı olarak danışmanı Jeff Sessions, eski ulusal güvenlik danışmanı Stephen Hadley anılıyor. Hepsi şahin. New York Belediye Başkanı’yken polisin azınlıklara şiddetine rekor kırdırmış Rudy Giuliani adalet bakanlığını alabilir. HHH Dün Trump’ı hedef almış Avrupalılar, Ortadoğulular ABD devleti üzerinden uluslararası ilişkiler dünyasının sınırlarına çekilecekler. Tebrikler şimdiden yağıyor. Trump için ‘hem partisi hem ABD için utanç kaynağı’ demiş ve “Budala prens. Amerikalı politikacıları babasının parasıyla kontrol etmek ister. Ben seçildiğimde yapamayacak” yanıtını almış olan Suud prensi Alwaleed Talal tebrikini yaptı bile. HHH Bu koşullarda Trump’ın Rusya ile yakınlaşma mesajlarının manası meçhul. Trump’ı arzuladığı düşünülen Rusya’nın ilk tepkisinin soğukkanlı biçimde ‘sorunları vurgulayıp çözmeyi umarız’ olması tesadüf değil. Trump, Ortadoğu’dan anlamıyor. İçgüdüsel olarak radikal İslam karşıtı. Suriye krizinde Esad yerine IŞİD’ı ezmeyi salık vermeye devam edecek mi, o da mehçul. Yine İran karşıtı söylemi dikkat çekici. Ancak BM Güvenlik Konseyi kararıyla sabitlenmiş, çokuluslu nükleer anlaşmayı çöpe atması zor. İran artık ‘nükleer caydırıcılığıyla’ zorlu lokma. HHH Türkiye’ye gelince... Trump’ın 15 Temmuz darbe girişimine dair sözleri Ankara’yı memnun etmişken, “Kürtlerin büyük hayranıyım” demesi tedirginlik yaratmıştı. Türkiye ve ABD liderlerinin kişilik benzerliklerinden hareket eden yorumlar manasız. Kanımca ABD’nin Kürt politikası paralel çizgide gider. Gülen’in iadesinin de ABD’deki hukuk sınırlarını aşması zor. Aksine danışmanı Walid Phares’in İhvan’ı terör örgütü yapabileceğini söylemesi dikkat çekici. Trump, bir tarz yaratabilir ama Amerikan devlet çizgisinin ötesine geçmeyecektir. Hal böyleyken ABD’den ‘Amerikan baharı’ da beklemeyin. Sadece zaten demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, laiklik, Aydınlanma değerlerini artık alenen iplemeyen görünüm pekişir. Avusturya’da Suriye askeri öldürme davası Avusturya’da, bir dönem Özgür Suriye Ordusu çatısındaki İslamcı gruplarla birlikte savaşan Suriyeli bir sığınmacıya “ülkesinde işlediği 20 cinayetten” ötürü dava açıldı. 27 yaşındaki zanlı kaldığı merkezdeki diğer sığınmacılara, 201314’te Humus’ta El Faruk Tugayları’nın saflarında savaşırken çok sayıda askeri öldürüp yaraladığını anlatınca, sığınmacıların şikayeti sonucu haziranda gözaltına alındı. Suriyeli sığınmacı zanlı suçlu bulunursa müebbet hapis alabilir. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear