26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 31 Ekim 2016 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ 3 kentte 3 acı haber 13 Saray anayasası Toplum, OHAL altında yaşıyor; Güneydoğu, MusulSuriye ve FETÖ olmak üzere üç cephede savaşıyor; 15 Temmuz sonrasında binlerce kamu çalışanı hukuk tanınmadan işinden kovuluyor, bunların 18’i intihar ediyor; insan haklarını ve barışı savunanlar, özgürlükçü bilim insanları, gazeteciler, yazar ve yorumcular hapsediliyor; belediyelere el konuluyor; okullar ilkelleştiriliyor ve sıkı durun bu ortamda yeni bir anayasa yapılıyor. ‘Kahir’ Başbakan yeni anayasa için hazırlandı diyor; ancak demokrasi açısından tam bir sorumsuz ve duyarsız bir tutumla onu kamuoyuna açıklamıyor. Ancak anayasa konusunda MHP çok duyarlı ve MHP duyarlılığına AKP tarafından özel bir özen gösteriliyor. Tam bir yıl önce, 1 Kasım’da yapılan seçimlerde oyların yalnızca yüzde 11.9’unu alabilen; anayasa konusunda ne dediği belli olmayan bu partinin genel başkanı, Başbakan’ın deyimiyle, sözü üzerine söz söylenemeyen ölçüde ve ölçüsüz bir etkinlik kazanmış bulunuyor. Buna karşılık geçen hafta sonu İstanbul’da yapılan Demokrasi İçin Birlik Buluşması örneğinde olduğu gibi, toplumun birçok kesiminden çığlık olarak yükselen özgürlük ve barış istemleri, anayasa siyasetinde hiç ama hiç yankı bulamıyor. Bilinmemesine karşın bu ilkbaharda halkoylamasına götürüleceği açıklanan yeni anayasanın kahir bir ekseriyetle ya da ezici bir çoğunlukla onaylanacağına kesin gözüyle bakılabiliyor. Anımsayın; 12 Eylül 1980 sonrasının anayasası da yüzde 91.4 gibi kahir bir oyçokluğuyla onaylanmış ve kahredici faşist dişlerini bu toplumun beynine ve bedenine sonuna kadar batırmıştı. Anayasa yapılacağı sırada hukuk daha da dinselleşiyor; Cumhuriyet savcıları, FETÖ sanıklarının yapmış oldukları bağlılık yeminlerinin dinen geçerli olup olmadığını Diyanet’ten soruyor. Saray’a yakın gözlemciler anayasada başkanlığın üniter olacağını öne sürüyor. Üniter, birlikçi demek. Bu nasıl birlikçi anlayıştır ki ülkeyi kanlı bir iç çatışmaya ve giderek parçalanmaya götürebilecek bir tutumla, Diyarbakır Belediyesi’nin eşbaşkanlarını bir çırpıda gözaltına alıyor ve kışkırtıcı bir büyük yıkıma imza atıyor? Unutulmasın! Kuruluşunun 93. yılını kutladığımız 29 Ekim’de bile 15 Temmuz’u akıllarından çıkaramayanların yapacakları anayasada Cumhuriyet’in temel değerlerinin hemen hiçbirine yer vermeyecekleri neredeyse kesindir. Yine anımsatılmalarında yarar var. Ulusal kurtuluş ve bağımsızlık savaşının sonucu olan Cumhuriyetin temel değerleri, özetle, egemenliğin kaynağının ulus olduğu; ulusun kullardan değil, eşit ve özgür insanlardan oluştuğu; hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti; tüm basamaklarında bilimsel bilginin yol göstericiliğine dayalı eğitim ve toplumsal yapı; kuralları ve özellikle de kurumlarıyla etkin işleyen ve dürüstlüğün egemen olduğu bir kamu yönetimi; devletin değişik sermaye kesimlerine eşit uzaklıkta olması; devlet yönetiminin dinin etkisinden uzak tutulması; ekonomik gelişme ve bağımsızlık için sanayileşmeye öncelik verilmesi; harf devrimi ve Türkçe ile sanat ve kültürde üretkenliğe, yani, üreterek özgürleşmeye ayrı bir önem verilmesi; dış politikada yurtta ve dünyada barışı içerir. Bu değerlerin bütüncül bir çağdaşlaşma çabası olarak tam bir kararlılıkla ve eşzamanlı olarak uygulamaya konulmasıdır Cumhuriyet. Bunlar temel hak ve özgürlüklerin; basın özgürlüğünün, üniversite özerkliğinin ve sendikal hakların genişlemesiyle çok partili parlamenter demokrasiyle tamamlanır. Cumhuriyetin düşünce öncülerinden Şair Tevfik Fikret’in yaklaşık 110 yıl önce dediği gibi Elbet bir gün sabah olacak ve bu temel insanlık değerleri bu topraklarda yeniden yeşerecektir. Unutulmasın! 31 EKİM 2016 SAYI: 33262 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.59 05.43 06.05 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 07.27 12.55 15.42 18.11 06.34 12.47 16.06 18.46 07.09 12.39 15.29 17.57 Yatsı 19.31 20.04 19.16 Hakkâri Hisardağı’ndaki saldırıda şehit olan 3 asker gözyaşlarıyla toprağa verildi. Şehitlerin öyküleri ve ağıtlar yürekleri dağladı Terhisine 90 gün vardı n YOZGAT: Terhisine 90 gün kala şehit olan onbaşı Yılmaz Oğuzhan Kula (20) için Yozgat’ın Sorgun ilçesi Doğankent beldesinde tören düzenlendi. Babaannesiyle birlikte yaşayan şehit Yılmaz Oğuzhan Kula’nın cenazesinde ailesi ve yakınları gözyaşı döktü. Şehidin cenazesine lise öğrencisi kardeşi 17 yaşındaki Alihan, babaannesi 70 yaşındaki Hüsne Kula, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz, Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç, Sorgun Kaymakam Vekili Oğuzhan Sargın, Sorgun Belediye Başkanı Ahmet Şimşek, Doğankent Belediye Başkanı Doğan Sungur ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kula, Doğankent Mezarlığı’nda toprağa verildi. 3 AYLIK ASKERDİ n UŞAK: Piyade Onbaşı Süleyman Aydındağ’ın (20) Uşak’ın Eşme ilçesi Kolonkaya köyündeki evi taziyeye gelenlerle dolup taştı. Cuma günü telefonla konuştuğu oğluna “Kendini koru’ dediğini anlatan annesi Sultan Aydındağ, “‘Merak etme anne, ben iyiyim. Buralarda telefonlar pek iyi çekmiyor. Ben seni daha sonra ararım’ dedi. Bu arada telefonu kızım Ümmü alıp, ‘Ağabey, annem seni çok özlemiş. Bir fotoğrafını istiyor’ dedi. Ardından tekrar telefonu aldım. Sonrasında oğlumla ne bir daha görüşebildik ne de fotoğrafı geldi” diye konuştu. Cenaze töreninde “Oğlum, kalk yatma ben seni çok özledim. Herkes senin yanına geldi, sen yoksun” diyerek ağıtlar yakan Sultan Aydındağ’ın bir ara tabutun başın Onbaşı Süleyman Aydındağ’ın annesi, cenaze töreninde tabutun başındaki askere sarılıp gözyaşını sildi. daki askere sarılıp gözyaşını silmesi yürekleri dağladı. Aydındağ, Kolankaya Köyü Mezarlığı’nda toprağa verildi. 4 BİN KİŞİ KATILDI n MERSİN: Silifke Sayağazı mahallesinde Barbaros Yılmaz (22) için tören düzenlendi. Şehidin cenazesi ilk olarak evine getirilerek helallik alındı. İmamı Azam Camii’ndeki törene askeri ve mülki yetkililer ile yaklaşık 4 bin kişi katıldı. Çevredeki binalar Türk bayrakları ile donatılırken uğurlama törenine katılanlar gözyaşı döktü. Şehidin er Yılmaz’ın yakınları sinir krizi geçirirken, anne ve babası öldüğü için onu oğlu gibi büyüten hala Songül Yörük tabuta kapanarak gözyaşları döktü. Şehidin 18 yaşındaki kardeşi Burak Yılmaz ve dedesi Veli Yılmaz ise yakınlarının desteğiyle ayakta durabildi. l Yurt Haberleri Çukurca’da 1 şehit daha Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde sınırın sıfır noktasında bulunan Güvendağı bölgesinde operasyonda olan birliğe PKK’liler tarafından düzenlenen havanlı saldırıda Uzman Çavuş Soner Selim Şener şehit oldu. Saldırının ardından bölgede başlatılan hava destekli operasyonda 5 PKK’li öldürüldü. Şehit olan Uzman Çavuş Şener’in Kayseri’nin Melikgazi ilçesindeki baba ocağına ateş düştü. Çocuklarının şehadet haberini alan HasanFatma Şener çifti gözyaşlarına boğuldu. 2013 yılında göreve başlayan şehit Şener’in bekar ve üç kardeşin en küçüğü olduğu öğrenildi. Şehidin cenazesi bugün kılınacak cenaze namazının ardından Garnizon şehitliğinde toprağa verilecek. l DHA ‘Makbul’ Medyanın Habere Bakışı “Makbul medya” diyoruz çünkü, iktidar tarafından kabul gören medyadır. Aynı kökten gelen öteki Arapça sözcüklerle akrabalığı da aslında öğreticidir. Örneğin “ikbal” de aynı kökten geliyor. Medyanın yapması gereken işe ise haber deniliyor. “Bilgi” anlamına geliyor; “birinci elden edinilen bilgi” anlamı daha da zenginleştiriyor. Olandan bitenden haberiniz yoksa size “bihaber” denilebilir. Peki olanı biteni tersinden görüyorsanız ne denilecek? Örneğin son Kanun Hükmünde Kararname ile kamu kuruluşlarından atılan on bin kişiyi değil de görevlerine iade edilen sayıları yüz dolayında olanları başlığa çekiyorsanız size ne diyeceğiz. “Yandaş medya”, “havuz medyası” gibi tanımlamalar aslında yeterli değildir, durumu aktarmak için “makbul” sözcüğü daha uygundur. Üstelik böylece Arapça aynı kökten gelen “ikbal” ile de kolay ilişki kurulabilir. Muhalif medyanın, haberde nesnelliği, gerçeği arayan gazetelere resmi ilanlar üzerinden ödenmesi gereken gelir kaynağı siyasi nedenlerle kapatılmaya çalışılırken makbul medyaya “ikbal kapılarının” açılması bu kapsamdadır. Makbul medyamız son KHK’lerle ilgili haberlerinde “kabul edilmiş medya” ölçütlerine uygun hareket etti. Haberi gördü görmesine de tersinden gördü. “Düzgün gören” makbul medya ise “işte sonunuz böyle olur” vurgusunu ihmal etmeden verdi haberi. Olsun biz yine de ikincisini yeğleriz! Son KHK ile görevlerine son verilen on bini aşkın kamu görevlisi arasında akademisyenler de epeyce yer tuttu. Bir anlamda üniversitelerin boşaltıldığı söylense yeridir. Bu boşaltma işleminin sözcüğün tüm anlamlarını içerdiğini ama asıl olarak üniversite fakülte sözcüklerinin içini boşalttığı da söylenebilir. Bundan sonraki adımın imam hatip ve ilahiyat mezunları ile boşluğun hızla doldurulması ve medrese eğitimine bir an önce geçilmesi olacağı da tahmin edilebilir. Nail Abi’yi yitirdik Bu “işler” olurken Nail Güreli’yi, Nail Abi’yi yitirdik. Yaşamı boyunca gönlü yüceliği, alçakgönüllülüğü içselleştirmiş az sayıda insan arasında sayılacaktır. Yüzündeki ışıltıyı ve hüznü hiçbir zaman terk etmedi. Yakın dostları Nazım Alpman ve Atila Özsever’in yazdıklarını okuyanlar Nail Abi’yi daha yakından tanıyacaklardır. Baskının koyulaştığını son günlerinde gördü ve eminim ki, yüzündeki hüzün derin bir kaygıya dönüştü Nail Abi’nin. Ama o her koşulda mücadele etmekten de vazgeçmeyenlerdendi. Onun ısrarlı, inatçı haber takipçiliğini, örgütlülüğe verdiği önemi, mücadelede kararlılığını iyi bilenler Metin Göktepe kardeşimizin katillerinin ortaya çıkartılması için verdiği mücadeleyi unutamazlar. 1 Mayıs’larda taşıdığı üzerinde “Yaşasın 1 Mayıs” yazan sendika gömleğini de hep anımsayacaklar. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Hocamız Nermin Abadan Unat 29Ekim tarihli gazetede ya yımlanan Nermin Abadan Unat ile ilgili yazıda, iki kere hocanın ilk eşinin ismi Yavuz Unat olarak yazılmıştır. Unat soyadı, ikinci eşinindir. Hocalarımıza ve biz Cumhuriyet okurlarına karşı nezaketsizlik oldu. Düzeltmenlerin, editörün dikkatlerine sunarım. Cihat Yalın Okur Temsilcisi’nin notu: Haklısınız. Nermin Abadan Unat’ın, Abadan soyadı 1946’da evlendiği ilk eşi Yavuz Abadan’dandır. Unat soyadı ise ikinci eşi İlhan Unat’ın soyadıdır. Spor Servisi’nin yanıtı Geçen hafta okurumuz Serdar Güray’ın basket ve hentbol maçları sonuçlarının gazetede yer almaması ile ilgili eleştirisine yer vermiştik. Servis Şefi Arif Kızılyalın gönderdiği iletide geç saatlerdeki maçlara ne yazık ki erken baskı zorunluluğu nedeniyle yer veremediklerini, hentbol maçı ile ilgili eleştirisinde okurun haklı olduğunu belirtti. Gazetenin futbol dışındaki dallara ilgi gösteren, geniş yer ayıran az sayıdaki gazete arasında yer aldığının da altını çizdi. Belki de Spor Servisi erken baskı nedeniyle verilemeyen maçların Cumhuriyet’in internet sitesinde verilmesini sağlayabilir. Olaylar ve Görüşler’e gönderilen yazılar Okurlar Olaylar ve Görüşler sayfası için hazırladıkları makaleleri doğrudan posta@cumhuriyet.com.tr adresine, sayfa editörü Nazan Özcan’a göndermelidirler. Kuşkusuz bana gelen yazıları ilgili servise aktarıyorum ama bu hem zaman kaybıdır hem de ilgili adresi seçmenin çabuk yanıt almak açısından da yararı olacaktır. kamilmasaraci@gmail.com.tr Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması… Evet, ister bireyler ister toplumlar bağlamında olsun, gerçekten de uğursuzdur, dahası lanetlidir şu “Biz, olduk!” yanılsaması. Çünkü bireyi ve toplumu aslında varmadığı yerlerde olduğu yanılgısına sürükler. En kötüsü ise bu yanılgının bir kez insanın veya toplumun eteğine yapıştıktan sonra bir daha o eteği bırakmamakta direnmesidir. Herhangi bir konuda “Biz, olduk!” yanılsamasının pençesine düşenler, aslında önlerine her çıkan hedef tahtasını salt görmekle o hedefe vardıklarına inanırlar ve bu inancı sürekli beslemeye değgin çabaların zorunluluğunu neredeyse hiç düşünmez olurlar. Örneğin hedef “demokrasi” ise, üstünde “Demokrasi” yazan ilk tabelayı görmeleriyle birlikte artık “demokrat” olduklarına iman ederler. Başka bireylerin veya toplumların kendilerini o tabelayı dikecekleri noktaya varabilmek için çoğu kez yüz yıllar sürmüş savaşımların ve savaşların eleğinden geçtikleri bilincine asla erişemezler. Erişemezler, çünkü bu bilincin ancak son damlasına kadar özümsenmiş bir tarih bilinci köprüsünden geçilerek kazanılabileceği gerçeğinin ayırdına varamamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin iki evresi Yukarıda söylenenler doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim 1923’te başlayan tarihi, Gerçekçi Evre ve Temel Gerçeklerden Kopulduğu Evre olmak üzere iki evreye ayrılabilir. Gerçekçi Evre, Cumhuriyet’in kuruluşundan Atatürk’ün öldüğü 10 Kasım 1938 tarihine kadar uzanan zaman dilimini kapsar. Hayatı boyunca tüm stratejik kararlarını sağlam bir gerçekçilik temelinde vermiş olan Atatürk, Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez İsmet İnönü’ye yazdığı ve kendisine Başbakanlık görevini önerdiği ünlü mektubunda da açıkça görüldüğü gibi, yeni Cumhuriyet’in o zamanın dünyasında ayakta kalabilmek için her alanda üstesinden gelmek zorunda olduğu bütün sorunların bilincindedir; öte yandan her sorun için çözüm önerileri de vardır. Bunlar, gerçekleştirilmesi kolay olmayan önerilerdir, ama hiçbiri gerçekleştirilmesi olanaksız bir yanılsama niteliğini taşımaz. Örneğin yeni kurulmuş bir devlet olarak o zamanın uygar dünyasında ayakta kalabilmenin en temel koşulu, yüzde doksanından fazlasının okuma yazma bilmediği bir toplumun devasa eğitim sorununu en kısa zamanda çözümlemektir. Bu çözümün yolu ise Mustafa Kemal tarafından hazırlıkları 1937’de başlatılan bir topyekun eğitim seferberliğinden geçebilir. Bu seferberliğin öteki adı, Köy Enstitüleridir. Köy Enstitülerinden yanılsamalar dünyasına… 1940 yılında faaliyete geçirilen Köy Enstitülerinin ne kadar gerçekçi bir proje olduğu, 56 yıl gibi çok kısa bir sürede kanıtlanır. Bu kurumlarda üretim temelinde gerçekleştirilen bir eğitim modeli, her evresinde elde edilen sonuçların somutluğu nedeniyle, hiçbir yanılsamaya olanak tanımaz. Çünkü enstitü binalarından kullanılan hemen bütün ders araçlarına kadar uzanan çok geniş bir yelpazede her şeyin öğrenciler tarafından üretildiği bu model, aynı zamanda öğrencilere sürekli eleştirel ve akılcı düşünmenin yollarının da öğretildiği bir modeldir. Böyle bir model ile çıkılan bir yolun nasıl eğitimin yalnızca din eğitimi ile sınırlandırıldığı bir yanılsamalar ve hurafeler dünyasına uzanabildiğini haftaya, yazımın son bölümünde anlatacağım. PKK’lilere operasyon Diyarbakır Yenişehir’de polis kontrol noktasına önceki gün saldırıp 2 polisi yaralayan PKK’lilerin saklandıkları ev tespit edilerek operasyon düzenlendi. Çıkan çatışmada, 1 PKK’li öldürüldü, 2 PKK’li yakalandı. Öldürülen PKK’linin 31 Mart’ta Bağlar’da polis servis aracına düzenlenen ve 8 polisin şehit olduğu saldırının faillerinden olduğu belirtildi. Hakkâri’de aralarında eski Belediye Başkanı Kazım Kurt, HDP İl Eşbaşkanı Metin Besi, Büro Emekçileri Sendikası Şube Başkanı İlhan Akbaş, DBP Merkez İlçe Eşbaşkanı Emine Armut’un da yer aldığı 13 kişi terör örgütüne üyelik suçuyla tutuklandı. AKP binasına saldırı Mardin Kızıltepe’de AKP ilçe binası ve önündeki polis noktasına dün akşam saat 22.00 sıralarında PKK’liler tarafından el yapımı patlayıcı atıldı ve uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldırıda 3 polis memuru yaralandı. Yaralı polisler Kızıltepe Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınırken, hayati tehlikelerinin bulunduğu belirtildi. l DHA TSK: 174 hedef vuruldu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), Suriye’ye yönelik başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı 68. günü geride bırakırken162 IŞİD ve 12 YPG hedefine atış yapıldı, koalisyon güçlerinin Numan yerleşim yerine düzenledikleri saldırıda 1 IŞİD militanı öldürüldü. TSK’nin destek verdiği Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) AzezRai Mare bölgesinde ilerleyişi de sürüyor. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear