20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 22 Eylül 2015 EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ UÇ KARA BELA: Işsizlik, büyüme ve becerisizlik konomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) İstihdam Bölüm Başkanı Mark Keese, küresel ekonominin ve Türkiye’nin en büyük problemlerinden birinin işsizlik olduğuna vurgu yaparak işsizliği çözmek için sadece büyümenin yetmeyeceğine, eğitimden, sosyal politikalara bir dizi reforPELİN ma ihtiyaç olduÜNKER ğuna dikkat çekti. Genç işsizliğin gelecek için büyük bir risk olduğunu belirten Keese, uzun vadeli işsizliğin sosyal problemlere yol açacağını vurguladı. G20’nin iş dünyası ayağı B20 (Business 20) Türkiye Zirvesi için Ankara’ya gelen Mark Keese, gazetemizin sorularını yanıtladı. Keese, küresel ekonomik risklere ve Türkiye’de büyüyen işsizlik sorununa karşı çözüm önerilerini Cumhuriyet’e anlattı. Küresel ekonominin karşılaştığı en önemli üç risk sizce nedir? En önemli risklerden biri büyümenin düşmesi. Büyümeyi yeniden inşa etmeliyiz. Çin piyasasından başlayan bu önemli risk gelişmekte olan pazarlara ulaştı. Sadece Çin değil Brezilya da önemli oranda yavaşlıyor. Türkiye de aynı şekilde. Bu yüzden büyümenin teşvik edilmesi gerekir. Avrupa’da da büyüme problem. Avrupa büyümeye yeniden başladı ancak bu büyümenin sürdürülebilir olmasını sağlamamız gerekir. ABD için de aynı şey geçerli. İkincisi yüksek oranlarda seyreden genç işsizliği azaltmak için önemli adımlar atmamız gerekiyor. Çok sayıda genç ne okula gidiyor ne de çalışıyor. Bu gelecek için büyük bir risk. Eğer çok uzun süre işsiz kalırlarsa iş bulmakta daha da zorlanacaklar. Uzun vadeli işsizlik sosyal uyum için risk. ekonomi 9 OECD İstihdam Başkanı Keese’e göre dünya üç büyük riskle karşı karşıya: Yavaşlayan büyüme, genç işsizlik ve düşük beceriler. Acilen harekete geçilmezse sosyal patlamalar yaşanabilir İktidarları için ‘tek ses’ eçim kampanyasını başlatırken “Milyonlarca nefes, barış için tek ses” başlıklı İstanbul’da düzenlenen mitingde, seçim kampanyasında yasal olarak bir araya getirilemeyecek “ErdoğanDavutoğluMeclis BaşkanıAKP yöneticilerinin..” ortak kürsüde boy göstermelerinin, sadık seçmenleri için olsun başarılı bir algı yönetimi adımı olduğunu söylemiştim. Cumartesi günü yayımlanan yazımda İktidarlarının kamu kurumları bütçeleri, belediyeler, arada AKP kaynakları, çoğunlukla ihale çarklarından paylarını alan destekçi sermaye gruplarının, sivil toplum(!) örgütlenmelerinin katkıları ile, kitlelerin taşınmasından, dağıtılan yiyecek, günün anlamıyla uyumlu armağan, donanımlar, vesaire ikramlarda.. açık açık yaptıkları harcamaları bu kez nasıl buluşturacaklarının formülünü merak ettiğimin altını çizmiştim.. Düzenleyici örgüt sayısının yüzleri aştığı ilan edilse de, Ankara mitinginden farklı olarak birazcık havada kalmış, İstanbul gibi dağınık bir kent için hazırlık süresi çok kısa tutulmuştu.. Demokrasilerde, dünyada yaşandığı üzere, teröre karşı halktan, siyasal, toplumsal örgütlenmelerden gelebilecek ortak ses için tüm kapılar kapatılmıştı.. Tekil, 21. yüzyıl otoriterliğinin dayatması üsluplu teksesli çağrı, İktidarlarının otoriterliğine biat koşullu idi.. AKP’nin, Erdoğan’ın 13 yıllık eylemleriyle paydaşlık ve ayrımları görmeye çalışmak gerek.. Üstelik “terörü lanetleme” gündemiyle, siyasal sloganlar, afişlemeler, görünür kimlikler yasaklanmış, gerçekten milyonla sayıldığı bilgisi verilen bayrak ve bantların ücretsiz dağıtılması ile, gerçekten tek çarpıcı, etkili görüntü yaratılmışken.. HHH İlk şaşkınlığımı, geçmiş mitinglerde çok yaşanan büyük kalbalıkların farklı saatlerde taşınmaları ile ortaya çıkan sıkıntının giderilmesi için yola çıkışta değil, miting alanında ortak zaman dilimi içinde buluşma hazırlıklarıyla bağlantılı yaşadım. Tamam uzaktan sabahtan pikniğe gibi gelmiş olsalar da çok erken gelenlerin yorulup, sıkılıp miting başlamadan dağılmaları ile başlayan, boşlukların yeni gelenlerle dolduğu karmaşa söz konusu olmayacaktı.. Ama İstanbul ve büyük kalabalıklar, üstelik Yenikapı alanına girişte dev inşaat bağlıntılı tek ana giriş söz konusu olduğuna göre, sıkı güvenlik önlemli girişler için saatler gerekecekti.. Oysa ben Hacıosman hattından metro ile Yenikapı buluşma noktasına bilerek geç, 14.30’da vardığım halde, yeraltı dörtlü, metroMarmararay kavuşmasında miting katılımcıları yoktu. Belediye, ağırlıklı sivil polis görevlileri, miting alanına gidişi oklarla gösteren yol işaretleri olmasa kuşkulanacaksınız. Kürsüden seslenişlere meydandan gelen yanıtlar ise hâlâ çok cılız. İkramlarını alıp, sıkılmış dönüş yoluna çıkanlar tektük. Girişte öyle sıkı arama da söz konusu değil.. Kurulu saat gibi tam 15’te işin rengi değişti.. Karayolundan çok farklı alanlara, Vatan Millet caddeleri de olmak üzere park etmiş araçlardan, metrobüslerden yürüyerek gelenler ile 4’lü bağlantılı Yenikapı metrosundan çıkışların gruplar olarak buluşmaları yürüyüş kollarına dönüştü.. Ana girişe doğru toplu yoğun yürüşüşler kesintisiz 16.30’a kadar yoğun sürdü ve yine saate ayarlı gibi bitiverdi.. HHH Milyonlara ulaşması söz konusu olamayan kitlenin buluşmasında, ne kadar bayrak ve bant elde kalmıştır kuşkusuz fikrim yok. Üstelik çoğunluk çıkıştan donatılmış, meydana girişte ücretsiz uzatılan bayraklar bantlara doyumun ölçütü ilgi düşüktü.. Anlamlı bir başka gözlem, kürsüde boy gösteren A takımını taşıyan, içlerini göstermeyen lüks araçlar aralarından geçerken beklemek zorunda kalanların içlerindekilerle pek de ilgilenmemeleri, hemen hemen hiç alkışlamaya, tanımaya çalışmamaları.. Ve de bayraklara, bandajların örtüsüne karşın, çok disiplinli küçük gruplar halinde yürüyüş kortejlerinde yerlerini alanların aidiyetlerini fışkırtan özel görüntüleri.. Terör riskinden korkmadan, çoluklu çocuklu, güvenli yürüyüşlerinde yan yana olanların ortak kimlikleri.. İşte türbanlı ama çok şık, makyajlı, beyaz pantalonlu kızlar.. İşte çarşaflı, bandajlı sıkı İslamcı eylemciler.. İşte kahverengi cüppeli, farklı sarıklılar.. İşte beyaz cüppeli bir başka cemaat grupları.. İşte en çoğunlukta, İstanbul’un en uzak köşelerinden, sanki muhtarlar, çalışılan şirketler öncülüğünde bir araya getirilmiş gibi kaynaşmış, akraba, komşu gibi yürüyenler. Düzenli kortejler işaretlere göre duruyor, ayrılmadan sıralı yürüyorlar.. Nasıl bu kadar örgütlü, düzenli mi gelebilmişler? Görevliler gülümseyerek “Önceden yola çıkışlar, bilgisayarlı, şaşmayacak hesaplamalarla ayarlandı..” dediler.. E S Göçmenler işgücü piyasasına dahil edilmeli Göçmen sayısının artması işgücü piyasası için risk mi? Göç iyi yönetilirse ekonomi ve işgücü piyasaları üzerinde uzun vadeli olumlu etkisi olur. Kısa vadede ise geniş göçmen akımları, özellikle düşük vasıflı ise ücretler üzerinde aşağı yönlü baskı yaratabilir ya da işsizliği artırabilir. Bu nedenle ev sahibi ülkenin göçmenleri hızlı entegre etmek için politikalar yürütmesi önemli. Ev sahibi ülkenin dilinde yeterlilik edinmek göçmenlerin en büyük sorunu. Bunu aşabilmek için etkili bir kamu istihdam hizmeti ve eğitim yoluyla göçmenlerin işgücü piyasasına girişi kolaylaştırılmalı. KRİZ ÖNCESİNE ULAŞAMADIK Ekonomik yavaşlama küresel işsizlik oranını nasıl etkiledi, geçen yılla karşılaştırma yapar mısınız? OECD ülkelerinde işsizliğin küçük bir miktar gerileme ile bu yıl yüzde 6.9’a, gelecek yıl ise yüzde 6.6’ya ineceğini öngörüyoruz. Geçen yıl bu oran yüzde 7.3 idi. Ancak bu oranlar hâlâ kriz öncesi seviyeler olan yüzde 5.6’dan uzak. Diğer yandan işsizliğin OECD üyesi olmayan bazı ülkelerde gelecek yıl daha yüksek olması bekleniyor. Brezilya gibi düşen emtia fiyatlarından etkilenen ülkeler bunlar. Mark Keese Sadece büyümek yetmez Keese, “Türkiye’de en büyük risklerden biri işsizlik. Bunu çözmek için sadece büyümek yetmez. Kadınlara ve gençlere yatırım yapılmalı. Yapısal reformlar uygulamaya geçmeli” dedi. çüncü büyük riskin ise becerilerle ilgili olduğunu söyleyen Keese şöyle devam etti: Becerileri geliştirmek üzerine daha çok şey yapmalıyız. Hâlâ çok sayıda insan düşük becerilere sahip ve hızlı teknolojik değişim karşısında herkesin gelecekte işe girebilmek için doğru becerilere sahip olmasını garantiye almalıyız. İşsizlik problemini çözebilmek için GSYH en az yüzde kaç büyümeli? İşsizlik problemini çözmek için daha güçlü bir büyümeye ihtiyaç var. Ancak daha güçlü büyüme işsizlikle mücadele etmek için tek başına yeterli değil. Yapısal reformlar gerekli. Beceri ve iş uyumsuzluğunu azaltacak re Ü formlara ihtiyacımız var. İstihdamı artırmak için mal piyasası rekabetini sağlayacak, rekabeti artıracak politikalar gerekiyor. Kadınların ve gençlerin iş gücü piyasasına girmesinin kolaylaştırılması şart. Reformlar uygulanmalı Türkiye’de de genç işsizlik yüksek oranlarda seyrediyor. Sizin Türkiye’ye tavsiyeleriniz neler? Türkiye’de genç işsizlik son 10 yılda azalsa da yapılması gereken çok şey var. Türkiye’de yapısal reformlar var ama bu reformların uygulamaya geçmesi gerek. OECD verilerine göre Türkiye’de de 1519 yaşları arası kızların yüzde 44.3’ü, erkeklerin yüzde 22.6’sı ne çalışıyor ne de okula gidiyor. Türkiye, bu oranlarla OECD ülkeleri içinde açık ara önde. Bu oran, Meksika’da kız ve erkekler için sırasıyla yüzde 27.8, yüzde 8.1, Yunanistan’da yüzde 10.1, yüzde 8.6, Çek Cumhuriyeti’nde ise yüzde 6.2, yüzde 5.4 düzeyinde bulunuyor. OECD ortalaması da yüzde 8.2, yüzde 8.1 düzeyinde. KAYIT DIŞI VARSA GÜVENCE YOK Türkiye’de yine önemli bir problem olan kayıt dışı istihdamı azaltmak konusunda önerileriniz neler? Kayıt dışı istihdam çoğunlukla düşük ücret ve güvencesiz çalışma ile sonuçlanıyor. Dahası kayıt dışı çalışanlar kayıtlı çalışanlardan daha az eğitimli ve bu şekilde kariyer basamaklarını yukarı tırmanları engelleniyor. Türkiye kayıtlı çalışmanın teşviki için önemli çalışmalar yaptı. Bu gayret devam etmeli ve işverenlerin iş yaratma maliyetleri azaltılmalı. Gençlere destek Türkiye gençlere yatırım yapmaya devam etmeli. Minimum lise diploma derecesi gerçekten önemli. Gençlere istihdam sağlayabilmek için kamu istihdam hizmetinin geliştirilmesine ihtiyaç var. Kadınlara, aile bakım sorumluluğu için destek olunmalı. Cepten tutanağa büyük ilgi igorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nce (SBM) geliştirilen “mobil kaza tutanağı” uygulaması, bir yılda telefonlara 425 binden fazla indirildi; 7 bin 100’ün üzerinde kazanın tutanağı sanal ortamda oluşturuldu. SBM geliştirilen ve kaza tespit tutanaklarının mobil ortamda oluşturulmasını sağlayan uygulama, Nisan???2008’den beri ?? kâğıt f? orm ile ? düzenlenen kaza tespit tutanaklarının akıllı telefonlardan da doldur??ulabilmesine olanak sağlıyor. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğünün genelgesi doğrultusunda hayata geçi S rilen uygulama ile 10 dakikada oluşturulan tutanaklar, devlet kurumları ve sigorta şirketleri nezdinde geçerlilik taşıyor. 77 ilde en az bir kez tercih edilen uygulamayı Ardahan, Kilis, Muş ve Siirt’te kullanan olmadı. Uygulamanın en çok kullanıldığı iller İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir ve Manisa oldu. En hızlı doldurulan tutanak 5,5 dakikada oluşturuldu, en hızlı sonuçlanan kazanın kusur oranları ise 10 dakikada belirlendi. Ergo’dan yeni kampanya amamlayıcı sağlık siAVIVA, T gortası kapsamında iki yıl önce ilk ürünüUNİCO oldu Türkiye sigorta sektöründe 27 yıldır faaaliyet gösteren Aviva Sigorta, Alman Kalkınma Bankası DEG, Hollanda Kalkınma Bankası FMO ve EMF Capital Partners’ın güç birleştirliğiyle oluşan mesiyle United Insurance Company UNICO Sigorta olarak yoluna devam etme kararı aldı. UNICO Sigorta Genel Müdürü Cenk Tabakoğlu 5 yılda 1 milyon müşteri hedeflediklerini belirtti. nü sunmaya başlayan Ergo, bu ay başından itibaren de müşterilerine ürünün yanında ücretsiz diş bakım hizmeti de sunmaya başladı. Yeni kampanya ile şirket, “Yüzde 100 Sağlık Sigortası” alan sigortalılar için 31 Ekim’e kadar diş hekimi muayenesi, diş taşı temizliği ve diş röntgen filmi olmak üzere üç farklı hizmeti içeren “diş bakım paketi”nden bir yıl boyunca yararlanma olanağı getirdi. Tüketici güven bunalımında Tüketici güven endeksi, siyasi belirsizlik, güvenlik endişeleri ve liradaki değer kaybıyla krizden bu yana en düşük değeri aldı üketici güveni 6.5 yılın en alt seviyesine indi. Merkez Bankası ve TÜİK işbirliği ile hazırlanan endeks ağustosta aylık yüzde 3.6 düşüşle 62.35 değerini almıştı. Endeks eylülde de yüzde 6.1 indi. Bu, Ocak 2009’daki 58.3’ten bu yana en düşük seviyeyi gördü. Oyak Yatırım Başekonomisti Mehmet Besimoğlu, “Tüketici güven endeksinde düşüş politik alanda tekrar seçim sürecine girilmesi ve artan terör olayları nedeniyle eylülde de devam etti. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırım sürecine ilişkin endişeler ve T asıl olarak küresel belirsizliklerin de etkisiyle TL’deki ciddi ve kalıcı değer kaybının yansıdığını görüyoruz. Bu ayın başında açıklanan reel efektif döviz kuru da Ağustos’ta ciddi düşüş kaydetmişti” dedi. Türkiye’nin fiyat düzeyinin, ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi (REK), ağustosta 95.09’a gerileyerek nisan 2003’ten beri en düşük değerini aldı. 7 Haziran seçim sonuçlarının ardından AKP Meclis çoğunlu REK 12 yılın dibinde ğunu kaybederken, Türkiye’de 13 yılın ardından koalisyon senaryoları gündeme gelmiş, ancak görüşmelerde hükümet ortaklığı için anlaşma sağlanamamıştı. Verinin alt kalemlerine bakıldığında eylülde hanenin maddi durum beklentisi endeksi yüzde 4.7, genel ekonomik durum beklentisi endeksi yüzde 7.2, işsiz sayısı beklentisi endeksi yüzde 2.6, tasarruf etme ihtimali endeksi yüzde 18.3 azalış gösterdi. Endeksin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser, 100’den küçük olması ise kötümser durumu gösteriyor. l Ekonomi Servisi C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear