28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 18 Ekim 2016 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ Barzani’den Ankara’ya ‘Bağdat’la uzlaşın’ şartı Fransızlar uçak gemisi yolladı Fransız uçak gemisi Charles De Gaulle, Musul Operasyonu’na destek için Kıbrıs’un Limasol limanında. Musul operasyonuna destek için gelen gemi hava operasyonlarında kullanılacak bombardıman uçaklarını taşıyor. Charles De Gaulle, 24 adet Rafale bombardıman uçağı, iki adet Hawkeye nakliye uçağı, bir adet Maritime deniz karakol uçağı ve dört helikopter ile donanmış olarak 20 Eylül’de Fransa’nın Akdeniz kıyısındaki liman kenti olan Toulon’dan yola çıkmıştı. Akar, Dunford ile görüştü IŞİD ile mücadele eden koalisyon ülkelerinin genelkurmay başkanları toplantısı için Washington’da bulunan Orgeneral Hulusi Akar, ABD’li mevkidaşı General Dunford ile bir araya geldi. Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği rezidansındaki görüşme iki saate yakın sürdü. Komutanlar görüşmede sivil kıyafet giydi. Genelkurmay Başkanlığı’ görüşmede Suriye ve Irak’ta devam eden harekâtlar konusunda bilgi ve görüş alışverişinde bulunduğunu açıkladı. 25 Ekim’de Paris’te zirve Musul’da IŞİD’le mücadelede yer alan ABD Savunma Bakanı’nın da aralarında yer aldığı uluslararası koalisyondan 12 ülkenin savunma bakanı Paris’te 25 Ekim’de biraraya gelecek. Toplantının gündemi Irak ve Suriye olacak. Sadr: Türkiye’yi protesto edin Irak’taki Şii lider Mukteda el Sadr, Musul operasyonuyla ilgili video mesajında taraftarlarını Başika kampı nedeniyle Türkiye’yi protesto etmeye çağırdı. Sadr, taraftarlarından bugün Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği önünde gösteri düzenlemesini istedi. McGurk Dabık için Türkiye’ye övgü ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, önceki akşam yayımladığı mesada, TSK’nin desteklediği ÖSO’nun IŞİD için stratejik öneme sahip Dabık’ta kontrolü sağlamasının ardından, “Birden fazla cephede IŞİD’e karşı baskıyı artırıyoruz” yorumunu yaptı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) açıklamasında ise Dabık’ın IŞİD’den temizlenmesi için “müttefikimiz Türkiye’nin güçlü desteğinin sağladığı katkı” ifadesi kullanıldı. Açıklamada, “Bu olay, o barbar topluluğa (IŞİD) karşı elde edilen en son askeri netice olmanın ötesinde, Dabık ayrıca IŞİD için simgesel bir öneme sahipti. O topluluk, Dabık’ta korkunç felaketlere neden olmuş, İngilizce yayımladıkları dergiye bu köyün adını vererek, sözde halifeliklerinin nihai zaferinin yerinin burası olacağını iddia etmişlerdi. Buranın kurtarılması için savaşan Suriyelilere ve operasyonu yakından koordine eden müttefikimiz Türkiye’ye teşekkür ediyoruz” denildi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, “Ankara operasyona katılmak istiyorsa Bağdat’la anlaşmalı” dedi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Başbakan Neçirvan Barzani ile birlikte Hazır cephesini ziyaret etti. Zerdek Dağı’nda basın toplantısı düzenleyen Barzani, Türkiye ile Bağdat merkezi hükümeti arasında Başika üssü ve Musul operasyonu nedeniyle yaşanan krizle ilgili sorular üzerine “Evet Bağdat ve Ankara arasında bir anlayış, uzlaşının olması gerektiğini düşünüyoruz. Ankara operasyona katılmak istiyorsa, Bağdat’la anlaşmalı” dedi. 200 kilometrekarelik alanın IŞİD’den temizlendiğini duyuran Barzani, IŞİD sonrası dönem bir siyasi anlaşmaya varılıp varılmadığının sorulması üzerine de “Biz de böyle bir siyasi planımız olsun istedik. Ama diğer taraf öncelikli olarak operasyonun başlaması gerektiğini söyledi. Önümüzdeki dönemde bazı sorunlar çıkarsa, bizler bu sorunu karşı tarafla çözmek isteriz. Şu an üst düzey siyasi bir komite var. Ve biz de Musul’un bir başka Halep olmaması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz önümüzdeki süreçte. Musul’da hiçbir intikam davranışına izin verilmeyecek” dedi. Koordinasyon sürecek Peşmerge ve Irak ordusu arasındaki koordinasyonun ne kadar devam edeceği sorusu üzerine Barzani, “Musul operasyonu planı kapsamında, Peşmerge ve Irak ordusunun rolleri ayrılmış durumda. Hangi birimin nerede koordinasyon halinde hareket edeceği plan kapsamında belirlenmiş durumda. Şu anda operasyonun ne kadar süreceğine dair bir tahminde bulunmak zor. Ama ne kadar sürerse sürsün, başarılı olmak için operasyona devam etmekte kararlıyız” dedi. Allavi: Diyalog için arabuluculuk yaparım Irak’ın Saddam Hüseyin sonrası ilk başbakanı olan İyad Allavi, NTV’ye verdiği röportajda Türkiye ile Irak arasındaki gerginliği azaltmak için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söyledi. Musul’u IŞİD’den kurtarma operasyonunda uluslararası destekten memnuniyet duyduklarını dile getiren Allavi, Türkiye ile Irak arasında yapıcı diyalog kurulması gerektiğini belirtti. “Türkiye’deki istikrarsızlık Irak’ın çıkarına olmaz” diyen eski Irak Başbakanı, Şii Milis gücü Haşdi Şâbi’nin Musul’a girmesine izin verilmemesi gerektiğini de söyledi. Mesud Barzani UÇBALÖSAĞUKŞLEDAARABRSTİEL’AİR ‘barajı PATLATIRLAR’ korkusu Musul operasyonunun başlamasının ardından büyük bir tehlike ortaya çıktı. Sürekli erozyona uğrayan bir zemin üzerine kurulu olan Musul Barajı’na bir zarar gelmesi durumunda bölgedeki tüm dengelerin altüst olacağı belirtildi. 12 milyar metreküp su bulunduran barajın çökmesi halinde Musul’un 4 saat içinde 21 metre su altında kalabileceği tahmin ediliyor. Ayrıca bu su dalgasının Musul’u tahrip etmesinin ardından Bağdat’ın büyük bir bölümünün de sular altında kalmasına neden olacağı belirtildi. ABD, harekât dışı kalmak istemiyor Dabık operasyonuna A10’larla katılan ABD, tavrını belli etti. Bölgenin ÖSO’ya geçmesi IŞİD için psikolojik eşiğin aşılması anlamında SERTAÇ EŞ Fırat Kalkanı Harekâtı’nın geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen bölümünde IŞİD’in Türk sınırına en yakın olduğu yer 20 kilometrenin daha üzerinde bir mesafeye çıktı. Bu da IŞİD’in Türkiye’ye roketle saldırma olanağını kaybetmesine neden oldu. Fırat Kalkanı Harekâtı’na zaman zaman destek veren ABD, Dabık operasyonuna A10’larla katılması, “harekâtın dışında kalmak istemiyor” şeklinde yorumlanıyor. Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında, IŞİD’in yayın organına adını verdiği ve ideolojisi açısından önem atfettiği Dabık’ın Özgür Suriye Ordusu’na geçmesi, psikolojik bir eşiğin aşılmasına neden oldu. Bölgedeki kaynaklardan edinilen bilgiye göre, IŞİD militanları, Dabık ve Suran kasabasına yönelik kesintisiz ağır bombardıman karşısında ilk başlarda sert direniş göstermeye çalıştı ancak daha sonra vazgeçti. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ÖSO’nun saldırdığı bölgenin yay şeklinde olması ve yayın güney ucunun her an kapanarak IŞİD’in tüm yönlerden çevrelenecek olması, militanların hızla bölgeden çekilmesine neden oldu. Harekâtın ardından ÖSO’nun elinde Fırat Kalkanı sonrası kalan bölgenin en güneyindeki Mare’nin doğusu Ahtarin bölgesine kadar kontrol altına alınmış oldu. El Bab yolu açıldı Dabık’ta IŞİD’in yerleştirdiği el yapımı patlayıcılar, mayınlar ve tuzaklanmış patlayıcıların etkisizleştirilmesi için ÖSO ile TSK’nin istihkamcı birimleri çalışma yürütüyor. Ardından bölge halkının yerleşim yerlerine dönmeleri için izin verilmesi, bu aşamada da ÖSO’nun harekâtı daha güneye ilerletmek için hazırlık yapacağı dile getirildi. Daha güneyde Afrin bölgesindeki YPG’nin doğuya ilerlemesinin de önünün bu bölgede kesilmesinin hedeflendiği öğrenildi. l ANKARA Kilis’TE roket tehdidi kalmadı Harekât kapsamında Suran kasabasının ve kuzeyindeki köylerin ÖSO tarafından kontrol altına alınmasıyla IŞİD’in özellikle Kilis’e yönelik roket tehdidi azalmıştı. Dabık bölgesinin ÖSO kontrolüne geçmesiyle IŞİD’in Türkiye sınırına en yakın olduğu yerin uzaklığı 20 kilometrenin üzerine çıktı. Örgütün Türkiye’ye yönelik kullandığı el yapımı Katyuşa roketlerinin etkili menzilinin 20 kilometre olması nedeniyle bu riskin tamamen ortadan kalktığı dile getiriliyor. Bölgedeki askeri kaynaklar, derinlikteki TSK unsurları ve havadan keşif olanakları nedeniyle IŞİD’in bölgeye yaklaşmasının bile olanaksız olduğunu savunuyor. haber 11 Plebisiter diktatörlük ya da yerli faşizm Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç gün önce Türkiye’nin muhakkak büyümesi, genişlemesi gerektiğini söylemişti. Kast ettiği büyüme ve genişlemenin iktisat veya nüfus anlamında mı yoksa coğrafi mi olduğu muğlaktı. Rize’de, kendi adını taşıyan üniversitenin açılış töreninde yaptığı konuşma bu muğlaklığı biraz ortadan kaldırdı. Fiziki sınırlara elbette saygı gösteririz demeyi ihmal etmeden, gönüldeki sınırların bambaşka olduğunu belirtti. Buna sınır çekilmesine izin verilmeyeceğini söyledi. “Bize yabancı olmayan” yerleri sıralarken Gürcistan, Yunanistan, Suriye ve Irak sınırları içinde dolaşıyordu. Rize’yi Batum’dan, Gaziantep’i Halep’ten, Mardin’i Haseke’den, Siirt’i Musul’dan ayırmanın, birbirleri ile ilgili olmayan yerler olarak kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi. Doğal bir coğrafiiktisadi ilişkiden çok daha ileri giden, gönüldeki sınırları ele veren bir vurguyla bunu ifade etti. “Türkiye, sadece Türkiye değildir” diye sözünü tamamlarken bunu istiklal ve istikbal meselesi olarak sunuyordu. İstiklal ve istikbal meselesinin söylenmeyen adı Kürt korkusudur. Bu korku çerçevesinde oluşan milliyetçi sağdinci blokun milliyetçi laik kesimin bir kısmını da içine alarak güçlenmesine şahit oluyoruz. İçinde bulunduğumuz yüzyıla ve Türkiye’ye özgü bir faşizm veya plebisiter diktatörlük şekilleniyor. Faşizm nitelemesi olur olmaz yapıldığı, çoğu zaman bir küfür gibi kullanıldığı için dikkatli olmak gerekir. Hannah Arendt İtalya’da kendini faşist olarak tanımlayan rejimin 1938’e kadar “sıradan bir milliyetçi diktatörlük” olduğunu iddia eder. Fisichella ise İtalya’da faşizmi “bir şeyleri hep eksik kalmış bir totalitarizm” olarak değerlendirir. Başka sosyal bilimcilere göre ise, İtalyan faşizmi başından itibaren totaliter niteliklerin baskın olduğu bir diktatörlüktür. Hemen hemen bütün faşizan yönetimlerin özelliği, yayılmacı bir ruh haliyle ve iç düşman tehdidine dayanan bir kitle mobilizasyonuyla iktidarlarını diri tutma yolunu seçmiş olmalarıdır. İtalya’da, 1926’da Koloniler Bakanı Di Scale, İtalyan Afrika Cemiyeti’nde şöyle konuşuyordu: “Faşist İtalya, gelecek yönetimini yaratmak için, büyük atalarının izlerini arıyor. Bunları Afrika topraklarında her yerde buluyor.” İtalyan faşizmi için Afrika’daki halklar nezdinde İtalya’nın taşıdığı tarihi bir sorumluluk vardı. Mussolini ise, İtalyan Ansiklopedisi’ne 1932’de kendinin yazdığı Faşizm maddesinde, “Bir yaralının yara bandında yazılı olan, Squadristi’lerin (Kara Gömlekliler) gururlu sloganı olan ‘Umurumda değil!’, bir savaş eğitimidir, bunun risklerinin kabul edilmesidir. Bu yeni bir İtalyan yaşam tarzıdır” diyordu. Yayılmacı, eril ve lümpen bir söylemle İtalyan faşizmi gençliği cezbetti. Türkiye’de de irredantist vurgusu yüksek söylemin lümpen bir popülist ağızla tamamlanması şaşırtıcı değil. Ölmenin adam gibi ve madam gibi çeşitleri olacağını söylerken dışavurulan hem kadını hem de Müslüman olmayanı aşağılayan o bilinçaltı akışı, bu sözü dinleyenlerle bütünüyle titreşim halinde. Emine Erdoğan bu nezih latifeye bir kadın olarak gülerek tepki verirken çocuklar gibi şen akıncılar “FETÖ pabucu yarım, çık dışarı oynayalım” diye haykırıyor. Diğer taraftan Milli Eğitim Bakanı, çağrıldığında “sağa sola bakmadan sokağa bayrakla çıkabilecek” bir yeni nesil yetiştirmek amacında olduklarını açıklıyor. Daha önce bunun dindar bir nesil olmasının da amaçlandığı ilan edilmişti. İçinde bulunduğumuz yüzyıla özgü faşizmin önemli öğeleri yan yana geliyor. İhbarcılığın patlama yapması da bu gidişatın anlamlı bir işareti. Ataların izinde yayılmacılık, militarizm, adam gibi ölmekten korkmamak, hadi deyince elde bayrak sokağa koşmak, tarihi hurafelerle doldurmak, muhalefeti ihanet, yaşanan sorunları istikbal ve istiklal mücadelesi olarak tanımlamak… Bunların hepsi geçen yüzyılın faşizmlerinde yer alan öğeler. Buna karşı çıkanların milli ve yerli olmama damgası yemesi, iç düşman olarak tanımlanması da. Türkiye’de iktidar sözcülerinin eleştirilere karşı kullanmayı çok sevdikleri bir savunma cümlesi vardır: “Resmin bütününe bakın.” Gözümüze sokulan büyük resme tarihi tecrübeler ışığında bakınca, günümüz yerli faşizminin en olası hali olan milliyetçi ve dinci bir plebisiter diktatörlük yönünde hızla ilerlediğimiz gözüküyor. ÖSO’nun ilerleyişi sürüyor Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’ye yönelik başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı 55. gününü geride bıraktı. Kilis sınırında konuşlu bulunan Çok Namlulu Roketatar (ÇNRA), fırtına obüsleri, tank birlikleri tarafından IŞİD hedefleri vuruldu. TSK’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üyeleninin Azez Rai hattında ilerleyişinin sürdüğü, IŞİD’den alınan Soran, İhtimalat, Dabık, Tulaylin, Havar En Nahr, Asanbul, Rasm Al Ward, Salihiye ve Hamidiye köylerinde mayın ve el yapımı patlayıcı temizleme çalışmalarıınn devam ettiği belirtildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear