26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA 3.0510 3.4070 8.60 77.895 1.2 kuruş 1.8 kuruş 0.05 puan 41 puan Aile bağı kalmadı8 EDİTÖR:PELİNÜNKER TASARIM:SERPİLÜNAY ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 827.34 10.25 lira 123.35 1.55 lira Cuma 7 Ekim 2016 OECD’nin 2016 raporuna göre Türkiye, yaşlıların akrabalarına duyduğu güvende sondan ikinci sırada. Yoksulluk artarken toplumsal dayanışma zayıflıyor Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) önceki gün yayımladığı “Bir Bakışta Toplum 2016” raporu Türk toplumunda aile bağlarının zayıfladığını gösteriyor. Rapora göre Türkiye’deki yaşlıların sadece 68’i güvenebilecekleri akraba ya da arkadaşları bulunduğunu söylerken OECD’de bu oran yüzde 87. Yaşlıların en düşük güvene sahip olduğu sondan ikinci ülke Türkiye. Kore’de ise durum Türkiye’den de kötü. Kadınlarda yüksek Raporda özellikle toplumsal güven ve dayanışma alanında Türk toplumu için algıları sarsacak veriler yer alıyor. Türkiye’de kişilerarası güven diğer ülkelere göre oldukça düşük. Başkalarına güven duyduğunu söyleyen kişilerin oranı yüzde 12 dolayında. Bu, OECD genelinde ölçülenin üçte birine denk geliyor. Türkiye bu alanda 35 üye ülke arasında 34’üncü sırada. Düşük nüfuslu İskandinav ülkeleri güven endeksinde en üstte yer alıyor. Türkiye’de güven, genç kuşak arasında yüzde 15 ile biraz daha yüksek olsa da OECD’deki en düşük ‘sosyal bağ’a sahip. Rapor ayrıca “çalışmayan ve eğitim/öğretim görmeyen (NEET)” gençlere de dikkat çekiyor. Türkiye’de bu gruba da hil olan gençlerin oranı yüzde 30’u buluyor. Bu, OECD’deki en yüksek oran. Üretime katılmamanın ekonomiye maliyeti ise GSYH’nin yüzde 3.4’ü, yani yaklaşık 25 milyar dolar. OECD raporunda Türkiye ile ilgili saptamalardan bir bölümü şöyle: 4 Çalışmayan ve eğitim/ öğretim görmeyen kişi oranı Türkiye’de özellikle yüzde 46 ile kadınlar arasında yüksek, OECD ortalamasında bu oran yüzde 18. Türkiye’de kadınlar erkeklerden üç kez daha ‘çalışmamaokumama’ riski ile karşı karşıya, erkekler için oran yüzde 17. 4 Bu, kadınların daha çok, ücretsiz ev işleri ve çocukyaşlı bakımını üzerlerine aldıkları, emek piyasasına düşük kadın katılımı şeklinde tercüme edilen geleneksel cinsiyet temelli rol tayinini yansıtıyor olabilir. 4 Türkiye’de NEET konumundaki genç kadınların yüzde 42’si çocuklu. Bu Estonya ve Meksika’da da gözleniyor. OECD ortalaması ise yüzde 26. 4 Son yıllardaki artışa karşın, Türkiye hâlâ Meksika’dan hemen sonra OECD’de öğrenci başına 3 bin 500 dolarla en düşük ikinci eğitim harcaması yapan ülke durumunda. Bu ilkokuldan üniversite sonuna kadar öğrenci başına 10 bin dolar olan OECD ortalamasının sadece üçte birine denk geliyor. OECD’ye göre Türkiye, okula gitmeyen ya da çalışmayan gençler açısından örgüte üye ülkeler arasında en yüksek orana sahip. Bu gençlerin çoğu da iş aramayı bırakmış görünüyor. Sosyal koruma düşük seviyede Rapora göre Türkiye’de GSYH’nin yüzde 13’ü olan kamu sosyal harcaması OECD ortalaması olan yüzde 22’den önemli ölçüde düşük. Altı Türkten biri ise yoksul, OECD’de bu oran ortalama 10’da 1. Türkiye son yıllardaki iyileşmelere karşın, OECD bölgesinde en yüksek gelir eşitsizliği bulunan dördüncü, en yüksek göreli yoksulluğun yaşanan üçüncü ülke. Çocuklar ve 65 yaş üstü ihtiyarlar daha fazla yoksulluk riski altında. Türkiye genel olarak uygulanabilen asgari gelir aylığının garanti edilmediği az sayıda OECD ülkesinden biri. OECD geneline bakıldığında 40 milyon genç, yani 1529 yaş arasının yüzde 15’i çalışmıyor, eğitimde bulunmuyor. Bunların üçte ikisi iş dahi aramıyor. Çalışmayan, eğitim görmeyenler ekonomiyi, OECD toplam GSYH’sinin yüzde 0.9’u ila yüzde 1.5’i, yani 360 milyar dolar ile 605 milyar dolar arasında bir gelirden mahrum bırakıyor. ‘Şirketleri cezalandırmayın’ TOBB’nin 9. Sanayi Şurası’na katılan iş insanları ve sanayiciler darbe girişiminden sonra şirketlere yapılan operasyonları eleştirdi Metin Yılmaz Düzey’de hedef 2 milyar TL ciro Koç Topluluğu çatısı altında 80 bin noktaya ulaşan ağı bulunan satış ve dağıtım şirketlerinden Düzey Pazarlama, dijital altyapı başta olmak üzere fiziksel ve teknik özellikler için yeni yatırımlarla, 2016’yı milat olarak belirledi. Şirket, 2016’yı 2 milyar TL ciroyla kapatmayı planlıyor. Düzey Pazarlama, ‘Kellogg’s’a ait ‘Pringles’ markalı ürünlerin dağıtımına da başladı. Düzey Pazarlama anlaşmayla her yıl ortalama 25 milyon ‘Pringles’ı son tüketiciye ulaştıracak. Düzey Pazarlama Genel Müdürü Metin Yılmaz, “Tat, Sek ve Pastavilla gibi grubumuzun markalarının yanı sıra Ferrero, Maret, Dardanel, Sony ve Marmara Birlik gibi önemli markalarla da işbirliği içerisindeyiz. Koç Topluluğu markaları haricinde işbirliklerini artıracağız” dedi. l Ekonomi Servisi Enerjisa, Adana’dan 14 ile bağlanacak Enerjisa Adana’da elektrik dağıtım faaliyeti gösterdiği 14 ilde yaşayan 20 milyon kişiye hizmet edecek yeni bir çağrı merkezi açtı. Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı ve Enerjisa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Göçmen, yatırımların süreceğini belirterek, 20162020 arasında Toroslar bölgesine 1.8 milyar liralık dağıtım yatırımı yapacaklarını söyledi. Çağrı merkezi 300 kişiye istihdam sağlayacak. Çağrı cevaplama oranının yüzde 95’e çıkması, müşteri temsilcisine bağlanma süresinin ise 45 saniyenin altına düşmesi hedefleniyor. l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR İş insanları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) düzenlediği 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’nda, darbe girişiminin ardından yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. TOBB üyeleri, operasyon ve soruşturmalardaki yanlışlıklar, bankaların çıkardığı kredi zorlukları, yasaların uygulanmasından kaynaklı sorunlarla bürokratik engellerden yakınırken, Başbakan Binali Yıldırım uygulamadaki yanlışlıkların düzeltileceğini söyledi. Şura öncesi Yıldırım ve beraberindekiler TOBB bahçesine ağaç dikip, ilk cansuyunu verdi. ‘Himmet paraları hâlâ dışarı akıyor’ TOBB Şuurası’na hükümet kanadından Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik katıldı. Burada konuşan Başbakan Yıldırım, FETÖ soruşturmalarında, şirketleri değil, sorumlu şahısları cezalandıracaklarını anlatarak, “Şir ketin ne kabahati var? Bir sürü çalışanı var, iş, aş evlerine ekmek götürüyorlar, memleketin ekonomisine katkı sağlıyorlar. Bizim şirketle bir alıp veremeyeceğimiz olmaz” dedi. Yıldırım, FETÖ’cülerin himmet paralarını oluk oluk lobi şirketlerine, dışarıdaki yandaşlarına aktarmaya devam ettiklerini belirterek, “Ama unutmasınlar hazırın ardı tez gelir” diye konuştu. Talepler iletildi TOBB’nin 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası 365 oda ve borsanın yönetim kurulu başkanları ve meclis başkanlarının katılımıyla yapıldı. Oda ve borsa başkanları toplantıda, darbe girişiminin ardından başlatılan operasyon ve soruşturmalarda yapılan yanlışlıkları dile getirdi. Şirketlerin değil, kişilerin sorumluluğu bulunduğuna dikkat çekildi. Şirketlerin cezalandırılmaması, suçlu kişilerin bulunması talep edildi. Suçlu ile suçsuzun ayrılması istendi. Oda ve borsa başkanları ayrıca sanayinin geliştirilmesi, yeni organize sanayi bölgeleri, lojistik merkezleri kurulması, bürokratik engellerin ortadan kaldırılmasını istedi. 45 oda ve borsa başkanının konuşmalarını dinleyen Başbakan Yıldırım daha sonra taleplere yanıt verdi. l ANKARA Hızlı giden büyüme yavaşladı Boyner Grup Perakende Operasyonlarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Elif Çapçı, darbe girişiminin Türkiye’ye gelen turist sayısını azalttığını belirterek, “Beymen’in yüzde 15’lere yaklaşan turist cirosu vardı, en çok o etkilendi. Arap turist sistemi hâlâ desteklese de eskisi gibi değil. Büyük sıkıntı yok ama etkilenmemek hiçbir perakendeci için müm kün değil, daha hızlı giden büyümelerde yavaşlama var” diye konuştu. Boyner Grup, 20 milyon dolarlık yatırımla Akmerkez’de ilk mağazasını açtığı yeni markası Wepublic’i tanıttı. Günde yaklaşık 10 bin müşteri ağırlayan Wepublic’te ziyaretçilerin sepet ortalaması 475 TL oldu. Tanıtımda konuşan Çapçı, kentsel dönüşüm nedeniyle bitmeyen inşa atların cadde mağazalarını olumsuz etkilediğini anlattı. Çapçı, “Akmerkez mağazamız 1 Eylül’de açıldı, 200 çalışanımız var. Wepublic için ilk yıl 120 milyon lira ciro öngörüsüyle yola çıktık. İstanbul’da 4, Ankara, İzmir ve Antalya’da birer mağaza planlıyoruz. Yurtdışına da açılacağız” dedi. l Ekonomi Servisi Elif Çapçı Kurbağa ve demokrasi Fren patladı... Son sürat yokuş aşağı iniyoruz ülke olarak... Korkmak, durdurmaya çalışmak ya da sıkı sıkıya bir yerlere tutunmak işin doğası gereği. Ama ilginçtir bunu bile yapmıyoruz. Yapamıyoruz. Zemin ayağımızın altından kayıp gidiyor. Ekonomiden siyasete, eğitimden güvenliğe, özgürlüklerden dış politikaya, medyaya, ortak değerlere kadar aklınıza gelen her alanda büyük bir çöküş söz konusu. Bir çeşit iflas durumu yani... Ancak yaratılan algı tam tersi. Toplumun büyük kesimi bu algı ile yönetiliyor zaten. Geri kalanlar ise hızla daraltılan cephelerini ümitsizce müdafaa peşinde... İmam hatipleştirmeye karşı direnen veli ve öğrenciler; semtlerinde bir avuç yeşili korumak için eylem yapanlar, asla dur durak bilmeyen kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklenince gerçekleştirilen protestolar... Öyle çok konu var ve öylesine bölünmüşüz ki; her biri yaşamsal olan bütün bunlarda çıkan sesler de cılız oluyor haliyle. İktidar 2 sözcüğü ilahlaştırarak daha doğrusu tabulaştırarak her istediğini yapar hale geldi: Terör ve darbe... Bu iki altın sözcük AKP ve Erdoğan’ın at koşturma alanı haline geldi; karşı çıkanlar ise ya terörist ya darbeci... HHH Stockholm Üniversitesi’nden iktisatçı Doç. Dr. Erik Meyersson, Göteborg Üniversitesi bünyesindeki VDem Enstitüsü’nün 173 ülkeyi kapsayan “demokrasi” verileri ile hazırladığı Liberal Demokrasi Ölçümleri raporundan yola çıkarak bir makale yayımladı. Meyersson, bu analiz yazısında AKP döneminde Türkiye’de liberal demokrasinin nasıl düşüşe geçtiği ve bu düşüşün hangi dönemler ile karşılaştırılabileceğini açıklıyor. Buna göre: 19832002 yılları arasında Türkiye demokrasisinin küresel eğilimlere paralel şekilde iyileşme gösterdiği görülürken, AKP’nin iktidara geldiği dönemde (20032014 verileri) hak ve özgürlüklerin küresel ölçekte “durağanlığa” Türkiye’de ise düşüşe geçtiği görülüyor. VDem, geçmişte hazırlanan veri kümelerinden farklı demokrasi ilkelerini referans alan yaklaşımdan farklı bir yol tercih etti. 350 demokrasi göstergesini referans aldı, mesela örgütlenme özgürlüğü gibi 34 ayrı, çeşitli boyutlarda demokrasi göstergesi kullanıldı. Yazıda, Meyersson, çok sayıda kişinin düşündüğünün aksine, Türkiye’de demokrasinin 2013 yılında düşüş göstermeye başlamadığını, bilakis, AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren belirgin bir düşüş yaşandığını bilimsel veriler ile ortaya koyuyor. AKP kendisinden önceki on yıldan fazla süren artışı neredeyse tam olarak eski düşük seviyesine geri çekmeyi başardı. AKP, iktidarı süresince kendisinden önceki hükümetlerin demokratik reformlar konusunda aldıkları yolu ikiye katlamayı başardı, ancak tam ters istikamette. VDem Enstitüsü’nün yaptığı ölçümlerde temel vurgusu “çoğunluğun olası zorbalığı karşılığında bireylerin ve azınlıkların haklarının korunması” üzerine kurulu. Enstitü, bunun mutlak suretle “sivil hakların, hukukun üstünlüğünün, erkler ayrılığının ve yürütmenin gücünün sınırlı tutulmasından” geçtiğinin altını çiziyor. Türkiye 2002 öncesinde demokratik standartlar açısından Latin Amerika ve Avrupa ülkelerine yakınlaşırken, gerçekleşen değişim Türkiye’yi öyle bir noktaya getirdi ki, Türkiye günümüzde Afrika ülkelerinin yarısından daha düşük bir “demokrasi puanına” sahip ve Ortadoğu ülkeleriyle benzeşen göstergelere sahip. Meyersson bu verileri sunduğu yazısında, “Türkiye’nin 2002’den sonra kaydettiği gerileme endişe verici” ifadesini kullanıyor. HHH Sadece endişe verici mi? Bence suyu yavaşça ısınan kurbağa sendromu içindeyiz. Kurbağayı sıcak suya atarsanız, bir refleks hareketiyle sıçrayarak hemen kazanın dışına kaçar. Ama normal sıcaklıkta bir suyun içine koyarsanız, tehlikeden habersiz keyfine bakar. Sonra suyun sıcaklığını yavaş yavaş artırırsınız. Kurbağa hâlâ tehlikeden habersizdir. Hatta sıcaklığın da etkisiyle hafif uyuşur. Su yeterli sıcaklığa geldiğinde kurbağa artık haşlanmaya başlamıştır. Ve o kadar uyuşmuştur ki sıçrayıp kazandan kaçacak dermanı da kalmamıştır. Zaten haşlandığının da farkında değildir artık... 2002’de “AKP demokratikleşmeyi getirecek” savlarının bizim liberaller tarafından da desteklenerek bugüne kadar nasıl geldiğimize geri dönüp bir göz atın isterseniz... Türkler Bahreyn’i yeniden inşa edecek Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) “Yatırım ve Yatırımcıyı Bilgilendirme Seferi” kapsamında 15 kişilik iş heyetiyle Bahreyn’e giderek, bu ülkede 50’ye yakın üst düzey yatırımcı ve yöneticiyle görüştü.TürkiyeBahreyn İş Konseyi Başkanı Muhammet Uğurcan Barman, Bahreyn İskan Bakanı Basim Bin Yakup El Hamer ile gerçekleştirdikleri görüş mede bir müjde de aldıklarını belirterek, “Görüşmede Türk firmalarının üstlenmesini istediğimiz 20 bin konutun müjdesini aldık. DEİK TürkiyeBahreyn İş Konseyi olarak, konutların inşası sürecinde tarafların Türk firmaları ile görüşmelerinde öncü olacağız” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear