26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Blair’den siyasete dönme sinyali Eski Britanya Başbakanı Tony Blair, yeniden siyasete dönüp dönmeyeceği için “açık bir soru” dedi. Blair, Britanya’nın “tek parti devletine” dönüşmesinden endişe ettiğini ve halkın Brexit’çi Muhafazakâr Parti ile “aşırı solcu” İşçi Partisi arasında seçim yapmak zorunda kaldığını söyledi. Putin New York ve Dresden’de Rusya lideri Vladimir Putin dünkü doğum gününde ABD’nin New York ve Almanya’nın Dresden kentinde “Barış Elçisi” olarak boy gösterdi. Manhattan Köprüsü’ne 6’ya 9 metre boyutunda Rusya ve Suriye bayraklı “Barış elçisi Putin” afişi asıldı. Dresden’de Putin’in geçmişte yaşadığı eve benzer bir grafiti yapıldı. Cumartesi 8 Ekim 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Kaybeden kazandı nilwgun@cumhuriyet.com.tr 7 Kolombiya halkının FARC’la barış anlaşmasını reddetmesine karşın Nobel Barış Ödülü Devlet Başkanı Santos’a gitti Kolombiya’da hükümet ile Devrimci Silahlı Güçler (FARC) arasındaki barış anlaşmasının referandumda reddedilmesinin ardından ibre barışa desteğe döndü. Halkın her kesiminin örgütlenerek ülke çapında düzenlediği “barışa evet” mitingleri büyük kalabalıklara ulaşırken, Oslo’dan Nobel Barış Ödülü’nün Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’a verildiği haberi geldi. Böylece barış anlaşmasının eski devlet başkanı Alvaro Uribe gibi savaş yanlıları tarafından paramparça edilmesinin önlenmesine ve Santos’un yeniden denediğinde halk onayını almasına uluslararası destek geldi. Santos ve eşi Halk adına kabul etti 27 Eylül’de Küba Devlet Başkanı Raul Castro ile ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin katıldığı törenle Santos ile FARC lideri Rodrigo Londono’nun (namı diğer Timoleon “Timochenko” Jimenez) imzaladığı anlaşmanın geçen pazar sunulduğu referandumdan yüzde 37 katılımla kılpayı hayır çıkmıştı. Buna rağmen gelen 930 bin dolarlık ödüle Santos’un tepkisi “Barış yakın” diyerek savaş kurbanı Kolombiya halkı adına kabul ettiğini duyurmak oldu. Norveç Nobel Komitesi, böylece referandum sonrası çökme tehlikesine giren barış çabalarını cesaretlendirmek istediğini duyurdu. “Barış sürecinde fark yaratabilecek ve yarım asır sonra nihayet barış getirebilecek tüm iyi niyetli girişimleri ve tarafları 27 Eylül’de Küba lideri Raul Castro’nun ev sahipliğinde Timochenko ile Santos barış anlaşmasını imzalamıştı. Dün eşiyle birlikte medyanın karşısına geçerek ödülü kabul eden Santos’u FARC lideri Timochenko da tebrik etti. teşvik etmeyi umuyoruz” dedi. Geniş tabanlı diyalog Santos’un barış için kararlı biçimde çaba harcadığı için layık görüldüğünü belirten komite “Aynı zamanda yaşadıkları büyük güçlüklere karşın adil bir barış umudundan vazgeçmeyen Kolombiya halkına, iç savaşın sayısız kurbanının yakınlarına ve barış sürecine katkıda bulunan tüm taraflara bir armağandır” diye ekledi. Referandumdan çıkan hayırın barış sürecinin bittiği anlamına gelmediğini, ‘hayır’ oyu kullananların barışı değil, belirli bir anlaşmayı reddettiğini belirtti. Komitenin tüm taraf ları geniş tabanlı bir ulusal diyaloğa daveti üzerine dün hem hükümet hem de FARC anlaşmada değişiklik önerilerini dinlemeye hazır olduklarını duyurdu. FARC: Nobel değil barış Komite Başkanı Kaci Kullmann Five, ödülün niye FARC’la paylaştırılmadığı sorusunu “Asla başka adaylarla ilgili yorum yapmıyoruz. Ancak Santos tarihi bir adım attığı için önceliği ona verdik” diye yanıtladı. “Ben sadece barış istiyorum, Nobel değil” açıklamasını yapan FARC lideri Timochenko da Twitter üzerinden Santos’u tebrik etti. Ailesi geçmişte Kolombiya’nın en büyük gazetesi ni çıkaran ekonomist Santos, Nobel Barış Ödülü alan ilk Latin Amerikalı oldu. Bpaeytalanşctoıruılrmt:aFlAıyRdCı ile 2002 seçiminde FARC tarafından kaçırılan ve 6 yıl rehin tutulan eski devlet başkanı adayı Ingrid Betancourt, Fransız TV’sinin “Sizce ödül FARC ile paylaştırılmalı mıydı” sorusunu sesi titreyerek “Evet... Bunu söylemek benim için çok zor ama evet. Bence paylaştırılmalıydı” diye yanıtladı. Kadın siyasetçi, Nobel’in Santos’a verilmesinin adil olduğunu ve barıştan geri dönüş olmadığını tüm kesimlere gösterdiğini belirtti. Nusra’ya ‘çık git’ baskısı İrai (sağda) 6 , eşi 15 yıla mahkum edildi. İran’da recm eleştirisine hapis İranlı yazar ve insan hakları savunucusu Gülru İbrahimi İrai, taşlanarak öldürülen (recm) kadınları konu alan yayımlanmamış öyküsü sebebiyle 6 yıl hapis cezasına çaptırıldı. Öyküde, zina yaptığı gerekçesiyle köyün erkekleri tarafından taşlanarak öldürülen bir kadının hikâyesini konu alan, 2008 ABD yapımı “Soraya’yı Taşlamak” filmini izleyen genç bir kadın, öfkelenerek Kuran’ı yakıyor. İrai ile insan hakları aktivisti eşi Araş Sadeghi’nin 6 Eylül 2014’te Devrim Muhafızları tarafından keyfi olarak gözaltına alınmasıyla polisin eline geçen öykü, çiftin 20 gün boyunca ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeden sorgu ve işkenceden geçirilmesine gerekçe gösterildi. “Meşhur” Evin Hapishanesi’nde hem eşi hem kendisi işkence gören ve mahkemede avukatı aracılğıyla savunma yapmasına izin verilmeyen İrai, ardından ciddi bir ameliyat geçirdi. Salı günü cezaevinden gelen telefonla “İslamı aşağılamak” ve “sistem karşıtı propağanda” suçlarından hapse çarptırıldığını öğrendi. Eşi de benzer suçlamalardan mahkum edildiği 15 yıllık hapsi Evin’de çekiyor. Uluslararası Af örgütü cezayı “gülünç” ve “absürt” diye nitelerken, İrai’nin “hayal gücünü kullandığı için” cezalandırıldığını belirtti. Rusya’nın gözü KübaVietnam’da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Nikolay Pankov, önceden Rus askeri üslerinin bulunduğu Küba ve Vietnam’a geri dönme konusunu gündeme aldıklarını söyledi. Pankov, üslerin kapatılmasını öngören kararların yeniden değerlendirildiğini belirtti. Duma Dış İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Aleksey Çepa da “Dünyanın diğer bölgelerindeki varlığımızı yeniden değerlendirmeliyiz. Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Afrika’da kapatılan üsleri yeniden açmanın Rusya’nın çıkarlarına uygun olacağına inanıyorum” demişti. Küba ve Vietnam’da 2002 yılına kadar Rus askeri üsleri vardı. BM’nin Nusra’ya Doğu Halep’ten çıkması için yaptığı çağrıya Esad ve Rusya da destek verdi. Nusra: Teslim olmayız, ölmeye hazırız Suriye hükümet güçlerinin geri almak için taarruza geçtiği cihatçıların kontrolündeki Doğu Halep’te Nusra’nın İdlib’e çekilmesi yönünde üst üste çağrılar yapılıyor. BM’nin Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura’nın Nusra’ya Halep’ten çekilirse tahliye sırasında kendilerine eşlik etme önerisine Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan destek geldi. Lavrov, Nusra’nın silahlarıyla birlikte asıl kalesi İdlib’e çekilmesi şartıyla öneriyi desteklemeye ve Suriye hükümetini ikna etmeye hazır olduklarını söyledi. Nusra ile gitmeyecek militanların “terörist” gruplardan ayrıldıklarına dair yazılı garanti vermeleri gerekeceğini belirten Lavrov, bunların şehrin güvenliğinin sağlanması için Suriye hükümetiyle ortak organlar oluşturabileceğini dile getirdi. Danimarka’dan TV2’ye konuşan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad da Doğu lahifji “Halep’i terk etmemiz imkânsız, teslim olmamız mümkün değil” dedi. Esad, röportajda Nusra’yı “ABD’nin Suriye savaşındaki en somut ve etkili kartı” diye niteleyip ılımlı muhalefet bulunmadığını, bunun “tek boynuzlu at” gibi bir efsane olduğunu söyledi. ‘sSoarvuaşştusrumçausı’ ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise sivilleri “teröri ze” etmekle suçladığı Suri ye ve Rusya hükümetleri Malahit füzeleri taşıyan Rus savaş nin neden hastane, kadın ve gemisi Miraj, Boğaz’dan geçti. çocukları vurduklarına da ir dünyaya bir açıklamadan Halep’teki cihatçılara silahlarını bırakma koşuluyla af önerdi. ‘Tek boynuzlu at’ fazlasını borçlu olduklarını söyledi. Kerry, iki hükümete savaş suçu soruşturması açılmasını istedi. Ama Rus güçlerinin Suriye’nin Laz Nusra sözcüsü ise “güçlerinin onursuzca teslim olmayacağı, Halep’te ölmeye hazır olduklarını” söyleyerek reddetti. Fastakim grubunun Türkiye’deki liderlerinden Zekeriya Ma kiye kentindeki Hmeymim Üssü’ne süresiz konuşlanmasını öngören anlaşma Rus meclisi Duma’da onaylandı. 449 vekilden 446’sının desteklediği anlaşma 12 Ekim’de üst kanatta oylanacak. Seuğulednilieyror Vahabizmle yönetilen Suudi Arabistan’da maaşların zorlukla ödendiği ve iflasın eşiğine gelindiğinin konuşulduğu bir dönemde daha önce görülmemiş bir etkinlik sahnelendi. Kamusal alanda kadınla erkeğin yan yana bulunmasının yasak olduğu, sinema ve tiyatroya kısmi yasak uygulanan ülkede ABD’li fütürist dans grubu iLuminati Riyad’daki Prenses Nur Üniversitesi’nde sahne şovu yaptı. Yüzlerce kadın ve erkek yan yana oturup, alkışlar eşliğinde çığ lık çığlığa iLuminate’nin karanlık bir perdenin arkasında robot kıyafetleriyle sergilediği dans performansını izledi. Batılı gece kulüplerinin gözdesi hiphop ve elektronik müzikle coştu. Ahmet Hamidi (27) “Bu yeni bir çağın işareti. Böyle muhteşem bir şeyin gözlerimin önünde olabileceğini tahmin bile etmezdim. Şov gerçekten inanılmazdı” dedi. Gelecek haftalarda ABD’den güreş ve motor sporları ile Arap yetenek yarışmaları TV’de yayımlanmaya başlanacak. Seneye Katalan referandumu İspanya’nın özerk Katalonya bölgesinde bağımsızlık yanlılarının çoğunlukta olduğu parlamento, 2017’nin eylül ayında İspanya’dan ayrılmak için referandum yapılmasına karar verdi. Karar, parlamento ve başkanlık seçimlerini geçen yıl art arda kazanan bağımsızlık yanlısı ‘Junts pel Si’ (Evet İçin Birlik) ittifakı ile destekçisi Halk Birliği Adaylığı’nın (CUP) oylarıyla geçerken, muhalefet partileri oylamaya katılmadı. Katalanların kararında Madrid’deki merkeze hükümete referandumdan bağımsızlığa evet çıkması halinde 6 ay içinde kurucu meclis seçimlerine gitme çağrısı yapıldı. Madrid’deki Anayasa Mahkemesi’nin yargı kararlarına uymayarak bağımsızlık yanlısı girişimlere izin vermekle suçlanan Katalonya Parlamentosu Başkanı Carme Forcadell’in yargılanmasına karar vermesinin hemen ardından gelen bu girişim, son 9 aydır hükümet kurulamayan İspanya’daki siyasi krizin son halkası olarak yorumlanıyor. AKP’nin demokrasi bayramıaşarısız darbeden üç ay geçmesine rağmen OHAL kronik bir “hal” aldı. B İnsanların aklına Türkiye dendiğin de bundan böyle gazetecilerin üçte birinin işsiz kaldığı, on binlerin pasaportuna el konulduğu, rejim muhaliflerinin yakınlarının bile seyahat özgürlüklerinin ellerinden alındığı, on binlerin gene adi suçlulardan boşaltılan cezaevlerine tıkıldığı ve işten atıldığı cehenemmi bir rejim geliyor. Hal böyle olunca uluslararası kamuoyu “Bu Türkiye o Türkiye mi” diye soruyor: “RTE Türkiyesi zamanında hani demokratik reformları kucaklamıştı? Nasıl bu kadar değişti?” İsveç’ten Erik Meyersson adlı bir sosyal bilimci, işte Batı’da çok yaygın sorulan bu soruya mim koymuş: “One minute!” demiş: “Yoksa aslında öyle bir Türkiye hiç var olmadı mı?” “Kadınlar sevdik hiç yoktular” hesabı… “AKP’nin Türkiye’yi demokratikleştirmesi, yaygın paradigmanın aksine yoksa hiç gerçekleşmedi mi” sorusunu masaya yatırmış. Cumhuriyet okurlarına bu soru zaten absürt gelebilir. Ancak Gezi ve 17/25 Aralık’a dek Türkiye’de liberallerin de kucakladığı genel geçer söylem “AKP’nin başta muhafazakâr demokrat ve reformcu” bir parti olduğu şeklindeydi. Ve bu söylem yurtdışında hiç sorgulanmaksızın kabul görüyordu. Tarihi ve coğrafi gerileme Bu varsayıma göre iktidara geldiği ilk on yılda AKP, Türkiye’yi AB ile üyelik müzakeresine oturtan onca “demokratik reforma” imza atmış ama sonrasında ne olduysa olmuş ve birdenbire “aa…şok… şok… şok…” reformlar rayından çıkmış, RTE Türkiye’si beklenmedik biçimde “başkalaşmıştı”. Liberaller hani hâlâ “Biz değişmedik. AKP ve Erdoğan değişti” diyorlar ya… Eloğlu Meyersson üşenmemiş, şimdi işte bu afaki söylemi matematiksel bir modelle incelemiş. İnternette isteyen Meyersson’un ilginç makalesinin tamamını okuyabilir. Ben kısa bir özet yapacağım. 1. Meyersson Türkiye’de demokratikleşme sürecini, Menderes’ten bu yana öncelikle kendi tarihi içinde inceliyor. 2. Ve de gene Türkiye’nin demokratikleşme iddiasını dünya ölçeğinde karşılaştırmalı merceğe alıyor. İsveçli yazarın iki kıstasla da vardığı değişmez sonuç, AKP’nin demokratikleşmeyi, iktidara geldiği ilk günden beri sistemli biçimde mayınladığı ve geri çektiği yolunda. Kronolojik olarak Türk demokrasisi en dip noktasına ’80’de ulaşmış. Ancak ’832002 arasında sistemli bir ilerleme kaydedilmiş. Bu konjonktürel ilerlemeyi dünyayla kıyaslamada da görebiliyoruz. 2002 öncesinde Türkiye, Latin Amerika demokrasilerinin ve Avrupa ülkelerinin trendine yaklaşırken, 2002 sonrasında bu coğrafyalarla makas açılıyor, düşüşe geçilerek ters istikamette hareket eden Ortadoğu ülkelerine yaklaşılıyor. Yani AKP bir yandan demokrasi tarihinde ülkeyi 30 yıl öncesinin en geri noktasına savururken, dünyada da 3. lige düşürüyor. “Kurumsal kayış (gerileme), Türkiye’yi Orta Afrika ülkeleri ile benzer seviyelere düşürüyor ve AsyaOrtadoğu’ya yaklaştırıyor” diyor Meyersson. Liberaller RTE’den farksız AKP’nin 50’lerden bu yana “Türkiye’de en hileli seçimleri” yapageldiğine dikkat çeken İsveçli araştırmacı, iktidar partisinin “demokrasiyi dilinden düşürmemesini” de bir kara mizah gibi öne çıkarıyor. AKP’nin gerçek doğası madem artık matematik modellerle böyle akkara kertesinde ortaya konuyor, eli kalem tutan bunca okumuş yazmış aydın…nasıl bu kadar uyudu? Küresel emperyalin hadi art niyeti vardı, Irak’a nasıl sözüm ona demokrasi getirmek adına girildiyse Türkiye’ye de AKP getirildi; ilk “rejim değişikliği” burada oldu falan… bunları biliyoruz. Aydınlar peki, bilimsel biçimde ortaya konan bu (asgari) “30 yıllık geri savruluşa” niye yalnız Gezi sonrasında uyandı? Niye bu sorunun hâlâ tatmin edici bir yanıtı yok? Neden hâlâ ciddi bir yüzleşme yapılmıyor? “FETÖ tarafından kandırıldım” diyen RTE ile “RTE ve AKP tarafından kandırıldık” diyen aydınlar ve liberaller arasında yoksa hiç mi fark yok? Yarına devam. Almanya’da Türk çete lideri öldürüldü Almanya’da uyuşturucu, kadın ticareti, şantaj, haraca karışan motorsikletli çetelerden birinin Türkiye kökenli lideri öldürüldü. Frankfurt’taki geleneksel Hells Angels çetesi ile Mucuk Giessen’deki Türkiye kökenlilerin ağırlıkta olduğu Hells Angels arasındaki savaşta gelinen son nokta Türk lideri Aygün Mucuk’un öldürülmesi oldu. Dün sabah defalarca kurşunlanmış halde cesedi bulunan Mucuk’un (45) “Osmanen” adında boks kulübü açarak yürüttüğü suç eylemleri de vardı. C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear