24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 8 Ekim 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN 100’DEN FAZLA DERNEK SEHVEN KAPATILMIŞ ‘Basına gidin’ 15Temmuz darbe girişiminin ardından kapatılan 1115 dernekten 100’den fazlasının “sehven” kapatıldığına ilişkin yazının yaklaşık 2.5 aydır Başbakanlık’ta yeni bir KHK’de yayımlanmak üzere beklediği öğrenildi. Haklarını bakanlık koridorlarında arayan dernek yöneticileriSİNAN ne “Bizim de elimiz TARTANOĞLU kolumuz bağlı. Devlet adına özür diliyoruz. Muhalefete gidin, basına gidin. Küçücük bir haber süreci başlatabilir” denildiği aktarıldı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlayan OHAL sürecinin ilk kanun hükmünde kararna Yanlışlıkla kapatılan ve düzeltilmesi için 2.5 aydır kararname bekleyen derneklerin yöneticilerine yetkililer “Elimiz kolumuz bağlı. Özür diliyoruz. Muhalefete gidin, basına gidin” dedi mesi ile 1125 derneğin kapısına kilit vuruldu. KHK tedbiri kapsamında yer almamasına karşın derneklere bağlı iktisadi işletmeler de kapatıldı. Edinilen bilgiye göre, kapatılan derneklerin girdikleri ihaleler sonucu uyguladıkları sözleşmeler iptal edildi. Dernek yöneticilerinin, yine yönetici olan akrabalarının kredi kartları ve kredileri iptal edildi. Derneklere bağlı şirketlerin doğalgaz temimatlarına bile el konuldu. Edinilen bilgiye göre Ankara’da kapatılan derneklerin yöneticile ri, cemaat ile bağlantısı olmadığını kanıtlamak için bakanlıkların kapılarını çaldı. Yaklaşık 1 hafta içinde Ankara’da 10’dan fazla, Türkiye genelinde ise 100’den fazla derneğin sehven kapatıldığı anlaşıldı. Derneklerin sehven kapatıldığına ilişkin yazının ve bir listenin Başbakanlık’a ağustos ayı başlarında gönderildiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, liste yaklaşık 2 buçuk aydır, yeni bir kararnamenin çıkmasını bekliyor. Bakanlık yöneticilerinin haklarını arayan dernek yöneticilerine KHK’nin çıkmasını beklemleri gerektiği ifade ediliyor. İstifalar cebimizde Bakanlık yöneticilerinin dernek yöneticilerine “Devlet adına özür diliyoruz. Biz de yöneticilerimize baskı yaptığımızda, ‘Neden bu kadar ısrar ediyorsunuz’ yanıtını alıyoruz. Birçoğumuz istifa mektubumuzu cebimizde taşıyoruz. Muhalefet partilerine gidin, basına gidin. Küçücük bir haber bile süreci başlatabilir” dedikleri belirtildi. l ANKARA ‘Gitsinler ağaç kökü yesinler’ AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, yerel bir kanala yaptığı açıklamada kamudan ihraç edilen memurların yakınlarının duygu sömürüsü yaptığını söyledi. Zabun, “Bu millete yaşatmış oldukları acı karşısında sadece onunla kurtuluyorlarsa dua etsinler. ‘Bu insanlar ne yiyecek’ diye düşünürsek, bu vicdana sığmaz. Gitsinler ağaç kökü yesinler” dedi. Kimse Yok mu’da 33 tutuklama Kimse Yok mu Derneği’ne yönelik FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilen 40 şüpheliden 33’ü “Silahlı terör örgütüne üye olma”, “Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’a muhalefet” suçlarından tutuklandı. ABD’li komutana suç duyurusu Bakırköy Başsavcılığı’na dilekçe veren avukat Mert Eryılmaz, ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Voltel’dan “darbeye destek oldukları” gerekçesiyle şikâyetçi oldu. Yetkisizlik kararı veren savcılık, dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Akar’dan İBB’ye 15 Temmuz ziyareti Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanları, darbe girişimi nedeniyle İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’a taziye ziyaretinde bulundu. Heyet daha sonra, darbe girişimi sırasında hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı’nın Başdanışmanı Mustafa Varank'ın ağabeyi İlhan Varank’ın mezarını da ziyaret etti. 1 milyon 150 bin imam hatipli var Giresun’da kendi adını taşıyan imam hatip lisesinin pansiyonunu açan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli “İmam Hatip okullarında 1 milyon 150 bin öğrenci okuyor” dedi. İmam hatiplerin kapatılmasının FETÖ’nün planı olduğunu söyleyen Canikli, “FETÖ’nün okullarına 650700 bin imam hatipli yönlendirildi” dedi. Üstünden sahte FBI kimliği çıktı Sakarya’da FETÖ soruşturması kapsamında aranan Fatih Akçay, düzenlenen operasyonla yakalandı. Akçay’ın üzerinde sahte “FBI” kimliği bulundu. Zanlının sosyal medya hesabında kişisel bilgilerine “NATO’da Bilgi İşlem”, “Fethullah Gülen Akademisinde Gönüllü”, “samanyolufanlari.com’da yönetici” yazdığı belirlendi. ANTALYA’DA 20 KADIN ADLİYEDE Antalya’nın Manavgat ilçesinde yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan 20 kadın, adliyeye sevk edildi. Şüpheliler hak kında, Manavgat Çevre ve Diyalog Derneği başkanı Hatice C’nin evinde yapılan aramada ele geçirilen listede isimleri olduğu için yakalama kararı bulunduğu belirtildi. Hatice C’nin ise Manavgat Sağlık Derneği Başkanı eşi Dr. Emin C. ile 17 Temmuz’da yurtdışına kaçtığı belirtildi. Hâkimin delili rüya FETÖ’den tutuklu hâkim, yeğeninin gördüğü rüyayı gerekçe göstererek MHP Genel Merkezi’nin avukatı Yücel Bulut’un cezalandırılmasını istedi Emniyet’te 120 gözaltı FETÖ soruşturması kapsamında Emniyet müdürlerine yönelik 35 ilde ByLock operasyonu başlatıldı. İstanbul Emniyeti’nde görevli 3. ve 4. sınıf Emniyet müdürleri ile Emniyet amirlerinin de aralarında olduğu 166 şüpheliye yönelik operasyon gerçekleştirildi. 120 kişi gözaltına alınırken, operasyon kapsamında İstanbul’da üçüncü sınıf emniyet müdürleri Ramazan Karaoğlan, Nazım Dorak ve Hasan Taşkıran ile dördüncü sınıf Emniyet müdürleri Dinçer Ay, Sultan Ahmet Demirci ve Timur Bunlu hakkında gözaltı kararı olduğu belirtildi. Öte yandan hakkında gözaltı kararı bulunan ve 17 Aralık 2013’ten sonra İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nden alınarak Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne atanan yine üçüncü sınıf Emniyet müdürü Özcan Bulduk’un ise Yunanistan’a kaçtığı tespit edildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Etkin pişmanlık’ önerdi Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, eden lider Tayyip Erdoğan’dır. FETÖ soruşturmaları kap Sosyal demokrat geçinenler var. samında tutuklananlara seslene Askerde de bunlarla mücadele et rek “Herkes bildiğini anlatsın, et tiklerini söyleyenler de var. Bun kin pişmanlık yasasından fayda ların hepsi FETÖ diye namaz kı lanma şansı var” dedi. lana karşı duranlardır. Şimdi ko Partisinin Kocaeli İl nuşuyorlar. 40 senedir Ak Parti Başkanlığı’nı ziyaret mi var” dedi. FETÖ’ye karşı kendi eden Bozdağ, Gülen içinde ayıklama yapan tek parti cemaati konusunda nin AKP olduğunu savunan Boz partisine yönelik suç dağ, “CHP, MHP, diğer partiler lamalara tepki göste FETÖ’nün operasyonlarına mu rerek “Türkiye’de hatap oldular. CHP’nin içerisin FETÖ karşı de kaç tane FETÖ ile irtibatlı, on sında tehli ların adına hareket eden kişi var” Bozdağ keyi ilk fark diye konuştu. l İZMİT / DHA ‘Diplomatlar sığınma istedi’ Alman vekillerin İncirlik ziyareti ve Türkiye’nin haberlere göre Alman İçişleri Bakanlığı yetkilileri Alman Berlin Büyükelçisi Hüseyin meclisini bu konuda bilgilen Avni Karslıoğlu’nun 4 ay dirdi. Süddeutsche Zeitung, sonra Almanya’ya dönme sayının daha yüksek olabile sinin ardından, Türkiye’nin ceğini yazdı. Alman Göçmen Almanya’daki misyonla ve Sığınma Bürosu’nun rında görevli 8 diplomatın FETÖ bağlantısı iddiasıyla pasaportlarının iptal Büyükelçi Karslıoğlu, Almanya’ya döndü. (BAMF) ise başvurularla ilgili henüz karar vermediği kaydedildi. Sığınma isteyenler edildiği, bunlardan 3’ünün arasında görev süresi bit Almanya’dan sığınma talep ettiği mesine karşın Türkiye'ye dönmeyen haberi geldi. Süddeutsche Zeitung Askeri Ataşe Kurmay Albay Ayhan ile WDR ve NDR kanallarının Alman Dağlı'nın da bulunduğu öne sürüldü. hükümet kaynaklarına dayandırdıkları l Dış Haberler SELDA GÜNEYSU MHP’li muhaliflerin 15 Mayıs kurultayına getirilen “ihtiyati tedbir” kararını kaldıran ve FETÖ’den tutuklandıktan sonra itirafçı olan hâkim Burhan Yaz’ın, MHP Genel Merkezi’nin avukatı Yücel Bulut hakkında “trajikomik” suçlamalarda bulunduğu ortaya çıktı. MHP’li muhalifler, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin “olağanüstü kurultay” yapılması yönündeki kararına dayanarak 15 Mayıs’ta kurultay toplama kararı almıştı. Genel merkez ise muhaliflerin Yargıtay’ın kararını beklemeden kurultayı gerçekleştirmek istemesi üzerine Gemerek ve Tosya Asliye Ceza Mahkemeleri’ne başvurmuş ve mahkemelerden kurultaya ilişkin “ihtiyati tedbir” kararı çıkmıştı. 15 Temmuz sonrasında “FETÖ üyeliğinden tutuklanan ve itirafçı olan” Ankara 2. İcra Mahkemesi Hâkimi Burhan Yaz ise kurultayın yapılmasına iki gün kala mahkemelerin “ihtiyati tedbir” kararını kaldırmıştı. Yaz’ın bu yönde karar alması üzerine ise MHP Genel Merkezi’nin avukatı Yücel Bulut, “Kararı kaldıran hâkimin kime hizmet ettiğini biliyoruz” demişti. Somut delilmiş Bulut’un bu açıklamalarının ardından hâkim Yaz’ın, “Bulut hakkında yasal işlem yapılması” talebiyle Ankara Barosu’na suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı. Yaz, 10 Haziran tarihli dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: “Yeğenimin izlediği haberler sonrası rüyasında beni polislerin tutuklarken görmesi, rüya sonrası korku dolu gözlerle rüyasını bana anlatması, vurgulamak istenilen hususlara somut deliller olarak ileri sürüyorum.” Hâkim Yaz, darbe girişiminin ardından “FETÖ üyesi olduğu” iddiasıyla tutuklandı. Meslekten men edilen Yaz, “itirafçı” oldu. Bulut hakkında verdiği dilekçe ise “geçersiz” kaldı. l ANKARA haber 11 Keyfi yönetime karşı direniş hakkı Keyfilik, mutlakiyetçi rejimlere özgü değildir. Meşruiyetinin kaynağını siyasal toplumun çoğunluğunun iradesinden alan bir iktidar da keyfi bir yönetim sergileyebilir. Bir iktidarı keyfi olmaktan alıkoyan olgu, onun milletin iradesini temsil ediyor olması değil, sahip olduğu iktidarın sınırlarıdır. Eğer yasal yollarla iktidara gelmiş bir güç, bir müddet sonra bu sınırları kendinin istediği gibi belirleyeceğini ilan ediyor veya bunu böyle uyguluyorsa, hukuk devleti yürürlükten kalkar, kanun devleti başlar. Kanun devletinde iktidarın keyfiliğine engel olacak bir karşı güç yoktur. İktidar seçmen topluluğunun yeterli çoğunluğunun desteğine dayanarak keyfi bir yönetim uygulayabilir. Hukuk devleti, devletin bütün kurumlarının işlemlerinin ve eylemlerinin, önceden açıkça ilan edilmiş kurallara uygun biçimde gerçekleştirildiği bir devlettir. Bu yükümlülük en başta hükümetin omuzlarındadır. Hukuk devleti, yurttaşların hukuki güvenlik içinde olduğu bir yönetimdir. Bu nedenle devletin bütün karar ve uygulamalarının yargı denetimine bağlı olması hukuk devletini tanımlamak için yetmez. Aynı zamanda yargının bu hukuki güvenliği verme kapasitesine sahip olması, yani her şeyden önce iktidardan bağımsız olması elzemdir. Baskı, hukuk dışı uygulama veya zulüm olarak nitelenecek yaptırımlar karşısında yurttaşların haklarını koruyacak hukuki yollar kapalı ise veya büyük ölçüde etkisiz durumda iseler, rejimde münferit bir keyfilik değil, sistemli bir hukuk dışılık hâkim demektir. Kendini bu keyfiliğin yarattığı baskı ve zulmün mağduru olarak gören birey ve toplulukların seslerini duyurma, mağduriyetlerini ifade etme yollarının olmaması veya yasaklanmış olması da sistemli bir hukuk dışılığın yürürlükte olduğunun şaşmaz göstergesidir. Keyfi yönetime karşı yurttaşların ne yapabileceği yüzyıllardır tartışılan bir konudur. Yukarıda sayılan keyfi yönetim uygulamalarının yanında, temel hak ve özgürlüklerin sürekli daraltılmasına karşı yurttaş topluluklarının tepkilerini ifade etme, toplumun geri kalanıyla bunu paylaşma kanallarının kapalı olması veya bu hakkın kullanımının yeterli hukuki güvenceye sahip olmaması, direniş hakkını yaratır. Bazı modern, demokratik devletlerin anayasalarına pozitif hukuk normu olarak da giren direnme hakkı, keyfi yönetimin baskılarına, haksızlıklarına, zulmüne karşı yurttaşların tepki gösterme hakkı olarak tanımla nıyor. Çünkü yasal yollardan iktidara gelen ama seçmen topluluğunun ona verdiği yetkileri kötüye kullanan, temel hak ve özgürlükleri keyfi yöntemlerle ve onulmaz biçimde çiğneyen iktidar meşruiyetini yitirir. Yasal olmaya devam eder ama artık meşru değildir. Hukuk devleti olma niteliğini kaybeden iktidarlara karşı direnme hakkı, hukuk devletine dönüşü sağlamak amacıyla ve şiddet yollarına başvurmadan, yani saldırgan bir direnme haline dönüşmeden sürdürülürse, bu hakkın kullanımı evrensel hukuk ilkelerine göre tartışmasız biçimde meşrudur. Sivil itaatsizlik, bu aktif ama saldırgan olmayan, şiddet yollarına başvurmayan direniş hakkının kullanımının bir parçasıdır. Elbette bu hakkın kullanım koşullarını tamamen nesnel kıstaslarla tarif etmek mümkün değildir. Direnme hakkının meşruiyet koşullarının var olup olmadığı her zaman tartışmalıdır. Ayrıca devletlerin adil olmayan her yaptırımına karşı direnme hakkı doğurmaz. Bu hakkı doğuran olgu, hukuk devleti ilkelerini çiğneyen yaptırımların belli bir süre yürürlükte olması ve kişilerin tahammülünü zorlayacak baskı ve zulüm derecesine varmasıdır. Bunun nesnel ölçütü yoktur. Bu ölçüt sorunu, meşruiyet yitimi değerlendirmesinin toplumun önemli bir bölümü, örneğin yarısı tarafından paylaşılmaması durumunda daha çetrefilleşir. Bu nedenle, iktidarın meşruiyetini yitirdiğine inananların üzerindeki en büyük sorumluluk, toplumun geri kalanına böyle bir durumun varlığından haberdar etmeye, onları yapılanların kabul edilemez olduğuna ikna etmeye çalışmaktır. Bu amaca ulaşmak için şiddet ve zor içermeyen her türlü yolu denemektir. Bunu sadece mağdurların yapması yeterli olmaz. Keyfi iktidarın doğrudan mağduru olmayanların da bu uğraşı vermek, verenlere destek olmak ahlaki yükümlülüğüdür. Direnme hakkını kullananlar, toplumun geri kalanını iktidarın meşruiyetini yitirdiğine ikna etme çabasında başarısız kalabilirler. Keyfi yönetim kendi belirlediği kanuni yollardan iktidarını uzun bir dönem sürdürebilir. Toplumun geri kalanı, toplumun diğer kısmının yaşadığı baskı, haksızlık ve zulme karşı duyarsız olabilir. O zaman o devlet sınırları içinde yaşayan insan topluluğunun toplum olma, ortak değerlere sahip siyasal topluluk olma niteliği de kaybolmuş demektir veya zaman içinde kaybolmaya mahkumdur. DR. BENAN KOYUNCU AÇIĞA ALINDI Yerkel’in Soma’da attığı tekmenin rövanşı mı? SİBEL BAHÇETEPE Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Benan Koyuncu, “terör örgütü ile bağlantısı olma ihtimali” gerekçe gösterilerek Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ndeki görevinden iki aylığına açığa alındı. CHP milletvekili Murat Emir, Koyuncu’nun çalıştığı acil servisin klinik şefi Dr. Şervan Gökhan’ın Soma’da bir madenciyi tekmeleyen dönemin Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’e 7 günlük iş göremez raporu verdiğini, bu bilgiyi Ankara Tabip Odası’nın ortaya çıkardığını, Koyuncu’nun da bu nedenle görevden alınmış olabileceğini söyledi. Rektörlük tarafından açığa alındığını 30 Eylül günü nöbete gittiği sırada öğrenen Koyuncu, “Hiçbir şekilde bilgilendirilmedim, soruşturma süreci yaşamadım” dedi. Açığa alındığı haberini aldıktan sonra hastalarını bırakmak zorunda kaldığını anlatan Koyuncu hukuki işlemlere başlayacaklarını söyledi. Hükümetin OHAL ile birlikte cadı avına başladığını ve muhalif olan herkesin susturulmaya çalışıl dığını kaydeden Koyuncu, şöyle devam etti: “Ankara Tabip Odası’ nda yönetim kurulu üyesi olmam ve muhalif kimliğim bu süreçte etkili olmuştur. 16 ay sonra uzman olacaktım. Eğitimlerim aksadı. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Raşit Tükel, rektörle görüştü. Açığa alınmamdaki gerekçenin sosyal medya hesabım olduğu söylenmiş.” İlkeleri hiçe saydı CHP’li Emir ise geçen günlerde TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Koyuncu’nun görevden uzaklaştırılmasının nedenlerinden birinin aynı işyerinde çalıştığı klinik şefi Şervan Gökhan olduğunu öne sürdü. Gökhan’ın, Soma’da bir madenciyi tekmeleyen Yusuf Yerkel’e 7 gün iş göremez raporu verdiğini belirten Emir, bu bilginin Ankara Tabip Odası tarafından ortaya çıkarıldığını söyledi. “Gökhan, tabiplik meslek etik ilklerini hiçe sayarak ve siyasi iradenin emrinde rapor vermiş bir doktordur” diyen Emir, Koyuncu’nun durumunun “terörle ilişkisi olmamış birinin, haksız iftiralardan dolayı hayatının nasıl karartılabileceğine örnek olduğunu” söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear