24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Olaylar ve GOrUSler KÜLTÜR SANAT Çarşamba 27 Ocak 2016 Kayıplar ve kaosumuz AYÇA ATİKOĞLU GazeteciYazar 14 posta@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA macım tabii ki zenginfakir, ünlü ünsüz olayına girmek değil, evrensel senaryolara bir tık dikkat çekmek. Olayların hızından belki ıskalayabiliriz ama bir devir kapanıyor: Bakalorya almak için gönderildiğimiz dünya evrim programları devrini kapatıyor. Yerine evrensel, bütünlükçü, barışçıl bir programın gelmesi amaçlanıyor. Tabii yaşananlara bakınca barış bunun neresinde diyorsunuz ama her doğum sancılı olur malum... Nereden mi biliyorum? Toplumsal olayları evrensel öğretilerle buluşturduğunuzda tablo biraz daha netleşiyor. İnsanlık varoluşundan bu yana sınırsız acılarla ve olaylarla sınanmış kuşkusuz ama bugün süregelen ‘‘kaos’’ bir başka kaos. O kadar ki, Davos’un gündeminde bile ‘‘kaos, kalp, ruh’’ kavramları yer almaya, insanın varoluşu tartışılmaya başlandı... Yaşanan kaos bize kalbi, ruhu ve ötesini düşündürmek durumunda bırakıyor. A Diyarbakır’da bir baba 9 Eylül Üniversitesi Kampusu’nda bıraktığı oğlunun cesedini, Sur’daki hendekten alabilmek için bekliyordu ve ‘‘Buradaki evlatlar da İstanbul’dakiler kadar kıymetli. Bunu nasıl anlatsak’’ diye haykırıyordu. Bu baba sesini herkese duyuramadı... Ancak, çok geçmeden Türkiye bir başka ‘‘evlat acısı’’ ile derin duygudaşlık kurdu, Rahmi Koç’un evlat acısı ile... Helene Grimaud ve Basel Oda Orkestrası Program konserin kalbidir Konsere gitmeden programı incelemek bir sanattır. ‘Kim çalıyor’ sorusunu biraz daha zenginleştirip ‘kim nasıl bir program çalıyor’ şeklinde sorabilirsiniz. skiden, AKM hayattayken kemikleşmiş bir izleyici kitlesi vardı. Konser dinlemeyi çok ciddiye alan bu müzik tutkunları, konserlere gitmeden önce, çalınacak eserleri öğrenip, değişik yorumculardan kayıtlar dinlerlerdi. İstanbul Festivali’nin izleyicileri de böyleydi. Bazen sanatçı aynı yapıtı ayrı orkestralarla, ayrı şefle çalmışsa, aradaki farkı bile anlatırlardı birbirlerine. Konsere gitmeden kendini hazırlamak, programı incelemek başlı başına bir sanattır. “Kim çalıyor” sorusunu biraz daha zenginleştirip, “kim nasıl bir program çalıyor” şeklinde sorabilirsiniz. Kulağınızı, dinleyeceğiniz yapıtlara önceden hazırlarsanız konserden daha çok zevk alırsınız. Hele şimdi youTube’da eskiyeni nice yorumcu elinizin altında. Öte yandan “kültürlü” program yapmak da sanatçının hüneridir. Yapıtlar arasında bir alt bağlantı kurmak, dinleyiciler kadar çalanlar için de yaratacakları atmosferi besler. İyi düzenlenmiş bir program bence konserin kalbidir. E Oda Orkestrası, müthiş piyanist Helene Grimaud’nun solistliğinde çaldı. Her şeyden önce, düzenlenen programın inceliğine değinmek isterim: Program Stravinski’nin Dumbarton Meşeleri adlı NeoBarok biçemindeki orkestra yapıtıyla başladı. Barok ve Klasik dönemlerin orkestraları gibi Basel Oda Orkestrası’nda da şef yoktu. Topluluk, 1.k emancı Yuki Kasai’nin son derece enerjik ve bilge yönetimiyle çalıyordu. J.S.Bach’ın yeni çağa etkisiyle başlayan konserin ikinci yapıtı bestecinin Re minör klavsen için yazılmış konçertosuyla devam etti. Piyanist Helene Grimaud, hiç abartmadan, piyanoda klavsen renklerini arıyordu. Toplulukla adeta tek nefes gibi çalıyorlardı. İkinci yarı ise müzik tarihinde Barok’tan sonra gelen Klasik dönemin paletinde bir dinletiydi. Yine aynı formül uygulanmıştı: Bu bölüme çağdaş neoklasik akımdan Prokofiyef’in “Klasik Senfonisi” ile başladılar. Tıpkı Haydn dokusunda bir eser. Piyanist Grimaud, Mozart’ın en güzel konçertolarından Re minör 20 numaralı konçertoya solist oldu. Bis olarak yine neoklasik bir bestecinin, Şostakoviç’in Piyano konçertosundan melankolik, Andante bölümünü seslendirmesi dinletiyi bütünledi. 21 Ocak tarihinde kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, 24 Ocak Pazar günü son yolculuğuna uğurlandı. ezberlenmemiş kavramlarla dile getirdiler duygularını. Bu denli iyi bir Türkçe ile etkili konuşmayı çok uzun süredir parlamentoda da, gittiğim sanat etkinliklerinde de duymamıştım. Dokuz Eylül Felsefe Bölümü’nde bıraktığı oğlunun cesedini alabilmek için Sur kapısında beklemek insanı da, isyanı da, Türkçeyi de bu kadar inceltebiliyordu demek... mek ki gülüşü ile herkesi kucaklamış... Tanışmamıştım ancak çok iyi tanıyan bir arkadaşıma sordum. ‘‘Özünde sınıfsızdı. Seçim hakkı olsaydı, Bostancı Oto Sanayi’de bir sandalye koyup bütün gün oturabilirdi’’ dedi. Her ünlü ölümünün ardından olduğu gibi günlerdir hemen her köşede onu anlatan, başarılarını ve iyiliğini dillendiren yazılar yazıldı. Koç ailesinin sanatsal yatırımlarının altı çizildi. Ben bu burjuvalık meselesine ikna olmayanlardanım. Güzel evler, rafine mobilyalar, varaklar, tırnaklar, sayısı az da olsa kütüphaneler, sanata yatırım yapmak, koleksiyonerlik, (Thomas Piketty, bu meseleyi gayrimenkulün yatırım aracı olmaktan çıkmasının getirdiği çaresizlikle resme yönelmek olarak kabul ediyor ve bunun da hiçbir şekilde geri dönüşü olmayacağını iddia ediyor.) peyzaj mimarisi ile tasarlanmış bahçeler, kültüre düşkünlüğü ve kütüphanesi ile ünlü zenginlerimizin Nahit Sırrı Örik ile yeni tanışması falan... Özetle, gerçek bir burjuva sınıfından bahsetmemiz zor belki; ancak burjuva ailelerin varlığından dem vurabiliriz. Koç ailesi tüm yatırımları ile bunların en önde gelenlerinden kuşkusuz ama temelde hâlâ bir sorun var sanki... Yoksa ailenin unvanlara, okullara tenezzül etmeyen son derece sade ölüm ilanında “babası” yerine “babaları” yazar mıydı? Barış isteyenler Yılın son günü ‘‘barış isteyen’’ 106 kişi olarak Diyarbakır’a gitmiştik. Hiçbir şeye yaramasa da ‘’Bizi unuttunuz, ölüme ve açlığa terk ettiniz’’ çığlıklarına karşı bir hatır gönül almaydı niyet. En azından, benimki o kadardı. Bir dokunup bin ah işitmek... Dokunabildiklerimize dokunduk, duyabildiğimiz kadarını duyduk. Duyduklarımız içinde beni en çok etkileyen acıların insanları ozanlaştırmış olmasıydı. Evlat acısıyla yanan ana ve babalar uzun uzun, hiç teklemeden, çok iyi bir Türkçe ve Koç’un vefatı… Geçen günlerde bir başka evlat için üzüldük, düşündük. Mustafa Koç’un ani ölümü hemen hemen herkesi üzdü. Sadece fotoğraflarından tanıdığımız bir adam için gerçekten üzüldük. Demek ki hak etmiş, demek ki kalp kırmamış, de Helene Grimaud Geçen hafta İstanbul’un her köşesinde harika konserler vardı. Ne yazık ki ancak birini izleyebildim. İşsanat’taki son derece enerjik ve bilge yorumuyla Basel BAŞSAĞLIĞI T.C. ERZURUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN/ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2014/666 Esas DAVALILAR: 1 YAVUZ ÇİFTÇİ Davacı/davacılar tarafından aleyhinize açılan ipotek (ipoteğin kaldırılması (fekki)) davasının yapılan yargılamasında; Mahkemenizce dava dilekçesinde belirtilen adresinize duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmış olup, adresinizden ayrıldığınız gerekçesiyle tebligat yapılamamıştır. Adres araştırmasından da bir netice alınamadığından dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma Günü: 01/03/2016 günü saat: 09:25’te duruşmada bizzat hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi taktirde H.U.M.K.’nun 3156 sayılı yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarınca yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu, dava dilekçesi ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 230287) Can Eren arkadaşımızın biricik annesi, üzerimizde emeği çok olan Meral Külahlı Teyzemizi kaybettik. Tüm sevenlerinin başı sağolsun. BARBAROS BERRİN EGE ve ARKADAŞLARI ANMA Akçadağ Köy Enstitüsü mezunu, PÜLÜMÜRLÜ Yurtsever, ATATÜRKÇÜ, halkçı, öğretmen ZAYİİ Nüfus cüzdanlarımızı kaybettik. Hükümsüzdür. Elif Derya Şanlı Engin Şanlı Alya Derin Şanlı Duru Derin Şanlı Mehmet Özyol’u ölümünün 33. yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. AİLESİ T.C. REŞADİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN / BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2014/820 Esas DAVACI: ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU DAVALILAR: VOLKAN TAŞDELEN, Selahattin ve Melahat oğlu, 12/09/1983 doğumlu, Davacı tarafından aleyhinize açılan Tokat İli, Reşadiye İlçesi Kuzbağı Beldesi 121 Ada, 54 Parsel sayılı 2840 m2 yüzölçümlü taşınmazın 955,66 m2’lik kısmına yönelik Kamulaştırma (Bedel Tespiti ve Tescil) davasının yapılan yargılamasında; Tokat İli, Reşadiye İlçesi, Çakmak Köyü nüfusuna kayıtlı Selahattin ve Melahat oğlu, 12/09/1983 doğumlu VOLKAN TAŞDELEN’in tüm aramalara rağmen bulunamamış, dava dilekçesi, dahili dava dilekçesi, tensip zabtı ve duruşma gün ve saati yukarıda adı geçen davalıya tebliğ edilememiştir. Tüm aramalara rağmen tebligat yapılamayan Reşadiye İlçesi, Çakmak Köyü nüfusuna kayıtlı yukarıda isimi geçen davalının duruşma günü olan 08/03/2016 tarihinde saat 09:00’da mahkemeye şahsen veya vekili aracılığı ile veya herhangi bir mahkeme aracılığı ile dilekçesini bildirmesi aksi halde iş bu ilanın gazetede ilan edilmesinden itibaren 15 gün sonra dava dilekçesinin ve duruşma gününün kendisine tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 189296) T.C. MERSİN 1. (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN DÜZELTME İLANI 2015/13 SATIŞ Memurluğumuzun 08/01/2016 tarihli 32965 sayılı Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan satışa konu Mersin İli, Akdeniz İlçesi Puğkaracadağ Mahallesi 110 Ada 23 Parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazın yüzölçümünün sehven 869.862 m2 yazıldığı anlaşılmakla satışa konu taşınmazın yüzölçümünün 8.698,62 m2 olduğu ilan olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 232906) C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear