24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 14 Ocak 2016 TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 ‘Führer’e doğru’dan ‘Erdoğan’a doğru’ya HP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, akademisyenleri hedef gösteren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tavrını, “Almanya’da ‘Führer’e doğru’ diye bir kavram vardır. Bu kavramı ‘Erdoğan’a doğru’ diye tanımlayabiliriz. Erdoğan ne diyorsa hâkim, savcı ona göre kararını verecek, sanatçı ona göre eserini yazacak” sözleriyle eleştirdi. CHP lideri, başkanlık konusunda HDP’yi “net tavır koymaya” çağırdı. FIRAT Kılıçdaroğlu, hafKOZOK ta sonu yapılacak 35. Olağan Kurultay öncesinde Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: TALİHSİZLİK: Aydınlara, akademisyenlere yönelik sert eleştirisi, Cumhurbaşkanlığı makamı açısından çok büyük bir talihsizlik. Aydınların farklı düşüncelerine siyasetçilerin saygı göstermesi lazım. Elbette ki bu bildiri tartışılmayacak anlamına gelmemeli. Görüşülebilir, tartışılabilir. Ama günlük politik bir dilin o makam tarafından kullanılması Türkiye açısından büyük bir talihsizlik olmuştur. 12 EYLÜL SÜRECİ: 12 Eylül dönemine geri dönüyoruz. Bunu artık hepimiz görüyoruz. Orada da üniversitelerden yüzlerce insanın görevlerine son verilmişti. Bunların bir kısmı çok daha sonra tekrar üniversitelerine dönebildiler. Şimdi tekrar böyle bir süreci başlatırlarsa şaşmamak lazım. Çünkü bunların derdi, farklı görüşleri dinlemek değil. ‘Kim benim görüşüme itiraz ediyorsa, onun bu ülkede yaşama, konuşma hakkı yok’ anlayışı. FÜHRER’E DOĞRU: Daha büyük bir talihsizlik, konuyu atlayarak “bunu araştıracağız, soruşturacağız” demiş olmasıdır. Almanya’da “Führer’e doğru” diye bir kavram vardır. Führer bir şey söyler, devletin ilgili kademeleri derhal harekete geçer. Bu kavramı “Erdoğan’a doğru” diye tanımlayabiliriz. Erdoğan ne diyorsa hakim, savcı ona göre kararını verecek, sanatçı ona göre eserini yazacak. Aydınlar, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kurultay öncesi Cumhuriyet’e konuştu Sultanahmet vuruldu!... lkemiz bir ateş çemberi içinde... Terör kanlı yüzünü önceki gün İstanbul’da, Sultanahmet Meydanı’nda bir kez daha gösterdi... Acımız büyük, yüreğimiz yanıyor... Hep söylediğimiz, yazdığımız şuydu bugüne dek: “Terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur!” Biz yazmaktan bıktık, siz okumaktan... Terör belası giderek ülkemizi kuşatıyor. Suruç, Ankara katliamı, ardından salı günü İstanbul’un kalbi Sultanahmet’te alınan canlar... Ölenlerin tümü yabancı. Canlı bomba Suriye’den Türkiye’ye giriyor. Eylemi yapan kişi Suudi doğumlu, Suriye uyruklu. TürkiyeSuriye sınırı 911 kilometre. Sınırın korunması oldukça zor. IŞİD terör örgütü Türkiye’nin belli bölgelerinde destek alabiliyor. Teröristlere her türlü yardım yapılıyor. Ülkemiz terörle birlikte yaşıyor, toplum ise kaygılı, şaşkın. Yayın yasağı konulduğu için bilgi alamıyor, gerçekleri bilmiyor... Devletin bir istihbarat açığı olduğu kesin. Terör söz konusu olduğundan toplumun birlikte hareket etmesi gerekir. Çünkü terörün dini, mezhebi, dili, ırkı, dini, rengi yoktur. İstanbul’un kalbi Sultanahmet vurulurken aynı saatlerde Şanlıurfa’da IŞİD operasyonu yapılıyordu. 22 eve baskın yapıldı, 21 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların IŞİD terör örgütüne militan kazandıran, bomba eğitimi veren, eylem hazırlığında olan Şanlıurfa hücre yapılanması olduğu yetkililerce açıklandı... HHH “Kök hücresi Adıyaman’da yapılanan, buradan tüm Türkiye’ye dalga dalga yayılan cihatçı terör örgütü” ülkemizi ateş çemberine dönüştürdü. Arap Baharı, ardından Suriye ve Libya’daki iç savaş, Mısır, öncesi Irak ve yüz binlerce ölü... Arap Baharı’nı küresel güçler, emperyalizmin ağababaları ve onların destekçileri hayata geçirmek istedi. BOP amaçtı, plan tutmadı; Ortadoğu kan gölüne dönüştü. Bunların hiçbirini elbet Türki 4Özerklikbaşkanlık pazarlığı yönünde güçlü işaretler var 4HDP tavrını net açıklamalı 4Canlı bombaya biyometrik kimlik mi verilmişti? 4Anayasa masasına tarihe not düşmek için oturuyoruz 414 karaktersiz çıkacağını zannetmiyorum Ü C NECATİ SAVAŞ Kılıçdardoğlu, Ankara Temsilci Yardımcımız Ayşe Sayın, Emine Kaplan ve Fırat Kozok’un sorularını yanıtladı. ona göre konuşacak, üniversiteler ona göre şekillenecek. Süratle böyle bir yapı içinde gidiyoruz. GÜL İTİRAZ ETMELİ: YÖK bu konuda soruşturma başlatamaz, öyle bir yetkisi yok. Üniversiteler başlatabilir. Mesela Abdullah Gül Üniversitesi, bir hocanın istifasını istemiş. Sayın Gül’ün derhal müdahale etmesi ve böyle bir olaya izin vermediğini açıklaması lazım. Adını taşıyan bir üniversite kendi adına gölge düşürmemeli. Buna açıkça karşı çıktığını kamuoyuna açıklamalı. Barışın cezalandırıldığı bir ülke olabilir mi? DARBE YASALARI: Olay, sadece anayasa penceresinden bakmadığımızı açıkladık. Biz darbe hukukunun değişmesi gerektiğini söyledik. Anayasa da darbe hukukunun bir parçası zaten. Darbe yasalarını değiştirmeden anayasanın neyini değiştireceksiniz? “Basın hürdür, sansür edilemez” yeni anayasada ne yazacağız? Aynı şeyi yazacağız. Peki basın hür müdür? Hayır. Sansür ediliyor mu? Ediliyor. Peki nedir bunu yapan? Yürürlükteki darbe yasaları. Bu hükümet döneminde de darbe yasaları tahkim edildi. Biz onların değişmesini istiyoruz. Getirsinler hep Dündar ve Gül’ün mektupları duvarında Kılıçdaroğlu’nun odasında dikkat çeken bir ayrıntı ise gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün gönderdiği mektuplarıydı. Dündar ve Gül’ün mektuplarını çerçeveletip, odasının duvarında sergileyen Kılıçdaroğlu’nun masasının üzerinde ise Erdem Gül’ün kendisine armağan olarak gönderdiği Şilili yazar Antonio Skarmeta’nın “Gökkuşağı Günleri” adlı kitap duruyor. ‘MİT millilik niteliğini büyük ölçüde yitirdi’ ALDIRGANA BİYOMETRİK KİMLİK Mİ VERİLDİ?: (Sultanahmet saldırganı) Bu kadar kısa sürede failin belirlenmesini hükümet kamuoyuna açıklamalıdır. Hangi bulgulardan yola çıkarak bu kadar kısa süre içerisinde açıklandı? Acaba o Suriyeliye biyometrik kimlik mi verilmişti daha önce? MİT tümüyle itibar kaybetmiştir. Başındaki kişi bir siyasal partinin temsilcisi konumundadır. Millilik niteliğini büyük ölçüde yitirmiştir MİT. Başındaki kişi değişmedikçe, oraya sarayın çıkarlarını değil, Türkiye’nin çıkarlarını savunan, koruyan bir kişi gelmedikçe millilik vasfı her zaman tartışılır. MİT’in bir grubu kaçak sarayla işbirliği halinde çalışıyor. Asıl vahim olan 3 önemli adım URULTAYIN ANA K MESAJI: Kurultayda ana mesaj demokrasi üzerine olacak. Çünkü bugün toplumun her kesiminin ortak talebi demokrasi ve özgürlükler. Türkiye baskıcı bir anlayışla yönetiliyor. Türkiye’nin bu girdaptan çıkması lazım. TÜZÜK KURULTAYI: Kurultaydan hemen sonra bir tüzük kurultayı gerçekleştireceğiz. O da kısa süre içinde olacak. Orada önemli değişiklikler yapacağız. Hem partiye dinamizm katmak, hem partinin iç yapısıyla ilgili ortaya çıkan sorunları daha objektif kurallara bağlayarak çözümlemek adına ciddi değişiklikler yapmayı düşünüyoruz. Onu yine parti kendi içinde tartışacak. Gençlerin ve kadınların partiye daha fazla ilgi göstermeleri için değişiklikler yapacağız. Örgütlenme yapısına ilişkin çalışmaları kurultaydan hemen sonra tüzük kurultayını beklemeden yapacağız. 3 DEĞİŞİKLİK: Üç maddelik değişikliği bu kurultayda getiriyoruz. Birincisi kontenjan düzenlemesi olacak. İkincisi, 17 kişilik bir MYK’miz var. Bunun tamamını Genel Başkan kullanmayabilir. Bazı görevleri birleştirebilir diye bir tüzük değişikliğimiz var. Parti Meclisi ile ilgili düzenleme ise daha sonra. Bu konuda farklı görüşler var. Üçüncü olarak YSK’nin aldığı bir karar vardı, önseçimden gelenlerin, tekrar bir kez daha önseçime girmemeleriyle ilgili. Onu da tüzük maddesi haline getireceğiz. Ardından tüzük kurultayında örgütlere ağırlık vereceğiz. LİSTELERE DELEGE KARAR VERİR: Blok liste, çarşaf listesinde kararı delegeler verecek, gelecek teklif olursa oylanır, hangisine karar verilirse ona uyulur. Benim özel bir tercihim yok. KENDİSİ VARSA CHP SOLDA: Değişimi aslında kişilere indirgemekten çok, düşünsel olarak söylemlerde gerçekleştirmek gerekiyor. Kişilere indirgediğiniz zaman farklı bir şey ortaya çıkıyor. Bazıları diyor ya ‘CHP sağa kaydı’ diye; eğer kendisi yer alırsa CHP solda, yer almazsa sağa kaymış oluyor. Bu söylem tarzından da özenle kaçınmak lazım. sini değiştirip bu ülkeye birinci sınıf demokrasi getirelim. GİDİP GEZSİNLER: Başkanlık konusunu tartışma konusu bile yapmayacağız. Geçen dönem de yapmadık. Dünya diktatörlerden çok çekti, hâlâ çekiyoruz. Türkiye de daha fazla yük taşımamalı. Biz bunu tartıştırmayacağız, gitsinler gezsinler. Biz, güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunacağız. 200 yıllık bir deneyimimiz var. Aksıyor mu? Evet aksıyor. Nasıl aksıyor? 12 Eylül döneminde çıkan yasalar yüzünden aksıyor. Örneğin siz bir yasa çıkarmışsınız Siyasi Partiler Yasası, genel başkan oturup milletvekillerini tek tek yazıyor. Bu nedir? ‘Eğer milletvekili genel başkanın söylediğinin aksine bir görüş beyan edilirse üstü çizilir’ diyor. Yasama organı, yürütmenin arka bahçesine dönüşmüş oluyor. Gelin bunu değiştirelim. Bunu Davutoğlu’na bu örnekle anlattım. Yüzde 10 seçim barajı aynı şekilde değişmesi lazım. VEKİL DEVŞİRME: Başkanlık sistemine destek için 14 karaktersiz çıkacağını zannetmiyorum. HDP NET OLSUN: HDP’nin çok açık ve net başkanlık sistemine karşı olduğunu açıklaması lazım. AKP kanadından HDP’nin belli çevreleriyle Başkanlık sistemi için yakın temasa geçildiğini biliyoruz. (Neyin karşılığında sorusu üzerine) Hepimiz üç aşağı beş yukarı tahmin ediyoruz. Bölgesel özerklik konusunda güvence verileceği ve başkanlık sisteminde bu bağlamda AKP’nin desteklenmesi gerektiği, böyle bir pazarlığın olabileceği yönünde güçlü işaretler var. ye başlatmadı ama ülkesini, insanlarını korumak adına hiçbir önlem almadı. Tek mezhep üzerinden koruma yöntemi, işbirliği, Türkiye’yi bu bataklığın içine çekti. Ne Reyhanlı, ne Suruç, ne Ankara katliamından ders aldık... Bu umursamazlık, istihbarat açıklığı Sultanahmet’i vurdu bu kez... Şimdi sormak gerekir: “Tüm bu yaşanan acı olaylarda Türkiye’nin izlediği dış politikanın bir etkisi yok mu?” İstanbul’un kalbini vuran, çoğunluğu Alman yurttaşı olan 10 insan öldü, 15 turist yaralandı. İster dindar olun ister ateist, ister muhafazakâr ister sosyalist... Terörün nereden gelirse gelsin bir insanlık suçu olduğunu unutmayın. Ses verin, alanları doldurun ABD’de, İngiltere’de, İspanya’da, Fransa’da olduğu gibi... Unutmayın, terör insanlığı hedef alır... Onun için siyasal kimliğinizi, dininizi, ırkınızı, dilinizi, mezhebinizi, inancınızı bir kenara koyup insanlık için kör terörü lanetleyin nereden gelirse gelsin. HHH Terör dünyanın her yerinde böyledir ve hiçbir zaman adres sormaz. Terör halkı sindirmektir; çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek tanımaz... Medyaya yayın yasağı konularak terörün üstü örtülemez... Toplumu ötekileştirirseniz, kan, kin, intikam duygularının üzerine benzin dökerseniz, terör her yeri sarar, siz farkına bile varmazsınız. Emperyal güçler, Rus ruleti, Suriye’deki despot rejim, petrol yatakları, küresel güçlerin çıkarları, çözüm sürecinin hendeklerin içine saklandığı Güneydoğu, şehitlerimizin cenazeleri, çocukların, dedelerin kör kurşunla delik deşik edilmeleri... Hepsini alt alta ya da üst üste koyduğunuzda karşınıza ölüm çıkıyor, acı çıkıyor... Onun için laiklik temelinde demokrasi ve özgürlük diye haykırıyoruz, onun için “çocuklar ölmesin, analar ağlamasın” diyoruz. Onun için terör nereden gelirse gelsin insanlık suçudur... Hep böyle sesleneceğiz, hep böyle yazacağız! Şikâyetler işleme konulmadı Ankara katliamında ihmallerin üzeri kapatıldı nkara Cumhuriyet Başsavcılığı, IŞİD tarafından düzenlenen canlı bomba eylemi sonucu 102 kişinin öldüğü Ankara katliamında ihmalleri bulunan kamu görevlileri hakkında yapılan suç duyurularının “işleme konulmamasına” karar verdi. Savcılık, suç duyurusundaki iddiaları araştırmak yerine “şikâyetçiler somut bir delili ibraz etmedi” diyerek Emniyet ve MİT’in olaydaki ihmallerinin üzerini kapattı. DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Barosu dahil bazı kurumlar, Ankara katliamında sorumlulukları var diye Başbakan, İçişleri Bakanı, Ankara Valisi, MİT Müsteşa S bu. Ben bunu Hitler’in Gestaposu’na benzetiyorum. Onlar da doğrudan Hitler’e hizmet eder, onun taleplerini yerine getirirdi. İHANET OLUR: Bakan, ‘milli menfaatlerde partiler bir araya gelmeli’ diyor. Haklı. Ama, Suriye, Mısır, Irak politikaları bizim milli menfaatlerimize uygun politikalar değil. Biz kendi ülkemizin ulusal çıkarlarına açıkça aykırı olan bir politikayı milli politika diye, desteklersek kendi ülkemize ihanet etmiş oluruz. En basit örneği Ortadoğu terörünü Türkiye’ye getirdiniz. Bu politikaların bedelini vatandaş ödüyor. Bıraktık Türkiye’yi şimdi turistler ödüyor. Bunun milli menfaatle bir ilgisi yok. Dışişleri Bakanı önce milli menfaat nedir, ne değildir ona bakmalı. A rı, Emniyet Genel Müdürü, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, Ankara Emniyet Müdürü ile diğer sorumlular hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusunun MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili bölümünü görevsizlik kararı ile Başbakanlık’a gönderdi. Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar hakkındaki şikâyet dosyasını soruşturma yapmak üzere ayıran Yargıtay Başsavcılığı, başbakan ve diğer kamu görevlileri hakkındaki şikâyetleri ise görevsizlik kararı ile 24 Kasım’da Ankara Başsavcılığı’na gönderdi. l ANKARA C HP Genel Başkan Adayı Mustafa Ali Balbay, 40’tan fazla il gezdiğini belirterek, “İmza sorunum olmadığını, hatta tüzüğümüzün hükmünün çok üzerinde bir imza ile aday gösterileceğimi gördüm” dedi. Seçim ofisinde gazetecilere konuşan Balbay, “İstanbul’da IŞİD bomba olmuş patlıyor. Ülke kan gölüne dönmüş. Bakıyorsunuz Cumhurbaşkanı hedefe akademisyenleri almış, YÖK’üyle, yandaşlarıyla ülkenin aydınlarının üzerine yürüyor. Ama unutulmasın bu ülkenin vicdan sahibi hiçbir aydını yalnız değildir” dedi. Balbay Mustafa Balbay CHP’nin iyi yönetilemediğini söyledi. l ANKARA Balbay: İmza sorunum yok C HP’de kurultaya sayılı günler kala Muharrem İnce kurultayda aday olmayacağını söyledi. İnce, “Kurultayın kongre süreçlerinin ortaya çıkardığı tablo gereği yeniden genel başkanlığa, basında yazılan görevlerin hiçbirine aday olmayacağımın kamuoyumuz tarafından bilinmesini isterim. Aday olmam durumunda partideki mevcut yapının demokrasicilik oyununa meşruiyet kazandıracağımı, yanlışlara, olumsuzluklara tersinden katkı sağlama durumunda kalacağımı gördüğümden, aday olmamın doğru olmayacağını görmüş bulunMuharrem İnce maktayım” diyerek aday olmayacağını belirtti. l ANKARA Muharrem İnce aday değil SYK Genel Kurulu, 1725 Aralık savcıları Zekeriya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç ile hâkim Süleyman Karaçöl’ün meslekten ihraç kararlarına yaptıkları Karaçöl itirazları reddetti. Böylece ihraç kararları kesinleşmiş oldu. Karaçöl, cemaat üyeliğinden tutuklu bulunurken, diğer 4 savcı aranıyor. HSYK Genel Kurulu, 5 ismin itirazlarını dünkü oturumda görüştü. Kurul, oyçokluğu ile tüm itirazların reddine karar verdi. 5 ismin bu kararı 1725 Aralık savcılarının meslekten ihracı kesinleşti H Yüzgeç Öz Kara Danıştay’a taşıma hakları da bulunuyor. CHP’li Özgür Özel, “Bugün geldiğimiz noktada yargı bağımsızlığının bir cadı avının kurbanı, bir cadı avının sebep sonuç ilişkileri noktasına geldiğini görmek lazım” dedi. l ALİCAN ULUDAĞ / ANKARA C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear