26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 18 Ekim 2016 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU ‘Operasyonda da haber Fiili dikta mı? Anayasal dikta mı? Kimileri, şu anda var güçleriyle, başkanlık sistemini tartıştığımıza herkesi inandırmak istiyor. Oysa şikâyetçi olduğumuz ve gündemimizi meşgul eden, başkanlık sistemi değil, tek adam yönetimidir. Şu ya da bu biçimde, yasama, yürütme ve yargının bütün dizginlerini ele geçirmiş olan, her türlü yetkiyle donatılmışken, sorumluluğun ve denetimin, tümünden azade tek adamın egemen olduğu düzene genelde tek adam rejimi, bizde de Reis Rejimi denilmekte. Kuvvetler ayrılığının esamisinin okunmadığı Reis Rejimi’nde, temel hak ve özgürlükler rafa kaldırılmış, gazeteciler, yazıp çizenler içeri tıkılmış, her şey Reis’in ihtiyarına bırakılmış durumdadır. Kendisi de Reis’in keyfine uygun davranmakla yükümlü olan Reis’in partisi şu anda fiili Reis Rejimi’ni anayasal bir kılıfa büründürmek amacında, başkanlık etiketli bir Reis düzeni anayasasını kabul ettirmek peşindedir. Böyle bir düzenlemenin, neyi değiştirip, ne işe yarayacağını anlamak imkânsız. Her şeyden önce, çağımızda anayasa kavramı denince, yurttaşın temel hak ve özgürlüklerinin sınırlarını genişleten, güvencelerini arttıran metinler anlaşılır. Yani anayasalar, yönetileni yöneten karşısında güvenceye alırlar, yönetenin yönetilen karşısındaki yetkilerini arttırmazlar. Anayasa yurttaşın anasını ağlatan yasa değildir. HHH Bizde bir anayasa fetişizmi var. Sanılıyor ki, anayasa her şeyi çözer. Zannediliyor ki, gelişmiş demokrasiler, iyi anayasaları olduğu için o durumdadırlar. Biz de iyi bir anayasaya kavuşsak, bütün sorunlarımız çözülecektir. Oysa, anayasalar neden olmaktan çok sonuçturlar. Yani demokratik toplumlar, demokratik anayasaları olduklarından demokrat olmuyorlar, demokrat olduklarından demokratik anayasa temelinde uzlaşıyorlar. O toplumların, demokratik uzlaşma kültürleri anayasalarının da güvencesini oluşturur. Yoksa, yeterince demokrasi birikimi olmayan bir topluma, çağının en ileri, demokratik kurumlarıyla donatılmış bir anayasayı getirip yürürlüğe koysanız, sonuç değişmeyecek, toplum, zaman içinde, o anayasayı kendine benzetecek, yine çağ dışı kurumlar ve uygulamalar pratiğine dönecektir. Nitekim bizde de öyle olmuş, dönemine göre, bayağı ileri sayılan 1961 Anayasası’nı, “bununla bu ülke yönetilemez” gerekçesiyle kadük etmek üzere asker ve sivil el birliğiyle hareket etmiş ve zamanla ülke bugünkü haline gelmiş bulunmaktadır. Bugün Türkiye’nin düşünce özgürlüğüne saygılı, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun davranan, yargı bağımsızlığına sahip, bir yönetime ihtiyacı var. Bunları yaşama geçirecek bir iktidar ve bu ilkelere uyulmasının güvencesi olan bir kamuoyu ve denetim mekanizması güvenceye alınmış, baskı tehdidi Demokles’in kılıcı gibi tepesinde sallanıp, durmayan bir muhalefet oluşturulamazsa, yeni anayasa da yapılsa hiçbir şey değişmeyecektir. Ne yazık ki, şu anda yapılmak istenen tam da budur. HHH Oysa baskı mekanizmalarını, yasal veya anayasal kurumlar haline sokmak onlara meşruiyet kazandırmaz. Yani infaz yasalarına, suçun mahiyetine göre infaz kurumlarında işkence uygulanabileceği kaydı düşülürse, işkence mazur mu görülecektir? İşkenceyi yasalaştırarak meşrulaştırmaya çalışmak, özrü kabahatinden büyük davranışın en çarpıcı örneği olur ve hiçbir şeyi de çözmez; tıpkı tutuklama yetkisinin yürütmenin ihtiyarına bırakıldığı bir anayasal düzenlemenin hiçbir şeyi çözmeyeceği gibi... Bu durumda Reis Rejimi’ni, başkanlık sistemi etiketi altında anayasal kılıfa uydurmanın ne anlama geldiğini kestirmek güç olmasa gerek. Şu anda bize “kırk katır mı, kırk satır mı” gibisinden sorulmak istenen soru da aynen şudur: Fiili dikta mı istersin, yoksa kılıfına uydurulmuş, anayasal dikta mı? “Biz bu durumu hak ediyor muyuz” sorusunun cevabı da genelde “evet” olduğundan onu telaffuz bile etmiyorum. masada da olacağız’ Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bize Musul’da olmayın diyenler, Misakı Milli’yi okurlarsa buranın bizim için anlamını anlarlar’ dedi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gece yarısı başlayan Musul operasyonu hakkında, “Ne diyorlar; Tür yefendiler arzu ederlerse Misakı Milli’yi okurlarsa buranın bizim için ne anlama geldiğini anlarlar” dedi. Musul’da kardeşlerimiz var. Araplar, Türkmenler, Kürtler, orada bizim kardeşlerimiz var. Aynı şekilde kuzeye doğru gittikçe za kiye Musul’a girmesin. Yahu nasıl girme Çırağan Sarayı’nda düzenlenen “Uluslara ten sınıra yaklaştıkça orada akrabalar var. yeyim. 350 kilometre sınırım var be rası İstanbul Hukuk Kongresi”nin açılışın Bizim burada kesinlikle duyarsız olmamız nim. Hiç ilgisi olmayanlar giri da konuşan Erdoğan, Musul operasyonuna mümkün değil. Kimse bizden Başika’dan yor” değerlendirmesini yaptı. değindi. Musul’da operasyonların devam et çıkmamızı beklemesin. Oradaki DEAŞ terör “Türkiye’nin olmadığı ope tiğini söyleyen Erdoğan “Ne diyorlar? Tür örgütüne karşı her türlü operasyonları bu rasyondan doğabilecek ne kiye Musul’a girmesin. Yahu nasıl girmeye güne kadar yaptık, yapmaya da devam edi ticelerden biz sorumlu değiliz” diyen Erdoğan, “Biz operasyonda da olacağız, masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız ‘Attığımız her adım mümkün değil. Burada bizim için bir yasalarımıza uygun’ tarih yatıyor, be Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi gözaltılarıyla ilgili Batı’dan gelen eleştirilere ilişkin, atılan her adımın anayasaya ve yasalara uygun olduğunu savundu. Erdoğan “Batılılar ‘Bunlar hukuka uygun mudur’ diyor. Siz ne kadar hukuktan anlıyorsanız, biz de o kadar anlıyoruz” ifadelerini kullandı. “OHAL ilanı için Fransa’ya baksınlar” diyen Erdoğan, “Basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı? 3+3+6 şeklinde nasıl OHAL ilan etti. Biz basit bir terör eylemi karşısında değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılması karşısında adım attık. OHAL dahil, hukuka aykırı davranışımız söz konusu değildir” dedi. yim? 350 km sınırım var benim, tehdit altındayım. 911 kilometre Suriye, 350 kilometre Irak. Hiç ilgi alakası olmayanlar gelip giriyor, neymiş Bağdat onlara gel demiş. 1415 sene önce Saddam gel mi dedi bunlara? Ama girdiler. Orada kan gövdeyi nasıl götürdü. Milyonu aşkın insan öldü” dedi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Musul meselesini görüşmek için Amerika’da olduğunu anımsatan Erdoğan, “Muhatabıyla görüşmelerini yaptı. Kendisiyle Amerika’dan görüştük ve ne gibi adımlar atıyoruz, bunları konuştuk. Türkiye’nin olmadığı bir operasyondan kusura bakmayın doğabilecek neticelerden biz sorumlu değiliz. Biz operasyonda da olacağız, biz masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız mümkün değil. Çünkü burada bizim için bir tarih yatıyor” diye konuştu. Erdoğan, Musul yakınlarındaki Başika as yoruz. Eğer mesele terör örgütüyle mücadeleyse daha başından beri Başika kampında bu mücadeleyi veren biziz” dedi. Mezhep çatışması uyarısı Türkiye’nin, Musul’da olası bir mezhep çatışmasının karşısında durduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Ülkemizin ısrarla Musul operasyonunun dışında tutulmaya çalışılması, orada da DEAŞ bahanesiyle kurulmaya çalışılan mezhep çatışması kapanını bozacağımız bilindiği içindir” değerlendirmesini yaptı. Suriye sınırındaki terör tehdidi durumunu da anımsatan Erdoğan, “Bizim Suriye’ye olan sınırımız 911 kilometredir. Fakat Suriye ile yakından uzaktan alakası olmayanların Suriye’ye girmesi hak, bize gelince, ‘Sizi katil Esed çağırmadı ki nasıl oraya gidersiniz?’ diyorlar. Kusura bakmayın gideriz. Çünkü eğer biz terör tehdidi altındaysak gideriz” diye ko Bağdat’la uzlaşı arayışıkeriüsbölgesineilişkin,“Şuandabizim nuştu. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Tel Afer’de demografik yapının değiştirilmesini önlemek için söz sahibi olmayı hedefleyen Türkiye, Dışişleri ve MİT yetkililerinden oluşan heyeti Bağdat’a ‘yeni bir öneri’yle gönderdi Başika’da Türk askerinin eğittiği birliğin Musul operasyo çabaları ve Musul’daki son durum ele alındı. TBMM’nin tezkereyi uzat nuna katılması ve özellikle ma kararı ve Ankara’dan operasyon sonrasında Türk yapılan sert açıklamalar ne menlerin yoğun olarak ya DUYGU şadığı Tel Afer’de demogra GÜVENÇ deniyle Irak Meclisi Türkiye aleyhine sert bir karara fik yapının değiştirilmesi imza atarken karşılıklı no ni önlemek için söz sahibi olmayı talar sonrasında Washington uzla hedefleyen Ankara, Bağdat ile yeniden uzlaşı arayışına geçti. Hü şı arayışlarını yineledi. Iraklı üst düzey bir yetkiliye göre, Türk he kümet, Türk kamuoyuna “B ve C yetinin Bağdat’a ziyaret mesajı ile planlarımız var” derken, ABD’nin son bir haftada iki başkent arasında yürüttüğü telefon diplomasisiyle, Bağdat’a “Yeni bir önerimiz var” mesajı iletildi. Musul operasyonu başladıktan yaklaşık 12 saat sonra yeni Dışişleri Müsteşarı Ümit Yalçın başkanlığındaki Türk heyeti dün Bağdat’a gitti. Ankara, kriz yaratan Başika’da eğitilen birliğin Musul operasyonundaki rolünün ‘Kuzey Bölgesi’ ile sınırlı olmasını hedefliyor. Irak ile Türkiye arasında ABD öncülüğünde yapılan gö tildi. Türk kaynaklar ise ziyaret öncesinde Başika’da Türkiye tarafından eğitilen grubun operasyonda görev almaya başladığını belirtti. Kaynaklar Ninova muhafızlarının Musul’a Kuzey’den ilerle diği bilgisini paylaştı. Türkiye için önceliğin Türkmen nüfusun yoğun olarak yaşadığı Tel Afer olduğuna işaret edildi. Başika’daki 1500 kişilik birliğin tamamının değil, bir kısmının operasyonda rol alması bekleniyor. Dışişleri Müsteşarı Ümit Yalçın başkanlığındaki Türk heyeti, Musul rüşmelerde mutabakata varılama operasyonu resmen başladıktan mıştı. Krizin yeniden tırmanma sonra Bağdat’a hareket etti. MİT ve sı üzerine özellikle son hafta ABD Genelkurmay yetkililerin de oldu yeniden devreye girdi; Ankara ğu heyetin görüşmelere 15.00’te Bağdat arasında telefon diploma başladığı öğrenildi. Öncesinde Irak sisi yürütüldü. Bu temasa son ola Başbakanı İbadi’nin kent merkezi rak dün ABD Dışişleri Bakanı John ne sadece ordu ve polis güçlerinin Kerry’nin, Dışişleri Bakanı Mevlüt gireceğini söylemesi, ancak katıla Çavuşoğlu’na açtığı telefon eklen cak gruplar hakkında detay verme di. Görüşmede Suriye için ateşkes mesi dikkat çekti. l ANKARA Kurtulmuş, IŞİD’in eylemlerini artıracağı uyarısı yaptı: Türkiye’ye yeni terör dalgası tehdidi var Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Musul operasyonu ile ilgili olarak “Musul operasyonunda kuyruğu sıkışanların, DEAŞ örgütlerinin ilk yapacağı şey, Türkiye’de terör örgütü eylemlerini artırmaktır. Çok ciddi bir sorun la karşı karşıyayız” değerlendirmesini yaptı. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un, Bakanlar Kurulu sürerken yaptığı açıklamalar şöyle: B ve C planları da var: Türkiye bu harekâtın içerisinde nasıl yer alacağını ilgili taraflara anlatmıştır. Türkiye’nin Musul konusunda ‘B’ ve ‘C’ planları da vardır. B ve C plan larımız var ama bunları da ortalık yerde konuşacak değiliz. Başika’dan vazgeçmeyiz: Bizi Musul konusunda ilgilendiren somut meselelerden birisi de Başika’daki varlığımızdır. Bu askerimizin oradaki varlığından Türkiye asla vazgeçecek değildir. Herhalde Washington’a gitmeyecekler: Musul’da çok sayıda insanın şehri terk ederek kaçmak zorunda kaldığını düşünün. Nereye gelecekler? Herhalde Washinton D.C’ye gidecek halleri yok. Gelecekleri yer, Türkiye’dir. Musul’dan kaçacak olan DEAŞ militanları, yine gidecekleri yer herhalde İtalya’nın Milano kenti değildir ya da Almanya’da Berlin’e gidecek değillerdir. Musul operasyonunda kuyruğu sıkışanların, DEAŞ örgütlerinin ilk yapacağı şey, Türkiye’de terör örgütü eylemlerini artırmaktır. Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Türkiye, muhtemel göç dalgaları ve yeni terör dalgaları üzerinden birinci derecede etkilenecek olan bir ülkedir. İbadi’den yeni çıkış Almasalah’ın haberine göre İbadi, Bağdat’taki yabancı misyon ve büyükelçileri ile görüştü. Görüşmede, Türkiye hakkında konuşan İbadi, “Türklerin, Irak’a yönelik tutumları ve özellikle olayları tırmandırması konusunda iyimser değilim. Irak’ın egemenliğini ihlal etmeleri konusunda da ileri gitmemeleri için uyarıyoruz” dedi. İbadi, “Türk askerinin Irak topraklarında bulunmasına resmi olarak izin vermedik. Türk askerlerinin bölgede kalması, iki ülkenin tarihi ilişkilerine zarar verecektir” dedi. Kürt hakları çıkışı Ayrıca Başbakan İbadi, “Erdoğan, Irak Kürtlerini, asimilasyona maruz kaldığını söylüyor. Peki, siz Türkiye Kürtlerine askeri ve siyasi haklarını verdiniz mi, soruyorum?” diye konuştu. l Haber Merkezi CHP Lideri Kılıçdaroğlu, TRT Radyo 1’de yayımlanan “Herkesin Bir Masalı Var” programında Ayşe Sadak İltaş’ın konuğu oldu. ‘Paramız yetmediği için sabah kahvaltı yapmazdık’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, TRT Radyo 1’de hayat hikâyesini anlattı İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TRT Radyo 1’de önümüzdeki hafta yayımlanacak olan yapımcı ve sunucu Ayşe Sadak İltaş’ın “Herkesin Bir Masalı VarBilgelik Hikâyeleri” isimli programında, hayat hikâyesinden kesitler paylaştı. Üniversite yıllarında yaşa dığı zorlukları anlatan Kılıçdaroğlu, “Bir memur maaşı, 7 kardeş. Günlük harcamamız 10 lirayı geçmezdi. Paramız yetmediği için sabah kahvaltısı yapmazdık, öğle yemeği ve aksam yemeği yerdik” dedi. Kılıçdaroğlu gençlere, “Türk gençleri şunu unutmasınlar, Cumhuriyet’in kıymetini bilsinler, cumhuriyete sahip çıksınlar. Gençler çalış kan, iyi ahlaklı ve kendi değerlerine sahip çıkan gençler olsun” nasihatında bulundu. Programda Anadolu kültürüne de dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Anadolu kadar hümanist bir toplum dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu hümanizm Anadolu’nun çektiği acılar nedeniyledir. Bakın türkülerimizin çoğu acı üzerinedir” dedi. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear