26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 13 Ekim 2016 2 Şimdi de AKP’nin hedefindeAkdağ,dahaöncecemaatinhedefindeolanGATA’nınsorunlarınaçarebulamıyor Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın hedef aldığı GATA’daki askeri personelden farklı bilgiler geldi. Da ha önce Ergenekon ve benzeri kumpaslar ne deniyle Gülen cemaati nin hedefinde olan, kü çük yaşta kız çocukları hakkında internetten if SERTAÇ EŞ tiralar atılan bazı doktorlar bu sefer de gelecekte ne olacakları kaygısı ya şıyor. Hastaneden kısa süre önce emek li olan personelin verdiği bilgiye göre Akdağ’ın sözlerinin aksine GATA’da 4 savaş psikiyatrı bulunuyor. Kadro ar tırma istekleri ise sürekli AKP tarafın Eski GATA yöneticilerinin verdiği bilgiye göre askeri personel karşılıkları olmayan sivil kadrolara geçmeye zorlanıyor dan reddedildi. En büyük sıkıntının ise personelin sivil karşılıklarının bulunmaması olduğuna dikkat çekiliyor. Sağlık Bakanı Akdağ’ın GATA personeli hakkında basına yansıyan görüşler, tepkiyle karşılandı. Kurum çalışanlarından alınan bilgiye göre Ankara GATA’da 2 değil 4 harp psikiyatrı bulunuyor. Akdağ’ın, “Diyarbakır’ı görmemişlerdir” yönündeki iddiasının da gerçek dışı olduğuna dikkat çeken kurum personeli, “En son Nusaybin’de yaşanan çatışmalar için GATA’dan psikiyatrlar bizzat olay yerine giderek askerlerle görüştü, moral verdi. Her doktora görev yazıldı ve Nusaybin’e terapi için gitti. Bu konu basında da haber oldu” bilgisini verdi. Harp cerrahı ve harp psikiyatrı sayısının artırılmasına yönelik çok sayıda yazışmanın arşivde mevcut olduğuna dikkat çeken GATA’dan emekli yöneticiler, “Bu isteklere karşı çıkan, kadro vermeyen de bizzat yine bu hükümettir. Muayenehane konusu ise yalnızca askeri hekimlerin değil, Türkiye’nin sorunu” yorumunda bulundu. Eski yöneticiler, hastanenin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi nedeniyle de halen büyük sorunların askıda tutulduğuna dikkat çekti. Eski GATA yöneticilerinin verdiği bilgiye göre hastanenin askeri personeli karşılıkları olmayan sivil kadrolara geçmeye zorlanıyor. Kurumdaki hemşire, sağlık teknisyenleri ve hekimlerin asker kimliği nedeniyle mesleği seçtiklerini belirten emekli yöneticiler, “Personelin büyük bölümünde moral bozukluğu ve gelecek kaygısı var. Askeri personele, örneğin bir astsubay başçavuşa sivil memur olması öneriliyor. Başçavuş da ‘Ben astsubayım, askerim niye memur olayım’ tepkisini veriyor. Yaşanan kargaşa personele zarar veriyor” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA haber EDİTÖR: HAKAN ARAKSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ Otoriter rejimlerin üniversite rüyası Her otoriter iktidarın rüyası üniversiteleri tam denetim altına almaktır! Oysa üniversiteler, bilim, kültür, edebiyat ve sanat merkezleri olarak ancak özgürlük içinde gelişebilirler... Bu nedenle de herhangi bir siyasal iktidarın veya katı bir ideolojinin emrine girdiklerinde solarlar... Bu anlamda üniversiteleri siyasal ve ideolojik olarak denetim altına almak olanaklı değildir: Çünkü siyasal ve ideolojik denetim altına aldığınızda, o kurum artık üniversite olmaktan çıkmıştır! HHH Otoriter iktidarlar üniversitelerden iki şey bekler: 1) Ekonomik ve askeri güçlerini arttırıcı katkılar. 2) Haklılıklarını kanıtlayacak, seçmen desteğini arttıracak, iktidarlarını pekiştirecek yaklaşımlar. Oysa, özgürlükleri yok edilen üniversiteler, ancak özgür ortamda gelişebilecekleri için, her iki alanda da geri kalırlar... HHH Türkiye’de de üniversiteler, hem toplumu geri bıraktıran, hem de bunu yapan iktidarları da güçsüzleştiren bu ilkel yaklaşımdan çok çekmiştir: Üniversitelere saldırıların üç kaynağı vardır: 1) Askeri darbeler. 2) Askeri darbelere ortam hazırlamak için kışkırtılan gençlerin şiddet eylemleri. 3) Demokrasiyi sadece kendi seçmenlerinin iradesi zanneden ve üniversiteleri de buna uymaya zorlayan sağcı iktidarlar. Bir yandan askeri darbe dönemlerinin otoriter yönetimleri, öte yandan, askeri darbelere ortam hazırlamak için kışkırtılan öğrenci/gençlik terörü... Sanki bunlar yetmiyormuş gibi bir de sağ iktidarların baskı ve müdahaleleri... Türkiye’de üniversiteleri sürekli olarak yıpratmıştır: Askeri ve sağ sivil iktidarlar, öğretim üyelerini üniversiteden uzaklaştırırken, siyasal ve ideolojik gruplar, özellikle de sağcılar, işledikleri cinayetlerle en değerli beyinleri katletmişlerdir! HHH Şimdi yeni bir Post Mortem Darbe dönemi yaşıyoruz: Bu dönemde, artık öğretim üyeleri üniversiteden uzaklaştırılmakla kalmıyor, bildiri imzaladıkları için bile haklarında soruşturma açılıyor, doğrudan hapse de atılıyorlar. YÖK Başkanı’nın açıkladığına göre, 20162017 akademik yılının açılışı, 18 Ekim’de, “Tek Adam Yönetimi”ni simgeleyen Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, bütün rektörlerin, üniversite yöneticilerinin ve başarılı öğrencilerin katılımıyla düzenlenen bir törenle yapılacak ve bu tören bir gelenek haline getirilecekmiş. Bu kararı verenleri kutlamak gerek: 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde YÖK’ü kuran ve tüm üniversiteleri birbirine eşitleyerek ilkokul derekesine indiren Evren ve Doğramacı bile bunu akıl edememişlerdi! Akdağ: Buralar verimli hale gelmeli Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, askeri hastanelerin bakanlığına devredilmesinin iki nedeni olduğunu belirterek, “Birincisi buralardaki FETÖ yapılanmasını temizlemek, ikincisi de buraları verimli hastaneler haline getirerek öncelikle askerlerimize, şehit ailelerine, gazilere daha mükemmel hizmetler vermek” dedi. Akdağ, dün İstanbul’da bir dizi programa katıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akdağ, GATA ile ilgili “Askeri hastanelerin, Sağlık Bakanlığı’na hükümetimizce alınan bir kararla devrinin iki önemli sebebi var. Birincisi buralardaki FETÖ yapılanmasını temizlemek, ikincisi de buraları verimli hastaneler haline getirmek” dedi. Karatay eleştirisi Kalp ve İç Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay’ı eleştiren Akdağ, şunları söyledi: “Bilim insanları, popülist davranışlarla toplumla aralarındaki bilgi farklarını kullanarak bunu kazanca çevirmemeliler. İlla orijinal olacağım diye bilim insanları ile çatışarak, tıbbın genel anlamda kabul ettiği hususlara karşı çıkarak vatandaşlara mesajlar vermek çok yanlış.” Akdağ, Karatay için söylediği, “Aydın’da büyük bir ceviz bahçesi ile anlaşmış” sözlerinin anımsatılması üzerine “Böyle bir bilgi bana geldi” diye konuştu. Karatay ise yaptığı yazılı açıklamada Akdağ’a yanıt verdi. Karatay açıklamasında “Halka önerdiğim hiçbir gıdanın hiçbir şekilde ticaretini yapmadım yapmam. Ne bir internet satış sitem var ne de anlaşma yaptığım bir ceviz bahçesi...” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear