24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 14 Ocak 2016 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN / ASLAN YILDIZ TASARIM: ZARİFE SELÇUK Akademisyenler AYAĞA KALKTI SUÇA ORTAK OLURUZ DEĞİŞİMİ GÖRMELİYİZ HER METİNDEN BİR SUÇLU PROF. DR. AHMET İNSEL: Silahlı bir isyan hareketi yürüten, yasadışı bir örgütün eylemlerini bastırma amacı, bir katliam boyutuna ulaşan bu ölümlerin ve onlara eşlik eden son derece ağır insan hakkı ihlallerinin hiçbir biçimde gerekçesi olamaz. Bunlara ses çıkarmamak, işlenen suça ortak olmak demektir. İktidarın merkezindeki güç, darbe ve tek parti dönemlerinin uygulamalarını seçilmişlik kılıfı altında meşrulaştırmaya çalışıyor. Körü körüne itaat talep ediyor. Buna boyun eğmemek demokrasi ve cumhuriyet ilkelerine sadık her yurttaşın doğal hakkıdır. İnsanlığa karşı işlenen suçlara ortak olmamak, medeniliğin olmazsa olmaz şartıdır. Ahmet İnsel PROF. DR. NEJLA KURUL: Türkiye’de özgürlük sancısı yaşanıyor. Bu ülkenin, iktidara rahatsız edici sorular soran aydınlık yüzleri, vicdanlı insanları var. Diyanet’in fetvaları tartışılması gerekirken sessizlikle karşılandı. Bunun karşısında barış isteyen akademisyenler için YÖK göreve davet ediliyor! Çok sorunlu bir durum. Biz aydınlar, Türkiye’nin herhangi bir sorunu hakkında iktidarları rahatsız etse dahi görüşler açıklayabiliriz. Bunu yapmadığımızda insanlığımızdan utanırız. Sorunu barış müzakere zemininde çözmek, değişen Türkiye’nin isteklerine karşılık vermek, öfkeyi görNejla Kurul mek, değişimi görmek zorundayız. PROF. DR. AHMET HAŞİM KÖSE: Bu bir kamusal vicdan çağrısı. Öğretim üyeleri doğal olarak toplumsal gerçeklikle karşı karşıyadırlar. O metinde, çok farklı fikirlerdeki üyelerin imzası var. Metnin ruhu, hakikaten barış çağrısından oluşuyor. O yüzden akademik vicdan insanı zorunlu şeylere itiyor. Bunu yok sayabilme olanağı yok. YÖK’ün de bunu suç haline getirmesi ülkenin bulunduğu durumu ortaya koyuyor. Her metinden bir suçlu yaratılabilir. Kendi üniversitemde bir sıkıntıyla karşılaşmadım, ama bizim rektörümüz de yukarıdan baskı Ahmet Haşim Köse gelirse, bunu iş edinebilir. 6 ‘Sen sen olmaktan çık, ben ol...’ aşadığımız budur. Dayanamadım yine yazacağım şu Beyaz meselesini. Bu sene hiç izlemedim, ama geçen dönemlerde 12 ayda bir, o gün her şeyden uzaklaşmak için beni eğlendiren ve güldüren adamdı. Başarılı da bulurum. İşinin hakkını vermeye çalışan bir şovmen. Şu aşağılık linç kampanyasının Beyaz’a yönelmesi karşısında, tam bir infial halindeyim. Bu gazetecilik falan değil, kendilerinden olmayan özellikle ana akımda ve sahnedeki herkesi susturma ve boyun eğdirme işkencesidir. Evet, sizi eskiden olduğu gibi sorgu odalarına almaları gerekmiyor. Bu dönemin yöntemi işkenceci ve linççilerin meydanlara dökülüp açık açık geziyor, yazıyor, çiziyor, hedef gösteriyor ve işkencelerini kamuoyu önünde yapıyor olmaları. Y Onurlara, varlığa büyük saldırı Tehditlere imzalı isyan Erdoğan ve Peker’in açıklamalarının ardından ‘Barış Bildirisi’ne imza yağmuru başladı Akademisyen Chomsky’den sert yanıt: C Türkiye, IŞİD’i suçluyor El Nusra’yı destekliyor! D ünyaca ünlü ABD’li akademisyen Noam Chomsky, “Barış İçin Akademisyenler Girişimi”nin yayımladığı bildiriye imza atanlara sert tepki gösteren ve bildiride imzası bulunan yabancı akademisyenlere “Kendilerini Türkiye’ye davet ediyorum, ne oluyor kendilerine anlatmaya hazırız” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sert yanıt verdi. T24’e konuşan Chomsky, “Türkiye, Erdoğan’ın birçok yoldan yardım ettiği IŞİD’i suçluyor, diğer taraftan IŞİD’den çok da farkı olmayan El Nusra’yı desteklerken. Ve Erdoğan, Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan ana güç olan Kürtlere karşı işlediği suçları lanetleyen kişileri suçluyor. Başka bir yoruma ihtiyaç var mı?” dedi. Erdoğan, önceki gün yaptığı konuşmada Chomsky için “ABD Büyükelçiliği, Chomsky’yi davet etsin, misafir edelim. Bölgeyi, bu akademisyen sıfatlı 5. kol elemanlarıyla değil, kendi gözleriyle görsün” ifadelerini kullanmıştı. l Haber Merkezi umhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef alması ve Sedat Peker’in tehdit dolu açıklamalarından sonra ‘Barış için Akademisyenler Mumcu Girişimi’nin bildirisine destek için başlatılan imza kampanyasına katılım çığ gibi büyüyor. Gazetemiz yazarı Özgür Mumcu ve akademisyen Mehmet Karlı Twitter’dan imza kampanyasına katıldığını açıklarken birçok aydın da metnin altına imzaları nı attıklarını açık bir şekilde dile getirdi. Mumcu sosyal medya hesabından, “Kanımızla duş yapacaklarmış. Buyursunlar. Bir canım var. Alçaklığa susacak kadar kıyKarlı metli değildir” diye yazdı. Mehmet Karlı da “İmza kampanyasına katılmamıştım. Cumhurbaşkanı’nın ve S. Peker’in açıklamasından sonra imzamı koymak şart oldu. İtaatle ve susarak akademi olmaz” sözleriyle tepkisini gösterdi. l Haber Merkezi Öğrencilerden kampanya niversite öğrencileri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilen akademisyenlere destek amacıyla kampanya başlattı. Change.org’ta yürütülen kampanya için hazırlanan metinde “Savaşa yaşanan katliama karşı ses çıkaran öğretmenlerin öğrencileri olarak onlardan öğren Olay şudur: Ben ne diyorsam onu diyeceksin. Dün, mesela “Apo, HDP vb. iyidir mi diyordum, herkes evet iyidir” diyecek. Bugün “bunlar cani, hain mi diyorum, sen de öyle diyeceksin.” İnsanların doğrudan varlıklarına büyük bir saldırı ile karşı karşıyayız. Yanlış anlamayın varlık deyince kastettiğim sadece fiziki değil (bunu yapan gangsterler zaten alanlarda) bireyin en önemli ve saygı gösterilmesi gereken, doğduğundan bu yana deneyimleri ve birikimleri ile inşa ettiği, yontup biçtiği kişiliğidir. Bireye boyun eğdirme, en büyük aşağılamadır. Tehditle insana yalan söylemeyi dayatmak, işkencenin dik âlâsıdır. Beyaz’ın o sahnelerindeki konuşmalarına baktım ve sonra gök gürültüsü linç kampanyasına. Ne kadar birbiriyle orantısız haller! Adam, köşesinde iki satır yazabilir, görüş belirtir, sonra geçer gider. Hayır öyle değil. Kampanya tam bir susturma, kişilik değiştirmeye yönelik. İnsan hak ve özgürlüklerinin hepsini ayaklar altına alan bir rezil koro. Bırakın Beyaz ve bütün diğerleri, kendileriyle var olsunlar. Türkiye tarihinde belki de hiç bu kadar büyük bir kitle halinde kalem, haber, sosyal medyada aktif eleman, kiralanıp iktidara boyun eğdirilmesi için tetikçi olarak beslenmemişti. Alışmadığımız, bilmediğimiz, görmediğimiz bir durum. Ü Noam Chomsky diğimiz cüret ile haykırıyoruz. Öğretmenlerimiz yalnız değildir. Onlara yönelen bütün baskılama politikalarına karşı beraber direneceğiz. Herkesi öğretmenlerimizin yanında olmaya davet ediyor. Bizler de öğrencileriniz olarak diyoruz ki; Sonuna kadar yanınızdayız Hocam” denildi. l Haber Merkezi İnsanlara alenen meydan dayağı ERDOĞAN TEZİÇ’TEN TEPKİ ‘YÖK’ün yetkisi yok’ FIRAT KOZOK ‘Hepimiz Ayşe öğretmeniz’ Çok sayıda akademisyen, Beyaz Show’da “çocuklar ölmesin” dediği için hakkında soruşturma açılan öğretmen Ayşe Çelik’in sözlerini tekrarlayarak kendilerini savcılığa ihbar etti. İstanbul’da Gençay Gürsoy, Oya Baydar, Şanar Yurdatapan, Ferhat Tunç, Vecdi Sayar’ın da aralarında bulunduğu 25 kişi, Ankara’da da Baskın Oran, Temel Demirer, Süleyman Necati Özkaplan, Oktay Etiman, Ali Gökkaya, Ali Sait Çetinoğlu, Perihan Polat, İbrahim Bülent Atamer, Mahmut Konuk, Sibel Özbudun Demirer ve Ercan İpekçi “o sözlerin altına imzamızı atıyoruz” dedi. Bunlar dünün mağdurları rolünü oynuyorlardı değil mi? Ortaya hep çıkıyor ki, mağduriyetleri bir tiyatro veya sahne rolü imiş ve içleri katil ruhlarla doluymuş. İktidar araçları medya üzerinde öyle büyük bir baskı kurdular ki, bakıyorum en büyük tahammülsüzleri de, kendilerine, iktidarlarına her zaman yakın durmuş, destekçisi olmuş gazeteci yazarları öncelikle kapı önüne koyduruyorlar. “Kendi saflarında” en küçük bir dostça eleştiriye bile acımasızca bu cezaları kestirdiklerini gördükçe (son bir haftada iki yazar), Beyaz’a yaptıkları az mı demeliyiz? Hayır tabii ki, ilki kendi saflarına bir çekidüzen verme, korkutma, ikincisi ise Türkiye çapında bir meydan dayağı sahnesi! Tıpkı şeriat ülkelerinde alenen kırbaçlama cezası gibi. Bunları gördükçe insanın sorası geliyor: Pardon, biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz sanıyordunuz?! Bırakın Beyaz’ın yakasını, şöyle yapsaydı böyle yapsaydıyı... İnsan onurunu, hak ve özgürlüklerini savunun. NOT: Pazartesi günkü “Başkanlık Rejimi: RTEHDP ittifakı olabilir mi?” başlıklı yazımda fark ettim ki, “Evet, HDP destek verirse, anayasayı referanduma götürürler” demişim; yanlış, HDP destek verirse Meclis’te anayasayı geçirecek çoğunluk sayısına ulaşırlar. Fakat yazının temel varsayımında bir değişiklik yok. AKP HDP ile ittifak köprülerini çoktan attı, en önemli ittifakı ordu ile, bir erken seçim olasılığında da daha büyük bir çoğunluk diktasına soyundu. Tabii, dünün Suriye Kürt bölgesiyle “Büyüyen Federatif Türkiye” masalının sıfırlanmış olması burada etken. ski YÖK Başkanı ve Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç, “Barış İçin Akademisyenler Girişimi”nin yayımladığı bildiriye imza atanlara savaş açan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve akademisyenleri tehdit eden YÖK’e sert yanıt verdi. Teziç’in değerlendirmeleri şöyle: Suçlamalar kabul edilemez: Bu bildiriye karşı devlet katında suçlayıcı, ağır ifadelerin kullanılması tavsip edilemez. Üniversiteler, kamuoyuna toplumla, toplum sorunlarıyla ilgili görüşlerini açıklama sorumluluğunu taşırlar. Müdahale olmaz: YÖK, üniversitelerin düşünce alanındaki, küçük düşürücü ve hakaret içermedikçe, açıklamalarına müdahale etme gibi bir işlevi yoktur. Düşünce açıklamaları karşısında, beğenmediği görüşleri açıklayanlar için ayrıca bir diTeziç siplin kovuşturması yapma yetkisi yoktur. Düşünce açıklamaları rahatsız edici de olsa, bir müdahaleye maruz bırakılamaz. Siyasetin kucağına itilir: Üniversitelerin, siyasetin müdahalesi, kendilerine karşı tavır almaları durumunda öğretim üyelerine yönelerek bir yaptırım uygulaması hoş karşılanmaz. Siz düşünce alanında kalmak koşuluyla müdahaleye başladığınız zaman, üniversiteleri siyasetin kucağına itmiş olursunuz. l ANKARA E Muhalefet çok sesli ERDOĞAN NEREDEN MEZUN CHP’DE BİLDİRİ ÇATLAĞI DP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, barış çağrısı yapan akademisyenlere “müsvedde” diyen Erdoğan’ı eleştirdi. Demirtaş, “Kendisi ülkemizin güzide akademisyenlerinden olduğu için çok sayıda fahri doktorası var. Hiçbir akademisyeni beğenmiyor olması hepsine müsvedde yaftası yapıştırması ancak kendisine yakışır. Biz Erdoğan’ın üniversite hayatın merak ediyoruz. Üniversite üniversite fotoğraflarını, arkadaşlarını hiç görmedik. Üniversiteyi bitirmiş mi ondan da emin değiliz. Hesabınıza gelmiyor diye barış isteyenleri hain ilan etmek büyük bir ucuzluktur” dedi. H ÇOCUK EMANET EDİLMEZ HP’li Sezgin Tanrıkulu, “Kimse özgür düşüncesinin, akademisyenlerden biat beklememelidir. Akademisyenlerin barış talep etmesi kadar doğal bir şey olamaz” dedi. MYK toplantısının ardından konuşan CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç ise Tanrıkulu’nun “Parti olarak bildirinin arkasındayı” açıklamasını yalanladı. Koç, “Parti olarak bu bildirinin arkasında değiliz. Herkes düşüncesini, ifadesini yapar. Bu hürriyetten yararlanır. CHP olarak bildirinin içeriğinden bağımsız yapıyorum bu değerlendirmeyi. Bildirinin içeriği ayrı” dedi. C HP lideri Devlet Bahçeli, “Barış Bildirgesi” ile ilgili olarak akademisyenlere “hain” nitelendirmesinde bulundu. “1128 hain üniversitelere nasıl girdi” diye soran Bahçeli, YÖK ve rektörleri de göreve çağırdı. Ankara Kitap Fuarını ziyaret eden Bahçeli “Hainlere destek veren zihniyete çocuklarımızı emanet edemeyiz. YÖK üzerine düşeni yapmalı ve rektörler hassas olmalı. Hainlere destek verenlerin üniversitelere nasıl girdiklerinin araştırılmalı.” Bahçeli’nin aldığı kitaplar arasında “Nasıl Lider Olunur” başlıklı kitap dikkat çekti. M B Erdoğan’ın rektörleri! arış isteyen akademisyenlere yönelik “Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız. Bunların süratle ayıklanmasına ihtiyaç vardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni rektör atamaları dikkat çekti. Erdoğan’ın Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörlüğü’ne atadığı Prof. Dr. İbrahim Taş, rektör adaylığı konuşmasında “En temel hedefimiz Cumhurbaşkanımızın gönlünden geçen bir üniversite modelinin oluşturulmasıdır” demişti. Taş, üniversite presiplerini açıkladığı konuşmasında “Gerek dinimizin gerekse geleneğimizin ısrarla üzerinde durduğu istişare kültürü Üniversite yönetiminde vazgeçilmez olmalıdır” ifadesini kullanmıştı. Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan Prof. Dr. Mustafa Şahin de barış bildirisine imza atanları “hendekçi akademisyenler” olarak nitelendirmişti. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear