24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 14 Ocak 2016 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 11 Ayhan Demirel Şehit oğlunu sedyede karşıladı Şırnak’ın Cizre ilçesinde şehit olan polis memuru 44 yaşındaki Ayhan Demirel için dün memleketi Aksaray’ın Sarıyahşi ilçesinde tören düzenlendi. Oğlunun cenazesinin gelişini karşılayan İbrahim Demirel de, adını taşıdığı torununa sarılıp, “Kara kuzum” diyerek gözyaşlarına hâkim olamadı. Vücudunda kısmi felç olan şehit annesi Mercan Demirel de, oğlunun cenazesini karşılamaya ve tören alanına, ambulans ve sağlık görevlileri eşliğinde sedyede taşındı. Merkez Cami’nde 6 bin kişinin katıldığı törenin ardından şehidin cenazesi ilçe mezarlığında toprağa verildi. Diyarbakır Sur’da operasyonlar sürerken tuzaklanmış patlayıcıların imha edilmesi sırasında 1 asker şarapnel parçalarıyla yaralandı. Askerin durumunun iyi olduğu öğrenildi. l DHA 76 sivil öldürüldü Hakkâri’deki cenaze töreninde gerginlik an’ın Edremit ilçesinde pazar günü öldürülen 12 kişiden biri olan Naim Tekin için Hakkâri’de düzenlenen cenaze töreninde olaylar çıktı. Cenazesin devlet hastanesinden alınmasının ardından slogan atan gruba polis basınçlı su ve plastik mermiyle müdahale etti. Olaylar sırasında HDP Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğan’ın da bulunduğu çok sayıda yurttaş fenalık geçirdi. Tekin toprağa verildikten sonra olaylar kent merkezinde sürmeye devam etti. l Yurt Haberleri SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI SIRASINDA CİZRE VE SİLOPİ’DE 1.5 AYLIK BİLANÇO AĞIR V Diyarbakır ve Şırnak’taki yasak ve operasyonlar sivillerin ölümüne neden oluyor. Silopi’de 25 ve Cizre’de 51 sivil öldü. Ölenlerin arasında 89 günlük bebek de var, yaşlılar da, din adamları da... 110 kamu görevlisi için soruşturma osyal basın açıklamasına katıldıkları ve sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımları nedeniyle Siirt’te 110 kamu görevlisi hakkında idari soruşturma başlatıldı. Siirt Emniyet Müdürü Metin Özkan, “Jandarma, Tugay ve MİT ile koordineli çalışıyoruz. Siirt’te illegal basın açıklamalarına iştirak, toplumu alenen tahrik ve teşvik, terör örgütü propagandası yapmak ve sosyal paylaşım sitelerinde devlet büyüklerine hakaret eden paylaşımda bulunmak gibi 5 ayrı madde üzerinde yapılan çalışma ile 110 kişi soruşturuluyor” dedi. l Yurt Haberleri S DBP’li Erdem infaz mı edildi? MAHMUT ORAL iyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 Aralık’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı 45, Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde 14 Aralık’ta ilan edilen sokağa çıkma ve operasyonlar 32. gününe girdi. Silopi’de 25, Cizre’de 51 kişi öldürüldü. Öldürülenler arasında halasının kucağında vurulan 89 günlük Miray bebek, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve din adamları var. MAHMUT Cizre’nin Nur MahalORAL lesi İstek Sokak’ta 20 Aralık’ta 7 aylık hamile Güler Yamalak kurşunların hedefi oldu. Ağır yaralı olarak ambulans bekleyen Yanalak, ambulans gelmeyince yakınları tarafından araçla hastaneye kaldırılırken, daha anne karnından vurulan 7 aylık bebek doğmadan öldü, annesinin tedavisi ise sürüyor. HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, ilçede birçok kadının top atışları ve silah sesleri nedeniyle korkudan düşük yaptıklarını, 78 aylık bebeklerini kaybettiklerini, korkudan hastaneye gidemediklerini anlatıyordu. 25 Aralık’ta ise bu kez Silopi’de 89 günlük Miray bebek halası Rukiye İnce’nin kucağından evinin merdiven D Seve Demir Pakize Nayır Fatma Uyar lerinde yüzünden vuruldu. Bebeği beyaz bayrakla hastaneye götürmeye çalışan büyük dedesi Ramazan İnce ve babaannesi Saliha İnce de tarandı. Miray bebek ve büyük dedesi olay yerinde can verirken, babaanne Saliha İnce ağır yaralandı. Aile, evinin etrafında nhe hendek ne çatışma olmadığını vurgulayarak bebeğin keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünü söyledi. Morgda yer kalmadığı için Şırnak Devlet Hastanesi’nde bir süre soğutuculu dolapta saklanan Miray bebeğin babası Burhan İnce, “Ölüm acısı çok ayrı da burada herkes çok perişan durumda. Anlatılır gibi değil yaşamadan bilemezsiniz” diyordu. Cizre’de ilk sokağa çıkma yasağında doğan Miray, son yasakta ölürken, cenazesi hâlâ toprağa verilemedi. Silopi’de 21 Aralık’ta öldürülen 11 yaşındaki Mehmet Mete’den sonra amcasının oğlu 16 yaşındaki Aydın Mete de öldürüldü. Aile, sokağa çıkma yasağı, çatışma, operasyon, su ve gıda sıkıntısına daha fazla dayanama Silopi’de 4 Ocak’ta “mahalleyi boşaltın” anonsundan sonra güvenli bir yere gitmeye çalışan DBP PM Üyesi Seve Demir, Özgür Kadın Kongresi (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, tarandı. Yaralı halde yardım isteyen “yetişin ölüyoruz” diyen kadınların çığlıklarına rağmen ambulans gönderilmedi. Cenazeleri 1 gün sonra olay yerinden alınabildi. HDP’li Leyla Birlik, “Seve’nin başının ve yüzünün 3’te ikisi yoktu. Onu saçlarından ve ellerinden tanıdım. Fatma’nın ve Pakize’nin yüzünde vücutlarında kurşun ve şarapnel izleri vardı” diyordu. 3 kadın siyasetçi Silopi’de vuruldu yarak 2 çocuğun cenazesini camide bırakarak mahalleyi terk etmek zorunda kaldı. Cizre’nin Nur mahallesinde Abdülmenaf Yılmaz’ın (50), dün evine düşen top mermisiyle yaşamını yitirdiği belirtildi. l DİYARBAKIR ardin’in Kızıltepe ilçesinde önceki akşam bir araca ve ardından 1 eve düzenlenen operasyonda 2’si kadın 4 kişi öldürüldü. Mardin Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, “Ölü ele geçirilen 4 bölücü terör örgütü mensubunun üzerinden 3 adet tabanca ve 5 adet el bombası çıkmıştır” denildi. Operasyonda öldürülenlerden birinin 2009’da polisler tarafından açılan ateşle öldürülen üniversite öğrencisi Aydın Erdem’in abisi DBP Kızıltepe İlçe Yöneticisi Cengiz Erdem olduğu belirlendi. Öldürülen Cengiz Erdem’in amcası İhsan Erdem, “İki aracı hiç durdurma gereği bile duymadan taramışlar, onları öldürmüşler. Önce infaz etmişler şimdi kılıf uyduruyorlar” dedi. M HÜKÜMETE GÖRE YASAKLAR SIRASINDA 1 SİVİL BİLE ÖLMEMİŞ Sokağa çıkma yasağında Suruç ve Ankara bahanesi KEMAL GÖKTAŞ iderek şiddet sarmalında boğulan Kürt sorunu, artan ölümler, parçalanan hayatlar, bir devlet terörü aracına yeniden dönüşen özel konumlu mahkemeler, devletin en tepesinden artık neredeyse her gün haykırılan hakaretler, tehditler ve bundan cesaret alanların dile getirdikleri kanlı sapık fanteziler ve bir yandan devam eden cihatçı intihar saldırıları arasında hayatımız kararıyor. Türkiye’nin geleceğiyle ilgili iyimser beklentiler hızla eriyor. Devletin tüm kuvvetlerini elinde toplayan güç odağının ise gündeminde aslında tek bir konu var: Muhafazakârİslamcı iktidarının bekâsını güvene almak. Bu da başkanlık sistemiyle eşanlamlı olarak algılanıyor. Muktedir, tetikçileri ve hınk deyicileri her türlü eleştiri veya karşı çıkmayı tehdit ve hakaret sağanağıyla susturmaya çalışıyorlar. Halbuki bugün birincil sorunumuz özünde nasıl bir toplum olduğumuzun tanımlanması, nereye gittiğimizin ve nasıl bir toplum olmak istediğimizin tartışılmasıdır. Tabu kavramların dokunulmazlıklarının arkasına saklanmayan, özgür bir toplumsal tartışmanın yürütülmesidir. Örneğin üniter devlet kavramıyla başlayabiliriz. Bunun ne tür bir ulus ve halk tanımına dayandığının tartışması, 200 yıl önce yapıldı. Üniter devlet, halkın bir ve bölünmez bir ulus olarak tanımlanmasına dayanır. Başta yargı ve eğitim olmak üzere, bütün kamu hizmetleri ve hukuki normlar ülke çapında aynı olmak zorundadır. Bütün yurttaşlar aynı kamu hizmetine ulaşım hakkına sahip olarak eşit kabul edilirler. Kendi içinde çeşitli dereceleri olan federal sistemde ise halk daha çok kendi özel tarihi, kültürü (din, dil, gelenekler), kendine ait bir gelecek projesi olan insan toplulukları birliğini ifade eder. Aynı devlet çatısı altında yer alan ama çoğul bir niteliğe sahip bu insan toplulukları birliği, tekil (Amerikan veya Alman halkı) ya da çoğul ifade edilebilir (Rusya halkları). Federal sistemi oluşturan toplulukların ortak yürüttükleri konular ülkeden ülkeye değişebilir. Genellikle dış politika, savunma ve paranın ortak olması asgari genel kuraldır. Buna adalet yapısının ortak olması büyük çoğunlukla ilave olur. Son otuz yılda, Fransa gibi, üniter devletin evrensel modeli olan bir ülkede dahi, birçok konuda yerindenlik ilkesi çerçevesinde merkezi idarenin bir dizi yetkisinin bölge ve kent yönetimlerine devredilmesi eğilimi ağır basıyor. Fransa’da, 2003’teki anayasa değişikliğiyle, Cumhuriyet’in ademi merkeziyetçi biçimde örgütlenmesi ilkesi benimsendi. Yargının yürütme ve yasamadan bağımsızlığı üniter veya federal, sistemin bir baskı rejimine dönüşmemesi için olmazsa olmaz bir gereklilik. Bu iki farklı halk kavramının yanında, iki farklı yurttaşlık kavramı da iki yüzyıl önce tartışıldı. Birincisi, egemenliğin birçok öğesine yurttaşlar doğrudan ama ortak biçimde sahiptir ve bu egemenlik haklarını doğrudan kendileri kullanır. Karşılığında, herkesin alınan ortak karara uyması mutlak bir şarttır. Bu siyasal özgürlük ağırlıklı yurttaşlık anlayışıdır. Bir de sivil özgürlükler ağırlıklı yurttaşlık anlayışı vardır. Yetkiyi ve gücü elinde tutan kişinin keyfi iradesine maruz kalmama, fikrini özgürce söyleme, istediği gibi toplanma, dini inancını yaşama, mülkiyet hakkından yararlanma güvencesine ve yönetimi etkileme hakkına sahip olması demektir sivil özgürlükler. Üniter veya federal sistemlerin uygulandığı toplumlarda ortak sorun, kurumların demokratik denetimidir. Bunu Fransız siyaset bilimcisi Pierre Rosanvallon, “karşıdemokrasi” ilkesi olarak adlandırıyor. Halk egemenliğinin olmazsa olmaz üç tamamlayıcı ilkesi, halkın yöneticileri denetlemesi, gereğinde onları engelleyebilmesi ve yargıya havale edebilmesidir. Böylece demokrasi, seçimlerde yurttaşların seçilenlere açık çek verdikleri bir yetkilendirmeyle sınırlı olmaz. Yurttaşların ilgili oldukları her alanda seçtikleri yöneticilere müdahil olmalarını mümkün kılar. Bütün bu tartışmalarda alınan tavırlar nasıl bir toplum ve nasıl bir yönetenyönetilen ilişkisi istediğimizle ilgilidir. Esip gürleyip hakaret ederek, tehditle, müsadereyle, yasakla, hapisle, dayakla, öldürmeyle dayatılmak istenen yönetim biçimi ise amacına ulaşmak için benimsediği yöntemlerin sadece kurumsallaşmış hali olabilir. Hangi halk ve hangi yönetim biçimi? G Emniyet’ten 81 ile bombalı tuzak uyarısı mniyet Genel Müdürlüğü, 81 il emniyet müdürlüğüne gönderdiği “çok önemli” talimat yazısında, bombalı tuzaklara karşı uyarılarda bulunarak, gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmasını istedi. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı yazıda, el yapımı bombaların genellikle 12 kilogramlık mutfak ve 2 kilogramlık piknik tüpleri ile yağ tenekeleri ve büyük plastik bidonlar kullanılarak hazırlandığı ifade edildi. Yazıda, tuzaklama yöntemleri ayrıntılarıyla anlatıldı. l Haber Merkezi E ükümet, AİHM’ye Sur ve Cizre’deki sokağa çıkma yasaklarına tedbir konulması talebiyle yapılan ve AİHM’in “şimdilik” kaydıyla reddettiği başvuruya 20 sayfalık dilekçe ve 82 sayfa ekten oluşan bir savunma gönderdi. Hükümetin savunmada Suruç ve Ankara patlamalarını IŞİD’in adını anmadan dile getirdiği ve özellikle Suruç patlamasından sonra terörün arttığını vurguladığı ortaya çıktı. Temmuz 2015’ten bu yana devam eden terörist saldırıların artarak devam ettiği belirtilen savunmada, bu durumun değerlendirme yapılırken dikkate alınması istendi. Savunmada, Suruç katliamının olduğu 20 Temmuz 2015’ten itibaren Türkiye’deki terör saldırılarının sayısının hızlı bir şekilde arttığı ifade edildi, ancak 34 kişinin hayatını kaybettiği saldırının IŞİD tarafından gerçekleştirildiği belirtilmedi. Savunmada bu olaydan 2 gün son H Hükümet AİHM’de 1 sivilin bile ölmediğini iddia ederken Cizreliler, çatışmaların sürdüğü mahalleden göç ediyorlar. (DHA) ra, PKK’nin 2 polisi Ceylanpınar’daki evlerinde uyurken öldürdüğü, ardından da 10 Ekim 2015’te Ankara Garı’ndaki terör saldırısında 100’den fazla insanın hayatını kaybettiği anlatıldı. Savunmada, Ankara katliamına ilişkin de IŞİD’in adına yer verilmedi. Güneydoğu Anadolu’da artan terör saldırılarına bağlı olarak 20 Temmuz’dan itibaren 214 güvenlik görevlisi ve 14 sivilin öldürüldüğü ve 1114 güvenlik görevlisinin yaralandığı bilgisi verilen savunmada, “terör örgütü PKK tarafından düzenlenen saldırıların son dönemde artan ölçüde ulusal güvenliği ve kamu düzenini tehdit ettiği” ifade edildi. YDGH’nin PKK’nin şehir kolu olduğu ve kırsal yapının da desteğiyle terör saldırılarında bulunarak “yaşam, özgürlük ve güvenlik, konut dokunulmazlığı” haklarını ihlal ettiği ifade edildi. l ANKARA İHD: Ölümlere artık AİHM de ortaktır! MAHMUT ORAL vrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) sokağa çıkma yasağının kaldırılması için yapılan başvuruyu reddetmesine İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici’den sert tepki geldi. Bilici, 7 ilde 19 ilçede 59 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini, bu dönemde 170 kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi. AİHM’nin başvuruyu reddetmesine tepki gösteren Bilici, şunları söyledi:“ Son derece siyasi, ülkelerin menfaatlarına dayalı bir karardır. 170 sivil insanın öldürüldüğü, sağlığa erişimin olmadığı, yiyeceğin bulunmadığı kentlerde, cenazelerin günlerce yerde kaldığı yerlerde, insancıl hukuku saygılı olan mahkemenin verdiği bu karar son derece kaygı vericidir. Bundan sonrası oluşabilecek can kayıplarına AİHM ortaktır.” l DİYARBAKIR A C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear